1. 1.
    +28 -4
    @2 ne ağzı aq salağı elle yazıyon elle muallak
    ···
  2. 2.
    +4 -1
    ben yazarken aynı anda sesli okuyorum huur çocuguuuuuuuuuuuuuuuuuuuu!!
    ···
  3. 3.
    +3 -1
    hiç bir şey agız dolusu "özet geççç binçççççççç" demenin yerini tutamaz.
    ···
  4. 4.
    +1
    sadede gelinin incece versiyonu.
    ···
  5. 5.
    +1
    @2 ağzı doluyken özet geç bin demiş
    ···
  6. 6.
    +1
    öncelikle hepinizin dıbınakoyim;
    kierkegaard dindar babasının etkisiyle din eğitimi alarak ve katı bir dinsel atmosfer içinde yetişti. tüm yaşamında bu çocukluğun etkisi görülür. kendisi de dinsel düşünceleri olan birisi olmakla birlikte sürekli din adamlarıyla, kurumlarıyla ve düşünceleriyle çatışma halinde oldu. mevcut hıristiyanlığın yozlaşmış olduğunu ileri sürdü ve hıristiyan inancinin tamamen yenilenmesine yönelik eleştiriler geliştirdi. kierkegaard, din ve tanrıyı tamamen bireysel bir konu olarak değerlendirdi. bu yönde giderek sistematik felsefenin bireyi gözardi eden bütüncüllüğünü de reddetti. felsefesinde bireyi merkeze aldı.

    varoluş, "somut, öznel ve uyanık insanın yaşamıdır." varoluş terimini modern anlamda kullanan ilk filozoftur kierkegaard. varoluş derken ne anlıyor? ilkin soyut düşünmeye karşı somut düşünüşe yönelir o. soyut düşünme de varoluşla ilgili kaygılarıyla birlikte tek kişi unutulmuştur. ikinci olarak nesnel düşünceye karşı çıkar. nesnel düşünce de kişisel tutkunun, sevgi ve nefretin, ilginin kısaca her içten olan şeyin öldüğüne inanır. nesnel düşünme karşısına, öznel düşünmeyi koyar.

    bu felsefe doğrudan doğruya şu çağrıyı duyurmak ister: "yaşdıbını boşuna harcama, günlerini öldürme, uyku içinde geçirme, uyan ve insan ol!" kendisi "bütün yaşdıbını, doymuşluğu içinde uyuklayan insanları nasıl uyandırabileceğini düşünmekle geçirdiğini" söyler. belki insanları biri cılız biri kanatlı eşit olmayan- iki atın çektiği bir arabaya oturup yürü diye bağırsa! belki o zaman uyanacaktır. kanatlı at sonsuzluk, cılız at zaman, arabacı da içimizden her biri. zaman içinde sonsuzluğun kendisine parıldadığı kimse, kendi varoluşunda uyanmış olan kimsedir. en iyi uyandırma aracı da kaygılı korku ya da iç-daralmasıdır. her insanın içinde bu korku yerleşiktir. ona göre dünya da yapayalnız kalabileceği, tanrı tarafından unutulmuş olabileceği, milyonlarca iş güç arasında gözden kaçmış olabileceği korkusu. ama korku, bu iç daralması korkak ruhlar için değildir. ancak korkuyu ta yüreğinde bütün uyanıklığı ile tutan ve bundan kaçmayan kimse, bu korkuyla varoluşunun uyanıklığını sürdürebilir.

    böylece varoluş sorusuna kierkegaardın verdiği cevap: varoluş, somut, öznel ve uyanık insanın yaşamıdır. varoluş, uyanık insanın yaşdıbını en açık sorumluluğu içinde sürdürdüğü bir bölümüdür, bir parçasıdır. ancak varoluş, üzerinde düşünmeye elverişli değildir, onu düşündüğümüz anda onu ortadan kaldırmış oluruz. "kendisini düşündürmeyen bir şey vardı" diyebiliriz ancak, o da şu: varolmuş olan. kavranamayan, olağanüstü bir şey ona ancak sezerek ve inanarak yakınlaşabiliriz.

