yalanlarageeeelll reserved

Ankara'da küçük bir ilçede yaşıyorduk. Annem ev hanımıydı babam ise bir alkolikti. Çok zor bir çocukluk geçirdim. Babam ve annem benim çocukluğumu zehir etti. Her şeye dayak yemek beni artık yoruyordu. Abim ve bir küçük kardeşim vardı. Babam çalışmadığı için abim gazetecide çalışıyordu haftalık 20 lira ile geçinmeye çalışıyorduk. Ev kirası falan diyecek muallaklere diyorum bunu babamın annanesinin evi vardı 2 katlı alt katı zamanında ahır olarak kullanıyorlarmış biz babannemgil ile birlikte oturuyorduk ama evde olan huzursuzluk sonucunda ve dedemin annemi dövmesi sonucunda anneme evi terk etmesini söylediler. Annem o kış gecesinde babamın annanesinin yanına gitmiş daha sonrasında ise alt katın zemini toprak olduğu için beton dökülmüş ve biz oraya yerleşmiştik. Annem aslında bankacılık yapıyordu yani yapıyormuş babam ise hovarda bir pekekent olduğu için annemi kandırıp bu gibtimin yerine getirmiş daha sonra huzursuzluk falan filan işte

O sıralar hoşlandığım bir kız vardı Sinem diye. Kız çok güzel değildi ama benimle yarışıyordu kendi aklınca. Ben ise onun zekasına vurulmuştum. Tabi kız bunu bilmiyordu. Hem söyleyecek cesaretim yoktu hemde cebimde beş kuruş para yoktu. Cebimde para olmadığını zamanlarda özgüvenim iyice taban yapıyordu ve benim cebimde çok nadir para oluyordu. Cebimdeki para ise annemin patik veya lif ördüğünden gelen paradan alınmış bir liraydı. Bir lira ne gibime yarayacaksa sanki. O zamanlar bir tane bin arkadaşım vardı umut diye. huur çocuğu hem yakışıklıydı hemde parası vardı. Fakat sınavlarda hep benden kopya isteyen gerizekalı bir muallakydi. Karı kız ile takılırdı. Okulun huur kızları ise o çocuğun peşinden kosardi. Kendimi anlatmak gerekirse beyler ben okulun en uzun çocuğuydum ama zayıftım ve o zamanlar gerçekten çok çirkindim. Beni babam tras ediyordu çünkü berbere verecek paramız yoktu. Babamsa beni böyle gibimsonik koyun kırpma makası gibi bir şey ile tras ediyordu. Çoğu zaman kafamın kanadığı bile olmuştur o kadar yani. Arada jilet vuruyordu amk ve kesiyordu kafamı. Çok gibik bir traşım vardı anlayacağınız

Günler geçtikçe benim bilgisayar bağımlılığım arttı. Artık bilgisayar oynamadığım gün bunalıyordum abim de bu durumdan çok çekiyordu. Okul zamanı küçük kardeşimi okula bırakıp internet kafeye kaçmaya başladık. Para yoktu tabiki ama sağda solda bulduğumuz bira şişelerini tekele satıp gelen para ile oyun oynamaya gidiyorduk saati o kadar iyi ayarlıyorduk ki hiç eve geç kalmıyorduk. Öğle aralarında eve gidiyorduk. O kadar yolu çekiyorduk yani. Çok rahat 3-4 km vardı eve olan uzaklık ve öğle arası 40 dkydı.
Kardeşim her şeyden bi haberdi. Yaklaşık bir hafta kadar okuldan kaçtık. Bir haftanın sonunda annem pazarda müdür yardımcısını gördü. Adam bana doğru geldi.
M.Y.: neredesin lan sen bir haftadır?

Bide şey vardı top oynamıştık bu arada bana top oynamayı öğreten kişi de Emircan. Ama akşam olmak üzereydi ve ben okulumun oradaydım. Anlayacağınız eve bayağı uzaktim. Birden yağmur yağmaya başladı. Civcive döndük amk. Gel kanka bize gidelim yağmur durunca gidersin dedi bir iki mırın kırın ettim ama sonunda kabul ettim. Gittik evlerine annesi bizi görünce "Çok ıslanmışsınız çocuklar gelin içeriye hasta olmayın" gibisinden şeyler söyledi. Girdik içeri ben sana Emircan'ın kıyafetlerinden vereyim dedi annesi sonra bana bir kot pantolon birde tişört muydu kazak mıydı hatırlamıyorum bir şey getirdi. Sonra yemek falan hazırladı. Yağmur durunca teşekkür edip eve gittim ama eve gidince annem bana bir sürü dayak attı amk

