-
6.
0istersen adrianayı gib bu uzunlukta hikaye okunmaz
-
5.
0son 2 cümleyi okuyup okumaktan vazgeçtim
-
-
1.
0Sen önce nickine bak amk niye sürprizi bozuyon
-
1.
-
4.
0Up up up
-
3.
0Başlık üniversitede ev arkadaşımı gibtim olacaktı
-
-
1.
+1hayir universitede ev arkadasim beni gibti olacak dadasddasd
-
1.
-
2.
0Okuyani gibsinler
-
1.
+4 -6Nihayet lise bitmişti ve artık bende üniversiteli olabilecektim. Okulumu şehir dışında okumak istiyordum; Antalya’da. Şans yüzüme güldü ve Akdeniz Üniversitesi’ni kazandım. Hiç vakit kaybetmeden istanbul’dan Antalya’ya geldim.Tümünü Göster
Ancak bir sorun vardı; hiç düşünmeden Antalya’ya gelmiştim fakat benim kalacak yerim yoktu. Yapacak birşey yok, otobüsten indim artık. Bari sahile inip iki bira içeyim dedim.
Kendime sakin bir yer bulup güzel deniz manzarası karşısında biramı yudumlarken, 15 – 20 metre ilerde güzel bir kızın tek başına oturduğunu gördüm. Yanına oturup hiç birşey söylemeden diğer birayı ona uzattım, o da hiç birşey söylmeden aldı. Bir – iki dakika sessizce oturduk ve ben “Tanışalım mı” dedim. “Olur” dedi; “Ben Dilara“. Ben de “Devran, memnun oldum” diye ekledim. “Ben de” dedi.
Havadan sudan sohbet ettik birkaç saat boyunca. Hava kararmaya başladıkça kalacak yerimin olmadığı aklıma geliyordu ve tedirgin oluyordum. Sohbet muhabbet derken başıma gelenleri de anlattım. “Bir planın var mı peki” dedi. “Hayır, sahilde yatarım büyük ihtimal” dedim. “Ayy, durum vahim” dedi ince bir sesle. Ben de duygusal bir ses tonuyla “Keşke, güvenebileceğim insanlar olsaydı” dedim. Bir – iki saniye sustu, yavaşça “Bana güvenebilirsin mesela” dedi. “Güvensem ne olur ki? Bu, kalacak yer bulana kadar sahilde yatacağım gerçeğini değiştirmez” dedim. Bir sessizlik oldu, biralar yarıya gelene kadar hiç konuşmadık.
Havanın rengi iyice kızıla dönmüştü, çok romantik bir ortam vardı. Yaklaşık 100 metre ileride bir barda canlı müzik vardı ve bende hafifçe mırıldanarak çalan parçaya eşlik ediyordum. “Biliyor musun, benim erkek arkadaşım yok” dedi. Ben sormadan böyle birşey söylemesi hoşuma gitmişti, “Benim de kız arkadaşım yok” dedim ve “Ne kadar çok ortak yönümüz var değil mi” dedim. Tebessüm ederek kıkırdadı ve “Evet, haklısın” dedi.
Biraz daha sohbet edip birbirimizi tanımaya devam ettik, sanırım muhabbet koyulaştıkça bana daha çok ısındı ve güvenmeye başladı, “istersen bir süre bende kalabilirsin” dedi. Ben de nedense gurur yapıp, “Hayır canım olurmu öyle şey” dedim. “Bal gibi olur” dedi. Gülümsedim. Gülümsedi.
Biraların sonu geldiğinde hava çoktan kararmıştı, saatime baktım; 21:43. “istersen kalkalım saat geç oldu sizinkiler sorun yapmasın” dedim. Kafasını sağa sola sallayıp, “Yok hayır, ailem istanbul’da. Ben buraya üniversite dolayısıyla geldim” dedi. Nedense içimde bir sevinç oluştu; “Neden daha önce söylemedin ki” dedim. “Sormadın ki” deyip hafifçe güldü ve ekledi; “Hadi kalkalım“.
Evi yakınmış, yürüyerek gittik ve bu süre içinde biraz daha sohbet ettik. Ev arkadaşının olup olmadığını sordum. “Tek kalıyorum” dedi. “Ne güzel” dedim. “istersen bir süre değil de, sürekli bende kalabilirsin” dedi. “Evet çok iyi olur ama masraflara ortak oluruz” dedim ve güldüm. “Evet, tabi ama ben yemek yapmasını bilmem, sen anlar mısın” dedi. “Sadece makarna ve hazır çorba” dedim. “Olsun seninle ne olsa yerim” dedi. Şaşırmıştım, ne diyeceğimi bilemedim, durup birkaç saniye bakıştık. Gözlerinin içi gülüyordu, bakışları kalbimin derinliklerini ısıtıyordu. Ne yapacağımı bilemedim, istemdışı dudaklarım dudaklarına gitti…
Birkaç saniye sonra dudaklarımız ayrıldığında hala ağzımda yannan tadı vardı. “Noluyor lan” dedim. Meğer kaşla göz arası ağzıma vermiş travesti pekekent. “Napıyosun lan sen” dedim; “Bu yannan nerden geldi“. Sırıttı; “Ne bekliyodun ki? Neden yalnız olduğumu sanıyorsun? Bu kadar güzel bir kızı sahilde yalnız bırakırlar mı” dedi. Hiç birşey demedim, nedense ona kızamamıştım. “Ev arkadaşı olma teklifin hala geçerli mi” dedim. Böyle dedim, çünkü başka seçeneğim yoktu. Tüm üniversite boyunca sahilde yatamazdım. “Evet, tabi hala aynı evde kalmak istiyorsan” dedi ve beraber eve girdik. Eşyalarımı falan yerleştirirken çok yoruldum, zaten saat geç olmuştu. “Ben yatıyorum izninle” dedim. “iyi geceler yarın görüşürüz” dedi.
Sessizce yatağıma uzandım, ona neden kızamadığımı anlamaya çalışıyordum. Güzel gülüşü gözümün önünden gitmiyordu, bir yandanda bi travestinin nasıl bu kadar güzel olabileceğine şaşırıyordum.
Saat ilerliyordu fakat uykum gelmiyordu. Onu düşünmeye devam ediyordum, içimdeki hisse anlam veremiyordum. Aman tanrım! Galiba ona aşık olmuştum. “Hayır olamaz” dedim neredeyse bağırarak. “Birşey mi oldu” diye seslendi diğer odadan. “Yok hayır, sana iyi geceler” dedim.
Bu düşünceyi kafamdan atmaya çalışarak kendimi müziğin yatıştırıcı etkisine bıraktım. Gözkapaklarım ağırlaşıyordu, içime huzur doluyor ve duyularım kayboluyordu. Ve sonunda uyuyup kaldım.
Sabah uyandığımda gece yattığımdan çok daha üşüdüğümü fark ettim. Üzerimde battaniye yoktu, yüzüstü yatmıştım ve boynum tutulmuştu. Doğrulayım derken, bir serinlik hisettim. Kıçımda bir ıslaklık vardı. Elimi attığımda”Lanet olsun” dedim. huur çocuğu beni gibmiş!
Derken, elinde keyif sigarasıyla kapıdan içeri girdi; “Ne oldu gülüm? Ava giderken avlanmak nasıl bir duygu” dedi. Gözlerim doldu. 19 sene koruduğum kolladığım zütümü, anasını gibtiğimin bir travestisi gibmişti. Ne yapacağımı bilemedim. Sırt çantamdaki 14’lü tabancayı alıp zütüme sokup patlatarak intihar ettim.
başlık yok! burası bom boş!