1. 1.
    +2
    reserved
    ···
  2. 2.
    -1
    bu başlığın açılmamış olması şaşırtıcı. zira incisözlük gibi gerçekten ağır veya hafif asosyal insanların yoğun olarak bulunduğu bir ortamda ölme isteğine sahip olan tek kişinin ben olmadığımı düşünüyorum.

    ilk hatırladığım şey uyum sorunum olduğuydu..
    yaşıtlarımla bir araya geldiğim o anaokulunda hiç kimseyi sevemeyip hiç kimseyle anlaşamamıştım..
    aptal aptal resimler yapıp oyuncaklarla oynamak belirli bir süre kafamı meşgul etsede sıkmaya başlıyordu bir süre sonra.
    hele ki o öğlen uykusu..

    oldum olası uykudan nefret ettim..
    hangi aklı başında insan ortalama 75 sene yaşayacağı bir dünyada günde 8 saat uyuyarak 25 yılını sadece uykuya harcar ki?
    saat tam 12de uyku vakti geldiğinde 2 saatlik o bunalım başlardı yine..
    yataktan çıkmak yasak uyumasan da yatacaksın..
    herkes uyur tek başına tavanı izlersin..
    sadece 6 yaşındasın anasını satayım kendini oyalamayı da bilmiyosun ki..
    sıkıntıdan milletin özellikle kızların kollarını filan ısırırdım..
    uyanıp ağlasınlar diğerlerini de uyandırsınlar diye..

    evim gittiğim anaokuluna çok yakındı ama bu o zamanlar pek önemli değildi benim için..
    bunun önemini ilkokula başlayana kadar hiç anlayamadım..
    ---
    başlığı hiç uplamayı düşünmüyorum. zira okunması için değil kendimi anlatmak için yazıyorum aksi taktirde cidden kafayı yemek üzereyim.. eğer okunursa ne ala.. tabi tüm hayatım boyunca olduğu gibi bunları yazma saatim ile türkiyenin %80inin kilitlendiği bir maçın aynı saate gelmesi yine benim şanssızlığım...

    gececi tayfaya kadar yazmaya devam..

    ---
    ···
  3. 3.
    +1
    @102 şuan 19 yaşının birinci çeyreğindeyim panpa.
    ···
  4. 4.
    +1
    muhabbet ve saat paralel olarak ilerlerken biz mekandan acıktığımız için kalkıp yemek planları yapmaya başlamıştık..

    izmirli olan herkes bilir izmirli olmasa da bilen bir çok kişi de vardır.. alavara.. üst katı küçücük ve tavanı neredeyse 1.50 metre olan bu garip mekan yıllardır bir gün bile boş değil.. yan taraftaki cafe barla anlaşıp arka bahçeyi de alavaraya dahil etmişler onu da yeni gördüm..

    alavaraya gidip her zaman ki gibi yer bulamamak can sıkıcı olsa da biraz bekledikten sonra üst katta biyer boşalmış bizde oraya geçmiştik.. siparişlerimizi vermemiz ve makarnaların gelmesi arasında geçen süre boyunca herkesin yaptığı gibi oraya her gelenin duvarlara yazdığı yazıları okuyup eğleniyoruk..

    artık muhabbette bireysele dönmüş ara ara toplu halde bir şeyler konuşuluyordu.. oradan ve oradan çıktıktan sonra ayrılana kadar da geçen zamanın büyük bir kısmında kız ile ben sohbet etmiştik..

    ailesini, hayatını,düşündüklerini hiç çekinmeden anlatan ve bir şekilde gözlerine bakmaktan kendimi alamadığım bu kız ile ayrılma vakti gelmiş otobüs durağında nazik bir el sıkışma ve görüşürüz temennileri yaşandıktan sonra günün geri kalanı artık 5 sap olarak geçecekti..

