1. 51.
    +2 -1
    sabaha karşı saat 4 olmuş evdeki herkes yatmıştır. diğer ev arkadaşımın sınıf arkadaşı da bizde kalmaktadır o gün. benimde hatunum gelmiş uyku tutmadı muhabbet ediyorduk yatakta. bizim evde kimse kimsenin odasına dalmadığı için odanın kapısını kitlemeyi adet edinmemiştik hatunumla sevişmeye başladık odanın ışığıda kapalıydı oda da küçük olduğu için kapıyla arasındaki mesafe azdı kapıya doğru döndürmüştm hatunu yatağın başına ellerini dayamış domalmış bende arkadan veriodum ayarı ses çıkarmasın diye de ağzını kapatıodum zevkin doruğundayız tam boşalmadan önce içinden çıkardım birden kapı açıldı bende o anki korkuyla fışkırtmaya başladım ışık açıldı ve ev arkadaşım sınıf arkadaşı olan eleman uyku sersemi gözlerle bana baktı ve birden ayıldı birden kendini dışarı attı kapıyı kapatıp dışardan da abi çok özür dilerim tuvaleti arıyordum dedi. dıbına koyayım senin gibtir git diye bağırdım. hatun yerine de elemanın üstüne attırmışım amk
    ···
  2. 52.
    +3
    + kim sıçtı la tuvalete?
    - ben!!
    + zütünü gibeyim senin amk ne yedin o kadar leş gidi kokuyo tuvalet
    - karantinaya alın o zaman amk
    ···
  3. 53.
    +3
    2+1 evimde yalnız yaşıyorum ne dert var ne tasa ne de zütünü toplamak zorunda kalacağım bir ev arkadaşı. çok mutluyum tavsiye ederim
    ···
  4. 54.
    +3
    -kurban olsada etler gelse amk

    -eğer 4. kattaki zekeriya abiler 1 poşet getirse karşımızdaki 2 poşet getirse ilk kattaki mustafa abiler 1 getirse 6 ay aç kalmayız amk

    -sinan abileri unutma

    -yok o binler getirmez amk
    ···
  5. 55.
    +2 -1
    tek kalıyorum evde 0 moabbet 0 diyalog :/
    ···
  6. 56.
    +2
    a: adamım, yemeği yedik ne güzel, hadi bulaşıkları yıkayalım kurumasın.
    b: gibtir lan ben hizmetçi miyim bulaşık yıkayacak
    a: niye olm ben yıkıyorum ben hizmetçi miyim?
    b: yıkama olm ben sana yıka mı diyorum. eşşeğn biri çıkar yıkar ne de olsa.
    a: ben eşşek miyim dıbına koyim?
    a: allah allah olm sana eşşek diyen mi var? malın biri yıkar ne de olsa. gel bi el daha atalım. bi cigara var mı la?
    .
    .
    .
    .
    ···
  7. 57.
    -2
    bak kardeşim.
    yaşım 24 ve 44 yaşında bir dul bayanla evlendim, kendisinin de bir kızı var 25 yaşında. babam ise bu bahsetmiş olduğum kızı ile evlendi. böylelikle babam, karımın kızı ile evlendigi için damadım olmuş oldu. bunun üzerine kızım da üvey annem olmuş oldu babamla evlendiği için... hanımımın ve benim geçen sene bir oğlumuz oldu. oğlum hanımımın kızının erkek kardeşi oldu, aynı zamanda babamın da eniştesi.
    ···
  8. 58.
    +1 -1
    +kardi ev sahibi aradı
    -ne dedi?
    +kirayı ödemeyeli 3 ay olmuş yarın çilingirle geliyormuş.
    ···
  9. 59.
    +2
    dur la dur bu da bi daha benden amk

    lan şu klozetin kapağını bi kapatın amk her taraf kokuyo.
    ···
  10. 60.
    +2
    -oluuum karşı apartmandaki hatunu gördün mü ?
    ···
  11. 61.
    +2
    - ekmek almaya gitsene

    + niye ben gidiyorum amuha goyim dün de ben gittim

    -benim üzerimde sşofman var kanka sen giyinmişssin *

    bu olayın tekrarlanması üzerine elbiseler çıkartılır eşofmenler giyilir şimdi sen gibtir git bakkala denir...
    ···
  12. 62.
    -2
    lanet ekşi başlıkları
    ···
  13. 63.
    -2
    ütüyü fişe taktınmı
    evet
    getir tencereyi makarna yapıcaz
    amk gerçek olay
    ···
  14. 64.
    +2
    ben hastayım lan gitmiycem okula siz yerime imza atın
    ···
  15. 65.
    +2
    - günaydın

    - gitmedin mi la derse

    - yok yaw kaldım zaten bu dersten

    - vay amk
    ···
  16. 66.
    +1
    çok iyi beyler yazmaya devam... : ) koptum
    ···
  17. 67.
    +1
    @110 ahaha bilinçli tüketici amk. benim de bir arkadaş birşey alırken başka markayla kıyaslıyor gram hesabı yapıyor amk.
    ···
  18. 68.
    +1
    moruk bundan sonra dışarda yemek yok evde kendimiz yemek yapacağız amk
    ···
  19. 69.
    -1
    burdaki diyalogları okuyorum da amk, bakın millet öğrenciyken napıyo biz napıyoruz amk:

