Şaşırdı biraz. Biraz sonra büyük yavşaklık yapacağım sanırım.

"ne dedi ki?"

"açık konuşucam Beyza öyle lafı dolandırmıcam, sana aşık olmuş bu. Aklından çıkmıyorsun çocuğun. Her gece seni anlatıyor"

"gerçekten mi?"

Yok yalan amk.. aslında biraz abartıyorum ama neyse,

"yalan olma ihtimali var mı?"

"ne biliyim kankacım anlatan sen olunca :p"

"tabi öyle (:, ama gerçek yani anlattıklarım. Ne düşünüyorsun sen?"

"ya nasıl diyeyim sadece şaşırdım şu an. Bilmiyorum bir şey diyemem şimdilik"

"iyi bakalım, sana anlattıklarımdan bahsetme sakın. Sadece ağzını yoklıyacam dedim :p"

"korkulur oğlum senden, diğerlerinin yanına gidelim mi?"

işte büyük yavşaklık bu oluyor. Ne dediyse söyledim kıza. Selim sadece ağzını arayacağımı sanıyor oysa ki ben ne yaptım? şş sessiz..

Geçtik diğerlerinin yanına, Selim gelmedi yemeğe utandı yavşak ehehe. Aldık tostları oturduk,

(Baş harfler isimlerin..)

G: "şş gençler ne konuştunuz bakıyım :p"

B: "önemli değil ya, Teleri hafta sonu dışarı çıkaracakmış beni nereye gidelim falan sordu (:"

Bana baktı gülümsedi şeytan :p iyi bari çıkarıcaz artık. Diğerleri de bin gülüşleriyle bir şey dememi bekliyorlar. Hep yanlış anlaşılan kişi oluyorum amk, intihar edecem haa.

T: "sözüm vardı geçenlerde, haftasonu da boşum işte, çıkarıcam artık çırpıyı :p"

C: "hm bizi çıkarma zaten hiç :p"

Seninle mi uğraşıcam bir de aq. Zaten hayattan zevk aldığım tek şey asılmaktan ibaret.

T: "çıkarırım bir ara üzerime gelmeyin be * "

Saldırıyı savuşturdum zar zor. Dersler bitip yurda döndük Burak'la birlikte. Girdik odaya, Selim meraklı meraklı bana bakıyor,

S: "ne dedi kanka? Allah için güzel bir şey de"

Yüzümü ekşittim, pekekentlik başlasın..

Derin bir nefes aldım,

"kusura bakma Selim, anlattım Beyza'ya işte. Kızdı biraz 'ne işim olabilir o çocukla' diye" dedim.

Buz kesti lavuk birden. Tam güleceğim kendimi zor tutuyorum, Burak atladı ordan,

"nasıl ya hani dışarı çıkarmak için konuştuğunuzu söylediydi?"

Hay aq.. Türk dizilerine dönüyor olay amk. Selim yan yan baktı bana,

"anlamadım? sen şimdi benim için değil de kızı dışarı çıkarmak için mi konuştun?" dedi ve kalkıp kapıya yöneldi,

"h..hayır lan, dur dıbına koyim gitme"

Hızlı adımlarla, kendisini kandırılmış hissederek çıktı odadan. Hay aq şimdi bununla uğraş şimdi de.

"ağzını gibeyim senin Burak, mal mısın oğlum sen?"

"harbi yaptığın ayıp Teleri, git özür dile bence"

"sizinle mi uğraşıcam dıbına koyim" dedim sıkkınlıkla.

Şu kadar küçük bir olay bile vücuduma ağırlık vermeye yetmişti. Beyza'ya mesaj atacaktım artık, Selim bana inanmazdı gerçeği söyleyince, ama Beyza onunla konuşursa gelip teşekkür bile eder..

Atladım yatağa, Beyza'ya mesaj attım,

"laaan"

Ne kadar da naif bir mesaj..

"oduun :p"

"senin yüzünden Selim bana küstü şeytan"

"aa niye ki?"

Anlattım buna olan biten her şeyi, biraz da azarladım :/

"yani anlayacağın çocuğun kalbi kırıldı, onarması da sana kaldı canım.."

