-
1.
+46 -2Hayatının en başından beri hep bir ekgiblikle büyümüş bir adamım. Bu ekgiblikten bahsedeceğim elbet.
Bir adam sadece yokluğuyla bir kadını öldürebilir. Bir kadın eğer isterse bir adamın ömrüne ömrünü katabilir. Muhtemel bir kadın bir adamın yokluğunda hayatına başka eş değer bir şey bulmak istemeyebilir. Her birimiz sevdasında yer edindiğimiz kadında kendimizi bulmak dışında başka bir şey bulmaya çalışmadık. Kader ise hep çalışmadığımıza oynadı.
Sigaraları yakın beyler. Okuyan olursa hemen başlayayım.
HiKAYE BiTTi BEYLER. ZAMAN AYIRIP OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜRLER. GÜZEL OLDUĞU iÇiN DEĞiL, SiZ SEViN ZATEN GUZEL OLUYOR. -
2.
+21Yüzü bembeyaz kesilmiş ilkin. Elleri buz gibiymiş. Ve çok masum birkaç cümle çıkmış ağzından son nefeslerinde. ‘ Ben orda seni bekleyeceğim.’ demiş anneme. Ondan sonra başka hiçbir şey duyulmamış ağzından. Kanserden kaybetmişiz babamı.
Annemin acılarını hafifletecek çok bir sebep yok. Her geçen gün artıyor diye düşünüyorum sürekli. Çocukken çok anlayamazdım bunları. Şimdi annemi daha iyi tanıyorum. Saçlarının eski fotoğraflarda gördüğüm güzelliğini geri getiremem ama bir de benim yüzümden içinin yanmasına müsaade etmiyorum. Gerçi çocuk yaşta da öyleydim. Ödevlerimi hep eve gelir gelmez yapardım annem üzülmesin diye. Annem yorulmasın diye ekmeği almaya ben koşardım hep. Abartı zannedeceksiniz ama yatağımı hep ben toplardım. Sırf annem mutlu olsun diye.
Beni hemen hemen her tanıyan yaşımdan çok daha olgun olduğumu söyler hep. Çünkü babam öldükten sonra çok fazla büyüdüm. -
3.
+21Annemin geceleri sabaha kadar yalnız başına pencere dibinde oturmasına alışkınım. Çocukken uykusu yok zannederdim hep. Ama bunu hala yapıyor. Ben ise eskisi gibi dizinin dibinde oturup babamı anlatmasını istiyorum günaşırı. Annemin saçlarının beyazı da babama olan özleminden.
Ben yeni doğmuşken babam hayattaymış. Hep şaka yoluyla söylermiş anneme ' Benden sonra evin erkeği o diye.' Annem babamı anlattığı zamanlarda bunu söylerken gülümsüyor bir tek. Ha bir de babamın menekşelerini sularken. Bazen onu menekşelerle konuşurken görüyorum. Neler hissediyor o an merak ediyorum.
En çokta kızdırdığı zamanlardaki sinir bozucu halini özlüyor annem. Sonra annemin ona kızmalarını taklit etmesini. Öldüğü zamanı soruyorum anneme. Annem ağlıyor. Annem hep ağlıyor. -
-
1.
+1dinliyoz panpa yaz sen
-
1.
-
4.
+16Eve geldiğimde hala gelememiştim kendime. içeri girer girmez annemin bana seslenmesini işittim. Sonra gelip yıllardır ayrı kalmışız gibi sarılması takip etti bunu. Ve uzun zaman sonra ilk kez bu kadar içten gülümsediğini farkettim annemin.
- Nasıl geçti bakalım ilk günün?
+ Durağandı işte. Okulu gezdim biraz. Birkaç kişiyle tanıştım. Bir kızın gözleri çok güzeldi. Aynı seninkiler gibi.
- Baya beğenmişsin herhalde.
Normalde annemle böyle konuşamam ama tebessümünün devam etmesini istiyordum. Belki bu anlattıklarım onun dikkatini çekecekti ve devam edecekti tebessümü.
+ Evet, sayılabilir. dedim şakayla karışık.
