Haklısınız beyler. Yavaş oluyor, kısa oluyor. Ama iş esnasında hakikaten zor bela yazabiliyorum. Yavaşta oluyor, kısa da. Sizde burada bekliyorsunuz bu kadar. Haklısınız. Eve gelince de yemek, içmek vs. arasında anca bu kadar olabiliyor. iki gündür sevgilimi aramamışım lan. bugün iş yerine geldi. Orda farkettim. Belki söylemese fark etmezdim bile.

Ama bu hikaye devam edecek. Tek okuyan kalmasa bile bitecek. Bir çay koyup yazmaya devam ediyorum. 7-8 part daha gelecek.

part 130

Esra suskunluğunu bozmadı. Elindeki bardağı yere bıraktı. Bir zaman bir yerde görüp şimdi alıntıladığım bu hikaye ona belki birşey ifade edebilirdi.

Esra: Seviyorsan gitme Manco. Seviyorsan kal. Ben eğer suysam o hikayede azalırım, ama kal. Yok eğer ateş bensem sönmeye razıyım, ama kal. Gitme Manco, seviyorsan kal.

Bi ses cıkaramadım. gibilmiş karı gibi olmuştum şimdi. Esrayla ben rolleri değişmiştik sanki. O benim eski halim olmuştu. Ben de onun eski hali. Eskiden ben çocuk gibi onun peşindeyken simdi o benim peşimde.

- içeri gidelim. Hem belki cıkarmışlardır Resulü.

Esra konuyu değiştirdigimi görünce çok uzatmadi lafı. Kalktı. Bende kalktım sonra.

Esra: peki gidelim.

Agir adımlarla içeri girdik. Ameliyathanenin olduğu tarafa gidiyorduk. Karşıdan bizim ilk konuştuğumuz hemşire geliyordu. Bize birşey söyleyecek gibiydi. Yaklaştı.

+ Manco siz misiniz?

part 131

- Evet benim. Kötü birşey mi oldu.

Hemşire: hayır kötü birşey yok. Arkadaşınızı odaya aldık. Sizi soruyordu.

- aa bitti mi?

Hemşire: Çok uzun sürecek bir durum yoktu zaten. Allahtan vaktinde yetiştirmişsiniz. Geçmiş olsun.

- Teşekkürler. Çok sağolun.

Esra: çok süper bir haber ya. Demek ki durumu iyi.

ikimizinde yüzü gülüyordu simdi. Aksamı çoktan geçmişti saatler. O kadar zamandır hala birşey yiyememiştik. Acıktığımı yeni yeni hissediyordum.

- Cıkıp Resule bakalım. Sonra o uyusun. Biz inip birşeyler yeriz. Ben eve bırakırım seni sonra.

Esra: seninle kalsam burada?

- Olmaz. Gidip dinlen. Çok yoruldun sende. Hem okul var yarın.

Esra: Hadi çıkalım Resulun yanına, bunu konuşuruz.

Esrayla beraber önce danışmaya sorup odayi öğrendik. (demin ki o da müdahale odasıydı) Odaya çıktık beraber. Kapının önüne geldik. Resul yatakta uzanmıştı. Yanına geçtik.

- Kardeşim.

Resul: kardeşim.

- Nasılsın?

Resul: iyiyim ya. Birşey yok.

- Ağrın var mı?

Resul: bilmem uyuşukluktan hiçbirşey hissetmiyorum.

- Açsındır. Yiyecek birşeyler getireyim ben.

Resul: yok yok uyuşma geçene kadar birşey yiyip içme dediler. O da 2-3 saati bulurmuş. ama bir sigara içsem fena olmazdı.

- Bu uyuşuk halde kalkabilecek misin?

Resul: hayır maalesef. geçmesini bekleyeceğiz. siz yemek yediniz mi?

Esra: hayır biz de yemedik.

Resul: tamam hadi siz gidip yiyin öyleyse.

