/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +4
    Uyandığımda kelebek üzerimde konmuş bir biçimde duruyordu. Gerçekten de hafifti. O kadar büyük bir kelebeğin üzerime konmuş olmasına rağmen ağırlık hissetmiyordum.

    Kelebek-"Onu seviyorum. Hem de çok seviyorum." Gözlerimi kaçırdım.

    b-"Bu konuda nasıl yardım ederim, bilmiyorum."

    Kelebek-"Ona beni gösteremez misin?"

    b-"Öyle bir yeteneğim yok. Sadece konuştuğunu ona çevirebilirim, ama inanmaz. Keşke yardım edebilseydim."

    Kelebek-"Cehase'yi kıskanıyorum. Onu görebiliyorsun ve onunla istediğin zaman konuşabiliyorsun."

    b-"Bu yetenek ile doğmak benim için kolay değildi. Hala bile zorluğunu yaşıyorum. O sarışın kimdi?"

    Kelebek-"Bilmiyorum. Senin zihninde seni en çok etkileyen kişinin şekline girdim. Senin hayatını en çok etkileyen kişiyi tanımıyor musun?"

    b-"Hayır."

    Kelebek-"Bu senin çözeceğin bir problem. Bana yardım edemeyeceksin demek. Seni görünce çok ümitlenmiştim oysa ki. Bu benim bencilce isteğim olacak ama, benimle gelebilir misin?"

    b-"Bu saatte mi?"

    Kelebek-"Tek başıma yapmak istemiyorum."

    b-"Neyi?"

    Cehase-"Kendini feda edeceksin değil mi?"

    Kelebek-"Bir süreliğine ona gözükmek için ruhumu feda edeceğim."

    b-"Hayır. Yapmana izin veremem."

    Kelebek-"izin almıyorum, sadece yanımda gelmeni istiyorum. Lütfen, beni yalnız bırakma."

    b-"Neden bu kadar ileri gidiyorsun ki? O hissetmese bile onun yanında değil misin? Onu korumuyor musun?"

    Kelebek-"Mert'in annesi kanserden öldü. Ve benimle konuştu. Onu korumamı söyledi. Ben de kabul ettim ve hep amacım bu oldu. Ama artık onu korumama gerek yok. O artık kendi başının çaresine bakabiliyor. Huzura kavuşmamak için kendimi zor zaptediyorum. Son bir kez de olsa onunla konuşmak istiyorum."

    b-"Cennette bekle o zaman onunla konuşmak için."

    Kelebek-"Sana söylemiştim. Ben bencil biriyim. O kadar beklemek istemiyorum. Benimle gel."

    b-"Bu saatte dışarı çıkamam. Saat gecenin 3'ü."

    Cehase-"Ben hallederim. Annenizin ve babanızın uyanmamasını sağlarım. Siz gidin."

    b-"Sende mi onun kendini feda etmesini destekliyorsun?"

    Cehase-"Bu kendi seçimi. Saygı duymalıyız. Siz gidin, ben halledeceğim." istemeyerek de olsa yataktan kalktım ve hazırlanıp evden çıktım.
    ···
  2. 27.
    +6
    EDiT:AMAN BU PARTTAN BAŞLAMAYIN 7 PART ATTIM.

    ---
    Mert'in evine geldik. Evleri zaten zemin kattaymış. Pencereden uyuduğunu görebiliyorum. Pencereleri açık ama demir parmaklıklar var. Kelebek aşağıya indi ve:

    Kelebek-"Tanışmamız kısa olsa da sana da veda etmek istiyorum. Yanımda olduğun için teşekkürler." dedi ve insan şekline büründü. Benim rüyamda gördüğüm sarışın kıza benziyordu.

    b-"Huzura kavuşursan... " Parmağını ağzıma zütürdü ve:

    Kelebek-"Şşş... Fazla vaktim yok. Beni düşündüğün için teşekkürler ama düşünmene gerek yok. Hayatım boyunca bu an için yaşadım." dedi ve pencereye doğru ilerledi. Parmaklıkların içinden geçip Mert'e ulaştı.

    Kelebek-"Mert." dedi ve Mert gözünü açtı. Gerçekten de duyabiliyor. Mert kızı görünce tam bağıracaktı ki kelebek Mert'in yanağını sevince sakinleşti.

    Mert-"Sen de kimsin?"

    Kelebek-"Önemli biri değilim. Sadece senin yanında olmak isteyen biriyim. Sana teşekkür etmek isteyen biriyim."

    Mert-"Neden bana teşekkür ediyorsun? Sana yardım mı ettim?"

    Kelebek-"Hem de çok. O küçük kozanın içindeyken senin sesin sayesinde güç buldum." Mert'in gözü yaşardı.

    Mert-"Sen... " Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Unutmamış. O küçük tırtılı unutmamış.

    Kelebek-"Zamanında benim için yeteri kadar gözyaşı döktün zaten. Daha fazla ağlamana gerek yok. Senin kalbinin içinde yaşamak isterdim, her kalp atışında olmak isterdim ama dünya o kadar mükemmel değil. Ancak sana bu kadar yakın olabiliyorum." Dedi ve göğsüne kafasını yasladı. Mert de kafasını sevmeye başladı.

    Mert-"Gidiyorsun, değil mi?"

    Kelebek-"Evet, ama mutlu ayrılıyorum. Sonunda seninle kısacık bir zaman da olsa konuşabildim."

    Mert-"Her zaman yanımdaydın. Biliyordum ama... açıklayamıyordum." Kafasını göğsünden kaldırdı.

    Kelebek-"Annene verdiğim sözümü tuttum. Annene söz vermesem de yanından ayrılmazdım zaten. Seni korudum, artık kendi kendini koruyacak güce ulaştın. Daha fazla yanında kalmak isterdim ama... " dedi ve elini gösterdi. Kayboluyordu. Mert telaşlandı:

    Mert-"Tekrar gitmeni istemiyorum." dedi ve kelebek Mert'in alnına bir öpücük kondurdu. Ve Mert uyuyakaldı.

    Kelebek-"Elveda. Sevgili Mert'im." dedi ve vücudu tamamen kayboldu. Dışarıdan her şeyi izlemiştim. Kendini hiç iyi hissetmiyorum. Eve doğru yürümeye başladım.

    Anahtarla kapıyı açtım ve eve girdim. Girdiğimde abim kapının önünde bekliyordu.

    Abi-"Neredeydin lan sen gece gece?" Artık kendimi tutamadım. Ağlamaya başladım.

    b-"Abi yaa. Hayat neden bu kadar acımasız? Sadece onunla konuşabilmek için... Sadece konuşabilmek için yaa." Dedim ve abime sarıldım. Sarılıp ağlamaya başladım.

    Abi-"Allah bilir yine hangi kafadasın. Neyse." Dedi ve kafamı okşadı. Sakinleşene kadar yanımda durdu ve hiçbir şey söylemedi, sonra da ağlamam durunca:

    Abi-"Git yat. Sabah sabah uğraştığımız işe bak." dedi ve odaya geçti. Ben de odama geçtim, yatağıma yattım ama uyuyamadım. O vedası aklımdan çıkmıyor.

    Cehase-"iyi misiniz?" dedi ve yatağın köşesine kondu.

    b-"iyi değilim. 10 dakika bile konuşamadı. Ama mutluydu. 10 dakika konuşabilmek için sonsuzluğunu feda etti. Bir kelebeği bile kurtaramadım." Cehase sessiz kaldı. O da benim gibi etkinlenmiş midir acaba?

    b-"Cehase. ileride ruhunu feda etmen gerekirse etmeyeceksin. Ne olursa olsun."

    Cehase-"Anladım. Zaten onun gibi ben insanlara gözükmem. O kadar ruh gücüm yok. Kelebekler kozdayken çok büyük bir ruh gücü toplarlar. Zaten bir kelebeğin ölüp de pişmanlığı olması çok nadirdir."

    b-"Ne olursa olsun ruhunu feda etmeyeceksin!"

    Cehase"Etmeyeceğim." dedi ve Yataktan kalktım. Üstümü değiştirip okula gittim. O gün Mert üzerine mont giyip gelmişti. Artık dünya onun için de soğuktu...

