-
51.
0giden günlere bir dakikalık saygı duruşu, ardından hüzün marşı...
http://tinyurl.com/c3m2psa
duvarlarımdan bu gece ses alamıyorum, getirdiğim şarabımla kendilerini aldattığımı zannediyorlar sanırım.
hüzünlüyüm dostlar, ilkbahar bitti bitiyor, ama ben ömrümün sonbaharındayım.
hüzün acılaştırıyor şarabımı.
o değil de, neden şişede "hüzün katmadan içiniz" gibi bir ibare yok? ya da neden hayatta "hüzünsüz kullanınız" gibisinden bir tavsiye vermiyor kimse?
kucaktan kucağa geçenler sarmış dört bir yanı.
aşk diye bahsedilen şey, kolların yerine bacaklarını açan insanların ettikleri birkaç tutam laf...
---
kendi hüzün marşımı besteleyecek takatim kalmadı.
dostlarım bile diyor, "oğlum sen eskisi gibi gülmüyorsun. gözlerin gülmüyor" diye.
"bozuk" deyip geçiştiriyorum.
fakat asabım bozuk, hayatım bozuk.
hatta düzgün olan pek bir şey yok benim çapımda.
şarabım, duvarlarım, dolunay olmaya yüz tutan bir ay ve puslu bir hava.
zamanında derdini anlatan, yanımda ağlayan ev arkadaşım bile kendi menfaatini düşünüyor, odasına kapanıp keyfini sürüyor.
oysa bende keyif sürecek biri değil, sürülecek bir keyif bile yok. sanki bende ben yok, ki keyif hak getire.
o değil de, sonbaharda aşkı kim bana getire?
---
olmuyor dostlar, yazmayı deniyorum ama zor yazıyorum. kalbimden kırıntıları döke döke, kırıntının bile değersizi kalmış ki ancak bu kadarı geliyor kalemimden, elimden.
sevdiğim olmuyor, olaydı düşer miydi dilimden?
biçare gönül arar huzuru hüzünde, meyde.
söyle gönül şu kısacık ömürde sana derman var mıdır, sevgi var mıdır;
asıl huzur gelir mi sevgilinin elinden? -
52.
0bugün doğumgünüm.
normalde yapmam ama facebook'umda doğum tarihimi açık unutmuşum yanlışlıkla, yüzüme bakmayan insanlar "nice mutlu yıllara * " yazıp durmuş.
beğendim geçtim.
kimse arayıp sormadı dostlarım, ömrümün sonbaharı uzun ve çetin geçecek gibi...
ayışığım ve ben, bugün de başbaşayız.
fazla bir şey yazacak gücüm yok dostlar, ömür defterimin yirminci sayfasını birkaç saat önce kapattım, hüzünlüyüm.
yanlızım ve içiyorum, sanırım bu yılım da geçen yıl gibi yanlız ve içerek geçecek... -
53.
0fon müziğim:
http://fizy.com/#s/17p6b4
yalnızlığı yenebildiğim, yenmeye gayret edebildiğim günleri özlüyorum.
hüzünlüyüm.
şu şen şakrak denilen dünyada, benimle inciraltına gelip de dolunay ışığında deniz kenarında bira içecek, benimle birlikte dalgaların hikâyelerini dinleyecek, efkârımı dağıtmayı deneyecek bir arkadaşım yokmuş meğer, bugün bunu farkettim.
yalnız gitsem kendime zarar vereceğim, bunu adım gibi biliyorum ve kendimden korktuğum için tek başına içmiyorum en romantik hayallerimi zamanın akışı gibi hızlı döktüğüm kayaların yanlarında...
ben mahzun, zaman anlayıştan yoksun, arkadaş dediğim adamlarsa empati fakiri, kalemimse kafiyeleri tutturamaz olmuş.
söyleyin panpalar, bana böyle neler olmuş... -
54.
0ekim 2010 (28 ekimdi sanırım)'dan beri yalnzım.
içtim...
hüzünlüyüm. tuşları bile tutturamıyorum. yalnızım...
adım, kapım; yalnız benle dalga geççeklerle çalınıyor.
saçlarıma aklar düşmedi ama dökülüyor, saçlarım bile terkediyor beni.
"uğraşılmaz oğlum bu dıbınakodum kezbanlarıyla" diyenlere rağmen uğraşıyorum, fakat şarkılarım yarım kalıyor.
gözyaşlarım sel mi oldu nem mi oldu biliyorum ama gençliğiim elden kaçıyor, bunu biliyorum.
ev arkadaşım bile benle dalga geçiyor bunu biliyorum...
hüzünlü melodilerin arasında dolanıp duruyor, kendimi arıyorum; bunu biliyorum.
fazla vaktimin kalmadığını, kendime isyan edecek gücümün bulunmadığını biliyorum.
dolmakalemimi tutup iki kelamı kağıda meyleyedemeyeceğimi biliyorum. birkaç satırımın benle öleceğini biliyorum.
şarkılarımın tamdıbının benle öleceğini biliyorum...
beni dinlemeyi deneyip benle taşak geçen bir avuç dostum olduğunu da biliyorum.
ömrümün sonbaharındayım... -
55.
0hala beni dinleyen bir anam bir babam kaldı ömrümün sonbaharında.
babam kendi hayatından örnekler anlatıyor, anamsa "hele bi hayat düzenini kur, her şeyin gelir" diyor.
