-
26.
+14Fidan telefonumla gelince, surat ifadesinden, telefonu ne için istediğimi anlamadığını sezdim. "Resim çekmesini biliyormusun?" dedim. "Biliyorum da, nerden açılıyor bu?" dedi. Tarif ettim, açtı, buldu fotoğraf çeken tuşu, "Tamam!" dedi. "iyi, geç şimdi şuraya, resimlerimizi çek! Yakından, uzaktan, değişik değişik açılardan, bol bol çek!" dedim. Fidan geçti, resim çekmeye başladı. Ben de Zeynebin boynundan aşağı, göğüs çatalına doğru öpüp yalamaya başladım. Debelenirken gömleğinin birkaç düğmesi patlamıştı. Gömleğini, en yukardan bir düğme, birkaç düğme de alttan tutuyordu. Zaten debelenmeseydi bile, o kafam gibi göğüsleri bütün düğmeleri patlatacak gibi duruyordu.
En yukardaki düğmeyi de ben dişlerimle koparınca, o sütyene sığmayan koca göğüsleri daha bir ortaya çıktı. Göğüslerinin sütyenden taşan kısımlarını öpüp yalıyordum. Zeynep de bundan zevk alıyordu ki, debelenmesi biraz azalmıştı. Ama yine de, "Yapma, kalk üstümden!" diye bağırıyordu. Ellerini tuttuğum için ellerimle başka birşey yapamıyordum, Fidan'a söyledim, Zeynebin sütyenini aşağı sıyırmasını. Sıyırınca göğüsleri serbest kaldı. Göğüsuçları sertleşmişti, evet, istemiyormuş gibi davransa da, bu Zeynebin de hoşuna gidiyordu. Göğüsuçlarını yalayıp emmeye başladığımda Zeynebin ses tonu değişti, "Yapma!" derken artık sertlik kalmamıştı. Bağırmıyordu, sadece normal konuşur gibi, "Yapma!" diyordu. Fidan resim çekmeye devam ediyordu. Yarağım da pantolonumun içinde kasıklarımı ağrıtacak kadar şişmişti. -
27.
+6 -1Fidan'a, "Gel buraya, kemerimi çöz, pantolonumun düğmesini aç, fermuarımı indir, yarağımı çıkar!" dedim. Fidan hemen telefonu kenara bıraktı, geldi, dediklerimi yaptı. Yarağım serbest kalınca bir nebze rahatlamıştım. Fidan'a resim çekmeye devam etmesini söyledim. Zeynep ise yarağımı görünce bakışlarını pür dikkat yarağıma dikmişti. Artık debelenmeyi de, konuşmayı da bırakmıştı. Ama ben yine de ellerini bırakmıyordum. Ben Zeynebin bacaklarında, kasıklarına yakın oturuyordum. Biraz aşağı, dizlerine doğru kaydım. Fidan'a, Zeynebin şalvarını ve külodunu aşağı sıyırmasını, sonra da resim çekmeye devam etmesini söyledim. Fidan şalvarı ve külodu aşağı sıyırırken, Zeynep sadece yutkunuyordu, heyecanlandığı belli oluyordu.
"Bak Zeynep, ben seni gibmeden bırakmayacağım! Ama zorla, ama seve seve! Sen bu yarağı yiyeceksin, hiç kaçarın yok! Karar senin, güzellikle olsun diyorsan, ellerini bırakacağım!" dedim. Zeynep sanki bunu dememi bekliyormuş gibi, "Tamam, bırak ellerimi!" dedi. Temkinli bir şekilde bıraktım ellerini, aksi bir hareket yaparsa hemen yeniden tutacaktım. Ama sadece biraz doğrulup, ağrıyan bileklerini ovuşturdu. Ben de o arada gömleğinin kalan son iki düğmesini çözdüm, "Çıkar gömleğini ve sütyenini!" dedim. ikiletmeden çıkardı ikisini de. Şimdi üst kısmı tamamen çıplak, aşağıda da şalvarı ve külodu bacaklarına kadar sıyrıktı. -
28.
