1. 26.
    0
    beyaz yakalı kardeşlerimin önemli bir kısmı böyle. korkak ve sindirilmiş. neden sanıyorsunuz bütün spor salonları vücut geliştiren plaza evlatlarıyla dolu? çünkü korkuyorlar. müdürlerden korkuyorlar, patronlardan korkuyorlar, patronun (yersen) gümrük işlerine bakan oğlundan korkuyorlar ve en acısı da birbirlerinden korkuyorlar.
    ···
  2. 25.
    +1
    işte o köpeğin ertesi akşam tekrar biraz ekmek kırıntısı, biraz köfte artığı yiyebilmek için dükkanın önünde asla ayrılaması ve suratına atılan izmaritlerden rahatsız olmamasını düşünün. benim terfim de buna benziyor.

    ulan hayatımı gibtiniz, terfiyi vermeseniz ne olur?
    ···
  3. 24.
    0
    @22 eyvallah kardeşim.
    ···
  4. 23.
    +1
    sonra bu köpeğin sürekli olarak önüne gelip dükkanın önünde sigara içen insanların ayak uçlarına doğru boynunu eğdiğini düşünün. içindeki korkaklık ve sindirilmişlik suratından okunuyor. biliyorum hepiniz böyle köpekler gördünüz.

    işte o adamlar, gündüz dükkan açıkken o köpeğe izmaritlerini fırlatıp "çüüü dıbına koyim" diye bağırıyorlar. akşam da evden getirdikleri kaplarda arta kalan yemekleri günah diye çöpe dökemedikleri için gibe gibe o köpeğe veriyorlar. alışmasından da rahatsızlar aslında ama naparsın günah amk.
    ···
  5. 22.
    +1
    kimse hiçbir yere sokmadı aslında, ben kendi ellerimle öldürdüm. neden? belki bir takım huur çocukları bana acır da bu sene bana terfi verirler diye.

    bu neye benziyor biliyor musunuz? bir köpek düşünün, ama öyle ihtişamlı bir alman kurdu olmasın, ya da şımarık bir golden. bir sokak köpeği olsun. sokak da bağcılar gibi gibindirik bir yerde olsun. hani beşiktaş'ta falan köpeklere yemek veriyor insanlar da bağcılarda görünce tekme atıyorlar ya o yüzden dedim.

    bu köpek yağmurda çamurda dışarıda kalmış ve sürekli tekmelenmiş olsun. yazısı bile kötü ama tamam dıbına koyim, birkaç tane huur çocuğu kalkıp kuyruğunu kesip tecavüz bile etmiş olsun. öyle çaresiz bir köpek düşünün.
    ···
  6. 21.
    0
    ne güzel yazıyon lan
    ···
  7. 20.
    0
    ama öbür yandan hayat geçiyor mu?

    şöyle söyliyeyim, deseniz ki "lan pezkar hatırlıyo musun yılbaşında kelle olup da taksiden inip sahilde kustun sonra da taksiye geri binip sanki yeni müşteriymiş gibi kartal'a abi dedin" deseniz, yemin ederim o geçen haftaydı derdim size.

    o zaman soruyorum, aradan geçen 4 ayı kim neresine soktu?
    ···
  8. 19.
    0
    ofiste zaman kavramı normalden farklıdır. normalde bir şeyler yaparsınız, zaman geçer ve günün sonunda bir takım anılar falan kalır.

    ama ofiste? ofiste sürekli bir şeyler yaparsınız, zaman asla geçmez ve günün sonunda hiçbir anı kalmaz. yani ben geçen hafta bugün yine böyle sıkılıyordum ve muhtmelen haftaya da aynı bu şekilde sıkılmaya devam edicem.
    ···
  9. 18.
    0
    reserved
    ···
  10. 17.
    0
    iskeleye yürüyerek 5 dakika uzaklıkta olmama rağmen iskeleye gidemiyorum o yüzden bu yazdıklarımın bir önemi yok. şu an olduğum mekana odaklanmalıyım.

    burası bir ofis. her yerdeki gibi alelade bir ofis. etrafta bilgisayarlar, kağıtlar, raporlar ve daha fazla kağıt var. kağıtların üzerinde bir sürü yazılar var, her birinde başka şeyler yazıyor. ama bütün kağıtları ve üzerlerinde yazanları toplasan yine de insanlığa faydalı 1 cümle çıkaramazsın. ama yine de her yer bunlarla kuşatılmıştır.
    ···
  11. 16.
    +1
    tabi o zaman bayan cecille'in iç savaş nedeniyle fransaya ve oradan da istanbula göç etmiş torununun torunu sibel hanım da benim kadıköy iskelesinden denize girmemden rahatsız olup beni kartal sulh ceza mahkemesine şikayet eder ve ben de kamu huzuruna zarar vermekten 9 ay ceza alırdım. sonra iyi halime bakıp "bunu içerde giberler aga" diyerek cezamı para cezasına çevirirler ve ben de gidip kredi çekerek özgürlüğümü satın almaya çalışırdım.

