1. 901.
    0
    kitaptan bir bölüm daha: "insanlar onları ömür boyu bekleyeceğimi sanıyor. Ve ne oluyor biliyor musun Jose? Bekliyorum... "
    ···
  2. 902.
    0
    adam ilyas salman beyler
    ···
  3. 903.
    0
    yeni başladıgım romandan bir kesit daha:
    "Alo"
    "Şey. beni hatırlamışsındır sesimden."
    "Evet hatırladım. fakat saat sabahın 3'ü. Neden aradın? "
    "Belki ben tokyo saatine göre yaşıyorum. hehehe"
    "komik değil, ne oldu? Umarım önemli bir şeydir."
    sinirlenmiştim. anlamsız bir gerginlik vücudumu ele geçirmişti. sesim gürleşti.
    aniden ciddiyet ve aşk aynı anda aynı deliğimden vücuduma girmiş ve ağzımdan telefonun hoporlerine doğru koşmuştu.
    "Pardon ama gözlerinde cennetin bir köşesinde saklanan pırlantalardan mı saklıyorsun?" diye sordum.
    "Ne alakası var? Nerden çıktı bu konu? Hem bu konuyu Türkiye saatlerine uygun bir vakitte konuşsak olmuyor mu?"
    "Ancak bu kadar değerli şeyleri benden saklamana anlam verebilirim. Gerçi gözlerin, onlardan da değerli ya o da ayrı bir mevzu."
    sol elimde bulunan birayı duvarda kırıp, etrafa dağılan cam parçalarının tenime batmasını,
    elimde kalan bira şisesinin kırık tarafıyla ise şah damarımı kopartmak istiyordum.
    Utancım ancak bu şekilde diner herhalde.
    "Hiç saklamadım gözlerimi senden," diyerek az önce kafamda kurduğum intihar projemi mecazi bir şekilde gerçekleştirdi aslında.
    kafam ardı arkası kesilmeyen dialogların kurbanı olmuştu.
    "senin göğsün sadece göğüs değil. aynı zamanda hem şefkat, hem şehvet yuvası... Artık kapatmalıyım herhalde, iyi geceler." diyerek, ilk cümlemdeki utancımı
    son cümlemle bastırmak istedim. kapatmak istemiyordum dur deseydi dururdum çünkü sesi telefondan bile saçlarımı okşuyordu sanki...
    "bazen seni anlıyamıyorum. Gerçi çoğu zaman anlıyamıyorum, hakaret mi ediyorsun, iltifat mı. ben mi çok gerideyim, sen mi çok ileride.."
    uzunca bir nefes aldı. konuşmasına devam edicek, konuştukca canımı yakıcaktı belli ki. lafa girdim,
    "diyorum ki, tanrı seni yaratırken fazla mesai yapmış. gecelere kadar çalışmış. Tabii o uykusuzluk hali, duygularını unutmuş."
    üst dudağım ile alt dudağımı bir tutup konuşmamam için bir kanca gerektiğini konuştukca anlıyordum.
    aslında çok kızgındım. Benim olmayışına, bana gülmeyişine, bana gelmeyişine... kızgındım işte.
    ···
  4. 904.
    +1
    huury cocugu hikayeye dön
    ···
  5. 905.
    -1
    hikayeye devam etmeyeceğim beyler.
    ···
  6. 906.
    +1
    Ne demek lan hikayeye devam etmeyeceğim? Biz burada haftalardır bunu bekliyoruz züt. Sözlüğe sadece bu hikaye için giriyorum amk. huur çocukluğu yapma da yaz işte. Millet burada benden beterleri de varmış deyip moralini düzeltiyordu amk.O kadar hüzünlendikten sonra böyle bitirirsen dıbına korum senin.
    ···
  7. 907.
    0
    lan amk çocu devam etsene şu hikayeye 2 aydır bekliyorum bende...
    ···
  8. 908.
    0
    şimdi aslında buna devam ederim de, bana da size de yazık
    ···
  9. 909.
    0
    olum okumayanlar felan. gibtir et başlama diyinde başlamayayım. bir heves geldi bana. anlatmak için. ama 30 sayfa yazmısım simdi okumayanlar 30 sayfayı okuyacakta bana yetişcek. he bir de kendi kendine anlatma durumu var. şizofreni gibi. napsam bende bilemedim ki
    ···
  10. 910.
    0
    anlat ula
    ···
  11. 911.
    0
    lan 2 aydır yazmanı bekliyorum bu kadar adam seni bekliyoruz yaz bence
    ···
  12. 912.
    0
    reserved
    ···
  13. 913.
    0
    reserved
    ···
  14. 914.
    +1
    pazartesi akşam 6 dan sonra başlıyorum. ardından her gün akşam 6 da atmaya başlıyorum partları. kendinizi sevin dostlarım.
    ···
  15. 915.
    0
    beyler işten geldim yorgun argınım. partları bu akşam kesin atıcam. ama simdi atmayabiliirim.
    kendime not: ne beyleri lan. ben yazcam ben okucam
    ···
  16. 916.
    0
    reserved
    ···
  17. 917.
    0
    başlıyorum geldim
    ···
  18. 918.
    0
    sanıyorum en son krizler geçirdikden sonra
    huur cocugu komşunun gazabına uğrayıp
    polisle birlikte merkeze gittiğimizi anlatmıştım.
    polislerle beraber gittikten sonra nezarethaneye aldılar bizi.
    zaten yasal olarak en fazla bir gün tutuluyordu sanırım.
    aşağı yukarı yarım saatlik insan gibi geçen bir sorgudan sonra
    yani öyle behzat ç gibi uçayım kaçayım gibeyim anasını
    mentalitesinde bir sorgu yoktu. olanları anlattım.
    sinirlendim kavga çıkardım. doğrudur.
    herşeyi ekgibsiz anlatıp suçumu kabullendim fakat
    evde kadın ahalisi herifle konuşup şikayetini geri almasına
    ikna etmiş. ve bir gün kaldıktan sonra o
    binbir derdin döndüğü ceza evinden çıktım.
    taksiyle eve kadar gittik. inerken ben sevcanı tuttum.