    varoluş öyle ise irrasyonel yani us dışıdır. onu kavramlarımızla kavramaya çalışır çalışılmaz kaçıp gider elimizden. öyle ise varoluş, paradoksal bir şeydir. ancak düşünmeden önce veya sonra, ancak tutkular ve eylemlerle bir an için onu yakalayabiliriz, bir anlık, birden bire olan bir parlama içinde onu görebiliriz. büyük ruh hareketlerinde ve tutkulu eylemlerde mantıksal düşünme çözülür, kaybolur. düşünmek ve varoluş-olmak birleşemez.
    teşekkürler.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +1
    ... ………………………………………………………._¸„„„„„„_
    …………………….………………………... „--~*'¯……………….'
    ………….………………………………… („-~~--„¸_………….,/ì'ì
    …….……………………………….¸„-^"¯ : : : : ::: : :¸-¯"¯/'
    ……………………¸„„-^"¯ : : : : :: : : : : : : : '¸„„,-"
    • *¯¯¯'^^*^*'"¯ : : : : : : : : : : : : : :¸-"
    .:.:.:.:.„-^" : : : : : : : : : : : : : : : : :„-"
    :.:.:.:.:.:.:.:.:.:.: : : : : : : : : : ¸„-^¯
    .::.:.:.:.:.:.:.:. : : : : : : : ¸„„-^¯
    :.' : : ' : : : : : : : ;¸„„-~"¯
    :.:.:: :"-„""***/*'ì¸'¯
    :.': : : : :"-„ : : :"
    .:.:.: : : : :" : : : : ,
    :.: : : : : : : : : : : : 'ì
    : : : : : : :, : : : : : :/
    "-„_::::_„-*__„„~"
    ···
  8. 8.
    0
    ozet yok, ozet mozet yok okuyun amk, lan sadece yarim sayfa yazdim okuyun noolcak, ozet yok hehe, ozet yok zaaaa xd yazanlar icin:
    ozet gec huur cocugu
    kisa yaz hayvan soyu(hayvanla birlesmis, hayvan surusu, hayvandan gelen, hayvan sever, hayvanat bahcesi vb.)
    klavyeye basan parmaklarin gotune girsin
    ozet gec amk liselisi
    ···
  9. 9.
    0
    twitter amk
    ···
  10. 10.
    0
    bir inci atasözü. bir zamanlar...
    ···
  11. 11.
    0
    jül sezar (latince: gaius julius caesar, okunuşu: kaysar), 12 temmuz mö 100[1] – 15 mart mö 44), romalı askerî ve politik lider. aynı zamanda iyi bir hatip ve güçlü bir yazar olan sezar, dünya tarihinin en etkili insanlarından birisi olarak kabul edilir. eylemleriyle roma cumhuriyeti'nin roma i̇mparatorluğu'na dönüşmesinde kritik bir rol oynamıştır.
    roma senatosundaki optimates kliğine mensup muhalifleri marcus porcius cato ve marcus calpurnius bibulus'a karşı, populares kliğine mensup bir politikacı kimliğiyle, marcus licinius crassus ve gnaeus pompeius magnus'la birlikte gayri resmi olarak roma politik yaşdıbına birkaç yıllığına yön verecek olan birinci üçlü yönetimi kurdu. galya'yı fethederek roma topraklarını atlas okyanusu'na kadar genişletti ve aynı zamanda mö 55 yılında britanya'nın romalılarca ilk işgalini gerçekleştirdi. triumvirliğin yıkılmasıyla birlikte pompey ve senato ile arası açıldı. mö 49 yılında lejyonlarının başında rubicon nehrini geçmesiyle başlayan iç savaş sonucu roma dünyasının tartışmasız hâkimi haline geldi.
    hükümetin kontrolünü ele almasının ardından, roma toplumu ve yönetimini kapsayan geniş bir reform hamlesi başlattı. hayat boyu diktatör (dictator perpetuus) ilan edildi ve cumhuriyet bürokrasisini ağır biçimde merkezîleştirdi. ancak sezar'ın eski arkadaşlarından marcus junius brutus'un önderliğindeki, cumhuriyeti eski işleyişine kavuşturmayı hayal eden bir grup senatör tarafından 15 mart mö 44 tarihinde öldürüldü. suikastın ardından başlayan yeni bir iç savaş, vârisi gaius octavianus'un roma dünyası üzerinde baskın bir otokratik güç haline gelmesine yol açtı. sezar, suikastten iki yıl sonra, mö 42 yılında senato tarafından resmen kutsanarak roma tanrılarından biri ilan edildi.
    sezar'ın hayatı hakkındaki bilgilerin çoğu, askerî seferlerini anlattığı, kendisi tarafından yazılmış olan "yorumlar" (commentarii) adlı hatıralarından ve cicero gibi politik rakiplerinin mektup ve söylevlerinden, sallustius'un tarihsel yazılarından ve catullus'un şiirleri gibi çağdaşı kaynaklardan elde edilmiştir. hayatına dair pek çok ayrıntılı bilgi sonraki yüzyıllarda yaşamış olan appian, suetonius, plutarch, cassius dio ve strabo gibi tarihçiler tarafından aktarılmıştır