Beyler akşama geri gelicem işim çıktı

Sınav saati gelmişti. Üzerimizde metal bir şey olmayacakmış amk bende para mara ne gibim varsa babama verdim. Girdik sınava tüm soruları çözdüm ama matematik iflahımı gibmişti. 5 tane soru çözdüm gerisini yannan var gibi salladım. Sınavdan çıktıktan sonra etrafımda ağlayan bir sürü çocuk vardı. Dedim acaba aile fertlerinden birisini mi kaybetti bu mallar. Yapamamışlar onun için agliyorlar. Ama görseniz salya sümük her tarafta sümüğü akmış ağzına geliyor birinin öbürünün gözleri kıpkırmızı. Olm noluyoz amk? Sonuçta bir sınav yani kasacak ne var bunda yani gir çık hacım.
Babam geldi yanıma sınavımın nasıl geçtiğini falan sordu. Dedim güzeldi ama matematik girdi. Olsun dedi canın sağolsun. Ulan noluyor bu adama amk. Çocukluğumu bin etmişti ve şimdi gelip canın sağolsun diyor. Eskiden olsa gözünün üstünde neden kaşın var diye döverdi. Senenin sonuna doğru geliyoruz falan herkes dersleri boşlamış dışarı çıkıp top oynuyoruz. Öğle arasında bu umut bini ile döner yiyoruz okul çıkışı evine falan çağırıyor beni arada gidiyorum falan. Bir gün yine okul çıkışı gitmişim bunların evine evde annesi falan yok ikimiz varız. Biraz oyun oynadık. Sonra bu açtı ferre izlemeye başladı

Zaman geçtikçe benim o bin ile olan arkadaşlığım arttı ve bunun yanında bir arkadaşım daha vardı, Emircan. Emircan çok iyi bir çocuktu. Hatta hiç unutamadığım iki olay vardır onunla alakalı. Çok açtım ve cebimde para yoktu. Gururlu bir bin olduğum için daha doğrusu kimseye derdimi anlatamadığım için öyle kendi kafama göre takılıyordum anlayacağınız. Neyse işte Emircan geldi ve bana gel kantine gidelim dedi. Benimde canım sıkılıyordu gittim. Bu benden önce kantine gidip yiyecek bir şeyler almış al falan dedi verdi almadım ilk başlarda sonradan aldım çok ısrar edince. Utanıyordum amk cebimde para yoktu ben kendim almak isterdim ama yoktu amk parası neyse o gün onun ne kadar iyi kalpli birisi olduğunu anladım

Uzun soluklu bir hikaye olacak dinlemeniz önemli değil içimi dökeceğim ortaokuldan başlayıp lisenin sonuna kadar yazacağım yaşadığım şeyler gerçekten çok garip benim böyle olmama ne sebep oldu neden oldu böyle hiçbir fikrim yok ama hikayem özgüvensiz binlere züt verecek bundan eminim gerçek değil falan diye düşünen olursa gibtirsin gitsin başlıyorum birazdan sözlükte uzun zamandır böyle hikayeler yazılmıyor hem sözlük biraz kendine gelir

Ortada şöyle bir şey vardı;ben bilgisayar bağımlısı olmuştum. Bilgisayar benim çok dikkatimi çekiyordu ve oyun oynamak çok hoşuma gidiyordu. Oyun dediğime bakmayın gibimsonik oyun sitelerindeki oyunlardan. Abimde gazetecide çalışırken patronunun oynadığı bir oyuna bağımlı olmuştu. Yaz tatilinde saat 6 buçuk gibi kalkıp dükkanı açıyor ve dükkandaki bilgisayardan oyun oynuyordu. O zamanlar çok fazla telefon falan bilmezdim ama abimin bir telefonu vardı. içinde değişik oyunlar vardı. Onları oynamak için gece kalkıp telefonunu saklıyordum. Sabah telefonu bulamayıp işe gidiyordu abim. Harçlık almazdım ben ve arkadaşlarım her teneffüste beni kantine çağırırdı. Bende yanlarında giderdim. Bana sen bir şey almayacak mısın diye sorulduğunda ise midem bulanıyor canım istemiyor gibisinden cevaplar verirdim. Bilmiyor ki bu huur çocukları cebimde para olmadığını

