tema; https://www.youtube.com/watch?v=iO_WxYC34eM

eylül nişana gitmişti, ben de ailesiyle tanışmak için uygun bir ortam daha bulamazdım.
traş oldum sinek kaydı, takım elbiseyi çektim, jilet gibi olup eylül'e mesaj attım...

ben; güzelim erken çıkmışsın.
eylül; notu okumadın mı hayatım.
ben; okudum okudum, neredesin.
eylül; nişandayız...
ben; nerede aile arası mı?
eylül; yok ataşhirde salon kiraladık...
ben; adresi atsana.
eylül; neden ki?
ben; güzelim bilirsin beni, her ihtimali düşünüyorum umut falan gelir.

neyse eylül de çok bir şey anlamadı ama attı adresi...
atlayıp gittim, içeri girdim... eylül'e bakındım ve oradaydı...

beni görünce şok oldu, biraz da panikledi, yanına kadar gittim...
ben onun yanına gidince arkasındaki babası da geldi...

babası; seni bir yerden gözüm ısıryor ama?
ben; insan insana benzer, ben eylül'Ün arkadaşıyım adım alan memnun oldum (deyip elimi uzattım)
eylül gerildi tek kelime edemedi... eylül'Ün kuzeni özge geldi... (büyük kuzenleri emre'Nin nişanı)

özge; aa merhaba şu meşhur alan sen misin?
babası; meşhur derken...
eylül; şeyy...
babası; tamam anladım anladım, gözüm üstünüzde haberin olsun genç
ben; merak etmeyin...
özge eylül'e bakarak 'iyiymiş iyi' dedi bana bakarak gülüştüler sinsice, akşama iyi dedikodu dönecekti o kesin...

annesinin yanına gittim eylül ve özgeyle...

özge; yengecim bak bu alan damat getirmiş eylül (gülümseyerek)
annesi; kızım yavaş, babası duyacak kıskançtır... memnun oldum yavrum.
ben; ben de memnun oldum nasılsınız?
annesi; iyiyiz nasıl olsun, son olayları biliyorsun.
ben; umut gereksizi mi, merak etmeyin iftira atar durur öyle, hallettim ben.
annesi; aman uzak durun da pisliklerden...
eylül; aman anne,,,

aylül'Ü daha sonra dansa kaldırdım...
eylül; sen dans etmeyi biliyor muydun?
ben; iki sağa üç sola gidiyorsun ne kadar zor olabilir ki?
eylül; iyisin ama dedi kafasını omzuma koyuyordu ki babasını hatırlamış olacak ki vazgeçti.

ardından babası geldi, biz dans ediyoruz.

babası; kızımı alabilir miyim?
ben; buyrun tabii...
eylül babasıyla dans etmeye başladı ben de kravatı biraz gevştip sigara içmeye çıktım.

o sırada oğuzhan aradı...

tema; https://www.youtube.com/watch?v=0tOie2i65xo

ben; alo.
oğuzhan; alo
ben; alo
oğuzhan; alo
ben; sesim gelmiyor mu amk.
oğuzhan; geliyor geliyor.
ben; lan hasta mısın sen.
oğuzhan; alo.
ben; alo oğuzhan?
oğuzhan; efendim hacı.
ben; ya gibtir git dedim kapattım...

iki saniye sonra tekrar aradı...

ben; ne var lan ne var.
oğuzhan; hacı borç isteyecektim.
ben; olm senin ailen zengin değil mi?
oğuzhan; bitti para...
ben; bende de yok, olm hadi...

eylül'Ün babası da arkamdan çıkmış; ne yok sende?
ben; arkadaşla konuşuyorum.
oğuzhan; madem arkadaşsın ver amk para (telefondan)
babası; kötü şeyler kullanmıyorsun değil mi?
ben; yok olur mu öyle şey...
oğuzhan; hacı sende vardır para.
ben; lan sus...
babası; kime sinirlendin, umut şerefsizi mi o.
ben; yok bizim oğuzhan para istiyor.
oğuzhan; sen de vermiyorsun hacı.
babası; niye sende para bol mu? nereden kazanıyorsun bu yaşta.

böyle olmayacak dedim,, telefonu oğuz'un yüzüne kapatıp anlattım oğuz'u...
adam da 'uzak durun sen de kızm da' dedi..haklıydı, oğuzhan zarar ziyan...
tekrar içeri geçtik...

