/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +119 -21
    Ergenlik bitti. Kızların çoğu bozdular. Bense karşı cinsle nasıl konuşulması gerektiğini öğrenmeye çalışıyordum. Artık kızlarla dalga geçmek yerine muhabbet etmeye karar verdim. Böyle bir başlangıç yapmak zorundaydım. Çünkü daha önce hiç dudaktan öpüşmedim, ciks yapmadım, üstelik ilişki işlerinden gram anlamıyordum ve sevgilim olma aşamasına yaklaşan kız sayısı bir elin parmağını geçmemişti. Onların aralarında da güzel yoktu. Onlarla da az biraz zaman geçireyim “Kaç gündür çıkıyoruz tık yok.” diyecek kadar berbattım. Aslında takıldığım kızlar bir elin parmağını geçmedi deyince size 4-5 kızla tanışmış gibi hissettirip cool havalarına girecektim ama bu sefer kendimi kandırmayacağım. Zaten yalan söylemeyi de beceremiyorum. O konuda da başarısızım. Konuştuğum kız sayısı sadece bir taneydi. O da bir haftadan fazla sürmedi. Neden kızlarla konuşmaya karar verdim açıklayayım:
    ···
  2. 2.
    +25 -3
    1) Bir kızı öpünce çok tuhaf hissettim (Dudaktan değil tabii ki yanaktan). Öpünce bu kadar güzel hissediyorsam birde sevişsem inanılmaz duygular yaşayacağıma emindim. Böylece ciks ve kız muhabbeti açılınca arkadaşlarım benle dalga geçmeyecekti.
    2) Çocukken tanrıyla konuştuğumu zannedecek kadar pgibolojik sorunlarım vardı. Bu mallığımın kaynağı yalnızlıktan dolayı sürekli kendi kendime konuşup hayal aleminde yaşamaktan dolayıydı. Bu yalnızlığımı biriyle ciks yoluyla atacaktım ve doğduğumdan beri devam eden içimdeki hep ekgib kalmışlık hissini bitirecektim.

    Tabi bunları yapmak, yazmaktan daha zordu. Bir kızla düzgün bir şekilde konuşurken şu dördünü yapmak çok önemlidir:
    1) Bir kızla baş başayken ilgi çekici ve meraklı bir giriş muhabbeti açmak.
    2) Espri yapıp güldürmek.
    3) Uygun anda temasta bulunmak.
    4) Göz temasına girmek.
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      sus amk pid0filisi
      ···
  3. 3.
    +53 -3
    Artık güzel bir kızla sevgili olmalıydım. Yoksa bu gidişle sevgilim olmadan bir ömür geçecek gibi duruyordu. Bunları uygulamak benim gibi birini fazlasıyla aşıyordu. Hoşlandığım bir kızla şans eseri yolda karşılaştığımda heyecandan yürümeyi unutup saçma sapan hareketler yapıyordum. Bu olay üç platonik aşkımla başıma gelmişti. Üçünde de aynı olayları yaşadım. Bana “Merhaba.” dediklerinde beynimi şu sorular büyük bir hızla meşgul etti ya da beynimi gibti, kararsızım.

    Kol nasıl ileri gidiyordu?
    Kolun ileri gitme gibi bir özelliği yok muydu?
    Kolu oynatmak için kullanılan güç nereden geliyordu?
    Kolu oynatırken diğer kol sabit mi kalıyordu?
    Kolun ikisi aynı anda mı ileri gidiyordu?
    Bacak nasıl ileri atılıyordu?
    Bacakla ayak arasındaki uyum nasıl uyuyordu?
    Bacağımı ileri atarken ayağım nasıl sabit kalıp oynamıyordu?
    iki bacağımı aynı anda mı oynatmam gerekiyordu?
    ···
    1. 1.
      +34 -10
      Anani bacak ile ayak arasindaki uyumla gibtim
      ···
      1. 1.
        0
        Yaratıcı
        ···
      2. 2.
        +1
        Ne biçim imanlısın sen hı?? Yaratıcıymış.
        ···
      3. 3.
        +1
        Yırtıcı
        ···
      4. diğerleri 1
  4. 4.
    +34
    Bu sorular sadece on saniye içinde oluşuyordu. Bir kız, tanıdığı bir çocuğa merhaba deyip on saniye cevap alamazsa, üstüne o kişi heyecanın etkisiyle yürümekte güçlük çekerse, zar zor toparlanıp stresten dolayı çatallaşmış sesiyle “meeea…rhaaa…bbbb…aaa” gibi cevap alınca, haliyle o kız karşısındaki çocuğu tuhaf zannederdi. işte bu tuhaflığı üzerimden atamıyordum. Elimde olan bir şey değildi.