Okulun artık son günleri gelmisti. Amk sanki üniversiteden mezun oluyoruz kep falan attık. Sonra foto falan çektiler ama züt gibi çıkmışım. Bir tek benim olduğum yere güneş vuruyor ağzım yüzüm gibilmiş gibi çıkmışım. Neyse her türlü etkinlik yapıldıktan sonra okulun içine gittim millet dışarıda kopuyor ben sınıfa gidiyorum. Baktım sınıfta kızlar falan var girdim içeri umut ağlıyor anasını satayım. Dedim noldu lan niye böylesin. Lan bir daha sizi göremeyeceğim belki falan lan dedim kimse şov yapıyon sen gidiyor kızlara falan sarılıyor. Bunu lavaboya zütürdük. Kesin üzülüyorsun falan dedim. Harbiden üzülüyorum dedi ama kızların yanındaki halinden eser yok. Biraz daha takıldıktan sonra eve gittim. Sonunda gelmişti lan lise büyümüştüm kocaman adam olmuştum tak olmuştum kocaman adam ama bunu yaz tatilinden sonra öğrenecektim.

Ortaokulu bulunduğum yerin en kaliteli okulunda okudum ve gayet başarılı bir öğrenciydim. Okula gitmeden önce okuma yazmayı öğrenmiştim ve ilkokulda hiçbir zaman annem bana ders konusunda yardım etmedi çünkü biliyordum her şeyi buna toplama çıkarma dahil. Her hocanın sevdiği bir öğrenciydim ve bütün hocalar benden memnundu. Fakat benim için şöyle bir sıkıntı vardı ev okula çok uzaktı
Abim ile kar kış demeden okula gidiyorduk ve zaten yıpranmış olan botlarım okula vardığımda sırılsıklam oluyordu. Ben bunlara hiç takmıyordum. Sonuçta benim elimde olan bir şey değildi. Ara sıra utandığım oluyordu çünkü arkadaşlarım yeni kıyafetler giyerken ben abimden kalanlar ile okula gidiyordum. Bu arada abim ile aynı okulda okuyorduk benden 3 sınıf büyüktü. Gel zaman git zaman büyüdük yaz geldi kuzenlerim ile top oynayarak ve annemden çaldığım bir lira ile internet kafeye giderek geçti yaz tatili. Sonraki senede ise çok fazla bir şey olmadı zaten ne olabilir ki? Babam annemi dövdü annem bizi dövdü arada birlikte dövdüler bizi. Öyle yani

Durmadan annemin dayak yediğini görmek beni üzüyordu. Çünkü her seferinde ağzı yüzü kan içinde kalıyordu. Annemi evde dövmeyen bir tek küçük amcam vardı. Küçük amcam namazında niyazında birisiydi. Bu arada evde ben abim dedem babannem büyük amcam ve küçük amcam kalıyorduk. Kardeşim o sıralar doğmamıştı. Neyse işte biz o eskiden ahır olan yere birazcık çeki düzen verdikten sonra oraya geçtik. Ancak huzursuzluk bizi burada da bırakmamıştı. Babamın arkadaş dedikleri insanlar katil hırsız veya mafyaydı. Babam durmadan arkadaşının oteline gidiyordu hatta bazen orada kalıyordu. Annemi aldattığını çok iyi biliyorduk. Fakat zavallı annem hiçbir şey demiyordu. Çünkü babam herkesi dovebilecek kadar büyük ve güçlüydü. 2 metre 110 kilo bir adam düşünün hah işte o adam benim babam.
Babam annemi her dövdüğünde annem 2 gün yataktan kalkamıyor yemeğini biz abimle yediriyorduk. Her taraf kan içinde kalıyordu. Eve gelen yiyecekler ise muhtarlığın ve komşuların yaptığı yardımlardan ibaretti.

Annem bana kızdıktan sonra ev işlerini yapmaya devam etti bende vurdum kafayı yattım. Günler günleri kovaladı. Bu arada unuttuğum bir şey var Emircan okuldan ayrılmıştı. Üzülmüştüm bayağı. Annem belediye başkanı ile konuşmuş ve kendine iş bulmuştu. Masöz olacaktı iyi parası varmış öyle demişti. Annem çalışmaya başlayınca harçlık almaya başlamıştım. Eve gitmek artık yorucu olduğu için döner ayran paramı annemden alıyordum. Annemin işleri bayağı iyiydi. Günlük 100 TL den fazla para kazanıyordu. Hem annem sedef hastasıydı yaralarına iyi geliyordu sıcak su. Bu arada kaplıcada masözlük yapıyordu. Babam ise Isparta Yalova falan geziyordu. Denizli'ye gitmişti o sıralar. Annem babannemgile söylememem gerektiği hakkında beni uyarıyordu. Sanki çalışmak utanılacak bir şeymiş gibi. Annem yaklaşık bir ay babannemgilden sakladı çalıştığını. En sonunda onlar da öğrendi tabi. Bir şey demediler. Hayret ettim. Aslında babannemi çok seviyordum çünkü annem veya babam beni dövdüğünde onun yanına gidiyordum. Hem yaralarımı temizliyordu hem de yemek yapıyordu. Aynı zamanda şefkat gösteriyordu. Bir çocuğun en çok istediği şey olan şefkat

