1. 151.
    0
    hızlı yaz huur cocugu
    ···
  2. 152.
    0
    reserved
    ···
  3. 153.
    0
    "abla ödümü kopardın, aşk olsun." diyerek, çıkış kapısına yöneldim tekrar.

    evin içinde dolaşmak istemiyordum mıstık gelinceye dek.

    keşke evin içinde beklemeye devam etseydim. kapı ilişiğinden, tekrar apartman tavanına kilitlendi gözlerim. yine aynı karga vardı. bu sefer cama tık tık diye vurmak yerine kafasını sağa, sola çevirip duruyordu.

    daha fazla incelemeden arkamı döndüğümde meryem abla bana bakıyordu.

    • **
    ···
  4. 154.
    0
    birden döndüğümü fark edince tuhaflaştı, kafasını çevirdi odaya ve tekrar bana baktı.

    "abla.. bir şey mi oldu?" diye sordum. bana bakmaya devam ediyordu.

    arkamı döndüğüm gibi mustafa'ya çarpmam bir oldu.

    elindeki a-101 poşeti ve poğaça paketi yere düşüverdi.

    "pardon kanka" deyip yerdeki poşeti aldım ve kapıyı örttük.

    meryem abla da tekrar odasına geçti...

    • **
    ···
  5. 155.
    +1
    mutfağa oturduk yine, dayanamadım bu kez.

    "birader susayım susayım diyorum olmuyor. sizin evde bir şeyler var, ama tam olarak ne ben de bilmiyorum. sen ne zaman ortalıktan kaybolduğunda bir dolu şey oluyor. bahçeli'de de aynısı oldu. yanımdan ayrıldığın anda sıkıntılara giriyorum, saçma sapan şeyler görüyorum."

    mustafa halime acımış olacak ki sırtımı sıvazlayarak "halledicez bro, her şeyin sorumlusu benim. almamalıydım dün seni, olaylardan çok etkilendin. hepsi benim hatam" deyiverdi.

    sinirlendim: "lan ne etkilenmesi, birebir gördüm diyorum. dün başıma ne taklar geldiğini sen söyledin gerizekalı. hadi etkilendim diyelim dünki olanlar ne?"

    mustafa standart iç çekmelerinden birisini daha gerçekleştirdi. ve lafa girdi.

    "gerçeği söyleyeyim mi?"

    tuhaf bir bakış attım mustafa'ya

    "??"

    "aslında dün hiçbir şey yaşanmadı."

    • **
    ···
  6. 156.
    +1
    "ne demek yaşanmadı oğlum, ne diyorsun?"

    "sabah seni hastane ziyaretine geldim. 3 haftadır yatıyordun, yeni kalktın. doktor da ne diyorsa, ne kurguluyorsa kafasından gidin. onaylayın. sakın zıt cevap vermeyin, söylediği ne ise olmuş gibi hareket edin dedi bize."

    PiS PiS BAKtım mustafa'ya.

    devam ediyordu.

    "konya yolu üzerinde tepetaklak oldu araban, perte çıktı. haberlerde 1.5 haftadır sen konuşuluy... "

    cümlesini tamamlamadan elimin tersiyle ağzına BiR tokat vurdum.

    canı yanmadı şerefsizin, aksine gülmeye başladı.

    "ciddi ol lan iki dakika!" diye serzenişte bulundum.

    "annem gelsin hele, halledicez birader.
    ben de çok üzülüyorum yemin ederim.
    ama sana kardeş sözü, halledicez için ferah olsun. hem ben ne deyip de bugüne kadar yapmadım şerefsiz?" diyerek güven verdi bana.

    oturup poğaçaları yedik. sonunda bir şeyler yiyebildik...

    • **
    ···
  7. 157.
    0
    hızlı yaz amk
    ···
  8. 158.
    0
    bu ne amk hıkaye nereye gıttı adam gercegı soylerken nıye kahkaha atıyo amk
    sıkerım
    ···
  9. 159.
    0
    önümüzdekileri zıkkımlandıktan sonra, tıkırt diye kapının açıldığını duyduk.

    kapıdan kafayı uzattık, iklime teyze gelmişti.

    elinde poşetler vardı, markete gitmiş.

    hemen elindeki poşetleri alıp, içeri yerleştirdik.

    iklime teyze gözlerimin içine baktı. iyice yaklaştı. yakından baktı.

    "sen korkmuşsun, içinde hala telaş var." dedi.

    ben de cevap verdim. "iklime teyze, devam ediyor her şey." dedim.

    hafifçe gülümsedi.
    sonra suratı normal haline döndü.
    daha sonra kaşları çatıldı.

    içeri geçti hiçbir şey demeden.

