/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 76.
    +5
    Müdürün kapısının önüne geldim. Oturdum ve beni çağırmasını beklemeye başladım.

    Cehase-"Sizden özür dilemek istiyorum. Konuşmamız yüzünden başınızı derde soktum."

    b-"Yapacak bir şey yok. Bu yetenek de benim lanetim."

    Cehase-"Bunun utancını duyacağım." dedi ve sessizleşti. Ben de sinirliydim zaten. En sonunda müdür odasına çağırdı. Kapıyı çaldım ve içeri girdim.

    Müdür-"Bir Bine. Ben de 3 senedir nerede bu çocuk diyordum. Yine ne gördün merak ettim." Eskiden salak gibi durmadan hayaletlerle konuştuğum için öğretmenler durmadan müdürün odasına yollarlardı beni. Anamdan babamdan çok müdürü görürdüm. Ona da salak gibi anlatır, azarımı yer ve geri dönerdim.

    b-"Hiçbir şey görmedim. Sadece... "

    Müdür-"Seni tanırım Bir Bine. Yıllardır buraya bana gelir şununla konuştum bununla konuştum diye anlatır durursun. Kaç senedir yapmıyordun, düzeldin dedim yine başladın. Eğer tekrar edersen aileni çağırmak zorunda kalırım. Sevdiğim güzel bir yönün var Bir Bine. Hayal gücün çok yüksek. Biraz da edebiyat kurallarına dikkat edersen bu hayal gücünle edebi bir eser bile çıkarabilirsin. Onun için soruyorum, bu sefer ne gördün?" Anlatmak istemiyorum. Ama sıkıştırdığı için anlattım. Cehase'nin gelişinden itibaren buraya kadar anlattım.

    Müdür-"Hahaha. Bir Bine alem çocuksun valla. Kafan zehir gibi, ama çok haylazsın. Hadi git sınıfına, bir daha buraya gelirsen aileni çağırırım ona göre."

    b-"Tamam." dedim ve odasından çıktım.

    Cehase-"Korktuğunuz kadar kötü biri değilmiş."

    b-"Daha okulun ilk gününden müdürün odasına gidiyorum. Okula yeni kayıt olanlarla beraber sıra bekledim. Sabah heyecanlıydım ne güzel. Sence içimde bir heyecan kaldı mı?" Cehase sessizdi. Sinirli olduğumu biliyordu. Cevap verirse kızacağımı da anladı galiba. Sınıfa geri girdim ve sırama oturdum. Kelebek hala çocuğun üzerinde ve kanatlarını yine kapatmış. Artık fazla önemsemiyorum. Daha ilk günden de müdürün yanına gönderilmez. 2 dakika sonra zil çaldı ve hoca sınıftan çıktı. En kötü günümü yaşıyorum galiba. Mert'e döndüm ve:

    b-"Kusura bakma Mert. Senin de başına bela oldum."

    Mert-"ismimi nereden biliyorsun?" Hass. Kelebekten duymuştum ismini değil mi? Hay amk ya.

    b-"Listeden duydum ismini... "

    Mert-"Daha bugün kaydoldum. Listede ismim yok." Ahiret sınavı gibi adam mübarek.

    b-"Sadece tahmin ettim."

    Mert-"Medyum falan mısın?"

    Yasemin-"Arada böyle davranır ama iyi çocuktur. ismim Yasemin." Dedi ve elini uzattı.

    Mert-"Merhaba, ben de Mert. ismimi nasıl bildin gerçekten merak ediyorum." dedi ve elini sıktı.

    b-"Ne bileyim, içime doğdu."

    Kelebek-"Neden gerçeği söylemiyor?"

    Cehase-"insanlar çok farklı varlıklar. Ne zaman söylese inanmıyorlar ve çevresinden dışlıyorlarmış."

    Yasemin-"Daha eylüldeyiz ama şimdiden hava çok soğudu. Ben bir hırkamı alıp geliyorum." dedi ve hırkasını astığı yere gitti.

    b-"Harbiden de bayağı soğuk. Keşke ben de hırka getirseydim.

    Mert-"Bana hiç soğuk gelmedi, üşümüyorum." Üzerindeki kelebek soğuktan mı koruyor onu? Çok garip.

    Kelebek-"insan. Seninle bir şey konuşmam lazım."

    Cehase-"Bir ismi var. Bir Bine."

    Kelebek-"Bir Bine. Senin yardımını istiyorum." Yardım edeceğimi düşünüyor musun cidden? Okuldaki ilk günümü berbat etti. Cevap vermedim.

    Yasemin-"Geldim. Bir Bine, kaç kere konuştuk seninle. Böyle davranırsan hiç arkadaş edinemezsin."

    b-"Keyfimden mi böyle davranıyorum?" Dışımdan düşündüm.

    Yasemin-"O zaman neden böyle davranıyorsun?"

    Meryem-"Yasemin! 2 saattir seni çağırıyorum, gelsene." Dedi ve kolundan çekip zütürdü.

    Mert-"iyi bir arkadaşın var."

    b-"Yani. Sen nereden geliyorsun?"

    Mert-"Fahri Demirören ilköğretim Okulundan geliyorum."

    b-"Orayı duymuştum. Hep o okuldan en az 10 kişi derece yapıp mezun oluyor. O okula iyi diyorlardı, sen niye bu okula geldin peki?"

    Mert-"Orası yeni evime uzak kalıyordu. Babam da beni bu okula kayıt ettirdi." Benim babam da ne kadar uğraşırsa uğraşsın beni oraya kayıt ettirememişti. Evimize çok uzak olmasına rağmen.

    b-"Üzerinde bir ağırlık hissediyor musun?"

    Mert-"Yoo. Neden sordun?"

    b-"Hiç. Öylesine."

    Kelebek-"Bu ne kabalık. Ben yapraktan daha hafifimdir." Kocaman bir kelebeğin sırtına yapıştığını söylesem mi? Bilemedim. Aslında böceklerden de korkarım ama benimle konuşanını görünce o kadar da korkmadım. Zil çaldı ve tekrar derse başladık.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 77.
    +4
    Eve döndüm ve akşam oldu bile. tak gibi bir gün geçirdim. Cehase de yine çevreyi kolaçan etmeye gitti. Abim de bilgisayarda msn den konuşuyor. Her akşam olduğu gibi. Ne anlıyorsa şu bilgisayarda bütün gün msn de konuşmaktan. Bari oyun falan oyna.

    b-"Abi. Sana bir şey soracağım."

