1. 26.
    +1
    mehmet amca kuran'ı bıraktı, yanıma gelip bir şeyler okudu.

    "iyi misin oğlum?" diye sordu.
    "ben iyiyim de, ne oldu onu anlayamadım." diyerek hasan abiye baktım.

    korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

    "abi iyi misin?" diye sordum.
    "ben iyiyim sezerim, sen nasılsın asıl?" diye sordu.

    "iyiyim de neden bıraktınız beni, niye kaçtınız" diye sordum mustafa'ya.

    ve anlatmaya başladı mıstık...
    ···
  2. 27.
    +1
    "hadi dıbınakoyim hadi." deyiverdim apartmanın içerisinde.

    merdivenin başından bana baktı... baktı... koşarak kaçıverdi merdivenlerden!
    peşinden koştum, kapı çıkışına kadar. aramızda 1 metre var ya da yok. kapıyı açtı ve gitti.

    binanın girişine doğru koştum, giriş yolunu geçtikten sonra.

    karşıya bir baktım park ettiğimiz yerde mustafa, hakan ile muhabbet ediyor kapı önünde.

    yanlarına gittim, hakan'a selam verdim. o da gidiyormuş zaten, tekrar selamlaştık

    mustafa'nın koluna girdim. içimdekileri anlatmalıyım, kargalar, neden koşup gittiği ama en yakın arkadaşımın bana deli, şizofren muamelesi yapmasını istemiyordum.

    sadece şunu sorabildim.
    "niye bu kadar beklettin dıbınakoyim?"

    cevapladı: "lan aşağı indim anahtarı alıcaktım, hakan'ı görünce ayıp olmasın diye kaldık orada kitlendik muhabbete."

    anlaşılan o ki, merdivenlerin başında gördüğüm durum aynı hasan abiyi mutfakta görmem gibiydi.

    ya şizofreni belirtisi ya da gerçekten ifritlerin oyuncağı olmuştum...

    • **
    ···
  3. 28.
    +1
    mutfağa oturduk yine, dayanamadım bu kez.

    "birader susayım susayım diyorum olmuyor. sizin evde bir şeyler var, ama tam olarak ne ben de bilmiyorum. sen ne zaman ortalıktan kaybolduğunda bir dolu şey oluyor. bahçeli'de de aynısı oldu. yanımdan ayrıldığın anda sıkıntılara giriyorum, saçma sapan şeyler görüyorum."

    mustafa halime acımış olacak ki sırtımı sıvazlayarak "halledicez bro, her şeyin sorumlusu benim. almamalıydım dün seni, olaylardan çok etkilendin. hepsi benim hatam" deyiverdi.

    sinirlendim: "lan ne etkilenmesi, birebir gördüm diyorum. dün başıma ne taklar geldiğini sen söyledin gerizekalı. hadi etkilendim diyelim dünki olanlar ne?"

    mustafa standart iç çekmelerinden birisini daha gerçekleştirdi. ve lafa girdi.

    "gerçeği söyleyeyim mi?"

    tuhaf bir bakış attım mustafa'ya

    "??"

    "aslında dün hiçbir şey yaşanmadı."

    • **
    ···
  4. 29.
    +1
    "ne demek yaşanmadı oğlum, ne diyorsun?"

    "sabah seni hastane ziyaretine geldim. 3 haftadır yatıyordun, yeni kalktın. doktor da ne diyorsa, ne kurguluyorsa kafasından gidin. onaylayın. sakın zıt cevap vermeyin, söylediği ne ise olmuş gibi hareket edin dedi bize."

    PiS PiS BAKtım mustafa'ya.

    devam ediyordu.

    "konya yolu üzerinde tepetaklak oldu araban, perte çıktı. haberlerde 1.5 haftadır sen konuşuluy... "

    cümlesini tamamlamadan elimin tersiyle ağzına BiR tokat vurdum.

    canı yanmadı şerefsizin, aksine gülmeye başladı.

    "ciddi ol lan iki dakika!" diye serzenişte bulundum.

    "annem gelsin hele, halledicez birader.
    ben de çok üzülüyorum yemin ederim.
    ama sana kardeş sözü, halledicez için ferah olsun. hem ben ne deyip de bugüne kadar yapmadım şerefsiz?" diyerek güven verdi bana.

    oturup poğaçaları yedik. sonunda bir şeyler yiyebildik...

