-
1.
-1bu başlığın açılmamış olması şaşırtıcı. zira incisözlük gibi gerçekten ağır veya hafif asosyal insanların yoğun olarak bulunduğu bir ortamda ölme isteğine sahip olan tek kişinin ben olmadığımı düşünüyorum.
ilk hatırladığım şey uyum sorunum olduğuydu..
yaşıtlarımla bir araya geldiğim o anaokulunda hiç kimseyi sevemeyip hiç kimseyle anlaşamamıştım..
aptal aptal resimler yapıp oyuncaklarla oynamak belirli bir süre kafamı meşgul etsede sıkmaya başlıyordu bir süre sonra.
hele ki o öğlen uykusu..
oldum olası uykudan nefret ettim..
hangi aklı başında insan ortalama 75 sene yaşayacağı bir dünyada günde 8 saat uyuyarak 25 yılını sadece uykuya harcar ki?
saat tam 12de uyku vakti geldiğinde 2 saatlik o bunalım başlardı yine..
yataktan çıkmak yasak uyumasan da yatacaksın..
herkes uyur tek başına tavanı izlersin..
sadece 6 yaşındasın anasını satayım kendini oyalamayı da bilmiyosun ki..
sıkıntıdan milletin özellikle kızların kollarını filan ısırırdım..
uyanıp ağlasınlar diğerlerini de uyandırsınlar diye..
evim gittiğim anaokuluna çok yakındı ama bu o zamanlar pek önemli değildi benim için..
bunun önemini ilkokula başlayana kadar hiç anlayamadım..
---
başlığı hiç uplamayı düşünmüyorum. zira okunması için değil kendimi anlatmak için yazıyorum aksi taktirde cidden kafayı yemek üzereyim.. eğer okunursa ne ala.. tabi tüm hayatım boyunca olduğu gibi bunları yazma saatim ile türkiyenin %80inin kilitlendiği bir maçın aynı saate gelmesi yine benim şanssızlığım...
gececi tayfaya kadar yazmaya devam..
---
-
2.
0ha bu arada bunları bilmenizde fayda var.
-beta
-alerjik astım
-kalpte ritim bozukluğu
-nefes darlığı
kendimi bildim bileli sahip olduğum hastalıklarım..
okul iğrenç bir yer. liseye kadar hep böyle düşündüm..
ilk okulda herkesin yaptığı salaklıkların dışında pek bir şey yapmadım..
zaten önemli olan yapamadıklarım..
saydığım hastalıklardan ötürü hiç bir zaman futbol oynayamazdım.
ya da yakalamaca.. sadece toz zerresi kadar küçük olan bir poleni solursam eğer o günü hastanede geçirmem gerekirdi..
ve o kadar çok gece geçirdim ki hastanede bunu göze alamazdım..
izlemek çok sıkıcı çok acı verici..
arkadaşlarınız hep birlikte oyunlar oynarken sizin kaldırıma, banka oturup benim koşmamam gerek terlememeliyim diye düşünmeniz hele ki 7-8 yaşında çok zor oluyor..
ek olarak bir kaç kez deneyip ne kadar yetenek yoksunu olduğunuzu gördüğünüz zaman bir kere daha lanet ediyorsunuz kendinize.. -
3.
0bir kaç sene okuldan sonra etüt merkezi tarzı yerlere gittim.
annem babam çalıştıkları için saat 8 den önce gidebileceğim bir yer yoktu.
bu merkezlerin de anaokulundan pek farkı yok..