    En azından o kızlar beni görüyordu. Sokaktakiler ise adeta görmemezlikten geliyordu. Bende acaba eziğin teki olduğum için mi böyle yapıyorlardı diye düşünerek triplere giriyordum. Fakat daha sonra üniversitede tanıdığım bir abla “Kızlar da bakar ama çaktırmazlar, erkekler ise gözlerini dikip ağzı açık şekilde baktıklarından sadece kendilerinin baktıklarını zanneder.” dedi. Bu tavsiyeyi dinleyince meğer kızlarında bana baktıklarının farkına vardım. Fakat tekrar sorun yaşamaya başladım. Bana bakma sebepleri acaba yakışıklı olduğum benden hoşlanmaları mı, yoksa çirkin olduğumdan hallerini şükrettikleri mi? Birincisi olamayacağından karşılaştığım bakışmalar beni rahatsız etmeye başladı.
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      solcu kızlar hatta erkekler ak partili erkeğe öyle yaparlar ama sen ak genç değil godoşsun zinaya yaklaşmışsın
      ···
  5. 5.
    +52 -1
    Muhabbetim her zaman iyiydi ya da bana göre iyiydi. Fakat ne kadar iyi olsa da yakışıklı olmadığım için kızlar bana her zaman mesafeliydi. Kalabalık bir ortamda otururken kızlar her zaman yanımda çocukla ilgilenir, onun yanına oturmaya çalışır, onunla fotoğraf çekilir, onun komik olmayan esprilerine güler, onunla bel altı muhabbet eder, onunla ilgilenir. Bense kenarda köşede kalmış bir vaziyette oturup boş anlarda iki üç kelime etmeye çalışır, kendimce çok iyi espriler yapardım ama kimse gülmez hatta “ııığğyy” tarzı bile tepki vermezdi.

    1.70 boyundayım, sülalem hobit gibi kısa olduğundan aslında genlerime göre iyi uzadım. Anasınıfa başladığımda 99 santimetreydim. 1 metrelik cetvel bile benden büyüktü. Kafamda vücuduma göre büyüktü. Buna rağmen okul hayatım boyunca 71 cm uzayarak büyük bir başarı elde ettim. Şu an fiziğime baktığımda tek iyi özelliğimin kilomun gayet yerinde olmasıydı.
    ···
    1. 1.
      +1 -6
      ezik bir anadolu bebesisin egeli akdenizli solcu kızlara yavşıyon git köyden namuslu kız bul amk karaktersizi
      ···
  6. 6.
    +28 -1
    Yakışıklı gözükmem lazımdı. Yakışıklı olmak için gibik suratımı değiştiremezdim ama çeşitli değişiklikler yapabilirdim. Düzgün kıyafetler aldım. gibindirik gözlüklerime veda edip kemik çerçevelilerle değiştirdim (babaanne amı büyüklüğünde olmayanlardan), saçlarımı Kıvanç Tatlıtuğ’nun ki gibi yaptım. Sivilcelerim daha az çıkıyordu. Gene de krem kullanmaya başladım. Fitnesse başladım ama onu en fazla 2 ay yapabildim. Bir sürü kaslı elemanın yanında çok sırıtıyordum. Üstüne benle aynı ağırlığı basan kızları görmek istemiyordum. Spor benim için işkenceydi. Çok bile direnmiştim. Yaptığım değişimlere rağmen gene çirkindim, en azından bir derece insana benzemiştim. Bu da benim için Neil Armstrong’un aya ilk adımı kadar büyük bir olaydı. Artık ortamlarda az biraz insan muamelesi görüyordum.

    Lise de tam ortam biniydim. Herkesle muhabbetim olur, herkesi kızdırırdım. Fazla abartırsam bazen dayak yerdim. Bu olayları sürekli tekrarladığımdan defalarca müdüre şikayet edildim. Yıllığıma yazdıklarına göre sınıfın şımarık, iyi kalpli, sevimli çocuğuydum.
    ···
    1. 1.
      -2
      Kıvanç Tatlıtuğ un hangi saçı gibi amk ezeldeki saçı gibiyse 3e mi vurdudun kaça vurduruyon
      ···
    2. 2.
      +1 -1
      lisede şamar oğlanıymışsın
      ···
  7. 7.
