-
1.
0islam
i̇slam, i̇slamiyet[2], i̇slamlık[3] ya da müslümanlık[4], (arapça: الإِسْلاَم (yardım·bilgi) / el- islām), tek tanrılı semavi bir din olup,[5] dünyanın en yaygın ikinci dinidir.[6] i̇slam, peygamberi muhafazid aracılığıyla 7. yüzyılda yayılmaya başlamıştır. i̇slam dinine iman etmiş kişiye mü'min, i̇slam dinine teslimiyet gösteren kişilere müslüman denir. müslümanlar, i̇slam'ın kutsal kitabı kur'an'ı oluşturan surelerin cebrail adındaki melek aracılığıyla sözlü olarak muhafazid peygambere vahyolunduğuna (indirildiğine) inanır.
müslümanlığın en büyük iki mezhebi, sıklıkla siyasal mezhepler olarak tanımlanan sünnilik ve şiilik'tir. bunların dışında hukuk, itikat gibi çeşitli kategorilerde birçok mezhebi içinde barındırır. i̇slam dininin temelinde, tüm büyük mezheplerinin kabul ettiği, tevhit ilkesi yatar ki bu kavram allah'ın varlığı ve birliğine inanmak anldıbına gelir.
i̇slam peygamberi muhafazid, i̇slam dinini yaymasının yanı sıra bir i̇slam devleti de kurmuş, daha sonra bu i̇slam devleti farklı hanedanlarca uzun süreler boyunca yönetilmiştir. bu devletlerin yöneticileri halife unvanını taşımışlardır. farklı bölgelerdeki halklar i̇slam'ı benimsemeye başlayınca, farklı ve yeni müslüman devletler i̇slam sözcüğü arapça "se-le-me" kökünden türemiştir ve anlamı "barış"tır.[6][7] bununla birlikte kökün etken ortaç şekli eslemedir ve "teslimiyet" anldıbına gelir. sonuçta i̇slam, "teslimiyet"[6] anldıbına gelirken, müslüman da "teslim olan" anldıbına gelir; burada teslim olunan tek tanrı olduğu kabul edilen allah'tır[8][7][9][10].
i̇slam dinine mensup kişileri adlandırmakta kullanılan müslüman kelimesi ise sözlükte "bağlanan", "teslim olan", mümin ise "şüphesiz inanan" anlamlarına gelir.[i̇slam dinine göre allah insanları i̇slam inancına çağırmak için birçok peygamber göndermiştir. bunlardan bazıları ismen kur'an'da zikredilir. nitekim bu peygamberlerin birçoğu hıristiyanlık ve musevilik'te de peygamber olarak kabul edilen kişilerdir ve onlara dair kıssalar büyük benzerlik gösterir.[12] hristiyanlık ve musevilik'ten farklı olarak, kur'an'a göre allah insanlığa son bir peygamber göndermiştir ve bu peygamber muhafazid mustafa'dır.
i̇slam'a göre kaç peygamber olduğu tartışma konusu olmuştur. kur'an'da sadece 25 tane peygamber ismen anılır. bununla birlikte, mü'min suresi'nin 78. ayeti gerek i̇slam'daki peygamber anlayışı gerekse peygamberlerin sadece kur'an'da adı geçenler olup olmadığı üzerinedir:
"andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var. hiçbir peygamber allah'ın izni olmadan bir mûcize getiremez. allah'ın emri gelince de hak yerine getirilir. i̇şte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar."[13]
çeşitli hadislerde kaç tane peygamber olduğuna dair bazı sayılar verilmiştir ve sonraki dönemlerde birçok kitapta farklı kaynaklara dayanılarak birçok sayı ortaya atılmıştır; bununla birlikte üzerinde anlaşılan ve kesin kabul edilen bir sayı yoktur[12]. kur'an'da tam olarak kaç tane peygamber gönderildiği açıklanmaz.
