+4
-2
yaşlı bir çinli demirci ustası çırağının sürekli her şeyden şikayet
etmesinden bıkmıştır. bir gün ona bir ders vermek ister ve çırağını tuz
almaya gönderir. hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak, döndüğünde, yaşlı
usta, ona bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler. çırak, yaşlı
adamın söylediğini yapar ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar.
"tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama çırak öfkeyle, "acı" diye cevap verir.
usta çırağını kolundan tutar ve dışarı zütürür. sessizce az ilerdeki gölün
kıyısına giderler ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su
içmesini söyler. söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu
koluyla silerken usta, aynı soruyu sorar:
"tadı nasıl?", "ferahlatıcı" diye cevap verir genç çırak. "tuzun tadını
aldın mı?" diye sorar yaşlı adam, " hayır" diye cevaplar çırağı. bunun
üzerine yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş çırağının yanına oturur ve şöyle
der:
"bak evladım, yaşamdaki acılar da tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. acının
miktarı hep aynıdır. ancak bu acının şiddeti, neyin içine konulduğuna
bağlıdır. acın olduğunda yapman gereken tek şey, acı veren şeyle ilgili
hislerini genişletmektir. onun için sen de artık bardak olmayı bırak, göl
olmaya çalış ."
bu güzel nasihatten üç gün sonra çırak ölür. yaşlı demirci hastaneye koşar
ve doktorlara çırağın ölüm nedenini sorar. doktorların çırağın ölümüne, bir
fabrikanın göle boşalttığı zehirli atıkların yol açtığını söylemesi üzerine
yaşlı demirci:
"hastir beee... "