1. 1.
    +1
    @2 bence sen tatlısın.
    ···
  2. 2.
    0
    çok düşünen, ince eleyip sık dokuyan, yine de yüzeysel kalmaktan kurtulamamış bir adamım ben. tabiat itibarı ile tırtım yani. belki de genlerimde vardır, bilemiyorum. hayatıma dair planlayıp da yaptığım tek bir şey bile yokken iyi bir planlayıcı olduğum yalanını beni tanıyan herkese yutturabilecek derecede iyi bir yalancıyım. ve bunun yalancılık olduğunu asla kabul etmek istemiyorum, çünkü hayvan gibi bir de egoya sahibim.
    geçmişte, kendiliğinden olur sandığım her şeyi, para kendiliğinden kazanılır, kira kendiliğinden ödenir, faturalar falan yani hayata dair maddi anlamda ne varsa suya sabuna dokunmadan aileme itelerdim. bazı zamanlar vicdan azabı çeksem de kıçım rahata alıştığı için vicdanımın sesini bastırıp karambole yaşamaya devam ederdim.
    tanıdıklarım ve ailem beni depresyonda sansın diye, ve depresyonun o bulunmaz nimetlerine(istediğine rahatça hakaret edebilme, yalancı sinir krizleri esnasında birkaç camı aşağı indirip sayko rolleri kesme, anne cüzdanından para tırtıklama ve bunu yüzüne karşı itiraf etme gibi) ulaşabilmek için plan yapardım sadece. dedim ya, tırt bir yapıya sahiptim, günümün çoğu film izlemekle ve devasa çekirdek çöpü dağları inşa etmekle geçerdi. internet hayatıma girdiğinden beri de chat siteleri ve ferre filmler ilgi alanıma girmişti. penisimin işemekten başka bir işe yaradığını öğrendiğimde bunu hunharca değerlendirdim. aslında değerlendirmek denilmez, ergenliğim boyunca mütemadiyen bütün çocuklarımın duş teknesinden kayarak kanalizasyona inmesini seyrettim.
    başkalarının hayalleri benim hayallerim oldu,en yakın arkadaşımın ilk kız arkadaş edindiği günde hemen atağa geçip ben de bir tane edindim. öyle bakkaldan kız almış gibi konuştuğuma bakmayın, cücük kadarken bile iyi bir hatiptim. yani allah’ın bana iyi işlerde kullanayım diye verdiği bu hitabet yeteneğini hep karı kız peşinde tükettim. ama sırf kimseden geride kalmayayım diye. yoksa bana ne elin çarpık bacaklı, maymun dudaklı kızına kompliman yapmaktan, iltifat etmekten. o günleri hatırladıkça geçmişe dönüp çatır çutur ağzıma sıçasım geliyor. bilmem anlatabildim mi?
    hikayem aslında çokta karmaşık değil, çocukluğunu yaşayamamış, korkak ve alabildiğine tırsak, o kadar korkak ki berberde tıraş olacağı zaman makinenin sesini duyar duymaz ağlamaya başlayan titrek bir veledin tekiydim. kavga etmekten ölesiye korkardım, çünkü biri ağzıma burnuma vurursa acırdı ve benim canım oldukça tatlıydı. ileri bir yaşıma kadar hiç kavga etmedim, tokat dahi yemedim. yesem de oturup ağlardım herhalde.
    bütün bu tırtoluğuma karşın acayip zekiydim. ama hep arka planlara itiliyordum. neden mi? çünkü bir sokak köpeği kadar sahipsizdim. sahipsiz derken, öyle sokakta falan yaşamıyordum. babam öldüğünden beri(ki o dönemi zar zor hatırlarım) annem bize hem anne hem de baba olmuştu. bunu bizim için yaptığından geçmişte oldukça emindim, ama şimdilerde kendine güvensizliğinden ve erkeklerden utandırıldığından yaptığı kanaatindeyim. yani annem bir nev’i öcü olarak görüyordu erkekleri. o zamanlar asla istemezdim evlenmesini, gerçi şimdi de istemem, ama evlenip çıksa karşıma üzülmem.
    o kadar silik bir çocuktum ki ben, acınacak kadar bile tanınmıyordum. kimse adımı bilmezdi. esmer çocuktum hep okul arkadaşlarım için. kimse beni adımla çağırmazdı, arap gel, arap git.
    oysa gözlerim de çekikti, ama kimse bana taylandlı esmer çocuk muamelesi yapmıyordu. belki de coğrafi bilgileri sınırlıydı da ondan, bilemedim şimdi.