- digerleri de burdaydı ama Kader abla da var diye eve gönderdik onları.

Resul: Sahi Kader abla nasıl?

- iyi iyi merak etme.

Resul: Oğuz muallaksi kadının başına iş açmasa bari.

Esra: Kader abla suçlu hissediyor kendini. Başına gelenlerden dolayı.

Resul: ya uzatmayın iste olan olmuş. Gidin birşeyler yiyin hadi.

- peki tamam.

Resul: Manco?

- Efendim kardeşim.

Resul: bir sigara da benim için iç.

Güldük. Cıktik Esrayla odadan.

part 132

Esrayla dısarı çıktık yine. Ben kapidan cikar çıkmaz sigara yaktım.

Esra: yeter amk sigara da sigara. Abartıyorsun sen de.

- uzatma ya.

Bahçedeki kafeterya ya gittik yine. Tost vardi tost istedik. Kafeteryanin önündeki masalarin birinde oturduk. Az sonra tostlarımız geldi. Ben çayda istedim. Sigaram bitmişti.

- Kim derdi ki seninle birgün bir hastane kafeteryasında başbaşa tost yiyeceğimizi. Bak ne romantiğim gör.

Esra: ve kim bilebilirdi ki o gün benim sana deliler gibi aşık olduğumu. Yıllara dayanmış yaralarımın kabuklarını ogün açıp senin önüne sereceğimi.

- tost güzelmiş.

sırıttım biraz.

Esra: muhabbetine sokayım.

Gülmeye başladım şimdi.

- hadi sen yede eve bırakayım seni.

Esra: niye ben kendim gidemiyor muyum?

- bilmem. Başarabilirsin bence.

Esra: sende baya espriye bağladın. takunu çıkarma.

- tamam tamam.

Tostlarimizi yedik. Kalktık. Hesabi ödeyip uzaklastiktan sonra Esra bir sigara yakti bu sefer. Bana da uzatti. bende alıp yaktım.

Esra: Manco hic gitmesem?

- Olmaz Esra. Hem ne yapacaksin bu hastane koridorlarında. bizimkilerin yanına git. Hem kader ablanın da morali bozuk belki biraz düzelir sizinle.

Esra: peki tamam.

Esrayla hastanenin karsisindaki durağa yürüdük. az sonra otobüs geldi.

Esra: yaptığın herşey için tesekkur ederim Manco.

Yanağımdan öptü biraz yükselip. Otobüse bindi sonra.

part 133

Otobüs durakta bekliyordu biraz. Telefonum çaldı. Arayan Esraydı. Cam kenarina oturmuş bana bakip gülüyordu. Eliyle telefon işareti yapti. Actim telefonu;

Esra: Seni seviyorum.

Güldüm. Avucunu öpüp bana üfledi öpücüğü sonra. Kalbim tek kelime yolladı ona öpücüğe karşılık;

' gitme. '

Otobüs hareket etti. Esra kayboldu. Ondan aldıgim sigaradanın son yudumunu alip yola attim izmariti. Telefon elimdeydi hala. Sibeli aradim.

- Sibel?

Sibel: efendim bebeğim?

- güzelim Resul cıktı ameliyat haneden. Odanin birine aldılar. Durumu şuan iyi. Merak edilecek bir durum yok.

Sibel: tamam sevgilim. Çok sevindim

- bu arada Esra otobüse bindi az önce. Eve gelecek haberin olsun.

Sibel: tamam sevgilim.

- siz nasilsiniz?

Sibel: iyiyiz biz de oturuyoruz hala.

- tamam sevgilim dikkat edin kendinize. öpüyorum çok. Görüşürüz.