    Bu sanatçılar Dresden Dekoratif Sanatlar Okulu'nda ya da Güzel Sanatlar Okulu'nda değil de, Yüksek Teknik Okulu'nda öğrenciydiler. Bu açıdan da durumları, çoğunlukla Güzel Sanatlar Okulu'ndaki gerici eğitime ve atölyelerin karanlık resmine tepki gösteren Fransız fovlarınınkinden farklıydı. Ama buna karşılık, düşler, heyecanlar ve fikirlerden oluşmuş, hem karmaşık hem de ezici bir içeriğin aşırı derecede bunalttığı yüz­yıllık bir resim sanatının ağırlığına da katlanmak zorundaydılar; üstelik plastik buluştan tamamıyla yoksun olan bu içeriğin sahte estetizmi de, iddialı ve han­tal olan tarihsel-yazınsal temalarla doluydu.
    Fransız fovları birlikte sergi açmak için bir anlaşmaya varamamışlardı; Vauxcelles'in adlandırması da yeni toplaşmalara yol açmadığı gibi, bir birlik, bir süreklilik de yaratamamıştı. Ayrıca Fransız fovlarının, resim sanatını kö­künden değiştirmek gibi bir niyetleri de hiç yoktu; yeni yollar açmayı, sanatta yeni bir sayfa başlatmayı da hiç düşünmüyorlardı. istedikleri tek şey, kendilerinde tutku derecesinde var olan renk şiddetini dile getirmek ve onu en güçlü, ten görkemli noktasına ulaştırmaktı.
    Buna karşılık, Dresden dörtlüsü, dönemlerinin resim sanatını altüst etmek istiyordu. Bunun için de "bütün devrim ve kaynaşma etkenleri"ni (Schmidt Rottluff) cezbetmeyi ve "kendilerini yaratıcılığa zorlayan içgüdüyü doğrudan ve otantik olarak yeniden canlandıran" (Kirchner) herkesi bir araya getirmeyi amaçlıyorlardı.
    Birbirlerine sıkı bir dostlukla bağlı olan Die Brücke'nin dört silahşoru, tıpkı romantik topluluklar gibi, yaşamlarını birlikte sürdürecekleri dar bir topluluk oluşturmak istiyorlardı - bu da fovlardan farklı olduklarını gösteren bir başka özellikti.
    Aralarındaki dostluk duygusu onları öylesine gerçek bir biçimde etki­lemişti ki, başlangıçta, yarattıkları yapıtları birbirinden ayırt etmek güç oluyor­du. Topluluğun her bir üyesinin kendi kişiliğini ortaya koyması yavaş yavaş oldu. Bu sanatçılar topluluklarına bir ad verdiklerinde, Delacroix'nın, nesnelerin derin içeriğinin anlatımı ve sanatçının derin benliğinin yansıması olan renkten, yaratıcı ile izleyici arasında "atılmış bir köprü" biçiminde söz etmiş olduğunu biliyorlar mıydı acaba?
    Die Brücke'nin çalışmak için seçtiği ilk yerler Dresden-Friedrichstadt'ta bulunan yük istasyonu yakınlarındaki ayaküstü düzenlenmiş atölyeler ile yaz aylarında, Moritzburg gölleri kıyısıydı.
    1906'da başka birçok sanatçı da hareke­te katıldı: Dresden Güzel Sanatlar Okulu'yla Dekoratif Sanatlar Okulu'nun eski öğrencisi Max Pechstein, Emil Nolde ardından da daha kısa bir süre için isviç­reli ressam Cuno Amiet ve Dresden Güzel Sanatlar Okulu'nda öğrenci olma­dan önce Görlitz'de litograf çırağı olarak çalışan Otto Müller. Die Brücke sanat­çıları aynı yıl, aşağı yukarı genel bir ilgisizliğin görüldüğü bir ortamda -Fran­sa'daysa fovlar hemen bir skandal yaratmışlardı- Dresden'deki bir lamba fabri-kasında sergi açtılar. Bir yıl sonra da kendilerini daha kararlı bir biçimde Richter galerisine kabul ettirdiler ve Alman öncü sanatının en uç noktasında yer aldılar. Die Brücke'nin izleyicilere sunduğu, tahta üstüne oyulmuş kalıplardan elde edilen özgün estamp dosyaları bu işin amatörlerince beğenilmeye başlandı (bugün bunlara çok ender olarak rastlanmaktadır).
    Topluluk, sanatsal eyleminde birdenbire, şiddetin ve belirgin bir saldırganlığın en üst düzeyine yükseldi. Amacı yüzyılın henüz başlarındaki kaynayan Almanya'nın en genç ve en etkin kişilerini bir araya getirmekti; bu amacına da ulaştı. Die Brücke ile aynı yıllarda, Münih'te, bazıları Alman Franz Marc, August Mack vb.), bazıları da Rus asıllı Vassili Kandiski ve Jawlinskiolan sanataçıların oluşturduğu bir başka topluluğun da benzer kaygılar taşıdığı görüldü.
    aynı evde yaşayan öğrenci grubu nasıl olurmuş öğrenin binler
    Tümünü Göster
    ···
  20. 70.
    +1
    içerden bi çatal getirde su tv e bi anten yapalım amk
    ···