    ablam var bir de. hayatımın kabusu. ne yapsam, ama ne yapsam battı ona. ben başarılı oldukça, ben mahalle maçlarında gol attıkça, ben milletin misketini tasosunu üttükçe bilendi bana içten içe. ya da ben mi çok fesatım acaba? ama olamayacak kadar da iyi kalpli biriyim. evet öyleyim. neyse, ablam diyordum. adı bende kalsın, çok severdim onu. bana tokat atsa ben ona çikolatayla koşardım, o derece. hayatımı uğruna feda edebileceğim iki insandan biriydi o. diğeri de tahmin edebileceğiniz gibi annem. bir de inci vardı, ilkokul aşkım. soyadı deniz’di. cıtı pıtı, beyaz tenli sarışın bir kızdı. ben küçükken hep sarışınları sevdim, esmerlerden nefret ettim. başta kendimden. çünkü araptım ben, bildiğin zenci yani. esmer, kara kuru, he-man’in iskeletorunun zencisi gibi. zaten lakabım da kemik torbasıydı. hay bu lakabı bana takanın .mına koyayım e mi, hayatımın büyük bir dönemini skip attı resmen. ne şerefsiz biriymiş lan o züt. şerefsiz demişken, ablam aslında iyi biriydi. tamam iyi demeyelim de, özüne iyi gibiydi. beni severdi, ya da ben öyle sanıyorum. sevmese de kardeşiydim sonuçta, kıskandığı, çekemediği, paylaşamadığı kardeşi. bir gün büyüdüğünde kendisine sırtını döneceği kardeşi.
    bende de amma kötü talih varmış arkadaş ama, değil mi. ilkokul aşkım kişisine hiç açılmadım ben. hep uzaktan izledim durdum. sınıfın en yakışıklısı sürekli peşinde gezdi, ben de arı maya silgimi kemirip durdum hırsımdan, yine de gidip tek kelime edemedim. döverler diye çok korkuyordum zira. ne tırt bir çocukmuşum ben de. beden eğitimi derslerine hiçbir hoca girmezdi. zaten beden eğitimi hocası yoktu ki. sınıfın gediklilerinin kurdukları takımlar vardı, maç yaparlardı. birtakım yöntemlerle adam alırlardı takıma. ben hiç o takımlara giremedim. çünkü beni kimse tanımıyordu. en arka sırada oturan araptım çünkü. ulan o arka sırada ölsem öğretmen muallaksi bile ders sonuna kadar fark etmezdi. onlar adam alırdı maça, ben yine uzaktan izlerdim. bilirdim, yanlarına gitsem, daha çok ezilecektim.
    şimdi burada kimseye babam yoktu, yetimdim ben edebiyatı yapmayacağım, ama bildiğin bir sokak köpeği kadar sahipsizdim hacı. uzaktan baksan bana, ufuklara dalmış düşünen bir çocuk, ama aslında olan, emsalleri eğlenip coşarken uzaktan imrenen bir arap. babasız bir arap. çok kızıyordum içimden babama, ne vardı lan bırakıp gittin öteki tarafa, huriler mi çeldi aklını, şaraptan ırmaklar mı, ne ulan ne?! neydi bu kadar cazip olan teklifi allah’ın da beni bu huur çocuklarının arasına arkana bile bakmadan bırakıp gittin? ağzıma sıçtılar işte, mutlu musun? neyse geçti, sakinim tamam. ne diyordum? ha berber olayı. ben belki senede bir defa giderdim berbere, o da sene içerisinde defalarca saçlarımın ırzına geçen annemin insafıyla olurdu. paramız yok, ev alacağız diye diye kesti güzelim saçlarımı. yahu bir çocuğun saçları bu kadar mı orantısız olur, bu kadar mı iğrenç ve çirkin hale sokulur bir arap yetimi. sokulurmuş işte, gördük geçirdik vesselam.
    kızmıyorum aslında anneme, her ne kadar uğruna saçlarımın içine ettiği evleri bana layık görmese de, kızmıyorum. ama eğer bir fırsatım olsa, ki var, çıkıp karşısına haykırmak istiyorum, hayatımı gibip attınız diye bağırmak istiyorum, ama yapamıyorum, çünkü gerçekten çok tırtoyum lan. bu akşam da amma tırto dedim, terim birikimime sokayım e mi.
    neyse, gözlerim doldu, sonra devam ederim
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    0
    @9 sende talısın bende tatlıyım. Ve ben sözlükteyim ben efsaneyim amk
    ···
  4. 4.
    0
    bu yazıyı kim okuyacak dıbını dengesini gibtiğimin evladı
    ···
  5. 5.
    0
    hani marjinal bizdik. bütün mahalle tren yapıyor.
    ···
  6. 6.
    0
    @8 bence ben de tatlıyım
    ···
  7. 7.
    0
    adamımdan sonrasını okumadım

    @6 bence sen daha daha daha daha tatlısın.
    ···
  8. 8.
    0
    bunu son okuyan ılık oldu beyler uzak durun
    ···
  9. 9.
    0
    @5 bence sen daha daha daha tatlısın
    ···
  10. 10.
    0
    @4 bence sen daha daha tatlısın
    ···
  11. 11.
    0
    @3 bence sen daha tatlısın
    ···
  12. 12.
    0
    çok tatlısın :/
    ···
  13. 13.
    0
    ctrl+v
    ···