3 ay terapi gibi gelen tatilin ardından tak gibi olan lisemize 3. yılımız için geldim. tak gibi dediğime bakmayın ildeki en iyi anadolu lisesiydi. 11. sınıfın verdiği o hava ile okulumuzun bahçesinde sıraya girmek yerine bir çardağa oturdum. Okula biraz erken geldiğimden benle birlikte okul bahçesinde 10 kişi var ya da yoktu.

Yarım saat sonra millet doluşmaya başladı. 9. sınıflar ne tak yicez amk burda der gibi etrafta dolanıyo, kimisi ise annesiyle gelmiş annesiyle konuşuyo. 10. sınıflar geçen yılın intikdıbını almak için 9. sınıflarla daşşak geçme derdinde.

12 ler ygs lys derdin de zaten onlar misafir bildiğiniz yani okul biz 11 lere kaldı. Bizim tayfa gelene kadar "ulan bizi ne bekliyor" diye düşünmeye başladım. 10. sınıfta hocalara kan kusturmuştuk, dönem ortasında sınıfı ayırıcaklardı o derece beyler.

Bizim taşşak tayfa geldi herkes çardağa oturdu. Tayfadan bahsediyim size. Tarık, Bartu,Kaan, Cihan ve ben. Bütün yazı birlikte geçirdiğimiz için bir özlem yoktu klagib selamlaşıp yarı kel olan müdürümüzün konuşma yapmasını beklemeye başladık.

Nihayet kürsüdeki yerini aldı. Klagib konuşmasını yaptı bilirsiniz "okulu boyadık, sıraları değiştik" tarzı. Konuşmasını bitirdikten sonra yeni sınıflar açıklanmaya başladı. Tarık ve Kaan TM seçtikleri için aynı sınıftaydılar. Koskoca okulda 1 TM 1 Dil 5 FM sınıfı vardı.

Bizde dua etmeye başladık aynı sınıfa düşelim diye. Bartu ve Cihan aynı sınıfa düştü ben ise farklı bir sınıfa. Daha okulun ilk dakikasından gol yemiştim. Ayak üstü sınıfa geçerken bir ton küfrettim.

En arka sıralar olduğu gibi doluydu. Pusuya yatmış binler. Bende olabildiğince hızlı olup duvar kenarı en arkanın bir önüne yerleştim. Nasıl geçicek ulan bu yıl diye düşünürken sınıfa tanıdık yüzlerde girmeye başladı. Nakil gelen kimse yoktu sınıfta.

Klagib her yıl yapılan tanışma faslı derken 1 hafta geçmişti bile. Benim için ne kadar sıkıcı olsada geçiyordu okul. Teneffüslerde tayfa olarak hep buluşsakta dersler geçmek bilmiyordu. Bende sınıfta en yakın olarak gördüğüm kişi olan Koçla takılmaya başladım. Koç ne amk dediğinizi duyar gibiyim. Soy ismi Koç ama hocalar bile Koç olarak sesleniyo isminin o yıl Koç olmadığını öğrendim amk.

Koçu anlatayım size
Yaşıtında Türkiye genelinde güreş 2.si. Final maçında ise bacağındaki bağlar koptu yani 1. olucakken 2.likle yetindi. Ameliyat olmadan da güreşemiyecek.

Koçla konuşurken bir gün
-hocami nakil alıcam gidicem burdan dedi
+nereye gidiyosun amk
-başke yere taşınıcaz derslerde başlamadan gidecez
o an "bu yıl gibsen bitmez" dedim.

1 hafta sonra koç okuldan gitti. Kaldık mı sınıfta tek başına. Etrafıma bakınıyorum herkes kendi ortdıbını kurmuş koloniler halinde yaşıyolar. Tek tabanca kaldık sınıfta anlayacağınız.