Bir yandan muhabbetimize devam edip diğer yandan sofrayı hazırlayan anneme yardım ediyordum. Soframıza yine babam için bir tabak konulmuştu. Ve annemin tabağının yanında yer alıyordu. Ona hasret bir karın tokluğuyla. -
5.
+16Dolmuş kampüsün içine kadar giriyordu. Gözlerimle kendi fakültemi arıyordum. Levhasını görür görmez indim dolmuştan. Anadolunun köhne bir vilayetiydi ama üniversitesi büyük sayılırdı. Yeşil ve bol ağaçlı bir kampüstü. Fakulteye doğru yürürken ilk gün olmasına rağmen bu kadar kalabalık olmasına şaşırmıştım bir hayli. Fakültenin girişinde yeni geldiği belli olan bir çok kişi telaş içerisinde başka başka uğraşlarla meşguldüler. Bir köşede yeni olmadığı belli olan kızlı erkekli bir grup öğrenci ellerinde sigaralarıyla ve yüksek sesle yeni gelenlerle dalgalarını geçiyorlardı. Ben aldırış etmeden başka bir köşeye geçip Camel sigaramı yaktım.
Çocukluğumdan beri babamın gizli bir yerlerde beni izlediğini düşünürüm. Ve o an her nerdeysem babama bulunduğum yeri anlatırım. Ailesiyle gelenleri görünce, babam olsaydı belki o da gelirdi benimle birlikte diye geçti içimden. Sanki karşımda duruyormuş gibi konuştum. ‘ Bak baba, burası benim yeni okulum. Ve üniversite hayatımın ilk günü.’ -
6.
+15Erhan samimi bir çocuk, muhabbeti keyif veriyor. Uzun bir tanışma sohbetimiz oldu. ilk arkadaşlığımı kurmuştum. Ve belki hayatımın sonuna kadar sürecek bir arkadaşlık bu. Çünkü benim için yaptıkları hiçbir şeyle ölçülemeyecek cinsten. Sigara içmiyordu. Aslında başka kötü alışkanlığı da yok. Ben ise onun aksine biraz fazla içiyordum. Biraz saçma gelebilir ama Camel kutusunu elime her aldığımda babamı hatırlarım. Büyük ihtimalle annemin sigarayı çok içmesi de bundan.
Ara bittikten sonra Erhanda beraber yukarı çıkıp sınıfa girdik. Kızlar arkada oturmuştu bile. Erhanla en arka sıraya gelip benimle oturdu. Kızlarla tanismak için yanıma döndüm. Güzel gözlü dediğim kız hemen yanımda oturuyordu.
- Merhaba ben Mocha
+ Ben Elif. Memnun oldum. -
7.
+15Yeni taşındığımız yer güzel. En azından ben sevdim. Annem zaten ben üzülmeyim diye gittiğimiz her yeri zoraki de olsa seviyor. Yeni evimizin duvarlarını yine her zamanki gibi gök mavisine boyadık. Babamın en sevdiği renkmiş. Haliyle benim ve anneminde öyle. Çok uzun sürmedi yerleşmemiz.
Okul kaydını filan hallettik yaz boyunca. Eylülün bilmem kaçında okul başlayacaktı. Bu anlamda zor olan birşey var. Gittiğiniz her yerde kendinizden bir şeyler bırakmak zorundasınız. Annem komşularını bıraktı. Arada bir toplanırlar kadınları bilirsiniz. Hiç değilse annemin acıları azalır bir nebze olsun o yüzden. Ben ise bir çok yerde arkadaşlarımı bıraktım. Dostlarımı, sevgililerimi, okullarımı, mahallemi. Şimdilerde neyse de çocuk yaşta bunlar daha zor geliyor inanın. Sonralarda alışıyor insan.
Üniversitenin ilk günü ve az da olsa heyecan vardı. Evden çıkıp okula giderken binlerce farklı hayal vardı zihnimde. Her zaman bahsedilen üniversite ortamı içine girince nasıl olacaktı merak ediyordum. -
8.