"tamam ya küsmeyin siz, ben mesaj atarım ona şimdi"

"iyi muhabbeti de ilerletin çocuk seviyor harbi seni, yakışırsınız lan harbi :p"

"üff işine bak (:"

Yurttan bir lavukla daha tanıştık o gün, Yusuf. Yemeğe indiğimizde yanımıza oturdu. inşaat okuyor. Bende Selim
küsünce Burak'la takıldım yurtra, işe bak amk. Yanımda Homo ile geziyorum. Çook değiştin Teleri çok..

Bir sene öncesine kadar bu durumunu görsen gülerdin.
Ama kader sırtından vurabiliyor işte. Sen ise hıncını kaderden çıkartmak istersin ama elinden bir şey gelmez, başkalarından çıkartırsın hıncını anca. Gerçi ondan nasıl çıkartacaksın ki?

Kader isminde bir kız bulup ağzını yüzünü mü kırsam acaba? gibtir et, kötü fikir..

Akşam oldu Selim kavatı sonunda, odadan girerken yüzü gülüyordu lavuğun. Geldi benim yatağın ucuna,

"kalkar mısın iki dakika kanka?" dedi, gülümseyerek.

"ne diyon lan"

"la kalk işte"

Çok ısrar etti kıramadım yavşağı, kalktım. Birden sarıldı.

"noluyo lan niye sarıldın?"

"sen adamsın kanka, Beyza anlattı her şeyi. Kusura bakma çok saçmaydı çıkışım"

"tamam la bırak dıbına koyim yapıştın"

Çekti kendini hala gülümsüyor artist,

"ee ne konuştunuz bakıyım?" dedim.

"diğer kızlar bir şey çakmasın diye öyle konuştuğunu söyledi, sonra şey dedi,"

"ne?"

Birden enseme tokat attı bin. Şaşırdım aq ilk defa alttan almadı bir durumu. Ama sinirlendim valla ne diyeyim, buna şamarı bir koydum yatağa uçtu amk..

Kalktı ayağa, şaşırdı çocuk aq, biraz sendeledi,

"lan ne vuruyon yavşak" dedi

"ödeştik işte :p"

"la muallak ben sana sert mi vurdum, sinirlendirme adamı"

"tamam lan kusura bakma sert kaçtı biraz, ama el şakalarına hiç gelmem biliyorsun bunu"

"bilmiyordum dıbına koyduğum"

"öğrenmiş oldun işte, sen onu geçte ne dedi onu söyle oğlum?"

Kızarmış yanakları tekrar gülümsemeye başladı, gülecektim ama tuttum kendimi.

"ne var ne yoksa anlatmışsın kıza muallak. Nasıl utandım o konuşurken, yarın çıkışta bir yerlere gidebilir miyiz diye sordum, olur dedi lan"

Vay amk, Beyza'ya anlattıklarımı sakın Selim'e söyleme demiştim. Neyse Selim'de bana söylemişti aynısını. Tren yapmış olduk bir nevi.. öyle züte böyle yannan hesabı..

"iyi işte amk hem aranızı yapmaya çalışıyorum hem laf yiyorum. Bu arada haftasonu Beyza'yı dışarı çıkarıcam bir sorun olmaz dimi lan?"

"yok kanka zaten ortada fol yok yumurta yok daha. Kendi kendime gelin güvey olmayayım"

Diğer gün sınıfa girdim, tanıdık 3-5 kişiye selam verip sinsi Beyza'nın tuttuğu yere, yanına oturdum.

"hoşgeldin odun bey" dedi gülerek.

"Selim'e niye söyledin len her şeyi, sana demedim mi ben anlatma diye"

"ahaha nasıl oluyormuş sözü tutmamak bakıyım?"

"sen beni düzeltmeye falan mı çalışıyon artist :p"

"düzgün bir insana dönüştürecem ben seni baaak görürsün (:"

"anlıyorum hocam başka dilekleriniz var mı? topluca alayım hepsini, teker teker zor oluyor"

"uff :/"

Bu kızı sinir etmeyi seviyorum..

