-
128.
0@127 ananın antenlerine sokarım amk 2010 başlığı bu
-
127.
0up up up up
-
126.
0genesis 11Tümünü Göster
the tower of babel
1 now the whole world had one language and a common speech. 2 as men moved eastward, [a] they found a plain in shinar [b] and settled there.
3 they said to each other, "come, let's make bricks and bake them thoroughly." they used brick instead of stone, and tar for mortar. 4 then they said, "come, let us build ourselves a city, with a tower that reaches to the heavens, so that we may make a name for ourselves and not be scattered over the face of the whole earth."
5 but the lord came down to see the city and the tower that the men were building. 6 the lord said, "if as one people speaking the same language they have begun to do this, then nothing they plan to do will be impossible for them. 7 come, let us go down and confuse their language so they will not understand each other."
8 so the lord scattered them from there over all the earth, and they stopped building the city. 9 that is why it was called babel [c] —because there the lord confused the language of the whole world. from there the lord scattered them over the face of the whole earth.
from shem to abram
10 this is the account of shem.
two years after the flood, when shem was 100 years old, he became the father [d] of arphaxad. 11 and after he became the father of arphaxad, shem lived 500 years and had other sons and daughters.
12 when arphaxad had lived 35 years, he became the father of shelah. 13 and after he became the father of shelah, arphaxad lived 403 years and had other sons and daughters. [e]
14 when shelah had lived 30 years, he became the father of eber. 15 and after he became the father of eber, shelah lived 403 years and had other sons and daughters.
16 when eber had lived 34 years, he became the father of peleg. 17 and after he became the father of peleg, eber lived 430 years and had other sons and daughters.
18 when peleg had lived 30 years, he became the father of reu. 19 and after he became the father of reu, peleg lived 209 years and had other sons and daughters.
20 when reu had lived 32 years, he became the father of serug. 21 and after he became the father of serug, reu lived 207 years and had other sons and daughters.
22 when serug had lived 30 years, he became the father of nahor. 23 and after he became the father of nahor, serug lived 200 years and had other sons and daughters.
24 when nahor had lived 29 years, he became the father of terah. 25 and after he became the father of terah, nahor lived 119 years and had other sons and daughters.
26 after terah had lived 70 years, he became the father of abram, nahor and haran.
27 this is the account of terah.
terah became the father of abram, nahor and haran. and haran became the father of lot. 28 while his father terah was still alive, haran died in ur of the chaldeans, in the land of his birth. 29 abram and nahor both married. the name of abram's wife was sarai, and the name of nahor's wife was milcah; she was the daughter of haran, the father of both milcah and iscah. 30 now sarai was barren; she had no children.
31 terah took his son abram, his grandson lot son of haran, and his daughter-in-law sarai, the wife of his son abram, and together they set out from ur of the chaldeans to go to canaan. but when they came to haran, they settled there.
32 terah lived 205 years, and he died in haran. -
125.
0bak beyim, sana iki çift lafım var! koskoca adamsın. paran var, pulun var, herşeyin var. binlerce kişi çalışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak. yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak. ama nasıl yakışmaz. sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi saim bey. sen mi büyüksün. hayır ben büyüğüm, ben, yaşar usta. sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç. gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiç birşey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz.biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun. dokunma artık aileme. dokunma çocuklarıma. dokunma oğluma. dokunma gelinime. eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. anlıyor musun. vururum ve dönüp arkama bakmam bile.
-
124.
0dandanakan savaşı selçuklular ileTümünü Göster
gazneliler arasında yapılan, selçukluların başarısıyla sonuçlanan savaş (1040).
sultan mesud, selçukluların artık kendi devleti için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu anlamış ve onlar üzerine sefere çıkmıştı. nihayet sultan mes'ud ilk iki savaşta selçukluları mağlup ettti ( 1039). ancak bu gazneliler için selçukluları tamamiyle itaat altına alabilecek kesin bir zafer değildi. bu bakımdan selçuklulara barış teklif edildi.
selçuklular tarafında da kabul edilen bu teklife göre; gazneli ordusu
herat'a gidecek, nesa, baverd, fevare şehir ve hududları selçuklulara teslim edilecek, selçuklular ele geçirmiş oldukları nişabur, serahs ve merv'i tahliye edeceklerdi. i̇ki tarafın da bu geçici barışı kabul etmelerinin sebebi, dinlenmek ve yeniden savaşa hazırlanmaktı.
selçuklular barış şartlarına uymadıkları gibi, gazneli topraklarına yeniden akınlara başladılar. sultan mes'ud tekrar selçuklulara karşı harekete geçti. selçuklular ile
gazneliler arasında devam eden savaşların en büyüğü ve önemlisi merv civarındaki dandanakan kalesi yakınında oldu.
selçuklular, sultan mes'ud idaresindeki ordu karşısında kesin sonucu alarak gaznelileri hezimete uğrattılar (24 mayıs 1040). dandanakan savaşını kazandıktan sonra selçuklu beyleri toplanarak tuğrul bey'i "horasan emiri" ilan ettiler. artık horasan'da tamamen bağımsız bir devlet kuruyorlar ve büyük bir imparatorluk için ilk adımlarını atıyorlardı. ayrıca devrin adeti gereğince civardaki hükümdarlara zaferlerini bildiren "fetih-nameler" gönderdiler.
selçuklu reisleri aynı ay içinde merv şehrinde toplanan kurultay'da bir araya gelerek mühim kararlar aldılar. bu toplantıda alınan kararlardan birisiyle abbasi halifesi kaim bi-emrillah'a sadık olduklarını ve horasan'da adaleti tesis edeceklerini bildirdiler. bundan sonra selçuklular hakim oldukları ve ayrıca ilerde ele geçirmeyi tasarladıkları ülkeleri yine eski türk geleneği gereğince bölüştüler.