    Abi-"Yine okulda başını belaya soktun değil mi?" Hızlı anlıyor. Nefret ediyorum.

    b-"Evet. Ama abi anlatabileceğim bir tek sen varsın, ne yapayım. Anneme anlatsam direk pgibologa zütürelim yapıyor, babam ile zaten konuşulmuyor."

    Abi-"Oğlum aklında zorun var işte. Git hastaneye antidepresan versinler kafan yerine gelsin, ne uğraşıyon bunlarla."

    b-"Abi, dedemin ölümünü doktorlardan önce gördüm, nasıl hala inanmazsın anlamıyorum." Neden onu inandırmaya çalıştığımı da anlamıyorum. Ama tek anlatabileceğim kişi de o.

    Abi-"Tamam lan tamam ne kafamı ütüledin be. Anlat." Bu tavrından sonra anlatmayacağımı biliyor işte. Bilerek yapıyor.

    b-"Anlatmıyorum." dedim ve arkama döndüm. O da hiç ses etmeden bilgisayarın başına geri döndü. Neden böyle bir abim var ki? Uykum geldi zaten. Uyuyayım bari. Gözlerimi kapattım ve uyumaya başladım.

    Rüyamda dümdüz bir çayırda yürüyordum. Karşımda sarışın bir kız belirdi.

    -"Bir Bine. Beni hatırladın mı?"

    b-"Sen de kimsin?"

    -"Ben Mert'in sırtındaki kelebeğim. Bir ismim yok. Şu anlık rüyana girdim."

    b-"Rüyama girebiliyor musun?"

    Cehase-"Yaptığın çok ayıp. Efendimin rüyasında istediğin zaman giremezsin." O ne lan. Arkamda dağ kadar kocaman bir şekilde duruyor.

    Kelebek-"Rüyanda boyunu büyütüp beni tehdit etmen anlamsız. Hem buraya ona zarar vermek için değil, konuşmak için geldim." diyince Cehase küçüldü ve insan kılığına girdi. Mert'e benziyor.

    Kelebek-"Bu... Bu yaptığın çok adiceydi."

    Cehase-"Benden izin almadan efendimin rüyasına girmen de öyle."

    Kelebek-"Senden yardım etmeni istiyorum. Ben... Mert'i seviyorum." Aşk değildir herhalde... Değil mi?

    b-"Peki neden seviyorsun?" Birden etrafımızdaki sahne değişti. Bir kutunun içinden dışarıya bakıyorduk.

    b-"Neler oluyor?"

    Cehase-"Şu an onun anılarına bakıyoruz."

    Kelebek-"Evet." daha sonra Mert geldi. Küçüklük hali. Tabi bize göre kocaman. Bütün vücudunda yaralar vardı. Yara değil. Su çiçeği onlar. Önümüze yaprak koydu ve arkamızdaki tırtıl da onu yemeye başladı.

    b-"Bu tırtıl da sensin galiba."

    Kelebek-"Evet. Benimle her gün konuşurdu. Saatlerce." Bir şeyler söylüyor ama anlamıyorum.

    b-"Ne dediğini anlamıyorum."

    Kelebek-"Ben de anlamıyordum. Ama benimle konuşurken her zaman gülümserdi. Pek fazla arkadaşı olan biri değildi. insanlarla rahat konuşamazdı. Tabi o zamanlar bunu bilmiyordum. Sadece yanıma gelip beni her gün besleyen biriydi. Zamanla onu sevmeye başladım." Zaman ileri sarıldı ve etrafımızı ağlar sarmaya başladı. Kozaya giriyoruz galiba.

    Cehase-"Kozada nasıl durabiliyorsunuz? Çok bunaltıcı bir havası var." Ben de öyle bir his yaşadım. Onun o anki hissettiklerini de hissedebiliyorum. Kalp atış sesi duyuyorum. O kozanın içinde sadece kalp atış sesleri var. Vücudunun değişimini hissedebiliyorum. Kanatları vücudunu deliyor gibi. Acımıyor, ama daha çok gıdıklıyor gibi. Mert'in sesini duydum. Yine tırtıl ile konuşuyor. Kozasına girse de tırtılla konuşmaya devam etmesi... Ben muhtemelen yapmazdım. Orada hiçbir şey yapmadan duruyorken onun sesini duymak içimi rahatlatıyordu. Daha doğrusu kelebeğin içini rahatlatıyor. Mert gidiyor ve birkaç gün daha bu şekilde devam ediyor.

    Kelebek-"Bundan sonrasını görmeseniz de olur." dedi ve ölüm anını es geçti. Öldükten sonraki haline devam ediyordu.

    b-"Peki nasıl öldün?"

    Kelebek-"izle, anlayacaksın." Mert ağlıyordu. Annesi de yanında onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

    Mert-"Benim yüzümden öldü. Kutusunu kapatmayı unuttum. Kuş yerken durduramadım." dedi ve ağlamaya devam etti.

    MAnne-"Oğlum, başka tırtıl buluruz, ağlama artık."

    Mert-"Ben başka tırtıl istemiyorum. Ben onu istiyorum." diye ağlıyordu. Daha sonra ruhuyla onun yanına uçuyor ve sırtına yapışıyor. Kanadıyla bütün bedenini sarıyor. Mert de sakinleşiyor ve uyuyakalıyor. Galiba o arada kelebek bir şeyler yapıyor. Ona sarıldığında bir sıcaklık hissettim. Cehase bir şey yaptı ve tüm sahne bozuldu.

    b-"Ne yaptın?"

    Cehase-"Onlar sizin gerçek duygularınız değildi. Daha fazla o duyguyu hissetse idiniz bağımlı olabilirdiniz." Gerçekten de o sıcak hissi tekrar yaşamak isterdim. Daha sonra uyandım.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 78.
    +4
    Uyandığımda kelebek üzerimde konmuş bir biçimde duruyordu. Gerçekten de hafifti. O kadar büyük bir kelebeğin üzerime konmuş olmasına rağmen ağırlık hissetmiyordum.

    Kelebek-"Onu seviyorum. Hem de çok seviyorum." Gözlerimi kaçırdım.

    b-"Bu konuda nasıl yardım ederim, bilmiyorum."

    Kelebek-"Ona beni gösteremez misin?"

    b-"Öyle bir yeteneğim yok. Sadece konuştuğunu ona çevirebilirim, ama inanmaz. Keşke yardım edebilseydim."

    Kelebek-"Cehase'yi kıskanıyorum. Onu görebiliyorsun ve onunla istediğin zaman konuşabiliyorsun."

    b-"Bu yetenek ile doğmak benim için kolay değildi. Hala bile zorluğunu yaşıyorum. O sarışın kimdi?"