+7Kalktım üzerinden, şalvarını küloduyla birlikte çekip çıkardım ayağından, odanın bir köşesine fırlattım. Sonra da kendi pantolonumu ve boxerimi çıkardım. Fidan'ın elinden telefonumu aldım ve Zeynebin çırılçıplak resimlerini çektim. Her nekadar Zeynep bir eliyle göğüslerini, diğer eliyle de dıbını kapatmaya çalışsa da, dıbının ve göğüslerinin göründüğü birkaç resmini çekmiştim. Sonra aklıma bir başka düşünce geldi, "Fidan, sen de geç Zeynebin yanına!" dedim. Fidan suratıma bön bön bakıp, "Niye ki?" diye sordu. "Sen geç, anlatırım sonra!" dedim. Aslında anlatacak birşeyim yoktu, istediğimi yapması için demiştim bunu. Fidan geçti, Zeynebin yanına oturdu. Bir giyinik, diğeri çırılçıplaktı. Birkaç resim de öyle çektim.
Sonra Fidan'a soyunmasını söyledim. Ama Fidan, "Yaa, ben niye soyunuyorum ki?" dedi. Sinirlenmiştim, "dıbına koydurtma şimdi, hadi soyun! Bir bildiğimiz var herhalde!" dedim. Bir bildiğim falan yoktu, ikisini de çıplak görmek ve resimlerini çekmek için içimde dayanılmaz bir arzu vardı sadece. Fidan gönülsüz gönülsüz soyunurken, ben ikisini aynı karelerde görüntülemeye devam ediyordum. Fidan soyunma işini ağırdan alınca, ben bu sefer Zeynebe sertçe bağırdım, "Yardım etsene kızın soyunmasına, ne duruyorsun!" diye. Zeynep de, "Tamam, tamam, bağırma!" diyerek soyunmasına yardım etti. Az sonra Fidan da Zeynep gibi çırılçıplaktı. Her aşamada resim çekiyordum. -
29.
+7 -1Komutlar veriyordum resim çekerken, "Fidan, sen elini Zeynebin göğüslerine koy, Zeynep sen de elini Fidan'ın dıbına at! Birbirinize bakın, dudaklarınızı yaklaştırın!" diye. Fidan biraz ürkekçe yapıyordu dediklerimi. Ama Zeynep hemen havaya girmişti, sanki stüdyoda poz veriyormuşçasına, ciddi ciddi poz veriyordu. Üstelik bundan da zevk alıyordu...
Aslında istediğim şey başkaydı. Onları birbirilerinin dıbını yalarken görmek ve resimlerini çekmek isterdim. Ama, buna tepkileri çok kötü olabilir ve bir çuval incir'i berbat edebilirim diye düşündüm. Onun için (şimdilik) sınırları daha fazla zorlamak istemedim. Şimdi sıra en önemli şeye gelmişti, Zeynebi gibmeye! Zaten yarağım müthiş zonklamaya başlamıştı. Fidan'a kalkıp yanıma gelmesini söyledim. Fidan yanıma gelince, onu motive etmek için dudaklarından öptüm ve kulağına da, "Bunu senin için yapıyorum aşkım! Seni seviyorum! Hadi bakalım, bol bol resim çek şimdi!" diye fısıldadım, verdim telefonu eline. Oysa, daha çok kendi zevkim için gibecektim Zeynebi. -
30.
+6Yatağa gidip, Zeynebi sırtüstü yatırdım, bacaklarını ayırdım, arasına uzandım ve dudaklarından öpmeye başladım. Hemen karşılık verdi huur. Çok ateşli öpüşüyordu. Dudaklarından göğüslerine indim. O kafam gibi göğüslerini avuçlarımın arasında yoğura yoğura okşarken, sivrilmiş uçlarını sırayla emiyordum. Zeynep ufaktan inlemeye başlamıştı. dıbına inip, dıbını yalamaya başladığımda, Zeynep birden irkildi, telaşla hafif doğruldu ve "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Şaşırmıştım. Demek ki Zeynebin amı da hiç yalanmamıştı. Cevap vermedim, sadece yalamaya devam ettim. Zeynebin inlemeleri artmıştı. Zevkten kıvranıyordu resmen. Çok geçmeden de titreye titreye, kasıla kasıla, inleye inleye, çırpına çırpına orgazm olup boşaldı.