ödev saati, oyun saati, yemek saati..bla bla..
birlikte olmaktan zerre keyif almadığım bir ton insanla saatler, günler,haftalar, aylar ve yıllar geçirmek..
uyum sorunum devam ediyor tabi..
her gün birisini dövdüğüm, yemeğimi yemediğim,ve diğer çocukları örgütleyip isyan başlattığım için herkes şeytan gözüyle bakıyordu bana..
ama o huur çocukları da nesquickli sütü-ki benim hala daha en çok sevdiğim şeylerden biridir.-para gitmesin diye suyla karıştırıp veriyorlardı..
bende milleti galeyana getirmişim.. getiririm tabi..
velasıl kelam her akşam babam ve annem beni almaya geldiklerinde o gün kalan nöbetçi kimse ondan bir ton şikayet işitmekten bıkmış oldukları için artık beni dövmeyi de bırakmışlardı o yıllarda..
ha bu arada etüt merkezinde her zaman en sona kalan çocuk ben olurdum saat 9 hatta bazen 10a kadar beklediğim olurdu.. geçmek bilmeyen lanet saatler.. yalnız karanlık soğuk nöbetçi öğretmenin o saate kadar orda kalmasının suçlusu annem babam değilmişte benmişim gibi zalimce bakışları da ekgib olmazdı sağ olsun.. -
4.
+2reserved
-
5.
0sonra benim harikulade ailem allahın gibtir ettiği bir köyde üniversiteden arkadaşlarıyla arsa satın alıp oraya 8 ailenin kalabileceği villalar inşa edip oraya yerleştiler..
neymiş efendim;"şehir hayatı çok kötüymüş, sağlıklı doğal bir ortamda yaşamak huzur içinde kafa dinlemek onların hakkıymış" falan filan..
zaten okula uzak olan evim artık ebesinin aşşağı taraflarında bir yerdeydi..
evimiz gerçekten çok güzeldi iki katlı 7 tane odası 3 banyosu olan içinde çift kale maç yapabileceğiniz bir salonu bulunan dışardan bakıldığında her şeyin mükkemmel gözüktüğü bir ev.
zira orayı yapan 8 aileden sadece biz ve bir aile daha vardı..
bahçemizde ki çimleri yemeye gelen inekler ve kuzular dışında da pek bi arkadaşım yoktu doğrusu köyde..
okuldan sonra 2 aile yaşayan sitemizin bekçisi anadol marka arabasıyla beni almaya gelir ve eve zütürürdü..
her akşam birlikte çalıştıkları iş yerinde 24 saat beraber olmaktan birbirlerini boğazlama noktasına gelmiş annem ve babam yeni kurbanları olarak beni seçerlerdi tabi..
"derslerin nasıl? okuldan şikayet var. ders çalışmıyosun. geç yatıyosun." en çok duyduğum cümlelerdi.. -
6.
0
-
7.
0anasını gibeyim son yazdığım paragraf kayboldu.. tekrar yazıyorum..
-
8.
0eve geldiğimde yaptığım pek bir şey yoktu aslında..
saat 3.30da evde olur tvyi açar akşama kadar tv izlerdim. dizilerin tekrarı olurdu o saatte avrupa yakasını hatırlıyorum bi tek.
acıktığımda kendime bir şey hazırlar yerdim..
çok uzun süre yalnız kaldığımdan annem bi çok yemeyi yapmasını öğretmişti sağolsun..
bu arada hiperhidrozdan bahsetmedim size..
hiperhidroz sahip olduğum bir başka hastalık.. sizin anlıyacağınız
"oha lan adama bak hayvan gibi terlemiş sırılsıklam. ayı ya gidip yıkan arada amunagoyim"
hah işte o adam benim arkadaşlar ve emin olun sizin bu güne kadar yıkandığınızın 5 katı kadar filan banyo yapmışımdır..
vücudum sebebi bilinmeyen bir şekilde yaz kış farketmeksizin durmadan su kaybeder. yani terler.. bu güne kadar en fazla -8 derece de dışarıda bulundum bildiğim kadarıyla ve koltuk altlarım sırılsıklamdı..bi süre sonra dondu hatta anasını gibeyim.--aynı dertten muzdarip olanlar bi mesaj atsın çaresi var--
neyse sürekli bir şeyler içiyorum işte koladır sudur meyvesuyudur filan şişeleri salonda bırakıyorum yediğim şeyler filan hep sehpanın üstünde..
her gün aynı manzarayla karşılaşmaktan bıkmış olacak ki annem bir gün isyan bayrağını çekti... -
9.
0
-
10.
