-
51.
+8Sevmeyi becerebilen bir insan kendi dünyasına meydan okuyabilir. Gerçek sevdanın tadını aldıysa bir kez olsun, bu kıvamda kaybolmaya razı gelebilir. Gözü görmez seven insanın, kulağı duymaz. Kendi 'O' sunu bulduktan sonra diğer herşeye gözleri kör, diğer her sese kulakları sağırdır artık. Böyle bir aşkın buhranında işlediği bütün cinayetler mübah, kullandığı tüm teçhizatlar makbuldur onun.
Aşık adam birçok yaz yağmuru yaşasa da sinesinde gıkı çıkmaz. Eğer boynunu sevgiliden gelen her rüzgara. Topuklarına kadar ıslanır da açmaz şemsiyesini. Her düşündüğü, her işittiği, bildiği ve bilmediği O'na aittir. Ve yeri gelince ölebilir. Adı sevda sanılanların sevabına. -
52.
+8Sabah erken uyanmam gerekiyor beyler. Malum iş var. Yarın devam edeceğiz, iyi geceler.
-
-
1.
0Sanada zamqi
-
1.
-
53.
+8Simitleri elimden aldıktan sonraki halini hiç unutmam.
- Bunu mu yicez ya?
+ Simit isteyen sen değil miydin? Hey allahım ya
- Ben gevrek simit istedim. bundan değil.
Ben o güne kadar gevrek simit nedir bilmeyen adamım. Meğer başka bir şeymiş. Ben ise simidin daha kavruk hali zannedip daha kızarmış olanları seçmiştim. Neyseki uzatmadı. Bir yandan simitlerimizi yiyip bir yandan muhabbet ediyorduk. Ben hala burada ne işim var bilmiyordum.Ama zaman çabuk geçiyor. Farkında olmadan konu başka bir konuyu açıyor. Yaseminin müthiş gülmelerinin sonu gelmiyordu.
- Hadi kalk gidelim.
+ Nereye?
- Markete geç kalıyorum.
+ Hastaneye niye gelmiştik?
- Burada bizi kimse görmez diye tabiki.
+ Hey allahım ya. Sen sıyırdın mı biraz?
- Galiba bayım sıyırdım. Ayrıca, sevdim seni bayım. -
54.
+8Marmariste iki gün geçirdik ve evin devir işlemlerini yaptık. Bu iki günlük zaman zarfı içinde hiçbir dayımı görmedim. Görsemde tanımıyordum zaten. Sadece küçük teyzemi görme fırsatım oldu. Onunla da yıllar önce görüşmüştüm zaten, hatırladığım kadarıyla gizliden gizliye gelmişti bizi görmeye. Ablam sadece onunla konuşuyordu o da kırk yılda bir derler ya hani, öyle.
Teyzemin de yardımlarıyla işimizi bitirdikten sonra evimize geri dönüyorduk. Otobüse bindikten hemen sonra annemi başını cama yaslamış düşünüyor gördüm. Kederi başından aşkındı yine. Ne olduğu anlamasam bile teselli eder gibi omuzunu sıktım. Annem bana döndü, başını omuzuma yasladı.
- iyi misin anne?
+ iyiyim oğlum. ama ne olacak böyle merak ediyorum. Güzel bir hayatın olmadı. Bir yandan babasızlık, diğer yandan...
- Anne ne diyorsun allah askına? Sen varsın en başta, sen varken hayatın daha ne kadar güzel olmasını bekleyebilirim? Sen bana böyle güzel gözlerle bakıyorken dünyalık başka hangi güzelliği isteyebilirim?
+ Elifi mesela? Ya da Yasemini.
Güldük ikimizde. -
55.