1 hafta sonra sınıfa bir kız geldi. Koçun yerine nakille gelmiş. Koçla yanyana oturduğumuzdan sınıftaki tek boş yer olan yanıma oturdu. ismi Eylül'müş.
Koçun yerine geldiği için gereksiz bir sinir olmuştum kıza.

işte kendini tanıtırken gördüğüm kadarıyla kumral dalgalı saçlı gözlük takan bir kız. Hoş bir kız olsada gibimde değildi açıkçası. Tenefüste sınıfın abazaları tek tek gelip kızla tanıştı. Zaten sinirliydim amk başım ağrıyodu tayfayla buluşmadım bile yatıyodum

+Beyler tanışma faslınızı bahçede yapın hem okulu tanıtırsınız dedim
-Sende pek huysuzmuşsun dedi
+Evet huysuzum şimdi gidin başım ağrıyor dedim .

Ağırlığımı kıza hissettirdim. Bu sırada benim sözüm geçecek ulan havası yaratmaya çalışmıştım. Peki diyerek dışarı çıktı yanında da sayabildiğim 4 abaza ile.

Aradan 2 dakika geçmeden bizim tayfa geldi. Ne oldu amk sana sohbetini yaptık falan derken zil çaldı. Eylül bütün endamı ile sınıfa girdi. Peşinden de abaza ordusu. Bizimkiler henüz sınıflarına gitmemişti yani Eylül'ün yerinde Cihan oturuyodu. Hiçbişey demedi sınıftaki diğer boş masalardan birine geçip oturdu. Öğretmenler zilinden sonra bizimkiler de dağıldı.

Eylül yerine oturdup

-Başın ağrıyodu sanmıştım dedi.
+Boş sohbetlere ağrıyor evet dedim. Kızdan kendimi soğutmaya çalışıyodum. Koçun intikamı olarak düşünmüştüm.

Son ders rehberlikti sınıf öğretmenimiz olan Mustafa hoca sınıf başkanı falan seçimi derken konuyu oturma düzenine getirdi. Öğrencinin halinden anlayan birisi olduğundan kendi yerleştirmedi yerini değişmek isteyen varmı dedi yalnızca. O anı bekliyormuş gibi
+Ben değiştirmek istiyorum hocam
-Hocaminin yerine geçmek isteyen varmı dedi bütün sınıfa.

Bir kaç abaza ben demeye kalksa da herkes tayfasiyla oturuyo kim değişmek ister ki amk. Bekledim bekledim kimse istemiyo. Kaderime mahkum olarak yerime oturdum. Göz ucuyla Eylül'e baktım morali bozulmuştu. Onu öyle görünce bende biraz kötü oldum amk.

Dersi bitiren zil çaldı eve gitmek için ayağa kalktım. Giderken Eylül seslendi

-Buraları bilmiyorum bana yardımcı olabilirmisin dedi. olurum desem tayfa 2 yıl bu kız kim sohbeti yapıcak ee yardım etmesem de olmaz.

+Tenefüste konuştukların yardımcı olur dedim.
-Onlar direk çıktılar sana kaldım bi kere öğret yolu yeter dedi. Öyle diyince sınıfa baktım harbiden bi tek ikimiz vardık.

+Nerde oturuyosun dedim yardım ediceğimi belirtmek istercesine.

-X yerinde diye cevap verdi.

+Tamam gel benle aynı otobüse binicez zaten dedim ve okuldan beraber çıktık.

Dışarda bizim tayfa beni bekliyordu. Yanlarına gidip durumu anlattım hemen daşşak geçmeye başladı binler. Olabildiğince çabuk bizim tayfadan ayrılıp Eylül'le durağa yöneldik. Giderken bir bakkalın öndünde durdum.

+Bekle hemen geliyorum dedim. Kafasıyla onayladı girdim içeri parlament aldım 1 paket. Okuldayız diye içemiyorduk zaten dayanamadım eve gitmeyi. Paketi açtım ağzıma koydum tam yakıcakken Eylül'ün sesi beni durdurdu.

-Benim yanımda içme lütfen dedi. Vay amk hem sana yardım edicez hem sigara içemicez başka bir emriniz var mıydı.

Gözlerimi kısıp neden amk bakışı yaptım.

-Dayım sigara yüzünden öldü ondan dolayı karışmış gibi olmak istemem ama içme dedi. Vay amk şimdi içebiliyosan iç. Pakete geri koydum dalı ve durağa geçtik. Yol boyunca konuşmdık. Ne konuşucaktık ki amk.