bu bölüşmeye göre; tuğrul bey "sultan" sıfatı ile nişabur'u alarak batıya irak tarafına gidecekti. çağrı bey'e "melik" unvanı ile merkez merv olmak üzere ceyhun ile gazne arasındaki bölge, musa yabgu'ya, büst, herat ve sistan havalisi verildi. hanedana mensup şehzadeler de birer bölgenin zabtı ile görevlendirilmişlerdi.
selçuklular bu esas üzerine fetihlere giriştiler ve bu sür'atle gerçekleştirdiler. çağrı bey gaznelilere karşı başarılı savaşlar yaparak, onları horasan'dan tamamen uzaklaştırdı. bir gazneli ordusunu mağlup ederek belh şehrini ele geçirdi (1040 yılı sonbaharı). tuğrul bey ile beraber harezm'e yürüdüler ve ezeli düşmanları şah melik'i mağlup ederek, geçmişte uğradıkları baskının acısını çıkardılar ve harezm ülkesini selçuklu devleti'ne bağladılar (1043). daha sonra çağrı bey oğlu alp arslan'ın yardımı ile başarısını sürdürdü ve karahanlıları mağlup etti.
ele geçirdiği bölgelerde selçuklu hakimiyetinin tanınması ve buralara karahanlıların saldırmamaları şartı ile başarılı bir anlaşma yaptı (1050). çağrı bey ayrıca gazneliler sultanı i̇brahim ile de hindikuş dağları arada sınır olmak üzere anlaştı (1059). i̇ki devlet arasındaki bu anlaşma yarım asır kadar devam etmiştir.
selçuklu devleti'nin kuruluşunda büyük rolü olan çağrı bey, yetmiş yaşında serahs şehrinde öldü (1060). ailenin en büyüğü musa yabgu, dandanakan savaşından sonra herat'ı zabtetti (1040). o sistan bölgesini idaresi altında bulunduruyor ve daha çok herat'da oturuyordu. ancak onun hanedanın öteki üyeleri kadar başarılı olmadığı anlaşılıyor. nitekim 1064 yılında sultan alp arslan'a isyan etti. neticede herat kalesinde yakalanarak alp arslan'ın yanına zütürüldü ve böylece siyasi hayatı sona erdi. -
123.
0@126 bin bu seferde ezberden yazdığım gılgamış destanını kopyala yapıştır yapmışsın
-
122.
0gilgamiş destaniTümünü Göster
altinci tablet
kirini yıkadı, silâhlarını parlattı,
başını sallayarak saçının tutamlarını arkaya attı.
kirli giysisini fırlatıp temizini giydi,
savaş giysisini giyip beline işlemeli kemerini kuşandı.
gılgamış krallık tacını giyince,
gılgamış'ın güzelliği i̇ştar'ın güzel gözlerini kamaştırdı:
"gel gılgamış! benim güveyim ol!
bana meyveni armağan et, (57)
armağan etsene!
sen benim kocam ol, ben senin karın olayım!
sana altından ve lacivert taşından yapılmış koşu arabaları koşturayım!
tekerlekleri altın, boynuzları (58) ayna gibi parlayan madenden olsun!
buna ruhlar, dev gibi katırlar koşulsun!
sen evimize girince seni katran kokuları (59) karşılasın!
büyük rahipler ve soylular ayaklarını öpsünler!
krallar, büyükler ve beyler ayaklarının altına diz çöksünler!
dağların ve ülkelerin ürünlerini sana vergi olarak getirsinler!
sana keçiler üçüz, koyunlar ikiz yavrulasın!
senin sıpan bir ester yüküyle koşsun!
arabanın önündeki atın, yarışta birinci olsun!
boyunduruktaki öküzlerinin eşi olmasın!"
gılgamış, konuşmak için ağzını açıp görkemli i̇ştar'a dedi:
"seni ha!... seninle evlenirsem ne kazanacağım?
nasıl olsa kendimi yağlayacak yağım, ve üstüme giyecek giysim var.
yiyecek ekmeğim ve azığım vardır,
dahası, tanrılara yaraşır yemeğim, krallara özgü içkilerim bulunur!
(bir satır ekgib... bundan sonraki parçada, gılgamış, tanrıça'yı
şu biçimde aşağılıyor:)
...
...
...
... (60)
"... sen, soğukta ısıtmayan bir örtüsün!
sen rüzgâra ve fırtınaya engel olmayan uydurma bir kapısın!
sen, üstüne örtüleni altında ezen bir fil derisisin!
sen, içinde toplantı yapan yiğitlerin üstüne çöken bir saraysın!
sen taşıyıcısının üstünde eriyen bir ziftsin!
sen, taşıyıcısının üstünde boşalan bir kırbasın!
sen taş duvarı çatlatan bir kireçsin!
sen, düşman ülkesini çeken bir yemişsin! (61)
giyeni sıkan bir ayakkabısın!
dostlarından hangisini sonsuz olarak sevdin?
çobanlarından hangisini sürekli olarak beğendin?
haydi sevgililerinin adlarını sayayım!
(bir satır ekgib)
senin gençliğinin sevgilisi olan tammuz'a, (62)
yıldan yıla ağıtı yazgı kıldın.
sen, renkli çoban kuşunun aşkına düştün;
ama ona da vurup kanadını kırdın;
şimdi o, ormanlarda 'kappi' (63) diye bağırıp duruyor!
sen, gücü üstün olan aslanın aşkına düştün;
ama sonra ona yedi ve yedi tuzak çukurları kazdın.
sen, savaşa alışkın olan atın aşkına düştün;
ama sonra ona kırbaç, bizlengiç ve kamçıyı yazgı kıldın;
i̇ki kez yedi saat koşmayı yazgı kıldın;
ona suyu bulandırıp içirmeyi yazgı kıldın;
anası silili'ye sürekli yası yazgı kıldın!
sen, koyun çobanının aşkına düştün;
o, sana durmadan köz yığıp, günü gününe oğlaklar getirdi;
ama sonra ona vurup kurda döndürdün,
şimdi de kendi küçük çobanları onu kovalıyorlar;
dahası, kendi köpekleri bacaklarını ısırıyorlar.
sonra sen, babanın hurma bahçıvanı olan i̇şullanu'nun aşkına düştün;
o, sana durmadan bir sepet hurma getirip günü gününe sofranı donatırdı;
ama sonra ona göz atarak yaklaştın:
'i̇şullanu'cığım... (64) yiyelim,' dedin.