+8Bu kadar fazla teklememin sebebi kızı hep oturuyor görüyordum. Böyle bir şey olduğunu fark etmemiştim. Ama elimden geldiğince çabuk topladım kendimi. Gücüm yerine gelsin diye zorladım. Her hücrem farklı düşünceye meydan bırakmıştı adeta. Muazzam gülmesiyle yanıma geldiğinde geçmişti artık nerdeyse telaşım. Anlaşılan o ki telaş sırası bendeydi. Kendimi nasıl kaybettiysem artık ayağa kalkmıştım.
- oo beni ayakta mı karşılıyorsunuz? Çok naziksiniz bayım.
+ Şu karmaşık konuşmalarını bir kenara bıraksan ya biraz
- kahvaltı yaptın mı?
+ sabahın köründe kaldırıp getirdin buraya ne kahvaltısı?
- hadi o zaman iki simit al da gel. gevrek olsun ama. Ayrıca meyve suyu da istiyorum, şeftalili olsun mümkünse.
+ başka bir emrin var mı?
- aa nereye gitti deminki nazik beyefendi?
+ tamam tamam sen otur buraya ben alıp geleyim.
Benimle nasıl oluyor da böyle yakınmış gibi konuşabiliyor? Ben nasıl oluyorda bu şekilde yakınmış gibi karşılık verebiliyorum? Adını bile bilmiyorum.
- Adın ne senin ya? -
56.
+8Elif boynuma sarıldı. içimden keşkeler sağa sola uçuşuyordu. Allahım ne olur aynı şeyi o da bana söylemesin. Söylese her şey biterdi. Söylese kalkıp giderdim. Böyle saçma bir yanım var malesef. Kadının bakmaktan caydığı bir yerde yurt tutamazdım. Dile döktüğünü gözlerinde görememe korkusu beni ucu bucağı olmayan diyarlara savururdu.
Şimdi diyeceksiniz ki, neden söylemesin ki kardeşim? Hep gözlerine değindim insanların. Özellikle kadınların. Bir kadının, bir adamın gözüne siner aşk önce. Bakmakta şekil bulur, bakmakta bir sıfatı yer edindirir sinesinde. insan ne kadar konuşursa kendisini o denli açık eder. Ve bilirim ki bir adamı sevmek, bir kadını sevmek açık etmeye gelmez. Kutsallığına şık durmaz, hem fıtratında yoktur.
Bakışlarımda ki korkumu anlamasını ümit ediyordum Elifin. Korktuğum olmadı. Sarıldı sadece. Bırakmayacak gibi hiç. Benimsin der gibi. Ve en çok annem gibi. -
57.
+8aralarda şarkı linkleri vermek istiyorum. nasıl yapacağımı bilmiyorum. bilen özelden kısaca anlatabilir mi?
-
58.
+7- işte geldik.
+ Bu olay çokta hikaye değilmiş bayım. Gerçeģi gözünde görmek belki de bu demekmiş.
- Bak aslında sen daha gevezeymişsin.
+ Biraz sus da güneşin batışını izleyelim.
Gözlerini göremiyordum ama eminim ki yine muazzam bakışlarla izliyordu güneşi Yasemin. Görebildiğim kadarıyla gülüşü hiç eksilmemişti yüzünden. Başını omzuma dayadı az sonra. Kıpırdamadım, hareketsiz kaldım öylece. Acıyor muydum bu kıza? Yoksa Elifin dediği gibi içimde gizli kalmış bir ikilik mi vardı? Ben sevdiğimi söylediğim kız dururken, nasıl oluyor da başkasının bahsettiği hikayede gelip başrolü oynamaya meylediyordum?
+ Bak sadece bir kaç dakika kaldı. Hikayemin sonu burası.
- Kalkalım mı?
+ Evet sona daha çok var hem. Omzunu esirgemediğin için teşekkür ederim.
- Çok konuşma ya, atla sırtıma gidelim. -
59.
+7Sabah dersten çok önce gitmiştim okula. Elifi bekliyordum. Elimde Camel sigaram, gözlerimde hüznün everesti. Elif erken geleceğimi biliyordu ama gecikmişti. Belkide korkutmuştum kızı. Her zaman ki banka geçip oturdum. Elif geldiğinde bu kaçıncı sigaramdı biten bilmiyorum. Sessiz sedasız sokuldu yanıma.