    Kelebek-"Bilmiyorum. Senin zihninde seni en çok etkileyen kişinin şekline girdim. Senin hayatını en çok etkileyen kişiyi tanımıyor musun?"

    b-"Hayır."

    Kelebek-"Bu senin çözeceğin bir problem. Bana yardım edemeyeceksin demek. Seni görünce çok ümitlenmiştim oysa ki. Bu benim bencilce isteğim olacak ama, benimle gelebilir misin?"

    b-"Bu saatte mi?"

    Kelebek-"Tek başıma yapmak istemiyorum."

    b-"Neyi?"

    Cehase-"Kendini feda edeceksin değil mi?"

    Kelebek-"Bir süreliğine ona gözükmek için ruhumu feda edeceğim."

    b-"Hayır. Yapmana izin veremem."

    Kelebek-"izin almıyorum, sadece yanımda gelmeni istiyorum. Lütfen, beni yalnız bırakma."

    b-"Neden bu kadar ileri gidiyorsun ki? O hissetmese bile onun yanında değil misin? Onu korumuyor musun?"

    Kelebek-"Mert'in annesi kanserden öldü. Ve benimle konuştu. Onu korumamı söyledi. Ben de kabul ettim ve hep amacım bu oldu. Ama artık onu korumama gerek yok. O artık kendi başının çaresine bakabiliyor. Huzura kavuşmamak için kendimi zor zaptediyorum. Son bir kez de olsa onunla konuşmak istiyorum."

    b-"Cennette bekle o zaman onunla konuşmak için."

    Kelebek-"Sana söylemiştim. Ben bencil biriyim. O kadar beklemek istemiyorum. Benimle gel."

    b-"Bu saatte dışarı çıkamam. Saat gecenin 3'ü."

    Cehase-"Ben hallederim. Annenizin ve babanızın uyanmamasını sağlarım. Siz gidin."

    b-"Sende mi onun kendini feda etmesini destekliyorsun?"

    Cehase-"Bu kendi seçimi. Saygı duymalıyız. Siz gidin, ben halledeceğim." istemeyerek de olsa yataktan kalktım ve hazırlanıp evden çıktım.
    ···
  4. 79.
    +6
    EDiT:AMAN BU PARTTAN BAŞLAMAYIN 7 PART ATTIM.

    ---
    Mert'in evine geldik. Evleri zaten zemin kattaymış. Pencereden uyuduğunu görebiliyorum. Pencereleri açık ama demir parmaklıklar var. Kelebek aşağıya indi ve:

    Kelebek-"Tanışmamız kısa olsa da sana da veda etmek istiyorum. Yanımda olduğun için teşekkürler." dedi ve insan şekline büründü. Benim rüyamda gördüğüm sarışın kıza benziyordu.

    b-"Huzura kavuşursan... " Parmağını ağzıma zütürdü ve:

    Kelebek-"Şşş... Fazla vaktim yok. Beni düşündüğün için teşekkürler ama düşünmene gerek yok. Hayatım boyunca bu an için yaşadım." dedi ve pencereye doğru ilerledi. Parmaklıkların içinden geçip Mert'e ulaştı.

    Kelebek-"Mert." dedi ve Mert gözünü açtı. Gerçekten de duyabiliyor. Mert kızı görünce tam bağıracaktı ki kelebek Mert'in yanağını sevince sakinleşti.

    Mert-"Sen de kimsin?"

    Kelebek-"Önemli biri değilim. Sadece senin yanında olmak isteyen biriyim. Sana teşekkür etmek isteyen biriyim."

    Mert-"Neden bana teşekkür ediyorsun? Sana yardım mı ettim?"

    Kelebek-"Hem de çok. O küçük kozanın içindeyken senin sesin sayesinde güç buldum." Mert'in gözü yaşardı.

    Mert-"Sen... " Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Unutmamış. O küçük tırtılı unutmamış.

    Kelebek-"Zamanında benim için yeteri kadar gözyaşı döktün zaten. Daha fazla ağlamana gerek yok. Senin kalbinin içinde yaşamak isterdim, her kalp atışında olmak isterdim ama dünya o kadar mükemmel değil. Ancak sana bu kadar yakın olabiliyorum." Dedi ve göğsüne kafasını yasladı. Mert de kafasını sevmeye başladı.

    Mert-"Gidiyorsun, değil mi?"

    Kelebek-"Evet, ama mutlu ayrılıyorum. Sonunda seninle kısacık bir zaman da olsa konuşabildim."

    Mert-"Her zaman yanımdaydın. Biliyordum ama... açıklayamıyordum." Kafasını göğsünden kaldırdı.

    Kelebek-"Annene verdiğim sözümü tuttum. Annene söz vermesem de yanından ayrılmazdım zaten. Seni korudum, artık kendi kendini koruyacak güce ulaştın. Daha fazla yanında kalmak isterdim ama... " dedi ve elini gösterdi. Kayboluyordu. Mert telaşlandı:

    Mert-"Tekrar gitmeni istemiyorum." dedi ve kelebek Mert'in alnına bir öpücük kondurdu. Ve Mert uyuyakaldı.

    Kelebek-"Elveda. Sevgili Mert'im." dedi ve vücudu tamamen kayboldu. Dışarıdan her şeyi izlemiştim. Kendini hiç iyi hissetmiyorum. Eve doğru yürümeye başladım.

    Anahtarla kapıyı açtım ve eve girdim. Girdiğimde abim kapının önünde bekliyordu.

    Abi-"Neredeydin lan sen gece gece?" Artık kendimi tutamadım. Ağlamaya başladım.

    b-"Abi yaa. Hayat neden bu kadar acımasız? Sadece onunla konuşabilmek için... Sadece konuşabilmek için yaa." Dedim ve abime sarıldım. Sarılıp ağlamaya başladım.

    Abi-"Allah bilir yine hangi kafadasın. Neyse." Dedi ve kafamı okşadı. Sakinleşene kadar yanımda durdu ve hiçbir şey söylemedi, sonra da ağlamam durunca:

    Abi-"Git yat. Sabah sabah uğraştığımız işe bak." dedi ve odaya geçti. Ben de odama geçtim, yatağıma yattım ama uyuyamadım. O vedası aklımdan çıkmıyor.

    Cehase-"iyi misiniz?" dedi ve yatağın köşesine kondu.

    b-"iyi değilim. 10 dakika bile konuşamadı. Ama mutluydu. 10 dakika konuşabilmek için sonsuzluğunu feda etti. Bir kelebeği bile kurtaramadım." Cehase sessiz kaldı. O da benim gibi etkinlenmiş midir acaba?

    b-"Cehase. ileride ruhunu feda etmen gerekirse etmeyeceksin. Ne olursa olsun."

