1. 152.
    0
    devamı nerde bin?
    ···
  2. 151.
    0
    anan yerinde yoktu...
    anan yoktu...
    anan yoktu...
    tekrar baktım
    yoktu anan.
    anan yoktu.
    yok.

    Hikayeyi devam ettirsene oç
    ···
  3. 150.
    0
    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  4. 149.
    0
    yukarı.
    ···
  5. 148.
    0
    reserved
    ···
  6. 147.
    0
    hadi lan hızlı yaz oç
    ···
  7. 146.
    0
    oğlum böyle bir hikayeniz olsa ilk entryleriniz bununla alakalı olur kurup kurup korkutuyorsunuz bizi amk
    ···
  8. 145.
    0
    bu ne haco ya bı yazamadın amk
    ···
  9. 144.
    0
    sonu nasıl bitiyo söyler misin? tşk by
    ···
  10. 143.
    0
    seri seri.
    ···
  11. 142.
    0
    en alt kata indik sonunda damlama ve gıcırtı sesleri eşliğinde.

    kolonları döndük, tam "oh be çıkışa geldik" dedim içimden

    ama gelmemiştik.

    neden mi?

    kapı yerinde yoktu...

    kapı yoktu...

    kapı yoktu...

    tekrar baktım.

    yoktu kapı.

    yoktu.

    yok.

    • **
    ···
  12. 141.
    0
    iyi gidiyo aferin lan
    ···
  13. 140.
    +1
    ayak uçlarıma basa basa mıstığı takip ediyordum.

    apartmandan yağmur sesleri gelmeye başladı.

    "gulk... gulk... gulk... "

    daha çok musluk sesi gibiydi.

    açık kalmış, 3 saniyede bir damla düşüren musluk...

    daha sonra gıcırtılar gelmeye başladı.

    kapı gıcırtıları. adeta kulak tırmalıyordu.

    kendimi zombiland'da gibi hissediyordum.

    sanki sonsuz bir labirentteyiz de, çıkışı arıyormuşuz gibi.

    son adımı da atmıştık, artık bir kat kalmıştı ve apartmandan çıkıp kurtulacaktık.

    ama işin daha ilginç ve korkutucu tarafı, aslında ödlek biri olan mustafa'Nın önden sakin sakin hiçbir şey duymuyormuş gibi konuşmadan ve sessizce ilerlemesiydi.

    yeniden aklıma takıldı o cümle
    "onları rahatsız ediyor, bu eve getirme onu bir daha... "

    • **
    ···
  14. 139.
    +1
    mustafa'ya baktım, bana baktı ve kafa sallarcasına bir işaret yaptı.

    derhal çıktık evden. kapıyı hızlıca çekerek.

    kış saati hesabı, hava erken kararıyordu.

    tam ikindi vakti diyebiliriz. hafiften karanlık çöküyordu.

    apartmana adımı attık.

    sensörler yanmıyordu, ileri-geri yaptım.

    yanmadı.

    mıstığa: "dıbına koyim ya, dıbına koyim noluyo!" dediğimi hatırlıyorum.

    mıstık çakmak yaktı "düş arkama" diyerek basamakları inmeye başladı.

    korkudan ölecek gibiydim, kalbimin atışları adeta bateri gibiydi.

    ilk katı iniverdik...

    önümüzde 2 kat daha vardı...

    • **
    ···
  15. 138.
    0
    öncelikle beni bilen bilirden sonrasını okumadım, okumam
    ···
  16. 137.
    0
    mutfağa tekrar dönüp bir su aldım dolaptan.

    yüzüme döktüm suyu direk, içmedim.

    neler oluyordu, anlayamıyordum.

    derken salonun kapısı açıldı ve mıstık yanıma girdi.

    "hadi çıkalım birader." dedi.

    az buçuk duyduklarımı hiç çaktırmadan: "oğlum demedin mi iklime teyze bi çözüm bulur diye?"

    gözlerimin içine baktı: "çıkalım sezer, hemen hem de."

    mustafa'nın hareketleri tuhaftı. neredeyse evden kovacaktı beni çocukluk arkadaşım.

    "iyi madem" dedim. antireye geçtik.

    ayakkabılarımı giyerken, duvarda asılı duran çerçeveyi fark ettim.

    hafif bir oynama yaptı. kafamı başka tarafa çevirdim.

    eğilerek ayakkabılarıma baktım.

    tekrar kafamı kaldırdığımda çerçeve ters dönmüştü.

    ...

    ...

    ...

    • **
    ···
  17. 136.
    0
    Rizörvöd
    ···
  18. 135.
    0
    rezerved
    ···
  19. 134.
    0
    bu gece de mi uyayamıycaz aq
    ···
  20. 133.
    0
    reserved
    ···