/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    Ne zaman böyle olduk anlamadım. Sorun ben değilim, çevremdeki insanlar. Sorun çıkartacak kadar da asabi değildim. O yüzden ana kuzusu diye çağırıldım etrafımca. Ne yalan söyleyeyim sesimi çıkartmadım ,çıkartacak kadar cesur değildim. Lakabımın hakkını verdiğim için kullanıldım çevrem boyunca. O yüzden hiç arkadaşım olmadı. Çok gereksinim duymadım. içime kapanmama neden oldu yalnızlık. Etrafımdaki insanlara baktıkça düşüncelerim daha da değişti. Çok boş şeylere dertleniyorlardı bence. "Bu rujun fiyatı çok pahalı . Hangi kafeye gitsek okul çıkışı ? " gibi kaygıları olan insanlarla vakit geçirmek bana çok bir şey katmazdı. Yalnızlığım bana ne olmasm gerektiğini ne düşünmem gerektiğini tekrar tekrar hatırlattı. Kendimi geliştirdim; bol bol kitap okudum , iki dil daha öğrendim ve kendi kendime enstrumental çalmayı öğrendim.
    Liseye geçince çok şey değişmedi. Dışardan bakınca okula boşu boşuna gidiyordum. Kimseyle konuşamadım. Kimseyi sevemedim. Özlem duygusunu hiç tatmadığımdan yitirdim. Kaybetme korkusuyla yanıp tutuşacağım kimsem de olmadı. Duygusuz biri oldum zamanla. Bu dünyaya ait değildim, öyle sanıyordum.
    Ailem mi ? Yanımda olmadılar. Babam ben doğduktan sonra terketmiş annemi ,hiç tanımadım onu . Bir süre yalnız yaşayan annem de zengin birini bulup hayatını kurtarmayı seçmiş. Şuan zengin bir üvey babam ve en küçük şeylerden tartışma çıkaran , benden daha fazlasını isteyen annem var. Küçüklüğümde hatırlıyorum. Kılıma zarar gelmesinden korkardı annnem. Ama her ne olduysa yüzüme bakmayan baksa bile tiksinti ile başını çeviren birisi oldu. Daha da baskı kuruyor, daha fazlasını istiyor.
    Harçlığıımı üvey babam ekgib etmedi günlük. ilgilenmezdi . Param vardı, isteyip de alamayacağım az şey vardı . Ama ben huzurlu olmak istiyordum günlük. Anne sevgisi baba şefkati ile büyümek istiyordum. Bırak arkadaşım olmasındı ama mutlu bir ailem olmasını çok isterdim.

    edit: Beyler günde 200-250 sayfa kitap okuyan pampanızım. Bikaç şey karalamıştım ilgi gelirse devdıbını atarım. Şuku muku önemli değil okuyan varsa rez alsın.
    ···
  1. 2.
    0
    Özet geçersen belki okurum
    ···
    1. 1.
      0
      Özet zaten pampa
      ···
  2. 3.
    0
    ben yazdım sandım.
    ···
  3. 4.
    0
    Hayattan zevk alabileceğim birşeyler olması lazım. Kendime çanta hazırladım, belki biraz uzak kalmak iyi olur diye. Kitaplarımı da dizdim çantama. Artık kaldıramıyorum günlük. Dertleşeceğim, içimi döküp rahatlayacağım kimsem yok.
    O gün okuldan eve geliyordum. Kafam her zamanki gibi eğikti. Kaldırımları izliyordum. Ama havada bir kasvet var . Havada mı yoksa ruhumda mı orasını bilmiyorum. Fırtına öncesi sessizlik derler ya, öyle bir sessizlik vardı havada.
    Apartmanın önünde durdum , eve girmek istemiyordum. Gözüm dış kapının demirine yaptığı işe yeni başlayan reklam dağıtıcısının yeni iliştirdiği kartvizitlere takıldı." Neden apartman dairesi yerine yalıda oturmayasınız?" -Sıradan emlakçı kartı. Anlamıyorum günlük. insanlar neden daha fazlasını istiyor? Apartman dairesinde de ömrünü geçirebilir insan (huzur varsa evinde). Neden daha fazlası diye tekrarladım ister istemez. Şan ? Şöhret? Popülarite? Kendini diğerlerinden üstün görmek ? Hava atmak? insanlar daha fazlasını istiyor. Varsın herkes oturduğu eve dönüp bakmasın, varsın kullandığı telefona herkes ağzını açarak bakmasın. Ailesine, geleceğine yatırım yapmak daha önemli değil mi ? Bu yüzden paranın kıymetini bilmiyoruz. Ülkemizde para değerini bilemeyenlerin elinde. Yani zengin çok zengin , fakir ise çok fakir ,günlük
    ···
  4. 5.