    ---

    YARINA KESiN EMiN DEĞiLiM AMA EN GEÇ PAZARTESiYE GÖRÜŞÜRÜZ.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Ya müdürün dediği gibi müthiş bi hayal gücün var, yada ... bilmiyorum yani djdjdhj takipteyim. Eline emeğine sağlık panpa
      ···
      1. 1.
        +1
        Kim bilir ehehehe :D
        ···
  3. 28.
    +3
    Evet beyler, yarına kadar bekleyemem diyorsanız sizi şu hikayeye alalım (bkz: kalbimden vurdun beni) Yakın bir arkadaşımın serisidir, güzel yazardır. Okumanızı tavsiye ediyorum.
    ···
  4. 29.
    +2
    Bugün dışarıdayım beyler. Yarın yeni hikaye gelecek. 1 günlük ara veriyoruz, kusuruma bakmayın artık.
    ···
    1. 1.
      +1
      iyi gezmeler. Söz bu sefer okuyacağım :D
      ···
      1. 1.
        +2
        oku oku da memur ol :D
        ···
    2. 2.
      +1
      Okuyorum ben reis devam bugun yzz hele yav
      ···
      1. 1.
        0
        Yazıyorum knk.
        ···
  5. 30.
    +4
    23 ŞUBAT 2008

    7. Sınıftayım ve şansa bak ki sbs bize denk geldi. Onun için bu yıl dershaneye gidiyorum. Daha az ruhlarla uğraşıp, daha fazla ders çalışıyorum. Şu an odamda test çözmekle meşgulüm.

    Cehase-"Etrafı kolaçan ettim efendim." Kafamı bile kaldırmadan:

    b-"Bir sorun var mı?"

    Cehase-"Aslında var. Sorun sizsiniz." Kalemi bıraktım ve Cehase'ya döndüm.

    b-"Ne demek istiyorsun?"

    Cehase-"Kelebeğin ölümünden beri kendiniz gibi değilsiniz. Daha çok çalışıp, daha az eğleniyorsunuz."

    b-"Ne yapmamı istersin?"

    Cehase-"Daha fazla gülümsemenizi. Eskisi gibi hayata olumlu bakmanızı." Gülümsemeden bahsedince aklıma Tekir geldi. O da dedemi gülümsetmeye çalışıyordu.

    b-"Belki de haklısın. Ama geçmem gereken bir sınav var. Ve sınava yaklaşık 4 ayım kaldı."

    Cehase-"Beni bağışlayın ama dersleri hayattan kaçmak için bahane olarak görüyorsunuz."

    b-"Haklısın. Belki de öyle... "

    Cehase-"Neden her dediğime hak veriyorsunuz ki? Bu dediğime eskiden kızardınız, kaçmanızdan bahsettiğim anda öfkenizi hissederdim. Şimdi ise bomboşsunuz."

    b-"Cehase. Ben daha küçücük bir kelebeği bile kurtaramayan zavallı biriyim. Bu yetenek neden bana verildi onu bile bilmiyorum. Annenin yardımını kabul etmem için bile 3 kardeşinin ölüp bana dost gibi davranmaları gerekti. Ben başarısız biriyim. Kimseyi kurtaramadım. Dedem benim yeteneğimi öğrenip öldü. Ben yaşamayı bile hak etmiyorum."

    Cehase-"Bunu siz mi söylüyorsunuz? Karşınızdayım. Kurtardığınız kişi. Buradayım bakın! Beni kurtardınız. Uçana kadar bana yemek ve su verdiniz."

    b-"Annen söylemese yardım etmezdim."

    Cehase-"Yine de ederdiniz. Biliyorum, ederdiniz. Kendinizi küçük görmenize daha fazla göz yumamayacağım." dedi ve uçup gitti. Son dostum da beni terk etti. Benim gibi bir aptalın yanında durmasını zaten beklemiyordum. Kulaklığımı taktım ve geri derse döndüm.
    ···
    1. 1.
      +1
      Catch on this
      ···
    2. 2.
      +2
      Hızlı hızlı ders çalışıyormuş başlarım he!
      ···
      1. 1.
        +2
        Sbs önemli pnp :D
        ···
  6. 31.
    +3
    Ders çalışmaktan bunaldım. Biraz dışarı çıksam iyi olacak. Montumu aldım ve dışarı çıkacakken:

    Abi-"Bana gelirken meyveli yoğurt al." Abim spora başladı. Sivilceli abimden eser kalmadı. Spor yapıp sivilce ilacı kullandı ve kendine düzenli bir bakım yaptı. Şu an 11. sınıfta ve evrime inanmamı sağlayacak kadar değişti. Değişti de... Keşke gerçekten güzel bir amaç uğruna bu değişimi yaşasaydı. Sevgilisinden ayrıldı ve bir süre depresyona girdi. Daha sonra ondan daha iyilerine layık olduğunu düşündü ve spora başladı. Tabi bir ruhun yardımıyla. Ruhlar genelde kalbi zayıf kişilere üşüşüyorlar. Cehase abimi aptal ruhlardan kurtarmak için bayağı mesai yaptı. Eskiden sporcu bir ruh abim depresyondayken kulağına fısıldadı ve abim spora başladı. Ben de kendi kararlarımızı kendimiz veriyoruz sanıyordum. Hayal kırıklığına uğradım.

    b-"Tamam abi."

    Abi-"Oğlum bak iyice nonoşa bağladın. Önceden git kendin al falan derdin. Bir sıkıntın mı var?"

    b-"Anlatsam da inanmazsın ki." dedim ve kapıyı çekip çıktım.

    Hava bayağı soğuk ve kar yağıyor. Ama bu soğuğu nedense seviyorum. Kulaklığımı evde unuttum. Keşke alsaydım. Müzik dinlerdim.

    -"YARDIM EDiN. LÜTFEN YARDIM EDiN." Bunu duyunca hemen koştum. Neden koşuyorum ki? Ne yapabileceğim? Kimseyi kurtaramıyorum. Ama yine de koşuyorum. Neden? Uzakta bir çocuk gördüm. Birinin önünde duruyor ve :

    -"Lütfen yardım edin." dedi. Adam eğildi ve kafasını okşamaya başladı. Ne yapıyorsun lan? Çocuk yardım istiyor bu da kafasını okşuyor. Sonra geçip gitti. Yardım etmedi. Çocuk diz çöküp ağlamaya başladı. Hemen yanına koştum ve:

    b-"Sorun nedir?" dedim. Çocuk bana baktı ve:

    -"Kardeşim. Hareket etmiyor."

    b-"Nerede?" dedi ve önden koşmaya başladı. Ben de arkadan takip ettim. Arkadan bakarken bir şey dikkatimi çekti. Kuyruğu var. Beyaz renkli. Hayalet bu. O zaman o adam nasıl gördü onu? Benden başka gören biri de mi var yani? Gördüyse neden yardım etmedi? Sonunda vardık. Siyah kuyruklu başka bir çocuk. Solumunu kontrol ettim. Nefes alıyor. Hayalet olmasına rağmen nefes alıyor.

    b-"Onu hastaneye zütürmeliyim." Arkamdan bir ses geldi:

    Ses-"Onu veterinere zütür." dedi. Arkamı döndüm ve kimse yoktu. Kim konuştu? Şu an bunu düşünecek zaman değil. Veterinere doğru koştum.
    ···
  7. 32.
    +2
    Veterinere girdim ve:

    b-"Kimse yok mu?" diye bağırdım. Bir adam koşa koşa geldi. Muhtemelen salaklık yaptım. Telaşla buraya getirmek bir hataydı.

    Vet-"Elinizdeki kediyi bana verin. Dikkatli bir şekilde." dedi ve ona çocuğu uzattım. Kedi mi? Elimden aldı ve hemen içeri zütürdü. Başka bir kadın geldi ve:

    Vet2-"Şuradaki şirin beyaz kedi de sizin mi?" Onları görebiliyorlar mı? Ve kedi olarak mı görüyorlar? Ben neden kuyruklu insan gibi görüyorum?

    b-"E evet." Sadece dolaşmaya çıkmıştım...

    b-"Kedilerin isimleri nedir?"

    -"Benim ismim Ref, erkek kardeşimin ismi Raf."

    b-"Beyaz kedinin ismi Ref, zütürdüğünüzün ismi de Raf."

    Vet2-"ikizler mi? Ref'e de isterseniz bakalım. Çok sıska duruyor. Tüyleri de kirlenmiş. Sokakta mı buldunuz?"

    b-"Evet. Raf'ı getirince arkasından Ref de takip etti." Bir kaba kedi maması koydu. Ve Ref'in önüne koydu. Ref de hemen yemeğe saldırdı. insan halinde bu şekilde yediğini görmek... Keşke görmeseydim. Ama çok aç olmalı. Yanına su da koydu.

    Vet2-"isim verdiğinize göre sahipleneceksiniz?" Soru sorar gibi söylemişti.

    b-"Ailem hayatta 2 kediye birden izin vermez."

    Vet2-"Siz doğru olanı yaptınız. Çoğu kişi ne yazık ki sokakta kedileri ölüme terk ediyor." Ayağıma biri yapıştı. Ref galiba. Ve düşündüğüm gibi de Ref'miş.