Durağa geldik otobüsü bekledik.  Durakta bizim dışımıda 3 ya da 5 kişi vardı. Çok oyalandığımızdan otobüs kaçmıştı yani en azından 15 dakka sonra gelicekti. Benim konuşucağım yoktu bunu anlayınca

-Senin sohbetine de doyum olmaz dedi. işi daşşa vurdum.
+Annem tanımadığın kişilerle konuşma dedi dedim bin bir sırıtma ile.
-Bütün yıl aynı sırada oturucaksak tanışıcaz elbet dedi. Elini uzattı ben Eylül dedi.

Eli havada kalmasın diye bende hocami dedim. binler eli havada kalmasın diye yaptım tanışmak istediğimden değil.

Not: beyler şuku meraklısı değilim ama dağa taşa yazıyorum amk rez alın ya da şuku atında boşa yazmadığimı anlayim

Otobüste o sırada şafaktan gözüktü. Binmeden önce
-Para geçiyo mu dedi. He geçiyo amk 11. sınıf olmuşsun bi kartın yok.

+Sen geç ben hallederim dedim. Otobüse bindik ben karta basarken Eylül 2 kişilik koltuklardan birine oturmuş beni bekliyor. Vay amk ben ayrı otururuz diye düşünmüştüm. Yanına oturdum

-Teşekkür ederim dedi.
+Önemi yok dedim. Maddi yönden bir ekgiblik hissetmedim o yaşıma kadar. Yol boyunca çok taktan sohbetler döndü. Hangi okuldan geldin, yenimi taşındiniz falan derken otobüs benim durağıma yaklaştı.

+Ben birazdan inicem sen nerde iniceğini biliyomusun dedim.
-Bilmiyorum ama hallederim dedi. Neyi hallediyon amk labirent gibi yollar.
+Adresini biliyomusun dedim.
-Migros var onun aşşağısında dedi.
+Tamam evini öğreteyim bari sana dedim gülerek.

Migrosa en yakın durakta indik.

+Senin durağın artık burası dedim. Onaylar gibi başını salladı. 100 metre yürüyüp migrosa vardık. Eylül'e dönüp

+Benden bu kadar gerisi sende dedim.
-Beni eve bırakmıcakmisin dedi. Oldu amk o kadar yolu yürüdüm bi o kadar daha yürüyim bide. Hem niye seni eve bırakıyım ki neden amk.
+Bırakmam mı gerekiyor?
-Gerekmiyor haklısın dedi. Yüzü düştü lan binler kızı üzmüştüm ayak üstü.
+Şaka yaptım gel dedim.
-Hıı yaptı. Bu kızları tripleri çekilmez amk. Bi 200 metre daha yürüyüp evinin önüne geldik. Ayrılırken

-Çok yordum seni teşekkür ederim dedi.
+Önemi yok dedim.
-Yarın sabah beni alırmısın hangi otobüse biniceğimi bilmiyorum dedi utangaç bir sesle. Binmesi gerek otobüsün adını söylesem sanki binebilicek kartımı vardı amk.
+Tamam gelirim numaranı ver o zaman beni burda ağaç etme.
-Saol dedi ve numarasını verdi. Sonra evine girdi bende durağa yöneldim.

not: kendime yazıyorum vay amk 1 kişi rez almaz mı

Durakta otobüsü beklerken düşünmeye başladım. Ulan hane ben bu kızdan nefret ediyodum. Ne diye yardım ettim ki amk. Yardım ettiğim yetmezmiş gibi birde numarasını aldım. Dertlenmiştim binler. Sigaramı yaktım 2 nefes çekmeden geldi amk otobüsü.

Binmeden önce uzun bir fırt çektim sonra yere attım bindim otobüse. Oturdum cam kenarı bir yere kafamı dayadım cama anlamsız duygular içindeyim. Zaten lisedeydik kanımız kaynıyor amk ne yapıcaktım ben. Bir süre sonra gereksiz endişe ettiğimi anladım. Kız çok güzeldi hemde çok. Benim de elim yüzüm düzgündü öyle çok yakışıklı olmasakta vardı giderimiz.

