EVET ARKADAŞLAR (bkz: inci sözlük marvel hikaye ağı) mızın 5. hikayesi olan
SPiDER-MAN : PETER PARKER'IN LANETi hikayemiz karşınızda.

bundan önce
(bkz: wolverine story)
(bkz: fate of the punisher)
(bkz: wolverine hulka karşı wolverine vs hulk)
(bkz: deadpool kılıcın keskin ucu)

hikayelerimizi yazmıştık şimdide
ÖRÜMCEK ADAM'IN BAŞINDAN GEÇENLERi ANLATACAĞIZ...

iYi OKUMALAR...

YERLERiNiZi AYARLAYIN, REZLERi TOPLAYIN BiRAZDAN BAŞLIYORUZ...

Ben kim miyim ?
Bilmek istediğinize emin misiniz ?
Hayat hikayem klagib sözlük hikayeleri okumak isteyenler için ideal değil…
Eğer size birisi sonu mutlu biten bir hikaye anlattıysa eğer….
Çok büyük yalan söylüyor demektir…
Eğer bunu ben söylesem bile….
Büyük bir ihtimalle bende yalan söylüyorum demektir…..
Hayatımda unutamadığım bir söz var…
BÜYÜK GÜÇ BÜYÜK SORUMLULUK GETiRiR….
Bu benim hediyem…
Bu benim lanetim…..
Ben kim miyim ?
Ben ÖRÜMCEK ADAMIM…..

NEW YORK……

Ara sokakların birisinde iki serseri bir kadının çantasını zorla almaya çalışıyordu….
- Ver şu çantayı be kadın ölmek mi istiyorsun
- imdaaaaaaaaaaaaat
- Bağırma be kadın herkesi başımıza toplayacaksın
- Nick kafasına vur şu kadının yoksa başımızı belaya sokucak
- iyi fikir….
Twiipppppppp……..




Serserilerden birisi arkasında bulduğu bir demir parçasını alıp kadının kafasına vuracağı sırada kolunun bir ağ tarafından sarmaladığını gördü ardından aynı ağ ile yerden üç metre yükseklikte duvara yapıştı. Diğer serseri olanları izlerken gözleri büyümüştü fakat onun içinde çok geçti artık ağlar onun vücudunu sarmış ve olduğu yere düşürmüştü. Adam yattığı yerde kendilerine bunu yapan adama doğru bakıyorlardı. Duvarda ağ ile yapışmış adam sinirli bir şekilde “ Örümcek Adam” dedi.
“eevvvveeeetttttttt mahallenizin iyi yürekli komşusu Örümcek Adam”

Yerden çantayı alıp kadına verdi. “ buralar tekin yerler değildir hanımefendi….etrafta çok sayıda lağım faresi olabilir…”
Kadın çantasını alıp adamlara doğru baktı ve arkasını dönmeden ;
Teşekkür ederim örümcek adam dedi çantamda oğlumun ilaç parası vardı…tanrı seni korusun…
Örümcek adam’a bakacağı sırada onun çoktan gittiğini gördü. Gökdelenlerin arasından ilerlerken o hep çıkardığı çığlık sesi geliyordu….
Binaların arasında ilerlerken cep telefonu çaldı. Hemen yüksekçe bir binanın üzerine çıkarak telefonu açtı.
Arayan Mary Jane Watson’du……




Sevgilisi…..

- Peter Benjamin Parker randevumuz olduğunu gene unuttun değil mi ? (telefonu açarken adımın tamdıbını söylediyse gerçekten sinirlenmiş demektir)
- Hayır tatlım birazdan evde olucam…sen nerdesin ?
- Sizin evin 3 blok ötesinde ve hızla size doğru ilerliyorum.
- Peki tatlım evde görüşürüz
- Sen nerdesin peter rüzgardan sesin net duyulmuyor.
- Eeeeee şey evin terasındayım
- Peter sizin evin terası yok
- Çatıdayım yani çatıda.
- Ne işin var çatıda
- Bacayı temizliyorum
- Hazirandayız peter ne temizliği bu ?
- Gelince görüşürüz tatlııııııımmmm.

