1. 1.
    +1
    nuh ve nuh oğullari

    genelde, insan tarihinin 10,000 sene önce biten son buzul çağın gerilemesiyle başladığı inanılır, tabii burada taş devrinden başlayan yükselişten söz ediyoruz. atlantis’in olması gerektiği çağda dünyanın büyük kısmı buzlarla örtülü olmalıydı. bu buzlar hemen hemen kanada’nın ve kuzey avrupa’nın çoğunu kapladığı gibi güney amerika’nın bazı kısımlarını örtüyordu. demek oluyor ki, dünyanın etrafında ince bir kuşak uygarlığı barındıracak durumdaydı. aslında dünyanın şimdiki durumu bundan iyi olmakla beraber yine de, onun yuvarlak oluşu ideal iklim açısından güneşi bazı yerleri fazla, bazı yerleri az ısıtmaya ve aydınlatmaya yol açıyor. ancak, buzul çağı ile ilgili bilmediğimiz birçok şey vardır. buzul çağların neden olduklarını bilim adamları saptayamamıştır. bir takım hipotezler ortaya atılmıştır. güneşte periyodik olarak ısı gücün azaldığı veya güneş sistemi zaman zaman soğuk alanlara girdiği ortaya atılmıştır. ayrıca son buzul çağında tropik iklimlerin bitki ve hayvan çeşitlerinin bulunması iklim kuşaklarının yer değiştirdiği tezini güçlendiriyor.

    bilindiği gibi i̇branilerin kutsal kitapları arkeoloji ve tarih açısından genelde oldukça güvenilir kaynaklar oldukları saptanmıştır. ancak kronolojik kayıtlar daha eski çağlara indikçe güvenilirliği de aynı oranda azalmaktadır. dünyanın tevrat’ta belirtildiği gibi 6000 yıl önce yaratılmadığı ve en az dört buçuk milyar yıllık ömrü olduğu artık herkes tarafından biliniyor. oysa, 1654 yılında, ussher adında bir i̇rlandalı başpiskopos, tevrat’taki verilere dayanarak yaratılışın m.ö. 4004 yılında, 26 ekim sabahı, saat dokuzda başladığını iddia etmişti. bazı metin ve hadislere dayanarak, dünyanın yaratılış süresi olan 6 günü, her günü 1,000 veya 50,000 yıl ile çarpsak yinede alınan netice tatminkar değildir. o halde, eski i̇brani metinlerinin kuran’da belirtildiği gibi tahrifata uğradığı kanısına varmak mümkündür. oysa, mecazi açıdan, kuran’da da belirtildiği gibi, yaratılışın sürdüğü 6 günün, aslında farklı anlama geldiği, ilerdeki bölümlerde ele alınacaktır. “gün” denildiği zaman belirli bir devreyi (bir giblüsü) tamamlayan bir süre düşünüldüğü ortaya çıkıyor. kutsal kitaplarda (kuran, i̇ncil ve bhagavad gita) bu bazen 1000 yıl olarak ifade edilmektedir (“tanrının nezrinde bir gün bin yıl gibidir”), 6 gün için daha farklı yaklaşımlar da söz konusu. bu konuyu kapsamlı olarak “giblüsler” adlı bölümde ele alınacağız.

    aynı şekilde, atlantoloji açısındanda, nuh tufanı m.ö. 2500 veya 3000 değilde, m.ö. 10.000 civarında olması mümkündür. bu tarihlerde, büyük olasılıkla, önce açıkladığımız gibi dev bir asteroid’in yeryüzü ile çarpışması, ya dünyanın yörüngesini güneşe daha yakın getirmişti, veya eksenini değiştirerek yine buzul alanları yaratıp eski buzul alanın erimesine yol açmıştır. böylece, kutuplarda yer değişme iklim değişliklere de yol açması gerekir. kutuplarda buzların altında bulunan ormanları, aksi taktirde nasıl açıklarız. i̇lginçtir ki, gerek enok’un kitabında gerek herodotus’ un mısır rahiplerinden duyduklarında ve nice eski kayıtta böyle bir eksen değişikliği olduğu açıklanıyor. mısırlı rahiplerin herodotus’a anlattıklarına göre güneş bir zaman batıdan doğuyormuş ve doğuda batıyormuş ve dünya birkaç kez eksen değiştirmiş.

    çarpışma yerinin büyük olasılıkla atlas okyanusunda, belki de mekgiba körfezinde olması okyanusdaki kara parçaları volkanik patlamalar eşliğinde denizin dibine sürükledi. amerika kıtasında incelemeler oranın belirsiz bir geçmişte, büyük bir meteor yağmuruna tutulduğun göstermiştir. aynı şekilde büyük okyanusta bir zamanlar böyle bir meteor yağmuruna maruz kalmıştır. gökten gelen felaketin sonucunda atlantis kıtası batmıştı, bazı dağ tepeleri de okyanus ortasında adalar olarak kalmıştır. bir taraftan kara parçaları çökerken, başka kara parçaları yükselmeye başlamıştı, bunların arasında and dağları, cordilleras dağları, himalayalar, pamir dağları ve kafkas dağlarını sayabiliriz. hayvan sürüleri, doğa örtüleri ve insanlar toplu olarak öldüler. i̇nsanların uygarlık anıtları yeryüzünden silindi.