(bir satır çevrilememiştir.)
i̇şullanu şu yanıtı verdi:
'sen benden ne istiyorsun? sanki anam benim için pişirmedi mi?
ne diye kokmuş, çürümüş yemekleri yiyecekmişim?..
öyle ekmek ki, kabuğu sazdan ve dikendendir.' (65)
(bir satır ekgib)
sen onun söylediği bu sözleri duyduktan sonra,
ona vurup onu ... (66) döndürdün, ve bahçenin içine bıraktın.
(bir satır çevrilememiştir.)
şimdi beni seversen, beni de onlar gibi yaparsın."
o, i̇ştar, bunu duyar duymaz öfkelendi; yukarıya gökyüzüne çıktı.
i̇ştar, babası anu'nun huzuruna gitti.
o, anası antum'un huzuruna gitti ve dedi:
"babam! gılgamış bana sövüyordu!
gılgamış bana kokmuş, çürümüş şeyleri saydı.
kokmuş, çürümüş şeyleri!" anu konuşmak için ağzını açıp görkemli i̇ştar'a dedi:
"önce sen kavgaya başlamadın mı ki, o sana kokmuş şeyleri saydı.
kokmuş, çürümüş şeyleri!"
i̇ştar, konuşmak için ağzını açıp babası anu'ya dedi:
"babam, gılgamış'ı öldürmesi için bana gökyüzünün boğasını ver!
(bir satır ekgib)
fakat sen gökyüzünün boğasını bana vermezsen,
o zaman ben, cehennemin kapılarını kırar,
direklerini fırlatır, kapıları ardına dek açarım.
yaşayanları yemeleri için ölüleri kaldırırım.
dirileri yesinler diye!
o zaman dünyada ölüler dirilerden çok olur!"
anu, konuşmak için ağzını açıp görkemli i̇ştar'a dedi:
"kızım, benden istediğini yaparsam, yedi kavuz (67) yılları olur.
i̇nsanlar için buğday biriktirdin mi? hayvanlar için ot bitirdin mi?"
i̇ştar, konuşmak için ağzını açıp babası anu'ya dedi:
"baba, insanlar için buğday yığdım, hayvanlar için de ot sağladım!
onların yedi kavuz yıllarında doymaları için,
i̇nsanlara buğday topladım; hayvanlara ot yetiştirdim."
(üç satır ekgib)
anu, onun bu sözünü doyunca,
gökyüzünün boğasının zincirini i̇ştar'ın eline teslim etti.
o, boğayı yere indirmek için alıp aşağı zütürdü,
ve onu uruk ağılına sürdü.
(bir satır ekgib)
gökyüzünün boğası korku salarak aşağı indi.
o, birinci solumasında yüz kişi devirdi; iki yüz devirdi; üç yüz kişi...
i̇kinci solumasında yüz daha devirdi. i̇ki yüz daha, üç yüz kişi daha.
o, üçüncü solumasıyla engidu'ya saldırdı.
o, engidu'yu süseceği anda, engidu gözetleyip,
birdenbire boynuzlarını yakaladı.
hırsından gökyüzünün boğasının ağzından köpükler savruldu.
kuyruğunun kalın tarafıyla engidu'ya çarpıp onu yere attı.
engidu, konuşmak için ağzını açıp gılgamış'a dedi:
"eskiden biz kendi kendimize övündük. şimdi bunu gösterelim!"
(dört satır ekgib)
"bunu nasıl yapacağımızı sana öğreteyim:
sen ve ben ayrılmalıyız, ben boğayı kuyruğundan yakalayayım.
(üç satır ekgib)
kılıcın, onun boğazıyla boynuzlarının arasına insin."
engidu, gökyüzünün boğasını tutmak için,
kovalayıp sımsıkı kuyruğundan yakaladı.
engidu, onu iki eliyle tuttu,
ve gılgamış, usta bir kasap gibi, kılıcını güçlü ve güvenli bir vuruşla
onun boğazıyla boynuzlarının ortasına indirdi...
onlar orada gökyüzünün boğasını öldürdükten sonra,
yüreğini çıkarıp şamaş'ın önüne koydular.
onlar şamaş'ın huzurunda saygıyla eğilip geri çekildiler;
sonra her iki -
121.
0alın binler
özet caps: http://imgim.com/pdxozetgec.jpg -
120.
0okuyun lan binler baya faydalı bilgiler var. liselilik yapmayın.
-
119.
0gecmesende gibiyolar haberin yok
-
118.
0In biology, sex is a process of combining and mixing genetic traits, often resulting in the specialization of organisms into a male or female variety (known as a sex). Sexual reproduction involves combining specialized cells (gametes) to form offspring that inherit traits from both parents. Gametes can be identical in form and function (known as isogametes), but in many cases an asymmetry has evolved such that two sex-specific types of gametes (heterogametes) exist: male gametes are small, motile, and optimized to transport their genetic information over a distance, while female gametes are large, non-motile and contain the nutrients necessary for the early development of the young organism.Tümünü Göster
An organism's sex is defined by the gametes it produces: males produce male gametes (spermatozoa, or sperm) while females produce female gametes (ova, or egg cells); individual organisms which produce both male and female gametes are termed hermaphroditic. Frequently, physical differences are associated with the different sexes of an organism; these sexual dimorphisms can reflect the different reproductive pressures the sexes experience.
