öyle gönlümden koptu gitti

yarın doğum günün ve ben seni göremeyeceğim...

uyandım ve ilk yaptığım dün gece 12 den sonra atmayı planladığım fakat sarhoş olduğum için atamadığım doğum günü mesajını yazmak oldu. kendi evimde değilim bir arkadaşım "seco" evindeyim, aldım kahvemi ve buradayım işte, eminim sende şu aralar beni düşünüyorsun, attığım mesajı tekrar tekrar okuyorsun, yada ben öyle umuyorum öyle olmasını istiyorum, evet istiyorum, o mesajı defalarca kere okumuş olmanı istiyorum... ne hissettiğimi mi yazsam sana olan özlemimi bilemedim ama başladım artık yazmaya ve çok mutsuzum ne çıkacağından emin de değilim zaten...

eğer biz hala bir birimizin olsaydık, hala daha yüreklerimiz bir birine değseydi, bugün seninle işimiz zordu... hava berbat ve beni bilirsin kolay kolay gidip bir yerlerde oturmam, yani beraber üşüyecektik bugün, son yedi sene olduğu gibi sen ve ben kutlayacaktık beraber, ikimiz, sen ve ben...
evde kutladığımız yılları hatırlıyorum ki bu bizim son 4 yılımıza tekamül eder, o zamanları bile mutlaka dışarıya çıkardık seninle, evde bir iki saat oturup pastayı kestikten hemen sonra dışarı kaçmak, ne güzel kaş gözle anlaşırdık be seninle aklıma geldi şimdi (: bizim gibi başka anlaşan da var mıdır acaba kaş göz yaparak "sende ne kadar var?, sıkı giyin, hadi şimdi çıkalım" bu ve buna benzer bir çok şeyi aramızda konuşurduk kaş la gözle, vay be... gözlerine ölürüm senin bakışlarına kurban olurum bu dıbına koyduğuumun kurban bayramında bende senin için ölmek istiyorum bende senin yolunda can vermek istiyorum kime ne dıbına koduğumun huur çocukları allah diyerek çan alıyorlar bende sen diyerek ölmek istiyorum kime neymiş...

bahsetmiştim, hatırımdan silinmeyecek bir doğum günün olmuştu, yine beraberdik, birbirimizi gördük ama ne imkansızlıkla gördük bir ben bilirim birde sen tahmin edersin her halde birazcık.
bazen düşünüyorum da çok iyi birisin var ya, sana tapındığım için değil gerçekten çok iyi birisin, iyi bir kalbin var biliyorum çünkü bir zamanlar bende orada oldum, kaybedinceye kadar hep orada kaldım biliyorum tattım o yüreği, meleklerin kalbinin olması gerektiği gibi bir kalbin var ciddi ciddi. o doğum gününü biraz karalamak isterdin aslında buraya ama iş için den iş çıkacak belli, en temizi başka zaman başka bir gün başka bir yıl veya ayda dillendirmek.
bugün senin doğum günün varlığının dünyaya geldiği gün, son yedi yılımızın beraber geçtiği, son yedi yılın ekgibliğini hissettiğin gün, sen nasıl yoksun şimdi bende anlayamıyorum, nasıl benim değilsin nasıl koptun gittin, nasıl ayrıyız biz...
yaşamak diye çöplük dolaşıp birbirine yalan söyleyen insanların arasında nefes alıyorum şimdi öylesine, senin olmadığın günlere uyanıyorum elini tutmadığım sahillerde dolaşıyorum, bakmadığın gözlerime bakıyorum aynaların karşısında, sen yoksun ben senin doğum gününü kutluyorum tubim gözlerim yaşlı... ve sen bunları hiç bilmiyorsun...