- Mocha ne oldu böyle sana?
+ Sözümü tutamadım özür dilerim
- Ne sözü Mocha ne diyorsun sen?
+ Hani erken kalkmayacaktım bir daha. Bunu işte.
- Neden bahsediyorsun sen Mocha.
+ Biz taşınıyoruz Elif. -
60.
+7Yine aynı bankta yine hayalhaneme gömülmüşken Yasemin hiç gitmemişti aklımdan. Ve hala ilk mesajı cevapsızdı. Camel sigaralarımızdan yakıp sessizliğimizi devam ettirdik Elifle beraber. Bugün biraz farklı olarak somurtuyordu nedense. Kalp atışlarını hissedemiyordum bile. Ve çakmağımı aldığım zamanlarda bile soğuktu elleri.
Erhan ile Özge geldiler az sonra. Özge saçma şakalarıyla karışık Erhana bir şeyler anlatıyordu. Yanımıza geldiklerinde hala devam ediyordu sohbetleri. Sessizliğimizi görünce sustular. Biz en çok sessizliğimizle anlaşıyorduk belki. En çokta ben sanırım.
- Biraz yürüyelim mi Elif?
Elif cevap vermeden kalktı. Elinde henüz yanmakta olan sigarasını dudaklarının arasına aldı bir kez daha. Fakültenin arkasındaki yeşil yola yürümeye başladık.
- Bugün hiç gülmüyorsun?
+ Her zaman gülmem mi gerekiyor?
- Sadece bu hal sana yakışmıyor.
- Erken uyanmışsın bugün. -
61.
+7- Sadece 2 günlüğüne gidiyoruz Elif niye yapıyorsun böyle?
+ Sanki hiç gelmeyecek gibisin.
- Saçmalama senin için bile olsa gelcem tabiki.
Erhan ben Özge ve Elif çarşıda dolmuştan inmiş bize doğru yürüyorduk. Erhanı daha gelmeden bir köşeye çekip Elife göz kulak olması için uyarmıştım. Onun burada olması bu anlamda bana yarayacaktı. Elif elimi sıkı sıkı tutmuş, bırakmak istemiyor gibiydi. Annem çoktan hazırlanmıştı. Zaten yanımızda çok bi eşya zütürmeyecektik. Aradım ve annem aşağıya inecekti. Aklımın bir ucunda ise Yasemini de görsemiydim sorusu dönüp dolaşıyordu. Ama Elif burdayken olmazdı. Elif hala elimdeyken annem aşağı indi. Annem farketmeden elini bıraktım. Annemle tanıştırdım hepsini.
- Demek bakışları bana benzeyen, güzel gözlü kız sensin. Mocha çok bahsetti senden.
+ Evet efendim, bana da sürekli öyle diyor. Gözlerim sizinkilere benziyormuş.
- Evet öyle, onunkiler de babasının gözlerine benziyor bir bilsen.
Annem Elifle koyu sohbete dalmıştı ama gitmemiz gerekiyordu artık. Dolmuşa binip otogara gidecektik. Hep beraber yürüyorduk ve Elifin annemle muhabbeti devam ediyordu. Biraz benden biraz da babamdan konuşuyorlardı. ikisi de ara ara bana dönüp gülümsüyordu. O vakit bir kez daha farkettim gülmelerinin ne kadar benziyor olduğunu. Köşeyi dönerken Yaseminin sokağın başında bizi izlediğini gördüm. Gelememişti, belki de Elif var diye. Kendince uğurluyordu beni, ardımdan bakışlarıyla. -
62.
+7Annem her ne kadar bizi bırakmamaya kararlı olsa da güç bela izin alıp çıktık evden. Bir bacağından zaten aksıyor, diğer bileğini ise bükmüş yürümekte zorlanıyordu. Ben koluna girmiştim.