    Ref-"Abim nasıl? iyi olacak mı? Yaşayacak mı?" Gözleri yaşlı bakıyor. Bakma bana öyle lan! Beni zaafımdan vuruyor. Veteriner geldi ve Ref'i kucağına aldı.

    Vet2-"Ben de Ref ile ilgileneyim. Siz de o arada şuradaki formu doldurun." Dedi ve gitti. Ben de formlara gömüldüm.
    ···
    1. 1.
      +3
      Refet ve Rafet :DD
      ···
      1. 1.
        +1
        Rıfat da olabilirdi şimdi, 2019 da roket gömdürmek zorunda kalırdım, sevgilisini falan kaçırırlardı... büyük kurtardım kedileri :D
        ···
      2. 2.
        +1
        Arkadaş senin sayende Rıfat denince aklıma roket gömen biri geliyor yav :D ileride Rıfat diye bir arkadaşım olursa senden bilecem :D
        ···
      3. 3.
        +1
        Kudur aga roketçiyiz amuaaa
        ···
      4. diğerleri 1
  8. 33.
    +3
    Test kitabı gibi mübarek bitmiyor. Neyse ki sonunda bitirdim ve oturup beklemeye başladım. Bir süre sonra ikisini de beraber getirdiler. ikisi de temiz gözüküyor. Ve Raf da uyanmış.

    Vet-"Bir sorunları yok. Sadece çok aç kalmış ve açlıktan bayılmış."

    Raf-"Bizi görebilen abi o mu?"

    Ref-"Evet."

    b-"Neyse ki bir sorunları yok. Onları burada bırakmam sorun olur mu?" Ben bunu diyince ikisi beraber:

    Raref-"BiZi BURADA BIRAKMA!" diye bağırdılar.

    Vet-"Kediler sizi anlamış gibi." dedi ve güldü.

    Vet2-"istesek de alamayız. Şu anda yerimiz yok. Bir süre sizde kalsın. Numaranızı bırakın. Yer açıldığında sizi arayalım." Yapacak bir şey yok.

    b-"Peki." Dedim ve numaramı verdim. 25 tl de muayene ücreti verdim amk. Harçlığımın hepsi tek dışarı çıkmamda çöp oldu. insanlar bu kadar pahalı muayene olmuyor.

    Vet-"Kap ister misiniz? Kedileri koymak için?"

    b-"Gerek yok. Siz yere bırakın." dedim ve ikisini de yere bıraktılar. Onlara baktım ve:

    b-"ikiniz de beni takip edin bakalım." dedim.

    Ref-"Tamam"

    Raf-"Tamam." Demişti. Sesleri heyecanlı çıkıyordu. Beni arkadan takip etmeye başladılar. Veterinerler şaşkın biçimde gidişimi izlediler.
    ···
  9. 34.
    +2
    ikisi de yanımdaki duvarın üzerinden yürüyorlardı.

    b-"Anlatın bakalım. Siz kimsiniz?"

    Ref-"Ben Ref, bu da abim Raf."

    Raf-"Ben Raf, bu da ablam Ref." Bu nasıl ilişki? Hanginiz abi hanginiz abla?

    b-"Öncelikle size kalacak bir yer bulmam lazım."

    Raf-"Bizim insanların yardımına ihtiyacımız yok."

    Ref-"Bizim insanların yardımına ihtiyacımız var."

    Raf-"YOK!"

    Ref-"VAR!"

    b-"Kavga etmeyin. Raf, sen neden insanların yardımını istemiyorsun?"

    Ref-"Çünkü insanlar abimin siyah tüylerini sevmezler. Uğursuzluk getirdiğine inanırlar." Tüyleri siyah diye kimse yanına yaklaşmıyor demek ki. Batıl inançlı aptallar.

    Raf-"Çünkü ruhlar ablamın beyaz tüylerini sevmezler. Uğursuzluk getirdiğine inanırlar." Beyaz tüylü kedinin ruhlara uğursuzluk getirdiğini ilk kez duyuyorum. Birbirleri ardından tekrar etmeleri çok hoş. Abim ve ben böyle olsaydık... Tamam çok saçma olurdu. Hemen bunu hayal listemden siliyorum.

    b-"O zaman beni de sevmiyor olman lazım Raf."

    Raf-"Sen insan değilsin."

    Ref-"Sen de bizim gibi nadir doğansın."

    b-"Nadir doğan mı? O da nedir?"

    Ref-"Yaşarken hem canlılarla... "

    Raf-"Hem de cansızlarla anlaşabilen kişilerdir."

    Cehase-"Ben de neredesiniz diyordum. En azından şu an kendiniz gibi davranmaya başlamızsınız." dedi. Cehase de semada gözüktü ve omzuma kondu.

    Raf-"Bu kuş kim?"

    Ref-"Bu kuş kim?"

    b-"ismi Cehase. Benim dostum olur kendisi."

    Cehase-"Daha ne kadar insan formunda duracaksınız?"

    Ref-"Bunu kapatamıyoruz."

    Raf-"Çok denedik ama eski halimize dönemiyoruz."

    b-"insan gibi durmak için ruh enerjilerini mi harcıyorlar?"

    Cehase-"Bedenleri olduğu için ruh enerjileri hemen yenileniyor."

    b-"Öyleyse bir sorun yok. Şimdi, size kalacak bir yer bulmamız lazım."

    Raf-"Seninle yaşamaz mıyız?"

    Ref-"Senin evinde kalamaz mıyız?"

    b-"Annem hayatta iki kediye birden izin vermez. Sadece biriniz olsa belki verirdi ama... "

    Raf-"O zaman ablamı alın, ben sokakta kalırım."

    Ref-"O zaman abimi alın, ben sokakta kalırım."

    b-"ikiniz de sokakta falan kalmıyorsunuz. ikinizin de kalacağı güvenli bir yer bulacağım."

    Cehase-"Peki nereye zütürmeyi düşünüyorsunuz?"

    b-"ilk baş Yasemin ile şansımı deneyeceğim."

    Raf-"Yasemin kim?"

    Ref-"Yasemin kim?" Niye ikiniz de aynı soruyu soruyorsunuz ki?

    b-"Yasemin benim bir arkadaşım."

    Ref-"Peki o bizi görebiliyor mu?"

    Raf-"Peki biz onunla konuşabiliyor muyuz?" Şunlara güncelleme gelsin, tek tek konuşun.

    b-"Hayır, sizi göremiyor veya sizin dediklerinizi muhtemelen anlamayacak. Ama sizin için en güvenli yer orası olur."

    Ref-"Tamam o zaman gidelim."

    Raf-"Tamam o zaman hadi gidelim." dedik ve yola koyulduk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Pek anlamadım ben
      ···
      1. 1.
        +1
        nereyi anlamadın pnp?
        ···
      2. 2.
        +2
        Tuhaf yani
        ···
    2. 2.
      +2
      Reis okuyorum devam gogogogogogo
      ···
  10. 35.
    +2
    Yasemin'in evinin önüne geldik. Zile bastım ve kapıya Yasemin çıktı. Neyse ki. Annesi veya babası çıksa herhalde ne diyeceğimi bilemezdim.

    Yasemin-"Bir Bine. Hoşgeldin. Hayırdır?"

    b-"Hayır hayır. Sana bir şey sormam gerekiyor... "

    Yasemin-"Ayy kedilere bak. Çok şirin." dedi ve siyah kuyruğu olanı bir eline, beyaz kuyruğu olanı diğer eline aldı. Ben olsam biraz çekinirdim. Saldırırlar mı, bir şey yaparlar mı falan."

    Ref-"Bir Bine, bize bir şey yapar mı?"

    Raf-"Bir Bine, bize zarar verir mi?" Ben insan gibi gördüğüm için tek eliyle bir çocuğu kaldırabilmesini garip karşılıyorum.

    b-"Yok, size zarar vermez. Sadece sevecek."

    Yasemin-"Kedilerle mi konuşuyorsun?"

    b-"Yani, senden korktular biraz." Yasemin kedileri yere indirdi ve kafalarını sevmeye başladı.

    Yasemin-"Ne için geldin?"

    b-"Bu kedilere bakabilir misin? Onu soracaktım."

    Yasemin-"Bir Bine. Gerçekten çok isterdim ama babamın kedilere alerjisi var. Şu şirin şeyleri evde kim istemez?" Mesela annem, babam, abim...

    b-"Anladım. Teşekkür ederim."

    Yasemin-"Verecek birini mi arıyorsun?"

    b-"Evet, ama gerektiğinde onları görebilmeliyim."

    Yasemin-"Ne için lazım olacak ki?" Bedenlerini düzeltmek için yardım etmekten de bahsedemem ki.

    b-"Yani bağlandım onlara. Ayrı kalmak istemem." Raf ve Ref bana döndü ve:

    Ref-"Gerçekten bize bağlandın mı?"