+15Annemle beraber salona geçmiş, kitaplarımızı dizimize koymuş, ellerimizde birer fincan çay Elifi konuşuyorduk. Daha doğrusu annem soruyor ben cevaplıyordum.
- ilk sınıfta gördüm onu. Geç kaldı derse. içeri girince de yer olmadığından benim yanıma gelip oturdu arkadaşıyla beraber. Çok güzel gözleri vardı. Aynı seninkiler gibi işte anne. Daha sonra bahçe de yanımıza geldiler. Çakmağımı istedi benden. Yanıma oturdu. Sanki hayatıma kuruluyormuş gibi yanıma oturdu. Sanki yerini belli ediyormuş gibi. Babamın öldüğünü anladı hatta. Sadece tek cümlemden anladı. Yıllardır benim içimde hüküm sürüyormuş gibi anladı beni. Çakmağımı alırken elim eline değdi. Çekmedi elini, bende çekmedim bir süre. Kilitlenip kaldık sanki. Dünya birkaç saniyeliğine sahnesini bize bıraktı sanki. Her yaşam irkildi sanki sonra sert ve yalın. Dolmuşa binmeden elimi tuttu. 'Başın sağolsun' dedi. Cevap bile veremedim. Gözlerimden anlamıştır zaten. O kadar şeyi anlayan bunu da anlamıştır herhalde.
+ Ona aşık olduğunu da anlamıştır o halde. -
9.
+14Hep beraber kalktık. Çıkışa doğru yürüyüp dolmuşa binecektik. Elif durağanlaşmıştı. Bana yakın yürüyordu. Kalp hizamda onun kalbini hissedebiliyordum. Dolmuş durağına geldiğimizde Erhan ile Özge ayrıldılar. Erhan daha önce de belirttiğim gibi yakında oturuyordu. Özgede okulun karşısındaki özel yurtta kalıyormuş. Elif benimle beraber çarşıya gelecekti. Onun yurdu ise çarşıdaymış. Tabi bizim evde öyle. Onlar gittikten sonra oturduk durakta. Güneş sessizliğimizin seyrinde batacağı ufuğa yol alıyordu ağır ağır. Ben ağır ağır içimde eriyen buz kütlesini hissetmeye çalışıyordum.
- Babanı mı kaybettin?
Bir an dondu gözlerim. Bakacağım yeri bilemedim açıkçası. Elimin üzerinde elini hissedince Elife döndüm. Hala annem gibi bakıyordu. Bir gariplik vardı bu kızda. Sanki benimle beraber büyümüş gibi bir gariplik. Sanki acılarımı kendine pay etmiş gibi bir gariplik. Evet der gibi başımı salladım. Konuşmaya yetmedi takatim.
- Başın sağolsun. -
10.
+14içeri geçtikten sonra panoda asılı olan programlara bi göz gezdirdim. Dersimin olduğu sınıfa giderken hayatımdaki tüm boşluklar yerini başka boşluklara bırakıyordu. Ben ki alışkındım okul değiştirmelere, farklı arkadaşlıklara, farklı kültürlere. Sınıfın önüne ilk geldiğimde derin bir nefes aldım. Sizde de aynısı oldu mu bilmiyorum ama farklı bir havaya bürünmüştüm. Hatta kalem defter bile zütürmüştüm yanımda o heyecanla. içerde hoca yoktu. Millet çoktan içeri girmiş hatta tanışmaya bile başlamışlardı. Alışkın olduğum üzere en arka cam kenarı sıraya geçip oturdum. Biraz sonra önceden hiç sevmediğim ama sonrasında kanımın kaynadığı Süleyman hoca içeri girdi. Tipini görseniz başta sizde sevmezsiniz herhalde. Hocanın ilk kuralı kendisinden sonra gelen öğrenciyi derse almayacağıydı. Tam bunu söylerken içeri iki kız girdi. Herkes merak içinde tahtaya bakıyordu. Ama ilk gün olmasından olacak ses etmedi Süleyman Hoca. Önlerde yer olmadığından kızlar gelip benim yanımdaki boş yerlere oturdular. Birinin gözleri çok güzeldi.
-
11.