i̇slam'da peygamberlik kavramı ikiye ayrılır: nebiler ve resuller. buna göre resuller kendileriyle birlikte yeni bir şeriat (dinî hükümler) gönderilen peygamberlerdir, allah'ın elçileri olarak yorumlanırlar.[14][12] her resulün nebi olduğu, buna karşılık her nebinin resul olmadığı söylenir.[12] nebilerin beraberlerinde yeni bir şeriat getirmediklerine, kendilerinden önce gelen en son resulün şeriatına uygun hükmettiklerine inanılır. buna göre son peygamber olarak kabul edilen muhafazid bir resuldür ve beraberinde getirdiği şeriat son ve müslümanlar için şu an geçerli olan tek şeriattır. gerek şia, gerekse sünnilik'te peygamberlere inanmak önemli bir yer tutar ve inanç esaslarından sayılır.[14]
hat ile yazılmış arapça "muhafazid" sözcüğü; i̇stanbul, 1988.
son peygamber olarak muhafazid [değiştir]
ana madde: muhafazid bin abdullah
muhafazid bin abdullah (d. 570 dolayları - ö. 632)[15][16], i̇slam dinine göre son peygamberdir ve kendisine allah tarafından kur'an'ın vahyedildiğine inanılır.[15] resul bir peygamber[15] olduğu için birlikte getirdiği şeriat son şeriat sayılır; yani müslümanlar, muhafazid'in kendi zamanı ve sonrasında onunla birlikte gelen hükümlere uymakla yükümlüdürler. mekke'de 570 ya da 571 yılında doğmuş, veda haccı'ndan sonra rahatsızlanarak medine'de 632 yılında vefat etmiştir. i̇slam dininin son peygamberi olan muhafazid'in sözleri (hadisler) ve yaptıkları (sünnetler), kur'an'daki emirlerinin yanında ikincil bir kaynak olarak kabul edilir ve i̇slam hukukunun iki temel kaynağından biri sayılır (diğeri kur'an'dır).[17][18] i̇slam'a göre muhafazid daha önceki i̇brahimî dinlerin peygamberlerinin getirdiği mesajın aynısını getirmektedir[15]; aradaki güncel farklılık diğer i̇brahimî dinlerin mensuplarının, kendi peygamberlerinin getirdiği dini tahrif etmelerindkur'an veya kur'an-ı kerim, i̇slam peygamberi muhafazid'e allah tarafından cebrail aracılığıyla gönderildiğine inanılan kutsal kitaptır.[19][20].
kur'an'daki her bir bölüme sure adı verilir, her sure de kendi içinde ayetlere bölünür. kur'an'da toplam 114 sure bulunmaktadır[19]. kronolojik olarak kur'an'ın ilk gönderilen ayetinin alak suresinin birinci ayeti olduğuna inanılır:
"oku o yaratan rabbinin adıyla!"[21]
kur'an 610 - 632 yılları arasında sözlü olarak tamamlanmıştır. peygamberin sağlığında yazılı hâle getirilmemiştir. arapça olan ilk kutsal kitaptır.
kur'ân, ayrıca kelamullah, kitabullah, furkan, tenzîi, mushaf, kitab, nur ve umm-ul kitab isimleriyle de bilinir[20].
i̇slam'a göre kur'an'daki emirlere ve yasaklara uymak farz yani şarttır. ayrıca i̇slam dininde kur'an'ın hiçbir zaman tahrif olmayacağı yani değiştirilemeyeceğine inanılır; bunun başlıca sebebi hicr suresinde bulunan kur'an'ın hiçbir zaman tahrif edilmeyeceğini açıklayan ayettir. bu ayet (hicr, 9) şöyledir:
"hiç şüphe yok ki, kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız"[22].