    önceden kararlaştırdığımız gibi küçük parka nargile içmek için yola koyulmuş ve bize katılacak olan 5. takım arkadaşımız salihi gelmek üzere olduğumuzdan haberdar ediyorduk..

    küçük parka gittiğimizde salihte bize katılmış ve çalışanlarından biri lise 1.sınıftan arkadaşım olduğu için --cafenin adını hatırlayamadım dıbına koyim..--x cafeye oturduk..

    takım sohbetleri ve klagib erkek muhabbetleri dışında bir şey dönmeyen masadan saat 11.30 gibi kalkıp fırat kaptanı binmesi gereken dolmuşa bıraktıktan sonra bende metroya binip konağa doğru yola çıkmıştım..
    ···
  5. 5.
    +1
    devam ediyorum arkadaşlar.. bekletmemin tek sebebi antremanlar.. yorgunluk illet bişey.. kaldığımız yerden devam..
    ···
  6. 6.
    0
    dün gece devam edemediğim için özür dilerim. günde çift idman çok yorucu oluyor. azar azar devam edicem boş vakitlerimde.. taktir edersiniz ki benim de bir sex hayatım yok.. o yüzden boş vakit çok.. ancak bu hafta hem kamp programı hem misafirler derken bi anda sıkıştı işler.. tekrar kusura bakmayın.. daha doğrusu kusura bakma egoistik.
    =)
    ···
  7. 7.
    0
    geçen yılın sonlarında kalmıştık.. izmire gitmek iyi olur diye düşünüyordum..
    zira öyle olmadı..

    eşyalar hazırlanıp yola çıkmak için biletler alındığında ev arkadaşım hasan da benimle birlikte izmire gelip ordan ailesinin yaşadığı yer olan bursaya geçicekti..

    izmir de ilk günler gayet keyifli ve aktif geçtiği için çok takıldığım bir konu yoktu.. kızlı erkekli arkadaş grubumuz kalacak yer harcayacak para ve izmirde yapacak imkan çok olduğundan eğlenceli bir kaç hafta geçmedi değil..

    bu arada kıbrıs şehitleri-yaşlı neneler sokağı mı ne =) bilinen adıyla barlar sokağı..
    imkanı olanlar bios isimli mekana mutlaka gitsinler..her cuma ve cumartesi aydok ve normal isimli bir gurup sahne alıyor.. gerçekten çok başarılı bir gurup.. tavsiye ederim..

    daha sonra ki haftalarda herkes memleketlerine,yaz okullarına, tatile veya work and travel gibi programlar ile yurt dışına gittiğinden.. farkettim ki koca izmirde gel buluşalım diyecek bir veya iki adam kalmıştı..

    zaten ilk haftalarda ki harcamalar sebebiyle para suyunu çekmiş.. sabahtan akşama kadar evde geçen günler başlamıştı...
    ···
  8. 8.
    0
    o günlerden tam bir sene önce ben tam 102 kiloydum.. boyum 181 civarı.. son ilişkimde yaşadığımız rahat yemeli içmeli hayat bildiğiniz zütümü göbeğimi büyütmüş.. tabi buna bi dur demek gerekliydi..

    aslında bunları daha sonra farklı bir başlıkta anlatmayı pilanlıyorum.. eski halim fotoğraflı ve nickimin yazılı olduğu bir halde telefonumda duruyor.. ulaşmak istediğim kiloya geldiğim zaman tahminimce bir kaç ay sonra nasıl olduğunu neler yaptığımı anlatıcam.. zira bu konudan çok fazla muzdarip panpam olduğunu düşünüyorum sözlükte..

    antremanlar, bireysel yaptığım sporlar ve beslenme ile bir sene sonra yani o zamanlar 90 kiloya kadar inmiştim.. ama yeterli gelmediği için madem evde sabahtan akşama kadar yapacak hiç bir şeyim yok bari spora devam ediyim diyerek her sabah yarım saat koşuya çıkmaya başladım..

