-
51.
+1artık hayatımın bir amacı vardı, hem de önemli bir amaç. adeta filmlerdeki havalı dedektifler gibi hissediyordum kendimi. hiçbir şey umrumda değildi artık, tek bir amaca adanmıştım. gerçeği bulmak...
- alo deniz müsait misin?
- evet aykut, noldu bu arada ya haber vermeden çıkmışsın, iyi misin?
- iyiyim ya şu an. bak ne diyeceğim bugün müsaitsen çıkalım dağıtalım biraz.
- iyi olur ya, ahmet'e de haber vereyim.
- yok onu çağırma, bir şey konuşmak istiyorum senle.
bir anlık sessizlik oldu. yok yere konuyu saptırmıştım istediğim yönden.
- peki tamam, 8 gibi buluşuruz ... pub'da.
- tamam görüşürüz.
son zamanlarda deniz'e karşı olan şüpheli davranışlarımı, son derece normal davranarak telafi etmeliydim. duşa girip bir plan hazırlamaya başladım.
benden önce oturmuştu. etraftaki erkeklerin onu süzdüğünü fark edebiliyordum. ortalamanın hayli üstünde bir güzelliği ve çok nadir rastlanan garip bir cazibesi vardı. böylesi bir kızın karşısına oturarak, etraftaki erkekleri hayal kırıklığına uğrattım.
- hayranların üzüldü baya.
güldü yine. düşündüklerim adına utandım bir anda, deniz öyle birisi değildi... yine de kendime söz vermiştim, gerçeği buluncaya kadar devam etmeliydim.
- ee ne konuşacakmışsın benle?
- şeyy.. son zamanlarda sana garip davrandığımı hissettim biraz. özür dilemek istedim.
gözlerini açarak bana baktı. -
52.
+1konuşası yok gibiydi. ilişkimizde üstün tarafın o olduğunu ikimiz de bilirdik. o benle ilgilendiği için kendimi şanslı sayardım, onu sıkmaktan da fena halde çekinirdim. dolayısıyla eğer bir muhabbeti uzatmazsa, o muhabbet bitmiş demektir. o gece de değişen bir şey olmadı. sessizce eve doğru yürüdük. o sessizlikle yol her zamankinden daha uzun geldi...
• **
- ne izleyelim?
- bir dakka, filmden önce sana bir şey göstermek istiyorum.
elim sağlamdı, bakalım onun elinde neler vardı?
ona kendi videosunu izletmek gibi bir aptallık yapmayacaktım elbette. yine benzer bir video açarak tepkisini gözlemleyecektim.
- şey, ilginç bir şeye rastladım internette. senin fikirlerini merak ediyorum.
- aç bakalım.
- miden bulanabilir ama uyarayım.
videoda kurban öldürülüp tecavüz edildikten sonra sofraya oturtuluyor ve hep birlikte yemek yeniyordu. değişik bir absürdlüğü vardı videonun, sofraya ölü adamla birlikte oturan katiller görgü kurallarına olabildiğince özen göstererek neredeyse komik bir video çekmişlerdi.
- nedir bu?
- internette rastladım da garip geldi.
- sever misin böyle şeyleri? -
53.
+1etkilenmemişe benzemiyordu, sanki havadan sudan bahseder gibi soğukkanlı şekilde konuşuyordu.
- sevilecek şeyler değil ki bunlar?
- neden?
istemsizce yutkundum. başıma büyük bir bela almaya hazırlıyordu tükürük bezlerim beni.
- ne demek neden? normal bir insanın yapacağı şeyler mi bunlar?
- normallik nedir ki?
ben onu sıkıştıracakken o beni sorgulamaya başlamıştı sanki. suçlu olan benmişim gibi ter basmıştı her tarafımı. terli ıslak ellerimi tişörtüme silerek devam ettim.
- insan öldürmenin normal bir şey olduğunu savunmayacaksın değil mi?
- her gün binlerce insan öldürülüyor çeşitli sebeplerden ve kimsenin buna tepki gösterdiği yok. sence anormal olsa tepki çekmez miydi?
omlet yapmaktan bahsediyorduk sanki. artık emindim, ve yavaş yavaş kendimi tehlikede hissetmeye başlıyordum.
- bu konuyu kapatabilir miyiz artık?
- sen başlattın, sen kapat elbette. -
54.
+1tuhaf bir şekilde suratıma bakıyordu.