Eylül'e karşı sert bir tavır takınıcaktım. Güzel diye sınıftaki abazalar gibi davranmıyacaktım. Evin önündeki durağa gelmiştik ben bunları düşünürken. Eve gidip bir yorgunluk duşu aldım sonra direk uyudum.

Ertesi sabah uyandığımda saat 10'u geçiyordu yani ders başlayalı 1 saat olmuştu. işin kötü yanı Eylül'den 4 cevapsız çağrı vardı birde mesaj. Güne
2-0 geriden başlayacağım mesajda
-Ağaç olmamak için almıştın dimi numaramı yazıyodu.
Vay amk kız benim hakkımda neler düşünmüştür diye düşünmeden edemedim. Aslında bana tavır alıyor olması işime gelmişti ya da gelmemişti ne biliyim binler tuhaf oldum amk.

Aradım direk Eylül'ü

+Alo Eylül
-Efendim dedi buruk bir sesle
+Kusura bakma uyuya kalmışım okuldamısın sen?
-Hayır evdeyim nasıl gidilir bilmiyorum
+Birazdan alayım seni istersen öğleden sonra gidelim okula
-Olur dedi.

Gidip hazırlandım. Okul için değil binler Eylül için. Hazırlanıp bindim otobüse duraklarında indiğimde Eylül'ü aradım cevap vermedi bir daha aradım yine yok. Vay amk dedim içimden sonra kendisi geldi.

Selamlaştıktan sonra ona telefonu gösterdim neden açmadın der gibi. O da bana gösterdi aynı şekilde. intikam almıştı benden bişey diyemedim amk utandım. Otobüs geldi bindik gidiyoruz.

+istersen biraz dolaşalım sonra geçelim okula zaten yarım gün gitti dedim.
-Kahvaltı yapalımmı dedi.
+Bende çok acıkmıştım dedim ve gittik bizim okulun arkasındaki kafeye.

Tost yiyeceğimizi kararlaştırdıktan sonra
+içecek olarak ne içersin dedim.
-Tabikii çay dedi. Beyler Rizeli bir kardeşinizim çaya büyük saygım var daha önce onlarca kızla kahvaltı yapmışımdır ama hiçbiri çay istemedi amk. Garsona dönerek
+2 tost 2 çay dedim ve beklemeye başladık.

not:ulan 1 kişi rez almış 1 kişiye yaziyorum rez alın şuku istemez amk

Kahvaltımızı yaptık hesabı ödemeye gittim. Baktım Eylül peşimden geliyor durdum kasaya gitmeden

+Nereye geliyosun dedim
-Yediklerimi ödeyicem dedi. Güldüm amk.
+Ben getirdim ben ısmarlarım dedim.
-Benim fikrimdi zaten sana otobüs parası yüzünden borcum var dedi.
+Ne borcu saçmalama ben ısmarladım sen dışarı geç dedim. Çıkmadı dışarı inat etti gitmedi amk. Baktım gideceği yok zamanda geçiyor tamam dedim. Çıkardı cüzdanını ödedi. Kötü hissettim kendimi binler ödettirmek yanlış geldi.

Daha öğle arasına zamanımız vardı

+Ne yapalım dedim.
-Bilmem buraları sen biliyosun dedi.
+iyi gel gidelim sahile güzel olur oralar dedim.
-Bence sen sahili hak etmiyosun dedi gülerek. Vay amk ne oluyoruz lan.
+Nedenmiş o dedim gülerek.
-Sabah çok kırdın beni dedi bin gülüşü yapıyo bide.
+iyi o zaman ben giderim sen istersen okula geç dedim okulu göstererek. Tam döndüm arkamı gidiyorum
-Hocami dedi.
+Buyur dedim.
-Senin yapman gerekeni benim yapmam lazımdı dedi. Bu ne amk sevgili havasına girmiştik 1 gündür tanıyorum seni amk.

+Daha önce hiç bu durumda bulunmadım bilmiyorum ne yapmam gerektiğini dedim. Döndü arkasını gidiyo amk.