Binanın çatısından kendini boşluğa bıraktı örümcek adam..binaların arasından eve doğru hızlıca ilerlemeye başladı. Evinin oraya geldiği zaman aşağıda Mary Jane’i gördü hemen odasının açık camından içeri girdi ve kostümünü çıkarmaya başladı,




terlediği için spandex kumaş vücuduna yapışmış ve zor çıkıyordu.
Üstünü çıkarttı aynaya bakıp saçını başını düzeltti gözlüğünü taktı ve PETER PARKER haline döndü zaten 10 saniye sonra zil çalmıştı.
May hala kapıyı açtı ve “Mary Jane minik fıstığım hoş geldin” dedi. “ fakat peter evde değ…..”
Derken odasından peter çıktı ve “ hoş geldin Mary” dedi.
Peter sen nerden çıktın odandan ses gelmediği için çıktığını sanmıştım dedi may hala şaşırmıştı.
Bacayı temizlemeye çıkmıştım hala hatırlamadın mı ? dedi peter…..” neyse hala biz ders çalışmak için odama geçicez” dedi ve kızı çekerek odasına zütürdü.

Peter’ın odasının hali gerçekten perişandı.




Peter parker bu odanın hali ne ?... sen ne kadar sorumsuz bir adamsın ya dedi mary jane ….. sen şimdi pazartesi gün ki sınava bile hazırlanmamışsındır heralde.
Pazartesi gün ki sınav için hazırım dedi peter ve televizyonu açtı.
Kanal inci açılmıştı ve ekrandaki muhabir kalabalık bir caddeden konuşuyordu.
“ Sayın seyircilerimiz Örümcek Adam bu seferde bu yanımda gördüğünüz kadını hayatını az önce kurtardı…..evet hanfendi olayı anlatırmısınız ?
Tabiki oğlumun ilaçlarını almak için merkezdeki eczanelerden birine gidiyordum. Erkenden orada olmak için ara sokaklardan birine girdim ama 2 tane kötü adam yolumu kesip çantamı almaya çalıştılar ama Örümcek Adam geldi ve o ikisini alıp birini duvara yapıştırdı diğerini de ağları ile sarıp orada bıraktı sonra ben polisi aradım ve o kötü çocukları polise verdim….örümcek adam olmasaydı belkide çoktan çantamı onlar çalmış olacaktı……. Evet sayın seyircilerimiz New York merkezi Örümcek adam sayesinde muhteşem bir öğleden sonrası geçiriyor……teşekkürler Örümcek Adam…..bu arada 1 saat sonra Central Park’ta inci Sözlük tarafından kimsesizler için bir yardım kermesi düzenlenecek…iyi Günler New York……”

bu günlük buraya kadar millet
hikayemiz yarın devam edecek o zamana kadar
iYi OKUMALAR...

Okunuyormu beyler?

Gördün mü dedi Mary Jane işte sorumluluk sahibi bir kahraman. Nerde örümcek adam….nerde pasaklı Peter Parker…. Yerdeki pantolonlardan birini aldı katladı ve dolaba koyacaktı ki peter o dolaba örümcek adam kostümünü koyduğunu hatırladı ve pantolonu kızın elinden alıp “ben yaparım hayatım neden sen şöyle oturup bu güzel öğleden sonrasının keyfini çıkarmıyorsun” dedi ve pantolonu alıp dolaba fırlattı.
Kız sinirlenmişti ve sinirlendiği zaman burnunu kaşırdı buda Peter’in aklını başından alırdı.
Çantasını açtı ve fizik kitabını çıkardı. Bu kadar dikkati incin olan birisinin nasıl olurda konulara bu kadar çabuk adapte olur diye her zaman düşünmüştü zaten.
Gece geç saatlere kadar çalıştılar sonra Peter Mary Jane’i evine bırakmıştı.
Hemen eve gidip dinlenmek istiyordu çünkü yarın DAiLY BUGLE’ın




düzenlediği bir koşu yarışması vardı çok fazla insan olacaktı haliyle. Yarışmanın sloganı bile hazırdı
“BiZ KOŞUN DEDiĞiMiZ ZAMAN SiZ NEREYE KADAR DiYECEKSiNiZ”
Çok fazla insan, çok fazla sorun demekti….
Örümcek Adam için yarın çok uzun olabilirdi.