ilk kez doğum günün bayrama denk geliyor, allah gani gani rahmet eylesin sevgili saadet teyzenin elini öpmeye giderdik bugün seninle, o yaşasa sen benim olsaydın... her bayram da aldığımız o darphane den yeni çıkmış gibi duran beşerliralarımızı alır cüzdanın en temiz yerine koyardık... senden o kötü haber gelinceye kadar bayramın bu günü senden gizli beş liramı almaya gidecektim aslında, aklımın bir köşesinde her zaman vardır sevgili şükran teyzem ve saadet teyze...
bazı insanlar ne kadar iyi oluyorlar ya, nasıl oluyor da eksiliyorlar bu dünyadan bunca züt varken onları yanına alan allah iyimi dir kötümü dür karar veremiyorum bazen...
hava soğuk ya aklıma geldi şimdi, bazen elin üşüdüğünde derdin ya "elimi tut elimi , elim üşüdü" diye... bugünkü hava tam elini tutmalık var ya canına kurban olduğum, (bkz: 17 ekim dünya sevdalılar günü) olsun bence bundan sonra, ölünceye kadar gelir kutlarım ben, ve bilirim ki her 17 ekimde sende beni düşünürsün toprakla bir oluncaya kadar bunu bilirim bunun için de kutlarken mutlu olurum...

etrafımda iyi kötü kim varsa, yakın olsun olmasın bir şekilde bu bedenin içindekiyle tanışmış her kim varsa ekgibliğini tatmak istemezken senin yokluğunla yaşamaya çalışıyorum, varlığını en derinden hissediyorum ama hiç yokmuş gibi değilsin, sadece başka bir yerlerde başka başka fikirler desin...
mutlu ol be ama her ne olur ne yaşanırsa iyi ol, kalbini kirletmelerine izin verme asla. hiçbirimiz kalıcı değiliz, yaptıklarımızı yanımıza alıp göç etmeye başladığımızda hissedeceğiz günahlarımızı da sevaplarımızı da, ben günahı çok olan biriyim, günde 5 defa tapınarak kurtulabilecek olsam dahi benimle olmalarını isterim yaptığım iyiliklerle beraber, öyle gitmek isterim bir yerlere gideceksem dahi bile, yaşanmışlık hepsi işte iyisiyle kötüsüyle hep birlikte olsun isterim bir bütündür benim için, hayattır, yaşamak denilen şeydir bir yerde...
bir şey var ama, keşke dediğim bir şey, keşke yapmasaydım, keşke olmasaydı, bu diyarlardan giderken yanıma almaktan utanç duyacağım bir şey, her aklıma geldiğinde üzüleceğim, her gönlüme düştüğünde gözlerim dolacağı bir şey...
seni kırdığım üzdüğüm kötü davrandığım her saniye den utanıyorum bil... her aklıma geldiğinde ölüyorum yaşarken hemde bil...

http://youtu.be/QYEC4TZsy-Y

provalarımızı hatırlıyorum, öpüşmekten sarılmaktan bir türlü tamamlayamadığımız o provaları...

adamın beyni yanmış mk kaçın

yarın ameliyat oluyorum, olurda bir şey gelirse başıma bunları okumanı istiyorum... inşallah okursun...

taburcu oldum, sağ elimin serçe ve yüzük parmağımın tendonları kopmuş orta parmağımda bir şey yok küçük bir iki dikişle atlattı o ama serçe ve yüzük parmağım bir daha asla eskisi gibi olmaya bilir. doktor, çok dikkatli olmamı önerdi, koluma kadar alçılı bütün sağ elim ve parmaklarım, hiç bir şekilde kullanamıyorum sağ elimi, ameliyat öncesi karşı konulamaz şekilde seni arama isteği duydum, nitekim aradım da, pişman oldum ama aradığıma keşke aramasaydım ne diye aradım ki sanki?
ameliyat olacağımı başıma gelenleri anlattım, doğum günün de attığım mesajım gelmemiş, üzüldüm.
ameliyat olduktan sonra senden bir geçmiş olsun mesajı bekledim 3 gün oldu bir şey demedin bir şey yazmadın, ben bunları sol elimle yazıyorum, umarım sağ elimi kullanmaya devam edebilirim, hayat nasıl da senin için umut dolu mutluluk dolu akıp giderken beni ezmeye devam ediyor vay be...

bugün pansuman sırasında gördüm bende ameliyattan sonra ilk kez, şok içindeyim ve korkarım gitar çalmama engel olacak gibi duruyor, zaten iyileşme süresi en az bir ay, daha sonrasında uzunca bir süre "6 ay" fizik tedavi yapmam gerekecek. sen yeni sevgilinle güzel vakitler geçirirken ben seni düşünerek bir beste bile yapamayacağım anlaşılan şu halime bak ...

http://imgim.com/2979incil3777072.jpg

hayatım dayken de zararın dokunuyordu hala dokunuyor bil...