    günler günleri kovalıyor ben bunalmaktan yine kafayı kırmak üzereydim.. hafta sonları bazen babam eşi kardeşim ve ben babanemin yazlığına gider denize girer birlikte vakit geçirirdik.. kardeşimle birlikteyken başka bir sıkıntım olması mümkün değil.. vakit hızlı geçiyordu.. ancak tekrar eve dönüp yalnız kaldığımda -ev annemin evi- her şey eski haline dönüyordu..

    spor işe yaramış biraz da yediklerime dikkat etmemle yaklaşık 2 3 kilo daha kaybetmiştim.. moralimi biraz da olsa iyileştiren tek durum buydu o günlere dair..

    bir çoğunuzun yaşadığı bir durum aslında.. sabahtan akşama kadar incide takıldığımdan açılan başlıkları hatırlıyorum..
    malak gibi evde yatmaktan sıkılan herkes isyanını burda ediyordu.. =)
    ···
  9. 9.
    0
    hikayenin başlarına oranla daha fazla detay içermeye başladığının farkındayım.. bunun sizi rahatsız etmemesini umuyorum.. zira geçmiş yılları en genel hatlarıyla anlatmak kolay olsa da sadece bir kaç ay öncesini anlatırken ister istemez daha fazla detaya giriyor insan..
    ···
  10. 10.
    0
    aslında düşününce insanın yapacak hiç bir işinin olmaması o kadar korkunç ki..

    kendinizi oyalayabileceğiniz meşkaleler yaşantınız ve paranız ile doğrı orantılı olsa da eninde sonunda hepsi sıkmaya başlıyor..

    muhtemelen 2 ay boyunca sabah 7 8 gibi yatağa girer öğleden sonra 3 4 gibi de kalkardım.. bazı günler 12 saat bile uyuduğum olurdu.. evet uykudan nefret ettiğimi söyledim ama yapacak bir işi olmayınca uyudukça uyuyası geliyor insanın..

    uyandıktan sonra yaptığım ilk iş eğer kapattıysam laptopumu açmak -her ay 150 lira taksidini ben öderim pedere yük etmedik yine- sırasıyla facebook, milliyet,inci sözlüğe göz atmak en son dizimag'e giriş yapmakla bir kaç saatimi yemiş oluyordum..

    bir şeyler atıştırıp biraz tv biraz pc bolca can sıkıntısı derken akşam olur annem eve gelir birlikte yemek yedikten sonra o kendi ben kendi pc'me geri döner sıkıcı hayatlarımızı 15.6 inç bir ekran karşsında harcardık..

    gerçekten hayatımda anlatılmaya dair hiç bir tak olmayan o dönemlerde tarih 10 ağustosa gelmiş ve ben tekrar doğduğum güne lanet etmeye başlamıştım.. etrafımdakilerin özellikle annemin bir şeyler yapalım planına girmiş olması daha da can sıkıcı aslında..

    o kadar belli ki sırf zorunda olduklarını düşündükleri için böyle bir çabaya girmeleri insan iğreniyor.. önüme sunulan hiç bir planı kabul etmeyip -plan dediğimde akşam burger kinge gider bi yemek yeriz dönerken özsütten ufak bi pasta alıp evde gerizekalı otistik çocuklar gibi onu kesip yer ve bununla dünyada sanki bir fark yaratmış gibi sevinirizden ibaret olduğu için- o günün diğerlerinden hiç bir farkı olmadığını artık kabullenmiş evde malak gibi yatmaya devam etme kararı vermiştim..

    o yüzden o gün ne yaptım ne ettim hiç hatırlamıyorum şimdi.. sadece kasıtlı olarak facebooktan doğum günümü gizlemiş bir önceki sene yüzlerce olan "doğum günü kutlamalarımın" akrabalarım hariç sadece 3 kişi tarafından hatırlanması da beklediğim ama insanın canını yakan bir durumdu..

    bir süre sonra denizliden takım kaptanlarımızdan biri olan fırat kaptanın izmire geleceği haberi izmirde ki ben ve 2 izmirli takım arkadaşımın daha bir araya gelmesi için bahane olmuş.. yanlış hatırlamıyorsam bir perşembe günü saat 4 te izmirde artık bir klagib olan sevinç pastanesi önünde buluşup bir şeyler yapma kararımız benim tarafımdan organize edilmişti..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    şöyle bir parantez açmak istiyorum..