Sibel: görüşürüz bebeğim. by

Telefonu kapattiktan sonra hastaneye girdim. Resulun yanina ciktim hemen hizli adimlarla. Resul uyuyordu. Kolunda serum vardi. Diğer yatak boştu. Ben yine de refakatçi kolduguna yayıldım biraz. Oturur oturmaz fark ettim yorgunluğumu.

part 134

Uyumamaya çalışıyordum. Resulun serumu bittikten sonra uyurdum. Gece olmak üzereydi neredeyse. Kalktim dolaştım biraz odanin içinde. Koridora çıktım. En baştaki hemşire yine cikti karşıma.

Hemşire: arkadaşınızın durumu nasıl?

- iyi. uyuyor şimdi.

Hemşire: diğer arkadaşınız gitti mi?

- evet gitti o. Ben kaldım refakatçi olarak. Sıkıldım, aşağı inecektim sigara içmeye.

Hemsire: ya öyle mi? bende sigara içmeye gidiyordum.

- Beraber inelim mi?

Hemşire: olur inelim tabi.

Hemşireyle beraber aşağı inmeye başladık. Genç ve güzel bir bayandı. inip kapıdan ciktik. Az önce Esrayla beraber oturduğumuz yere gidip oturduk.

- ben iki çay alıp geleyim.

Hemsire: peki olur.

Kafeteryaya gidip iki çay alıp geldim. Hemşirenin yanına oturdum.

- Adın nedir?

+ Filiz.

- bende Manco.

part 135

Filiz: arkadaşına ne oldu?

- Ufak bir kavga oldu. O da yaralandı iste bacağından.

Filiz: kız meselesi mi?

- ehh sayılır.

Filiz: ahh siz erkekler. Hergun kaç tane kavga vakası geliyor buraya. Hep kız meselesi.

- Pardon ama bazı kızlarda aşırı kuyruk sallıyorlar. Bu duruma şaşırmamak lazım.

Sigara paketimi cıkarıp sigaralari alip yaktık. Filiz tesekkur etti. Filiz sigara feci şekilde ağzında;

+ evet, bazı kızlar çok huur.

- evet ama huurnun erkeği kadını olmaz. insanın düşüncesi huur olmasın.

Filiz: hadi ya bunu bir erkek mi söylüyor? Allah bilir o merdivenleri inene kadar benimle ilgili kaç fantazi kurmuşsundur kafanda. Bilmez miyim erkekleri? Ne çakalsınız siz? Hepiniz aynısınız.

Filizin bu ateşli laflari fena dokunuyordu içime. Yeni tanıdığı birine bu lafları söyleme cürretini nasıl gösterebiliyordu? huurnun tekimiydi acaba? Hafif kızıl ve küt saçları hararetimin daha çok artmasina sebep oldu. Bir fırt cektim sigaradan.

- ben boş fantaziler kurmam ama kafamda.

Filiz: baksen.

part 136

Çaylarımız ve sigaralarımız bitti. Filiz benim son söyledigimden sonra zevke gelmiş gibi gülmeye başladı.

- Ben yukarı cikip arkadaşıma bakayım.

Filiz: uyuyor işte bakacak bir durum yok.

- Olsun serumu takılıydı bitmiş olabilir şimdi.

Filiz: tamam beraber çıkalım o halde.

Oturdugumuz yerden kalkip yeniden hastaneye girdik. Bir yandan yukari çıkıyor bir yandan da muhabbet ediyorduk.

Filiz: üniversitede mi okuyorsunuz burada?

- evet. Odadaki arkadaşımla ayni siniftayız.

Filiz: hangi bölüm?

- ...

Filiz: sana yakışır ama o bölüm.

- nerden anladın?

Filiz: bilmem öyle hissettim diyelim sadece.

Filizin kızıla çalan küt saçları ve kızıl rengi ojesi bunlar yetmezmiş gibi dizlerinin biraz üzerine gelen eteğinin altındaki kızıl corabi.. Mahvediyordu bunlar beni. Üzerindeki beyaz önlükle beraber ferre starlarına taş çıkarıyordu kitabıma.

Beraber yukarı çıktıktan sonra Resulun olduğu odaya gittik. Resul uyuyordu hala. Serum bitmek üzereydi. Filiz serumu çıkardı.