0o günlerde uyduda ki erotik kanalları keşfetmiş onları izleyerek saatler geçiriyordum..
ama bazı kanallar şifreliydi ve o şifreyi çözmeye karar verdim..
şifre 4 haneliydi buda 9999 farklı ihitmal olabileceği anldıbına geliyordu ki ufak bir hesapla 2 sn de bir şifre deneyerek en kötü 20.000 saniye yani yaklaşık 6 saat gibi bi süre deneyerek şifreyi kırabilirdim. ki bu süre okuldan gelmem ve annemlerin gelmesi arasında geçen süreden azdı..
eve geldim kanalı buldum ok'a tıkladım..
şifre paneli geldi kalbim hızlanmaya başladı..
6 saatlik bi maratona hazırdım ve başladım..
deneme 1 0000.
şifre paneli gitti hatalı şifre uyarısını almayı beklerken kanal açılıverdi.. sex wiev artık bana çalışıyordu..
babam keskin zekasını bir kez daha konuşturmuş ve şifreyi 4 tane 0 olarak ayarlamıştı..
bu kardeşiniz ferreyla böyle tanıştı..
gelelim bizimkilere..
boşanma durumuna gelen evlilikleri annemin beni bu güne kadar en az düşündüğü döneme gelir ki. o zaman bile gelip bana sorduğunda hayır dediğim için 2 sene daha evli kalmıştı babamla..
anlayacağınız annem beni çok sever..
ama yetmiyordu tabi babamla neredeyse düşman olan annem artık ev işlerini yapmıyordu. babamda yapmazsan yapma çokta gibimde tavırlarında olduğundan işler bi şekilde ve bi anda benim üzerime kaldı anasını satayım.. -
11.
0rezerv güzel kardeşim, sen yaz biz okuyoruz.
-
12.
0tam emin olamamakla birlikte o dönem 10 ila 12 yaşları arasında filandım.
ergenliğin başlamaya başladığı bir erkek çocuğu olarak eve geldikten sonra yemek ve temizlik yapmam gerekiyordu ki yapmadığım taktirde sonuçları benim açımdan hiç iyi olmuyordu..
söyledim evimiz büyüktü sadece salonu 100metrekare filan. kirleniyo sürekli haliyle.. elektirik süpürgesi tutmayı vileda yapmayı filan da öyle öğrendim.
ha tabi bu arada okuldan sonra sinemaya parklara veya halısaha maçlarına giden bir arkadaş gurubum sevgili kavrdıbına yeni adım atmış bir kaç yaşıtım ve hiç bir zaman zerre umrumda olmayan derslerimin ger gece anne babamın avaz avaz birbirlerine bağırışları beni nasıl bir piskolojiye soktuğunu siz düşünün..ben, ocakta makarna suyu elimde vileda temizlik yaparken..
tekrar ediyorum en fazla 12 yaşındaydım.. -
13.
0her yaz babannemin yazlığına gider 3 ay boyunca orda kalırdım.o dönemlerde gerçekten kendimi iyi hissettiğim tek yer orasıydı. nefret ettiğim bir okul yerine deniz havuz pilaj ve kumlar.. arkadaş olarak inek, kuzu,horoz ve tavukların yerine de gerçekten insanlar vardı.
yazlıkta ortalama benden bir kaç yaş küçük ve birkaç yaş büyük çocuklardan oluşan yaklaşık 10 kişilik sabit bir grubumuz vardı ki onlarla cidden çok eğlenirdik.. sanırım sebebi ben ne dersem ona uyuyor olmalarıydı.. çok otoriter veya baskın biri olduğumdan değil dıbına koyayım.. yapılmaya dair iyi fikirler benden çıkardı hep o yüzden..
yine böyle bi yaz sünnet ettirdiler beni :/
geç sünnet oldum sebebini bilmiyorum keşke hiç olmasaymışım ya neyse..
dedem sünnet hediyesi olarak bi bilgisayar almıştı bana..
hayatımın dönüm noktalarından biriydi o pc..
eve kurup internet denen şey bağlandığında bir velet asosyal olmasını yavaş yavaş resmileştiriyordu.. -
14.