Öğle arası Selim'de geldi yemeğe bu sefer, yan yana oturuyorlar Beyza ile, nasıl utangaç Beyza'nın yanında..
Hemen muallaklik yapmazsam olur mu? Bence de olmaz.

T: "gençler ne iş öyle yandan yana gülümsemeler falan (:"

H: "aaa bizden bir şey mi saklıyosunuz yoksaa. Beyza'cım? Selim'cim?"

B: "sussanıza ya hemen başlıyosunuz (:"

S: "Teleri işte, başka ne beklenirki (:"

Güldü herkes amk, adım çıkmış 3457379'a inmez olmuş 3457378'e.

Ufacık puştluğuma devam etmeliydim,

T: "şey diyorum çıkışta işi olan var mı? hep beraber bowlinge gidelim diyorum"

C: "aynen ya eğlenceli olur, sıkılıyoruz evde (:"

G: "olur benim de işim yok"

H: "aa gidelim bence de biraz top yuvarlayalım"

"Koş şurda yuvarlan bakıyım" diye espiri yapacaktım ama alınabilirdi o yüzden yapmadım. Beyza ile Selim'e baktım kızgın kızgın bakıyorlar bana, ee uğraşmayacaksınız Teleri'yle.

T: "Beyza'cım, Selim sizcede uygun dimi?"

B: "siz gidin ya boşverin"

H: "olmaz öyle hep beraber gidelim ya"

S: "biz bugün çıkışta Beyza'la bir yerlere gidelim dedik"

Utandı söylerken, tabi masadan "ooo" sesleri yankılandı çoktan. ikiside "senin dıbına koycaz Teleri" bakışları eşliğinde önüne döndüler.

Çıkışta bu ikisi ayrıldı bizden, umarım araları olur. Ben mutlu olmuyorsam çevremdekiler olsun..

Şarkı;
https://www.youtube.com/watch?v=5n1g3oGh5fE

Bizde 4'lü bowlinge gittik oradan. Benle Cansu eş olduk. Daha doğrusu o direk öyle söyledi. Diğer 2'sine çatur çutur çaktık, ama bowlingde. Burak'ın topla birlikte yuvarlanması da kahkaha atmamıza sebep oldu tabi ki :p

Bowling'den çıktık, Cansu ile Gözde'yi minibüse bindirdik. Yurda geçtik bizde. Selim gavatı ortalıklarda yok daha. 1 saat sonra falan o geldi, yüzü gülüyor yine,

"noldu lan ne konuştunuz" dedim.

"öyle havadan sudan falan"

"daha detaya in muallak yüzün gülüyor (:"

"kanka direk sevdiğimi söyledim lan, tutamadım kendimi. O da biraz zaman istedi"

"olacak lan rahat ol, konuşurum ben onla seni överim biraz, ama.."

"ne..ne aması lan"

"övülecek bir yanın yokki kodumun sapığı ahaha"

"gibtir moralimi sen bile bozamazsın bugün (:"

"tamam la konuşurum bir ara, ama o kızı üzersen ya da sapıklık falan yaparsan bozuşuruk ha"

"kızı hep kızdıran sensin yavşak asıl benim kızmam lazım sana"

"gibtir len"

Çantada ne zamandır duran iskambil kağıtlarını çıkardım o akşam. Lavuklara batak öğretme zamanı gelmişti, bu kutsal görevi layıkıyla gerçekleştirmem gerekiyordu.

Çünkü geçmiyor kodumun yurdunda zaman, inşaat müh. okuyan önceden tanıştığımız Yusuf'uda çağırdım,

T: "toplanın hanımlar, batak atalım"

S: "ben bilmiyom kanka ya"

H: "o ne ki?"

Söyleyecek çok şey var ama sen içine at onları Teleri..

T: "gel aq öğretecem ben sana"

Y: "ben biliyorum aga öğretiriz hemen"

Öğrenmeleri iki üç gün sürdü amk. O sıra kızları falan gibtir ettik, batak öğretmeye ve öğrenmeye çalışıyoruz. Sonralardan iyi taşak konusu oldu, orası ayrı.

Haftasonu geldi, Beyza'yı dışarı çıkarma sözünü çoktan unutmuşum, o hatırlattı bana da, Cuma akşamı mesaj sesiyle oyunu bozmuş oldum..