    o halde, insan tarihin dünya geçmişi açısından bu kadar kısa bir süre önce başlamasına şaşmamak gerekir. i̇nsanlar her şeyi yeniden başlamaları gerekirdi. bu öykünün doğru olmadığını savunanlar, platon’un belirttiği tarihten çok sonra yazı ve uygarlığın geliştiğini belirtiyorlar. ancak mevcut arkeolojik bulgulara dayanarak m.ö. 8-9 bin yıl önce konya yakınlarında çatalhöyük’te gelişmiş şehircilik olduğunu gösteriyor (1). yazının nispeten yakın tarihte gelişmesi, onun bir felaket öncesi uygarlıkta bulunmaması anldıbına gelmez. yaşlı mısırlı rahip bilginin yazının unutulması konusunda verdiği açıklamalar bu konuda yeterlidir. arkeolojik buluntular, uygarlık gereçlerini, bilim ve sanatları gittikçe daha geri bir tarihe atıyor.

    http://biblicalgenealogy.kavonrueter.co ... resden.jpg

    binlerce yıl önceki bu felaketten bir kaç insanın kurtuluşu, tarih boyunca unutulmayan bir öykünün konusu olmuştur. daha önce belirttiğimiz gibi, bu öykü dünyanın her tarafında korunmaktaydı. şüphesiz, bunun sonucu olarak diğer felaketlerde olduğu gibi, bir çok hayvanların nesli tükenmişti. bilimsel bir varsayıma göre, bu devirde (11 bin sene önce) 40 milyon hayvan aniden öldü.

    nuh peygamberinin bu devirde yaşadığını varsayımına dayanarak onunu bu felakette hazırlıklı olduğu belirtiliyor. gemisinde ailesi ile birlikte hayvan neslinin seçkin çeşitlerini de almış. büyük olasılıkla, o devirde bol çeşitleri olan vahşi ve dev cüsseli hayvanlar yerine evcil hayvanların felaketten kurtulmaları, ve gelecekte insan yararına nesillerini devam etmeleri öngörülmüştü. ayrıca, kutsal metinlerde açıkca belirtilmediği halde, tarıma elverişli bitkilerin ve meyve ağaçların filizleri de taşındığını kabul edebiliriz. bu konuda bazı belirtiler vardır.

    ancak, dünyanın her tarafında yaygın olan tufan mitoslara dayanarak, öyle sanıyoruz ki, dünyanın çeşitli yerlerinde başka kurtulanlar da vardı. onlar, “ikinci adem” olarak değerlendirilen nuh’tan farklı olarak hazırlıklı değillerdi. kurtulmaları genelde şans eseriydi. bu kurtulanlar arasında ad soyundan olanlar da vardı, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan “adem öncesi” ve tanrı soyundan aşılanmamış, aborijin ırklar da vardı. bu yüzden nuhoğulları ve ad’lar ırklarının “saflığını” korumak için türlü yöntemler aldılar, ve tarih boyunca görülen ve çeşitli kutsal kitapta yazılan (aborijin) yerlilerle ilişki yasağı sürdürüldü. ancak, bu uygulanma doğal olarak pek başarılı değildi.

    1947 yıllında, ölü denize yakın kumran mağrasında bulunan rulo yazıtlar, i̇brani kutsal edebiyatın en eski örneklerini oluşturuyor. bulunan bir yazıta göre hz. nuh farklı bir fiziğe sahipti. öyle ki, babası lamek onun kendi oğlu olduğunu karısı bartenoş’un yemin ve ısrarlarına rağmen inanmamıştı. hz. nuh’un “bakıcılar, kutsal olanlar veya devler” in soyundan gelmediğini ancak “meleklerden her şeyi öğrenen” büyükbabası enok (hz. i̇dris)’a danıştıktan sonra inanmıştı (2).
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    bir kaç yerde eksiğin olsa da çok güzel bir paylaşım olmuş kardeşim herkes okumalı teşekkürler inci teşekkürler bal yannan
    ···
  3. 3.
    +1
    herkesin okuması gerek çok yararlı bilgiler var nefessiz okudum teşekkürler
    ···
  4. 4.
    +1
    bi solukta okudum

    teşekkürler bal yannan kardeş
    ···
  5. 5.
    +1
    çok güzel kardeşim sonuna kadar okudum gerçekten aydınlatıcı bilgiler vermişsin
    ···
  6. 6.
    0
    biraz daha ayrıntı versen daha iyi olurdu ama olsun bu da fena değil
    ···
  7. 7.
    0
    hepsini okudum kralsın
    ···
  8. 8.
    0
    kardeşim mükemmel ve sürükleyici yazmışsın ibret aldım devamı varsa anlat dinlemedeyim
    ···
  9. 9.
    0
    dıbına koduğumun yavşağı özet geç
    ···
  10. 10.
    0
    hepsini okudum emeğine, eline sağlık panpa, devdıbını bekliyoruz
    ···
  11. 11.
    0
    nuhu okudum bıraktım özet geç bin
    ···
  12. 12.
    0
    okudum panpa dediğin dogru öle olmaması gerek ama naparsın oluyo işte
    ···
  13. 13.
    0
    paylaşım için teşekkürler sonuna kadar okudum
    ···
  14. 14.
    0
    nuhun oğullarından sonrasını okumadım.
    ···
  15. 15.
    0
    Okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Bi baktım evlenmişim ırıspı
    ···
  16. 16.
    0
    helal panpa kral adamsın aydınlattın bizi. üşenmeden okudum.
    ···
  17. 17.
    0
    okudum panpa hepsini bende katılıyorum
    ···
  18. 18.
    0
    paylaşım için teşekkürler
    ···
  19. 19.
    0
    calinti baslik
    ···
  20. 20.
    0
    türkçem gelişti teşekkürler
    ···