-
26.
+1devam ediyorum. maskeli beni omzumdan tutunca tir tir titremeye başladım. ama farkettim ki bu o değildi. bu yeşil gözlüydü ve biraz daha kısa boyluydu. bu uğur abinin dükkanına giren ve ara sokakta kovaladığım maskeli adamda değildi. hatta dükkandaki ve ara sokaktaki de aynı kişi değillerdi. vay amk. zaten maskeli adamın dükkandan, ara sokağa o kadar kısa zamanda gitmesi mümkün değildi. beni etkisiz hale getirdi ve yere düşürdü. ardından bir not yazıp üstüme koydu ve hızla gözden kayboldu. notta yazana baktım, görünce ne tepki vereceğimi bilemedim.
-
27.
+1giberim yapcağın işi ama, 1 saatte bir tane kısacık part atıyon
-
28.
+3 -2
OKUYANI gibSINLER
-
29.
+1laptopu naptin kosarken
-
-
1.
0laptop elimde poşetin içindeydi
-
1.
-
30.
0başta şizofrene bağladığımı düşündüm ama evet emin olmuştum. maskelilerden biri beni takip ediyordu. ben çaktırmadan uzaklaşmaya çalıştıkça, o daha çok yaklaştı. sonunda beni yakalayacağını anladım ve bütün hızımla koştum. ardından yine bir sokak arasına girdim. bu sefer maskelilerden biri beni iyi sıkıştırmıştı. kaçacak yerim kalmadığını anladım ve pes ettim. maskeli yaklaştıkça bunun kim olduğunu rahatlıkla anladım.
-
31.
0Trendden düştüğü için yazcağını sanmıyorum.
-
32.
0Birader hizli yaz bak günde 2part atiyosun
-
33.
0Panpa bence artık uydurma olduğunu kabul et önemli detayları sık sık atlıyosun başkaları sorunca cevaplıyosun. Yalan falan da olsa güzel kurguluyosun ona lafım yok ama her hikayenin başında %100 gerçek dediğinde bi gülesim geliyor. Zaten diğer 2-3 hikayem gibi gerçek diyerek başladığında daha nickini görmeden sen olduğunu anladım. Ama yazmaya devam et yalan olduğu apaçık ortada olsa da gayet iyi kurguluyosun sarıyor baya.
-
34.
0final bölümü !!111!1!!!11bir!!1Tümünü Göster
o sırada uzaklardan siren sesleri gelmeye başladı. garsonluk yapan lavuk "lan muallak çabuk ol. polis geliyor." dedi. diğer oğlan "aynen oğlum biraz hızlı ol. polis gibecek belamızı!" dedi. ben gitgide daha çok korkmaya başladım. ada gözleri dolarak "hayır yapma lütfen! onu geçen seneden beri tanıyorum. ona bizim yüzümüzden kıyamazsın. suçlusun ve bu sebeple ona zarar veremezsin." dedi. silahlı bin "ada! sen deathburn'u gerçekten seviyorsun değil mi he!? o yüzden onu vurmamı istemiyorsun. seni kaltak. bu gerizekalıya olan aşkın yüzünden arkadaşlarını mı satıyorsun?" dedi. ada ağlamaklı bir şekilde "lütfen deathburn'un bir suçu yok dedi." fakat muallak beni vurmaya kararlıydı. ada dayanamadı ve beni kurtarmak için çocuğa hızla tekme savurdu. bana yaptıklarının aynısını ona uyguladı. garson bin ve diğer oğlanda ada'ya saldırdı ama ada onların ağzına iyi sıçtı. fakat o muallakyi deviremedi tabi. ama silah yere düştü ve ada erken davrandı. fakat muallak herif bu sefer cebinden sustalı çıkardı. boğazıma tuttu. ada silahı muallak herife doğrultunca "ada sende o cesaret be... bana numara yapma" dedi. tam sustalıyı gırtlağıma sokmak üzere iken bir patlama sesi duyuldu. muallak herif tam kalbinden vuruldu. yavaşça dengesini kaybetti ve yere düştü. ağzından kanlar kustu ve orada öldü. ada ipleri çözdü. ardından ağlamaya başladı. ada'yı perişan gördüm ve ona sıkıca sarıldım. polis sirenleri hala çalıyordu. ada'yı sakinleştirdikten sonra bana baktı. "deathburn çok özür dilerim. ben böyle biri