- iyi ki sevmemişsin beni. Yoksa ömür boyu böyle taşımak zorunda kalacaktın. Zeki adammışsın.
+ Tabi canım. Bir ömür tanışırmısın sen? Hele bu ağırlıkla.
- Çok konuşma ya iyice geveze oldun sen. Hadi geç kalıyoruz, güneş batacak.
+ O zaman daha hızlı yürümen gerekecek.
Yasemin gülmeye başladıktan sonra susturamadim bir türlü. Acı çektiğini düşündüm. Yüreğim el vermedi. Sırtıma aldım ve kilisenin duvarına doğru koşmaya başladık.
+ Dur ya ne yapıyosun ?
- Hikayene yetişmeye çalışıyoruz işte. -
63.
+7Annemi evde bulamayınca çok endişe ettim. Arıyordum ama cevap vermiyordu. Bu sekilde evdé bekleyemezdim. Kapının önüne çıktım ama nereye gideceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Çıkarıp bir sigara yaktım, oturdum binanın önünde.
Elifin boynuma sarılı kalması hala eritiyordu içimi. Bana en iyi gelen yanına değiyordu şimdi esen rüzgar. Duymamıştım ama daha net görmüştüm gözlerinden beni sevdiğini. ilk bahar gibi sevdiğini hem de. Yeşil ve yağmurlu.
Sigaramın bitmesi gözlerimin önünde izlediğim herhangi bir filmin son sahnesi gibiydi. Hüzünlü veya mutlu. Anneme hala ulaşamamış olmamın telaşı vardı içimde. Ve gittikçe artıyordu. Kalktım olduğum yerden. Karşı sokaktan annemin geldiğini gördüm uzaktan. Yasemini sırtlamıştı ve ikisi de muazzam gülüyordu. -
64.
+7Güzel gözlü daha doğrusu benim deyimimle güzel bakan insanlardan biriydi bu da. Gözlerinin güzelliği miydi beni ona iten? Kalbinin böyle saf olması mıydı? içimde ona karşı bir yakınlık hissetmiyorken bu fiziki yakınlığın sebebini bulamıyordum.
Hastanenin karşısında bir pastane vardı oraya girip birkaç simit aldım tabi bir de şeftalili meyve suyu. O yol boyunca hep farklı düşünceler hakimdi yüreğimde. O tatlı azarlama şeklindeki konuşması, abartıya kaçmayan tripleri hala kulaklarımdaydı. Yanına geri döndüğümde masum bir çocuk gibi oturmuş şefkat bekleyen gözlerle bakıyordu sanki. En azından şimdi bu güzel gözlü kızın adını biliyorum. En azından yakın olmama ilk sebep.
' Yasemin.' -
65.
+7Yasemin annemle tanışmış, annem Yasemini bize gelirken diğer ayağı burkulmuş bir şekilde görmüş kaldırımda. Kan ter içinde kalan annemin sırtından indirdim Yasemini. Bir koluna ben girdim, diğer koluna ise annem. Eve çıktık hep beraber.
- Bize neye geliyordun peki ?
+ Seni görmeye tabi ki. Mesajına gelip burada cevap vermek istedim.
- Düşünce arasaydın ya beni. Gelirdim seni almaya.
+ Sana gelirken başıma gelen her şey mübah. Her çektiğim müstahak. Bırak kendim yaşayayım. Cevabımı merak etmiyorsun herhalde.
- Banane ya senin cevabından?
+ O zaman benim güneşi kimin gözlerinden izlemek istediğime karışma hakkın yok. Bundan da sanane.
- Mektubunu okudum.
+ Kiliseye zütürür müsün beni ? -
66.
+7Dudaklarımız birkaç kez daha birleşti. Ne kadar içten olduğunu anlayabiliyordum gözlerinden. Daha ilk andan itibaren içimi okuyan bu kız kendi içini de bana sunmuştu. Biraz da korkuyordum açıkçası. Onu kendimden uzaklaştırırım diye. Aşkın farklı bir halini tadıyordum onda çünkü.