    hikayenin genelinde özellikle babama ve az da olsa anneme bolca yüklendiğimi farkettim.. söylediğim hiç bir şey abartılı veya yalan olmasa da yine de tek bir açıdan bakmaya sebep olmasını istemiyorum..

    ne zaman oldu hatırlamıyorum..ilk ne zaman hatırladığımdan emin değilim daha doğrusu..

    bir gün köyde ki evimizde klagib akşam yemeklerimizden birini yediğimiz bir pazar gecesi.. Orda yaşadığımız yaklaşık 7 sene boyunca hemen hemen her pazar günü babam pazara gidip ev alışverişini yapar ve mutlaka eve genelde balık bazen et veya tavuk alarak döner. biz her pazar mangal yakar bazen tek komşumuzla bazen sadece biz olarak o balıkları yerdik..

    işte hatırladığım zaman beni yaklaşık bir hafta boyunca korkunç bir ruh haline sokan ve atlatmamın kolay olmadığı o pazar günlerinden birinde..

    tahminimce babamın işleri taktan ve para sıkıntıyken..ki zor zamanlarımız olurdu muhakkak senede bir kaç kez..

    "baba siz neden balık yemiyorsunuz?"
    "annenle biz bu gün balık yemek istemiyoruz oğlum canımız makarna istedi."

    cevabı henüz ufakken benim inanmam için yeterliyken şimdi canımı çok yakıyor.. belki o dönemlerde buna benzer daha fazla olaylar olmuştur.. hatırladığım bir tek bu var..ama bunu hatırlıyor olmam yeterli..

    babam hiçbir zaman para konusunda cimrilik yapan birisi olmadı.. varsa eğer istediğim bir şeyi eğer saçma sapan değilse tabi isteğim asla geri çevirmez.. zorunlu veya zorunlu olmayan tüm ihtiyaçlarımı karşılamak için elinden geleni yapar ve karşılardı da..

    çok sık duyamazdınız babamdan işlerin kötü durumda olduğunu.. bir sıkıntısı olduğunu.. parasının olmadığını.. her ne olursa olsun eve geldiği andan itibaren hiç bir şey yokmuş gibi davranır bize özellikle bana hiç bir şey yansıtmazdı..

    biraz biraz aklım ermeye başladığı yıllarda eğer babam balkona oturmuş çimlere çıplak ayakla basarken birasını içiyorsa bir derdi olduğunu anlardım.. babam keyif için hiç alkol almazdı gün içinde..

    çok sağlıklı ve derin iletişim kurmak zordur babamla.. bu güne kadar bir veya birkaç kez yapmışızdır bunu..
    evet çok derin iletişim kurabildiğim biri olmasını isterdim deniz abi gibi.. ama biliyorum ki daha otuz günlükken babasını kaybetmiş bir adam.. babalık kavrdıbını hiç görmemiş ve bugün bile hala öyle olan amcam yani abisinin diktatör tavrıyla yetişmiş birine göre.. gerçekten harika bir babaydı..

    sanırım bu yüzden babama karşı sonsuz bir merhamet ve affetme duygusuna sahibim.. sanırım bu yüzden babam ne olursa olsun en hassas ve en çok üzerine titrediğim tarafım..

    bu kadar uzattığım için üzgünüm ama benim için gerekliydi.. aslında kısa bile kestim..
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    0
    her neyse duygusala bağlayıp göz yaşlarımla bir kaç dakika uğraşmak yeterli..

    o gün yani buluşmanın gerçekleşeceği perşembe günü buluşma saatinden bir kaç saat önce duşumu almış, saçlarımı yapmış,-güzel giyinmeyi severim böyle durumlarda- kıyafetlerimi giymiş ve narlıdereden beni alsancak'a yada otobüste ki hoporlörden bağıran çirkin kadına göre "hocazade camii"ne zütürecek olan 8 numarlı otobüse binmiş yaklaşık 45 dakika sürecek olan yolculuğuma başlamıştım..

    yolculuk devam ederken bir yandan bizimkilerle mesajlaşıyor kim nerde geç kalan var mı kontrol ediyor bit yandan da müzik dinlerken telefonum çaldı..