Filiz: yeterli bu kadar. Çok serum kafa yapar.

Hafiften sırıttı. Beraber ciktik odadan. Koridorda durduk karsılıklı. parmagiyla bana uzaktaki bir kapıyı gösterdi.

Fliz: ben bugün nobetciyim. Bu kata iki hemşire bakıyoruz. Benimle beraber bir arkadaşım daha var. Eğer bir durum olursa şu odadayım ben. illa birşey olmasına gerek yok. Canın sıkılırsa da gelebilirsin.

- Tamam, gelirim.

Filiz: sigara için teşekkürler.

- Rica ederim.

part 137

Filiz afeti gülerek dönüp gitti. Arkadan izledim biraz onu. Fena parçaydı. Simdi cıksam gitsem arkasindan olmayacakti. Ya da olur muydu? Azdırmıştı resmen beni kaltak. Geri dönüp odaya girdim. Resul hala uyuyordu yatakta. Uyandırıp birşeyler getirip yedirsemiydim acaba? Ama uyusa saha iyi olurdu sanki. Hem yorgundu hem de yaralıydı. Adamın hasıydı ama.O da bir bakıma benim yasadıklarimin hemen hemen aynisini yaşıyordu. Daha doğrusu benim gecen 3 yıl yasadığımı o da o zamandan bu zamana yaşıyordu. Ama onunki sanki biraz daha zor sanki biraz daha imkansızdı. Gerçi biz büyütmüş olabilirdik gözümüzde. Resul herşeyi içinde yasayan bir insan olduğu için bilmiyorduk tabi. Ama hic bir şekilde bir adım atmadı platonik sevdiğine. Onu severken kendisine atılan adımları da görmezden geldi hep. Hic olmamış saydı. Sanki ondan başka kız yokmuş gibiydi Resulun dünyası. Öyle bir bağlanmışlık öyle bir ihtiras vardı.

Derinlere dalmama telefonun çalması mani oldu. Arayan Esraydi. Ses cikarmadan koridora cikip telefonu açtım.

- Alo Esra?

Esra: ben indim otobüsten haber vermek için aradım.

- iyi yapmışsın Esra.

Esra: Resul nasıl?

- iyi, uyuyor.

Esra: peki tamam. Ben eve cıkıyorum. Hadi bakalım, görüşürüz.

- tamam. Görüşürüz.

Telefonu kapayıp içeri girdim yine. Boş olan yatağa uzandım. Çok geçmeden uyuya kalmışım. Ne kadar zman uyudum bilmiyorum ama gecenin bir vakti beni dürten bir el tarafından uyandım.

part 138

+ Manco.. Manco

Kendime geldim biraz. Biraz sendelesem de doğrulabildim. Resul yatağından uzanmış beni dürtüyordu.

Resul: oğlum sabahtandir sesleniyorum neden uyanmıyorsun?

- duymadım kardeşim ya.

Resul: nasıl uyumak o öyle amk.

- yorulmuşum be kanka. Birşey mi lazım?

Resul: Lan oğlum bana yiyecek birşeyler getir. ölmek üzereyim aclıktan.

- tamam kardeşim. Tost olur mu?

Resul: olur. Yiyecek birşey olsunda varsın tost olsun.

- tamam kardeşim alıp geliyorum simdi. Uyuma ama.

Resul: saat kaç Manco?

cebimden telefonu çıkarıp baktım.

- 3 buçuk.

Resul: oo baya uyumuşum desene.

Odadan çıktım. Merdivenleri inip Asagi indim. Gözlerim bir yandan Filizi ariyordu ama yoktu ortalıklarda. Uyuyordu belki de. Alt kattaki lavaboya gidip işedim, elime yüzüme soğuk su çarptım biraz. Uykum açılmışti simdi biraz. Dışarı ciktım. Kafeteryaya girdim. Resul için tost kendim için tost yapilana kadar içmek üzere bir cay istedim. kafeteryanin önünde oturdum. Sigarami yaktım. Az sonra cayım da geldi. Filiz dolu hayallere daldım yine. O kızıllıklar kafamın icindeydi. Ayrilmiyorlardi bir yere. Sonra Kader ablayla yaptigimız kahvalti geldi aklıma, güldüm.