Bunlara liderlik eden yavsak bana doğru yaklaştı. Durumumuz belli olduğundan gözlerim dolmuştu. Ağlıyor huur çocuğu deyip güldü bin. O kadar yakınımdaydı ki bu bin beni artık rahatsız etmeye başlamıştı. Cesaretimi toplayıp buna tüm gücümle vurdum. Çocuk yere düşerken gözü yukarı doğru kaymıştı. Çok korktum amk öldü sandım. Neyse buna vurunca arkadaşları bana geldiler. Ama onlara da birer yumruk vurdum. En son yerdeki çocuğu da alıp kaçtılar. Bende topladığım o cesaretle yoluma koyuldum. Yere düşen çocuğun evi bizim evin yolunun üzerindeydi annesi de bahçede oturuyordu. Geçerken annesine git binini yerden al hastaneye zütür gibisinden bağırdım ve ne dediğini dinlemeden eve gittim. Eve gidince anneme anlattım durumu bir şey demedi. Babam o sıralar çalışmak için Antalya'ya gitmişti. Ara sıra böyle çalışmaya gider kazandığı parayı karı kızla harcardı. Akşamüstü bu çocuğun annesi geldi. Ben icerdeydim annemle bağırışıyorlar. Kulak kesildim
Çocuğun annesi-ça. Annem- a
Ça: Sizin oğlan benim çocuğun çenesini kırmış doktora gittik
A: binine sahip çık o zaman dalaşmasın
Ça: Asıl bin olan sizin oğlan durduk yere vurmuş benim çocuğuma
A: Durduk yere kavga çıkaracak bir çocuk değil

Böyle böyle konustular. Sonra kadın gitti. Annem sinirle içeri girdi

A: Çocuğun çenesini kırmışsın
B: Bir kere vurdum sadece abartiyor bu karı

Buralar beni çok sıktı amk hızlı hızlı geçeceğim ama 8. sınıfı yazmak istiyorum.

Bu arada o ahır gibi evde kalmaya devam ediyorduk. Evde soba yakıyorduk amk soba da soba olsa. Tüp olmadığı zamanlarda sobayı yakıp yemeği onun üzerinde pişiriyorduk. Annem doğum günlerimizde bize kendi yaptığı şekerli ekmekten farksız pastasından yediriyordu. Şikayetçi değildim hiçbir zaman bu durumdan. Yani pasta durumundan şikayetçi değildim.
Bir gün okuldan eve gidiyorum yolumu bulunduğum yerin en bin okulunun en bin öğrencileri kesti. Ayrıca bu binlerle aynı mahallede oturuyoruz. Neyse işte bu binlerle geldi vuruyor falan bana sadece gidin falan dedim. O haftanın başları olduğu için kıyafetlerim yeni yıkanmış. Bu binlerden birisi benim ceketime tekme atıp çamur yapmıştı. Sonra elimde olan çantamı kenara koydum ceketimi çıkardım ve gömleğimin kollarını sıvadım. Çocuklara baktım. 5 kişiydiler

Üzülüyordum her şeye. Rahat bir hayat süremiyoruz, babam alkolik bir pekekent arkadaşları iyi insanlar değil ve bir sürü şey. Babamın arkadaşlarını anlatacak olursak katiller ve mafyaları anlatayım. Bir gün babam geldi eve. Anneme misafirimiz gelecek hazır ol gibisinden bir şeyler dedi. Annem tamam dedi. Akşamüstü bir tane adamla geldi babam. Adam öküz gibi bir şey pgibopat tipli bir şey. Bayram arefesiydi iyi hatırlıyorum. Adam yatıyor yanımızda amk zaten evde 2 oda var toplamda. Mutfak falan yok amk. Tuvalet zaten yok bahçede yapmışlar gibko bir şey. Gece korkuyorum amk adamın ne olduğunu babam anneme söylerken duydum. Adam katil amk 8 tane leşi var ve polis tarafından aranıyor. Ulan sabaha kadar uyku tutmadı sonra sızmışım zaten. Sabah kalktık adam bizden önce uyanmış. Babamla bayramlaşmış falan yemek yedik banyo yaptık bu arada banyo nerede diye soracaklara evin demir bir kapısı var kapı tam açılınca karşıda bir tane musluk var tezgah gibi bir şey var ama betondan oraya perde çekiliyordu oranın önünde banyo yapıyorduk. Suyu ısıtıp kovaya dolduruyorduk sonra tas ile işte amk fakir banyosu. Banyo yaptıktan sonra içeri girip pgibopat ile bayramlaştım. Kardeşim benden önce davranmış yani benden önce kutlamış adam 5 lira harçlık vermiş çok mutlu olmuş zavallım. Evden kaçmak için babannemlere gidiyorum diye çıktım. Anlayın yani nasıl adamlar olduğunu