The life cycle of sexually reproducing organisms cycles through haploid and diploid stages. Sexual reproduction is a process where organisms form offspring that combine genetic traits from both parents. Chromosomes are passed on from one parent to another in this process. Each cell has half the chromosomes of the mother and half of the father.[1] Genetic traits are contained within the deoxyribonucleic acid (DNA) of chromosomes — by combining one of each type of chromosomes from each parent, an organism is formed containing a doubled set of chromosomes. This double-chromosome stage is called "diploid", while the single-chromosome stage is "haploid". Diploid organisms can, in turn, form haploid cells (gametes) that randomly contain one of each of the chromosome pairs, via a process called meiosis.[2] Meiosis also involves a stage of chromosomal crossover, in which regions of DNA are exchanged between matched types of chromosomes, to form a new pair of mixed chromosomes. Crossing over and fertilization (the recombining of single sets of chromosomes to make a new diploid) result in the new organism containing a different set of genetic traits from either parent.
In many organisms, the haploid stage has been reduced to just gametes specialized to recombine and form a new diploid organism; in others, the gametes are capable of undergoing cell division to produce multicellular haploid organisms. In either case, gametes may be externally similar, particularly in size (isogamy), or may have evolved an asymmetry such that the gametes are different in size and other aspects (anisogamy).[3] By convention, the larger gamete (called an ovum, or egg cell) is considered female, while the smaller gamete (called a spermatozoon, or sperm cell) is considered male. An individual that produces exclusively large gametes is female, and one that produces exclusively small gametes is male. An individual that produces both types of gametes is a hermaphrodite; in some cases hermaphrodites are able to self-fertilize and produce offspring on their own, without a second organism.[4]
Sex helps the spread of advantageous traits through recombination. The diagrams compare evolution of allele frequency in a sexual population (a) and an asexual population (b). The vertical axis shows frequency and the horizontal axis shows time. The alleles a/A and b/B occur at random. The advantageous combination AB arises rapidly with recombination (a), but must arise independently in (b).Evolution
Main article: Evolution of sex
Sexual reproduction first appeared about a billion years ago, evolved within ancestral single-celled eukaryotes.[13] The reason for the initial evolution of sex, and the reason(s) it has survived to the present, are still matters of debate. Some of the many plausible theories include: that sex creates variation among offspring, sex helps in the spread of advantageous traits, and that sex helps in the removal of disadvantageous traits.
Sexual reproduction is a process specific to eukaryotes, organisms whose cells contain a nucleus and mitochondria. In addition to animals, plants, and fungi, other eukaryotes (e.g. the malaria parasite) also engage in sexual reproduction. Some bacteria use conjugation to transfer genetic material between bacteria; while not the same as sexual reproduction, this also results in the mixture of genetic traits.
What is considered defining of sexual reproduction is the difference between the gametes and the binary nature of fertilization. Multiplicity of gamete types within a species would still be considered a form of sexual reproduction. However, no third gamete is known in multicellular animals.[14][15][16]
Human reproduction
Main articles: Human reproduction, Sexual intercourse, and Human sexuality
See also: Category:Human sexuality
This article is intended to focus on the biological aspects of sex. If you are interested in articles specifically related to humans and sexuality please see the above links.
Genetic
Like humans and other mammals, the common fruit fly has an XY sex determination system.In genetic sex determination systems, an organism's sex is determined by the genome it inherits. Genetic sex determination usually depends on asymmetrically inherited sex chromosomes which carry genetic features that influence development; sex may be determined either by the presence of a sex chromosome or by how many the organism has. Genetic sex determination, because it is determined by chromosome assortment, usually results in a 1:1 ratio of male and female offspring.
Humans and other mammals have an XY sex determination system: the Y chromosome carries factors responsible for triggering male development. The default sex, in the absence of a Y chromosome, is female. Thus, XX mammals are female and XY are male. XY sex determination is found in other organisms, including the common fruit fly and some plants.[17] In some cases, including in the fruit fly, it is the number of X chromosomes that determines sex rather than the presence of a Y chromosome.
In some ferns the default sex is hermaphrodite, but ferns which grow in soil that has previously supported hermaphrodites are influenced by residual hormones to instead develop as male.[23]
Sexual dimorphism
Common pheasants are sexually dimorphic in both size and appearance. Main article: sexual dimorphism
Many animals have differences between the male and female sexes in size and appearance, a phenomenon called sexual dimorphism. Sexual dimorphisms are often associated with sexual selection - the competition between individuals of one sex to mate with the opposite sex.[24] Antlers in male deer, for example, are used in combat between males to win reproductive access to female deer. In many cases the male of a species is larger in size; in mammals species with high sexual size dimorphism tend to have highly polygynous mating systems—presumably due to selection for success in competition with other males.
Other animals, including most insects and many fish, have larger females. This may be associated with the cost of producing egg cells, which requires more nutrition than producing sperm—larger females are able to produce more eggs.[25] Occasionally this dimorphism is extreme, with males reduced to living as parasites dependent on the female.
In birds, males often have a more colourful appearance and may have features (like the long tail of male peacocks) that would seem to put the organism at a disadvantage (e.g. bright colors would seem to make a bird more visible to predators). One proposed explanation for this is the handicap principle.[26] This hypothesis says that, by demonstrating he can survive with such handicaps, the male is advertising his genetic fitness to females—traits that will benefit daughters as well, who will not be encumbered with such handicaps.
Sex differences in humans include, generally, a larger size and more body hair in men; women have breasts, wider hips, and a higher body fat percentage. -
117.
0özet geç bin
-
116.
0@1 yazdığın kelime sayısı kadar yannan girsin zütüne
-
115.
0genesis 20Tümünü Göster
abraham and abimelech
1 now abraham moved on from there into the region of the negev and lived between kadesh and shur. for a while he stayed in gerar, 2 and there abraham said of his wife sarah, "she is my sister." then abimelech king of gerar sent for sarah and took her.