@1 dinle panpa. şuan duyguların çok yoğun bir şekilde ortaya çıkıyor.bu durumu ne yaparsan yap yaşayacaksın. böyle uzunn uzun entryleri bende yazdım bu sözlükte

(bkz: gittiğin geceden beri ağlarım sana tavsiyem;yüreğini dağlayacak şarkılar açıp iyice kendisi gibip atmamandır. zira hiç hoş bir ruh hali olmuyor. sadece hüznünü yaşa ve geç. şuan bende hiç bir tak yok mesela. hiç bi şey hissetmiyorum. normal hayatıma döndüm. dertlenmek,onun gidişine üzülmek başka, hayatını ona endeksleyip onu anılarda yaşatmak başkadır. kimseyi anılarınızda yaşatmayın.bu hayat birine takılıp kalınmyacak kadar kısa

@33 perşembe günü aradı 40 dk filan konuştuk, ağlamamak için zor tuttum kendimi telefonda ama anladı yaşadığım ızdırap'ı hissetti maalesef ki. utanç verici belki ama bütün gün ağladım durdum salya sümük telefon görüşmesinden sonra. daha iyiyim ama ya artık, o nişanlanmış evlenirken ben neden acı çekeyim ki ? geride kalan hayatımı yaşayacağım bende. ve bu başlıkta böylelikle ilerde bakıp gülüp ders çıkaracağım bir anı olarak sözlüğün tozlu başlıkları arasında yerini alacak.

yaşamaya devam ediyorum...

ulan ya, yanarım yanarım da ben acı dolu ızdırap tadında türlü eziyetler içindeyken senin kendini kandırarak yalan dan mutluluğa sarıl mana yanarım. annenin yaşadığı hayatı tercih ettin bir yandan da onun kaderi gibi olacak zannedersem evlilik girişimin, her şey çok geç olacak bunları anladığında...

güle güle yedi yılım...

of ulan of... dün ki yağmurlu havaya sensiz eşlik ettim, 1 lt kırmızı şarabı kaptığım gibi her zaman buluştuğumuz moda da pinekledim şarap bitene kadar eski bizi düşündüm durdum anasını satayım, çok özlemişim farkettim ki özlemişim seni... of ulan of bazen hayat gerçek ten de çok sert olabiliyor...

benim geçmişten gelen sızım sıkılı bir yumruk şimdi...

beni öldürdün biliyorsun bunu değil mi, sayende artık sadece nefes alan etten kemikten içi boş bir varlık olarak hayatımı sürdürmeye çalışıyorum.

saçma sapan geliyordu bu şarkı da mabel matiz söyleyince dokundu doğrusu...

kaç sene oldu zaman durdu
deniz öyle hep aynı dünya bilinmez
taş duvar aynı kaldı
ümit öylece kaldı da ümit edeni söyle kim aldı

kaç devir geldi kaç nesil geçti
yürek öyle sevdalı yollar kavuşmaz
hasretin ne tadı kaldı
sabır öylece kaldı da sabredeni söyle kim aldı

bu dünya ne sana ne de bana kalmaz
dünya ne sana ne de bana kalmaz
sultan süleyman'a kalmadı
böyle hiçbir kitap yazmaz

kaç çiçek soldu hani bu sondu
hani bir sarı fırtına koptu zamansız
kaç tohum filiz dondu
hani bir acı yel savurdu yürekler son defa vurdu

bu dünya ne sana ne de bana kalmaz
dünya ne sana ne de bana kalmaz
sultan süleyman'a kalmadı
böyle hiçbir kitap yazmaz

sultan süleyman'a kalmadı
böyle hiç bir kitap yazmaz