Az sonra tost hazir olmuştu. Sigaram ve çayım da bitmişti zaten. tostu alip parasini ödeyip kapiya yöneldim. Tam iceri girecekken Filiz ve yaninda başka bir hemşire ciktilar kapidan.

Filiz: aa Manco? hayırdır?

- arkadaşım acikmişta tost yaptırdım ona.

Filiz: haa çok iyi. Bizde sigara & cay içip cıkıcaz yukarı. Bu arada tanıştırayım. bu Gizem. Gizem bu da Manco.

part 139

- memnun oldum.

Gizem: ben de memnun oldum Manco.

- ben gideyim artık arkadaşım beklemesin.

Filiz: tamam Manco. Görüşürüz.

Onlar kafeteryaya doğru giderken ben merdivenleri cikmaya başladım. Önce kızıl Filiz şimdi de Gizem sartellerimi fena halde atmama yetmişlerdi. Hızlanip merdivenleri çıktım. Odaya geldim. Resul uyumuyordu bu sefer.

Resul: oğlum nerede kaldın?

- geldim işte, anca.

Resul: tuvalete gitmem lazım. Yardım et.

- uyuşukluk geçti mi tam?

Resul: geçti geçti. Agrisini hissetmeye başladım Oğuz picinin.

- Kanka anne babana haber verelim mi?

Resul: simdi degil kardeşim. Babam şimdi duyarsa ortaligi birbirine katar. Gerek yok. Hastaneden cikalim bi bakariz çaresine.

- tamam sen nasil istersen. Bana yuklen lan ayagina yüklenme.

Biraz daha alttan sırtladim Resulu tuvalete getirdim. Bekledim kapıda, işedi. Geri alıp yatağına getirdim sonra.

- bu Filiz hemşire nasıl ama?

Resul: Filiz hemşire hangisi lan?

- şu kızıl olan. nasıl parça?

Resul: kız fena değil de senin ne işin var lan onunla?

- Sordum sadece amk.

Resulu yatagina oturttum yine. Masayi önüne getirdim. Tostunu yedi. Yanindaydim bende.

-Doydun mu?

Resul: doydum kardeşim, sağol.

Gidip ısıklari kapadım uyusun diye. Masayi yerine aldım..

- hadi uyu dinlen kardeşim.

Resul: sen de uyu. Kalkip gezme, dinlen.

- tamam kardeşim. Bir sigara içip gelip uyucam bende.

Resul: tamam gecikme.

Odadan cikmıştım ben. Filize yürüyordum sanki.

part 140

seri adımlarla aşağı indim. Kapidan ciktim. Kafeteryanin olduğu yere indim. Filiz biraz önce beraber oturdugumuz yerde tek başına oturuyordu. Yanına gittim.

- oturabilir miyim?

Filiz: tabi Manco, otur.

Sigara paketini uzattım aldı bir tane içinden. Bende kendim için aldim bir tane. Yaktik. Kısa bir surede sanki 40 yıllık ahbap olmuştuk.

- Gizem nerede?

Filiz: yukarı çıktı o. Hastasına bakacak. Hayırdır niye sordun?

- Az demin yanındaydı ya hani şimdi olmayınca meraktan sordum.

Filiz biraz sırıtarak;

Filiz: Yeme beni Manco. Tanıştırırken gördüm nasıl baktığını kıza.

Bende güldüm biraz hafiften. Bu fahişe ne yapmaya çalışıyordu anlamıyordum. tabi altta kalmadım bende.