    0
    FOTODAKi YER NERE PANPA
    ···
    1. 1.
      0
      Güver Uçurumu. Bana ait foto
      ···
    2. 2.
      0
      teşekkür ederim
      ···
  5. 6.
    +1
    Bu düşüncelere dalmışken kendimi iç kapının önünde buldum. istemeyerek çaldım kapıyı. Öncesinden daha kızgın bir çehre açtı . Ne olduğunu anlamadan elindeki sınav sonucunu yüzüme çarptı annem. Neymiş ? Sınavda geçer olmasına rağmen yüksek puan alamamışım. Böyle küçük şeylere kırılan kalbimin parçalarını bulma umudu ile kaçtım odama. Ne düşündüğümü bilmiyorum. Ağlayamıyorum, gülemiyorum. Bardağı taşıran son damla da sağanak sağanak boşaldı. istenmiyorum artık günlük farkediyorum bunu. Şuana kadar dayandım. Başımı eğdim , susmayı tercih ettim. Bir an olsun kafamı kaldırabilseydim bu kadarı olmazdı.
    Üzerimde büyük bir yükle uyandım sabahın erken saatlerinde. Biraz para aldım yanıma .Çantamı sırtladım. Kitaplarımdan birkaçını sıkıştırdım koltuğumun altına. Sessizce çıktım işkence evinden. Hayatımı devam ettirebileceğim malzemeleri aldım yolda. Artan parayı da mendil satmaya çalışan yetmişlerinde, hayatta kalmak uğruna beli bükülmüş dedenin yanına bırakıp yürümeye devam ettim. Sıcak iyice içime işlemeye başladı şehir çıkışına yaklaşırken. Telefona da ihtiyacım kalmadı diyerek taşın altına sıkıştırdım. Daha da uzaklaşmam lazım. Uzaklaştıkça içimde parlayan özgürlük ateşini alevlendirdim . Yoldan geçen biri durdu yanımda. Gittiğin yere kadar dedim.
    Hani yolda yürürken içinizde bir şey patlar da koşmak istersiniz ya, ciğerlerim patlayıncaya kadar koştum ben de. Ağaçlığın kenarında buldum kendimi. Serildim bir meşenin altına. Hava da kararmaya başlamıştı. işte günlük. O an hayatımda ilk kez hesap verme zorunluluğumun üstümden kalktığını hissettim. Özgür müyüm diye sordum kendime. Özgürdüm artık. Kalabilirim burada.
    ···
  6. 7.
    +1
    Bugün kaçışımın ikinci haftası günlük. Erzağım azalınca acemice olta yaptım kendime. Günde tuttuğum birkaç balık ile etraftaki birkaç meyve ağacının yardımı sayesinde ziyafet çekiyorum. Açım biraz fakat tamamen özgürüm. Çok şey öğretti doğa bana. Ufak çaplı baraka yaptım. Pek rahat değildi ama ilk defa huzurlu bir şekilde uyumuştum. Kendimi geliştirdim burada. Her şeyi pratiğe döküyorum. Okulu bir de bu yüzden sevmezdim günlük. Hayatımızın geri kalanında sadece bir kısmı yararlı olabilecek bilgileri depoluyorlar. Geleceğimizi o yaptığımız ezberlerli ne kadar hatırlayabileceğimizi ölçmek için yaptıkları iki saatlik sınavla belirliyoruz. Halbuki teorik ezber sistemi yerine yeteneklerimizi , öğrendiklerimizi pratiğe dökersek seçeceğimiz alanda daha uzman oluruz . Her şeyi çok iyi ezberleyip sınav bitince unutan bu yüzden de mesleğini hakkıyla yapamayan vasıfsız nesil yetişiyor.
    Zamanım bol burada. Çoğu şeyi düşünerek zihnimde açıklık getiriyorum. Yapamadığım şeylerden pişmanlık da duyuyorum fakat artık önemi yok. Ezberlediğim matematik formüllerine de ihtiyaç duymuyorum. Dersimi doğadan alıyorum . Balık tuzağı nasıl hazırlanır, taşlar hangi şekilde dizilirse ayakta kalır, ağacın cinsini, yaşını ve bitkilerin içindeki ilaçları nasıl öğreniriz...