Rezervasyon

eylül'ün ailesiyle tanışmış ve kendimi de sevdirmiştim, 1 saat kadar kaldım, sonra çıkıp
bizim çocuklarla buluştum, oğuzhan yoktu, taha'ya sordum nerede diye, çağırdık da gelmedi dedi... alkolsüz kalınca depresyona girmiştir dedi eda... güldük...

çay bahçesine gittik modadaki, oturduk...

ben; umut olayı kapanmadı biliyorsunuz değil mi?
taha; aynen ikidir saldık başımızdan ama yine gelecek.
tufan; ne yapalım olm çekip vuralım mı, yapacak bir şeyimiz yok.
ben; düşüneceğim böyle olmaz.
eda; ecem'i de alıp düşün sizin kafa şeytanlığa basıyor...
ben; eda tamam başlama yine.
tufan; ecem nerede gözükmüyor.
ben; gitti.
taha; bırak gitsin, o kızın güzelliği kafanı karıştırdı hepsi bu, kişiliğini biliyorsun alan.
ben; sandığınız kadar kötübiri değil, en azından bana karşı.
tufan; o gece kıçımızı kurtardı kız taksiciyle.
taha; orası öyle...

ecem ne yapıyordu merak etmiştim, sesi soluğu çıkmıyordu, kararsız kalsam da mesaj attım.

ecem mesajıma dönmedi, aradım açmadı, bir daha aradım...
ecem açınca masadan bizim çocukların yanından kalkıp arkalara gittim.

ben; iyi misin...
ecem; evet neden arayıp duruyorsun.
ben; merak ettim.
ecem; dur tahmin edeyim, eylül imkansızdı, seni affetmez sanıyordun, o yüzden çekici geliyordu, seviyorum zannediyordun, sonra o imkansızlık ortadan kalktı, öpüşüp koklaştınız bir baktın istediğin eylül değil ecemmiş?
ben; yok öyle bir şey.
ecem; var öyle bir şey... cesur ol.
ben; cesurum...
ecem; kavgadan kaçmıyorsun, mertsin sertsin ama benim karşımda ufacık bir oğlan çocuğusun hala...
ben; kapatıyorum...
ecem; tıpış tığış geleceksin alan ama gelme sıkıldım senden, istemiyorum.

kapattım... çatallı dili yine iş başındaydı...

para suyunu çekmişti, otele dönüp eşyalarımı aldım ardından kalacak bir yer lazımdı,
düşündüm ve aklıma ihtiyar geldi, üsküdardaki 2 katlı ahşap evine gitmek üzere yola çıktım...

ahşap ve büyük kapıları tıklattım ve kapı gıcırdayarak açıldı...

ben; bir süre sende kalabilir miyim?
ihtiyar; geç içeri genç adam.

oturduk, ee yok mu yine hayat dersi niteliğinde bir hikayen...
ihtiyar güldü, sonra öksürdü, sigarasını ateşledi.
zaten kansersin, o sigara neyin nesi diye çıkıştım...
ihtiyar da 'evet zaten kanserim o halde daha kötü ne olabilir ki' dedi ve içine çekti dumanı...

ben; o gün verdiğin akıl işe yaradı deyip olayı anlattım, oyuncak silah olayını...
ihtiyar güldü, bu kadarını ben bile düşünemezdim, oyun kurmayı biliyorsun dedi.
ben; biraz öyle ama senden öğrenecek çok şeyim var diye yanıtladım.
ihtiyar; bak o yanındaki kız da... (cümlesine devam ediyordu)
ben; ecem mi?
ihtiyar; evet, bak onun da gözleri çakmak çakmak, zeki kız.
ben; öyledir...