- Sonuçta biz erkeğiz. Kapıda görmüşken birkaç hemşire fantazisi geçti kafamdan tabi.

Filiz baya kahkaha attı bu sefer. Sigarasından bir fırt çekti.

Filiz: Varya az bin değilsin Manco.

- ya saçmalama Allah aşkına. Kıza doğru düzgün bakmadım bile. Neler cıkardın? Neymiş? Kıza nasıl baktığımı görmüşmüş.

Filiz: Tamam kes ya yalanı. Bir duyayım bakalım boş olmayan fantazilerini.

Filiz kerhanedeki malum Cennet abla gülüşü attı. Bile bile tahrik ediyordu. Ama benimde aklıma fena şeyler geliyordu hani.

- Mesela hemşirelerle grup yapmak.

part 141

Filiz: hmmm.. zekice..

Filiz ağzı sulanmış bir vaziyette sanki. Sanki gavat ben değilde o. Bu allah bilir normal zamanda nasıldır diye geçiyor içimden. Belki de tüm doktor, saglik memuru, güvenlikçi, temizlik görevlisi herkese vurdurtuyordur.

Filiz: Başka peki?

Sigaramdan bir fırt daha çekip izmariti ezdim ayağımla.

- Bir hemsireyle hemşire odasında beyaz önlüğü giyinikken sevişmek.

Bu söylediğim Kader abladan geldi aklıma. Onu önlükle gibtigim anlar gozumün önüne geldikçe daha çok azıyordum sanki. Filiz zaten uçmuştu. Az daha konuşsa üzerine atlayacaktim burada. Telefonu cikardim cebimden saat 5 civariydi. Birazdan sabah olmaya başlayacak ve tahminime göre Filizlerin nöbeti bitecekti sabah olduğunda. O yüzden elimi biraz cabuk tutmaliydim. Yoksa tren kacabilirdi.

- Peki bir hemşire nasıl bir fantazi kurar böyle bir durumda?

Filiz: normal bir hemsireyle benim aramda çok fark vardir diye tahmin ediyorum.

- bence de çok fark var. Ben hissettim onu?

Filiz: aynen.

- peki normal olmayan bir hemsirenin fantazisi ne gibi birseydir?

Filiz: yukarı çıkalım mı?

part 142

- tamam çıkalım.

Kaktik olduğumuz yerden. Filiz benim sol yanimda yukari cikmaya basladık. Benim heyecan tavan yapmıştı tabi. Filiz sanki sabah öğlen aksam gibişiyor gibi tak yoktu kızda. Belki de duygularımla oynuyordu huurr. Gösterip sonra vermeyecekti. Belki hic göstermeyecekti bile. Ben yine de bir umudun peşine takılmış titreyen adımlarla yukari ciktim Filizle beraber.

Bizjm kata cıktık sonunda. Filiz Resulun odasina doğru yürüdü. Yavaşça kapıyı açtı. Kapiyi aralayıp Resule bakti. Bende yaklastim yanina.

- ne oldu Filiz?

Filiz: arkadasina baktim. iyi, uyuyor.

- Allaha şükür durumu iyi. Durumu kötü olsaydi bizim içinde herşey çok kötü olurdu.

Filiz: Şanslisiniz birseyi yok. iyi olacak hatta yakın zamanda.

- hadi bakalım inş.

Filiz: gidip Gizeme bakalım mı? merak ettin sende baya.

- abartma sen de ya. Ne merak etmesi?

Filiz: Bilmem. Grup muhabbetleri filan, unutmadım onları.

- unutma bi zahmet.

ikimizde guldük hafiften. Filiz önden ben arkadan odalarina girdik sonra. Gizem odadaydi.

part 143

Gizem biraz yayılmıştı koltuğa. Ben girince toparlandı biraz.

- Gizem rahatsiz olma lütfen, çıkayım ben.

Gizem : yok ya olur mu öyle şey?