    --bu arada her ne kadar telefonla konuşmanın yasak olduğu sembolü veya yazısı olursa olsun. tüm türkiyede uçaklar hariç her toplu taşıma aracında telefonla konuşma hakkına yasal olarak sahipsiniz. aynı şekilde eğer amcık ağızlı bir kaşar veya mağarasından yeni çıkmış bir öküz iseniz telefonda bağıra bağıra milleti rahatsız edecek şekilde konuşursanız o zaman o millette sizi uyarıp telefonu kapatmanızı isteme hakkına aksi taktirde, olmaz ya yasal işlem başlatma yani dava açma hakkına sahip.ve kazanır da.--

    telefon takım arkadaşlarımdan birinden geliyordu. cevapladım

    "kardeşim benim yanımda bi +1 var. sorun olur mu?"
    "kim lan cinsiyeti ne?"
    "abi bi kız arkadaşım işte"
    "tamam bakalım kardeşim" diyip telefonu kapattım.

    bi yandan vay amk bine bak gene bi kız bulmuş yanına diye düşünürken.. bi yandan da 4 adamın yanına kız mı getirilir anasını gibiyim bütün muhabbeti gibicek şimdi kız diye.. düşünmedim değil..

    sevinç pastanesinin önüne geldiğimde herkes toplanmış beni bekliyorlardı..

    muhtemelen filmlerden öğrendiğim nezaket kuralları çerçevesinde önce bayanın elini sıkıp ismimi söyledikten sonra onun da ismimi öğrenmemle tanışma faslımız bitmiş..

    ben diğer 3 takım arkadaşımla selamlaştıktan sonra.. oturacak bir yer seçme merasimi başlamıştı..

    mutlaka size de olmuştur.. bir kaç kişilik bir grupta o an plansız kalınır ve ne yapacağınızı bir türlü kararlaştıramazsınız ya.. biri bi fikir atsa ortaya herkes kabul etmeye hazırdır ancak kimseden bir fikir çıkmaz. =)

    hah işte bu durumda benim hep yedek fikirlerim olmuştur..

    hemen ortaya deniz havası güzel bir manzara isterseniz kordonda ki bir cafeye..
    daha hareketli ve eğlenceli bir yer isterseniz kıbrıs şehitlerinde bir mekana..

    geçmemizi önermem.. gruptaki 3 erkek tarafından kıbrıs şehitleri ve tek kız tarafından kordon olarak beğenilmiş..

    "hanfendinin istediği olur o zaman" dedikten sonra kordonda ismi "line" olan ve bizim sporda önemli bi mevkinin adını almış bu cafeye oturmayı uygun gördük..
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    0
    http://www.youtube.com/wa...hYGog&feature=related
    ···
  14. 14.
    0
    up up up up ayrıca reserved
    ···
  15. 15.
    0
    okuyanı gibsinler
    ···
  16. 16.
    0
    @91 canını yesinler..
    ···
  17. 17.
    0
    nerdesin dıbına koyim lan seni mi beklicez
    ···
  18. 18.
    0
    @79 okuduysan sen söyle panpam. nesini nasıl özetliyim..

    aynen öyle yaşadığımız her saniye biraz daha ölüyoruz.bu bi gerçek..

    ama gerçekten ölebilsem bunu başarabilsem ölürdüm..