    Raf-"Gerçekten bizi seviyor musun?" gözleri parlıyordu. ikisinin de. Aslında hallerine üzüldüm. Sevgi bekleyen çocuk gibiler.

    Yasemin-"Ben yardım edemem. Ama istersen Meryem'e zütür. Onun ailesi hayvanları sever." Meryem'e mi? Ona zütürürsem evet, kabul eder. Ama onları göremem ve onlarla konuşamam. Meryem biraz ciddi bir kızdır. Beni de kendi kendine konuşan, hayal aleminde kalmış ergen gibi gördüğü için pek konuşmaz. Yasemin ile yakınız ve onunla adam akıllı sohbetimiz yok. Siz düşünün.

    b-"Bakarız. Teşekkürler. Hadi iyi günler."

    Yasemin-"iyi günler." dedi ve kapıyı kapattı. Yasemin'den bize hayır yok.

    Raf-"Ben siyahım diye beni kabul etmedi."

    Ref-"Hayır abi. Senin yüzünden değil."

    b-"Ref haklı. Senin yüzünden değil. Babasının alerjisi varmış. Yani sizi almak istedi ama alamadı."

    Ref-"Şimdi ne yapacağız? Sokakta mı kalacağız?"

    Raf-"Şimdi ne yapacağız? Sokakta mı yaşayacağız?"

    b-"Neden böyle konuşuyorsunuz?"

    Ref-"Nasıl konuşuyoruz ki?"

    Raf-"Yanlış mı konuşuyoruz ki?"

    Cehase-"Bu kediler umutsuz vaka."

    Raf-"Ne zamandır serçe yemiyorduk, bir denesek mi Ref?"

    Ref-"Aynen, ne zamandır serçe yemiyorduk. Bir deneyelim Raf."

    Cehase-"Denediğinizi görmek isterim."

    b-"Kimse kimseyi yemiyor. Bir de Mert ile şansımı deneyeceğim."

    Ref-"Mert kim? iyi biri mi?"

    Raf-"Mert kim? Bize bakabilir mi?"

    b-"Göreceğiz." dedim ve Mert'e doğru yola koyulduk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      Cehase adamdır amk
      ···
  11. 36.
    +4
    Cehase hariç tüm ruhlar bizden uzak duruyor. Muhtemelen Ref yüzünden. Mert'in evine gidene kadar 6-7 kere durmak zorunda kaldık. Herkes Ref'i seviyor çünkü. Sadece bir kere Raf'ı seven oldu. Tüyleri simsiyah diye kimse sevmiyor. Ne kadar batıl inançlı aptallar. ikisi de üzgün gözükmüyor ama. Birbirlerine sahipler diye mi acaba bu kadar mutlular? Mert'in kapısının önündeyim. O da reddederse kime vereceğimi bilmiyorum. Kapısını çaldım ve Mert açtı.

    Mert-"Bir Bine? Hangi rüzgar attı seni? Gel geç içeriye."

    b-"Yok kanka, şimdi müsait değilim, belki başka zaman."

    Mert-"O zaman niye geldin? Problem mi var?"

    Ref-"Mert denen çocukta ruh enerjisi yoğun."

    Raf-"Mert denen çocukta çok fazla ruh enerjisi var."

    Cehase-"Kelebeğin hediyesi var onda."

    Ref-"Kelebeğin hediyesi mi? ilk kez birinde görüyorum."

    Raf-"Kelebeğin hediyesi mi? ilk kez hediye olan birini görüyorum." Hangi hayalet duysa heyecanlanıyor. Ama hediye şu: Mert'in eceli geldiğinde direk ölmek yerine 3 gün fazladan yaşayacak. Bir nevi kelebek ömrü kazandı. Hayaletler bunu duyunca nedense heyecanlanıyorlar. Kelebeğin Mert için kendini feda etmesini engelleseydim hala yanında kalabilirdi. Onunla da sohbet ediyor olabilirdik.

    b-"Kanka sokakta kedi buldum da barınakta yer yokmuş. Sen bakabilir misin diye soracaktım."

    Mert-"Kanka seninle açık konuşayım. Biz daha babamla kendimize zor bakıyoruz. ikisini geçtim, birine bile bakacak durumum yok."

    b-"Tamam kanka saol, en azından dinledin."

    Mert-"Kanka tekrar kusura bakma."

    b-"Sorun değil kanka. Görüşürüz."

    Mert-"Görüşürüz." dedi ve içeri girip kapıyı kapattı.

    Ref-"Bir Bine. Kendini zorlamana gerek yok."

    Raf-"Biz sokakta yaşamaya alışığız."

    Cehase-"Sokakta yaşamaya alışığız diyorsunuz ama tir tir titriyorsunuz soğuktan." Montumu çıkardım ve ikisini de montumun arasına koydum. Normal halleri küçük kediler olduğu için bir monta sığdılar. Titrediklerini fark etmemiştim bile.

    Raf-"Bir Bine, sen üşüyeceksin."

    Ref-"Bir Bine, sen hasta olacaksın."

    b-"Bana bir şey olmaz. Siz ısının, ben üşürsem montumu geri alırım."

    Ref-"Teşekkürler Bir Bine."

    Raf-"Teşekkürler Bir Bine." dediler ve sesleri kesildi. Montun üstünü de kapattım ve montla beraber kucağımda taşımaya başladım. Hava cidden soğuk lan! Tek çarem Meryem. Onun evine gitmeliyim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Okuyorum gogogo
      ···
  12. 37.
    +4
    Yasemini aradım ve evinin yerini öğrendim. Bizim eve yakınmış. Bak bu iyi haber işte. Akşam üzeri oldu bile. Umarım yanlış anlamaz. Apartmanda 2. Katta oturuyorlar. Apartmanda olmasalar soğuktan ölürdüm galiba. Kediler uyuduğu için montu geri giyemedim. En sonunda zile bastım ve yaşlı bir kadın kapıyı açtı.

    Teyze-"Kime bakmıştın oğlum?"

    b-"Meryem'e bakmıştım ben."

    Teyze-"Çağırayım ben oğlum." dedi ve içeri girdi. Daha sonra odadan Meryem çıktı. Kapıya geldi ve:

    Meryem-"Burada ne işin var? Sana adresimi kim verdi?" Keşke direk bıçak saplayıp amel defterimi kapatsaydın. Bu ne soğukluk.

    b-"Yasemin verdi adresini. Sana bir şey sormak istiyordum. Sokakta kedi buldum da barınakta yer yokmuş. Sen bakabilir misin diye soracaktım." Dedim ve montu açıp kedileri gösterdim. Meryem kedileri görünce biraz kontrolünü kaybeder gibi oldu. Yoksa kedilere zaafı mı var? Yasemin bunu biliyordu da beni buraya yönlendirdi demek. Kendini tutmaya çalışarak:

    Meryem-"Bakamam... "

    Teyze-"Ne güzel kediler bunlar. Senin mi?"

    Meryem-"Anneanne." Sitemli bir şekilde söylemişti. Duymamazlıktan geldi.

    b-"Benim değiller. Sokakta buldum ve barınakta da yer yokmuş. Arkadaşlarım da benim gibi evlerine alamazlarmış. Ben de son çare size geldim."

    Teyze-"Geç içeri evladım, üşümüşsündür. Biraz ısın, sonra gidersin."

    b-"Rahatsızlık vermeyim... "

    Teyze-"Eğer içeri girmezsen kedileri de almam eve."

    b-"Kedilere bakacak mısınız?" Heyecanlandım. Yaşlı kadın güldü.

    Teyze-"Baksana çocuğa, gözleri parladı. Kendinden çok şu hayvanları düşünüyorsun. Montunu bile kendin giymek yerine onları ısıtmak için kullanmışsın. Bu devirde senin gibi saf çocuklar pek kalmadı. Geç içeri bakalım." Meryem'in bu durum pek hoşuna gitmedi galiba. içeri geçtim ve beklemeye başladım. Sobaları var. Sobalı evi severim. Meryem de içeri girdi ve kendine kurduğu köşeye oturdu. Soru çözmeye başladı.

    b-"Sende mi dershaneye gidiyorsun?"

    Meryem-"Evet, senin aksine benim hedeflerim var."

    b-"Benim hedeflerim olmadığını nereden çıkardın?"

    Meryem-"Davranışlarından. Hiçbir şeyi ciddiye almıyorsun. Gerçek hayattan kaçmak için kendi kendine konuşuyorsun."

    b-"Kaçmak için öyle mi? Eğer sen benim yaşadıklarımın yarısını yaşasaydın bir daha evden çıkmak istemezdin. Hatta odandan dışarıya adımını atamazdın."

