+3
-2
dün sabah erkenden kalktım işe gitmek için. güzelce yumurtamı kaynattım, çayımı demledim, keçi peynirimi hazırladım, domatesimi salatığımı doğradım, köyden gelen organik zeytinlerin üstüne yine köyden gelen organik zeytin yağını döktüm. her şeyi hazırladıktan sonra güzelce kahvaltımı yaptım. güne mutlu başlamazsanız mutlu olamazsınız beyler.
mutlu olmak için ya başkasına iyilik yapıp mutlu edeceksiniz ya da mutsuz ruhsuz geçireceksiniz o günü.
bindim arabama. depoyu fulledim. zaten dün maaşı almıştım. işe gittim. çalışmaya başladık. öğle arası falan derken zaman geçti son bir saat kaldı mesainin bitmesine. ben de işleri bitirmiştim. ama bizimki de mübarek öyle bir iş yeri ki herkes kaytarıyor. sırf ben babamın ve annemin nasihatleri için kaytaramıyorum. hakkım neyse onu almak için uğraşıyorum. hızlı hızlı çalışıyorum üstelik.
hızlı hızlı çalıştığım için yoruldum. içeride klima olmasına rağmen terledim ve sıcak bastı. dedim biraz elimi yüzümü yıkayayım, bir bardak da su içeyim kendime geleyim.
dıbına koyim herkesin elinde telefon, whatsapp, facebook takılıyorlar patron bir şey demiyor, gelmiş bana çatıyor. şansımı gibeyim herkes torpilli tabi. bana gelmiş diyor ki "mustafa hiç çalışmıyorsun, hep kaytarırken görüyorum seni."
"şefim su da mı içmeyelim, lavaboya da mı gitmeyelim?" dedim.
"bunlar bahane mustafa ben kimin ne yaptığını görüyorum" dedi. başladık tartışmaya. imzamı attım çıktım. karnım açtı iştahım bile kaçtı anasını satayım. öfkli öfkeli, şansıma küfrederken "gibtir et lan mustafa allah görüyo ne yaptığını bırak o görmesin" dedim. ilk kavşaktan döndüm, güzel bir restorana gideyim şöyle güzel bir ziyafet çekeyim dedim. para da var..
yolda giderken bomboş yolda karşıdan karşıya yavaşça geçen teyzeyi fark ettim. ben de yavaşladım. elinde bir poşet vardı çöpe doğru ilerliyordu. dedim bu herhalde çöp atacak. "ulan yaşlı başlı kadın kimsesi yok mu şu kadının çöpünü atsın?" diye de içimden geçirdim.
bir baktım kadın ağzına kadar dolu olan çöpü karıştırıyor. aynadan görüyorum. hemen çektim sağa izliyorum yaşlı teyzemi.
hemen karşıdaki çiğköftecinin attığı marulları falan topluyor çöpten. hemen geri geri geldim.
"teyze ne yapıyorsun?" dedim. duymadı. ikinci defa sordum. yiyecek bir şeyler aradığını söyledi. teyze de 85-90 yaşında vardı ama maşallah dişleri bile kendi dişleriydi. sarıydı marıydı ama sağlama benziyordu.
"teyze gel seninle güzel bir yemek yiyelim." dedim. yok mok dedi ama zor bela ikna ettim.
ayda birkaç kere de olsa yemek yediğim temiz ve nezih bir restorana zütürdüm teyzemi. ben de oraya gidecektim zaten. iskender falan yiyecektim. arkadaşım da yoktu. teyzenin de kimsesi falan yokmuş. ölse cenazesini kaldıran olmaz. dedim en iyisi o da bana arkadaşlık etsin. yaşlılarla sohbet de güzel oluyor. hem bana iyi gelir hem o sevinir dedim. moralim de düzelmişti bile.
teyzemin koluna girdim restoranın girişine 3-4 metre kala aklıma bir şey geldi.
"teyze dedim sen içeri gir bir masaya otur, ben arabadan telefonumla cüzdanımı alıp geleyim" dedim. "tamam evladım" dedi yavaştan yürümeye devam etti. teyzem bu arada aydınlı çıktı.
ben de hemen arabaya geldim. teyzeden uzaklaştım belki konuşmalarımı duyar üzülür diye. telefonla 10 senelik arkadaşım sosyal hizmetler mezunu huzurevi, çocuk esirgeme kurumlarında çalışan semra diye bir arkadaşım vardı evliydi, onu aradım. semra; "bu kadın ölse cenazesini kimse kaldırmaz, yardım et" dedim. adres falan verdim. semra da sever böyle şeyleri.
restorana bir geldim teyze kapıda garson başında dikiliyor. "ne oldu kardeşim?" dedim. "bu teyze sizinle mi beyefendi?" dedi. "evet" dedim şaşırmış bir şekilde bakarak.. kadıncağız da gözleri dolmuş işkillendim iyice. " kusura bakmayın dilenci zannettik, müşterileri rahatsız edebilir diye düşündük almadık efendim" dedi. "sen de kusura bakma" dedim ve yaklaşım kafayı gömdüm şerefini gibtiğimin binine. zaten benden küçük cılız bir şeydi. diğer garsonlar geldi araya falan girdi. "çekilin, annemle yemek yiyecez kardeşim çekilin" dedim. garsonu arka tarafa zütürdüler. biz geçtik içeri. mekan sahibi geldi. işte mekanımızda bu tarz olaylar ... konuşuyor. "boş konuşmayın beyefendi" dedim. kalktım ayağı 10 masa falan dolu 30 masadan. "bu kadından rahatsız olan varsa ben direkt kalkıcam burdan gidicem" dedim. "bunların garsonu dilenci sanıp içeri almamışlar kadıncağızı" diye de ekledim.
45 yaşlarında saçlarının önü hafif kelleşmiş gömlekli bir adam "olur mu hemşerim başımızın üstünde yeri var" dedi. eşi de onayladı. herkes destekledi falan. mekan sahibi gibtir olup gitti.
biz yemeğimizi söyledik. maşallah teyzem de güzel yedi yemeğini... huzurevi de ayarladı semra işte. zaten dün direkt huzurevine bıraktım. yaşlılar yeni arkadaşıyla falan tanıştı. direkt kaynaştılar. artık gerisi semra'ya kalmış.. ben de ara ara gider görürüm teyzemi..
kimse de başkasına yaranacağım diye namussuzluk yapıp başkasını rencide edecek hareketle, kalbini kıracak davranışlarda bulunmasın. bu olaydan çıkarmamız gereken çok ders var. kalın sağlıcakla..
Tümünü Göster