Aldım telefonu elime, oturdum yatağıma,

"yarın nereye zütürüyorsun beni (:"

"nasıl nereye?"

"sözün vardı ya?"

"ne sözü kız ne zaman vermişim?"

"ya ben sana boş yere odun demiyorum, kalassın kalas"

"valla unuttum lan Alzheimer falan mıyım yoksa :p"

"yok canım öküzlüğünden o senin.. kantinde söylemiştin ya"

"hee ama orda söz vermedim sen bahane uydurdun"

"ben karışmam zütürcem dedin zütüreceksin (:"

"tamam çıkarcaz artık, belasın ha"

"((:"

Kapattım telefonu, şaşırdım kendime, harbi ne ara bu kadar samimi oldum ben kızlarla? pek samimilik denilmez aslında, ben ne kadar kendi kafamda "sert" olduğuma inansam da bazı kızlarda.. ki Cansu'da bunların arasında.. değişik ve gizemli biri olarak görülüyormuşum..

ben ve gizemli? gibtir oradan.. Gizem geçiyor içinde, ah Gizem ah.. yine şeytan yaptırdı kelime oyununu, lakin joker hakkımı kullanmama az kalmış gibi gözüküyordu..

Koydum kafamı yastığa, düşünmeye başladım..

geçmişimi, Gizem'i, yaşadıklarımızı. 6 senede en ufak yakınlaşmamız olmamıştı, öpüşmek dışında. Seven adam kıyamaz sevdiğine, yapamaz, her zaman ileriyi düşünür onunla. Bende "seven adam" rolündeydim işte. Her zaman onunla ileriyi düşünen. Kader yiyebileceğim en büyük tokatı atmıştı bana. Bundan daha büyük tokat yiyemeyeceğimi bildiğim için değişken bir adama dönüşmüştüm. Bir dakikası diğer bir dakikasını tutmayan, duyguları, davranışları bir anda değişebilen bir adama..

Kadere değişik küfürler ederken telefon titredi, mesaj, kimden? Cansu'dan..

"naber, napıyosun Teleri ?"

"iyidir Cansu seni sormalı.. yatıyorum yurtta, bizimkilerle falan konuşuyorum sen?"

"iyi olduğum söylenemez, yatıyorum bende"

Burada kendimi iyi hissetmiyorum, neden olduğunu sor, ilgilen benimle diyor, ama ben sorar mıyım? sorarım tabi ki o kadar da oç değiliz yani..

Hafif meraklandım,

"bir şey mi oldu? neden iyi değilsin?"

"buluşsak yüz yüze anlatsam? böyle telefonda uygun olmaz sanırım"

"tamam pazar günü akşam olur mu?"

"olur, teşekkür ederim reddetmediğin için * "

"lafı mı olur, kendine iyi bak tamam mı aklım kalır yoksa"

"kalmasın merak etme (: görüşürüz"

"görüşürüz.."

Yazdığım mesaja baktım, tekrar baktım, bir daha baktım. Sonra bastım küfürü kendime. "Aklım kalır" ne lan? Bir şeyler hissediyorum falan sandı kesin. Ağzımı gibeyim ağzımı. Gerçi Cansu'nun hoşlandığı ne malum? gibtir et düşünme diyerek koydum kafamı yastığa,

düşünme de nereye düşünme aq.. şu gibtiğimin hastalığının en büyük etkilerinden biri de sizi zorla düşünmeye sevk etmesi.. yalnız kaldığınız da saçma sapan da olsa bir şeyler düşünüyorsunuz, gerçi ben hep çıplak hatunlar düşünürdüm orası ayrı..

"iyi geceler muallakler, inşallah uyuyamazsınız.." diye söylendim bizimkilere,

iyi geceler dileklerimi de iletip uykuya daldım.

Uyandığımda saat 12'ye geliyordu, hemen kalktım, lavuklar hala yatıyor. Bunları da kaldırdım. Çıktık dışarı gidip bir kafeye kahvaltı yapmaya başladık, ayı gibi yumulduk kahvaltıya, aslında hepimiz de "ben daha çok yiyeyim de karnım doysun amk" kafasındayız.. yok lan, kesin sadece ben öyle düşünüyorumdur. Tam kahvaltıyı aşkla yaparken telefon çaldı, Bela..