+14Üniversitedeki ilk günüm heyecanlı olmamın aksine biraz durağın geçti. Kızları saymazsak tek bir arkadaş edinmiştim. Ve zaten bundan sonraki dönemlerde de çok fazla kişiyle arkadaşlığım olmayacaktı. Elifi merak ediyorsanız onunla ve Özgeyle de kısaca tanışmamız dışında pek bir konuşmadık veya konuşamadık diyelim ona. Ders bittikten sonra Erhanla bahçeye çıktık. Sabah tanıştığımız banka geçip oturduk. Camel sigaram hemen peşinden yandı oturmamızın.
- Çok içiyorsun şu zehiri.
+ Çünkü seviyorum.
Erhan anlamsız bir baş sallamasıyla çok uzatmadı konuşmayı. Ama bana yeterki böyle bir konu açılsın başlarım hemen dökülmeye;
- içmeye değecek ne çok acı var. Sigaranın tiryakiliğinden daha öte bir şey bu. Belki bir hasret, belki bir özlem, belki daha çok acı, belki bir adam, belki bir kadın, belki bir anne, belki bir baba.. -
12.
+13Tanıştığım insanların gözleri çok önemlidir benim için. Aslında önemli olan gözlerinin güzel olup olmadığı değil tabi yanlış anlamayın. Güzel bakıp bakmadığı. Sana baktığında bir şey anlatıp anlatmadığı. Güzel bakan kadınlara gönül ver der hep annem. ihtimaldir ki annem böyle güzel bakıyor diye babam ona kaptırmış gönlünü. Bakışlar çok şey anlatır çünkü. Aşkı, hasreti, özlemi, nefreti, sevmeyi, bir kadını sevmeyi, bir adamı sevmeyi..
Ders boyunca kızlarla hiç muhabbetimiz olmadı. Ders arasında dışarı çıkıp bir sigara yaktım. Fakultenin köşesinde gölgede kalmış bir banka oturup annemi aradım hemen. Annemi haberdar etmezsem onun için geçmezdi bu gün biliyordum. Konuşmam bittikten az sonra bir çocuk yaklaştı yanıma.
- Merhaba ben Erhan aynı sınıftanız herhalde?
+ Merhana Mocha ben. Sanırım. -
13.
+13Uyanıp giyindiğimde annem hala uyuyordu. Ben yine de hazırlanıp çıktım evden. Bir meraka sürükleniyordum. Aşağı indiğimde kıza mesaj attım çoktan hastaneye gitmiş bile. Hastane oturduğumuz yere yakın zaten, çarşının başında. Sabah sigaramı yakıp yürümeye koyuldum. Her an annem arar korkusuyla telefona bakıp duruyordum bu arada. Şimdi merak eder, telaşlanır. Buna hakkım olmadığını düşünürüm hep.
Hastanenin önüne gelince kızı aradım nerede olduğunu öğrenmek için. Hastanenin ön bahçesindeydi. Bu güneşin altında beklememek için arka taraftaki bahçeye çağırdım, hem daha fazla gölgelik vardı. Bir banka oturdum beyler bekliyordum. Kız hastanenin köşeyi dönüp bana doğru yürürken başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissettim. Bir an bacaklarım boşaldı. Beynim bocaladı. Kız aksıyordu beyler. Yanlış hatırlamıyorsam sağ bacağından aksıyordu. -
-
1.
0Devam panpa biraz hızlı ol
-
1.
-
14.
+13Hiç sormadan yanımıza gelip oturdu Elif. Özge biraz huysuzlanmışsa da bizim aldırış etmediğimizi görünce bi çare oturdu. Normalde çok sessiz bir insan değilimdir. Ama Elif geldiği andan itibaren ağzımı bıçak açmadı deyim yerindeyse. Erhan üniversiteye gelirkenki heyecanından konu açıp konuşmaya başladı. Biz dinliyorduk. Ben Erhandan daha çok Elifin kalbinin sesini duymaya çalışıyordum. Sonra onlarda konuşmaya başladılar. Özge geride bıraktığı ailesinden filan bahsetmeye başladı. Ne bileyim işte babasının ona çok düşkün olduğundan filan. Benim yabancı olduğum konular yani.