    +47 -1
    Izdırap ve travma dolu çocukluğumu daha fazla anlatmayayım. Üniversite bahçesinde kimi bozdular kimi bozmadılar diye derin düşüncelere dalmış vaziyette otururken Nurseda adında bir kız benle konuştu. ilk defa bir kız benimle tanışmak için konuştuğundan çok heyecanlandım. Sınıfın en güzel kızı olduğundan pek çok kişi yavşıyordu. Sarı saçlı, beyaz tenli, 1,60 boylarında, hafif ayva göbekli, göğüsleri hafif küçük, kalçaları çok iyi, beli ince sayılır, onu güzel yapan o saçları ve yüzünün güzelliğiydi Facebook’ta birkaç defa yazdım giblemedi. Zaten kız çok güzel olması sebebiyle bana bakmaz diyerek muhabbet etmeye çalışmadım. Onu cezalandırmak amacıyla tecavüz ettiğimi düşünüp defalarca 31 çektim. Ne kadar kötü durumda olduğumu, sıradaki paragraf dışında hikaye de hiç yer vermeyeceğim kızın tekini böyle betimlememden anlaşılıyor sanırım. Gene de benle konuşması büyük başarıydı. Ne zaman güzel bir kız benimle konuşsa ona mal mal izlenip bırakmamak ve hata yapmamak için defalarca düşünür üstü kapalı anlamlar arardım. Bulduğumda ise kendimce en iyi şekilde davranmaya çalışırdım. Gene de başarısız olurdum.
    ···
    1. 1.
      +2
      --spoiler--
      Onu cezalandırmak amacıyla tecavüz ettiğimi düşünüp defalarca 31 çektim
      --spoiler--
      ···
    2. 2.
      +4 -2
      sen malsın amk asosyalliğin de bir adabı vardır
      ···
  8. 8.
    +33 -2
    Şaka maka arkadaş çevrem olmuştu. 2-3 kere içmiştik. içerken de Beyza’yı gibmek için çok az adım atayım dedim. O ise hiç oralı olmadı. Bir gün bizim ev boşalmıştı. Bu ikisini içmeye çağırdım. Yanlarında yarı Kürt yarı Ermeni, tipsiz mi tipsiz, kilolu bir kızla beraber üç kişi geldiler. O kızı görünce ben bile halime şükrettim. içtikçe içtik. Şişeler bitti. Gene içki aldık gene bitirdik. Kızlar sapıtmaya başladı. Salonda oturuyorduk. Bu yarı Kürt yarı Ermeni kız benim odamda giyineceğini söyledi. Dış perdeyi çekti ama odanın kapısını açık bıraktı. Bende şişeleri çöpe atmak için mutfağa giderken mecbur odamın önünden geçtim. Bu bana seslenince kafamı çevirdim çırılçıplak yatağa oturmuş, sarhoşluğun etkisiyle mal mal gülerek bana baktı. Film gibiydi. Yanıma gelmemi istedi. Çirkin vücudu olmasına rağmen bilgisayar ekranı dışında ilk defa çıplak bir kadın gördüğümden dolayı, biraz daha bakmak için yanına gittim. Kemerimi ve pantolonumun düğmesini açtı, fermuarı indirdi. Elim bira şişeleriyle dolu olduğu için hiçbir şekilde tepki veremedim. Bir yandan milli olacağım diye heyecanlanıyorum, bir yandan da milli ola ola bu kızla mı olacağım diye üzülüyorum. Pantolonumu aşağı indirdi. Baksırımı indirip ya yalayacak ya da eliyle sıvazlayarak kaldırıp vajinasına sokacaktı. Herhangi bir eylemin olmasına saniyeler kaldı.
    ···
    1. 1.
      0
      devam et panpa heyecanla bekliyoruz amnyim
      ···
    2. 2.
      0
      bu hikaye çalıntı amk daha önceden yazılmıştı böyle bişey
      ···
  9. 9.
    +17 -4
    Anlık derin düşüncelere daldım. Çocukken ilk deneyimim sarı saçlı, beyaz tenli, ciksi bir kız olmasını isterdim. Angelina Jolie’yi bile çok güzel bulmazken, gibe gibe bunu mu gibeceğim diye kendimden iğrendim. Böyle saçma düşünceler devam ederken aklıma Bihter geldi. ilkokul üçüncü sınıfta bir seneliğine okulumuza gelen sınıf öğretmenimin kızıydı. 2 haftada bir salı günündeki son derse sınıfımıza gelirdi. Annesinin yanında otururdu. Birbirimize kaçamakça bakardık. Yüzüne karşı hiç konuşamamıştım. Ama msn’de sohbet ederdik. Dümdüz turuncu saçlarına hayranlıkla bakardım. Benden bir alt sınıfta ve çarşıdaki okulda okuyordu. Biz ise varoş okulundaydık. 32 kişilik sınıfta babası veteriner olan zengin bir çocuk Bulgaristan’da hukuk, sınıfın en çalışkanı olan kız tıp, ben ve bir kız pdr, biri de matematik öğretmenliği okuyordu. Başarı oranı %15 olan sınıfımızın geri kalanı iki senelik üniversite okudu, bazıları ise lisede bıraktı. Sırf Bihter’i görmek için okuldan çarşıya kadar yürüdüğüm zamanlar olmuştu. Salı günleri bizim okuldan çıktığı için evine kadar takip ederdim. Annesinin başka okula tayini çıkmasına rağmen onla gene de msn'de konuşurduk. Normalde diğer kızlar beni takmazdı ama o benimle yazışıyordu. Bir gün gerizekalı arkadaşımın teki, ben tuvalete giderken bilgisayarımı alıp Bihter’e wepcam isteği yollamış, o da kabul edince penisi göstermişti.