+Eylül dedim.
-Ne yapman gerektiğini öğreticem dedi yola devam etti. Bende olayı anlamaya çalışarak peşinden gittim.

Beyler baktım dimdik yürüyüp gidiyo etkilenmiştim binler çok hoşuma gitmişti. Bi ara durdu yanına gelmemi bekledi. Yanına gelince bana bakmadan

-Sahile nerden gidicez beyefendi dedi.
+Bu caddeden 200 metre sonra sola dönerseniz bulursunuz yolu hanımefendi dedim.
-Hıı teşekkürler dedi yoluna devam etti. Bende arkasından gidiyorum.

Beyler yolu uzattıkça uzattı. Ya bilmediğinden ya da bilerek yapıyo du ki 2. ihtimal bence. Nefesim kesilmişti amk yürümekten. Eylül'de tık yok bıraksam akşama kadar yürür. En son dayanamadım

+Özür dilerim dedim. Durdu bana döndü aramızda 10 adım kadar var.
-Ne dedin duyamadım dedi. Hay amk neyle uğraşıyoruz hale bak diyorum kendi içimden.
+Özür dilerim seni bekletmemem gerekirdi dedim.
-Özürünü kabul ediyorum dedi yanıma geldi. Hiç dikkat etmemiştim ela gözlerine.

-Olması geren bu hocami dedi.
+Peşinden koşmam mı dedim.
-Tam olarak öyle denmez ama evet dedi. Bişey diyemedim zaten çok güzel bi kızdı benle dalgamı geçiyor amk diye düşünmeye başladım.

+Hala sahile gitmek istiyomusun dedim.
-Evet şehri gezmeliydim zaten iyi olur dedi. Bildiğim en kestirme yoldan sahile gittik. Bir banka oturduk denizi izlemeye başladık..

-Manzarası çok güzelmiş dedi.
+Evet öyledir dedim. Beyler aylardan ekim sonbahar reis iyice geldim haberleri veriyor. Yağmur damlaları hafiften yeryüzüne düsmeye başlayınca

+Hade kalkalım dedim.
-Biraz daha oturalımmı burası çok güzel dedi.
+Birazdan öyle olmiyacak ama dedim.
-Tamam dedi somurtarak.

Kalktık yürümeye başladık. Öğle arası da gelmek üzereydi. Ama efsane bir yağmur yağıcağının bilincinde olduğumdan okula gidene kadar sudan çıkmış balığa dönerdik.

+istersen bi kafeye oturalım yağmur azalınca kalkalım dedim. Yağmurun daşşaklı geldiğinin bilincinde olucak olsa gerekki
-Akşama kadar beklenmez dedi.
+O zaman seni evine bırakayım dedim.
-Olur dedi. Bindik otobüse gidiyoruz. Yolun yarısında sağanak başladı. Eylül'ün evi duraktan inince 10 dakka yürüme mesafesinde olduğu için hasta olucağı kesindi. Buna izin veremezdim ama istersen bize gel annem babamda çalışıyo ev boşmu deseydim amk.

+Eylül istersen bize geçelim bu yağmurda eve gitme hasta olursun dedim.
-Gerek yok falan dedi. Ne gerek yok amk hasta olursan kendimi suçlu hissederim.
+Halledemezsin şu havaya bak dedim.
-Haklısın dedi utana sıkıla kabul etti.

Otobüs evin önündeki durakta durdu. Evle durak arası 40 adım var ya da yoktur beyler o 40 adım da su olduk amk su. Eve girdik banyoyu gösterdim
+sen duş al ben sana eşofman getiririm dedim.
-Peki dedi gitti banyoya.

Bende o ara üstümü değiştim kurulandım falan. 10 dakka sonra bana seslendi.
-Hocami
+Efendim
-Eşofmanları kapinin önüne birakirmisin?
+Tamam bırakıyorum ben salondayım dedim. Bırakıp salona geçtim kapiyi kapatip televizyonu açtım..