    Meryem-"Etme bulma dünyası. Sen herkese zamanında dikkat çekmek için ruhlarla konuşuyorum dedin, şimdi ise cefasını çekiyorsun."

    b-"Benim bahsettiğim benimle dalga geçilmesi değil. Evet, hala da onları gördüğümün arkasındayım... "

    Teyze-"Yakın arkadaş değilsiniz galiba." Ref uyandı. Beni görünce:

    Ref-"Bir Bine neredeyiz?"

    Raf-"Bibin ner... " Uykusunda mı tekrar etmeye çalıştı? Çok garipsiniz.

    b-"Teyze, uyanan beyaz kedinin ismi Ref, uyuyan siyah kedinin ismi de Raf."

    Teyze-"isimleri ne kadar güzelmiş. Ying ve yang gibi."

    b-"Ying ve yang nedir?"

    Teyze-"Ying; karanlığın içindeki ışığı, Yang; ışığın içindeki karanlığı temsil eder. Bu kedilerin burunları gibi. Siyah olanın burnu beyaz, beyaz olanın burnu siyah renkte." Tabi ben bunu göremiyorum. Başkasının görüp benim göremediğim bir şey olması garip hissettirdi.

    b-"Evet duymuştum. Her kötülüğün içinde iyilik, her iyiliğin içinde kötülük diye biliyordum. isimlerinin Ying ve Yang olduğunu bilmiyordum. Çok bilgilisiniz."

    Teyze-"Çok kitap okudum ben oğlum. Hep bilgiye açtım. Ama her şey kitaplarda yazmaz. Tecrübe de etmek gerekir." KADIN HAKLI! HAYALET KiTAPLARI iLE GERÇEKLER ARASINDA HiÇBiR BENZERLiK YOK! ZAMANINDA BiLGi iÇiN OKUDUM VE HEPSi MiLLETi KEKLEMEK iÇiN SATILAN KiTAPLAR! GERÇEKLE ALAKASI YOK!

    Ref-"Artık burada mı kalacağız?"

    b-"Evet. Artık burada kalacaksınız." Hasgibtir. Dışımdan konuştum. Teyze hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu.

    Meryem-"Yine kendi kendine konuşmaya başladın."

    Teyze-"Kendi kendisine konuşmuyir Meryem, kedileriyle konuşuyor. Onlarla vedalaşıyor. Ama vedalaşmana gerek yok, istediğin zaman onları görebilirsin."

    Ref-"Gerçekten mi?" Raf ta uyandı ve:

    Raf-"Gerçekten mi ne?"

    Ref-"Burada yaşayacağız ve istediğimiz zaman Bir Bine bizi ziyaret edebilecek."

    Raf-"Oleyy!" Çocuklar... Kediler sevindi.

    b-"Ben de kalkayım artık, akşam oldu annem bekler. Siz de teyzeye teşekkür edin bakayım." dedim ve ikisi de gidip teyzeye sarıldılar. (Kedi halleri sırnaşıyor gibi gözüküyor).

    Meryem-"Bunu nasıl yaptın?"

    b-"Neyi?"

    Teyze-"Bir yaşıma daha girdim. Kediler sanki seni anladı." Hass ya. Onlar kedi gibi görüyor.

    b-"Zekilerse demek ki?" Raf ve Ref yanıma geldiler ve:

    Raf-"Her şey için teşekkürler."

    Ref-"Yardımın için teşekkürler."

    RaRef-"Tekrar gel."

    b-"Tamam geleceğim. Söz." dedim ve montumu giyindim. Onlar da odada oynamaya başladılar. Kapıda:

    b-"Her şey için teşekkürler."

    Teyze-"Rica ederim oğlum, tekrar gel."

    Meryem-"Zorlama anneanne belki gelmek istemez."

    b-"Gelmeyi çok isterim." binlik değil mi mk. Her gün gelecem. Tamam, her gün abartı. Haftada 3-4 kere gelirim. Vedalaştık ve evin yolunu tuttum.

    Eve girer girmez:

    Abi-"Nerede lan benim meyveli yoğurdum? Tüm gün beklettin beni."

    b-"Yürü git kendin al." dedim ve odama geçtim.

    Cehase-"işte görmek istediğim Bir Bine." dedi ama arkamdan abim de odaya girdi ve dayağımı yedim amk. Uzun zamandır zafer kazanmamıştım. Bu zafer bana yenilgilerde kendimi salmayıp zaferlere odaklanmam gerektiğini öğretti. Tabi Cehase ve kedilerin de büyük yardımı oldu...

    ---

    BEKLEYiN KÜÇÜK BiR PART DAHA VAR.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Kanka gogofofofofo
      ···
    2. 2.
      +1
      Git kendin al zaaaa xd
      ···
  13. 38.
    +5
    BAŞKA BiR YERDE

    -"Bir Bine'ye daha ne kadar yardım etmeyi düşünüyorsun?"

    Sarışın-"Sadece veterinere gitmesini söyledim. Başka da yardım etmedim."

    -"Kötü ruhları ondan uzak tuttuğunu biliyorum. Ama buna dokunmayacaksın. Çünkü bunu özel olarak ben gönderiyorum."

    Sarışın-"Ama o daha çocuk."

    -"Ne dedin anlamadım?" Tehditkârdı.

    Sarışın-"Nasıl isterseniz."

    ---

    OKUDUĞUNUZ iÇiN TEŞEKKÜRLER. YARIN GÖRÜŞÜRÜZ.
    ···
    1. 1.
      +3
      Kanka olaylari gene farkli boyuta tasicaksin ajlad8m kadariyla hikayeyi uzatabilirsin istedin kadarda hizli ya, wjxjejxi
      ···
      1. 1.
        +3
        Knk yapacak bir şey yok konu kalmadı bende, her gün hikaye yazmak düşündüğümden daha fazla sıkıntı yarattı bana. Onu da geçtim mantık hatalarını kontrol edemiyorum ve genelde hikaye bittikten sonra tekrar okur biraz hikayeye derinlik eklerim onu bile yapmaya vaktim kalmıyor :D Yine de yazması eğlenceli.
        ···
      2. 2.
        +2
        knk başka hikayeler de arıyorsan (bkz: orijin penis hikaye serisi) Bu arkadaş da güzel yazar. Ben okudum onayladım :D
        ···
      3. 3.
        +1
        Lan giberim ne mantik hatasi zaten yazdin seyler bilim. kurgu baski basina mantiksiz amk ajdjzkekx o yuzden yzz yazBildin ladae. yazdin gini yzz kalemin col. guzel amk
        ···
      4. 4.
        +2
        mantık hatasından kastımı yanlış anladın asdasdass mesela sağa gitti diyorum ama sola gitmişler gibi yazıyorum. Saçma bir örnek oldu ama olsun :D
        ···
      5. diğerleri 2
    2. 2.
      +1
      Sarışın=Yönetici
      ···
      1. 1.
        +1
        Hadii ortalık karışıyor :D
        ···
  14. 39.
    +5
    16 Kasım 2008

    Merak edenler için Sbs den beklediğimden yüksek puan aldım. 422 puan. Rekor kırdım resmen. Neyse çok eskiden bahsetmeme gerek yok. Şu anda Meryem'lerin evindeyim ve akşam yemeği yiyorum. Teyze yemeğe kalmam için ısrar etti. Teyze'nin ismi de Halime'ymiş. Zaten Raf ve Ref de hep gelmemi istiyorlar. Cehase bir süreliğine gitti. Ölü haliyle nereye gidiyorsa. Belki canı sıkılıyordur yanımda.

    Meryem-"Git gide yüzsüzleşiyorsun farkında mısın?"

    b-"Evet de bundan sanane? Senin için gelmiyorum sonuçta. Raf ve Ref'i görmek için geliyorum. Bir de Halime teyzeyi." Raf bana, Ref de Meryem'e gitti ve:

    Raf-"Bir Bine abi, kavga etmeyin."

    Ref-"Meryem abla, kavga etmeyin."

    Meryem Ref'i ben de Raf'ı kucağıma aldım ve:

    Meryem-"Bu kediler bile senden zeki. Kavga ettiğimizi hemen anlıyorlar."

    b-"Keşke biraz örnek alsan şunları."

    Ref-"MERYEM ABLA!"

    Raf-"BiR BiNE ABi!"

    Merine-"Tamam tamam." ikimiz de aynı anda söyledik. Kendimden tiskindim. Meryem muhtemelen miyavlama şeklinde duydu.

    Halime-"Şu iki kedi bile sizin kavga etmenizin yanlış olduğunu anlıyor, bir siz anlamıyorsunuz."

    Meryem-"Önce o başlattı."

    b-"Ben mi? Sen bana yüzsüzleş... " Derken ayağımda acı hissettim. Meryem de 'ayy' dedi. Kediler artık uyarı mahiyetinde tırnaklarını kullanıyorlar. Ayağımı çizdi. Kanatmadılar, yüzeysel çizdiler.