    ···
    1. 1.
      +2
      (bkz: kuzenim göstermiş)
      ···
  10. 10.
    +16 -1
    Ondan sonra benle iletişimini kesti. Msn’de engelledi. Netlog’tan sildi. Büyüdük, facebook’tan arkadaşlık isteği yolladım kabul etmedi. Twitter ve instagram’dan takip isteğini reddetti. Aradan on seneden fazla zaman geçmesine rağmen halen onu unutamamıştım. Daha da kötüsü illa 1-2 haftada bir aklıma gelirdi. Arkadaş olmadan da gözüken bazı fotoğraflarına baktığımda bana çok fazla olduğunu biliyordum. Sonu gelmez düşlerimin, hayallerimin, umutlarımın kaynağı bu kızdı. Bazen hayatımızda öyle şeyler olur ki onu bir saniye gördüğümüz halde belleğimize çakılır kalır. Bihter’in bana bakması da benim için öyle olmuştu. Yüz yüzeyken hiç konuşmadığım bir kızı unutamamıştım. Onun güzelliği kalbime işlemişken, o anın, benim için ölümsüzlüğünü korurken neden önümde fermuarımı indiren çirkin bir kaltağın 555. yattığı erkek olacaktım ki? Geri çekildim “Kusura bakma sevgilim var.” yalanını söyledim. içimdeki ses halime gülüyordu “Hahahaha aptal. Bihter manken gibi bir kız. O senin gibi birine bakaca kadar aptal değil. O zarif biri. Senden daha kaliteli, sense aptalın tekisin. Şu haline bak. Bu kadar acınacak bir haldeyken öyle bir kızı düşleyip sevgilin varmış gibi davranıyorsun” dedi. Haklıydı. Odamdaki çıplak kız “Yoksa gay misin?” dedi. Yalan söylediğim zaman, yalanımın tutarsız olması sebebiyle ses tonum ve vücut dilim hemen bu durumu belli ederdi. ilk defa çok tutarlı yalan söylemeye karar verdim “Evet gayim” dedim. Erkek sevgilimin olması kız olmasından daha olası olarak düşündüm. Daha sonra düşündüğümde ise aslında bununda bir tutarı yoktu, ama bir şekilde bunu yutturmuş olmalıyım ki kız inanmıyorum tarzı bir şeyler söyleyerek giyinip odadan çıktı.
    ···
    1. 1.
      -1
      bana fazla dediğin amı folloş olduğundan senin bamyayı hissetmez demeye çalışıyon
      ···
  11. 11.
    +18
    O gece bittikten sonra Bihter’i bulmaya karar verdim. Facebook, Instagram, Twitter hesaplarına baktım. Nerede yaşadığı ve hangi üniversitede okuduğu yazmıyordu. Bizim lisede mezun olanlar hangi liseyi kazandığı mezunlar köşesinde yazıyordu. Bihter’in lisesinde de bu olabilirdi ya da dönemin yıllığına bakmam gerekirdi ya da aynı liseden mezun olan birine sorabilirdim ya da lisesine gidebilirdim. Fakat nereyi kazandığını bilen arkadaşım yoktu. Bizim mahallede büyüyen Çağan adında arkadaşımda o okuldan mezundu, Bihter’i tanıyordu ama pek konuşmuşluğu yoktu. Arkadaşla Beşiktaş Sahili’nde oturduk. Uzun zamandır görüşmediğimiz için bayağı uzun konuştuk. Mahalledeki ve okuldaki olaylar, mekanlar, güzel kızlar, lise anıları, lisedeki en güzel kızlar derken konu Bihter’e geldi. Kendiside dahil gelen geçenin ona yavşadığına ama kimseye yüz vermediğini, en sonunda zengin bir çocukla çıktığını söyledi. Sonra “Bro o kız patlak. Zengin bininin biri bunu gibmiş.” dedi. Hayallerim az da olsa yıkıldı ama kararımdan vazgeçtim. Hayallerim bomtak olmaya alışık zaten. Ben ise Çağan’ı o 6 saatlik yola zütürme nedenimi belli etmemek için “Harbi doğru mu ya.” dedim. O ise “Evet bro, Twitter’da “sevende mutlu olmuyor gibende’ yazmıştı.” cevabını verdi. Kötü hissettim ama gene de oraya gitmekten vazgeçmeyecektim. Ardından Çağan’ı lisenin ve Edremit’in güzelliklerinden bahsedip kıvama getirdim. Genelde “Hayata bir kere geliyoruz. Hep aynı şeyleri yapıp sıkılıyoruz. Oysa yeni duygular yaşayıp yeni şeylerin farkına varmalıyız. Yapmadıklarımızdan pişman olacağımıza yaptıklarımızdan olalım.” tarzı şeyler söylerim. Ani bir gazla Kamil Koç’tan bilet aldık. Çağan bir sürü kişiye mesaj yolladı, en sonunda üç günlüğüne ailesiyle beraber ilçe dışına çıkacak arkadaşının evini buldu. Böylece yatacak yeri de ayarlamıştık.