kur'an i̇slam hukukunda temel kaynaktır ve kur'an'da geçen emir ve yasaklar temelinde kararlar alınır[19][20]. i̇slam'da en son karar mercii, allah'ın kelamı olduğuna inanıldığı için, her daim kur'an'dır[19]. bazı i̇slam hukuku ekolleri kur'an'da geçmemekle birlikte kur'an'da geçen bir başka emir veya yasakla aynı illete (sebebe) dayanan konularda da kur'an'daki emir veya yasağı temel alarak karar ver
i̇slam'a göre içerisindeki her şeyle birlikte evrenin yaratıcısı allah'tır. o, doğmamış ve doğurulmamıştır. varlığı ezeli ve ebedidir. her şeye gücü yeter. allah'a iman, i̇slamiyet'teki iman esaslarından (imanın şartları) birincisidir. diğer i̇brahimi dinlerin aksine i̇slam'da allah'a antropomorfik yakıştırmalar yapmak şiddetle reddedilmiştir ve yasaklanmıştır.[23]. antropomorfik yakıştırmalarda bulunan çeşitli mezhepler ortaya çıksa da bunlar genellikle i̇slam dışı sayılırlar. aynı şekilde allah'ın sureti olduğuna inanılmaz ve hiçbir şekilde allah'ın somut olarak betimlenmesine izin verilmez. i̇slam dinindeki tanrının özel adı olarak allah ismi kullanılırken ve yaygınken, kullanılan başka isimler de vardır. bu isimlerden 99 tanesi özel bir şekilde ele alınır ve birçoğu kur'an'da allah için kullanılan ifadelerden köken alan bu isimlere topluca "güzel i̇simler" anldıbına gelen esma-ül-hüsna denir[24]; bununla birlikte bu 99 ismin listeleri farklılık gösterebilir - sayı değişmese de sayılan isimler arasında farklılık bulunab
-
2.
0allllll laaaaahh diyoruduuuuu alllaaaaaah diyorduuuuu
-
3.
0özet geç diyen yokmu yarram
-
4.
0@3 okuyan varmnı amk
-
5.
0ibretlik paylaşım
-
6.
0baştan sona soluksuz okudum
http://www.incicaps.com/resimler/sukuamk.jpg -
7.
0döndüm kabeye açtım ellerimi yalvardım allahımaaaa şu bini sözlüktenn atsınnn diye
-
8.
0çok iyi bi paylaşım olmuş panpa
-
9.
0(bkz: allah diye bagiran hoparlor)
-
10.
0ibretlik paylaşım güzel kardeşim. okudum anladım.
Keşke direk kitabı kopyalayıp yapıştırsaydın okurduk hep beraber. -
11.
0şu fani dünyanın zevkine kanıyoruz ya en çok ona üzülüyorum
-
12.
0@7 gzldı
-
13.
0bi solukta okudum
-
14.
0@11 şeyhül islam
-
15.
0@10 karakter sayısı yetmedi sözlüğün sözlük bile bu ibretlik paylaşıma dayanamadı
-
16.
0panpa tek celsede okudum devdıbını bekliyorum
-
17.
0i̇slam'ın ilk ve tek din olduğu inancı [değiştir]Tümünü Göster
i̇slam dinine göre bütün âlemler ve insan, allah tarafından yaratılmıştır. bu yaratılışın mahiyeti konusunda farklı mezhepler farklı görüşler belirtse de, yaratılışın kendisi kur'an'da geçer. bu noktadan sonra insanın -ki ilk insanın diğer i̇brahimî dinlerdeki gibi âdem olduğuna inanılır- doğru bir dine inandığı, fakat i̇blis'in ve kendi nefsinin hataları sonucu zaman zaman bu dinden saptığına inanılır. hristiyanlıktakinin dengi bir ilk günah kavramı yoktur.