0orta okula geçtiğim yıllarda artık pc yi temel olarak öğrenmiş internette yapılabilecekleri de kavramış vaziyetteydim..
ve bir gün içinizden bir çoğunun hayatını giben o cümleyi duydum..
"bir oyun var kanka işte bi adam yaratıyosun savaşçı büyücü okcu asasin filan var bide priest diye bişey can man basıyo.."
evet canını yediğim güzel panpalarım doğru tahmin. knight online..
o dönem annem ile babamın arası eskiye nazaran daha iyi olmuş olacak ki ben yine aslında anormal olan ama en azından ev işi yapmam gerekmeyen normal hayatıma dönmüştüm..
ergenlik yüzünden koca bir göbeğim borozan gibi sesim ve kabakulak olmuş görüntüsü uyandıran suratımla kendimden nefret etmeye başladığım yıllar başlıyordu..
ve tüm bunların karşısında yaptığım tek şey eve gelip o gibtiğimin oyununda saatlerimi harcamaktı..
tam 3 sene arkadaşlar..iyi veya kötü güzel veya çirkin farketmez başka şeyler yapabileceğim ama onlar yerine o oyunu oynadığım 3 koca sene.. -
15.
0bir sigara kadar yazmaya ara.. ha bu arada her ne kadar anlamasam bile galatasaraya başarılar.. biliyorum %80iniz o maçı izliyor şuan.
-
16.
0dershane denen kavramla 7.sınıfta tanıştım ki benim için biraz keyifli vakit geçirmekten başka bir taka yaramazdı.
nasıl yaptığımı bilmiyorum ama dershane sınavlarında hep iyi sonuçlar alır "tamam ya biliyoz işte ne gerek var çalışmaya"mantığıyla oyun oynamaya devam ederdim..
size ilk okul orta okul aşklarımdan bahsetmek çok gereksiz şimdi hepsi bi anlık gülümsememe sebep olan hatıralar. ama onlar bile bugünkü ben olmamda rol sahibi.. kısaca bi kıza aşık olup o yaşlarda elde edemeyen diğer tüm yaşıtlarım gibi bu konudan muzdariptim..
derken lise sınavları geldi çattı ben girdiğim yıl oks adında bir sistem vardı.o kadar eminim ki bir anadolu lisesi kazanacağıma fen lisesi filan istemiyorum zaten.. tabi bu arada askeri lise sınavını kazanamadım ama o zaten zor diye düşünenlerdenim..
oks sonuçları geldiğinde ve tercihler yapıldığında pek bi atraksiyon yok hayatımda..
geçen 3 yılda annem babam boşandı ben her ikisin de 1.5 sene kadar yaşadım..
babam villayı satıp tekrar şehre yerleşti.. parası tak tabi o zamanın parasıyla 270 milyara satmıştı evi.. işleri büyütüyo karı kızla zaman geçiriyo vs..
annem aptallık edip evin satılmasından sonra babamın kendisine almaya söz verdiği ama almadığı ev yüzünden dava açmadığı kendi tabiriyle "iyi niyet gösterdiği" ve babamın alıcam dediği evi alması için beklerken çok ciddi maddi sıkıntılar içindeydi ki..
ben o zamana kadar varlığının veya yokluğunun ne demek olduğundan haberdar olmadığım paranın önemini,bir gün annemin bana;
"oğlum gidip babanda kal sen bana yük değilsin(babam bana nafaka ödüyordu her ay annem istemiyordu kendisi için ama) ama ben bilirim ki oğlum babasındayken boğazından et geçiyo sıcak bi yatakta uyuyo." cümlesini göz yaşları içinde duyduğumda anlamıştım.. -
17.