    ···
    1. 1.
      -1
      balıkesir edremit mi?
      ···
  12. 12.
    +23 -1
    Otobüste sürekli espriler yapmasına rağmen ne dediğini bayık konuşma şekli ve ince ses tonundan dolayı anlamadığımız muavin, durmadan ağlayan 2-3 yaşlarında bir velet, sanki kış uykusuna yatmışçasına horlayan göbeli adam, yol boyunca manitasıyla konuşan maymun sesli ergen kız eşlik etti. Muavin espri yaparken nezaketen gülüyorduk. Bizimle sürekli konuşmaya çalışıyordu. Baktık rahat bırakmayacak otobüste bulunan takmayın beni diye acı çeken eski kulaklıkla müzik dinlemeye başladım. Gene de horlama ve ağlama sesini duyuyordum. Servis başladığında otobüs fazlasıyla sessizleşti. Bebeğin çıkardığı ses çok azaldı. Ergen kızın gözü keklerde kaldığı için sevgilisine sessizce evet-hayırlı cevaplar vermeye başladı. Muavin bizi sevdiği için fazladan eti cin ve kek verdi. Bu sesizliği huzur bulmak için iyi değerlendirdim. Bebeğe sinirli sinirli baktım, benden korkup annesine söyledi. Annesi bana döndüğünde gözlerimi pencereye diktim. Tekrar bebekle ilgilendiği sırada sinirli bakmalarıma devam ettim. Horlayan adam tekrar uyuyacakken sola dönerse “ımğğğğhy” sağa dönerse “aahhhrrrrt” gibi tuhaf sesler çıkardım. Ergen kıza da gözlerimi kırpmadan, ağzım açık şaşkın bir vaziyetle uzunca bakınca bahane bulup telefonu kapattı. Bana kaçamakça baktığında sapıkça gözükmemek için masumca öpücük yolladım. Otobüsteki gürültü ciddi derece azaldı.
    ···
    1. 1.
      +2
      zütü yere yakın olandan korkacan amk bu ibişi görsen efnedi dersin meğer içten pazarlıklı bir zütelek
      ···
  13. 13.
    +20
    Akşam olduğu için liseye gidemezdim. Çağan’ın lise arkadaşları bizimle buluşmak için mesaj atmıştı. Bense karnım ağrıyor, eczaneden ilaç alıp arkanızdan geleceğim ayağı yapıp Bihter’in evinin olduğu mahalleye gittim. Otobüste konuşurken Bihter'in evinin oralarını az biraz öğrenmiştim. Sokaktaki ve parktaki veletlere fotoğrafını gösteriyordum. 20’den fazla çocuğa sordum bilmiyorlardı. Bazıları polis sandı. Daha sonra bin bir velet geldi “Abi kim o kız tanıdık mı?” diye sordu. Hayır.” cevabını verdim. “huur mu yoksa abi? Eğer öyleyse anında buluruz.” dedi. Muhtaç kaldığımda çocuklar bile taşak geçiyordu. Sırf çabuk bulmak için huur diyecektim ama sonra kızın adını çıkarıp dayak yeme oranım artar diye düzgünce soruşturmaya devam ettim. En sonunda biri tanıdı. Cips karşılığında eve kadar zütürdü. Parayı verdikten sonra koşarak ayrıldı. Bihter Tokinin yaptığı dubleks evlerde oturuyormuş. Fakirlik triplerine girerek yürüdüm. Bir kadın sesi duydum. Gitar çalıp, ince sesiyle yabancı bir şarkı söylüyordu. Kalbim birden hızla çarpmaya başladı. Bu heyecan sırasında hangi şarkıyı söylüyor anlayamadım. Acaba o muydu diyerek pencerelere baktım ama göremiyordum. Evin bahçesine de durduk yere girersem rezil olma dururum vardı. Hem benden nefret ediyor olabilirdi. Belki sevgilisine şarkı söylüyor olabilirdi. Kızı görmek adına evin çevresinde defalarca dolaştım. Bahçedeki gri parmaklıklardan gittikçe daha fazla