i̇slam'a göre en başından beri insanların inandığı din i̇slam'dır[7]. diğer dinler, bu dinin dejenere olmuş formları olan sapmalardır. buradan hareketle i̇slam'a göre muhafazid'in getirdiği din, yeni bir din değildir. o, daha önceki peygamberlerin mesajını, aynı dini tekrar açıklamış ve tamamlamıştır[25][26]. nitekim bu inanç sebebiyle diğer i̇brahimi dinlerin peygamber kabul ettiği çoğu şahıs i̇slam'da da peygamber kabul edilir. aynı şekilde diğer iki büyük i̇brahimi din olan hristiyanlık ve museviliğin kutsal metinlerinin, kökenlerinde i̇slami metinler olarak kabul edilseler de, tahrif edilmiş ve bu sebeple hükümsüz bir durumda olduklarına inanılır. tarihsel açıdan ise i̇slam dini muhafazid bin abdullah önderliğinde arap yarımadasında 7. yüzyılda başlamıştır.[7]
musevilik, hıristiyanlık ve i̇slam [değiştir]
i̇slamiyet'te musevilik ve hıristiyanlığın dünya üzerindeki diğer dinlere nazaran özel bir konumu vardır[7]. i̇slamiyet'te bu dinlerin özünde i̇slamiyet olduğu, ancak kendilerine indirilen bir ilahî kitap ve gönderilen peygamberden yüz çevirdiklerine, ilahî metinleri yıprattıklarına inanılır. bununla birlikte ehl-i kitab (ya da kitap ehli) olarak anılan museviler ve hıristiyanlarla ilişkiler, diğer dinlere (örneğin politeistik inançlara) göre çok farklıdır.
"o, size dinde nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi ve i̇brahim, musa ve i̇sa'ya tavsiye ettiğimizi de kanun kıldı. şöyle ki: dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. bu davet ettiğin iş müşriklere ağır geldi. allah, ona dilediklerini seçecek ve kendine yüz tutanları (yönelenleri) de ona hidayetle eriştirecektir."[27] şura suresi, 13. ayet.
"bu dini i̇brahim kendi oğullarına vasiyet ettiği gibi yakup da vasiyet etti ve: "oğullarım, allah sizin için o dini seçti, başka dinlerden sakının, yalnız müslüman olarak can verin! dedi."[28] bakara suresi, 132. ayet.
"doğrusu allah katında din, i̇slam'dır. o kitap verilenlerin ayrılığa düşmesi ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastandır. her kim de allah'ın ayetlerini inkâr ederse, şüphe yok ki allah, hesabı çabuk görendir."[29] al-i i̇mran suresi 19. ayet.
"şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiiler; bunlardan her kim allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve iyi bir amel işlerse, elbette bunların rableri yanında mükâfatları vardır. bunlara bir korku yoktur ve bunlar mahzun da olmayacaklardır."[28] bakara suresi, 62. ayet.
museviler de hıristiyanlar da i̇slam'ı hak bir din olarak kabul etmezler. musevi inancına göre, hırıstiyanlık ve i̇slam; her ikisi de tek gerçek i̇brahimi din olan yahudi fıkhından yola çıkmış ve daha sonra tek başına din halini almış yahudilik çıkışlı mezheplerdir. nitekim i̇slam, birçok musevi alimin üzerinde hemfikir olduğu ve musevi inancının temel taşlarından saydığı yahudi milletinin halklar arasındaki özel konumuna değinmemektedir.
hıristiyanların inandığı akide ile i̇slamınki oldukça farklıdır ve bu sebeple hıristiyanlar i̇slam'ı hak bir din olarak görmezler. hıristiyan akidesinin temelinde yer alan teslis (yani üçleme) inancı, i̇sa'nın tanrı'nın oğlu olduğu fikri gibi kavramlar i̇slam'da bulunmadığı gibi, i̇slam'ın kutsal kitabı kur'an başta olmak üzere tüm i̇slami kaynaklarca reddedilmiştir. bu sebeple museviler gibi hıristiyanlar da i̇slam -
18.
0@16 panpa devam ediyorum merak etme sonuna kadar
-
19.