- oturup sohbet ederken bayıldın bir anda. biz de seni evine bıraktık.
- doruk nerde şu anda?
- şey, yurtdışına çıktı uzun bir süre gelmeyecek.
hadi ya?
omuzlarından tutup sertçe rafa çarptım. görevli arkadaşlar bizi izliyorlardı.
- oyun oynama benle.
- bırak beni, canımı acıtıyorsun.
- türk filmi çekmiyoruz burada, neler olduğunu anlatacaksın bana.
suratıma baktı, ilk defa bu kadar keyifsiz gözüküyordu.
- iyi bu akşam 22'de geçen gittiğimiz pub'da buluşalım.
- tamam.
çıkmak üzere döndüm ki arkamdan seslendi.
- aykut, unutma bu işe kendi isteğinle karıştın. bu dünyayı bir kez gördükten sonra istediğin anda unutamazsın.
o sırada omzumda bir el hissettim. şefti bu.
- kovuldun aykut.
- çok da gibimdeydi. -
55.
+1kadar sıradışı olmasa da gözlerindeki anlam onu diğer kızlardan ayırıyordu.
duygularımı ona da açmaya karar verdim. birkaç cümle sarf etmiştim ki eliyle ağzımı kapattı. yapma, dedi. sakın aramızdaki ilişkiyi bozma. şaşkın bakışlarla süzüyordum onu, gururum kırılmıştı. fakat öyle bir güç yayıyordu ki karşı koyamadım o anda. uysalca itaat ettim. ve o günden beri sıkı birer arkadaş olmuştuk. o gün ona karşı hissettiğim duyguları alıp arkadaşlığımıza katkıda bulunması için yeniden düzenlemişti sanki.
- iyi oldu geldiğin, canım sıkkındı zaten.
- hayırdır?
deep web'den söz etmeli miydim ona? sır saklamazdım ondan fakat yine de boşboğazlık etmemeye karar verdim.
- hiç ya, genel bir sıkkınlık var üstümde.
- iyi ben de seni almaya geldim zaten, hadi çıkıyoruz. ahmet de bekliyor.
- ya inan hiç çıkasım yok, bugün bensiz takılın.
- iyice ev kuşu oldun sen de. son kararın mı?
- evet kenan bey.
güldü. onu güldürünce kendime olan saygım artardı. iyi eğlenceler dileyerek kapattım kapıyı, deep web beni bekliyordu.
bir kahve hazırlayıp tekrar bilgisayarın başına geçtim. deep web'i biraz daha keşfetmeye çalışacaktım. bu yoldaki tek yoldaşım tor'la birlikte seyahatime başladım. bu defa ferrelara da göz atmak istiyordum. anlatılanlar gerçekten ürkütücüydü, acaba ne kadarı gerçek olabilirdi ki?
izlediğim yolları anlatıp da deneyimsiz kardeşlerime kötü örnek olmak istemediğim için ayrıntıya girmeyeceğim. her neyse, az buçuk bilgisayar bilen herkesin ulaşabileceği türde ferrelara rastladım. daha fazlası olmalıydı, bunlar sıradandı dedim kendi kendime ali ağaoğlu misali. içimde altı delik bir kova vardı sanki, dolmak için aradığı sıvının deep web'de olduğunu fısıldıyordu bana. -
56.
+1- o nasıl söz aykut, ne saçmalıyorsun sen?
deniz anlamsızca rolüne devam ediyordu.
- her şeyi biliyorum deniz.
- güzel, bu bize zaman kazandırır. aykutçuğum doruk'un bizden küçük bir isteği var. sen anlatmak ister misin doruk?
bardağın dibinde kalan soğumuş çayı bir hamlede içen doruk söze başlamak için boğazını temizledi.
- aykut lafı çok dolandırmayacağım. sen temiz bir delikanlıya benziyorsun, öncelikle seni de bu işe karıştırdığımız için özür dileriz. fakat deniz senin bunu kaldırabileceğini düşündü.
neyi ulan neyi? deniz barbie bebek yapmacıklığında bir gülümseme oturtmuştu suratına. -
57.
+1neyi ulan neyi?
- yoo?
- öyleyse onun anlatması daha uygun olur.
hava iyice ağırlaşmıştı artık evde. göğsümü sıkıştırıyorlardı sanki.