    • **
    ···
  5. 30.
    +1
    ayak uçlarıma basa basa mıstığı takip ediyordum.

    apartmandan yağmur sesleri gelmeye başladı.

    "gulk... gulk... gulk... "

    daha çok musluk sesi gibiydi.

    açık kalmış, 3 saniyede bir damla düşüren musluk...

    daha sonra gıcırtılar gelmeye başladı.

    kapı gıcırtıları. adeta kulak tırmalıyordu.

    kendimi zombiland'da gibi hissediyordum.

    sanki sonsuz bir labirentteyiz de, çıkışı arıyormuşuz gibi.

    son adımı da atmıştık, artık bir kat kalmıştı ve apartmandan çıkıp kurtulacaktık.

    ama işin daha ilginç ve korkutucu tarafı, aslında ödlek biri olan mustafa'Nın önden sakin sakin hiçbir şey duymuyormuş gibi konuşmadan ve sessizce ilerlemesiydi.

    yeniden aklıma takıldı o cümle
    "onları rahatsız ediyor, bu eve getirme onu bir daha... "

    • **
    ···
  6. 31.
    +1
    Sapanımı getirin çabukk!!
    ···
  7. 32.
    +1
    "gece yaşadıklarına rağmen sabah gayet iyiydi,
    öğlen tuvalete girdi; çıktı bir tuhaf oldu."

    mustafa sordu "ne oldu ki gece?"

    irem ablanın ağzından:

    "sabah uyandığında 1.5 saat boyunca ağladı, korkudan saçlarının büyük bir kısmı dökülmüştü. bir avuç saç topladım yastıktan. anlattığına göre, gece saat 3 gibi uyanmış. daha doğrusu uyandırılmış. ben uyuyormuşum. kafasını bir kaldırmış siyahlara bürünmüş, yüzü kırmızı iri yarı bir adam. tavana değiyormuş boyu. "haydi gidiyoruz... " demiş buna. korkmuş istemsiz şekilde "ben bir yere gidemem benim karım, çocuğum burada." demiş. bu sefer adam "fazla uzağa değil, çatıya çıkacağız." diye cevaplamış.
    ···
  8. 33.
    +1
    hasan "benim yükseklik korkum var, gelemem." cevabını verince
    "o zaman ne yapıcaz?" diyerek kahkaha atmaya başlamış. o sırada beni uyandırmaya çalışmış, dürtmüş dürtmüş kalkmamışım. adam yine konuşmuş "uyandıramazsın, uğraşma boşuna." ve daha yüksek hışımla devam eden kahkaha...

    daha sonra yavaş yavaş duvarların kenarları dikkatini çekmiş, her duvarın köşesinden siyah bir hüzme yükselmeye başlamış ve kahkahalar artmış. yeni sesler eşliğinde...

    bunu tavana kadar kaldırmışlar, korkudan her yeri tırmalamış.

    "bırakın peygamber'in aşkına bırakın." diye bağırıyormuş, kahkahalar devam ediyormuş.
    daha sonra "siz de allah'In kulusunuz ben de, allah aşkına bırakın" dediklerinde her şey eski haline dönüvermiş, oynayan çerçeveler, uçuşan perdeler, duvar kenarlarındaki siyah hüzmeler... "

    şimdi bana inanmayacaksınız, diyeceksiniz ki "pgibolojiktir o, karabasan gelmiştir."

    benle gelin."

    irem abla bizi yatak odasına zütürdü.
    parmağı ile işaret etti tavanı...
    ···
  9. 34.
    +1
    içeri girdiğimde burnuma gelen pis bir lağım kokusu hissettim.
    iyi de irem abla temiz insandı, bu evin pis kokusu da neydi? yadırgadım kendimce.