0@17 wikipedia terk
-
20.
0tarihçe [değiştir]Tümünü Göster
ana madde: i̇slam tarihi
i̇slamiyet 7. yüzyılda peygamberi muhafazid aracılığıyla arap yarımadası'nda yayılmaya başlanmıştır. muhafazid'in ölümünden sonra i̇slam devleti'nin başına sırasıyla dört halife geçmiştir, bunlar sırasıyla: ebu bekir, ömer, osman ve ali'dir. ali'nin ölümünden sonra kısa süreliğine müslümanların biatıyla hasan halife olmuş fakat daha sonra elindeki gücü kullanarak muaviye hilafeti almış, iktidara gelmiştir[30]. peygamberin ölümünden sonra iktidara gelen ilk dört halifeye sünnî yazında sıklıkla hülefa-i raşidin yani doğruluk üzere bulunan halifeler denmiş ve bazen bunlara hasan da eklenmiştir. bununla birlikte ebu bekir, ömer ve osman'ın halifelikleri genel olarak şii ve aleviler tarafından tanınmaz. haricîlerin bugün hâlâ devam eden bir kolu olan i̇badiyye ise sadece ilk iki halifeyi, yani ebu bekir ve ömer'i, kabul eder ve doğruluk üzere halife olarak görür.
622-750 yılları arasında i̇slam devleti
██ muhafazid döneminde ele geçirilen topraklar (622-632)
██ dört halife döneminde ilave edilenler (632-661)
██ emeviler döneminde ilave edilenler (661-750)
ebu bekir döneminde öncelikle peygamberin ölümü sonrası arap yarımadasında başlayan kargaşalar giderilmiş, zaman içinde sasani i̇mparatorluğu ve doğu roma i̇mparatorluğu'na doğru ilerlenmiştir. ömer'in hilafeti sırasında i̇slam devleti sınırları büyük ölçüde genişlemiş[31], mezopotamya fethedilip ele geçirilmiş, mısır, i̇ran, filistin, suriye, kuzey afrika ve ermenistan'ın çeşitli bölümleri ele geçirilmiştir[9]. daha sonra üçüncü halife olarak seçilen osman'ın[32] hilafeti sırasında i̇ran'ın tamamı, kuzey afrika'nın tamdıbına yakını, kafkaslar ve kıbrıs ele geçirilmiş, i̇slam devleti topraklarına katılmıştır. bununla birlikte kendi zamanında bazı yakınlarının önemli görevlere atanması ve diğer bazı iç sorunlar sebebiyle osman öldürülmüştür[32]. osman'ın öldürülüşü ve ortaya çıkan iç savaş ortamı sebebiyle ali'nin döneminde hilafet iç meselelere yönelmiş, çıkan iç savaşla uğraşmıştır[32][33]. i̇ç savaş ve iç gerilimler sonucunda ali de öldürülmüş[33], kendisinden sonra halife olan oğlu hasan ise hilafeti muaviye'ye teslim etmek zorunda kalmıştır[30]. muaviye i̇slam devletinin başkentini şam'a taşımış, imparatorluk benzeri bir yapının temellerini atmış, kendisinden sonra oğlu yezid'i bu makama atayarak i̇slam siyasî tarihinde saltanatı başlatmıştır[30]. bu harekâta karşı ayaklanan muhafazid peygamberin torunu, dördüncü halife ali bin ebu talib'in oğlu hüseyin ise, yezid tarafından gönderilen askerlerce, kerbela'da taraftarlarıyla birlikte öldürülmüştür[34][35]. nitekim bu noktadan sonra daha katı bir şiî ayrılması söz konusu olmuştur. muaviye ile birlikte başlayan yeni döneme emeviler dönemi denmiştir. emeviler dönemi'nde büyük bölgeler zaptedilmiş, i̇slam devleti i̇ber yarımadasına kadar ilerlemiştir[36]. her ne kadar siyasî yayılma yükselişe geçmiş olsa da aynı şey dinî yayılma için söylenemez; nitekim bu dönemde dinî yayılmanın devletin gayrimüslimlerden aldığı vergi göz önünde bulundurularak pek teşvik edilmediği de öne sürülmüştür[36]. emeviler'den sonra miladî 750 yılı civarı kurulan abbasi hükümdarlığı, emevi hanedanlığının kontrolünü, endülüs (i̇ber yarımadasındaki kısım) haricindeki tüm topraklarda ele geçirmiştir[36][37]. abbasilerin iktidara gelişiyle abbasiler dönemi başlamış ve abbasilerin hilafeti 750 yılından 1258 yılına kadar sürmüştür[38]. abbasiler zamanında hilafet başkenti tekrar değişmiş, şam'dan bağdat'a alınmıştır[38].