3 but god came to abimelech in a dream one night and said to him, "you are as good as dead because of the woman you have taken; she is a married woman."
4 now abimelech had not gone near her, so he said, "lord, will you destroy an innocent nation? 5 did he not say to me, 'she is my sister,' and didn't she also say, 'he is my brother'? i have done this with a clear conscience and clean hands."
6 then god said to him in the dream, "yes, i know you did this with a clear conscience, and so i have kept you from sinning against me. that is why i did not let you touch her. 7 now return the man's wife, for he is a prophet, and he will pray for you and you will live. but if you do not return her, you may be sure that you and all yours will die."
8 early the next morning abimelech summoned all his officials, and when he told them all that had happened, they were very much afraid. 9 then abimelech called abraham in and said, "what have you done to us? how have i wronged you that you have brought such great guilt upon me and my kingdom? you have done things to me that should not be done." 10 and abimelech asked abraham, "what was your reason for doing this?"
11 abraham replied, "i said to myself, 'there is surely no fear of god in this place, and they will kill me because of my wife.' 12 besides, she really is my sister, the daughter of my father though not of my mother; and she became my wife. 13 and when god had me wander from my father's household, i said to her, 'this is how you can show your love to me: everywhere we go, say of me, "he is my brother." ' "
14 then abimelech brought sheep and cattle and male and female slaves and gave them to abraham, and he returned sarah his wife to him. 15 and abimelech said, "my land is before you; live wherever you like."
16 to sarah he said, "i am giving your brother a thousand shekels [a] of silver. this is to cover the offense against you before all who are with you; you are completely vindicated."
17 then abraham prayed to god, and god healed abimelech, his wife and his slave girls so they could have children again, 18 for the lord had closed up every womb in abimelech's household because of abraham's wife sarah.
ccc the holy bible ccc -
114.
0sizin ananızın dıbını paslı permatikle doğrar, o kanayan amcıklarına, tuz döker, iyice yakar, sonra limon sıkar, yannanıma da, okaliptüslü diş macunu sürer, kanırtana, inletene böğürtene kusturana kadar giberim. hem de, 97 model, kartal slx imin bagajında, havasız ortamda tek nefeste giberim. gibtikten sonrada zımparayla silerim dıbının kanlarını. zımparaya yapışan et parçalarını da köpeklere yediririm.
-
113.
0@1 senin ben ta dıbına koyayım
-
112.
0genesis 19Tümünü Göster
sodom and gomorrah destroyed
1 the two angels arrived at sodom in the evening, and lot was sitting in the gateway of the city. when he saw them, he got up to meet them and bowed down with his face to the ground. 2 "my lords," he said, "please turn aside to your servant's house. you can wash your feet and spend the night and then go on your way early in the morning."
"no," they answered, "we will spend the night in the square."
3 but he insisted so strongly that they did go with him and entered his house. he prepared a meal for them, baking bread without yeast, and they ate. 4 before they had gone to bed, all the men from every part of the city of sodom—both young and old—surrounded the house. 5 they called to lot, "where are the men who came to you tonight? bring them out to us so that we can have sex with them."
6 lot went outside to meet them and shut the door behind him 7 and said, "no, my friends. don't do this wicked thing. 8 look, i have two daughters who have never slept with a man. let me bring them out to you, and you can do what you like with them. but don't do anything to these men, for they have come under the protection of my roof."
9 "get out of our way," they replied. and they said, "this fellow came here as an alien, and now he wants to play the judge! we'll treat you worse than them." they kept bringing pressure on lot and moved forward to break down the door.
10 but the men inside reached out and pulled lot back into the house and shut the door. 11 then they struck the men who were at the door of the house, young and old, with blindness so that they could not find the door.
12 the two men said to lot, "do you have anyone else here—sons-in-law, sons or daughters, or anyone else in the city who belongs to you? get them out of here, 13 because we are going to destroy this place. the outcry to the lord against its people is so great that he has sent us to destroy it."
14 so lot went out and spoke to his sons-in-law, who were pledged to marry [a] his daughters. he said, "hurry and get out of this place, because the lord is about to destroy the city!" but his sons-in-law thought he was joking.
15 with the coming of dawn, the angels urged lot, saying, "hurry! take your wife and your two daughters who are here, or you will be swept away when the city is punished."
16 when he hesitated, the men grasped his hand and the hands of his wife and of his two daughters and led them safely out of the city, for the lord was merciful to them. 17 as soon as they had brought them out, one of them said, "flee for your lives! don't look back, and don't stop anywhere in the plain! flee to the mountains or you will be swept away!"
18 but lot said to them, "no, my lords, [b] please! 19 your [c] servant has found favor in your [d] eyes, and you [e] have shown great kindness to me in sparing my life. but i can't flee to the mountains; this disaster will overtake me, and i'll die. 20 look, here is a town near enough to run to, and it is small. let me flee to it—it is very small, isn't it? then my life will be spared."
21 he said to him, "very well, i will grant this request too; i will not overthrow the town you speak of. 22 but flee there quickly, because i cannot do anything until you reach it." (that is why the town was called zoar. [f] )
23 by the time lot reached zoar, the sun had risen over the land. 24 then the lord rained down burning sulfur on sodom and gomorrah—from the lord out of the heavens. 25 thus he overthrew those cities and the entire plain, including all those living in the cities—and also the vegetation in the land. 26 but lot's wife looked back, and she became a pillar of salt.
27 early the next morning abraham got up and returned to the place where he had stood before the lord. 28 he looked down toward sodom and gomorrah, toward all the land of the plain, and he saw dense smoke rising from the land, like smoke from a furnace.
29 so when god destroyed the cities of the plain, he remembered abraham, and he brought lot out of the catastrophe that overthrew the cities where lot had lived.
lot and his daughters
30 lot and his two daughters left zoar and settled in the mountains, for he was afraid to stay in zoar. he and his two daughters lived in a cave. 31 one day the older daughter said to the younger, "our father is old, and there is no man around here to lie with us, as is the custom all over the earth. 32 let's get our father to drink wine and then lie with him and preserve our family line through our father."