    Cehase-"Anladım. Zaten onun gibi ben insanlara gözükmem. O kadar ruh gücüm yok. Kelebekler kozdayken çok büyük bir ruh gücü toplarlar. Zaten bir kelebeğin ölüp de pişmanlığı olması çok nadirdir."

    b-"Ne olursa olsun ruhunu feda etmeyeceksin!"

    Cehase"Etmeyeceğim." dedi ve Yataktan kalktım. Üstümü değiştirip okula gittim. O gün Mert üzerine mont giyip gelmişti. Artık dünya onun için de soğuktu...

    ---

    YARINA KESiN EMiN DEĞiLiM AMA EN GEÇ PAZARTESiYE GÖRÜŞÜRÜZ.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Ya müdürün dediği gibi müthiş bi hayal gücün var, yada ... bilmiyorum yani djdjdhj takipteyim. Eline emeğine sağlık panpa
      ···
      1. 1.
        +1
        Kim bilir ehehehe :D
        ···
  5. 80.
    +1
    rezz aldım seri
    ···
  6. 81.
    +3
    Evet beyler, yarına kadar bekleyemem diyorsanız sizi şu hikayeye alalım (bkz: kalbimden vurdun beni) Yakın bir arkadaşımın serisidir, güzel yazardır. Okumanızı tavsiye ediyorum.
    ···
  7. 82.
    +1
    reserved
    ···
  8. 83.
    +1
    Rez aldım
    ···
  9. 84.
    +2
    Bugün dışarıdayım beyler. Yarın yeni hikaye gelecek. 1 günlük ara veriyoruz, kusuruma bakmayın artık.
    ···
    1. 1.
      +1
      iyi gezmeler. Söz bu sefer okuyacağım :D
      ···
      1. 1.
        +2
        oku oku da memur ol :D
        ···
    2. 2.
      +1
      Okuyorum ben reis devam bugun yzz hele yav
      ···
      1. 1.
        0
        Yazıyorum knk.
        ···
  10. 85.
    +1
    Rez panpa bekliyorum.
    ···
  11. 86.
    +1
    hâlâ buralardayım ha
    ···
    1. 1.
      +1
      Tamamdır knk keyifli okumalar.
      ···
  12. 87.
    +1
    Hmm peki
    ···
  13. 88.
    +4
    23 ŞUBAT 2008

    7. Sınıftayım ve şansa bak ki sbs bize denk geldi. Onun için bu yıl dershaneye gidiyorum. Daha az ruhlarla uğraşıp, daha fazla ders çalışıyorum. Şu an odamda test çözmekle meşgulüm.

    Cehase-"Etrafı kolaçan ettim efendim." Kafamı bile kaldırmadan:

    b-"Bir sorun var mı?"

    Cehase-"Aslında var. Sorun sizsiniz." Kalemi bıraktım ve Cehase'ya döndüm.

    b-"Ne demek istiyorsun?"

    Cehase-"Kelebeğin ölümünden beri kendiniz gibi değilsiniz. Daha çok çalışıp, daha az eğleniyorsunuz."

    b-"Ne yapmamı istersin?"

    Cehase-"Daha fazla gülümsemenizi. Eskisi gibi hayata olumlu bakmanızı." Gülümsemeden bahsedince aklıma Tekir geldi. O da dedemi gülümsetmeye çalışıyordu.

    b-"Belki de haklısın. Ama geçmem gereken bir sınav var. Ve sınava yaklaşık 4 ayım kaldı."

    Cehase-"Beni bağışlayın ama dersleri hayattan kaçmak için bahane olarak görüyorsunuz."

    b-"Haklısın. Belki de öyle... "

    Cehase-"Neden her dediğime hak veriyorsunuz ki? Bu dediğime eskiden kızardınız, kaçmanızdan bahsettiğim anda öfkenizi hissederdim. Şimdi ise bomboşsunuz."

    b-"Cehase. Ben daha küçücük bir kelebeği bile kurtaramayan zavallı biriyim. Bu yetenek neden bana verildi onu bile bilmiyorum. Annenin yardımını kabul etmem için bile 3 kardeşinin ölüp bana dost gibi davranmaları gerekti. Ben başarısız biriyim. Kimseyi kurtaramadım. Dedem benim yeteneğimi öğrenip öldü. Ben yaşamayı bile hak etmiyorum."

    Cehase-"Bunu siz mi söylüyorsunuz? Karşınızdayım. Kurtardığınız kişi. Buradayım bakın! Beni kurtardınız. Uçana kadar bana yemek ve su verdiniz."

    b-"Annen söylemese yardım etmezdim."

    Cehase-"Yine de ederdiniz. Biliyorum, ederdiniz. Kendinizi küçük görmenize daha fazla göz yumamayacağım." dedi ve uçup gitti. Son dostum da beni terk etti. Benim gibi bir aptalın yanında durmasını zaten beklemiyordum. Kulaklığımı taktım ve geri derse döndüm.
    ···
    1. 1.
      +1
      Catch on this
      ···
    2. 2.
      +2
      Hızlı hızlı ders çalışıyormuş başlarım he!
      ···
      1. 1.
        +2
        Sbs önemli pnp :D
        ···
  14. 89.
    +3
    Ders çalışmaktan bunaldım. Biraz dışarı çıksam iyi olacak. Montumu aldım ve dışarı çıkacakken:

    Abi-"Bana gelirken meyveli yoğurt al." Abim spora başladı. Sivilceli abimden eser kalmadı. Spor yapıp sivilce ilacı kullandı ve kendine düzenli bir bakım yaptı. Şu an 11. sınıfta ve evrime inanmamı sağlayacak kadar değişti. Değişti de... Keşke gerçekten güzel bir amaç uğruna bu değişimi yaşasaydı. Sevgilisinden ayrıldı ve bir süre depresyona girdi. Daha sonra ondan daha iyilerine layık olduğunu düşündü ve spora başladı. Tabi bir ruhun yardımıyla. Ruhlar genelde kalbi zayıf kişilere üşüşüyorlar. Cehase abimi aptal ruhlardan kurtarmak için bayağı mesai yaptı. Eskiden sporcu bir ruh abim depresyondayken kulağına fısıldadı ve abim spora başladı. Ben de kendi kararlarımızı kendimiz veriyoruz sanıyordum. Hayal kırıklığına uğradım.

    b-"Tamam abi."