"insan bir arar, ne zaman geliyim diye :/"

"kızım kalkalı yarım saat olmadı, kahvaltı yapıyoruz daha"

"iyi iyi, 1 gibi bekliyorum yurdun önüne"

"o kadar erken olmaz, 1.30'da gelirim"

"canım sıkılıyor be erken gel :/"

"bizimkilerin selamı var, özellikle de Selim'in.. 1.30'da yurdun önündeyim hadi görüşürüz"

"odu.."

Odun diyemeden kapattım, küfretmiştir kesin, gibtir et..

1 gibi yurda geçtik, Selim'e de söyledim durumu, sorun etmedi. Gerçe etse ne olur amk daha sevgili bile değiller.

1.40 gibi yurdunun önüne geldim, bakalım ne tepki verecek diye. Az yavşak değil mişim ha :p

Yurdun önünde bekliyor ellerini birbirine kenetlemiş şekilde, hafif tatlı gülümsemeyle yaklaştım yanına, sarıldım, sarılırken kolumda önce hafif, sonra bayağı şiddetli bir acı hissettim, sanırım cimcik attı. Çektim kendimi bir anda..

"napıyosun lan manyak" dedim gülmeye çalışarak.

Bu sefer bu gülümsedi,

"hadi gezdir beni ^^" dedi şımarmış bir şekilde.

Bu kız benden daha manyak, aynı şekilde ona da söyledim..

"kimse sen kadar olamaz canım korkma, ayrıca 10 dakika yurdun önünde beklettiğin içindi cimcik"

"sanki bilerek geç geldim alla alla, yetişemedim işte"

yalan amk, bilerek geç geldim. Maksat sinir etmek olsun..

"tamam kapatalım bu konuyu hadi nereye gidiyoruz (:"

Neredeyse her gün bizimkilerle dışarı çıktığımdan gidilebilecek nereler varsa öğrenmiştim, zaten iki elin parmaklarını da geçmez gibtimin şehrinde gezilebilecek yer. Yeni keşfetmem gereken yerler vardı Karabük'te..

Düşündüm de niye geldim lan ben buraya harbiden? ama şu da vardı ki, "keşke gelmeseydim şu gibik şehre" diyeceğim gibi, "iyi ki gelmişim bu şehre" diyeceğim anlarda olacaktı.. hem de beni derinden sarsacak durum ve hislerle gelecekti..

Hani derler ya,
her iyiliğin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde de bir iyilik vardır.. işte, bu iki olgu ve bu söz üzerine kurulacaktı yaşayacağım şeyler.

Teleri nasıl birine dönüşmüştü.. ve nasıl biri olarak devam ettirecekti kendini.. bilinmezlik içinde..

Şarkı;
https://www.youtube.com/watch?v=oF0NhmAFpDI

Ne diyorduk.. Beyza'yı gezdirecektim.. hah tamam,

Atladık minibüse, doğru merkeze, çarşıya gittik. ONEL AVM var çarşıda oraya zütürdüm, tabi Beyza'nın sürekli gezme isteği sonrasında 4-5 dükkana girdikten sonra.. Onel 5-6 katlı bir AVM. Son katında sinema ile yemek markaları bulunuyor (Burger, Mc. Donalds falan)

iskender yapan bir yer vardı, adını unuttum. Oraya oturduk zaten benim sözümden çıkmıyor Beyza, çocuk gibi sevimli kız , hele dışarı çıkınca falan yüzünden gülümseme ekgib olmuyor. Fazla şımarmayı sevdiğinden sanırım, evet.. ters tepki yapıyordum insanlara.. doğrudur.. hiç şımartmayacak şekilde konuşmama rağmen en çok benim yanımda şımarıyorlardı sanırım.. gerçi ben kimim ki..? pgibotik bir adam.. pgiboz'un etkisinden olabilir galiba..

iki tane iskender istedim, ama ne iskender var ya. Koca tepside koyuyorlar önüne, isteğine göre sıcak sosu koyuyorlar falan, yemeden doymuş gibi oluyorsun. Ama Teleri öyle mi? ayı gibi yumuldum iskendere. Savaş veriyordum sanki aq.. belgeselimi çekseler kâfidir. ismi de kesin, "avına hallenen adam" olurdu.. biraz sakin Teleri..