    Halime-"Ref kızım, Raf oğlum. Gelin, yemeğiniz hazır."

    RaRef-"Tamam anne"Dediler ve kucağımızdan indiler. insandan kediye hala dönüşemediler. Aslında sadece ben insan gibi görüyorum. Sorun yok. Başka kimse görmüyor.

    Halime-"Dersleriniz nasıl bakalım?"

    Meryem-"Benim derslerimde bir sıkıntı yok. Hepsi 95-100 arası." Abartmıyor. Gerçekten 95-100 arası. Daha ben 90 aldığını görmedim.

    Halime-"Aferim Meryem. Peki senin derslerin nasıl Bir Bine?" Hangi birinden başlayayım? 6. sınıfa geçtiğimizde beni direk müdüre gönderen bir hoca vardı hatırladınız mı? Hah. O hoca bana taktı. Normalde sınavda bazı hatalara tolerans gösterir, ama bende sayıyı yanlış görse eksiyi çakıyor. Matematik oldu 45. Bir kere de uyanıklık yaptım ve Cehase'den Meryem'in cevap kağıdını bana söylemesini istedim. Bilerek hepsini yanlış söyledi, direk 0 aldım. Kurtarma sınavına girip 60 a çekebildim. Cehase biraz katı kurallı. Kopya falan çekmeme izin vermiyor.

    b-"iyi."

    Meryem-"Hangi dersin iyi merak ettim."

    b-"SANANE!" Raf ve Ref bana döndü.

    b-"Hahahaa. Şaka yaptım. Bağırmak istetmiştim." Geri yemeklerine döndüler. Bir yerde de rahat olayım amk ya.

    Halime-"Her derste iyi olacaksın diye bir şey yok. Belki bilime değil de sanata yeteneğin vardır."

    Meryem-"Türkçe dersi de 65. Hahaha." Raf ve Ref bu sefer Meryem'e döndü.

    Meryem-"Çok acımasızsınız yaa. Pardon Bir Bine." Tekrar yemeklerine döndüler. Pgibopatlar lan bunlar.

    Halime-"Sanat sadece edebiyat ile ölçülmez. Belki resime, müziğe falan yeteneği vardır. Hem okulda verilen notlar gerçek hayatı yansıtmazlar." Hayaletleri görebiliyorum. Konuştuklarını anlayabiliyorum. Hatta şuradaki pgibopatların bile ne dediğini anlayabiliyorum. Hatta onları insan çocuğu şeklinde görüyorum. Bu yetenekten sayılıyor mu?

    b-"Belki de dediğiniz gibidir." diyip konuyu kapattım. Hayvan gibi yedim. Gerçekten güzel yemek yapmış. Raf ve Ref de yemeğini yedi. ikisi de hazır bir biçimde bekliyor. Halime teyze koltuğuna oturunca ikisi de koşup kucağına atladı. Halime teyze her yemekten sonra Raf ve Ref'in tüylerini tarıyor. Bu da onların hoşlarına gidiyor. Mutlu olmalarına sevindim.

    b-"Ben kalkayım Halime teyze."

    Halime-"Tamam oğlum. Annene selam söyle."

    b-"Aleykümselam." dedim. Artık Halime teyze kapıya kadar uğurlamıyor. Zaten durmadan evin oğlusun deyip durur. Evden çıktım.

    Kısaca bahsetmek gerekirse Meryem'in annesi ve babası yurt dışında çalışıyorlarmış. Belgelerindeki hatadan dolayı Meryem kızları gözükmüyor ve yanlarına alamıyorlar. Hal böyle olunca anneanne devreye giriyor ve Meryem'i yanına alıyor. Hala olay çözülmemiş, o yüzden de Meryem burada yaşamaya devam ediyor. Ben de eve geçeyim bari. Akşam akşam sokakta bu kadar dolaşmak iyi değil.

    -"ihehehe. Bir Bine sensin demek... " Sırtım karıncalandı. içim bir ürperdi. Sesi duyunca arkama döndüm ve kimse yoktu. Bana öyle geldi galiba. Bugün bayağı yoruldum zaten. Eve gideyim de uyuyayım bari. Muhtemelen benim ismimi bir yerden duymuş hayaletin biridir.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    +5
    Sabah beni uyandıran şey yatağımın kırılması oldu. Ne yapacağımı şaşırdım. Nasıl kırıldı yav? Annem ve babam sese içeri girdi. Abim de uyanmış. Hay ya... Şimdi kaos başlasın.

    Baba-"Daha yatağın taksiti bitmedi! Nasıl kırdın?"

    Anne-"Oğlumuza bir şey olmadığına sevinmek istedin değil mi?"

    Baba-"Ama taksiti... iyi misin oğlum?" Annem canavar gibi kadın.

    b-"iyiyim."

    Baba-"iyi o zaman, kışın seni Ali Usta'nın yanına veriyorum, orada çalış yeni yatak parasını topla."

    Anne-"Şefket saçma sapan konuşma. Dershanesi var."

    Abi-"Git gusül tazele hohohoho." it herif. Bundan bile kendine gülme payı çıkarıyor. Odadaki saate baktım. SAAT 10.30! LAN 2 DERS GEÇTi BiLE OKULDA!

    b-"OKULA GEÇ KALDIM." dedim ve kıyafetimi giyinmeye başladım.

    Baba-"Eşek herif! Tüm gece sokaklarda sürtersen tabi uyanamazsın."

    Anne-"Şefket. Benim sabırımı sınama. Halime ablaların evindeydi." Annem ve Halime teyze tanışıklarmış zaten. Babam arkamdan saydırmaya devam etti, ben umursamadan hemen çantamı aldım ve evden çıktım.

    Şu an okula gitmek istemiyorum. Ev ile okul arası mesafede 27 kere düştüm. 27 KERE LAN! Ne oluyor? Kafayı yiyeceğim. Üstüm başım hep çamur oldu. Sonunda okuldan içeri girdim ve sınıfa girdim.

    b-"Derse geç kaldığım için özür dilerim. "

    Fenci-"Üstünü başının hali ne oğlum savaştan mı çıktın?"

    b-"Hocam sormayın."

    Fenci-"Neyse geç yerine." dedi ve ben de yerime yürümeye başladım. Sırama geçtim oturdum ve kitabım... ÇANTAMDA DÜNKÜ DERSLERiN KiTABI VAR! iNANAMIYORUM. BUGÜN EDEBiYATTAN ÖDEV KONTROLÜ VAR! NE OLUYOR LAN! Çantamı hazırlamayı nasıl unuturum ya. inanamıyorum. iki derse geç kalmam da çabası.

    Fenci-"ilk iki ders anlattıklarımdan sözlü yapacağım. Bundan alacağınız not proje ödev notunuzu doğrudan etkileyecek. Tenefüsten sonra sözlüyü yaparım." Şimdi bayılacağım. Yeminle komboya giriyorum. Ahan tahtayı da sildi. Bari tenefüste yazsaydım. Ders bitti tenefüs başladı.

    Mert-"Bir Bine. iyi misin?"

    b-"Değilim. Sabahtan beri başıma gelmeyen kalmadı."

    Mert-"istersen sana fen konusunu anlatabilirim. Çok kolay bir konu."

    b-"Valla çok makbule geçer." Kitabı açtı ve anlatmaya başladı. Başladı da sınıfa bir tane ruh girdi. Ruh mal mal bağırıyor.

    -"HAAAA OUUUU SEENN Niii HAAA" Lan bir sus. Anlamıyorum amk çocuğun dediğinden. Ona baktığımı görünce hemen yanıma koştu ve:

    -"Beni görebiliyor musun?"

    b-"Evet, ama sus. Sınava hazırlanıyorum."

    Mert-"Bir şey mi dedin?"

    b-"Kendi kendime konuşuyorum. Devam edelim."

    -"Ben eskiden operaya merak sarmıştım. Ama utangaç biri olduğum için kimseye kendimi dinletemedim." BANANE AMK BANANE!

    -"Benim kısa konçertomu dinlersen ruhum huzura kavuşur." Mert ne anlatıyor anlamıyorum.

    b-"Sonra dinlerim. Şimdi sınava hazırlanıyorum."

    Öğrenci-"Bir Bine yine kendi kendine konuşuyor hoahoahoa" Öküz gibi gülüyor. Sınıftakiler de gülmeye başladı.

    Mert-"Kanka konuya odaklan."

    b-"Pardon kanka devam et."

    Opera-"Daha fazla bekleyemem. Yıllarca bekledim zaten. Başlıyorum, LAAA HAA LEE LAA SOL LAA" Lan sesi de tak gibi. DERSi DiNLEYEMiYORUM.