    • **
    ···
  10. 160.
    0
    mustafa da annesinin tepkilerini anlamamış olacak ki hemen arkasından gitti.

    ben oturuyordum mutfakta, çay içiyordum ki

    hafiften bir bağrışma duydum. normalde hiç huyum değildir, ama dayanamadım.

    hafiften salon kapısına yaklaşıp, kapıyı dinliyordum.

    "rahatsız ediyor onları, bu eve getirmeyeceksin bundan sonra bu çocuğu."

    bu cümleyi duydum tam olarak. bir şeyler dönüyordu. kötü şeyler...

    aniden omzumda bir el hissettim.

    kalbim o 3 saniyelik dilimde yerinden çıkacak gibiydi.

    arkamı döndüm...

    • **
    ···
  11. 161.
    +1
    arkamda meryem abla vardı, tuhaf bir bakış attı bana.

    kapıyı dinlediğimi fark etmişti.

    bu çok utanç vericiydi, ama içeride de benim hakkımda tuhaf şeyler konuşuluyordu.

    ufak bir tebessüm atarak meryem ablaya, mutfağa geçtim tekrar.

    bilmeliydim. her şeyi bilmek hakkımdı!
    neler oluyordu acaba? "onları rahatsız ediyor, eve getirme onu" da ne demekti?

    ben mustafagili rahatsız etmiyordum,
    ama evde başka misafirler de vardı da benim mi haberim yoktu?

    her şey iyice karışmıştı.

    beynimde tam bir kaos ortamı vardı...

    • **
    ···
  12. 162.
    0
    136.entry
    ···
  13. 163.
    0
    reserved
    ···
  14. 164.
    0
    bu gece de mi uyayamıycaz aq
    ···
  15. 165.
    0
    rezerved
    ···
  16. 166.
    0
    Rizörvöd
    ···
  17. 167.
    0
    mutfağa tekrar dönüp bir su aldım dolaptan.

    yüzüme döktüm suyu direk, içmedim.

    neler oluyordu, anlayamıyordum.

    derken salonun kapısı açıldı ve mıstık yanıma girdi.

    "hadi çıkalım birader." dedi.

    az buçuk duyduklarımı hiç çaktırmadan: "oğlum demedin mi iklime teyze bi çözüm bulur diye?"

    gözlerimin içine baktı: "çıkalım sezer, hemen hem de."

    mustafa'nın hareketleri tuhaftı. neredeyse evden kovacaktı beni çocukluk arkadaşım.

    "iyi madem" dedim. antireye geçtik.

    ayakkabılarımı giyerken, duvarda asılı duran çerçeveyi fark ettim.

    hafif bir oynama yaptı. kafamı başka tarafa çevirdim.

    eğilerek ayakkabılarıma baktım.

    tekrar kafamı kaldırdığımda çerçeve ters dönmüştü.

    ...

    ...

    ...

    • **
    ···
  18. 168.
    0
    öncelikle beni bilen bilirden sonrasını okumadım, okumam
    ···
  19. 169.
    +1
    mustafa'ya baktım, bana baktı ve kafa sallarcasına bir işaret yaptı.

    derhal çıktık evden. kapıyı hızlıca çekerek.

    kış saati hesabı, hava erken kararıyordu.

    tam ikindi vakti diyebiliriz. hafiften karanlık çöküyordu.

    apartmana adımı attık.

    sensörler yanmıyordu, ileri-geri yaptım.

    yanmadı.

    mıstığa: "dıbına koyim ya, dıbına koyim noluyo!" dediğimi hatırlıyorum.

    mıstık çakmak yaktı "düş arkama" diyerek basamakları inmeye başladı.

    korkudan ölecek gibiydim, kalbimin atışları adeta bateri gibiydi.

    ilk katı iniverdik...

    önümüzde 2 kat daha vardı...

    • **
    ···
  20. 170.
    +1
    ayak uçlarıma basa basa mıstığı takip ediyordum.

    apartmandan yağmur sesleri gelmeye başladı.

    "gulk... gulk... gulk... "

    daha çok musluk sesi gibiydi.

    açık kalmış, 3 saniyede bir damla düşüren musluk...

    daha sonra gıcırtılar gelmeye başladı.

    kapı gıcırtıları. adeta kulak tırmalıyordu.

    kendimi zombiland'da gibi hissediyordum.

    sanki sonsuz bir labirentteyiz de, çıkışı arıyormuşuz gibi.

    son adımı da atmıştık, artık bir kat kalmıştı ve apartmandan çıkıp kurtulacaktık.

    ama işin daha ilginç ve korkutucu tarafı, aslında ödlek biri olan mustafa'Nın önden sakin sakin hiçbir şey duymuyormuş gibi konuşmadan ve sessizce ilerlemesiydi.

    yeniden aklıma takıldı o cümle
    "onları rahatsız ediyor, bu eve getirme onu bir daha... "

    • **
    ···