Hayatımda yediğim en güzel iskenderdi diyebilirim. Zaten iki defa yedim, diğeri de aynı yerden ehehe..

Beyza'da az önceki tatlı kızı kaybetmiş, vahşi bir dişiye dönüşmüştü iskenderi yerken. Neyse ki 10 dakika sonra eski haline döndü *

Yedikten sonra mideler dolmuş bir şekildr kalktık, tabi ben hesabı yine Beyza'ya kitlemiş bulundum.. :/

Hesabı ödedikten sonra Beyza döndü yüzüme,

"çok güzelmiş ya bir tane daha mı yesek :p" dedi.

"yine ısmarlıyacaksan olabilir, ama boşver zaten şişmansın, obeze dönüşme :p"

O gülümseyen yüzü birden düştü, bir şey demedi, kafasını hafif eğip soluk soluk bakmaya başladı, sanırım benim bir şey dememi bekliyor, iyi bakalım..

"şakkaa"

Aynı bu şekilde söyledim, k harfini uzattım bayağı. Komik geldi "deli ya" der gibi kafasını sağa sola sallayarak güldü. Bende güldüm kendimi kasmayıp..

"şişman mıyım ben gerçeği söyle Teleri?"

"yok be abartma hemen, çırpısın sen" dedim gülerek.

"iyi bir şey mi oluyor şimdi?"

"nasıl anlarsan artık.." dedim sinir edici şekilde gülümseyerek.

"gıcıksın gıcık"

pff.. trip atıyor.. gerçi bu kızın tribi de tatlı.. kollarını birbirine bağlıyor, kafasını yana çeviriyor, tek ayağını hafiften yukarı aşağı yapıyor. Bir şey demedim, öyle bakmaya devam ettim, dayanamadı daha fazla, kaşları çatık şekilde döndü yüzüme,

"hiç trip atamayacak mıyım senin yanında ya?"

"çok mu seviyorsun tribi alla alla (:"

"güzel oluyor yani.. tabi azcık güzellikle karşılasan?"

"bakarız bir ara :p"

Öyle cevap verince güldü, sinemaya zütürdüm. Tom Cruise'un başrolde olduğu bir aksiyon filmi vardı, adını unuttum, ona aldım biletleri. Komedi falan da vardı ama sarmaz beni..

Dikkatinizi çekerim.. "aldım biletleri" ben aldım.. para benim cebimden çıktı.. ben...

Girdik sinemaya, baya dolu salon, tam ortalarda bir yerdeydi koltuklarımız. Arka taraf zaten komple yiyişiyor. Dudak seslerinden filmi zor duyuyorum amk. Neyse,

Çıktık filmden,

"nasıldı kız film, iyi ki buna almışım dimi?" dedim,

"zevksizsin oğlum yaa, zor izledim.. çok sıkıcıydı"

gibtir lo..

Saat 5'e falan geliyor. Hava kararıyor hafiften. 100.yıl yani bizim yurtların olduğu mahallenin minibüsüne atladık, indiğimizde daha önce görmediğimiz bir kafeye gittik. Klagib gibko kafelerden biri.

Oturduk, sormam gereken bir kaç soru vardı, sıcak çikolata istedik, bu sefer Alman usulü yapacaktık hesabı, bir yandan yerken mi içerken mi denir, her ne gibimse karşımda duran halinden oldukça memnun ve mutlu kıza sormaya başladım,

"Beyza, harbi kötümüydü film? sıkıldın mı?"

Aklım orada kaldı hala aq..

"ahaha hala ordamısın sen ya"

"soruma cevap ver sen :p"

"şakasına dedim ya güzeldi"

Aferin abisinin.. böyle ol..

"ee alıştın mı buraya (:"

"alıştım da sana alışamadım bir türlü :p"

gibi olmadan gibmek böyle bir şey sanırım, habire laf sokuyor, dur hele sen..