0tahmin ettiğiniz gibi herhangi bir liseyi kazanamayıp babamın yanına yerleştim..
civardaki bir düz liseye de kayıt oldum. Babamın yeni evi 3 oda bi salon klagib apartman tarzında normal bir evdi yinede babam eşya konusunda zevkli davranmış evi güzel döşemişti..
lise 1. sınıfı izmir bornova mustafa kemal lisesinde okumaya başladım..
bu arada hafta sonları annemin yanına gidiyorum onun da kendine göre bi düzeni var pek sıkıntıda değil gibi gözüküyordu.. ama öyle değilmiş bunu çok sonra anladım..
gittiğim lise izmirde ismini duyurmuş bir lisedir. başarısı değil pisliğiyle.. sınıfta sevişirken yakalananından müdür yardımcısının okul çıkışı boğazının kesilmesine.. klagib liseli erkek kavgalarından sopa ve bıçakların konuştuğu kız kavgalarına kadar o güne kadar hiç bilmediğim--taktir edersiniz ki köyde ineklere boncuklu tabancayla ateş etmek dışında gerçek hayatta şiddet ndıbına pek yaptığım bi şey yok--bir dünyanın içinde kalıverdim..
kişiliğim de kavgacı değildir zaten çok zorunda hissetmediğim hiç bir kavgaya girmedim. hatta ihtimallerinden bile korumaya çalıştım kendimi diyebiliriz..ilk okuldan benimle aynı liseye gelen arkadaşlarım civarda başka okula giden arkadaşlarım ve artık şehir içinde yaşamanın avantajı ile birlikte orta okulda o çok özendiğim hayata geçte olsa kavuşmuştum..
para yönünden çok sıkıntım yoktu hiç bir zamanda babamı zorlayacak isteklerim olmadı şimdiye kadar.o yıllarda boyumun uzamış olmasının etkisiyle fazla kilolarım eskisi kadar belli değil kendime bakmam sebebiyle de aynalarla aram o kadar kötü değildi.. -
18.
0tüm bunların yanında her ne kadar aksini söylesede bir gün annemin evleneceğini biliyor hatta evlenmesi gerektiğini düşünüyordum..
aynı durum babam içinde geçerliydi tabi ama onun nasıl biriyle evleneceği hiç umurumda değildi.. annemin evleneceği adam bu kez doğru kişi olmalıydı..
tabi ki beklenen oldu daha önceden böyle bir şey olursa benimle tanıştıracaksın dediğim annem sözümü dinledi ve bugün gerçek anlamda babamdan hiç farkı olmayan hatta bazı yönleriyle çok daha fazlası olan bir adamla beni tanıştırdı..
o günden sonra hayatımda deniz abi vardı..
lise 1 bittikten sonra manisadaki akrabalarım aracılığıyla ordaki özel bir okula şehzade mehmet kolejine kaydolma fikri önüme sunuldu kaliteli bir eğitim almamı isteyen annemin ısrarına karşı koymak istemediğim için pek de gönüllü olmayarak okula kaydımı yaptırdım..
o zaman senelik 7.5 milyar para karşılığında bana eğitim satan bir sistem..
yine akrabalar aracılığıyla kalacak bir yurt ayarlandıktan sonra manisaya yerleştim.. peşin peşin söyleyeyim hayatımın en berbat ama bana en çok şeyi katan yıllarından biridir..
tahmin edersiniz ki manisanın tutucu yapısı izmir rahatlığı ve bakış açısıyla--ki bende bu çok daha fazladır-- ters düştü..
başlarda açık açık uyardığım taktirde okulda ceketime taktığım mustafa kemal atatürk rozeti,her cuma öğle saatinde okulda kılınan cuma namazlarına katılmamam farklı düşüncelerim ve bunları çekinmeden dile getirmem hatta benim gibi düşünenlerin bana katılarak okulda anarşik bir taraf olması okul yönetiminin...
yine açık açık söyleme ve bunu kabul etmelerine rağmen sabah öğle ikindi akşam yatsı vakitleri namazlara katılmamam said nursi denen insanın--kimseye saygısızlık yapmak değil amacım herkese saygım var bu yüzden cümlelerimi doğru kurmaya çalışıyorum--yazdığı bir takım kitaplar yerine başka kitapları okuyor olmam ramazanda oruç tutmuyor olmam da yurttakilere...
batmış olacak ki benim tarafımdan da onların tarafından da burda artık daha fazla kalmamam gerektiği kesinleşti..
dipnot: bu arada o kitapları da okudum arkadaşlar dinleri de mezhepleri de cemaatleri de çok iyi bilirim iyisiyle kötüsüyle her açıdan bizzat içinde bulunmuş biri olarak bu durumun bana göre olmadığını anlamış oldum.. -
19.