emeviler ve abbasiler döneminde yapılan fetihler sonucu ele geçirilen yeni topraklardaki halklar aynı zamanda i̇slam'la da tanışmış oluyorlardı. bunun sonucu olarak zaman içinde birçok bölgeye i̇slam dini yayıldı. önce yakın bölgelerde yaşayan i̇ranlılarda, 10. yüzyılda ise kitleler halinde türkler arasında i̇slam yayılmaya başladı. tüccarlar aracılığıyla müslümanlıkla tanışan ve müslümanlığı benimseyen i̇dil bulgarları ilk müslüman türk devleti oldu. karluk, yağma ve çiğil türkleri ise orta asya'daki ilk müslüman türk devleti olan karahanlı devleti'ni (840), oğuzlar ise büyük selçuklu devleti'ni (1038) kurdular. abbasiler yönetiminde askeriyede büyük rol verilen türklerin oluşturduğu memlükler güçlenirken abbasiler iki yüzyıllık hâkimiyetlerinin son dönemlerinde çöküşe geçmiştir[38]. nitekim 1250'de mısır'da memlük sultanlığı başlamış, memlüklerin buradaki hâkimiyeti 1517 yılına kadar devam etmiş, 1517 yılında mısır'ı osmanlılar ele geçirmiştir ki bu fetihten sonra osmanlılar hilafeti kendi iktidarları olarak benimsemiş, ilan etmiş, osmanlı padişahları aynı zamanda halife unvanını taşımıştırlar[38][39]. abbasi hanedanlığının sonu ise 1258 bağdat'ın moğol istilacıları tarafından yağmalanmasıyla son bulmuştur[40][38]. endülüs'teki emevi kontrolü ise 13. yüzyılda düşüşe geçmiş, bölgedeki en son i̇slam hükümdarlığı olan gırnata emirliği 1492'de düşmüştür[9][41]. bunların dışında 909 yılından 1171 yılına kadar mağrib ve mısır'daki çeşitli bölgelere fatimîler isimli arap şii (i̇smailî) hanedanlığı hükmetmiştir[7][38][42]. hanedanlığın başındaki halife şii i̇smaili imamıydı ve bu sebeple seküler gücünün yanı sıra i̇smaili i̇mamet anlayışında da önemli bir yere ve tarihsel öneme sahip olmuşlardır. fatimîlerin 12. yüzyıldaki çöküşleriyle birlikte doğu'da hükmetmiş oldukları mısır, suriye, yemen ve hicaz gibi bölgelerde eyyûbî hanedanlığı başa geçmiştir[42]. 1517 yılında osmanlıların ilan ettikleri halifelik 1924 yılına kadar devam etmiş, 1924 yılında osmanlı'nın mirasçısı konumundaki türkiye cumhuriyeti devletinin meclisinin (tbmm) aldığı bir karar feshedilmiş, yönetim sistemi değişmiştir[39]. osmanlı devleti tarafından yapılan fetihlerle anadolu'nun tamamı ve balkanlarda müslüman nüfus