Artık gibmenin zamanı gelmişti. Zaten ben de kuduruyordum biran önce dıbına girmek için. Zeynebi kim gibip bozduysa, bana iyilik etmişti, direk dayadım yarağımı dıbına. Amı zaten vıcık vıcık ıslaktı, hiç zorlanmadan tek seferde kökledim. O anda ikimizin de ağzından aynı anda uzun bir, "Ohhhhh!" çıktı. dıbının içi fırın gibi yanıyordu. Yarağım içinde birkaç saniye hareketsiz beklerken, göğüslerini avuçladım, dudaklarını öptüm. Sonra gidip gelmeye başladım. Rahat girip çıkıyordum. Daha rahat girip çıkayım diye, Zeynep dizlerini kırıp geriye çekmişti. -
31.
+7 -1Gelmek üzereydim. Hatta dıbına ilk soktuğumda gelecektim. Zor tutuyordum kendimi boşalmamak için. Boşalır gibi olacağımda girip çıkmayı durdurup, içinde hareketsiz bekliyor ve göğüsleriye ilgileniyordum. Öpüp, yalıyor, emiyordum uçlarını. Sonra dıbına bir iki girip çıkıp, tekrar hareketsiz bekliyordum içinde. Bunu yapmasam anında boşalacaktım. Ama ne yaptımsa boşalmamı fazla geciktiremedim. Gözlerim kaymaya başlamıştı. Yarağımı amından çıkarıp göbeğine doğru fışkırttım döllerimi. Taa göğüslerine kadar fışkırmıştı döllerim. Zeynep bukadar çabuk boşalacağımı beklemiyordu belli ki, yüzünde tatminsiz bir ifade vardı.
Yarağımdan son damla döller de çıktıktan sonra, tekrar soktum dıbına. Ve olanca gücümle pompalamaya başladım. Yarağım inmemişti ve Zeynep buna da şaşırmıştı. Ama az sonra suratındaki o şaşkın ifade yerini orgazm olmak üzere olan bir kadının surat ifadesine bıraktı. Zeynep şimdi inliyor, kıvranıyor ve çırpınıyordu. Bacaklarını belime doladı ve beni kendine çeke çeke orgazm olup boşaldı. Bir süre öyle kaldık. Bacaklarını gevşetince çıktım amından. Yarağım halen kazık gibiydi. Zeynebin üstünden kalkıp, Fidanı çağırdım yanıma. -
32.
+5Fidan gelince elinden telefonu aldım, dudaklarını öptüm ve Zeynebin yanına yatmasını söyledim. Fidan hemen telaşlandı, "Neyapacaksın?" diye sordu. "Birşey yapmayacağım, 31 çekeceğim sadece!" dedim. Fidan dediğimi anlamamış gibi suratıma bakarak yattı Zeynebin yanına. Ben de göbeği hızasında dikildim, 31 çekmeye başladım. Bunu yaparken de resim çekiyordum. ikisinin yanyana ve çırılçıplak görüntüsü çabucak boşalmamı sağladı. Her ne kadar Zeynebin göbeğine ve göğüslerine fışkırttığım kadar çok olmasa da, Fidan'ın göbeğini ve göğüslerini sulamıştım döllerimle. Bunu da görüntüledim.
Fidan'ı dudaklarından öpüp kaldırdım, zütüne şaplak atıp, mutfaktan peçete getirmeye yolladım. Sonra da Zeynebi dudaklarından öpüp, kaldırdım. dıbını avuçlayarak, harika bir amı olduğunu, gibmeye doyamadığımı söyledim. Kıpkırmızı yüzü biraz daha kızarmıştı. O sırada peçeteler gelmişti. Paylaştık peçeteleri. Üçümüz de dölleri sildikten sonra, "Hadi giyinin!" dedim ve ben de giyinmeye koyuldum. Giyinip etrafı düzelttik, Zeynebin kopan düğmelerini aradık bulduk. iğne ipliğin yerini tarif ettim, diktiler düğmeleri. Banyoda elimizi yüzümüzü, yıkadık, saçımızı başımızı düzelttik. Ve sonra görüşeceğimizi söyleyip, kızları gönderdim evden. Çünkü çok geç kalırlarsa merak edebilirlerdi. -
33.
