Üniversite, yalnızca notlarını aldığımız çalışkan kız, yalnız 2 ay içinde samimi olduğumuz aynı bize benzeyen tuhaf arkadaş ve bölümün arabası olan tek adamından ibaret değildir. O kampüste nice cevherler vardır keşfedilmeyi bekleyen. Kimisi çoktan karşınıza çıktı bile, Kimisi henüz sırasını bekliyor . işte sizin için derlediğim 6 insan tipi;

1-Kafasını ekrandan kaldırmayan öğrenci işleri görevlisi

Adeta zamanla yarışarak yükseklisans başvurusuna transkript mi yetiştireceksiniz ? Yoksa evinize askerlik cep kağıdı geldi de tutuştunuz mu ? Sonunuz ne olursa olsun sonunda geleceğiniz yer işte bu memurun önü. Çaresizsiniz, yalnızsınız. Azıcık gülümseyen bir surata, \'\' Senin master işi hallolur \" lafına, \" Yok canım 2078 yılına kadar tescillisin sen\" tesellisine muhtaçsınız. işte onları görüp duyacağınız son yerdir burası. Öğrenci işleri memuru, 4 sene de ancak bir kere başını kaldırıp bakar. O da \"Bölüm sekreterliği bakıyor o işe\" demek için.

2-Arkadaş gibi görünen akademisyen

Toprağı bol olsun, Robin Williams\'ın başrolünü oynadığı Ölü Ozanlar Derneği \'ndeki hoca tipini alıyoruz ve onu kendi kampüsümüze, kendi dersliğimize getiriyoruz. Tabii o kadar idealist değil ama yüksek doz laubali
likler, yersiz şakalar ve sınav zamanı geldiğinde \"Yalnız arkadaşlar, benim iyi niyetimi suistimal etmeyin\" ler... Hayır suistimal edilmediği sürece o iyi niyetin, o samimiyetin ne faydası var ? Muhabbetine mi hastayız ?

3-Taş gibi dekanlık sekreteri

Dekanlık binası okulun içinde çok nadiren ihtiyaç duyup gireceğiniz alanların başında gelir. Muhtemelen ziyadesiyle saçma bir sebepten dolayı oradasınız. Ortam, sizin iğrenç kantininizden de, leş gibi sınıflarınızdan da hayli farklıdır. Her yanından öğrenci olduğunuzu belli eden kaba botlarınız, yerleri kaplayan halıya temas ettikçe utanırsınız. işinizi bir an önce halledip gitmek isterken karşıdan o gelir... Topuklu ayakkabıları, eteği, rujuyla kampüsün geri kalanında ki kotlu tişörtlü hemcinslerine inat \"Buradayım\" dercesine... Güler, sohbet eder, cana yakındır. işinizi bitirip dekanlıktan çıktığınızda aklınıza en az 4 sene yer edicek şu cümle kalır; \"lan nasıl dekan olunur acaba ?\"

4-Üniversite terk gizemli fotokopici

Kader ağlarını örmüş, şu an fakultenizde fotokopicilik yapan biricik Tolga Abi\'niz zamanında okuduğu üniversiteyi bir takım sebeplerden ötürü terk etmek zorunda kalmıştır. Tolga Abi illaki çok bilgilidir. Tolga Abi illaki \"okumuş olsa çok farklı yerlerde olması gereken\" biridir. Tolga Abi akedeminin tüm sırlarına vakıf olan, yeri geldiğinde sizi \"Filiz hoca finalde kolay sorar, sıkma canını\" diye teselli eden bir bilgedir.

5-Ölemeyen profesör

En baştan konuşalım, bu adam son 30 senedir her öğrenci kuşağında aynı hissiyatı \"işşallah derste ölmez de şahit yazmazlar\" uyandırmakta ve fakat işi inada bindirip ölmemektedir. Son derece yaşlıdır. Papyon takması, kupasına öğleden sonra votka doldurması, yağmur yağınca kokan kalın yün ceketler giymesi okulda hoş karşılanan tek insandır. Beşiktaşlı\'dır. Derste espri yapar, laf sokar. Anlattıkları kıymetlidir. Kendisi kadar yaşlı sayılabilecek sevimli bir arabası vardır. Okulda herhangi bir çatışma olduğu an en çabuk o sıvışır. Kaç senenin tecrübesi var tabi...

6-Karı kızın orasına burasına bakan küfürbaz kantinci

\"Ya bizim Ekrem Abi çok kafa adam ya... \" diyerek gittiğiniz o kantinde , Ekrem\'in kafa vasfını haketmesinin tek nedeninin nokta işareti yerine \"amk\" kullanmak olduğunu ve kantine giren dişi sineğin dahi orasına burasına bakmaktan imtina edemediğini benden duymanızı istemezdim. Fakat gerçekler böyle . Sırf dersten kaçıp aralarda iki goygoy yapıyorsunuz diye Ekrem\'le fazla yüz göz olduğunuzda, bir süre sonra ağzındaki baklayı çıkarır: \"Yav senin ortam çok güzelmiş, biz de gelelim bir gün\"