33 that night they got their father to drink wine, and the older daughter went in and lay with him. he was not aware of it when she lay down or when she got up.
34 the next day the older daughter said to the younger, "last night i lay with my father. let's get him to drink wine again tonight, and you go in and lie with him so we can preserve our family line through our father." 35 so they got their father to drink wine that night also, and the younger daughter went and lay with him. again he was not aware of it when she lay down or when she got up.
36 so both of lot's daughters became pregnant by their father. 37 the older daughter had a son, and she named him moab [g] ; he is the father of the moabites of today. 38 the younger daughter also had a son, and she named him ben-ammi [h] ; he is the father of the ammonites of today. -
111.
015. tavuklardır. günümüzde birçok kümeste tavuk yetiştirilirken makineleşme ileri seviyededir. bilimsel yöntemler uygulanarak günümüzde fazla miktarda beyaümü, ormanların tahrip edilmesi, çö ilaçları insanlar ve çevre açısından yararlı kimyasallardır. nitekim dünyadaki büyük kıtlıkların önüne geçmede böck ilaçlarının etkisi azımsanamamaktadır.[48][49] ancak çoğu yoruma göre doğa ile gıda gereksiniminin arasındaki bağın kaçınılmaz değildir.[50] ayrıca böcek ilaçlarınının sadece ekin döngüsü gibi tarımsal yöntemleri yenilediği belirtilmektedir.[47]Tümünü Göster
i̇klim değişimi [değiştir]
i̇klim değişimleri, sıcaklık ve nemdeki değişiklikler dolayısıyla tarımsal ürünlere etki etmektedir.[35] tarımsal faaliyetler, küresel ısınmanın etkilerini hafifletebileceği gibi, yanlış kullanımda durumu daha da ağırlaştırabilmektedir. atmosfere salınan co2 gazının büyük kısmı toprak altında çürüyen organik atıkların yaydığı metan gazından kaynaklanmaktadır. yine metan gazının en fazla yayıldığı alanlar olan nemli topraklar; çeltik gibi sulak tarım ürünlerinin yetiştirilmesinin bir sonucudur.[51] üstelik ıslak veya havasız toprakta azot oluşur. bu azottan oluşan sera gazı nitrik oksit havaya yayılır.[52] kullanımda değişiklik yapılarak sera gazların yayılması azaltılabilinir ve toprak, atmosferden co2 ayırmak için kullanılabilinir.
(guru buraya gelsin chabuk, 30.06.2010 17:18)
loading... #8820396 * :o :( /msj ?
17. ccc sanayi devrimi ccc
(cocka, 30.06.2010 17:18)
loading... #8820449 * :o :( /msj ?
18. tarım ve petrol [değiştir]
2005 yılı tarım verileri
1940'lardan beri tarım verimi, petrokimyasal böcek ilaçlarından, gübrelerden ve zamanla oluşan makinalaşmadan arttı. 1950 ve 1984 yılları arası tarımda bütün dünyada gelişen green revolution (türkçede: yeşil devrim) olarak adlandırılmış makinalaşmadan dünya tahıl verimi %250 arttı.[53][54] bu gelişmenin sonucu olarak dünya nüfusu son 50 yılda ikiye katlandı. ancak her bir enerji ünitesi, üretimin artmasıyla doğru orantılı olarak arttı. ekim-biçim için ayrı, taşıma için ayrı, satış için ayrı enerji kaynakları gerekti.[55] ancak bu durum petrol yandaşı tarım üretici grupları tarafından tartışılmaktadır.[56] bu geniş enerji gereksinimlerinin büyük bir bölümü fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. bunun sebebi; günümüz çağdaş tarımının petrokimya ve mekanikleşmeye olan güvenidir.[57][58][59][60][61]
çağdaş veya sanayileşmiş tarım daima petrole şu iki alanda bağımlıdır;
toprağın işlenmesi
ürünlerin taşınması
suni gübre üretimi
bu da ürünlerin ulaştığı her bir insan başına yaklaşık 400 galon (yaklaşık 1514 litre) petrole karşılık gelmektedir. bu da dünyada kullanılan petrolün %17'sine eşittir.[62] petrol ve doğal gaz yine gübrelemenin ana basamaklarını oluşturmaktadır. ayrıca gıdaların satıştan önceki tüm işleme basamaklarında petrol ürünlerinden elde edilen enerji kullanılmaktadır. bir kahvaltılık gevreğin üretimi için yarım galon (1.8 litre) petrol harcanmaktadır.[63] dünyanın dört bir yanında üretilen tarım ürünleri sadece bir noktaya ulaşmak için ortalama 1,500 mil yol katetmektedir.[64]
petrol ve ürünlerinde görülen herhangi bir azalma, dünyadaki gıda trafiğini büyük bir ivmeyle azaltacaktır. tüketicilerin bu konuda bilinçlenmesi, yakıt için organik tarıma ve başka sürdürülebilir tarıma ilgi artmasının önemli sebeplerindendir. modern organik tarım yöntemlerini kullanan çiftçiler, verimlerinin geleneksel tarımın fosil yakıtlı suni gübre ve böcek ilacı kullanılmayan yöntemlerine göre aynı çoklukta olduğunu belirttiler. monokültür tarım tekniklerinden petrola dayanan teknoloji sayesinde zarar görmüş olan verimlerin toprakta tekrar yenilenmesi zaman alacaktır.[65][66][67][68]
birleşik devletlerin yakıta olan bağımlılığı ve besin maddelere olan ihtiyacının karşılanmasının tehlikeli olabilmesi tüketiciyi bilinçlendirme hareketine yol açtı. tüketici besin maddelerin oluşunun bütün adımlarını izleyerek bilinçlendirildi. besinin oluşunun adımlarını leopold center for sustainable agriculture "... besinin yetiştiği yerden tüketicinin satın aldığı yere kadar yolculuğu" olarak tanımladı. leopold center 'nın bilim insanları yaptıkları bir araştırmada yörede yetişen besini ve uzak mesafede yetişen besini karşılaştırdığında , yörede yetişen besinin yolunun son hedefe kadar ortalama 44.6 mil, gemiyle getirilen besinin yolunun ise ortalama 1,546 mil olduğunu hesaplamışlardır.[69]
besinin geldiği mesafeye önem vermekle yerel besin yetişimini destekleyen tüketiciler kendilerine "locavore" diyorlar; besinin organik olmasına önem vermeden yerel besin yetişim sistemine geri dönüşü savunuyorlar. locavore'lar, gemilerin fosil yakıtlara olan bağımlılıklarından, kaliforniya'dan gemiyle new york'a getirilen organik marulların sürdürülebilinen bir besin kaynağı olmadığı görüşündeler. "locavore" hareketiyle birlikte yakıta dayanan tarıma bağlılığa toplumda ve belediye bahçeliğinde ilgi arttı.
