/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    0
    Rez okucam
    ···
  2. 27.
    +7 -1
    4 Ocak ^ saat: 10 ^ Betülün Evi

    Gözlerime tonlarca ağırlığın bağlandığı hissi ve zorluğuyla yarım yamalak toparlandım yerimden. Ense kökündeki ağrı baş ağrısıyla birleşince tarifi zor bir duruma sokuyor insanı. Gözlerimin hala dün gece ki karartıyı aradığını farkettim. Yavaş yavaş etrafımı seçebilmeye başladım. Burası bana yabancı bir yer. Eşyalar hiç tanıdık değil. Bir ses duydum içerden. Kulak verdim. Birkaç kişinin konuşma sesi işitiliyordu. Kalkmaya çalıştım yerimden. Bir an dengemi kaybetmiş olsam da doğrulabildim. Kapının önüne gelir gelmez Betülün yüzü çıktı karşıma.

    - Neden kalktın Manço.
    + Senin evin mi burası?
    - Evet. iyi misin ?
    + iyi sayılırım. Kimdi o ?
    - Göremedim. iyi gizlenmişti. Kaçtı hemen zaten. Sonrasında Abdullahlar geldiler. Eve taşıdık seni.

    Az sonra Abdullah, Emrah ve Elif çıktı mutfak sandığım bir kapıdan. Hepsi korku ve acı dolu ifadelerle bakıyorlardı bana. Geceden beri ayrılmamışlar başımdan. Uykulu gözlerine korku yer edinmişti. Betül söze girdi.

    - Bakın Manço iyi. Sizler evinize gidin. Ben ilgilenirim onunla. Dinlenin biraz.

    Çok itiraz edecek halleri yoktu. Bende konuştum biraz onlarla ve çıktılar. Aklıma Neslihan geldi.

    - Nesliden haberiniz var mı ?
    + Korkmasın diye hiç haber vermedik. Abdullahlar gece evine bırakmışlar işte. Evde hala. Gel uzan biraz.

    Az önce uyandığım kanepeye geri uzandım. Betül hiç beklemediğim bir şekilde yanıma uzandı. Üzerimizi örttü.
    ···
  3. 28.
    +1
    beyninizin yanmasına izin vermeyin uzun bir süre beraber olacağız çünkü
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa twitter da paylaşabilir miyim
      ···
      1. 1.
        0
        paylaşma panpa. kalsın burda
        ···
      2. 2.
        0
        Tmm pnp
        ···
  4. 29.
    0
    Reyiz twitter da paylaşabilir miyim
    ···
  5. 30.
    +6
    4 Ocak ^ saat: 15 ^ Betülün Evi

    Tutulan omzumun hissizliği içinde uyandım. Betül sol omzuma kafasını koymuş hala uyuyordu. Boynumun ağrısına bir de omzumun uyuşması eklenince dayanamayıp kıvrandım biraz. Ben kıvranınca Betül korkarak uyandı.

    - Ne oldu Manço?
    + Bir şey yok, kolum uyuşmuş biraz sadece.
    - Ben uyuyup kalmışım böyle kusura bakma. Fazla uyuyamadım gece.
    + Ya olur mu öyle şey.

    Gülümsedim hafiften. istemsiz bir şekilde kollarım Betüle sarılmaya itiyordu beni. O da geri durmadı hiç. Dudakları ikinci kez dudaklarıma değdi. Vücudunu daha fazla yakınlaştırmaya çalışıyordu vücuduma. Üzerime doğru çıkmaya başladı şimdi. Göğüsleri vücuduma değdiği her an beni daha fazla tahrik ediyordu. Ellerini vücudumun üzerinde gezdirmeye başladı. Dudakları dudaklarımdan ayrılıp boynuma doğru yöneldi.

    - Burası mı ağrıyor?
    + Evet.
    ···
  6. 31.
    0
    Amk hikayenin konuları şuku sayısından fazla
    ···
  7. 32.
    +7
    4 Ocak ^ saat: 15.15 ^ Betülün Evi

    Betül üzerimdeki kazağı çıkarmış belden yukarımı çıplak hale getirmişti. Ağrımı ve uyuşukluğumu unutmaya başlamıştım. Hissisleşmeye başlarken benim ellerimde Betülün bacaklarına doğru kaymaya başladı. Betülün nefesleri hızlanmış ve öpmeleri sulanmaya başlamıştı. Ellerim bacaklarından kalçasına doğru ilerleri. Hafif sıkıp hafif okşayarak nefeslerine eşlik etmeye çalışıyordum. Kemerimi çözmeye başladığını hissettim. Tamamen suskunluğun ağır bastığı müthiş bir his vardı içimde. Ellerim kalçalarından ayrılıp üzerindeki gecelik tarzı üstü çıkarmaya koyuldu. Çıkarırken karnından öpmeye başladım. Kucağıma oturmuş ve kemerimi açmıştı şimdi. Siyah südyeni onu çok ciksi gösteriyordu. Benim hazzın doruklarına çıkmaya başladığım bir anda ellerim südyenini çözmeye çalışırken ellerini uzatıp ellerimi tuttu.