    Abi-"Oğlum bak iyice nonoşa bağladın. Önceden git kendin al falan derdin. Bir sıkıntın mı var?"

    b-"Anlatsam da inanmazsın ki." dedim ve kapıyı çekip çıktım.

    Hava bayağı soğuk ve kar yağıyor. Ama bu soğuğu nedense seviyorum. Kulaklığımı evde unuttum. Keşke alsaydım. Müzik dinlerdim.

    -"YARDIM EDiN. LÜTFEN YARDIM EDiN." Bunu duyunca hemen koştum. Neden koşuyorum ki? Ne yapabileceğim? Kimseyi kurtaramıyorum. Ama yine de koşuyorum. Neden? Uzakta bir çocuk gördüm. Birinin önünde duruyor ve :

    -"Lütfen yardım edin." dedi. Adam eğildi ve kafasını okşamaya başladı. Ne yapıyorsun lan? Çocuk yardım istiyor bu da kafasını okşuyor. Sonra geçip gitti. Yardım etmedi. Çocuk diz çöküp ağlamaya başladı. Hemen yanına koştum ve:

    b-"Sorun nedir?" dedim. Çocuk bana baktı ve:

    -"Kardeşim. Hareket etmiyor."

    b-"Nerede?" dedi ve önden koşmaya başladı. Ben de arkadan takip ettim. Arkadan bakarken bir şey dikkatimi çekti. Kuyruğu var. Beyaz renkli. Hayalet bu. O zaman o adam nasıl gördü onu? Benden başka gören biri de mi var yani? Gördüyse neden yardım etmedi? Sonunda vardık. Siyah kuyruklu başka bir çocuk. Solumunu kontrol ettim. Nefes alıyor. Hayalet olmasına rağmen nefes alıyor.

    b-"Onu hastaneye zütürmeliyim." Arkamdan bir ses geldi:

    Ses-"Onu veterinere zütür." dedi. Arkamı döndüm ve kimse yoktu. Kim konuştu? Şu an bunu düşünecek zaman değil. Veterinere doğru koştum.
    ···
  15. 90.
    +2
    Veterinere girdim ve:

    b-"Kimse yok mu?" diye bağırdım. Bir adam koşa koşa geldi. Muhtemelen salaklık yaptım. Telaşla buraya getirmek bir hataydı.

    Vet-"Elinizdeki kediyi bana verin. Dikkatli bir şekilde." dedi ve ona çocuğu uzattım. Kedi mi? Elimden aldı ve hemen içeri zütürdü. Başka bir kadın geldi ve:

    Vet2-"Şuradaki şirin beyaz kedi de sizin mi?" Onları görebiliyorlar mı? Ve kedi olarak mı görüyorlar? Ben neden kuyruklu insan gibi görüyorum?

    b-"E evet." Sadece dolaşmaya çıkmıştım...

    b-"Kedilerin isimleri nedir?"

    -"Benim ismim Ref, erkek kardeşimin ismi Raf."

    b-"Beyaz kedinin ismi Ref, zütürdüğünüzün ismi de Raf."

    Vet2-"ikizler mi? Ref'e de isterseniz bakalım. Çok sıska duruyor. Tüyleri de kirlenmiş. Sokakta mı buldunuz?"

    b-"Evet. Raf'ı getirince arkasından Ref de takip etti." Bir kaba kedi maması koydu. Ve Ref'in önüne koydu. Ref de hemen yemeğe saldırdı. insan halinde bu şekilde yediğini görmek... Keşke görmeseydim. Ama çok aç olmalı. Yanına su da koydu.

    Vet2-"isim verdiğinize göre sahipleneceksiniz?" Soru sorar gibi söylemişti.

    b-"Ailem hayatta 2 kediye birden izin vermez."

    Vet2-"Siz doğru olanı yaptınız. Çoğu kişi ne yazık ki sokakta kedileri ölüme terk ediyor." Ayağıma biri yapıştı. Ref galiba. Ve düşündüğüm gibi de Ref'miş.

    Ref-"Abim nasıl? iyi olacak mı? Yaşayacak mı?" Gözleri yaşlı bakıyor. Bakma bana öyle lan! Beni zaafımdan vuruyor. Veteriner geldi ve Ref'i kucağına aldı.

    Vet2-"Ben de Ref ile ilgileneyim. Siz de o arada şuradaki formu doldurun." Dedi ve gitti. Ben de formlara gömüldüm.
    ···
    1. 1.
      +3
      Refet ve Rafet :DD
      ···
      1. 1.
        +1
        Rıfat da olabilirdi şimdi, 2019 da roket gömdürmek zorunda kalırdım, sevgilisini falan kaçırırlardı... büyük kurtardım kedileri :D
        ···
      2. 2.
        +1
        Arkadaş senin sayende Rıfat denince aklıma roket gömen biri geliyor yav :D ileride Rıfat diye bir arkadaşım olursa senden bilecem :D
        ···
      3. 3.
        +1
        Kudur aga roketçiyiz amuaaa
        ···
      4. diğerleri 1
  16. 91.
    +3
    Test kitabı gibi mübarek bitmiyor. Neyse ki sonunda bitirdim ve oturup beklemeye başladım. Bir süre sonra ikisini de beraber getirdiler. ikisi de temiz gözüküyor. Ve Raf da uyanmış.

    Vet-"Bir sorunları yok. Sadece çok aç kalmış ve açlıktan bayılmış."

    Raf-"Bizi görebilen abi o mu?"

    Ref-"Evet."

    b-"Neyse ki bir sorunları yok. Onları burada bırakmam sorun olur mu?" Ben bunu diyince ikisi beraber:

    Raref-"BiZi BURADA BIRAKMA!" diye bağırdılar.

    Vet-"Kediler sizi anlamış gibi." dedi ve güldü.

    Vet2-"istesek de alamayız. Şu anda yerimiz yok. Bir süre sizde kalsın. Numaranızı bırakın. Yer açıldığında sizi arayalım." Yapacak bir şey yok.

    b-"Peki." Dedim ve numaramı verdim. 25 tl de muayene ücreti verdim amk. Harçlığımın hepsi tek dışarı çıkmamda çöp oldu. insanlar bu kadar pahalı muayene olmuyor.

    Vet-"Kap ister misiniz? Kedileri koymak için?"

    b-"Gerek yok. Siz yere bırakın." dedim ve ikisini de yere bıraktılar. Onlara baktım ve:

    b-"ikiniz de beni takip edin bakalım." dedim.