ihtiyar; ama o çocuklar geri gelecek biliyorsun değil mi?
ben; biliyorum, bir ufak fikrini almak için de geldim esasen.
ihtiyar; bu çocuk gücünü nereden alıyor evlat? kahvesini yudumladı.
ben; arkasındaki zirzoplardan.
ihtiyar; hah onu diyorum, lambanın ışığını etrafına gazete sararak kapatamazsın, kaynağını indirmelisin, fişini çekmelisin lambanın...
ben; evet indirmeliyim arkasını...
ihtiyar; doğru ama yine ekgib, indirmekten kastım yenmek değildi?
ben; neydi?
ihtiyar; bir engel var devirip yoluna devam edemiyorsun diyelim.
ben; evet, bu çocuklar o engel, devirmeliyim o engeli.
ihtiyar; bak işte devirmeye takılmışsın, yolundaki bir engeli deviremiyorsan üstüne çıkacaksın...
ben; çocukları yanına çek diyorsun.
ihtiyar; aynen öyle... yılanın kafasını kesersen kuyruğun önemi kalmaz...

Okuyorum

ben; peki ilk adım olarak ne yapmalıyım...
ihtiyar; o çocukların başı kim, abileri kim onu bulman lazım.
ben; nasıl olacak o?
ihtiyar; sen bu çocuklarla 2 kez karşılaştın değil mi?
ben; evet.
ihtiyar; umut hariç en cevvalleri en saldırganları kimdi...
ben; öndeki 3-4 tane esmer çocuk vardı, onlar fazla sinirliydi... onlardan birinin sözü geçiyordur.
ihtiyar; hayır onları direkt ele, çünkü lider dediğin en önde değil en üstte olur...
ben; o zaman kim onların lafı geçen elemanı.
ihtiyar; hatırla o anları, sen bara girdiğinde napıyordu bunlar.
ben; oturuyorlardı masada, etrafa efelik yapıyorlardı, birinin elinde bıçak vardı.
ihtiyar; o bıcak olanı da ele... o da piyon.
ben; kim kaldı.
ihtiyar; o masada kim en rahat, kim en umursamaz duruyordu, kim en sakiniydi işte aradığın cevap o...
ben; hatırlayamadım şu an...
ihtiyar; düşün öyleyse, iyi düşün...

bir süre düşündükten sonra aklıma geldi, ortadaki kırmızı kapişonlu çocuk dedim sesli şekilde...

ihtiyar; onu bul, konuş...
ben; ne konuşacağım, adamlar beni dümdüz etmeye geldiler 14 15 kişi.
ihtiyar; öyle adamlar arkadaşlarını satmaz,..bir şey hariç
ben; o zaman umut'U satmayacaklar... nedir?
ihtiyar; bunlar ağır abi adı altında sözde onur ve gururları için yaşarlar, bunlara buradan gireceksin, onur ve gurur...
ben; ne demek istediğini tam anlamıyla anladım dedim...

sonraki gün ümraniyeye bu çocuğu bulmaya gittim ataken mahallesine.

Panpa kısaltarak b i falan yaz da hızlı gelsin partlar

çocuğu bulmaya gittim, mahalle kahvesine girdim, tanırlar diye düşündüm, haklı da çıktım ismi sonermiş...
evinin adresini aldım ve oraya doğru yürüdüm...

yıkık dökük bir evdi, duvarlarındaki boyalar dökülmüş, yağan yağmur suluklarını taşırıyordu,
çatısında yer yer kırık kiremitler ve o araları örten naylonlar gözüküyordu...
gecekondularının bahçesinde ufak bir kız çocuğu vardı, ayakları çıplak, yağmur oynadığı kumu çamurlaştırmış ama çocuk oynamaya devam ediyordu...