değildim. biliyorsun babam hapiste, annem ise ben 11 yaşında iken polis tarafından vuruldu. babam bir suçluydu. tabi annem de öyle. babam mafyaya çalışıyordu ve bunlar ise babamın adamlarıydı. beni böyle yetiştirdiler ve beni buna zorladılar. ben çok özür dilerim deathburn. seni gerçekten seviyorum. ama buna mecbur kaldım." dedi ağlamaklı şekilde. "ada önemli değil. seni affediyorum ve seni hala seviyorum." dedim. merak ederek "yalnız elektrik işini nasıl hallettiniz?" dedim merakla. ada, ölen adamın telefonunu aldı ve bir uygulama açtı. "onun yaptığı bir uygulamadan" dedi. ardından duvara attı ve telefon parçalandı. dudaklarını benimkilere yapıştırdı ve uzun uzadıya öpüşmeye başladık. polisler olay yerine yaklaştılar. bu sırada ada "deathburn uzaklaşsak iyi olur tatlım." dedi. lamborghini'ye bindik ve hızla uzaklaştık. biz uzaklaşırken komiser cemil abi ve emniyet güçleri yerde dayak yiyenleri tutukluyor, ardından ambulansta ölmüş olan adamı yerden kaldırıyordu. ardından sahilin oraya gittik. bankta tekrar uzun uzun öpüştük. ardından ada "deathburn, sizin mahallenin komiseri cemil abi her şeyi öğrendi. burada durmamın bir anlamı yok. zaten silahta orada kaldı. parmak izinden her şey anlaşılacak. o yüzden buraları terkedeceğim." ben "ada! hayır gidemezsin. sen hapse girsen bile ben seni beklerim! umurumda değil anladın mı? hırsızlık yapmış olabilirsin. ama çok iyi birisin. seni seviyorum." ada "hapse girmek istemiyorum deathburn. çok gencim" dedi. ben "tamam o zaman saklanırsın. ama biz sık sık senle görüşürüz. ben kimseye bir şey anlatmam yemin ederim." dedim. ada "bak deathburn. senden hoşlanıyorum. hatta aşığım. yakışıklı, kaslı, 187 boyunda, tatlı bir çocuk olsan da, artık ikimizin birbirimize veda etme vakti geldi. buradan yurtdışına kaçacağım. lütfen kalbini başka bir kıza kapalı tutma. benden daha iyilerini bulabileceğini inanıyorum. bu son gecemiz sonra ben yurt dışına kaçacağım" dedi. ardından uzun uzun tekrardan öpüştük. ardından boynunda kolyesinin 'daha doğrusu uğur abi tarafında seda abiye alınan ve ondan çaldığı' kolyesinin ekgib olduğunu farketti. ardından cebimden kolyeyi çıkardım. giderken almayı unutmamıştım. ada'nın boynuna taktım ve "giderken benden hatıra olsun güzellik" dedim. ardından ada gülerek "biliyor musun deathburn aslında sen de bu konuda fena sayılmazsın." dedi gülerek. ardından "sana söz veriyorum deathburn. yeni hayatımda asla hırsızlık yapmayacağım" dedi. bir veda öpüşmesi yaptık ve lamborghini'si yani 'çaldığı lamborghini'si' ile beni eve bıraktı. total war oyunumu ve ablamın da vinci'nin şifresi kitabını da ona hediye ettim. ardından eve girdim. o geceyi yaşadığım için çok mutlu olsam da beni bırakıp gittiği için çok üzgündüm. sonraki birkaç gün cemil abiye ifade vermeye gittim ama ada'dan hiç haber alamayacağımı söyledim. cemil abiye ilk kez bu konuda yalan söyledim yani. öyle geçti gitti işte...
aradan 3 ay geçti. haziran ayıydı. eve girerken apartmanın kapısında adıma ve soyadıma gönderilmiş bir zarf gördüm. londra'dan gelmiş. şaşırdım. isim soyad falan da yazmıyordu. eve girdim zarfı açtım ve mektubu okudum.
"sevgili deathburn,
şaşırdın değil mi salak! benim ben ada...
dört etrafı denizlerle çevrili olan değil tabi ki şaşkın.
yeşili sevmene sebep olan ada ben!