    Ref-"Tamam"

    Raf-"Tamam." Demişti. Sesleri heyecanlı çıkıyordu. Beni arkadan takip etmeye başladılar. Veterinerler şaşkın biçimde gidişimi izlediler.
    ···
  17. 92.
    +2
    ikisi de yanımdaki duvarın üzerinden yürüyorlardı.

    b-"Anlatın bakalım. Siz kimsiniz?"

    Ref-"Ben Ref, bu da abim Raf."

    Raf-"Ben Raf, bu da ablam Ref." Bu nasıl ilişki? Hanginiz abi hanginiz abla?

    b-"Öncelikle size kalacak bir yer bulmam lazım."

    Raf-"Bizim insanların yardımına ihtiyacımız yok."

    Ref-"Bizim insanların yardımına ihtiyacımız var."

    Raf-"YOK!"

    Ref-"VAR!"

    b-"Kavga etmeyin. Raf, sen neden insanların yardımını istemiyorsun?"

    Ref-"Çünkü insanlar abimin siyah tüylerini sevmezler. Uğursuzluk getirdiğine inanırlar." Tüyleri siyah diye kimse yanına yaklaşmıyor demek ki. Batıl inançlı aptallar.

    Raf-"Çünkü ruhlar ablamın beyaz tüylerini sevmezler. Uğursuzluk getirdiğine inanırlar." Beyaz tüylü kedinin ruhlara uğursuzluk getirdiğini ilk kez duyuyorum. Birbirleri ardından tekrar etmeleri çok hoş. Abim ve ben böyle olsaydık... Tamam çok saçma olurdu. Hemen bunu hayal listemden siliyorum.

    b-"O zaman beni de sevmiyor olman lazım Raf."

    Raf-"Sen insan değilsin."

    Ref-"Sen de bizim gibi nadir doğansın."

    b-"Nadir doğan mı? O da nedir?"

    Ref-"Yaşarken hem canlılarla... "

    Raf-"Hem de cansızlarla anlaşabilen kişilerdir."

    Cehase-"Ben de neredesiniz diyordum. En azından şu an kendiniz gibi davranmaya başlamızsınız." dedi. Cehase de semada gözüktü ve omzuma kondu.

    Raf-"Bu kuş kim?"

    Ref-"Bu kuş kim?"

    b-"ismi Cehase. Benim dostum olur kendisi."

    Cehase-"Daha ne kadar insan formunda duracaksınız?"

    Ref-"Bunu kapatamıyoruz."

    Raf-"Çok denedik ama eski halimize dönemiyoruz."

    b-"insan gibi durmak için ruh enerjilerini mi harcıyorlar?"

    Cehase-"Bedenleri olduğu için ruh enerjileri hemen yenileniyor."

    b-"Öyleyse bir sorun yok. Şimdi, size kalacak bir yer bulmamız lazım."

    Raf-"Seninle yaşamaz mıyız?"

    Ref-"Senin evinde kalamaz mıyız?"

    b-"Annem hayatta iki kediye birden izin vermez. Sadece biriniz olsa belki verirdi ama... "

    Raf-"O zaman ablamı alın, ben sokakta kalırım."

    Ref-"O zaman abimi alın, ben sokakta kalırım."

    b-"ikiniz de sokakta falan kalmıyorsunuz. ikinizin de kalacağı güvenli bir yer bulacağım."

    Cehase-"Peki nereye zütürmeyi düşünüyorsunuz?"

    b-"ilk baş Yasemin ile şansımı deneyeceğim."

    Raf-"Yasemin kim?"

    Ref-"Yasemin kim?" Niye ikiniz de aynı soruyu soruyorsunuz ki?

    b-"Yasemin benim bir arkadaşım."

    Ref-"Peki o bizi görebiliyor mu?"

    Raf-"Peki biz onunla konuşabiliyor muyuz?" Şunlara güncelleme gelsin, tek tek konuşun.

    b-"Hayır, sizi göremiyor veya sizin dediklerinizi muhtemelen anlamayacak. Ama sizin için en güvenli yer orası olur."

    Ref-"Tamam o zaman gidelim."

    Raf-"Tamam o zaman hadi gidelim." dedik ve yola koyulduk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Pek anlamadım ben
      ···
      1. 1.
        +1
        nereyi anlamadın pnp?
        ···
      2. 2.
        +2
        Tuhaf yani
        ···
    2. 2.
      +2
      Reis okuyorum devam gogogogogogo
      ···
  18. 93.
    +2
    Yasemin'in evinin önüne geldik. Zile bastım ve kapıya Yasemin çıktı. Neyse ki. Annesi veya babası çıksa herhalde ne diyeceğimi bilemezdim.

    Yasemin-"Bir Bine. Hoşgeldin. Hayırdır?"

    b-"Hayır hayır. Sana bir şey sormam gerekiyor... "

    Yasemin-"Ayy kedilere bak. Çok şirin." dedi ve siyah kuyruğu olanı bir eline, beyaz kuyruğu olanı diğer eline aldı. Ben olsam biraz çekinirdim. Saldırırlar mı, bir şey yaparlar mı falan."

    Ref-"Bir Bine, bize bir şey yapar mı?"

    Raf-"Bir Bine, bize zarar verir mi?" Ben insan gibi gördüğüm için tek eliyle bir çocuğu kaldırabilmesini garip karşılıyorum.

    b-"Yok, size zarar vermez. Sadece sevecek."

    Yasemin-"Kedilerle mi konuşuyorsun?"

    b-"Yani, senden korktular biraz." Yasemin kedileri yere indirdi ve kafalarını sevmeye başladı.

    Yasemin-"Ne için geldin?"

    b-"Bu kedilere bakabilir misin? Onu soracaktım."

    Yasemin-"Bir Bine. Gerçekten çok isterdim ama babamın kedilere alerjisi var. Şu şirin şeyleri evde kim istemez?" Mesela annem, babam, abim...

    b-"Anladım. Teşekkür ederim."

    Yasemin-"Verecek birini mi arıyorsun?"

    b-"Evet, ama gerektiğinde onları görebilmeliyim."

    Yasemin-"Ne için lazım olacak ki?" Bedenlerini düzeltmek için yardım etmekten de bahsedemem ki.

    b-"Yani bağlandım onlara. Ayrı kalmak istemem." Raf ve Ref bana döndü ve:

    Ref-"Gerçekten bize bağlandın mı?"

    Raf-"Gerçekten bizi seviyor musun?" gözleri parlıyordu. ikisinin de. Aslında hallerine üzüldüm. Sevgi bekleyen çocuk gibiler.