ERTESi GÜN….
BROOKLYN KÖPRÜSÜ….




Bir sürü insan köprünün üzerinden geçerek times meydanına kadar yarışacaktı. Daily Bugle sahibi Jonah Jameson elinde altı patlar bir tabanca ile koşucuların en önünde bir kürsüde elinde mikrofon ile konuşma yapmaya hazırlanıyordu. Yanındaki yardımcısı patronunun kulağına “ efendim halen birincinin ödülünü açıklamadınız” dedi. Adam o kadar pinti o kadar pintiydi ki banka hesaplarında New York’u satın alacak parası olmasına rağmen işe otobüsle gider gelir üstelik bunun için ulaşımın indirimde olduğu zamanları kullanırdı.
Mikrofonu alıp üstünü kapattı ve biraz düşündükten sonra “ yarışmamızın birincisine New York merkezde yeni açılan BiM marketler zincirlerinde geçerli 500 Dolarlık hediye çeki verilecektir. “




dedi ve yanındaki yardımcısına dönüp “ bu onları ateşliyecektir” dedi ve elindeki tabanca ile havaya ateş edip koşuyu başlattı.

Kalabalık grup koşuya başlamıştı. Örümcek Adam grubu köprünün en üstünden izlemeye başlamıştı…
Sonra kalabalığın içinden bir kişiyi tanıdı…
Çoook yakından tanıdığı bir kişiydi bu….
MARY JANE WATSON……
Yarışmaya katılmayacağını söylemişti halbuki. Telefonunu aradı kızın
- Mary jane nerdesin hayatım ?
- Aaaaa peter ben….şeyyyyy.. eeeee çarşıdayım sevgilim neden sordun ?
- Pekala nerde olduğunu söyle de beraber sinemaya gidelim….hemen yanına geliyorum o zaman
- Hayır peter şu an çok meşgulüm ben seni ararım
- Mary jane sen nerdesin hayatım sesin koşuyormuş gibi geliyor da
- Aaaa evet aslında koşuyorum
- Nerde peki ?
- Brooklyn Köprüsünde
- Koşu yarışmasındasın dimi ?
- Evet dersem çok kızıcakmısın ?
- Tabbiki hayır bitanem aslında benim içinde çok iyi oldu GWEN STACY çağırıp duruyordu sen bitirene kadar bende onun yanına giderim…iyi koşmalaaaaarrrrr
- Peter hayır.. hayır dedim sana. P……
Peter telefonu kapatmış Mary Jane’i izlemeye devam ediyordu.

Köprünün sonuna doğru yaklaşırlarken bitişinde tek bir adam duruyordu. Elinde uzaktan kumandalı bir tetik vardı. Diğer elinde büyükçe bir megafon taşıyordu.
Megafonu eline alıp “ sevgili new yorklular hepinize merhaba…….çok iyi tahmin edeceğiniz üzere elimde bir uzaktan kumanda var ve köprünün ayaklarında lanet betonda 10 metrelik çukur açabilecek bombalar yerleşmiş vaziyette…..ve gene çok iyi tahmin ettiğiniz üzere sizden bir isteğim var……IRON MAN’in




buraya gelmesini istiyorum…..o kendini beğenmiş Tony Stark buraya gelecek ve o lanet zırhını bana verecek yoksa hepiniz lanet Atlantiğin dibini boylarsınız……buda ne kadar ciddi olduğumu anlamanız için bir işaret…”
Dedi ve elindeki tetikten bir düğmeye bastı….
Köprü ayağının bir tanesi olduğu gibi patlamış köprü biraz yana doğru eğilmeye başlamıştı……
“ Evet……Tony Stark




beni duyduğunu biliyorum 5 dakika içinde buraya gelmezsen köprünün diğer ayağını da patlatıcam anladınmı beni….. 5 DAKiKA VAKTiN VAR !!!”