    ---
    Üçüncü ayıma girdim günlük. Yeniden doğuşumun üçüncü ayı. Burada sevgiyi öğrendim günlük. ilk geldiğimde yaptığım gibi gördüğüm ağaca annesini pazarda kaybettikten sonra bulan çocuğun sarılması gibi sarılıyorum ağaçlara. Sohbet ediyorum. Dinliyorlar beni ya ! insanların yaptığı gibi söylediklerime ne kadar saçma diyerek yüzyıllardır süregelen kalıp düşüncele sokmaya çalışmıyorlar beni. Anlatıyorum meşe ağacına; annemi , etrafımdaki saçma düşüncelere sahip olan insanları . Arada bir kızıyor, dallarını hafifçe sallıyor, ağlayan çocuğunu avutan anne misali sarılıyor bana. Hissediyorum bunu daha sıkı sarılıyorum. O kızarken haklısın diyorum ama elimden gelen birşey yok . Ben on yedi yılımı geçirdim teknolojiye bağımlı iken her fırsatta hayat hakkında öğüt vermeye çalışanların kucağında.

    Artık ağlayabiliyorum. içimi rahatça dökebiliyorum. Koca koca meşelerin de içi karardı ya. Olsun be günlük. Özgürüm ve yalnız değilim burada.
    ···
  7. 8.
    +1
    --
    Erzağım tamamen bitti. Sonbaharın yağmurları nehrimin sularını bulandırdı. Balık tutamadım üç gündür. Birkaç meyveyle idare ediyorum. Derme çatma dallardan yaptığım barakam da yıkıldı. Ben de küçükken annemin kucağına kıvrıldığım gibi kıvrıldım meşenin sıcak gövdesine(?)
    --
    Çok açtım günlük. Kıyafetlerim yırtıldı.Çaresizdim. Çaresizlikten gözyaşlarımı tutamıyordum. Ağlayarak koştum ormanın derinliklerine. Yorulunca sırtımı dayadım ağacın kovuğuna. Evet, yeni bir şey daha öğrendim günlük. insanların yaptığı hatayı yaptığım için kızıyordum kendime. Herhangi bir şeye sahip olmak için hep yukarı baktım, dahasını istedim. Ama ihtiyacımı yerdekiler ile de giderebilirdim. Yıkılan ağacın diplerinde gördüğüm mantarlarla birkaç hafta daha idare edebilirim. Doğa ana senden de özür dilerim. Kızdım sana aç bıraktığın için . Yanlış yaptım. Bir taraftan diğerinden bolluğu verdin, bir taraftan zehri öbür taraftan ilacı verdin. Bir yönde vahşet diğerinde şefkat.
    --
    Toplayabileceğim kadar topladığım mantarlar da tükendi bugün. Çok zayıfladım günlük. Dördüncü ayımdayım . Dört aylığım. Sevgiyi öğrendim, hüznü, açlığı... Şuana kadar annemden göremediğim şefkati gördüm doğadan. Kalemim de bitmek üzere ben de . Son anlarımı yaşıyorum günlük. Özgür, mutlu ve huzurlu bir ölüm olacak. Uzaklarda fırtınanın koptuğunu gören inatçı kaptan gibi dümeni hiç çevirmeden gittim ölüme. Cesur ve mutlu ölüm. Tüm insanlardan daha zenginim.
    Ağlıyorum şuan günlük .
    insanlardan zor saklardım gözlerimin yaşını. Artık hıçkıra hıçkıra ağlayabiliyorum.
    Biri karşı çıkar diye fikirlerimi açık etmeye korkuyordum önceden ama Haykırıyorum şimdi artık ne düşünüyorsam.
    Huzursuz uyuyup huzursuz uyanıyordum. Artık her sabah kuş gibi kalkıyordum burada.
    Yalnız ölmekten korktum hep. Yalnız değilim günlük, yalnız ölmeyeceğim. Herkes tanıyor herkes seviyor beni burada.
    Yanılmışım günlük. Bu dünyaya aitim.
    Henüz dört aylıkken çok şey öğrendim.
    Özgürlük için ölmeyi diledim. Amacıma ulaştım günlük.
    ···