Gizem toparlanip oturdu koltuğun üzerine. Filiz karsidaki sandalyeye oturdu. Ben koltuğa Gizemin yanina oturdum. Odada kahve makinesi filan da vardi. Filiz benim onlara baktigimi görünce;

Filiz: Burada da cay, kahve yapabiliyoruz ama asagının çayı daha güzel. Bir de geceleri gidip arasira oturmak iyi geliyor bize. Hem serinde orasi.

- bencede orasi daha serin ve daha havadar.

Filiz: yine de yapiyoruz burada çayimizi. istersen yapayim sana?

- yok tesekkur ederim.

Filiz: sen hastalarina baktin mi Gizem?

Gizem: baktim baktım. Uyuyo hepsi. Bir problem yok.

Filiz: bir ihtiyacı olan yok değil mi?

Gizem: yok yok.

Filiz sanki Gizemi kovmanin derdiyle yanip tutuşuyor gibiydi. Bunu ben öyle anlamıştım ya da. Bir hamle yaptım.

- Kafeteryaya inelim mi biraz? Gizemi de rahatsiz ettik baya.

Gizem : ya yok olur mu öyle şey?

Filiz: evet evet inelim biz. Dinlen sende.

part 144

Odadan çıkıp koridorda yürümeye başladık. Filiz biraz asabileşmişti sanki. Birşey demeye cekindim. Yürümeye devam ediyordum sadece.

Filiz: bir çıkmadı ya..

- kim çıkmadı?

Filiz: Gizemden bahsediyorum.

- nereye çıkacaktı ki ya?

Filiz: Salağa yatma sende. Çıkmadı işte boşver.

- hava serin. Dışarda daha güzel olur simdi çay içmek. Odada zevkli olmazdı.

Filiz güldü hafiften. Sinirini 12den vurup almıstim sanki bir ara. merdivenleri hızlı bir şekilde inip aşağı indik. Ben kafeteryaya doğru giderken Filiz sol tarafa döndü. Dönüp Filize baktım.

- nereye gidiyorsun?

Filiz basıyla gel der gibi bir işaret yaptı. Arkasindan gittim. Hastanenin Kenarindan gecip köşeyi döndük. Filiz bir hamleyle beni duvar icindeki boşluğa itti. Geri geri gidip duvara tosladım. Bana doğru gelip cavuşu avuçladı.

part 145

Filizin kızıl saçlarinin dibinden tutup kafasini kendime çektim. Dudaklarini ısıra ısıra öpmeye başladım. Benim çavuş hala onun elindeydi. Fena avuçluyordu zalımın kızı.

- hepsini ağzına alacaksın onun.

Filiz alt dudağımı ısırıp kanattı biraz huurr. ama zevki ayrıydı bunun. Filiz ağzımı yanaklarimi, bogazimi yiyecekmis gibi opüyor ve ısırıyordu. Kulağımı ısırmaya başladı şimdi. Birşeyler söyledi. Nefes nefeseydi.

Filiz: dudağındaki morluk neyin nesi?

- uzun hikaye.

Beni öperek bir yandan da fermuarimi açmaya çalışırken sordu yine;

Filiz: başka birini giberken ısırmış olmasın.

- maalesef değil. ama isterdim.

Sırıttım biraz. Filiz fermuarı ve dügmeyi açıp pantolonla beraber donu da indirdi. Önce elleriyle tasaklarla beraber komple avuçladı tekrar. Sonra eğilip ağzına almaya başladı.

part 146

Ben o kızıl saçları arkada toplayip başinin gitgel yapmasi için baskı uyguluyordum. Aslında birşey yapmama gerek yoktu. Bu işi bir huur gibi yapıyordu zaten Filiz. sadece işinin adı huurluk değildi.