nefret etmeye başladım. Hava kararmaya başladı. Başka evden çıkan, markete iki kere gidip gelen yaşlı teyze bana şüpheyle bakıyordu. Gençler tuhaf tuhaf bakıyordu. Bütün bu yaptıklarım ne kadar aptalca şeyler diye düşündüm. Gene kendime acıdım. Bu sırada kapının sesini duydum. Hemen saklandım. Evden turuncu saçlı bir kız çıktı ama Bihter’in kardeşiydi. Telefonum çaldı. Bir sürü cevapsız çağrı ve mesaj vardı. Hayal kırıklığına uğrayarak Çağan’ın yanına gittim. Bihter’in okulunun bahçesinde içmeye başladık. Millet sarhoş olunca eğleniyor fakat ben hüzünleniyordum. Bu durumumu belli etmemek için arkadaşlara espriler yapıp kendimce komik, onlara göre malca davranışlarda bulunuyordum. Herkes başka bir aleme daldığında sarhoşluğun etkisiyle kafamda Bihter'in hayalini canlandırıyordum. Msn’de pipisini sallayanın gerizekalının arkadaşım olduğunu söylüyordum. Böylece benle barışıyordu. Tatlı tatlı sohbet ediyorduk. Gülümseyerek bana bakıyordu. Sanki dünya bizim için var olmuş gibi neşeli sohbet ediyorduk. Fakat gene içimdeki ses konuşmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Kardeş gerçek mi bu 😄
      ···
  14. 14.
    +27 -1
    “Hahaha bira kokusunu aldığında ve ay ışığını gördüğünde her zaman başını orta parmağına dayayıp saçma hayallere dalıyorsun aptal. insan bir kere kendi yeteneğini keşfedince, sadece dinle, sanatla ve hizmetle tatmin olur. Böyle boş şeylerle değil. O kızı bulsan bile yüzüne bakmayacak. Hatta tanımamış gibi davranacak. Anca kendini hayallerle avutmaya çalışırsın. Çocukken de hayalperesttin. Dünyayı yok etme amacı olan ve Bihter’i kaçıran işgalci uzaylıları öldürüyordun, bütün dünya sana hayran oluyordu. Fenerbahçe’ye şampiyonlar ligini kazandırıp efsane oluyordun, taraftarlar sana hayran oluyordu. Türkiye A Milli Takıma Dünya Kupasını kazandırıyordun, halk senin sayende coşku ve mutluluk duyuyor. Türkiye’ye başbakan olup bütün sıkıntıları çözerek adeta iskandinav ülkeleri gibi kalkındırıyordun, halk seni çok seviyordu. Eğlenceli, komik, yeri geldiğinde insanların daha önce farkına varamadığı hisleri anlatan film çekerek Oscar’ı kazanan ilk Türk sen oluyordun, böylece insanlar sana saygı duyuyordu. Bihter’le dünya turuna çıkıyordun ve keşfedemediğiniz yeni hazlar yaşıyordunuz, böylece o seni çok seviyordu. Dünyayı kurtaracak gücün yok. Futbola karşı yeteneksizsin ve fiziğin yetersiz, istediğin kadar çabalasan da hiçbir zaman yeterli olmayacak. Toplumu ve insanları anlayamadığından siyasi liderde olamazsın, hemen ezilip yok olursun. Her şeyiyle muhteşem bir film çekme işini dünyada sayılı kişiler yapar, o maliyetli ve zor işi başaracak donanımın yok. Dünyayı gezecek kadar zengin değilsin. Bu sonu gelmez hayallerinin kaynağı Bihter'le yakınlaşmak ve toplum tarafından saygı gösterilmek istemenden kaynaklanıyor.” Bu rahatsız edici cümlelerin kesilmesini istememe rağmen, o dalgacı sesiyle konuşan kişiyi bir türlü susturamıyordum. Herkese böyle olmaz mı? Kimi kendi kendine konuşur, kimine gerçekleri bir dış ses anlatır.
    ···
  15. 15.