    "hem leş gibi sarhoş olmuş, hem de şu evin kokusuna bak." dedim kendi kendime.

    oturduk, irem abla anlatmaya başladı...
    ···
  10. 35.
    +1
    evet, görüyordum...

    tavanda tırnak izleri vardı. bildiğiniz tırnak izleri...
    hasan abinin anlattığı gibi, tavana kaldırılma olayı gerçekti.

    gözlerimle gördüm ve inandım.
    aklımın bir ucu "kendisi çıkıp tırmalamıştır." dese de;
    tavan boyunun 2.5 metre olması, yatağın üstüne çıksan dahi (1.85 olmama rağmen) boyunun o tavanı tırmalamaya yetmeyeceği kesindi, hem de çok...

    içim buz kesti korkudan, "hasan abi nereye gitti?" deyiverdim korkudan.

    irem abla "annemi görünce tuvalete kaçtı"

    adam tuvalette, akıbetinin ne olduğu belli değil
    biz evde dolaşıyoruz, içimi iyice korku sardı.

    mustafa zaten bembeyaz, eve girdiğinden, hatta beni kapının önünden aldığından beri neredeyse hiç konuşmamıştı.
    ···
  11. 36.
    +1
    iklime teyze konuşmaya girdi. "bize zütürelim, baban baksın bir."
    irem abla kafa salladı. geçtik tuvaletin oraya, kapıyı tutuyor sıkıca içeriden.

    "aç hasan abi biziz" dedi mustafa. yavaşça kafayı uzattı.
    gayet normal şekilde "oo mustafa hoşgeldiniz, hayırdır bu saatte?" deyiverdi.

    dumur olduk iyice.
    yarı burada, yarı değildi diye düşündüm.

    girdik koluna, salona doğru zütürüyoruz.
    ama zütüm yok yani, yusuflamaktan yerinden çıkıp yuvarlanıp gitti bir yerlere, bilmiyorum.

    iklime teyzeyi görünce bağırmaya başladı "onu zütürün burdan" diye.
    iklime teyze "tutun sıkıca tutun!" dedi ve mustafayla biz sıkıca kollarından tuttuk.

    arapça bir şeyler söyleyerek hasan abinin sırtını okşadı, adamın sesi kesildi.

    "hemen bize gidelim." dedi iklime teyze.

    çıktık demetevlerden, çankaya'ya doğru yola. gece saat 03.00...
    ···
  12. 37.
    +1
    hava buz gibi, rüzgar esiyor.
    soğuk yüzümüzü kırbaçlıyor neredeyse...

    mustafa "şu bina" diye eliyle işaret etti.
    "tamam girelim haydi" dedim.

    demetevleri bilir ankaralı arkadaşlar, binalar eskidir.
    revizyona ihtiyaç duymayan ev sahipleri de dahil olunca
    virane binaları sıklıkla görebilirsiniz. o binalardan biri işte...
    bina 3 katlı, ama 2 katlı müstakil gibi bir görünümü var.

    en üst kat 13 numara imiş. yavaş yavaş çıkıyoruz.
    mustafa ile iklime teyze yavaşlamaya başladı.

    başta garipsedim, ama merdivenleri çıkmaya devam ettim.
    onlar arkamdan çıkmaya başladı.

    en üst kata tırmandığımızda tam olarak taklit edemeyeceğim.

    şöyle bir ses duydum. en sevdiğim insanın ölüsünü göreyim ki...

    http://vocaroo.com/i/s0OkWx3RJ4ol
    ···
  13. 38.
    +1
    tutar bu devam
    ···
  14. 39.
    +1
    aşağıya indim, arabanın içinde bekliyordu mustafa.
    bindim arabaya "hayırdır noldu?" diyecektim ki arabanın arkasında iklime teyze (mustafa'nın annesi) dikkatimi çekti. arka koltukta ağlayarak arapça bir şeyler söylüyordu. "noldu birader?" diye sendeledim. "ya bizim enişte'nin sıkıntıları varmış, oraya gidiyoruz."

    ankara'da oturanlar bilir.
    çankaya'dan - demetevlere gideceğiz.

    ablası ve eniştesi demetevler'de oturuyor.
    gazı kökledik, yollar da boş
    gidiyoruz.