Dalga ağzındayken bir eliylede taşşakları ovuşturuyordu. Diğer elini arkadan dolandırmış işaret parmağıyla zütümü zorluyordu. Basta biraz yadırgadım ama belki böyle bir zevki vardır diye düşündüm icimden. Ben hani elini çeker diye beklerken daha çok zorluyordu huur. Bir yandan zevk alırken diğer yandan acı duymaya başlamıştım. Simdi elini cekip oradan atsam belki hoşuna gitmeyecekti. Bende öyle yapmadim. Bir elimle saclarindan diğer elimle cenesinden tutup ayağa kaldirdim. Dudaklariyla dudaklarima yapisti hemen hiç boş durmuyordu.

Dudaklarimdan bir sure ayrılıp boynuma geldi. Bende onun boynunu öpüp yaliyordum bu arada. Kulağına geldim.

- nasıl beğendim mi lezzetine.

Filiz: doyamadım.

- doyuracak seni o bekle.

Öpmeye yalamaya devam ederken ellerim Filizin eteğine gitti. Eteğini hafif hafif yukari doğru sıyırdim. O hala bir eliyle benim çavusla oynuyordu. külotluçorabini indirdim dinlerine kadar. iç camasiri da indi onunla beraber. Filizi çekip duvara dayadim yüzüstü. Arkasina geçip egildim. Amina dayandım ağzımla.

part 147

Filiz duvara dayanmış çıldırıyordu. Bir elimle belinden ittirip diğer elimle klitorisi oksamaya başladım. Dilim am deliğiyle züt deliği arasında gidip geliyordu. Emip emip bırakiyordum dıbını. Zevkten 4 köse olmuştu Filiz.

Filiz: gib beni hadi gib beni

- Az daha bekle yavrum.

Biraz daha yalamaya devam ettim. Sabah çökmek üzereydi. Bir an önce bitirmeliydik işimizi. Filiz içine girmem için kıvranıyordu. Ayağa kalktım. Önlüğünü biraz daha kaldırdım yukari ellerimle.

Filiz: sok hadi sok

huur çıldırıyordu girmem için. Ben bacaklarinj biraz daha aralayıp. Tam dışa çıkarttım arka tamponu. Arkasina geçip cavuşa tükürük sürdüm biraz. Bir elimi karnina dolayip biraz daha kendime çektim. Çavuşu soktum sonra yavaş yavaş. inlemesi artti huurnun. umrumda değildi. Bu zevk mahvediyordu şuan zaten beni. Diğer elimi alttan memelerine sokup hızlı hızlı gelgite basladim.

Yakladik birkaç dakika feci halde pompaladim Filize. inlemeleri arasinda fisiltı gibi geliyordu sesi.

Filiz: icime boşalma sakın. Ağzıma boşal.

Ben bunu duyunca daha çok coşturdum. Tam bosalacagim esnada içinden çıkarıp Filizi oturtup üşüyerek ağzına boşaldım.

part 148.

Filizde Kader abla gibi hepsini yalayıp yuttu. Gülüyordu.

-doyurdu mu?

Filiz: Eh işte biraz.

huurluk yapiyordu yine kaltak. Ben çavuşu onun agzinda iyice temizledikten sonra garaja koydum yine. Pantolonumu çekip giyindim. Filizde ağzının etrafına taşan spermleri parmağıyla ve dili yardimiyla toplayip yuttu hepsini. Sonra kalkip giyindi tekrar. Saclarini düzeltti sonra.

Filiz: Elini gibeyim senin ne hale gelmiş saçlarım.

- Birşey olmaz yavrum, bak geçti düzeldi bile.

Filiz uzerini tam olarak yoparlamıştı artık. Sabah olmaya başlamıştı artık. Güneş hafiften doğuyor gün ışıldamaya başlıyordu.

Filiz: zamanlama mükemmel.

- Sen de mükemmeldin.

Filiz: Sen birde beni yatakta gör.

- umarım.

ikimizde gülüştük. Yerimizden cikip hastanenin kenarindan yürüyüp kapi onune geldik az sonra?

Filiz: Taze simit gelmiş, yiyelim mi?

- yiyelim, gel.