    - Emin misin? dedi hafif gülerek.
    + Eminim.
    ···
  8. 33.
    +1
    sen bir teleri değilsin
    ···
  9. 34.
    +5
    5 Ocak ^ saat: 10 ^ Kampüs

    Otobüsten indikten sonra kampüsün önündeki yürüyüş yolunda bekledim biraz. Derse daha bir saat vardı. Bugün çok soğuk değildi. Zaten bu şehir kışı bazı günlerde ayazı abartarak geçirtiyor insana. Bugün o günlerden biraz uzak bir gün. Karşıdan Elif ile Neslihanın geldiklerini gördüm. Neslihan hala habersizdi benim başıma gelenlerden. Neslihanın kıvırcık saçları onun son günlerdeki masumluğuna eşlik eder tarzdaydı. Elif bir yandan ona destek vererek yürüyordu. Yanıma geldiler.

    Neslihan: Naber Manço
    - iyidir. Senden ne haber? Elif sen nasılsın?

    ikisi bir ağızdan iyi olduklarını belirttiler.

    - Betül gelmedi mi hala?

    Betülün yüksek sesle seslendiğini duydum.

    + Oo gençler, naber?

    Yanıma yaklaştı, gülüyordu yüzü. Artık bana daha yakın, artık benden biri gibi. Sokulup sarıldı bana, kızları selamladı.

    - Neslihan bizim dışımızda kim biliyor evini? Davet ettiğin kimse var mı bizden başka?

    + Yok. Zaten biliyorsunuz daha yeni oluyor taşınalı. sen, betül, elif, emrah ve abdullah var bir tek gelen. Başka kimse yok.

    Betül: Emrah gelmedi mi?

    - Uyandıramadım sabah. Ama gelir o da.

    Elif: Abdullah nerde ?
    ···
  10. 35.
    -1
    Bu ne REZ alet
    ···
  11. 36.
    +6
    5 Ocak ^ saat: 12 ^ Koridor

    Abdullah hala ortalıkta yoktu. Emrah birinci derse yetişmişse de Abdullah henüz gelmemişti. Abdullahın bir dönem Neslihana yakınlık duyduğunu bilmeyen yoktu. Bu yaşananların Abdullahın şakası olduğu fikri ne kadar aklıma geliyor olsa da, ben ve Betülün de işin içinde olması biraz abartı olurdu. Bu yüzden bu fikir çok fazla yer kaplamadı zihnimde. Ama yine de aklını çeliyordu insanın. Ara bitmek üzereyken Emrah yanıma geldi.

    - Sigara içip gelelim istersen.
    + tamam olur.

    Orta bahçeye doğru yürüdük. Çıkarıp yaktık sigaramızı. Emrah kuşku dolu hareketleriyle bir adım attı bana doğru.

    - Abdullah telefonlarına bakmıyor Manço
    + Oğlum belki uyumuş kalmıştır. Yorgun geçti sizin için dün gece. Hemen kuşku duymasanız olmaz sanki

    Bunu diyen her ne kadar ben olsam da aynı şeyi kendim de düşünmüştüm. Ama dediğim gibi hemen uçup gitti aklımdan. Sınıfımızdan diğer başka bir grup önümüzden geçti az sonra. Esra diye bir kız vardı sınıfımızda. Durdu önümüzde. Bunlarla çok iyi anlaşamıyorduk.

    Esra: Gençler sıkıntınız mı var?
    + Yoluna bak kızım.
    Esra: Yolumu bilirim ben. Soğuk akşamlarda da, ayaz gecelerde de.
    ···
  12. 37.
    0
    Rez tutar
    ···
  13. 38.
    +5
    5 Ocak ^ saat: 16 ^ Yürüyüş Yolu

    Ben ve diğerleriyle beraber dersten çıkmış yürüyorduk. Güneş bize bugün az da olsa yüzünü göstermeyi ihmal etmemişti. Orta bahçede Esra ile olan konuşmamız benim aklımdakileri başka boyutlara taşımıştı. Betülün elimi biraz sıkması beni kendime getirdi.

    - neyin var?
    + yok bir şey.
    - kendinde değilsin.
    + Yok bir şey dedim ya.

    Betül cevap vermedi. Yürümeye devam ediyorduk. Diğerleri konuşmuyorlardı. Neslihan kağıdın ona geldiği günden beri tedirgin ve biraz da olsa agresif bir hal almıştı. Bir yandan acıyordum kendisine.

    Çarşıya geldiğimizde zaman ilerlemişti biraz. Akşam hazırlığındaydı gök. Güneş gülen yüzünü saklamaya başlamıştı.

