1. 1.
    -3
    yaratıcılık konusundaki kısır döngüden kurtulamayan senarist ve yapımcıların ısıtıp ısıtıp önümüze sürdüğü günah keçileridir bahsi geçen babalar. birer mundar gibi, işe yaramaz müptezellermiş gibi davranıldı şahıslarına. yıpratıldılar. yumurtanın ipanayla fırçalanmayan tarafı gibi gösterildiler.

    hikayeyi ezbere bildiğimiz üzre iki farklı sosyal sınıftan 2 genç bir şekilde tanışıp aşık olurlar. yiyişip sevişme aşamasını geçtikten sonra bunlar evlenmeye karar verirler. kendi aralarındaki fikir alışverişi ve fakir tarafın sinsice baskısı ile zengin taraf olayı babasına aktarma kararı alır. bu noktada fakir aşıktaki gizli yavşaklık ve dahi iki yüzlülük dikkate alınmalıdır. çocuğunun fakir birine aşık olduğunu ve evlenmek istediğini duyan bu sözde aşk düşmanı, hain baba mevzubahis evliliğe şiddetle karşı çıkar. o dönemki sansür olayları olmasa, iş "sülaleni gibiim senin puşt/ ırıspı, bunu da mı yapacağıdın" boyutuna gelirdi lakin sansürden dolayı "bu evliliği onaylamıyorum, katiyen görüşmeyeceksin onunla bir daha" tadında kaldı hep. izlediğim yeşilçam filmlerinin yüzde 80.75'inde bunu gördüm ben. caanım nur yüzlü amcalar birer günah keçisi yapıldılar. filmdeki tüm dandiklik, senaryodaki tüm sıradanlık onların omuzlarına yüklendi. seyirci sadece ve sadece onlara küfür etti, onlara tükürdü. halbuki günahsızdılar. aradaki sosyal çukurun bahsi geçen evlilikte sorunlar yaratacağını biliyorlardı. ama kimse anlamadı onları, anlayamadı. yazık ettiler güzelim dedelere, hacı babalara. fakir muallaknin sinsiliği yüzünden hak etmedikleri hakaretlere maruz kaldılar. çok üzüldüm ben onlara. bildiğin gibi değil.

    gidip dengin biriyle evlensene aşufte, derdin ne lan babanla? ha? yarın öbür gün evlendiğinde iki kalıp peyniri eline verip "al kahvaltın bu" diyecek o salya sümük hallerinle "seviyörüm, reca ediyorüm karışmayınız babacım" deyu ortalığı inlettiğin adam, farkında değil misin? sen ki macar salamlarına, fındık ezmelerine alışmışsın. nutella'yla büyümüşsün. o yarım yağlı; kilosu 3 liralık peynir boğazına takılmayacak mı? tüpgaz sırasında ömrün geçecek, göremiyon mu bunu? gib gib etmeyecen mi sonra? halbuse babanı dinlesen bunca cefaya da gerek kalmayacak. ama nerde sende o akıl. anca kırda bayırda kovalaşın. başka bişi yapmayın aman diyim.

    günahsız, tertemiz adamları hedef tahtası yapıyolardı ya. sinirleniyordum mütemadiyen. sinopsislerini gibecektim devam etselerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    -3
    bak beyim, sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, herşeyin var. binlerce kişi çalışıyor emrinde. yakışır mı sana, ekmekle oynamak. yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak. ama nasıl yakışmaz. sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. hıh! sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi saim bey. sen mi büyüksün. hayır ben büyüğüm, ben, yaşar usta. sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiç bir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun. dokunma artık aileme. dokunma çocuklarıma. dokunma oğluma! dokunma gelinime! eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni. anlıyor musun? vururum ve dönüp arkama bakmam bile.
    ···
  3. 3.
    +2
    @3 verdim şukunu
    ···