    +22
    “Hahaha aptal senin bu halini gördükçe keyifleniyorum. Boşuna lisede arkadaşların seninle dalga geçmiyorlardı. Boşuna mahallede serseriler sana bela olmuyorlardı. Çünkü sen aptal eziğin tekisin. Çocukken de bütün sıkıntılarını hayal aleminde atlatmaya çalışıyordun, şimdi de. Gençliğin gidiyor ve sen hiç yaşayamıyorsun. Yetişkinlikten ölümüne kadar geçen sürede de yaşayamayacaksın. Bulunduğun konuma bak. En çok zaman geçirdiğin şey olan fanı bozuk bilgisayarının durmadan sesini çekiyorsun. Dandik telefonunu kızlara göstermekten çekiniyorsun. Kıyafetlerini daha iyi seçmeye çalışsan da hala ucuz duruyorsun. Çocukluğundan kalma eziklikten dolayı duruşun bozuk ve dik duramıyorsun, kafan hep yere yakın. Özgüvensiz ve sıkıcı birisisin. Bütün bu ekgiblerini komiklik yaparak atmaya çalışıyorsun ama komikte değilsin, eğlencelide. Kendince iyi niyetli birisi olabilirsin ama insanlar senin beynine değil dış görünüşüne bakar.”

    Bu sesi susturmak ve sonucu ne olursa olsun yaşamak adına küçük bir adım atmak için Bihter'i bulmalıydım. Ortamdaki dalgınlık yavaş yavaş ortadan kayboluyordu. Evlere dağılmadan önce çarşıda gezmeye karar verdik. Sokaklarda, caddelerde yarın gösterime girecek sirk gösterisinin bir sürü afişleri bulunuyordu. Nedense içimde Bihter'in de orada bulunacağına dair kıpır kıpır bir his oluştu.
    ···
    1. 1.
      -1
      kimse kimseyle dalga geçemezs erseriler bela olamaz bunu meşru gören tecavüzü de meşru görüyordur

      ayrıca malın tekisin amk düşünce biçimin yanlış derinlikli biri değilsin genel kültürün sıfır
      ···
  16. 16.
    +20
    Anlık heyecanın verdiği mutlulukla dünya kısa süreliğine de olsa daha güzel geldi. Yürümek ve insanların arasında olmak hiç beklemediğim derecede keyifli bir hale dönüştü. Fakat bu mutluluk gene aksilik çıkması sebebiyle kısa sürdü. Çağan'ın arkadaşı çoktan şehir dışına çıkmıştı. Anahtarı ise tanıdık marketçiye bırakacaktı amaunuttu. Çağan lisedeki arkadaşlarını arasa da telefona çıkmıyordu, kesin sızmışlardı. Pansiyona da para versek sirke gitmeye, içmeye, yemek yemeye paramız olmayacaktı. Mecburen dışarı da yatacaktık. Betonluk alanda uyuyamazdık. Park gibi alanlarda serseriler ve ayyaşlar bulunuyordu, kesin musallat olurlardı. Kimsenin olmadığı çimenlik bir alanda yatmalıydık. Çağan nezarethane dışında başka bir seçenek bulamadı. Ardından aklıma Bihter'in evinin oraları geldi. Şehrin dış tarafında kaldığı için kalabalık değildi ve bu sebeple çimenlik alanlarda fazlasıyla vardı. Oraya kadar yürüyerek gittik. Çağan'da şansıma Bihter'in evinden gözükeceğimiz taraftaki boş alanı beğendi. Zaten bu fikir benimde aklıma bu boş alandan dolayı gelmişti. Ona evdekiler bizi görüp şikayet edebilir gibisinden bir şeyler geveledim. Çağan hiç takmadan gazeteyi serdi yattı. Bense gözükmemek için ağacın arkasına doğru uzandım. Bir yandan yerin çok rahatsız olması bir yandan da Bihter'in beni böyle görme ihtimali sebebiyle saatlere uyuyamadım. Zaten akşam saatlerinde mahalleli bana çok tuhaf bakıyordu, birde sabahladığımı görseler kötü şeyler olabilirdi. Çağan ise çoktan sızmıştı.
    ···
  17. 17.
    +17 -1
    Güneş ışığı yüzüme vuruyordu. Her yerim ağrıdığı için takmadan uyumaya devam ediyorum. Tam içim geçmişken dürtüldüm. “Dürtme be dıbına koyduğum.” dedim. “Gençler ağzınızı toplayın.” diye gür ve kendinden emin bir ses duydum. Korkudan hemen kalktım. Karşımızda kalıplı bir polis memuru vardı. Çağan’da hemen kalktı. Saate baktığımda ise öğlen 3’ü gösteriyordu. O saate kadar soyulmadan, tecavüze uğramadan yatmamız iyi bir haberdi. Polis şikayetin geldiğini, neden buralarda bütün gün vakit geçirdiğimi sordu. Bense durumumu az önceki sayfaların kısa bir özetini dürüstçe anlattım. Sokak serseri yerine öğrenci olduğuma inanması için kimliğimi gösterdim. “Oğlum manyak mısınız siz? Tanımadığın bir kızı aramak için buralara gelinir mi? Bizi de uğraştırıyorsunuz böyle işler yüzünden. Mahalleli sizden çekinmiş. Yatmayın burada bir daha.” dedi. Bizde “Tamam abi.” diyerek çarşıya doğru yürümeye başladık. Ardından polis arabası durdu, bizi çarşıya kadar bıraktı. Buna rağmen liseye vaktinden gidemedik. Öküz gibi uyumamız yüzünden en küçük görevi bile yapamadık.