Örümcek adam ilk köprü ayağı havaya uçtuğu zaman hızlı bir şekilde adamın yanına doğru ilerlemişti.
Havada ağlarını atarak kalabalığın üzerinden geçti onu görenler sevinç içinde bağırmaya başladılar
“ BAKIN BU ÖRÜMCEK ADAM…….ŞiMDi BiZi KURTARACAK”
Örümcek adam,havadan gelip adamın karşısına dikildiği zaman kalabalıktan sevinç içinde bağırmaya ve ıslık çalmaya başladı. Örümcek Adam arkasını dönüp balerin selamı verdikten
sonra adama bakıp




“ pekala düğmeli dostum New York halkı adına teslim olup elindeki megafon’u bana vermeni istiyorum……sesin o kadar kötü ki öleceksek eğer en son duyacağımız şey senin sesin olmamalı.”
Adam sinirli bir şekilde “ seninle derdim yok örümcek çocuk…Iron Man buraya gelecek ve zırhını bana verecek yoksa bu elimdeki tetikle hepin…….”
Örümcek adam ağlarını atarak adamın elindeki tetiği almayı başarmıştı.
“ bunun gibi bir tetik miydi ? “ diye sordu arkasındaki kalabalık gene coşku içinde bağırmaya başlamıştı.

“ güzeeeeeelllll…….çoooooook güzel……çok hızlısın ama yeterince zeki değilsin..sence bunu düşünmemiş olabilirmiyim” diyerek pantlonunun yan cebinden bir tetik daha çıkardı ve başka bir düğmeye bastı... bu sefer köprüdeki patlayan ayağın çaprazında bulunan ayak havaya uçmuştu.köprü iyiden iyiye yan yatmaya başlamıştı.
O sırada havada süper sonik jetlerin sesine benzeyen bir ses duyuldu. Herkes başını havaya kaldırıp sesin geldiği şeye odaklanmaya çalışıyordu ama onlar ararken IRON MAN elinde tetik olan adamın arkasına havadan adeta düştü….




ve sonrasında kalabalığa selam verdi… kalabalık bu iki kahramanı gördüklerine inanamıyordu.
Bir tarafta ÖRÜMCEK ADAM diğer tarafta IRON MAN….ortalarında da kötü adam..
“ pekala beni aradığını duydum dostum….evet buradayım neymiş bakalım derdin” dedi.
“ zırhını istiyorum Tony Stark “ dedi adam “ve onu bana vereceksin yoksa buradaki herkes ölür”
“Tamam” dedi Iron Man “sana zırhı vericem ama onu kullanabilirmisin bilemiyorum biraz sağa çekiyor”
Gevezelik etme dedi adam zırhı bana ver.

“pekala” dedi Iron Man ve zırh açılmaya başladı içinden Tony stark çıkmıştı. Zırhın yan tarafına geçerek “ al bakalım hepsi senin istediğin gibi kullanabilirsin” dedi. Ama tetiği bana vermelisin yoksa anlaşma bozulur.
Bende megafonu alabilir miyim dedi örümcek adam.
Megafonu örümcek adama tetiğide Tony Stark’a atan adam zırha yerleşti. Zırh kapandı ve havaya doğru uçmaya başladı fakat yerden 5 metre havalanmış tı ki sırt bölümünden bir çanta yere düştü.
Örümcek adam Tony Stark’ın yanına gelerek “ bay stark zırhı adama verdiniz” dedi
“evet verdim” dedi tony stark “ve şimdi doğruca Şehir hapishanesine doğru gidiyor “ bunu söylerken gülümsemeye başlamıştı “ tanrım bütün suçlular yarım akıllı olmak zorunda mı sanki ?... zırhı ona verip öylece duracağımı sandı gerçekten……zırh onu şehir hapishanesinin içine koyup stark kulesine dönecek... ”

“ e şimdi ne olucak bay stark zırhınız olmadan ne yapacaksınız köprü bu kadar ağırlığı uzun süre taşıyamaz…”
“Onun içinde bunu düşündüm dedi ve yerdeki çantaya ellerini geçirdiği zaman vücudunu kaplayan başka bir zırh oluşmuştu.”




Köprü iyice yan yatmaya başladığı zaman “ ne yapacağız bay stark “ dedi Örümcek adam.
Arkalarından Mary jane gelmişti.
“Köprüdeki ağırlığı fazla tutmayan demirleri alarak köprü ayaklarına kaynak yapabilirsiniz” dedi kız.
Iron Man mantıklı dedi ve havalandı. Aynen kızın dediği gibi yapmış ağırlığı diğerlerinden az taşıyan demir kolonları alıp köprü ayaklarına kaynak yapmıştı.