bahçelerinin demir kapısını açtım, paslı ve gıcırdılı bir kapıydı...

ufak kız çocuğu gülümsedi bana, 'sen abimin arkadaşı mısın' dedi.
kafasını okşadım evde mi dedim... kafasını salladı gülerek, ön dişleri henüz dökülmüş tatlı bir kızdı...

kapıyı çaldım, annesi açtı, 'soner evde mi' kadın hiçbir şey demeden pöffledi,
içeri doğru soner diye bağırdı, kapıyı açık bırakıp gitti.

soner çıktı kapıya ve önce şok oldu sonra sinirlendi üstüme yürüdü.

soner üstüme yürüdü yakamı tuttu, ufaklık içeri kaçtı, 'bak buraya konuşmaya geldim' dedim.
1'e 1'de rahat alırdım ama konu sorunu komple halletmekti...

soner; olm sen kimsin de evime geliyorsun lan (bağırıyor) bir tane yumruk attı...
dudağım kanadı kalktım aynı kararlılıkla 'bak konuşmaya geldim' dedim...
bu yumruktan sonra ben karşılık vermeyince bir duruldu, 'ne konuşacaksın lan' dedi.
umut hakkında, size olayı anlattı mı bilmiyorum, onur gurur erkeklik meselesi dedim...

soner yumuşadı ve kabanını alıp dışarı yanıma çıktı...

Serii seri

Klagib keko aq gücü yok bişey yok hepsi zayıf aq böyle şeyler pislik aq

mahallede yürümeye başladık, yağmur ince ince çiseliyordu...

soner; anlat çok uzun olmasın dedi.
ben; sen anlat umut size ne diye anlattı.
soner; sevgilimi aldı bana yamuk yaptı dedi...
ben; peki kıza tecavüz girişiminde bulunduğunu, babasına iftira dolu mesaj attığını da dedi mi...
soner; umut yapmaz öyle şey, yavaş gel.
ben; nerede kaldı lan sizin erkekliğiniz bu adamı mı savunuyorsunuz bana... bu adam için mi mekan basıyorsunuz.
soner; yavaş gel kötü olacak...
ben; kanıtlarsam?
soner; kanıtlarsan ben umut'Un cezasını keserim milletin kızına iftira bize yakışmaz ama yalansa seni bulurum...

telefonu çıkarttım umut'u aradım...

umut açtı hoparlöre aldım, sonere sus işareti yaptım...

ben; umut?
umut; ne var lan bin kurusu bir sıçradınız iki sıçradınız bekle sen.
ben; kıza iftira attın, zorla ilişkiye girmeye kalktın sen nasıl bir adamsın lan?
umut; sanane yannan kafası, sana mı soracağım lan it, zütün yiyorsa gel akşam ümraniye'ye...
ben; zaten oradayım...
umut; ne?
soner; lan gibik umut, gel buraya it, sen bize böyle mi anlattın lan (hoparlöre doğru bağırıyor)
umut; soner?

soner telefonu elimden alıp umut'a ana avrat kaydı...
ben de soner'e eyvallah deyip basıp geldim tekrar kadıköy'e...

ihtiyar arıyordu...

ben; oldu bu iş.
ihtiyar; tamamdır ha, helal.

Dakikada 1partmı atsın adam aq seri seri yazıyor işte

Bekliyorum

eylül'ü aradım...

ben; birtanem.
eylül; efendim hayatım.
ben; sevgilin bugün umut sorununu halletti.
eylül; temiz iç çamaşırı ve kitap getiririm sana vurdun çocuğu içeri girdin değil mi(binliğine yapıyor)
ben; yok daha zekice bir şey yaptım.
eylül; alan sen ciddi misin, anlat hemen, aşırı rahatladım.
ben; böyle olmaz kutluyoruz, taksim'e gel...

taksim'de buluştuk...

bir sigara arası...
--spoiler--
geliyorum 10 dk
--spoiler--

Rezz guzel..