    Emrah: Limon cafeye mi gitsek?
    Elif: iyi olur aslında. Okey oynarız hem
    - Olur hadi gidelim.
    Elif: Ben Mançoylayım ona göre.

    Betül kıskanç bakışlar altında elimi daha bir sıkı tutmaya başladı. Sanki bıraksa kaçacaktım. Elifin bu söylemi onu nasıl kızdırdıysa artık, burnundan soluyordu.
    ···
  14. 39.
    0
    Sabaha kadar burda mısın?
    ···
    1. 1.
      0
      yok yarın devam etcem pnp
      ···
  15. 40.
    +3
    5 Ocak ^ saat: 18 ^ Limon Cafe

    Limona az önce gelip asma kata çıkmıştık her zaman ki gibi. Buranın çalışanlarını zaten az çok tanıyorduk. iyi bir mekandı. Okey istedik, Elif hemen geçip karşıma oturdu. Betülün daha fazla kızmaya başladığını hissettim. Bir yandan sağ tarafıma oturmuş sessizce duruyordu, diğer yandan da elimi hiç bırakmıyor ve kızgınlığını benden çıkarmaya çalışıyordu sankı. Emrah ile Neslihan da karşılıklı oturdular. Neslihan hala sus pus. O sevecen, çok konuşan Nesli gitmiş yerine bambaşka bir Nesli gelmişti.

    Emrah: Kaybeden ödüyor ona göre.
    - ben senin kaybettiğin zaman bile ödediğini görmedim hiç.

    endişe dolu ortam biraz da olsa yerini gülüşmelere bırakmıştı. Neslihanın biraz da olsa gülüyor olması rahatlattı bizi. Betülün kızgınlığı bıraz olsun geçmiş ve bana yardıma koyulmuştu. Az sonra Esranında içinde olduğu grup yukarı cıkmaya başladı bir bir. Yanında Sibel ve diğer arkadaşları da vardı. Esra ben ve Betülü böyle yakın gördükten az sonra arkadaşlarından ayrılıp bize doğru geldi. Nasıl bir pislik yapacağını kestiremiyordum.

    Esra: Benden sana yar olmayacağını anlayınca başka sevgili mi edindin Manco?

    Ortam bir an buz kesti. Betül dönüp bana baktı hemen. Hani ne zamandır ben vardım kalbinde der gibi dürttü beni. Esranın sadece bir zamanlar bir hoşlantıdan ibaret olduğunu anlatmaya çalışsam bile dinlemeyecekti.

    - ne diyorsun Esra sen. Gitsene arkadaşlarının yanına.

    Esra: Neyse, ha bu arada, yakışmışsınız birbirinize.
    ···
  16. 41.
    +7
    15 Şubat ^ saat: 15 ^ Mezarlık

    Bir gün boyunca adli tıp raporunu bekledikten sonra bugün Neslihanın defni için izin verildi. Öğrenebildiğimiz kadarıyla katili ardında çok fazla bir iz bırakmamıştı. Ailesinin Neslihanı Morg odasında o halde gördükten sonraki ağıtları hala kulaklarımda. Onlarla beraber biz de geldik Neslinin memleketine. Bugün hüzün soğuğa karışmış ve kemiklerimize işlemeye devam ediyordu. O müthiş güzelliğiyle birazdan defnedilecekti Neslihan. Abdullah bir zamanlar hoşlandığı sonrasında kısa bir süre de olsa sevgili olduğu kızın arkasından ayrılık gözyaşları dökmeye devam ediyordu. Betül gelmemesi için ısrar etsem de bizimle beraber gelmişti. Gözleri ağlamaktan halsiz düşmüş, gözpınarları kurumaya başlamıştı. Kolumdan tek an dahi çıkmadı. Bu üşüten soğuk dudaklarını beyazlatmıştı. Sessizliğini bozup konuşmaya başladı;

    -Ona yazılan not yerine geldi. Sıra ben de mi şimdi?
    + Sacmalama ben yanındayım senin. Korkma, sakın korkma.

    Her ne kadar böyle desem de ona mani olamayacağımı biliyordum. Benim aklıma da kötü düşünceler gelmiyor değildi.

    Az sonra Neslihan toprağa verildi. Abdullahı teselli edici söylenecek tek bir söz yoktu. Ne desem yersiz olacaktı. Şimdi bütün kelimeler yerini isyana bırakmıştı bir bir. Sessiz sedasız yükseliyordu toprak Neslihanın üzerinde. Annesi baygınlıklar geçiriyor, babası kinini biriktiriyordu kara toprakla beraber.

    edit: bugünlük bu kadar beyler. yarın devam edeceğiz
    ···
  17. 42.
    0
    Rez birader ya sardı
    ···
  18. 43.
    0
    Rizörvıd
    ···
  19. 44.
    0
    reserved
    ···
  20. 45.
    0
    Rezervasyon
    ···