bu bir trafik kazasıydı. dikkate değer pek bir şey yoktu -ölmüş olman haricinde-. geride eşini ve iki çocuğunu bıraktın. senin için acısız bir ölüm oldu. sağlık görevlileri ellerinden geleni yaptılar ama beyhude yoruldular. vücudunun her yeri öylesine parçalanmıştı ki, inan bana ölmüş olman çok daha iyi.

böylece benimle tanıştın.

“ne... ne oldu?” diye sordun. “neredeyim ben?”

“öldün” dedim, lafı dolandırmadan. kelimeleri evirip çevirmenin anlamı yoktu.

Nasıl şizofren oldum

ne dion aq

Karına artık ben bakacağım bin eheheheu
-Zeus

Rez de bu ne amk

“sadece ben mi? peki ya diğer insanlar?

“diğer insanlar diye bir şey yok. bu evrende yalnızca sen ve ben varız”

boş boş baktın yüzüme. “ama dünyadaki o kadar insan... ”

yok artık!!” dedin kuşkuyla. “benim de bir tanrı olduğumu mu söylüyorsun!?”

“hayır. henüz değil. sen bir fetüssün. halen büyüyorsun. tüm zamanlardan geçip tüm insanların hayatını yaşadığında, doğmana yetecek kadar büyümüş olacaksın.”

allahım cehennem gibi ortalık. ilerlemeyi yavaşlatmak için ateşe ateşle karşılık vermemiz gerekiyor. eğer bizi erken aşarlarsa aşağıdaki çocukların hiç şansı kalmaz. çapraz ateşte kaldıkları an kesin öleceklerdi. zaten asıl nöbet mantığı budur. sen direnebildiğin kadar direneceksin ki aşağıdaki kardeşlerin yardım gelene kadar hayatta kalabilsin. biz zaten çoktan ölü iki insandık. bunu ben de biliyordum mehmet de...

“çünkü sen de bir gün benim gibi olacaksın. çünkü sen busun. benim türümdensin. benim çocuğumsun.”

http://c12.incisozluk.com...11506/8/2609008_o0802.png

“senin geldiğin yer mi!?

“elbette. ben de bir yerden geliyorum. farklı bir yerden. ve orada benim gibi başkaları da var. biliyorum, oranın neye benzediğini öğrenmek istiyorsun ama malesef bunu algılaman mümkün değil

“hadi ya... ” dedin biraz moralin bozulmuş halde, “ama bir dakika, farklı yerlerde ve zamanlar reenkarne oluyorsam, bir yerlerde kendi kendimle karşılaşmış olabilirim değil mi?”

Bu yazdığın şeylerin bir kısmı Hinduizmden geliyor. Kişi: köle, işçi, brahma (din adamı) gibi her öldüğünde bir üst kastta dünyaya geri geldiğine ve en sonunda nirvanaya ulaştığını yani artık bir tanrı olacağına inanıyor.
Tabii ki de islamiyette böyle saçma bir düşünceye yer yoktur hatta şirke bile girebilir.
Ayrıca bu inanış sistemi çok tehlikelidir çünkü milli birlik oluşmaz. "Ben şu an işçiyim bir dahakine tüccar olacam" diye düşünerek sınıf ayrılığı oluşturular. Buna örnek vermek gerekirse Hindistan bağımsızlığını oturma eylemi yaparak kazanmıştır. Çünkü birlik olamamışlardır.

Kısaca böyle hikâyelerle sempati oluşturmayın. Çünkü bu bir süreden sonra sizin beyninizi yıkar. Gerçeğini bilmenizde fayda vardır her zaman. Bilin diye yazdım. Okumak isteyen dostlar varsa devam etsinler fakat bunun bilincinde.

“yani tüm evren... ” dedin, “hepsi sadece... ”

“bir yumurta” diye tamamladım cümleni.

“artık bir başka hayata gitmenin vakti geldi” dedim.

ve gönderdim seni.

düşüvermişim olduğum yere. kafayı kaldırdım ki mevzi cayır cayır yanıyor. gündüz gibi aydınlatıyor etrafı. kafamda bir sıcaklık hissettim. eli zütürdüm kanıyor.

uzun bir süre düşündün...

“neden?” diye sordun. “neden yapıyorsun tüm bunları?”

hemen sağıma solum baktım bi uzuv parçalanmış mı diye. sağlam duruyor hepsi ama hiçbir şey hissetmiyordum o anda. çok kötü bir duygu çok. mevziye tekrar baktım ki paramparça olmuş. irtibat yollarına dökülmüş. mehmet'e baktım ama dağılan betonun öbür tarafında kaldı. göremiyorum hiçbir şekilde

“yolda bir... bir kamyon vardı ve arabam savruluyordu... ”

“aynen öyle” dedim.

“yani ben... öldüm mü?

“hı hı. ama kendini kötü hissetme. neticede herkes ölür” dedim.

“hayır, sadece sen. bu evreni sadece senin için yarattım. her yeni hayatınla birlikte büyüyor ve olgunlaşıyorsun, ve böylece daha da muazzam bir idrak sahibi oluyorsun.”

“haaa, demek hindular haklıydı... ”

“tüm dinler ve inançlar kendilerince haklıdır” dedim, “gel biraz yürüyelim”

boşluğun ortasında yürürken beni takip ettin. “nereye gidiyoruz?”