+3
-1
bazı andavallar var ya. işte onlar ciddi anlamda canımı sıkmaya başladı. çünkü beyinleri yok fikirleri var. normalde kendimi yormam bile ama bugün uzun uzun yazmak istiyorum. çünkü avrupanın birçok yerinde bazen iş, bazen seyehat için bulunmuş, amerikada uzun süre kalmış, japonya ve muson asyası ülkelerini gezmiş biri olarak dünya görüşümün, köyünden veya saplı kaldığı gecekondu mahallesinden öteye pek gitmeyen birinden çok daha ileri olduğuna inanıyorum. bu konuda çok sinirliyim, çünkü senin dünya lideri dediğin adama yurt dışında aptal diktatör deniyor. çok sinirliyim çünkü senin ekonomi devi sandığın ülkeden, twitterın bile yasak olduğu üçüncü dünya ülkesi diye bahsediliyor. sen alt yapı sorunlarını yarım asırdır bi civata kadar halledememiş şehirleri, new yorkla kıyaslıyorsun.. birkaç madde halinde kıyaslamak istiyorum.
1. bütün batı avrupa şehirlerinde, ayağını yaya geçidine yaklaştırdığın an, gelen araç durur ve sen sağ salim karşıya geçene kadar bekler. yayaya saygı ön plandadır.
türkiyede karşıya geçmeye çalışırsan, pgibopat şöferler üzerine üzerine sürer.
senin övüneceğin tek şey duble yollar. ama trafik kazalarında zirveleri zorluyoruz.
2. ispanyada bir diskotekin çıkışında bi grup sarhoşun sataşmasına uğradık. polis dakikasında yanımızda biterek sarhoşları uzaklaştırdı ve turist olduğumuzu öğrenince "onlar adına sizden ben özür dilerim" dedi
benzer olay türkiyede başıma geldi. polis bizi de yaka paça karakola zütürdü. kendi vatandaşını.. çünkü türkün türkten başka dostu yoktur!!!
3. fransada yaşıyorum. geçen yıl bir mühendis, köprü konstrüksiyonunda ekgib malzeme kullandığı için -hatırlamıyorum ama baya bi uzun olduğunu biliyorum- hapis cezasına çarptırıldı.
türkiyede inşaatlarda deniz kumu kullanılır, malzemeden çalınır, deprem olur yüzlerce kişi ölür. failleri sefa içinde yaşamaya devam eder.
japonya'da, sırf binasına sağlam değil teşhisi konduğu için harakiri yapan japon iş addıbının ahlak anlayışı; sabah akşam ahlak, namus, iman bekçiliği yapan ülkem şizofrenleri ile aynı frekansta bile değildir.
4. yünanistan'da, bir çocuk polis tarafından vurulduğu için halk isyan etti. parlamento binasını 30 bin gösterici ablukaya aldı ve taleplerini dinlettirdi.
türkiye kurulduğu tarihten bugüne, en ufak bir hak arayışında yok edilen binlerce insanı bünyesinde taşımaktdır. insanlıktan nasibini almamış, çıkar düşkünü şakirtler en ufak bir protestoda bile en adice provakasyonlarını yapmaktan insanları kutuplara ötelemekten geri durmazlar. en ufak hak taleplerini "bunları asacaksın, bunları keseceksin" nidalarıyla karşılayan bu insan müsfetteleri, yünanistndaki anarşist gruplarla aynı ülkeye randomlanacaklarmış ki, kimin zütü kesilip şehir meydanlarına asılıyor görecekmişiz. işte kader.
5. türkiye ekonomi devi olduğu için, bugün 1 euro alırken 3.2 tl excange etmem gerekiyor. yani fakirlikten zütüne don alamayan bir orta avrupa vatandaşı bile hayata, benden 3.2 kur önde başlıyor.
6. sayın dexer başkan öyle büyük bir lider ki, pardon özür dilerim direkt dünya lideri olduğu için ki, avrupanın hiç bir yerinde türküm diyemiyorum. çünkü madrid'de bir sokakta karşılaştığım, açlıktan ağzı kokan vietnam kökenli bir portekizli sokak müzisyeninin bana "siz diktatörlükle yönetiliyodunuz de mi" demesi gibi bir tecrübem var. muhtemeln önünde 3 -5 cent olan bu gariban da dış mühraklar tarafından gönderilmiş bir ajandı..
sıradan bir muson asyası çocuğunun, kıçımın kenarı portolunun, türkiyeyi, potansiyel oy durumundaki elemanlardan daha iyi tanımasını niye beni şaşırtmıyor diye karnıma ağrılar girmiyor değil.
süprizlerimiz bunlarla da sınırlı değil..
7. homosexuel ilişkinin sıradan bir olgu olduğu hollanda'da, çocuk istirmarının bedeli mühebbet hapis..
benim aşırı ahlaklı ülkemde, devletin yüksek kademelerinden 30-40 kişi bir raya gelerek, 14 yaşındaki bir çocukla sex partileri düzenler. parti sonucunda kız suçlu ve fahişe damgası yer. ama benim aşırı dindar ve ahlaklı ülkem için gay olmak yüz kızartıcı bir suç ve hastalıktır.
hem hollandalılar domuz yiyor.
8. öyle refah seviyesi yüksek bir ülkeyiz ki, orta gelirli bir ingiliz, senin aldığın asgari ücretle zütünü siler.
9. Bir ispanyol bir bask ve bir fransızı, en gergin dönemlerde bile, bir içki masasında oturmuş, sakin bir şekilde bulundukları coğrafyanın sorunlarını tartışırken dinleyebiliyorum. çok ilginç geliyor. çünkü işçi sınıfından bu 3 insanın rahatlıkla yapabildiği tartışmayı, ülkemde en popüler tv programlarına çıkan en aydın kişiler bu sağduyuyla yapamıyor.
gündemi ve en iltihaplı sorunlamızı özetlemeye çalıştım. daha çok yazardım ama okuyacak pek fazla kişi olduğunu sanmıyorum. durmak yok yola devam.