Elif yurda yerleşme sıkıntısını paylaşıyordu bizimle. Ben hayranlıkla onu izliyordum. O da sanki benim onun bakışlarındaki sırrı keşfettiğimi anlamış gibi kaçırıyordu sürekli bakışlarını. Sigaram bitti. Hepsi benim bir şeyler söyleyeceğimi beklerken ben ayağa kalktım.
- Annem evde yalnız, benim gitmem lazım.
Elifin burada bana bakışını görmeniz lazımdı beyler. Babasızlığımı anlamışçasına, bir anne şefkatiyle bakıyordu bana. Annem gibi bakıyordu. -
-
1.
0biraz daha hızlı yazabilirmisin panpa rica etsem..
-
1.
-
15.
+13Hayatımın her anında annemi yanımda gördüm. Bakın dikkatinizi çekmek için bir daha söyleyeyim; arkamda değil yanımda. Ödevlerimi yapmadığım zamanlarda öğretmenim, çocukken sıkılıp oyun oynamak istediğimde arkadaşım, melankoliye bağladığım zamanlarda dostum, içimi dökmek istediğim zamanlarda sırdaşım.. kısacası herşeyim diyebilirim.
Ben ise annemin en çok oğlu oldum. Yeri geldi sırdaşı, arkadaşı, dostu oldum fakat ben onun için ' aynı baban gibisin' dediği zamanlardaki tebessümü oldum.
Bir keresinde babamdan konuşuyorduk yine. Evet bizim öyle hiç bitip tükenmeyen, bizi hiç bir zaman sıkmayan babamdan bahsediyorduk yine. Annem ağlıyordu tabi yine. Ben evin erkeğiydim ve annemin görmediği yerlerde içime çekilip ağlardım hep. " Babam olsaydı çok mutlu olurduk değil mi anne? " diye sormuştum. Çocukluk aklı işte daha çok deşiyordum kadının yarasını. Evet dedi annem. ' O bizi üzecek hiçbir şeye izin vermezdi.' -
16.
+13Ömrümün en kısa, ömrümün en ani yolculuğunu yaşadım dolmuşta. O kadar fazla ihtimal geçmişti ki aklımdan çarşıya geldiğimizi farkedememiştim bile. Dolmuşa bindiğimizden sonra ikimiz de tek kelime dahi etmemiştik. Sanki henüz iki yabancı değil yılların getirdiği ortak birikmişi olan iki insandık. O kadar etkilenmiştim ki Elife cevap bile verememiştim. Oysa annemi de ima edip ' güzel bakan kadınlar sağolsun' diyecektim belki. Belki bende babam gibi güzel bakan bir kadının ince bakışları arasında ' ben orda seni bekleyeceğim' deyip ölecektim. Ölecektim de arkamda kalan kadını yokluğuma esir edip göçecektim. Ama kendim için değil belki ama en çok annem için yaşamalıydım.
Elif karşımda durup. Ben burdan yurda geçeyim artık dedi usulca. Peki dedim. Ayrıldık. Bin yıllık bir rüyadan ayılmış gibi, bir kadının gönlünde intihara meyleder gibi ayrıldık. -
17.
+13Sigaramın dumanı göğü sararken yükselen buğulu dumanın ardında yaklaşmakta olan Elif ile Özgeyi gördüm. Bize doğru gelmediklerini düşünmeye çalışsam da yanıldım. Elifin elindeki Camel paketini görünce anlamsız bir duygu yoğunluğu çöktü üzerime. Müthiş gözleriyle karşımda bana yaklaşan annemdi sanki. Bir an ona benzettim. Saçlarının beyazı kaybolmuş ve eski fotoğraflarda gördüğüm o güzelliğine geri kavuşmuş. Ağlamaktan ve hüzünden çökmüş bakışları tekrardan canlanmış. Bir an düşündüm kendi kendime Elifi anneme benzetirken; babam bu kadına sevdalanmakta haksız değilmiş. Bu kadın babamın yokluğunda kendini tüketmiş.