Beyler arkadaşlarla buluşucam akşam gelip sabaha kadar yazarım küfür etmeyin arkamdan amk

Beyler geldim yarım saate başlıyorum sizin için erken ayrıldım mekandan amk neyse sabahlıcaz çöküşün

Banyo kapısının açıldığını duydum 5 saniye sonra tekrar kapandı. Salona geldi üzerinde benim eşofmanlarınla. Beyler kolları falan uzun gelmiş ama bana bu kadar yakışmıyodu bunlar amk.

-Daha büyüğü yok muydu dedi alaycı bir ses tonuyla.
+Vardı aslında ama bu çok yakışmış dedim.
-Hıı kesin öyledir dedi ve yanıma oturdu ama aramızda mesafe baya bi var.
+Elbiselerin nerde onları asalım bi yere dedim.
-Ben banyoda astım kururlar umarım dedi.
+Kururlar merak etme acıktın mı dedim.
-Aslında evet dedi.

Mutfağa geçtim yumurta kırmak için peşimden geldi.

-Sen yemek yapabiliyomusun dedi hayretle bana bakarak.
+Annem de babam da çalışıyo öğrenmek zorunda kalıyo insan dedim. Amacım beklentiyi büyütmekti.
-Ee o zaman ne yiyoruz dedi
+Sucuklu yumurta dedim gülerek.
-Çok kötüsün falan dedi.
+Buyur mutfak senin sen yap dedim.
-Geç salona film seç geliyorum dedi.

Benle böyle konuşması çok hoşuma gitmişti binler. Ne oluyodu amk 2 günde bana böyle. Film seçerken romantik birşey seçmekten kaçındım. Yanlış anlamasın beni diye ama binlik yapıp duygusal bi film açtım. Sinemasına gitmiştim baya dokunaklıydı ama aşk falan yok yani binler.

10 dakika sonra geldi iki tabak hazırlamış omlet yapmış üzerine reçel falan dökmüş. 10 dakkada bundan iyisi olmazdı ama beyler harbi iyi yapmıştı. Bir tabağı benim önüme diğerini kendi önüne koydu.

+Bende yumurta yapıcaktım ne yani bu dedim. Önümdeki tabağı aldı
-Beğenmiyorsan yeme bence dedi. Vay amk bu kızın tribi çekilirmi diyorum kendi kafamdan.
+Eğer onu yemezsem açlıktan ölebilirim dedim.
-iyi hade ye ölme sonra polisti falan uğraşamam dedi. Koymuştu amk şaka olduğunu bilsem de çok koydu binler. O sıra film aklıma geldi ve sinsice güldüm.

+Bak bu filmi seçtim yeni çıkmış dedim.
-iyi izliyelim dedi.

Filmi başlattım ama ağlıyacağına emin olduğumdan bıyık altından gülüyorum. Beyler koca tabak omleti 5 dakikada yedim sonraki 10 dakikasın da çok mu hayvanlaştım diye düşündüm.

Filmi 2. işleyişim olsa bile dokunmuştu bana. O zamanlar yaş 17 insan izlediginden duyduğundan etkileniyo tabii.

Eylül iyice filme odaklanmış film ise bitmek üzereyken birazdan ağlıcak diye içimden konuşuyorum. Filmim sonunda Eylül'ün yanağından süzülen yaşları gördüm. Planım buydu belki ama onu ağlayınca görüncde kendimden nefret ettim amk. O ağlayınca göz yaşları yüreğime dökülüyordu sanki..

Sarılsam mı sarılmasam mı diye çok arada kaldım. Yanlış anlar diye korkuyodum. Beyler derin bir iç çekip kendisi sarıldı. O bana sarıldı ben onun yüreğine. 20 saniye kadar sarıldık ama zaman sanki o anı bekliyomuş gibi o kadar hızlı aktı ki 5 saniye gibi geldi.

-Kusura bakma sarıldığım için dedi. Ulan ne kusuru canıma minnet.
+Saçmalama banada iyi geldi dedim.
-Nasıl hayatlar var dimi dedi filmden bahsederek.
+Aynen çok zor yaşamlar var dedim.
-Ben bi elimi yüzümü yıkıyım elbiselere de bakarım dedi ve kalktı banyoya gitti.