    Yasemin-"Ben yardım edemem. Ama istersen Meryem'e zütür. Onun ailesi hayvanları sever." Meryem'e mi? Ona zütürürsem evet, kabul eder. Ama onları göremem ve onlarla konuşamam. Meryem biraz ciddi bir kızdır. Beni de kendi kendine konuşan, hayal aleminde kalmış ergen gibi gördüğü için pek konuşmaz. Yasemin ile yakınız ve onunla adam akıllı sohbetimiz yok. Siz düşünün.

    b-"Bakarız. Teşekkürler. Hadi iyi günler."

    Yasemin-"iyi günler." dedi ve kapıyı kapattı. Yasemin'den bize hayır yok.

    Raf-"Ben siyahım diye beni kabul etmedi."

    Ref-"Hayır abi. Senin yüzünden değil."

    b-"Ref haklı. Senin yüzünden değil. Babasının alerjisi varmış. Yani sizi almak istedi ama alamadı."

    Ref-"Şimdi ne yapacağız? Sokakta mı kalacağız?"

    Raf-"Şimdi ne yapacağız? Sokakta mı yaşayacağız?"

    b-"Neden böyle konuşuyorsunuz?"

    Ref-"Nasıl konuşuyoruz ki?"

    Raf-"Yanlış mı konuşuyoruz ki?"

    Cehase-"Bu kediler umutsuz vaka."

    Raf-"Ne zamandır serçe yemiyorduk, bir denesek mi Ref?"

    Ref-"Aynen, ne zamandır serçe yemiyorduk. Bir deneyelim Raf."

    Cehase-"Denediğinizi görmek isterim."

    b-"Kimse kimseyi yemiyor. Bir de Mert ile şansımı deneyeceğim."

    Ref-"Mert kim? iyi biri mi?"

    Raf-"Mert kim? Bize bakabilir mi?"

    b-"Göreceğiz." dedim ve Mert'e doğru yola koyulduk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      Cehase adamdır amk
      ···
  19. 94.
    +4
    Cehase hariç tüm ruhlar bizden uzak duruyor. Muhtemelen Ref yüzünden. Mert'in evine gidene kadar 6-7 kere durmak zorunda kaldık. Herkes Ref'i seviyor çünkü. Sadece bir kere Raf'ı seven oldu. Tüyleri simsiyah diye kimse sevmiyor. Ne kadar batıl inançlı aptallar. ikisi de üzgün gözükmüyor ama. Birbirlerine sahipler diye mi acaba bu kadar mutlular? Mert'in kapısının önündeyim. O da reddederse kime vereceğimi bilmiyorum. Kapısını çaldım ve Mert açtı.

    Mert-"Bir Bine? Hangi rüzgar attı seni? Gel geç içeriye."

    b-"Yok kanka, şimdi müsait değilim, belki başka zaman."

    Mert-"O zaman niye geldin? Problem mi var?"

    Ref-"Mert denen çocukta ruh enerjisi yoğun."

    Raf-"Mert denen çocukta çok fazla ruh enerjisi var."

    Cehase-"Kelebeğin hediyesi var onda."

    Ref-"Kelebeğin hediyesi mi? ilk kez birinde görüyorum."

    Raf-"Kelebeğin hediyesi mi? ilk kez hediye olan birini görüyorum." Hangi hayalet duysa heyecanlanıyor. Ama hediye şu: Mert'in eceli geldiğinde direk ölmek yerine 3 gün fazladan yaşayacak. Bir nevi kelebek ömrü kazandı. Hayaletler bunu duyunca nedense heyecanlanıyorlar. Kelebeğin Mert için kendini feda etmesini engelleseydim hala yanında kalabilirdi. Onunla da sohbet ediyor olabilirdik.

    b-"Kanka sokakta kedi buldum da barınakta yer yokmuş. Sen bakabilir misin diye soracaktım."

    Mert-"Kanka seninle açık konuşayım. Biz daha babamla kendimize zor bakıyoruz. ikisini geçtim, birine bile bakacak durumum yok."

    b-"Tamam kanka saol, en azından dinledin."

    Mert-"Kanka tekrar kusura bakma."

    b-"Sorun değil kanka. Görüşürüz."

    Mert-"Görüşürüz." dedi ve içeri girip kapıyı kapattı.

    Ref-"Bir Bine. Kendini zorlamana gerek yok."

    Raf-"Biz sokakta yaşamaya alışığız."

    Cehase-"Sokakta yaşamaya alışığız diyorsunuz ama tir tir titriyorsunuz soğuktan." Montumu çıkardım ve ikisini de montumun arasına koydum. Normal halleri küçük kediler olduğu için bir monta sığdılar. Titrediklerini fark etmemiştim bile.

    Raf-"Bir Bine, sen üşüyeceksin."

    Ref-"Bir Bine, sen hasta olacaksın."

    b-"Bana bir şey olmaz. Siz ısının, ben üşürsem montumu geri alırım."

    Ref-"Teşekkürler Bir Bine."

    Raf-"Teşekkürler Bir Bine." dediler ve sesleri kesildi. Montun üstünü de kapattım ve montla beraber kucağımda taşımaya başladım. Hava cidden soğuk lan! Tek çarem Meryem. Onun evine gitmeliyim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Okuyorum gogogo
      ···
  20. 95.
    +4
    Yasemini aradım ve evinin yerini öğrendim. Bizim eve yakınmış. Bak bu iyi haber işte. Akşam üzeri oldu bile. Umarım yanlış anlamaz. Apartmanda 2. Katta oturuyorlar. Apartmanda olmasalar soğuktan ölürdüm galiba. Kediler uyuduğu için montu geri giyemedim. En sonunda zile bastım ve yaşlı bir kadın kapıyı açtı.

    Teyze-"Kime bakmıştın oğlum?"

    b-"Meryem'e bakmıştım ben."

    Teyze-"Çağırayım ben oğlum." dedi ve içeri girdi. Daha sonra odadan Meryem çıktı. Kapıya geldi ve:

    Meryem-"Burada ne işin var? Sana adresimi kim verdi?" Keşke direk bıçak saplayıp amel defterimi kapatsaydın. Bu ne soğukluk.

    b-"Yasemin verdi adresini. Sana bir şey sormak istiyordum. Sokakta kedi buldum da barınakta yer yokmuş. Sen bakabilir misin diye soracaktım." Dedim ve montu açıp kedileri gösterdim. Meryem kedileri görünce biraz kontrolünü kaybeder gibi oldu. Yoksa kedilere zaafı mı var? Yasemin bunu biliyordu da beni buraya yönlendirdi demek. Kendini tutmaya çalışarak:

    Meryem-"Bakamam... "

    Teyze-"Ne güzel kediler bunlar. Senin mi?"