“ bu köprüyü biraz daha dayandırır ama acele ederek kalabalığı buradan uzaklaştır” dedi örümcek adama “ben köprünün siz burayı terk edene kadar dayanmasını sağlayacağım.”

Örümcek adam koşucuların köprüyü tamamen terk etmesini sağlıyordu Mary Jane çıkarken köprünün ortalarında ailesini kaybetmiş bir çocuk gördü ve onu almak için geri döndü. Çocuğu alıp köprüyü terk edecekken bastığı yer çatlamaya başladı.
Geri geri gitmeye çalışsada oluşan çatlak yolun o bölümünün aşağı çökmesine sebep oldu…




Mary jane aşağı düşüyordu…
Fakat örümcek adam hızlı davranarak arkalarından atlayıp aşağı düşen Mary Jane ve beraberindeki kızı kurtarmıştı.




Mary jane ve kızı güvenli bir şekilde koşucuların olduğu bölgeye getirmeyi başarmıştı. Mary Jane kurtardığı kızı annesine teslim ettiği zaman , annesi çocuğuna sarılıp “ tanrı sizi korusun…çok teşekkür ederim” diyerek ağlamaya başlamıştı.
Örümcek adam Mary Jane’e bakıp “evine bırakayım mı ?” diye sordu
Kız “benim evimi nerden biliyorsun ?” dedi fakat Örümcek adam cevabı beklemeden kızı alıp gökdelenlerin arasında kaybolmuştu bile.
Kızın evinin önüne geldiklerinde Örümcek adam Kıza “ bundan sonra çarşıya giderken daha güvenlikli yollar seçmelisin” dedi ve oradan uzaklaştı.

Doğruca eve gidiyordu telefonu çaldı arayan mary jane idi.
- Peter tahmin et ne oldu ?
- Ne oldu birinci mi oldun yoksa ?
- Hayır daha önemli
- Neymiş bakalım
- Örümcek adam beni kurtardı
- Owwwww ne kadar sevindim anlatamam tatlım
- tamam senden izinsiz gittiğim için özür dile…..
- bi dakka hayatım Gwen sanırım bir şey söylicek ben seni birazdan arasam olurmu ?
- yanında Gwen mi var peter ?
peter telefonu kapatmıştı acilen eve doğru ilerlemesi gerekiyordu çünkü mary jane’in onun evine doğru koşarak geldiğinden adı gibi emindi. Allahtan camı çıkmadan açık bırakıyordu yoksa geldiğinde içeri giremezd……
fakat gördüğü şey karşısında çığlık atmamak için kendini zor tuttu…
CAM KAPALIYDI……TANRIM CAM KAPALI….NE B.K YiYCEM BEN ŞiMDi…..MARY JANE BiRAZDAN BURADA OLUR…..TANRIM…TANRIM….

Mutfağın cdıbının açık olduğunu gördü peter oradan girebilirdi ama may halaya yakalanmaması lazımdı. Yaşlı kadın peter’ın örümcek adam olduğu gerçeğini kaldıramazdı zira.
Pencerenin üst tarafına geldi yukardan içeri doğru baktı güzel dedi içinden may hala ortalıklarda yok hemen içeri girdi fakat koridordan may halanın sesi geliyordu “ pasaklı çocuk ne olcak gene çamaşırların içine etmiş nedense bu çocuk kendi çamaşırını ne zaman kendi koysa bütün herşey kırmızı ve mavi oluyor”




Peter hemen zıplayıp tavana yapıştı….sessiz olmaya özen gösteriyordu…may hala altından geçti ve çamaşır makinasına yöneldi bunu fırsat bilen peter tavandan ilerleyerek odasına gitti.
Odasına girdiği gibi zilin çalması bir oldu. Kapıda gene Mary Jane vardı. Üzerinde koşu için giydiği fakat başından geçen olaylardan sonra kıvrış kıvrış olmuş eşofmanı vardı.
“Merhaba may hala peter’a bakmıştım”
Sanırım peter gene evde yok fıstığım derken odadan Peter çıktı. Kostümünü çıkarmış ve peter parker haline bürünmüştü