    önümde anlatacağım sadece 1 yaz kaldı..

    ama duş alıp hazırlanmam gerek 1 saat sonra antreman öncesi toplantım var..

    bitirmek isterdim ama 6 ya kadar vaktim vardı bitti..

    yarın akşam okuyanlar için tamamlıyıcam en fazla 4 5 part daha yazar yollarım..

    bu günlük bu kadar.. okuyan uplayan herkese teşekkürler..

    eğer tamamlamassam antrmanda boynumu filan kırmışım demektir.. ama sanmıyorum.. o kadar şanslı değilim..

    iyi sabahlar hepinize.. tabi öyle bişey mümkünse.. =)
    ···
  19. 19.
    0
    daha okulun ilk ayları.. üniversite ortdıbına alışmaya çalışıyorum.. kolay değil..her ne kadar çok insan gördüm desemde üniversite başka..

    ilk başlarda her şeyi yapmak istiyor insan..
    okçuluk kursumu hadi gidelim..
    paintball mı yarına randevu al..
    konser mi..en önden..
    party mi var.. koş koş koş..

    daha bi ton meşkale..

    ama antremanlar keyif veriyor.. daha önce hiç yaşamadığım bir duyguyu bir takım olma ait olma gibi kavramları tecrübe etmeye başlamam iyi geliyor.. bunaltıcı bir odada temiz havayı solumak gibi..

    stressimi atıyorum her adama vurduğumda..her darbede bir derdim kopup gidiyor sanki benden..
    o kadar çok gerekli gereksiz bana ait olan olmayan şeyi dert edinmişim ki kendime ruhum taşıyamıyor sanki.. kurtulmak istiyor..

    okula devam etsemde derslerim pek iyi değil. ingilizeyi derslerden hiç öğrenemediğim ilk ve orta okul yıllarımı hatırlıyorum.. lise 2 de nasıl olduysa bir şekilde girmiş kafama..ve ben haftada 10 saat olan ingilizce derslerinin neredeyse yarsında sınıfta uyurdum..tam anlamıyla kafamı sıraya koyar ve uyurdum..

    çünkü geceleri çok uyuyamam.. kendimi bildim bileli bu böyle..

    aynı şey lise 3 te istanbulda da oldu.. turnuvalar bitip derslere girmeye başladğımda yine 6 saat okuldaysam 4 saat uyurdum..bi şekilde uyrken anlatılanları kaydediyorum sanırım.. sınavlarda başarısız olmadım hiç okulda..

    ama bu sefer öyle değil.. zaten günde 4 saat dersimiz var ve 14 kişilik sınıfta uyumaya izin yok.. uyuklar bir halde ders dinleyemediğimden ve zerre çalışmadığıman.. notlarım kötü.. genelde okula gitmiyordum bile uyku problemim yüzünden..
    ···
  20. 20.
    0
    kykda kalmak pek kolay değil.. giriş saati yemeklerin dandikliği saçma sapan yasaklar ve odadaki insanlar yüzünden cidden zorlanıyor insan..

    tüm bunlar olurken kafamı dağıtacak hiç bir şeyim yok.. eskiden olsa bir diziye sarar günlerimi geçirirdim..ama kendime ait bir laptopum yok.. pedere al demek istemiyorum desemde alamaz zaten işleri taktan..

    kitap okurdum manisada yurttayken oda uyuştururdu beynimi en azından bir şeyler de kapardım kitaptan..

    yine okumaya başlıyorum..ama dedim ya 6 kişi bi odadasın biri müzik dinler 2 si sohbet eder biri osurur sıçar.. zaten belli bi saatte herkes yatar ışıklar kapalı..

    ders çalışma odaları sabaha kadar açık ama orda okuyamıyorum.. kitap dediğin rahat bi şekilde okunur dıbına koyayım uzanırsın muzanırsın.. nası rahatsan öyle işte.. ama orda insanın zütünü dümdüz eden sandalye ve masalardan başka bi tak yok..

    dedim ya manyağım dıbına koyim.. kitabı da bıraktım..

    böyle devam ede ede bir kaç ay geçti..

    özkan geldi sonunda.. oh be diyorum tamam artık.. şimdi her şey çok güzel olucak..

    nerdee..
    ···