    Mert-"Bu kadardı kanka. Ders de başlayacak." Hiçbir şey anlamadım. Hoca da içeri girdi ve kağıtları dağıtmaya başladı. Allah'ım kabustayım. Birazdan uyanacağım ve saat 7 olacak. Çantamı hazırlayacağım ve derse gireceğim. Şu operacı salak da yanımda olmayacak.

    Fenci-"Başlayın." Tabi ben duyamıyorum ama anladım. Sonra hoca konuşmaya başladı:

    Fenci-"Birinci soruda şöyle yapıyorduk. LAA RE Miiii SOOL." LAN HOCA CEVABI SÖYLÜYOR VE BEN DUYAMIYOR MUYUM? SANA OPERA YAPTIRAN BEYNiNi gibEYiM.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      La la la sol la si laaaa anan zaaa xd
      Yapmasam olmazdı
      ···
    2. 2.
      +2
      Olm sinir krizi geçiriyorum bu nası ruh. Böyle ruhun cibiliyetini ben
      ···
  16. 41.
    +3
    Sınav bitti ve ben boş kağıt verdim. Operacı pekekent de huzura kavuştu. inşallah cehenneme gitmiştir.

    Fenci-"Bir Bine. Soruları anlatmama rağmen bana boş kağıt verdin. Dersi dinlemiyor musun sen?" Şimdi buna nasıl açıklama yaparsınız? Doğal olarak, ben de sessiz kaldım.

    Fenci-"Yarın velini çağır gelsin." HAYIIRR! BABAM BU SEFER BENi ÖLDÜRMEZSE HiÇBiR ZAMAN ÖLDÜRMEZ.

    b-"Nasıl isterseniz." dedim ve boynum eğik bir biçimde sırama oturdum.

    Mert-"Bugün kendin gibi değilsin."

    b-"Ben kendim gibiyim. Bugün bütün felaketler beni buluyor. Mert, eğer bugün olürsem, Bilgisayarım-E:\- Windows - System 32 yi sil."

    Mert-"Windows'u E ye mi kurdun?"

    b-"Hayır." ... (Bunu anlamazsanız harakiri çekmeyi planlıyorum.)

    Mert-"Anladım kanka. O gün geldiğinde sana karşı olan son vazifemi yerine getireceğim. Ama o günün bugün olduğunu sanmıyorum."

    b-"Üstüm başım çamur içinde, sınavda kulağım birden tıkandı hocanın ne dediğini anlamadım ve boş kağıt verdim, sabah uyandığımda yatağım kırıldı. Daha ne olabilir ki demeye korkuyorum. Sence ben bugün yaşar mıyım?"

    Mert-"Sadece şansız bir günündesin kanka. Arada ben de şansız günümde oluyorum." Birden sıra öne doğru düştü. Meryem de o arada orada yürüyormuş ve ben de Meryem'in üzerine düştüm. Bir süre toparlanmaya çalıştım. O arada Meryem:

    Meryem-"NE YAPIYORSUN SEN YA?"

    b-"Yanlışlıkla kaydım düştüm. Ne bağırıyon?" Arkama baktım ve sıramın ayağı kırılmış. SIRAMIN AYAĞI KIRILMIŞ LAN! ÇILDIRACAM AMK. Ayağa kalktım.

    b-"Yok bu böyle olmayacak. Ben eve gidiyorum. Zaten bugün yok yazılmıştım. Bu saçma gün bitene kadar da geri dönmem." dedim ve çantamı alıp koşmaya başladım. O arada pantolonum sıranın askılık çıkıntısına takıldı ve yırtıldı. Donum ile beraber tüm sınıfın önünde kaldım. Sınıf gülmeye başladı. Mert hemen kalktı ve ceketini belime sardı.

    Mert-"NE GÜLÜYORSUNUZ LAN! pekekentLER. Ben de seninle geleyim." Ağlayacak gibiyim.

    b-"Gelmene gerek yok. Yok yazılma boş yere."

    Mert-"Daha devamsızlığım yok. ilk olacak bu. Hadi gidelim."

    b-"Teşekkürler." dedim ve ikimiz de evime doğru gitmeye başladık.
    ···
    1. 1.
      +1
      Windows E ney. Ben bilmiyorum panpa, aff@
      ···
      1. 1.
        0
        Pnp espri çok inceydi. Kimse anlamamış zaten :D Kısaca gizli videoları olan klasörünü silmesini istiyor. Gizli videoları anladın ( ͡° ͜ʖ ͡°)
        ···
  17. 42.
    +3
    Eve gidene kadar birkaç kere araba sıyırdı geçti lan. Yok arkadaş, bu normal bir şansız gün değil. işin ucunun hayaletlere bağlanacağı hissini içimden atamıyorum. Sonunda eve geldik.

    Mert-"Ben geri okula geçiyorum. Sen de kendine dikkat et."

    b-"Kanka, gerçekten teşekkürler. Bu iyiliğini unutmayacağım."

    Mert-"Önemli değil kanka. Görüşürüz." dedi ve gitti. Ben de anahtarı deliğe soktum ve... Anahtar içinde kırıldı... YETER LAN! YETER. KiMiN YAPTIĞINI BULURSAM ÖLÜMDEN ÖLÜM BEĞENSiN.

    2 saat sonra abim geldi.

    Abi-"Burada ne işin var lan? Ne dikeliyon kapıda? Bu halin ne lan?"

    b-"Anahtar kırıldı, kırık parçası içeride kaldı."

    Abi-"Hay senin elinin ayarını... Gidip çilingiri çağırsaydın ya."

    b-"Abi, ben bir yere kımıldamak istemiyorum. Bugün başıma gelmeyen kalmadı. Şu halime bak! Rezil rüsva oldum okulda. Pantalonum yırtıldı, üstüm başım çamur içinde... "

    Abi-"iyi iyi bahaneni gibeyim. Ben getiririm çilingiri." dedi ve aşağı indi. BAHANE NE BEYNiNi gibTiĞiM. LAN KÜFÜR ETMEYEN BEN KÜFÜRDEN MANi YAZACAM YETER LAN! MEDiNE DiLENCiSiNE DÖNMÜŞÜM HALA BAHANE DiYOR! Ben hiç yerimden kımıldamıyorum bile. Merdivende oturdum. Birden üzerime su döküldü.

    Komşu-"Pardon Bir Bine, merdivenleri silecektim de seni görmedim." Lan önünde dağ gibi duruyorum, nasıl görmedin? Çıldıracağım. Sakin kalmam lazım. Abim de geldi çilingirle:

    Abi-"Bu kapı abi." dedi ve çilingir de kapıyı yapmaya başladı. Kapı açılır açılmaz içeri koştum. Yeter, dışarıda durmak istemiyorum. Hemen banyoya girdim. Şofbeni açmaya çalıştım... Ama açılmıyor. Açılmıyor. Neden açılmıyor? SOĞUK SUYLA DA OLSA DUŞUMU ALACAĞIM LAN. Saçımı sabunladım ve tam suyu saçıma tutacaktım ki sular kesildi. Bu klişeyi yaşamak zorunda mıydım? Mecburen havluyla saçımı kuruladım. Şampuanlı bir şekilde. Odaya doğru giderken bir ayna var. Aynada kendime baktım. Berbat gözüküyorum.

    b-"Cehase. Artık gel." Üzerimde uğursuzluk var. Bu uğursuzluktan nasıl kurtulurum ki? internetten araştırmam lazım... Olmaz, bilgisayar bozulursa abim beni yaşatmaz. Kitabım var. Zamanında hayaletlerle ilgili aldığım bir kitapta bu uğursuzluktan falan bahsediyordu. Onu okuyayım bari. Kitabı açtım ve sayfaları birbirine yapışmış. Neden lan? Tamam, artık %1000 eminim. Bunun hayaletlerle bir ilgisi var. Cehase'nin gelmesi lazım. Kitap yırtıldı. Anasını... Kitaptan görebildiğim kadarına baktım.

    "4 yapraklı yonca uğursuzlukları zütürür, uğur getirir." Kitabın bu yazılı olduğu sayfayı okuyabildim sadece. Tamam, denemeye değer. Dışarı çıktım, ve yonca aramaya başladım.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      Çıkma çarpılırsın. Gusül al tüm dertlerinden kurtul
      ···
  18. 43.
    +4
    Değil 4 yapraklı yonca, 3 yapraklısını bile bulamadım. Nereyi aramam gerektiğini bile bilmiyorum. Halime teyzeye mi gitsem, o bilgilidir. Ama hayır, gidemem. Onu da şansızlığımla etkilemek istemiyorum. Cehase'ye ihtiyacım olduğu zaman ortada yok. Çıldırıyorum. Bir hayalet yürüyordu. Bana doğru yürürken birden durdu, bana baktı ve benden kaçmaya başladı. Hasgibtir. O hayalette bir şey var. Hemen arkasından koştum. Yoksa o mu benimle uğraşıyor? Kovalarken bigiblete çarptım ve yere düştüm. Bigibletteki de yere düştü. Bigibletteki kalktı ve benim yanıma koştu.