ömrümün sonbaharındayım...
sedir ağacının sonbaharda düşen yaprakları gibiyim, kendimi bilmiyorum. adımı anamaz oldum.
saçlarıma düşmedi aklarım, ama gündüzüm de gecem de hüzünlenir oldu. nerede olduğunu bilmediğim kapılarım yüzüme kapanır oldu...
elimden kaçırdığım şeyleri bilmememe rağmen özledim. neyin dönmeyeceğimi bilmememe rağmen özledim. olmayan sevgilimin gülümsemesini özledim belki de. ya da olmayan dostumun benle dalga geçmediği anları özledim...
yıllarım akıp gidiyor. tribe girmek için mi içiyorum bilmiyorum ama fazla vaktim kalmadığını hissediyorum. yazıp çizecek birkaç satırım kaldığını hissediyorum ve alayını buraya döküyorum. şarkılarımın tamdıbını buraya dökmeyi deniyorum, yarımları ise bir sevenimin gelip tamamlamasını bekliyorum.
yalnızım.
ömürümün sonbaharındayım...
hala beni dinleyen bir avuç dostum varsa gelip beni bu derttten kurtarmasını bekliyorum.
aya bakıyorum.
ömrümün sonbaharında olduğumu iliklerime kadr hissediyorum... -
56.
0ömrümün sonbaharında çaresizce ilerliyorum.
sevinmek için kendimi zorluyorum bazı şeylere, yalnız kalmamak için dışarı çıkıyorum artık.
hüzün geliyor üzerime üzerime, korkularımın diplerindeki şeytanlar dürtüyor beni.
duyuyorum acılı deyişlerini;
"bu yaşa geldin, okudun da noldu? hala yalnızsın, kurabileceğin bir hayatın yok. bir kız arkadaşın yok. gibtir ol git izmir'den, topla pılını pırtını git hazır sen yola yakınken. yakışmıyorsun bu güzel yere, hak etmiyorsun böyle şeyleri"...
hüzünlüyüm dostlarım.
hoşlandığım kızın parfümünü sıktım odamın her yerine,
ardından müziğimi açtım usulca, daldım düşüncelere.
şarabım dolapta, ben avare. koysalar ya zihnimi bir dolaba, salsalar ya dertlerimi enginlere.
yeni doldurulmuş dolmakalemin kağıt üstündeki süzülüşünün gölgesindeki kâğıda akan mürekkep gibi gözyaşlarım, lekesinden arınmaz oldu düşüncelerim.
kalp yorgun, mevsim sonbahar, bu biçare gönül daha çok hüzünlere dalar... -
57.
0bir gangster tutsam, parası neyse versem, çalar mı mutluluğumu alanların mutluluğunu?
bir şairle kafa kafaya versem, seni benle aynı mısrada buluşturur mu?
sevginin sensizliğini almıyor gönlüm, pencereden çıkar gider oldu gözlerim; yaprak döken ağaçları izlerken tenini unutur oldu ellerim...
uyudum uyandım sen vardın her yanımda. ama sonradan keşfettim, parfümünü odamın en ücra köşesine saklamısın. zaten küçük oyunları hep severdin, en olmadık zamanda beni düşündürmekti en büyük eğlencen.
dalgalanan suya atılmış bir oyuncak kayık gibiydim yanında; bir mutlu, bir hüzünlü. özledim o günlerimi. ama yoksun. artık yanımda olan, içinde boğulduğum sessizliğim...
elimde bira bardağım, kalbimde umutlarım... gözlerim duvarı delercesine bakarken sabahın köründe, aklımda sen varsın; bütün gülümsemen ve gözlerinin pırıltısıyla yanlızca sen.
ve ben? ben buradayım, ömrümün sonbaharındayım... -
58.
0ahududu şarabı ve sakin müzikle yanlızlığın hüznünü umutsuzca sakinleştirmeye çalışmak var. yoruyor kalbi...
arkadaşınla sevgilisini umutusuzca barıştırma çabalarından sonra "niye benim sevgilim yok, ben huur çocuğu muyum" diye düşünmektir yanlızlık.
kirayı ödemek yerine cepteki parayı türlü alkole yatırmaktır, dalga geçileceğini bile bile istemediğin insanlarla sosyalleşmeyi tecrübe etmektir...
yanlızlık, insanın kendi kendisini gibmesidir... -
59.
+1 -1t den sonrasını okumadım
-
sabaha kadar içmek
-
tipsizim parasızım incelim
-
mastürbasyon yapmaya devam edin ve
-
ufoların uçma mantığı çözülürse
-
bağımlılık ile alışkanlık arasındaki fark
-
babam ottan gibten seyler istiyo
-
bahar alerjisini
-
arwenin omzunu attigiji resmin orijinali bu muymuş
-
bunun tüm filmleri liste tam bimbir surat
-
günde 10 saat ders çalışıyorum amk
-
6 yıldır sözlüğe girmiyorum biri özet geçsin
-
or orgu orgu orgut orgut mensuplari
-
hıcbı zaman ıncı kızı dıyıe bısey olmadı
-
bıdaha 20 onlıne nah gorursunuz sozluk
-
beyler bu foto neyi anlatıyor
-
tekel 2000 uzun ile kısa farkı ne la
- / 1