    - gelmiyorum dedim
    - ne demek o? dedi.
    - gelmiyorum ben. hem yüzüm yok. hemde artık istanbula dönücem dedim.
    - gitme dedi.
    - ne biliyor musun? seni bekledim. her sabah, öğlen, akşam, yatsı, ikindi, kuşluk. hep bekledim ben seni.
    gelmicektin. gelmedin de. yüzümün şekli şemali değişti seni beklerken gülme rolü yapmaktan.
    ulan hiç gülmedim ki! hiç gelmedin ki sen. senin yaptıgını yapayım bende.
    bir kere de ben gideyim. senin değil ama, bu sana değil. hepinize bu!
    ulan bir kez de ben gideyim bu dıbına kodugumun gezegeninde. ben gidiyorum. dedim.
    bunu söylerken sesim gürleşmişti. hiç olmadığım kadar kararlı ve sinirliydim.
    kızgınlıgım sadece sevcana mıydı? değildi tabii ki.
    herkeseydi. denizeydi. selineydi. eneseydi. kurban gittiğim o iddaaydı.
    her şeye ve herkeseydi.
    gibtirip gidenlereydi. ve ağzımdan kelimeler dökülüp
    onun kulağına eli bıçaklı bir katil gibi giderken,
    en büyük katil; bendim. duygularını ve sevincini öldürmüştüm sevcanın.
    bunu yüzünden okuyabiliyordum. hiç suçlu hissetmiyordum.
    ben kaldırabilip yeniden sevmişsem, o da yapabilirdi.
    döndüm sırtımı ve yürümeye başladım...
    ···
  19. 919.
    0
    Nereye gittiğimi biliyor muydum?
    cebimde beş kuruş para olmadan nasıl gittimi biliyor muydum?
    nereye gidiceğimi biliyor muydum?
    bu bir film değildi. geriye alıp replikleri değiştiremezdim.
    istemiyordumda zaten.
    sokağın sonuna geldim. bir kaç saniye durdum
    ardımda beni bekletmeye değer bir şeyler varmıydı diye düşündüm.
    ses...
    -gitme diye yankılanan bir ses neden yoktu?
    neden bu gibtiğimin toz parçacıgında lanet bir çukurdan başka birşey değildim?
    arkama baksam pişmanlık duyucak mıydım?
    arkama baksam görmek istediğim güzelliği görücek miydim?
    peki arkamda olsaydı ve gitme deseydi gitmiyicek miydim?
    arkamı döndüğümde boş bir kaldırım ve sokaktan başka hiçbir şey görmedim.
    kalbimin üzerinde yol çalışmaları vardı adeta.
    içimdeki gürültü beni sağır etmeye yeterdi.
    yürüdüm.
    biraz daha yürüdüm.
    yürürken ağladım.
    buğulu kalmış gözlerimden beni garipsiyen insanları gördüm.
    hiç ağlamadılar sanki dıbını gibtiklerim.
    belki de eve gittiğinde yastığını gözyaşlarıyla boğan
    bir sürü insan dışarda ağlamamı garipsiyordu.
    bu durum beni rahatsız etti.
    ama gözyaşlarımı silmedim.
    kimseye birşey demedim.
    yoluma devam ettim.
    garip bir dünyaydı, çok garip.
    ···
  20. 920.
    0
    "şimdi ölsem en fazla kahvede çaylar soğur" demiş üstad.
    beni anlatmış. taksiye vericek param yoktu.
    otobüs desen akbil yok. olsa ne gib yicen mersin orası
    cepte vallahi 5 kuruş para yok.
    otostop çektim bir şeyler yaptım ve gittim
    tekrardan lanet olası o
    şehirler arası otobüs terminaline.
    istanbul otobüslerinden birinin şöförüyle konuştum.
    - abi istanbula gidicem dedim
    - napak kardeş al biletini zütüreyim dedi
    - abi para pul yok dedim
    - o zaman sen sağ ben selamet dedi
    ulan senin sağını solunu giberim derdim de,
    gitmek lazımdı istanbula.
    ne gib yiyceğim muammaydı.
    - abi yalvarırım. istanbula gitmem lazım. izin ver bi anlatayım neler oldugunu dedim.
    - anlat bakalım dedi.
    olanları baştan sona anlattım. herif biraz daha yumuşamıştı.
    - kardeş elimden bir şey gelmez alamam seni yolcu gibi dedi
    - muavin olurum abi sana dedim. su zütürürüm servis yaparım millete kek poğaça zütürürüm dedi
    - be dıbına koyim zaten var onlar dedi
    türk insanı işte. bulduğu deliği tıkıyor
    - abi bari boş koltuk kalırsa yap bi kıyak dedim
    - bakarız dur sen hele bi dedi
    gitti.
    otobüsün yanında bekledim.
    bir saat oldu yok.
    iki oldu yok.
    kaçta kalkıyor bu gibtimin aracı derken geldi.
    - kardeş gel muavin olarak bu gece beni uyutma dedi
    - tamam abi dedim
    gibtimin gece otobüsünü yakalamışız. bir önceki gece
    nezaharethanede uykusuz ben.
    seni nasıl uyutmayayım??
    öyle ya da böyle uyumadık ve uyutmadık.
    o konuştu. ben konuştum.
    gelininden bahsetti. oyundan buyundan derken istanbula geldik.
    ···