Bende tabaklarımızı mutfağa zütürüp bulaşık makinesine koydum. 2 dakika sonra Eylül geldi yüzünü yıkamış ama göz yaşları dinmemiş gibiydi.

-Elbiseler çok az kurumuş kaç saatimiz var dedi.
+2 saat var okulun bitimine dedim.
-Bu gidişle kurumaz ben eve geçeyim dedi. Ulan bunu derken kafanı kaldır camdan bi bak nasıl yağmur var diye.
+Bu havada gitmemen gerekiyor dedim.
-Şemsiye verirsen sorun olmaz bence dedi. Istediğin şemsiye olsun ben kendimi siper ederim yağmur damlalarına karşı demek gelse de içimden.
+Sen bilirsin diyebildim yalnızca.

Elbiselerini yarı ıslak halde giydi ve o yağmurda çıktı gitti. Sen neden gitmedim diye kızmayın bana amk çok ısrar ettiysem de yok dedi. O gün sevdiğim kızı hasta olacağını bilerek dışarı yolladım..

Seviyordum be beyler o aralar daha yeni başlasada ona olan aşkım seviyordum. Yüzünü gözünü değil yüreğini seviyodum. 2 günde ne yüreği demeyin amk yüzünü sevseydim ilk geldiğinde dibine düşerdim. O akşam hiçmi geçmez beyler zaman hiçmi akmaz. Bizim sarılmamızı bekleyen zaman o akşam tatile çıkmıştı.

Okuldan sonra bizim tayfa aradı nerdesin niye gelmedin falan dediler. Anlatırım sonra diyip geçistirdim. Dua ettim Allah'a hasta olmasın diye olucaksa da fazla olmasın diye. O geceyi kırk takla atarak geçirdim sabah ilk işim Eylül'ü aramak oldu. Hasta bir ses duymamayı bekeldim ama sesi çok bitkindi geliyodu.

Otobüse binip Eylül'ün yanına gittim. Yanında olmam gerekiyordu kartı henüz yoktu. Bu bahaneyle binalarının önüne gittim. Mesaj attım

+Kapının önündeyim gel hastaneye gidelim.
-Evde kimse yok bizimkiler işte dedi.
+Acile gideriz veline gerek yok dedim.
-Yardım edermisin bana dedi ve dış kapıyı açtı.

Hangi daire diye ararken kapıya dayanmış bir halde onu gördüm. Onu o halde görmek o kadar kötü yapmıştı ki beni doktoro gitsek kim hasta derdi. Eve davet etti içeri girdim beklemeye başladım üstünü değişip duvarlara tutuna tutuna yanıma geldi. Hemen kalktım yanına gittim koluma girdi benden destek almak için. Evi kilitleyip durağa doğru yola çıktık.

Vücudu çok sıcaktı en azından 38.5 vardı. Durakta beklerken ateşini ölçmek için elimin tersini değilde dudaklarımı kullandım. Kafamı kaldırken de saçlarını kokladım. Dünyada ki en güzel koku onda saklıydı ya da ben aşık olmuştum.

Acile girdik sıramızı aldık beklemeye başladık. Ateşi falan bakıldıktan sonra serum taktılar. Zaman hızlı geçsin diye konuştuk biraz sonra ise uyudu. 30 dakika ya da 3 dakika sürdü onu izlemem. Zaman reis bizim için tatilden erken dönmüştü anlayacağınız.

Ellerini sıktım o uyurken. Sessizce ağladım içime döktüm gözyaşlarımı. Onu o halde görmek çok zordu. Serum bitince yine doktorun yanına gittik. Eylül için 2 günlük rapor yazdı. Benimde almam gerekiyordu rapor bir anda harekete geçtim.

+Boğazlarima iğneler batıyor 2 gündür böyle banada bir ilaç ve rapor yazarmisiniz dedim. Ağzını aç a de dedi. Baktı baya sonra
-Görünürde bişey yok ama tahriş olmuştur belki sıvı yiyecekler tüket dedi 1 ilaç ve 2 günlük raporuda kapınca hastaneden çıktık.