    Bigibletli-"iyi misiniz?"

    b-"iyiyim. Maalesef hala yaşıyorum."

    Bigibletli-"Ayağınız yaralanmış. Hemen size ilk yardım uygulayım." Sepetindeki çantayı aldı.

    b-"Gerek yok. Bir şey soracaktım. Burada yonca bulabileceğim bir yer var mı?"

    Bigibletli-"Şehrin göbeğindeyiz, yonca bulman zor. Ama bu yolun ilerisinde bir aktar var. Orada kesin vardır."

    b-"Teşekkürler." dedim ve ayağa kalktım.

    Bigibletli-"ilk yardım yapsaydım."

    b-"Gerek yok. Ben iyiyim." dedim ve vedalaşıp aktara doğru gittim.

    Aktar'a girdim ve:

    Aktar-"Hoş geldiniz." Yaşlı bir adam beni karşıladı.

    b-"Hoş bulduk. Dayı bana 4 yapraklı yonca lazım."

    Aktar-"4 yapraklı bir de. Batıl inançlı biri misin yeğenim?"

    b-"Hayır, değildim. Ama bugün başıma gelenlerden sonra aklıma gelen tek şey 4 yapraklı yonca bulmak."

    Aktar-"4 yapraklı yoncam var, ama pahalıdır."

    b-"Ne kadar?"

    Aktar-"150 tl."

    b-"Yuhh. Pardon. 150 tl çok fazla." (2009 yılında bir öğrenciyiz, unutmayın.)

    Aktar-"Bana bir konuda yardım edersen sana bedava veririm."

    b-"Nasıl yardım edebilirim?"

    Aktar-"2 sokak ileride bir Nalbur var. Oraya günler önce demir raf ve çivi sipariş vermiştim. Ama hala getirmedi. Senden Nalbur'a gidip siparişlerimi bana getirmeni istiyorum."

    b-"Tamam."

    Aktar-"Şunu da belirtmek istiyorum, eğer 4 yapraklı yonca işe yaramazsa başka bir şeyle takas edemezsin, yine de kabul ediyor musun?" Adam haklı. işe yaramama ihtimali de var. Ama yine de şansımı deneyeceğim. işe yaramazsa en azından adama yardım etmiş olurum.

    b-"Yine de kabul ediyorum. Denemeden bilemem."

    Aktar-"iyi öyleyse, git bakalım." Dedi ve dışarı çıktım.
    ···
    1. 1.
      +2
      Demir Raf??? Raf yani tamam.
      ···
      1. 1.
        +2
        Özel isim Raf değil yav :D
        ···
    2. 2.
      +2
      He he yedim hadi :D
      ···
  19. 44.
    +3
    Acaba 2 sokak öteye gidip gelene kadar yaşayabilecek miyim? Bu şansızlıkla değil iki sokak geçmek, tek sokakta bile yaşayabileceğimi sanmıyorum. Üstelik Nalbura gidiyorum. Ara sokaktan gidersem daha hızlı varırım... Hız mı güvenlik mi? Bu lanetten ne kadar hızlı kurtulursam o kadar iyi. Ara sokaktan gideceğim. Umarım ölmem...

    Ara sokaktan gitmeye başladım. Ama o kadar çok korkuyorum ki biri karşıma çıkacak diye... Üzerime biri su döktü. Balkondan kafama su döktüler lan. Üstelik kirli su olduğu çok belli, beyaz giydiğim kıyafet bile simsiyah oldu.

    b-"YETER AMK YETER LAN! BAŞLAYACAM ŞANSIZLIĞINIZA DA SUYUNUZA DA... "

    -"Bu kadarcık şeye çok yaygara yapıyorsun. Beni uykumdan uyandırdın." Ses arkamdan geliyor. Anca başıma geleni bilmeyen bir salağın konuşması. Arkamı döndüm ve:

    b-"TABi YAPARIM LAN! SEN Kimsi anangibm" Karşımda kocaman bir kurt duruyor mk. Tamam. Anlıyorum.

    -"Benim ismim Dagaar. Senin sesine uyandım. Demek sen de nadir doğansın."

    b-"Maalesef ki öyleyim. Başıma gelmeyen tak kalmadı."

    Dagaar-"ismimi duydun ve hala burada durabiliyorsun."

    b-"Ruh gücünü boşa beni korkutmaya harcama. Yok olmanı istemem, gerekirse huzura kavuşturabilirim. Ama şu an işim var."

    Dagaar-"HAHAHAHA. insan. Sen beni huzura kavuşturacak güçte değilsin." Etrafımda dolaşmaya başladı.

    Dagaar-"Sıska bir vücut, çelimsiz ayaklar, düşük bir ruh gücü. Beni öldürmene imkan yok. Daha içindeki fare ile başa çıkamıyorsun."

    b-"Seni öldüreceğimi mi söyledim? Ruhunu huzura kavuşturacağımı söyledim. istemiyorsan beni oyalama, daha şu şansızlığımdan kurtulmam lazım"

    Dagaar-"içindeki fareden bahsediyor olmalısın. istersen seni ondan kurtarabilirim. "

    b-"içimdeki bir şeyden dolayı mı tüm günüm mahvoldu?"

    Dagaar-"Düşük seviyeli bir ruh. Seni ondan kurtarmak tek hamleme bakar. Ama karşılığında senden bir şey istiyorum."

    b-"Biriniz de bir şey istemesin. Söyle bakalım."

    Dagaar-"Benim için yaşa. Ölünce de benim yanımda ol. Ben milenyumlarca yaşadım. Sana bildiğim her şeyi öğretebilirim. Kimse senin karşında duramaz, bu gözleri biliyorum, ezilen bir insanın gözleri. Yıllarca kimse sana inanmadı, herkes seni aşağıladı ve hor gördü. Bir daha hiçbir varlık seni hor göremeyecek. Sadece kabul etmen yeterli." Cevap belli amk.

    b-"Reddediyorum."

    Dagaar-"Çok hızlı oldu. Neden?"

    b-"Denize düşen yılana sarılır hesabı gidemem. Ruhum bana ait, bedenim de. Şimdi müsadenle, Nalbur'da işim var."

    Dagaar-"HAHAHAHHA. SENi SEVDiM iNSAN. BENiMLE BU KADAR KORKUSUZ KONUŞABiLEN iLK iNSANSIN. KABUL EDECEĞiN ZAMAN ADIMI SESLEN VE KABUL EDiYORUM DE. YANINA GELiP ANLAŞMAYI SAĞLAYACAĞIM. Umarım düşman olarak karşılaşmayız." Dedi ve toz olup gitti. Cidden toz oldu. Saçma sapan ruhlarla uğraşıyorum aq. Nalbura sağ varmak istiyorum. En azından artık içimde bir ruh olduğunu biliyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +4
    Nalbur'a kazasız belasız vardım. Bir iki kere yere düşsem de sadece yere düşmeyle atlattığım için mutluyum. Nalbur'un içi çivilerle dolu. Sivri, delici, kesici alet çok. içeri girerim de uğursuzluğum çalışırsa kesin ölürüm. Korkuyorum. O kurtun teklifini kabul etmeliydim. ismi Dagyaa mıydı yav? Amaan, unuttum gitti. Cesaretimi topladım ve içeri girdim.

    b-"Seldıbınaleyküm."

    Nalbur-"Aleykümselam."

    b-"Ben aktardan geliyorum. Sizden demir raf ve çivi sipariş etmiş. Getirmemişsiniz."

    Nalbur-"Şaka yapıyorsun herhalde? Demir rafı ne yapacak? Ciddiye bile almadım adamı."

    b-"Şimdi de beni gönderdi abi. Hazırlaman ne kadar sürer?"

    Nalbur-"Sen ciddi misin? Demir rafı demir çivi tutar mı?"

    b-"Adam belki rafları başka bir şey için kullanacak. Sen o adama malzemeleri vermek zorundasın."

    Nalbur-"Anladık. Hazırlardan vereyim dur." dedi ve depoya girdi. Bir yığın bir şeyler yıkıldı galiba.

    Nalbur-"HAY ANANI... " istemediği bir şey oldu galiba. Sonunda raflarla ve çivilerle geldi.

    Nalbur-"Al bunları, o bunağa da söyle bir daha benim nalbura gelmesin." pekekentteki egoya bak. Hem suçlu hem güçlü .

    b-"Bu saatten sonra ben ve tanıdıklarım da bu nalbura gelmeyiz." Dedim ve dışarı çıktım Aktara doğru yola koyuldum.
    ···