0yaz geldiğinde eşyalarımı toplayıp izmire döndüğümde annemin evleneceğini ve istanbula yerleşeceğini biliyordum..
ama babamın da o yaz annemden 2 hafta sonra evlenmesi biraz sürpriz oldu.. babamın evlendiği kadın kötü birine benzemiyordu dediğim gibi çokta umrumda değildi aslında.. aramız iyiydi abla kardeş ilişkisi içinde ben yaz tatilimi babamda kalarak geçiriyordum..
ta ki annem artık babamın kendisine söz verdiği ve almadığı ev için dava açana kadar..
babamın adresini anneme benim verdiğim şeklinde bir suçlamayla karşılaşıp en yalın haliyle babamın kendi evinden kovuldum arkadaşlar..
ben işi inada bindirip orda kalacak hayatı birbirimize zehir etmeye çalışacak biri değilim.. ama babam bu durum karşısında pasif kalıp çok ezik ve hatalı bir bakış açısıyla herkesi anlamak gerek gibi bir piskolojiye girip benim arkamda durmadı..
zaten hayatı boyunca kime sırtını dönüp kime sırtına dayıyacağını hep karıştırmıştır..ben yaz tatilimin kalan kısmını izmirde ki akrabalarımızın evinde bir kafta orda on gün burda vs tarzında elimde bi bavul sığıntı gibi yaşarken..
olan olaylardan çok hala babamın bu kadar am budalası olması canımı yakıyordu..
tüm bu olaylarla paralel zamanlı olarak o yaz başında tanıştığım kız arkadaşım-kızların ismini vermemeyi tercih ediyorum- ile birlikte iyi vakit geçiriyor benim bu güne kadar pek beceremediğim ilişki kavrdıbını en gerçek haliyle kız bana öğretiyordu.. -
20.
0derken yaz bitti istanbula annemin yanına taşındıp orda büyük çekmece emlak konut mimar sinan lisesine kayıt oldum..
tabiki devam eden ilişkimiz yaşlarımızın gerektirdiği üzere mesafeleri kaldırabilecek durumda olmadığından çatırdamaya başladı ve bitti..o günden sonra da bu güne kadar bu durum peşimi hiç bırakmadı zaten cidden bu konuda lanetliyim..
evde annem ben deniz abi ve deniz abinin ilk evliliğinden olan kardeşim enesle birlikte yaşamaya başladık..
istanbulun o tarafları çok güzel.. kalabalık yoğun sıkışık değil..her ne kadar ilk başlarda izmir aşkım istanbuldan nefret etmeme sebep olsa da yinede orayı sevmeme engel olamadı..
okulum da güzeldi izmirde ki veya manisada ki lisem kadar kalabalık olmayan yaklaşık 800 kişilik bir lise ve istanbulun en güzel yanlarından biri olan türkiyenin her yerinden insanların olduğu severek 2 sene geçirdiğim bir okul..
işte ben okulu sevmeye orda başladım..
deniz abiyle bir arada yaşıyor olmayı şöyle anlatmayı deniyeyim..her kapıyı açabilen bir anahtarınız veya her hastalığı iyileştirebilen bir ilacınız varmış gibi.
kendisi malulen asker emeklisi olan ve bu güne kadar kişisel gelişimin ve insan ile insan davranışlarının yaptığı meslek ve görevi sebebiyle uzun yıllar eğitimini almış piskoloji ve sosyoloji dalında çok birikimli olan biri.
ve hiç çekinmeden birlikte yaşadığımız iki sene boyunca bildiği her şeyi benim alabildiğim kadarıyla bana vererek o zamanlar anlamadığım ama şimdi çok iyi bildiğim "seni hayata hazırlıyorum" diyerek bana öğretti, öğretmeye devam ediyor..