    ···
  18. 18.
    +14
    Akşam sirke gittiğimde her yer tıklım tıklım doluydu. Aslanlar, filler vs yoktu. Onun yerine sihirbazlık gösterisi yapan adam, şovları tanıtıp sunan kadın, esnek hareketler yapan bir kız, küçük maymun, papağan vardı. Etrafta 3-4 tane turuncu saçlı kız gördüm. Hepsinin yanına gittim ama hiçbiri Bihter değildi. Buna rağmen içimde onu görme ihtimali bir türlü sona ermiyordu. Tam o esnada bir kadın bana “Burak.” diye seslendi.
    ···
  19. 19.
    +17 -1
    Arkamı döndüğümde ise Bihter’in annesini gördüm.
    Şaşkınlıkla “Hocam beni nasıl tanıdınız?” diye sordum.
    “En zeki öğrencilerimden birisini unutmam tabii ki de.”
    Herkes bana gerizekalı, aptal, beyinsiz gibi şeyler söylerken hocam bana zeki dedi. ilk defa birinin beni övmesine mi şaşırayım, aradan on sene geçmesine rağmen tanımasına mı şaşırayım bilemedim. Nasılsın gibi sorular ve şaşırma durumundan sonra aradan seneler geçmesine rağmen beni nasıl tanıdığını sordum. Bihter’in bana fotoğraflarımı gösterdiğini söyledi. Ardından üniversiteyi kazandım diye tebrik etti. O sözü duyduğumda heyecandan dolayı içimde sanki ateşler çıkmaya başladı, kollarım ve bacaklarım yandı. Bu yanma hissi kötü değil, iyi hissettiriyordu. O gazla koşarak istanbul’a bile gidebilirdim. Yerimde zor duruyordum. Olabildiğimce sakin bir şekilde konuşmamızı sürdürdüm. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık bölümünü kazandığını, Kadıköy’de bir arkadaşıyla evde kaldığını söyledi. Hocam bana gururla baktığı için sebepsizce gülümsüyordum. O an annem olmasını istedim. Çünkü annemle babam, bu kadının on dakikada gösterdiği ilgiyi yirmi iki senede göstermemişti. Onların amacı beni en kısa zamanda mezun edip ellerindeki maddi yükü azaltmaktı.
    ···
    1. 1.
      -2
      karı senle taşak geçmiş amk aptal, beyinsizi
      ···
      1. 1.
        +3 -2
        Oğlum hocan annen olursa bihter nasıl yapıcan lan insan hiç kardeşine töbe töbe
        ···
  20. 20.
    +17 -1
    O gecede karşılaşamamıştık. Edremit’ten ayrılacaktık fakat cebimize baktığımızda sadece 100 lira vardı ve bu yeterli değildi. Bankamatiklere gittiğimizde ise ikimizde de gram para yoktu. Telefonlarımızda şarjda olmadığı için ailemizi arayamadık. Gerçi aradığımızda da ne diyecektik ki? Para yollamalarını istemiyordum zaten. Ne yapıp ne edeceğiz diye düşünürken Çağan otostop çekmeye başladı. Kadın sürücüler varken parmağını kaldırıyor, erkekler geçerken indiriyordu. O an bir adam durup “Gençler yolunuza kadar bırakayım.” dedi. Çağanda “Yok abi sağol.” cevabını verdi. Delirmeye başladım “Lan manyak mısın oğlum neden binmedik adamın arabasına.” dedim. “Bari otostop çekeceğiz bari bir kadının arabasına binelim.” dedi. “Lan saçımız başımız dağılmış. Terden kokuyoruz. 31 çekerken bile peçete bulamadığından penisini yapraklara silen birisi kadının arabasına nasıl binecek? Türkiye lan burası. Sanki istanbul’a gidecek arabayı bulduk, üstüne seçim yapıyoruz.” Otostop çekmeye devam ettik. Yüzümüzü gören şoförler neredeyse ters yola girecek şekilde direksiyonu kırıyordu. Aradan iki saat geçtikten sonra zar zor bir herifin arabasına bindik.
    ···