    afedersiniz ama dıbınıza koyayım sibel hanım.
    ···
  12. 15.
    0
    vakti zamanında (bundan 3 yıl önce falan) bi twit atmıştım, yaklaşık olarak şöyle bi şeydi:

    -"denize bu kadar yakın olup da denizden bu kadar kopuk yaşanan başka bir şehir var mıdır?" diye. yaklaşık olarak böyle bir şeydi. şimdi bu geldi aklıma. istanbulda denizden anladığım vapurun açık alanında sigara içmek. keşke temiz olaydı, o zaman kadıköy iskeleden atlardım amk.
    ···
  13. 14.
    0
    bu kadar ama koyulurken bir de vapurda sigara içtikten sonra izmaritini denize atan adamın da dıbına koymadan geçemem. ananın dıbına at amcık ağızlı. sen uzaklara bakma, sana yasak.
    ···
  14. 13.
    0
    vapurun açık yerinde sigaradan rahatsız olmayı başaran ilk dal yarak kimdir acaba?

    sadece eminönü vapurunu düşünmeyin belki waterloo - chesterfield vapurunda 1860'da yaşanmıştır böyle bir olay ve eski amerikan filmlerinde gördüğümüz kabarık elbiseler içerisinde bir kadın yine aynı filmlerde gördüğümüz kirin pasın içerisinde pırıl pırıl kalmayı başarmış polise şikayet etmiştir ve chesterfield yargıcı gib kafalı mr. waltz kalkıp vapurda sigara içmeyi yasaklamıştır.

    afedersiniz ama dıbınıza koyayım bayan cecille.
    ···
  15. 12.
    +1
    aslında hiç de fena olmazdı şimdi bir simit alıp eminönü vapuruna binerek martılara simit atmak. hele bir de bir yandan sigara içip uzaklara bakmak da olsa tadından yenmez.

    gerçi vapurlarda sigara içmeyi yasakladılar, inşallah uzaklara bakmayı da yasaklamazlar. sonra biz ne yarak yeriZ?
    ···
  16. 11.
    0
    böyle durumlarda bazen yaşadığım ülkeyi ve içerisinde yetiştiğim coğrafyayı suçluyorum.

    amk kezbanistanında yarak kafalı badem bıyıklıların saltanatında yaşadığım için sıkıntımı asla gideremiyorum diye isyan ediyorum. ama sonradan fark ediyorum ki bu isyan "dış mihrak" sıfatı altında sorunlardan kaçmanın ta kendisi oluyor.

    sonra isyanı bırakıyorum, kendi yavşaklığım yüzünden hakir gördüğüm simitçi dayıdan özür diliyorum.
    ···
  17. 10.
    0
    eskiden böyle sıkıldığım zamanlarda etrafımdaki karılara yazardım. hem aklımı meşgul ederdim hem de bazen karı giberdim. şimdi seviyeli bir ilişkim var. her şey de çok güzel. ama bu sıkılıyor olduğum gerçeğini asla değiştirmiyor. öyle ki, dünyanın en efsane karısıyla bile yaşasam yine sıkılıcam. amıma koyayım benim.
    ···
  18. 9.
    0
    yani şu an deseler ki pezkar, taam la taam ağlama bırak çalışmıyosun sen al sana para da veriyoruz gibtir git naparsan yap. deseler, inanıyorum ben yine keriz gibi sıkılırım.

    kendinden sıkılan adam olur mu lan?
    ···
  19. 8.
    +1
    nerdeyse 30 olucam. 30 lan, 30 yaşlı demektir benim için. otuz. anasını avradını gibeyim. ben daha hiçbir şey yapmadım lan.

    düz yaşamaktan yarak gibi bir hayatım oldu bitti.
    ···
  20. 7.
    0
    şimdi böyle alternatif çakma hipsterlar gibi konuşmak istemiyorum ama, sizce de hayat pazartesi gözlerinizi açtığınızda cuma akşamı olması için dua etmeye başlamak için fazla kısa değil mi?
    ···