Elifi gözlerinden yakalamaya çalışıyordum hep. O bana her baktığında ben babam oluyordum, o annem oluyordu. Ben sevdasına yakalanıyordum, o yokluğumda tüketmeye hazırlıyordu sanki hayatını. -
18.
+12Kızın bembeyaz bir teni vardı. Yuvarlak bir yüzü. Dedim ya hani eşşek gözleri. Hem de kapkara. Neden bu kadar dikkatimi çekti bilmiyorum. Kasanın hemen önüne gelince kız yabancı olduğumu anladı herhalde. Tatlı bir şekilde Hoşgeldiniz dedi. Eşyaları okuttuktan sonra indirim kartımın olup olmadığını sordu. Olmadığını söyledim. Ama kız garip bir şekilde telaşlıydı.
- isterseniz size bir kart çıkaralım.
+ Tamam olur. Ne gerekiyor.
- isim soyisminiz ve telefon numaranız.
Aslında bu ani gelişen bir şeydi. Ama kızdaki garipliği biraz daha çözebilme adına kartı almayı kabul ettim. istediği bilgileri verdikten sonra parayı ödeyip kartı alıp çıktım. Kız onu garipsediğimi anlamış olacak ki mahçup bir şekilde başını önüne eğdi ben çıkarken. Sonraları bu kızla ilgili gelişmeler olacaktı elbet.
Eve geldiğimde annemi kitap okurken gördüm. Beni görünce kalkıp yanıma geldi ve getirdiğim eşyaları yerlerine yerleştirdik beraber. Demliği su doldururken bana döndü birden.
- Neydi bu kızın adı?
+ Hangisi anne?
- Gözleri bana benzeyen hani. dedi derin bir ifadeyle
+ Elif. dedim. -
19.
+12- Merhaba çakmağınız var mıydı acaba?
Ben hala hayalhanemde kendimce geziniyordum. Bu sesi duyunca içimde bir buz dağının erimeye yüz tuttuğunu gördüm. O sıcaklığıyla belki eritip o buz dağını sellere sebep olacaktı gönlümde. Göğü delen dumanlar arasından bir kez daha gözlerini yakalayıp çakmağımı uzattım. Bir an elimdeki Camel sigarasına baktığını gördüm. Aynı tütünü kullanan insanların birbirine yakınlık duyup duyamayacağı gibi saçma bir konuyu bile düşündüm o an. Çakmağımı uzatırken eline dokundum istemsiz. Hiç bırakmak istemez gibi. Parmak uçlarında yaşamı tercih edebilecekmişim gibi.
- Mocha’ydı değil mi?
+ Evet sen de Eliftin. -
20.
+12Mesajın kasiyer kızdan geldiği çok belliydi. Kartı aldığımda verdiğim numaramdan ulaşmıştı bana. Aslında çok şaşırdım. Böyle bir şey olabileceğine ihtimal vermedim ilkin. Daha beni tanımadan, bilmeden nasıl oluyordu da buna cürret edebiliyordu? Cevap yazmadım. O an için yazmak istemedim daha doğrusu.
Elif birkaç gündür hep artan samimiyetimizle beraber yanımdan ayrılmamaya başlamıştı. Gerçi ben onun gözlerinden uzakta kalmayı istemezdim hiç. Özge ve Erhan ile de beraber ufak çaplı bir grubumuz olmuştu. Özgenin uyuz hallerini sevmeye başlamıştık hatta yavaş yavaş. Bu günün derslerinden çıktıktan sonra bahçede sürekli oturmaya başladığımız banka geçtik yine. Elif yanıma oturdu ve çakmağımı isterken annem gibi baktı tekrar. Camel sigaramız dumanıyla kaderimizi yazarken biz gözlerimizden aşkı aşılamaya devam ediyorduk birbirimize. Ne dile geliyordu bu hisler ne de belli etmeye. ikimizin de gizli saklısıydı ama ikimizinde alenisiydi bir bakıma. ikimizinde yarası ikimizin de acısıydı.
başlık yok! burası bom boş!