(guru buraya gelsin chabuk, 30.06.2010 17:18)
loading... #8820451 * :o :( /msj ?
19. @1 resmen gibmiş
(DerMeisters, 30.06.2010 17:18)
loading... #8820461 * :o :( /msj ?
20. Bir Aşkın Arkasından Yazılan En Uzun Yazı...
AlıŞamadım. Bana henüz anlar bile zor geliyor. Senin halinden hiç haberim yok. Çocuklar istemeden posta güvercinimi vurmuŞ. KöŞe baŞındaki gözleri görmeyen adam söyledi. Sanırım o da biliyor, seni ne çok özlediğimi. Bana uzak çöllerden üç kum tanesi getirebilir misin? Ya da darağaçları kurabilir misin düŞlerime? Hiç sanmam! Ben seni tam yirmi üç asır bekledim. Dile kolay, bana zor. Bütün büyük aŞklara Şahit oldum. Zaman geçti. Ben geçtim. Sen geldin.
Bir kaç gün yanımda kal. Yeniden gidiŞine çoktan razıyım. Söz ağlamayacağım. Kabul! Teninin sıcaklığından vazgeçtim. Sahi! Sıcak mıydı tenin?.
Hasretini üç gün önce güneŞ doğarken boğdum. Üç gündür can çekiŞiyor kollarımda. Bir kez olsun öpemedim. Geride kalan benim cesedim... Gece yarısı sesler duyuyorum. Sesler boŞlukta kaybolmuyor, çoğalıyor. Kendi sesimi duyamıyorum. Saçlarını tutasım geliyor, Dokununamıyorum. DüŞlerime öyle uzaksın ki!.
Bir de yorgunluk... Öyle çöktü ki üzerime. Biraz düŞünsen, beni anlarsın.
Savunmasız giriyorum tüm savaŞlara. Yenilmeyi göze alıyorum. Yanılıyorsun! Büyülü dağdaki tanrılardan umudumu keseli çok zaman oldu. Artık kurak değil kutsal topraklara inanıyorum. Yüreğine ektiğim tohum filiz vermedi. ÇoK ama çok yazık.
KuŞların göç mevsimi geldi. Tatile gittiğimiz o Akdeniz kasabasına gidiyor bütün kuŞlar. Şarkı söylemek geliyor içimden. Sesim kısılmıŞ... Notalara basmıyor yüreğim. Vazgeçtim. Bu gece Şarkı söylemeyeceğim...
Bütün büyüler çaresiz. Kaderimi değiŞtirmek, imkansızlığa atılan boŞ adımlar gibi. Bir sonraki adım, bir öncekiyle aynı noktada. Noktalar senin inadına takılmıŞ, inadın öfkene... inadına mavi ya hep düŞlerim. Biliyorum, gökyüzü çıldıracak birazdan. kararacak yer yüzü, ben kokunu arayacağım... Seni yeniden bulma ihtimalim, ölümden de mi az dersin?
TaŞ kesiyor bulutlar. TaŞ yağıyor... TaŞ taŞ üstünde kalmıyor. Duydum!. TaŞlaŞmıŞ diyorlar yüreğin, doğru mu? Tanımadığım rüzgarlar var penceremde. Daha acısı tanımadığım kokular bulaŞacak tenime. Radyoda ince bir sevda var, bir Şarkıda senin için tuttum. Sahiden bu defa çok kırıldım...
Hayata rast gele serpilmiŞ tohumlar gibiyiz. Topraklar göz alabildiğine geniŞ, çöl kadar kurak. Mevsimler çabalasa da tohumlar çaresiz. Bulutlar seviŞmeli ardı ardına, toprak nemi görmeli, ben seni... Az sonra turuncu kuŞlara havalanacak göğe. Kanarsa, kanatları masmavi kesilecek, binlerce parçaya bölünecek yüreğin. Beni bir kez daha seveceksin... Bin kez daha...
Gün ha doğdu ha doğacak. Biliyorum. Ha döndün ha döneceksin...
Gizli kalıyor tüm yaralarım umutlarımın altında. Kimseler bilmiyor. Sen bile. Dillere düŞüresim geliyor kendimi. Kollarına düŞüresim geliyor. Çocuk yüreğim cesaretini yitiriyor. KuŞlar yeniden havalanıyor. Kanat sesleri gidiŞini hatırlatıyor, korkuyorum. Oysa korkutmazdı hiçbirŞey, sen bile... GidiŞin bile...
Duydun mu? AŞka ihanet gerek, ihanete aŞk! Seni en derinlerine gömdüm Akdeniz� in. Deniz kabuğunun içine sakladım. Hadi! Durma, nefes almaya çalıŞ. Ben bütün boŞluklarda nefes almayı senin zorunla öğrendim.