-Demek boğazına dikenler batıyor ha dedi o an ne kadar gülebiliyorsa güldü.
+Dün yediğim omlet yüzünden galiba anlamadım ki bende dedim gülerek.
-Bize geçelim hem kahvaltı yapmamışsındır sen dedi.
+Bu halinle sana kahvaltı hazırlatacak değilim sen yat ben hallederim dedim ve Eylül'ün evine geçtik.

Sanki yıllardır beraber yaşıyomuş gibiydik. O kadar rahattık ki birbirimize karşı. Mutfakta tepsi nerde bardak nerde diye 10 dakikalık bir uğraştan sonra bir kahvaltı tepsisi hazırladım. Salonda yorganın altına girmiş televizyon izliyodu ela gözlüm.

Ayaklarının dibime oturdum. O ayağa kalktı. Tepsiyi dizlerinin üstüne bıraktım.

-Neyi bekliyosun dedi.
+Seni dedim
-Senin tepsin nerde dedi
+Sana hazırladım sadece dedim.
-Olmaz öyle gel beraber yiyelim dedi.
+Tamam ben şimdi hazırlarım kendime sen yemeğini ye hatta ben yediriyimmi yorgunsan.
-Yorgunum ama çatal kaldırabiliyorum dedi çatalı kaldırarak.

Mutfağa gittim ekmek arası peynir yapıp yanına gittim.

-Neden ben harika bir kahvaltı yapıyorken sen ekmek arası yiyosun dedi. Çünkü sen istersen ölüme giderim çünkü seni seviyorum.
+Ekmek arası peynir harikadır yalnız diyerek geçiştirmeye çalıştım.

Kahvaltısını bitirince tepsiyi mutfağa bırakıp yanına gittim.

-Neden benle ilgileniyosun dedi.
+Bilmem ilk günden beri başıma belasın ondan galiba dedim alaycı bir ses tonuyla.
-Ciddi ol biraz ama dedi.
+Bilmiyorum diyebildim sadece. Ateş bastı beni orda amk bildiğiniz yanıyordum amk. Aslında bir bilse onu nasıl sevdiğimi..

-Teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyo elimden iyileşince borcumu öderim dedi.
+Ne borcu falan desem de iyileştikten sonra da benle konuşacağını bilmek beni çok mutlu etmişti.

2 saat kadar uyudu bende onu izledim. Ona dokunmaya kıyamıyordum. ilk defa böyle bir hissi yaşıyordum. Uyandıktan sonra biraz konuştuk. Birbirimizi tanımaya çalışıyoduk. Sorularımız benim merak ettiğim yerlere gelmeye başlamıştı.

-Sevgilin varmı dedi
+Sence varmı dedim gülerek
-Kaç tane sevgilin oldu dedi.
+7 tane olmuştur herhalde dedim. Yüz ifadesi bir anda düştü
-Hmm diyebildi sadece.
+Henüz hiç sevgilim olmadı dedim.
-Hangisi gerçek bilemiyorum dedi.
+Hangisi olmasını istersen o olsun dedim.

Daha önce 1 kere bile sevgilim olmamıştı ama çok fazla kız ellemişliğim, gibmişligim vardır

+Senin sevgilin varmı dedim gergin bir şekilde. Aslında cevap vermesini istemiyordum bilmesem daha iyi gibiydi mutluydum en azından.
-Sence varmı dedi gülerek.
+Kaç tane oldu dedim.
-Yalnızca 1 tane dedi yüzü düştü sonra belli etmemek için güldü. Daha fazla soru sorup üzerine gitmek istemiyordum belliki unutamamıştı.

Okul saatinin bittime yaklaşmasından dolayı

+Ben gideyim istersen dedim
-Sen bilirsin ben hallederim iyiyim artık dedi. Artık kelimelerimi özenle seçiyordum unutamadığı birisi varsa beni yanlış anlamasını istemem.
+Bir şeye ihtiyacın olursa ararsın dedim.
-Biliyorum dedi. Beni yolcu etti.

Cebimden sigara paketini çıkarttım 7 dal vardı üst üste yaktım hepsini. Üzülmüştüm lan binler. Ben onun unutmasını da beklerdim sorun olmazdı ama koymuştu bana amk.