    20 dakika kadar sonra evlerinin önüne geldik...
    ···
  15. 40.
    +1
    mustafa 1.83, ben 1.85, altımızdaki adam 1.60 ve ufak bi abimiz.

    mehmet amca hızlandıkça, yavaş yavaş altımızdan kalkıveriyordu ufacık adam...
    birden ayağa kalkıverdi, bağırıyordu kendi kendine. öldürecekti bizi kesin!
    sol koluyla vurduğu gibi iklime teyzeyi koltuğa fırlattı. mustafa boynuna sarıldı, mustafayı sırtından attı. gözümün içine bakarak, kolumu büktü.

    o acıyla yere düşüverdim...

    mehmet amca sanki olaylardan habersiz gibi sesli sesli okumaya devam etti,
    üstüne doğru yürüyordu mehmet amca'nın.

    kesin boğacak, öldürecekti...
    ···
  16. 41.
    -1
    seni bilmez olur muyuz panpa sen tam bir huur çocuğusun.
    ···
  17. 42.
    +1
    bir turizm firmasının çağrı merkezinde çalışarak hayatımı idame ettiriyorum. iş çıkış saatlerim yoğun olduğu günlerde 23.00 - 23.30'u buluyor. o günlerden biri. yorgun argın işten çıktım, eve girdim. kız arkadaşımla da papazız o zamanlar, ona hatalarını, yapmaması gerekenleri anlatmaya çalışırken saat 01.30 olmuştu. telefonum çaldı. "allah allah kim lan bu saatte?" diye telefonu elime aldım. baktım ki mustafa arıyor...

    mustafa benim 12 senelik arkadaşım, liseden beri beraberiz. en sıkı dostumdur.
    ···
  18. 43.
    +1
    mustafa arabayı sürüyor. sağında ben varım, arkada iklime teyze, irem abla ve hasan abi.

    içim tedirgin... adamın ne olduğu belli değil ve arkamızda oturuyor. adam mustafaya bir saldırsa, araba yuvarlanacak. 130-140'la gidiyoruz. arapça'dan her zaman korkarım, iklime teyze de arkamda arapça bir şeyler fısıldayıp duruyor. muhtemelen dua ediyordu. kafamı hafiften çevirip hasan abiye baktım. hani birisi senden nefret eder de, kin dolu bir bakış atar ya? kaşları çatık bana bakıyordu. hemen kafamı çevirdim. dua da fazla bilmiyorum, fatiha'yı biliyorum sadece. korkudan onu okuyuverdim. içimden sürekli bismillah deyip duruyorum.

    sonunda mustafagilin evinin önüne geldik... saat 03.30'tu...
    ···
  19. 44.
    +1
    midem o kadar boş ki kusamıyorum, öğürüyorum tuvalette. aynanın karşısına geçtim, tükürdüm bir dolu. elime yüzüme su vurdum. beynim yanıyor sanki! kafamı musluğun altına soktum, biraz yumuşadı.

    kafamı kaldırıp aynaya baktığımda, arkadaki tuvaletin ışıklarının yanıp söndüğünü gördüm.
    hayır hayır temassızlık değildi.

    KULAĞIMA BiR SES iLiŞTi...

    http://vocaroo.com/i/s0a183WFWsqg

    sesin geldiği yere dönmez olsaydım...

    tuvaletin düğmesi oynuyordu...

    aşağı,
    yukarı,
    aşağı,
    yukarı...
    ···
  20. 45.
    +1
    ekgibsiz ve daha anlaşılır olması açısından:

    mustafa'nın ailesi, benim ailemin tersine aşırı tutucudur. evlerine girdiğiniz anda buğulu bir koku alırsınız. kapının girişinden itibaren her yerde üzerinde allah yazan çerçeveler, arapça yazılar ve iskender hoca dedikleri (internet üzerinde sahtekarlığı aşikar şekilde tespit edilmiş) adamın resimleri ile dolu.

    adam bu arkadaşlar:

    http://www.islamsitesi.ne...nder_ali_mihr-300x228.jpg

    hatta bi aralar bu video popülerdi:

    http://www.youtube.com/watch?v=Opw55OnOemM

    mustafa'nın babası ssk'dan emekli, sakin kendi halinde bir adam.
    annesi ise tamamen kendini allah'a adamış bir insan. gözü başka hiçbir şey görmez.

    evlerine girdiğimde ürkerdim başlarda, sonradan alıştım.
    çünkü evin dört bir köşesine döşenen ses sistemi sayesinde evde sürekli zikir çalardı.
    "allah allah allaaah... " şeklinde

    hatta tam olarak bu:

    http://www.youtube.com/watch?v=vaf-XOjJ6a0

    7/24 çalar. tuvalet ve banyo harici evin her yerinde...
    ···