Uçsuz bucaksız topraklara ektim sevdanı. Hasat mevsimi yaklaŞtı. Şimdi tam da sürgün zamanı. Tüm kapılar kapalı. Anahtarlar çaresiz. Ege� den bir avuç su serptim yüreğime... Yangını sönmedi.
Bana çok uzaklara gideceğini söylediğin gün kahrımdan ölebilirdim. Henüz sana bir kez bile sarılmadan, gözlerinin içine bakarak sana deliler gibi seviyorum demeden, uzaklara nasıl gidebilirsin? aklım almıyor...
Tut ki! Mum ıŞığında seviŞtim seninle. Beyaz bir salıncak kurdum düŞlerime. Bulutlara astım iplerini. Okyanus serdim altına. DüŞersen incinme diye... -
110.
0okuyanın dıbına koyarım ha
-
109.
0genesis 18Tümünü Göster
the three visitors
1 the lord appeared to abraham near the great trees of mamre while he was sitting at the entrance to his tent in the heat of the day. 2 abraham looked up and saw three men standing nearby. when he saw them, he hurried from the entrance of his tent to meet them and bowed low to the ground.
3 he said, "if i have found favor in your eyes, my lord, [a] do not pass your servant by. 4 let a little water be brought, and then you may all wash your feet and rest under this tree. 5 let me get you something to eat, so you can be refreshed and then go on your way—now that you have come to your servant."
"very well," they answered, "do as you say."
6 so abraham hurried into the tent to sarah. "quick," he said, "get three seahs [b] of fine flour and knead it and bake some bread."
7 then he ran to the herd and selected a choice, tender calf and gave it to a servant, who hurried to prepare it. 8 he then brought some curds and milk and the calf that had been prepared, and set these before them. while they ate, he stood near them under a tree.
9 "where is your wife sarah?" they asked him.
"there, in the tent," he said.
10 then the lord [c] said, "i will surely return to you about this time next year, and sarah your wife will have a son."
now sarah was listening at the entrance to the tent, which was behind him. 11 abraham and sarah were already old and well advanced in years, and sarah was past the age of childbearing. 12 so sarah laughed to herself as she thought, "after i am worn out and my master [d] is old, will i now have this pleasure?"
13 then the lord said to abraham, "why did sarah laugh and say, 'will i really have a child, now that i am old?' 14 is anything too hard for the lord ? i will return to you at the appointed time next year and sarah will have a son."
15 sarah was afraid, so she lied and said, "i did not laugh."
but he said, "yes, you did laugh."
abraham pleads for sodom
16 when the men got up to leave, they looked down toward sodom, and abraham walked along with them to see them on their way. 17 then the lord said, "shall i hide from abraham what i am about to do? 18 abraham will surely become a great and powerful nation, and all nations on earth will be blessed through him. 19 for i have chosen him, so that he will direct his children and his household after him to keep the way of the lord by doing what is right and just, so that the lord will bring about for abraham what he has promised him."
20 then the lord said, "the outcry against sodom and gomorrah is so great and their sin so grievous 21 that i will go down and see if what they have done is as bad as the outcry that has reached me. if not, i will know."
22 the men turned away and went toward sodom, but abraham remained standing before the lord. [e] 23 then abraham approached him and said: "will you sweep away the righteous with the wicked? 24 what if there are fifty righteous people in the city? will you really sweep it away and not spare [f] the place for the sake of the fifty righteous people in it? 25 far be it from you to do such a thing—to kill the righteous with the wicked, treating the righteous and the wicked alike. far be it from you! will not the judge [g] of all the earth do right?"
26 the lord said, "if i find fifty righteous people in the city of sodom, i will spare the whole place for their sake."
27 then abraham spoke up again: "now that i have been so bold as to speak to the lord, though i am nothing but dust and ashes, 28 what if the number of the righteous is five less than fifty? will you destroy the whole city because of five people?"
"if i find forty-five there," he said, "i will not destroy it."
29 once again he spoke to him, "what if only forty are found there?"
he said, "for the sake of forty, i will not do it."
30 then he said, "may the lord not be angry, but let me speak. what if only thirty can be found there?"
he answered, "i will not do it if i find thirty there."
31 abraham said, "now that i have been so bold as to speak to the lord, what if only twenty can be found there?"
he said, "for the sake of twenty, i will not destroy it."
32 then he said, "may the lord not be angry, but let me speak just once more. what if only ten can be found there?"
he answered, "for the sake of ten, i will not destroy it."
33 when the lord had finished speaking with abraham, he left, and abraham returned home.
-
buda mematinin annesiydi iyi geceler
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 15 12 2024
-
engeli memati part 5
-
memati nin dedesi bedeli parası vermediği için
-
mematinin annesine ev ziyareti yapicz
-
qutu denen arızalı
-
memati neden özelden gay oldum hem züttü
-
habiscan bulge kendinlemi konuşuyorsun
-
inci sözlük olarak malike bir gözükseniz
-
gay pataklayan seni bu pozisyona getirip
-
annesi güzel olanlar liste part 1
-
serkan inci bu kitabı millete kitledi lan
-
sakal atmak ne demek
-
memati bana neden özelden böyle bişey yazdın koç
-
adamın biri cinle anlaşma yapmış cin ona
-
21 yuzyilda her irk ve cinsiyet
-
qutu hornetci çıktı
-
oğlumu bıraktığım zaman 4 yaşındaydı
-
kayra olarak yeni projeler için
-
bu sicarken klozetin içine mini kamera koycan
-
beni kırmadığın için sağol wowgirl
-
560 bin lira ile yapılabilecekler
-
memati özürlü tedavisinden gelmedi
-
bu nedir ya bu nedir ya bu nedir
-
memati bu şarkıyı dinliyerek incide taklıyor
-
qutu bir çeşit kerhane beçidir
-
taklatamayan nicki yazar fetöcüdür
-
taşaklar neden paslanmış metal gibi kokar
-
mematinin annesi böyle olduğu için
- / 1