    sezar, soylarının tanrıça venüs'ün sözde oğlu troyalı prens aeneas'ın oğlu iulus'tan geldiğini iddia eden ve patrici sınıfından bir aile olan julia gens'ine mensuptur.[2][3] "sezar" cognomen'i, yaşlı plinius'a göre sezaryenle doğmuş bir atasından gelir (latince "kesmek" anldıbına gelen caedo, caedere, cecidi, caesum fiillerinden türemiştir).[4] historia augusta'nın bu konu hakkındaki diğer üç iddiası ise sırasıyla şöyledir: i̇lki sezar'ın saçının çok sık olması (latince caesaries); diğeri gözlerinin parlak gri olması (latince oculis caesiis); ya da savaşta bir fil öldürmüş olması (mağribi dilinde caesai ) nedeniyle bu unvanı almıştır.[5] sezar'ın bastırdığı gibkeler üzerinde fil bulunması adı geçen son iddiayı destekler niteliktedir.[6]
    antik şecerelerine rağmen julii caesare'ler politik olarak etkili bir aile değildi ve mensuplarından sadece üçü konsül seçilebilmişti. sezar'ın aynı adı taşıyan babası cumhuriyetin seçimle iş başına gelen üst düzey magistraları arasında ikinci sırada yer alan praetorluk makdıbına kadar yükselme başarısı göstermiş, belki de ünlü kayınbiraderi gaius marius sayesinde asya eyaleti valiliği yapmıştır.[7] annesi aurelia cotta birkaç konsül çıkarmış etkili bir aileden geliyordu. sezar'ın vasisi olarak iyi bir hatip ve dil bilimci olan galya kökenli marcus antonius gnipho'nun atandığı bilinir.[8] sezar'ın her ikisinin de adı julia olan iki kız kardeşi vardı. sezar'ın çocukluğu ile ilgili kayıtlar çok azdır. suetonius ve plutarch'ın biyografilerinde sezar'ın hikâyesi birden bire gençliğinden başlar ve her iki eserde de açılış paragrafları kayıptır.[9]
    sezar'ın gelişim yıllarına tam bir kargaşa hâkimdi. roma'nın müttefiklerine verilen roma yurttaşlığı hakkının geri alınmasının neden olduğu kargaşa, roma ve i̇talyan müttefikleri arasında sosyal savaş olarak adlandırılan bir savaşa neden olurken pontuslu vi. mithridates roma'nın doğu eyaletlerini tehdit eder hale gelmişti. roma siyaseti ana olarak iki hizip olarak bölünmüş, optimates adındaki birinci hizip senato içerisinde aristokratik yönetimi savunurken, populares hizbi doğrudan seçimleri tercih etmekteydi. sezar'ın amcası marius, popularis hizbine mensupken rakibi lucius cornelius sulla bir optimas idi. hem marius hem de sulla sosyal savaş sırasında sivrilmişler,
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    0
    özet geçin lan binler
    ···
  13. 13.
    0
    çok gibimsonik bi söz
    ···
  14. 14.
    0
    gibtim la ben bunu
    ···
  15. 15.
    0
    ne taktan bi söz lan
    ···
  16. 16.
    0
    özet geç bin
    ···
  17. 17.
    0
    yeter lan bıktım amlılardan bana küfür edin
    ···
  18. 18.
    0
    inci sözlük mottolarından biri.
    ···
  19. 19.
    0
    http://capsverlan.tr.cr/s...c07e8cf57b53f7f5b33bc1fd0
    ···
  20. 20.
    0
    özet gggggggeeeeeeeeççççççççççççççççççççççççççç piiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiğğğğğğğğğğğğğğğğççççççççççççççççççççççççççççççççççççççççççççççç !!! dıbını yararım liseli ! bunlar bağırmadan söylenmez kızlar.
    ···