O günden sonra tekrardan babannemgilin yanına yerleştik ama kısa süreliğine. Annem ve babam ev bakmaya başladılar. Bir tane ev buldular. Bayağı güzel 3+1 ev ayrıca kirası 250 lira ne kadar mükemmel olduğunu siz düşünün. Eve boya falan yaptık. Sonra yerleştik eve. Ev tam olarak okulumun yanındaydı. Ayrıca kardeşim ile aynı okulda olduğumuz için gayet iyiydi fakat bu sefer abimin okuluna uzaktı. Amk cenabet lan abim. Yanan ev okuluna çok yakındı beyler 2 dkda okulda olabiliyordu. Şimdi ise ilk zamanlarda olduğu gibi çok uzun bir yol yürümesi lazımdı. Tabi otobüs falan gitmiyor amk yerine dağın başına okul dikmiş muallakler. Bu arada eve yeni eşyalar aldık TV falan zarar görmediği için yeni evimize yerleştirdik. ilk defa odam oluyordu binler. Çok heyecanlıydım. Eve geçtikten yaklaşık bir ay sonra internette baglattık eve ooohhh misss

Ben: Okuldayım hocam
M.Y.: Nasıl okuldasın lan bir haftadır yok yazılıyorsun
O arada annem bana döndü ve okula gidip gitmediğimi sordu. Ezilip buzuldum amk cevap vermedim. Sonra bu huur çocuğu gibtirolup gitti. Adını da yazayım muallaknin Şükrü. Amcık hoşafıydı tam. Neyse eve gittik falan haftasonu annemden ve babamdan yediğim dayaklar ve azarlanarak geçti. Her şeyi bırakıp gidecem bu anasını gibtimin yerinden dedim kendi kendime. Yaşım küçük olsa bile olgun düşünebiliyordum yani beyler taşak geçmeyin. Neyse pazartesi okula gittim. Bu muallak 3. Ders beni çağırdı. Çıktım bu pekekent beni okulun kuytu köşesine çekti ve bi güzel dövdü. Hem korkuyordum hem sinirliydim. huur çocuğu öyle bir dövdü ki altıma işedim amk. Nasıl bi dayak yediğimi siz düşünün küçük bir çocuğa öyle dayak atacak kadar haysiyetsiz bir huur çocuğudur kendisi. Sınıfa girdim ama pancar gibi olmuşum. Utancımdan gün boyu uyudum.

Ulan dedim napıyorsun aq kapat şunu annen falan gelecek züt gibi kalacaksın. Yok dedi gelmez onlar daha dedemlere gitti. izledi izledi sonra baktım bu muallak çavuşu tokatlamaya başladı yanımda. Lan dalyarak napıyon demeye kalmadan elindeki peçeteye boşaldı. Ooohhh falan diyor bin. Dedim senin haysiyetinle dans edeyim anasını traktör altına yatırıp gibtiğim. Tabi içimden söylüyordum bunları çünkü bilmiyorum amk okulun en popüler çocuğuydu bu bin. Ben olmasam sınıfta kalacak muallak ama popüler yani. Babannem oğlum ona dikkat et iyi çocuğa benzemiyor falan dese de dinlemedim. Okulda daha fazla tanınmak istediğim için miydi bilmiyorum yoksa iki kelimeyi yan yana getiremeyen bir ezik olduğum için miydi emin değilim. Sonra evlere dağıldık daha doğrusu evime gittim ben. Zaten evlerimiz yakındı. Sonradan öğreniyorum bunu annesi hasetlenmiş huurnun tekiymiş bu muallak sınava girmedi ama parayı vermişti. Babannem kardeşimin 23 Nisan gösterisine gidiyor orada bunun annesini görüyor selamlaşıyorlar sonra bu askeri lise sınavı konusu açılıyor "Yaa umut girecekti ama mülakatı geçemez diye vazgeçtik mülakatta kesin elenir horoz" demiş alaycı bir tavırla babannemse "Sınavı geçemeyeceğini bildiğiniz için sokmadınız herhalde mülakat için çalışıyor zaten horoz geçer umut gibi değil o" deyip incici ruhunu konuşturmuş.