- En erken uyanmam sana olsun. Son uykum seninle.
+ Dur bir tahminde bulunayım. Cameli benden çok seviyorsun?
- Seni sevdiğimi nerden çıkardın?
+ Gözlerinden.
Elifin somurtkan halinden eser kalmamıştı. Gülüşmeler içinde bu kaçıncı sigaraydı yanan bilmiyorum. içimde erimeye başlamış buz kütlesi yoğunluğunu gittikçe arttırıyordu. Soğuk sular serinletiyordu içimi. En çok bu halini seviyordum Elifin sanırım. Bana iyi gelmesini. -
67.
+7Çok uzun uğraşlar sonucu annemi 1. dönemin sonuna kadar buraya tutmaya ikna etmiştim. Ama bir iki günlüğüne gidip bahsettiğim evin işlemlerini filan yapıp gelmemiz gerekiyordu. Bu benim için biraz zor bir süreç olacaktı ama annem için buna mecburdum. Ama malesef Elifi ikna etmek kolay olmayacaktı. Hayatı gözlerinde yaşayabildiğim demişti bana ve bunun onun için ne demek olduğunu iyi biliyordum.
Yine bir akşam ve yine keder doluydu annem. Camın önüne geçmiş ve alışılagelmiş ağlamalarından biriyle heba ediyordu kendini. Babamdan mı yoksa ev meselesinden mi hatta çok çok ufak bir ihtimal olsa da ölen babasından mıydı bu hüzün sormaya çekiniyordum. Yine de belki konuşmak ister diye iki fincan çay alıp Camel sigarasından uzattım.
- Gel oğlum.
+ Anne ne oldu? Konuştuk ya herşeyi, gidicez işte.
- O değil oğlum. Babama üzüldüm. Her ne olursa olsun o benim babamdı.
+ Ne diyorsun anne sen? Yıllarca seni arayıp sormayan biri o. Babam öldüğünde sana kapılarını açmayan o. Nasıl oluyor da herşeyi bu kadar çabuk unutuyorsun?
- Onun bir suçu yoktu oğlum. Hepsi abilerimin kabahati. -
68.
+6Beyler bugün için kusura kalmayın beklemediğim bir misafirdi. Yarın iş var yine ve bugünlük de burada bırakalım. Yarın gece çok çok uzun olacak. Belki sabaha kadar.
-
69.
+6Beyler bir gecenin daha sonuna geldik. Hafta sonu yoğun bir şekilde yazıp bitiririm, merak etmeyin çok sıkmam. iyi geceler.
-
70.
+6- Bak ben sana anlatayım Mocha, sen hiç yorma kendini. Erken uyanmışsın bügün. Ve yüksek ihtimalle daha önceden görüştüğün bir kızla buluşmuşsun. Şaşkın görünüyorsun geldiğinden beri. Kız sende nasıl bir etki bırakmış artık bilemem. Ama ilginç bir şey var isteksiz gitmişsin. Ve aklında bir bulanıklık var. istemediğin bir yere neden gittin?
+ Çünkü merak ettim. Evet bir kızla tanıştım evet sabah o yüzden erken uyandım ve kızla buluştum. Neden bu kadar karışık konuşuyor diye merak ettim. Hüznümü nasıl sindirdi merak ettim. Cürretini merak ettim. Bu çaresizlik beni ona zütürdü.
- Seni sevdiğini mi söyledi yoksa? Ya da çok mu etkilendin de böyle bulanıksın?
+ Ellerimin ne kadar soğuk olduğunu iyi biliyorsun. Yüreğimde ki yangını da öyle. Kelimelerle ifade edemeyeceğim her şeyi gözlerimden okuyorsun. Gönlümü bu kadar bile bile neden bu sorular.
- Bazen gözler yalancısıdır sırların.
başlık yok! burası bom boş!