    Meryem-"Anneanne." Sitemli bir şekilde söylemişti. Duymamazlıktan geldi.

    b-"Benim değiller. Sokakta buldum ve barınakta da yer yokmuş. Arkadaşlarım da benim gibi evlerine alamazlarmış. Ben de son çare size geldim."

    Teyze-"Geç içeri evladım, üşümüşsündür. Biraz ısın, sonra gidersin."

    b-"Rahatsızlık vermeyim... "

    Teyze-"Eğer içeri girmezsen kedileri de almam eve."

    b-"Kedilere bakacak mısınız?" Heyecanlandım. Yaşlı kadın güldü.

    Teyze-"Baksana çocuğa, gözleri parladı. Kendinden çok şu hayvanları düşünüyorsun. Montunu bile kendin giymek yerine onları ısıtmak için kullanmışsın. Bu devirde senin gibi saf çocuklar pek kalmadı. Geç içeri bakalım." Meryem'in bu durum pek hoşuna gitmedi galiba. içeri geçtim ve beklemeye başladım. Sobaları var. Sobalı evi severim. Meryem de içeri girdi ve kendine kurduğu köşeye oturdu. Soru çözmeye başladı.

    b-"Sende mi dershaneye gidiyorsun?"

    Meryem-"Evet, senin aksine benim hedeflerim var."

    b-"Benim hedeflerim olmadığını nereden çıkardın?"

    Meryem-"Davranışlarından. Hiçbir şeyi ciddiye almıyorsun. Gerçek hayattan kaçmak için kendi kendine konuşuyorsun."

    b-"Kaçmak için öyle mi? Eğer sen benim yaşadıklarımın yarısını yaşasaydın bir daha evden çıkmak istemezdin. Hatta odandan dışarıya adımını atamazdın."

    Meryem-"Etme bulma dünyası. Sen herkese zamanında dikkat çekmek için ruhlarla konuşuyorum dedin, şimdi ise cefasını çekiyorsun."

    b-"Benim bahsettiğim benimle dalga geçilmesi değil. Evet, hala da onları gördüğümün arkasındayım... "

    Teyze-"Yakın arkadaş değilsiniz galiba." Ref uyandı. Beni görünce:

    Ref-"Bir Bine neredeyiz?"

    Raf-"Bibin ner... " Uykusunda mı tekrar etmeye çalıştı? Çok garipsiniz.

    b-"Teyze, uyanan beyaz kedinin ismi Ref, uyuyan siyah kedinin ismi de Raf."

    Teyze-"isimleri ne kadar güzelmiş. Ying ve yang gibi."

    b-"Ying ve yang nedir?"

    Teyze-"Ying; karanlığın içindeki ışığı, Yang; ışığın içindeki karanlığı temsil eder. Bu kedilerin burunları gibi. Siyah olanın burnu beyaz, beyaz olanın burnu siyah renkte." Tabi ben bunu göremiyorum. Başkasının görüp benim göremediğim bir şey olması garip hissettirdi.

    b-"Evet duymuştum. Her kötülüğün içinde iyilik, her iyiliğin içinde kötülük diye biliyordum. isimlerinin Ying ve Yang olduğunu bilmiyordum. Çok bilgilisiniz."

    Teyze-"Çok kitap okudum ben oğlum. Hep bilgiye açtım. Ama her şey kitaplarda yazmaz. Tecrübe de etmek gerekir." KADIN HAKLI! HAYALET KiTAPLARI iLE GERÇEKLER ARASINDA HiÇBiR BENZERLiK YOK! ZAMANINDA BiLGi iÇiN OKUDUM VE HEPSi MiLLETi KEKLEMEK iÇiN SATILAN KiTAPLAR! GERÇEKLE ALAKASI YOK!

    Ref-"Artık burada mı kalacağız?"

    b-"Evet. Artık burada kalacaksınız." Hasgibtir. Dışımdan konuştum. Teyze hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu.

    Meryem-"Yine kendi kendine konuşmaya başladın."

    Teyze-"Kendi kendisine konuşmuyir Meryem, kedileriyle konuşuyor. Onlarla vedalaşıyor. Ama vedalaşmana gerek yok, istediğin zaman onları görebilirsin."

    Ref-"Gerçekten mi?" Raf ta uyandı ve:

    Raf-"Gerçekten mi ne?"

    Ref-"Burada yaşayacağız ve istediğimiz zaman Bir Bine bizi ziyaret edebilecek."

    Raf-"Oleyy!" Çocuklar... Kediler sevindi.

    b-"Ben de kalkayım artık, akşam oldu annem bekler. Siz de teyzeye teşekkür edin bakayım." dedim ve ikisi de gidip teyzeye sarıldılar. (Kedi halleri sırnaşıyor gibi gözüküyor).

    Meryem-"Bunu nasıl yaptın?"

    b-"Neyi?"

    Teyze-"Bir yaşıma daha girdim. Kediler sanki seni anladı." Hass ya. Onlar kedi gibi görüyor.

    b-"Zekilerse demek ki?" Raf ve Ref yanıma geldiler ve:

    Raf-"Her şey için teşekkürler."

    Ref-"Yardımın için teşekkürler."

    RaRef-"Tekrar gel."

    b-"Tamam geleceğim. Söz." dedim ve montumu giyindim. Onlar da odada oynamaya başladılar. Kapıda:

    b-"Her şey için teşekkürler."

    Teyze-"Rica ederim oğlum, tekrar gel."

    Meryem-"Zorlama anneanne belki gelmek istemez."

    b-"Gelmeyi çok isterim." binlik değil mi mk. Her gün gelecem. Tamam, her gün abartı. Haftada 3-4 kere gelirim. Vedalaştık ve evin yolunu tuttum.

    Eve girer girmez:

    Abi-"Nerede lan benim meyveli yoğurdum? Tüm gün beklettin beni."

    b-"Yürü git kendin al." dedim ve odama geçtim.

    Cehase-"işte görmek istediğim Bir Bine." dedi ama arkamdan abim de odaya girdi ve dayağımı yedim amk. Uzun zamandır zafer kazanmamıştım. Bu zafer bana yenilgilerde kendimi salmayıp zaferlere odaklanmam gerektiğini öğretti. Tabi Cehase ve kedilerin de büyük yardımı oldu...

    ---

    BEKLEYiN KÜÇÜK BiR PART DAHA VAR.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      Kanka gogofofofofo
      ···
    2. 2.
      +1
      Git kendin al zaaaa xd
      ···