- çaylar geldi. buyrun.
titreyen elime verdi çayı deniz, imalı imalı bakmayı da ihmal etmedi. deniz, onun gerçek kimliğini bildiğimi biliyor olmalıydı. artık hiçbir şüphem kalmamıştı.
bugün bu evde birisi ölecekti.
- şeker alabilir miyim denizciğim?
- tabi doruk ne demek.
karşımda kalitesiz bir ilkokul müsameresi oynanıyordu sanki. titreyen ellerimle çayı içemeyeceğimi fark edip yanımdaki sehpaya yerleştirdim bardağı. genzim kurumuştu, konuşmaya çalıştım fakat başaramadım. tüm gücümü toparlayıp,
- biri bana neler olduğunu anlatacak mı, diyebildim ve koltuğa yığılırcasına yaslandım.
ikisinin de gözleri bana bakıyordu şaşkınca.
- bir şey mi oldu aykut?
bitir artık şu saçma oyunu anlamında sırıttım deniz'e. birbirimizi o kadar iyi tanıyorduk ki...
- eh madem öyle küçük sırrımızı senle de paylaşabiliriz.
- öldürecek misiniz beni?
birbirlerine bakıp ortamın ağırlığına hiç de uymayan bir kahkaha patlattılar. -
58.
+1salona aldı beni. içerde bir adam daha vardı.
- aykut, doruk. doruk, aykut. siz takılın ben çay hazırlayıp geliyorum.
çay? çay nedense ortama pek uygun değildi. çay içilen bir evde bu tip cinayetler işlenmesi nereden baksan saçmaydı aslında... bu absürd düşünceleri kafamdan atarak doruk'a odaklandım. kimdi bu herif?
- arkadaşı mısınız deniz'in?
- evet, bir süredir tanışıyoruz.
- nereden?
- internetten.
bu gece bu evde bir şeyler olacağı belliydi.
- kabalığımı bağışlayın ama beni neden çağırdınız?
- deniz anlatmadı mı durumu?
neyi ulan neyi? -
59.
+1evet, gidecektim... bugün belki de hayatımın son günü olacaktı ama gidecektim yine de. sıkılmıştım artık bu oyundan, ne olacaksa olacaktı.
artık plan yapmaya gerek yoktu, işler deniz'in istediği gibi yürüyecekti ne de olsa. korkmuyordum garip bir şekilde, hissettiğim en baskın duygu meraktı. deniz'in evine vardım ve kapısını çaldım, kimbilir kaç kişinin son gördüğü ev olmuştu burası?
kapı açıldı. gayet normal görünüyordu deniz, ağlamış birinin ifadesi yoktu yüzünde. hiçbir şey söylemeden kolumdan tutarak içeri aldı beni.
- teşekkür ederim geldiğin için.
- önemli değil. ne oldu?
- göstereceğim. -
60.
+1- aykut benim televizyonun uydu alıcısında sorun var galiba. bugün gelip bakabilir misin?
bakabilir miyim? bakabilirdim elbette. soğukkanlı bir katil olmasaydın eğer...
- şey, bugün işim var aslında biraz. başka bir zaman baksam?
- yarın?
kurtuluşum yoktu bu pislikten.
- pekala yarın olur.
içeriye bir grup müşterinin girmesiyle bir süreliğine kurtuldum deniz'den.
o gece, tüm bu olanları düşünmek adına yatağıma uzandım, son bir haftadır hep yaptığım gibi. deniz'in beni evine davet etmesi temkinli hareketlerimi alt üst etmişti. eninde sonunda gidecektim şeklinde düşünürken ne kadar haklı olduğumu kanıtlarcasına telefonum çalmaya başladı.
- aykut?
deniz'di bu, sesi ağlamaklı geliyordu.
- noldu deniz, iyi misin?
- çok kötüyüm, hemen gelebilir misin?
bu işte bir pislik vardı. lakin, hayır gelemem çünkü sen bir katilsin diyemezdin deniz'e...
- ne oldu söyle?
- gelmen lazım. -
61.
0Bro okuyorum çabuk atıcaksan partları okumaya devam edim
-
62.
0Cugu verenin gotune koyim basliyorum
-
63.
0Pampik hikaye biraz pgibolojik biraz sadistik bisi tel.den giriyorum suan partlar hazir rez alin 1 saate burdayim
-
64.
0çok fazla yabancı dizi izlemişsin ameka
-
65.
0Okuruz bi ara rez