şuan ingilteredeyim ve bir lisede okuyorum.
hırsızlığı bıraktım ve dürüst bir hayat yaşıyorum. iki ev arkadaşı ile birlikte.
hehe merak etme o maskeliler değil tabi. onlar zaten hapisteler. 15 yıla anca çıkarlar. merak etme ya ikisi de kız zaten kıskanç şey...
neyse seni çok özledim. londra da güzel tabi ama ne bileyim istanbul'u da görmek istiyor insan. sen de beni özledin değil mi? eh tabi başımızdan o kadar aksiyon geçti canım. ama sanırım bir daha görüşemeyeceğiz. lütfen benim yüzümden kalbini kapalı tutma yakışıklı. çok uzun yılların var. taliplerin de çok neyse görüşmek üzere! umarım. inşallah elveda anldıbına gelmez bu."
mektubu katladım ve odada kimsenin hayatta bulamayacağı bir yere sakladım. malum bir suçlunun yerini bilip de söylememek de bir suç. her neyse mektubu sakladıktan sonra dışarı çıktım. yolda yine o tuhaf kızla karşılaştım. sarı saçlı, mavi gözlü, derin denen yarı alman yarı türk pgibopat kızla... sanırım benden hoşlanıyordu. ama sanırım. bilmiyorum. bunu zaman gösterecekti...
hikayem bitti. okuyan, şukulayan, yorum yapan, takip eden herkese teşekkürler. deathburn'un başka bir hikayesinde görüşmek üzere... -
35.
0rezzzzzz
-
36.
0Ee devam etsene amk
-
37.
0panpalar okuldayım buna rağmen yazıyorum değerimi bilin. gece maskelileri gördüğümde o korkuyla camı kapattım ve en iyi seçeneğin uyumak olduğunu düşündüm. bir tanesi bile beni fazlasıyla korkutmaya başlamıştı. sonraki gün zaten hafta sonuydu. fakat ne kötüdür ki maskeliler hala aklımdan çıkmıyordu. inatla unutmaya çalıştım ama unutamadım. gece saat 2-3 gibiydi. uyuyamıyordum. uykum kaçmıştı. dışarı çıktığımda maskelinin beni takip ettiğini farkettim.
-
38.
0beyler okuyanlar ses versin ona göre devam edeceğim.
-
39.
0Devam et yazmaya panpa
-
40.
0amk yazmıyon ki okuyalım
-
41.
0Hadi amk yaz
-
42.
0evet bu oydu. ben bunun kim olduğunu çok rahat bir şekilde anladım. bu bana restoranın orada yere düşürüp not bırakan maskeliydi. boyundan, vücudundan ve gözlerinden anlamıştım. bu sefer beni daha kötü bir hale sokacağını biliyordum. buna fazlası ile emindim. belki sonum bile gelmişti. bana iyice yaklaştı. hala bir şansım olduğunu düşündüm ve kaçmaya çalıştım. ama olmadı. Bana sert bir tekme attı. dengemi kaybettim ve yere düştüm ve kafama sert bir şekilde vurarak beni bayılttı.
-
43.
0kalıplı olan maskeli cevap verdi. duyduğumda tekrar ve tekrar şok olmuştum. maskeli bana "dostum biz ülke için çalışıyoruz. karşı güçleri durdurmak için bize enerji lazım. şuanki enerji yeterli oldmadığı için başka yerlerin enerjisini kullanmak zorundayız. bundan sonra işimize burnunu sokma anladın mı?" dedi ve maskeliler beni çözmeden gittiler. iki dakika sonra komiser cemil abi ve polisler geldi. ardından beni gördüler. cemil abi beni çözdü ve eve gönderdi.
-
44.
0eve gittiğimde direk uyudum. sonraki gün haftasonuydu. dışarıda arkadaşlarla takıldıktan sonra akşam doğru eve geldim. eve geldiğinde annem "oğlum komiser cemil aradı beni seninle konuşmak istiyormuş." dedi. bende bizim mahalledeki karakolun yolunu tuttum.
-
45.
0ardından ada masaya geçti ve biraz takıldık. bir yandan ada arkadaşlarını bekledi. bu sırada elinde da vinci'nin şifresi kitabı vardı. lamborghini sahibi olan zengin bin yılbaşında hediye etmiş. onu okuyordu. zaten ada tam bir kitap kurduydu. ardından bunun arkadaşları geldi ve siyah lamborghini'ye bindiler. ardından garsonlardan biri de arabaya bindi ve basıp gittiler. ardından eve gittim. fakat mahalle de öyle bir şey gördüm ki, çok şaşırmıştım...
başlık yok! burası bom boş!