+12Babamı arayıp, evde olduğumu söyledim, beni de merak etmesinler diye. Evi birkez daha kontrol edip, bira şişelerini, sigara izmaritlerini, peçeteleri çöpe attım. Kapıyı pencereyi açıp, evi havalandırdım. Sonra da oturup, çekilen resimlere keyifle baktım ve Laptopuma aktardım. Ama aklımdan Zeynebin söylediği, köyde gibilecek bir sürü karı ve kızın olduğu lafı hiç çıkmıyordu. Demek ki, köyümüz amcık cevheriydi de, ben bilmiyordum!
-
-
1.
0Hangi koydesin bende geliyim
-
1.
-
34.
+8Evde biraz daha oyalanıp, tekrar düğüne giderim diye düşünmüştüm, çünkü daha halalarımın ve amcalarımın oğullarıyla görüşmemiştim. Ama sonra gitmekten vazgeçtim, nasıl olsa düğün 3-4 gün sürecekti. Evde kalıp kafamı dinledim. Vakit geceyarısını geçtiğinde, düğün evinden taa bizim eve duyulan ekolu müzik sesleri de kesilmişti. Galiba yavaş yavaş bu geceki eğlence bitiyordu. Az sonra da babam beni aradı ve birazdan eve geleceklerini, yanlarında yatılı misafirler olacağını, ev incinsa şöyle bir toparlamamı söyleyip kapattı telefonu. Hasgibtir, nerden çıktı lan şimdi bu? Tanımadığım bir sürü akrabanın eve doluşacağı düşüncesi canımı sıkmıştı. Mutlaka benim odaya da 3-4 kişi vereceklerdi yatmaları için. Katlanamazdım ben bu işe. Aklıma bizim evin bodrumu geldi...
Evimizin bodrumu sanki benim çocukluk anılarımın müzesi gibidir. ilk sigaramı orda içmiştim. ilk ferre dergisine orda bakmıştım. ilk 31'imi orda çekmiştim. Halamın oğlu Vedat'ın gizlice dayısından yürüttüğü, benim de Vedat'tan ödünç aldığım (Fırıncı Kızı Lükres'in Günahları) isimli ciks kitabını da orda okumuştum. Kitap okadar azdırıcıydı ki, okurken yarağım patlayacak gibi olurdu. Hatta birkaç kez küloduma bile boşalmıştım. Sırf o kitabı bir an önce okuyup bitirmek istediğimden, ailemi zorlayıp bodrumdaki kullanılmayan büyük tahta sedirin üzerine yorgan döşek indirtmiştim. Ve orda yatmıştım birkaç gece. Kitap bitene kadar kaç kez 31 çektiğimi hatırlamıyorum. Zamanla orası artık benim ikinci odam olmuştu, haftada bir iki gece orda yatardım. Annem her seferinde bana çok kızar ve yukarıda kendi odam varken niye bodrumda yatmak istediğime anlam veremezdi. Ama babam, "Hanım bırak nerde istiyorsa orda yatsın, oğlumuz artık erkek oluyor!" demişti bir keresinde. -
35.
+12 -1Yıllar olmuştu bodrumda yatmayalı. Şimdi de bodrumda yatacaktım. Bizimkiler misafirlerle gelmeden yorganı döşeği, eşofmanlarımı ve Laptopumu indirdim bodruma. Tahta sedire hazırladım yatağımı. Çıktım yukarı, babamları beklemeye başladım. Babam, kimin nerede yatacağının düzenlemesini yapmak için önden gelmişti. Misafirler annemle birlikte geleceklermiş. Babama bodrumda yatacağımı söylediğimde, "iyi, iyi! O zaman problemi çözdük! Şimdi kızların 3-4 tanesini de senin odanda yatırabiliriz!" dedi. Şaşırmıştım, "Kızlar mı? Kimler geliyor ki?" dedim. "Valla bilmiyorum, ben ordayken halaların, kim kimin evinde yatacak diye konuşuyorlardı, bir sürü yatılı misafir varmış. Annen de halalarının evlerinde yatacak yer açılsın diye, kızların bizim evde yatabileceğini söyledi. Gelirler birazdan!" dedi.
Şansa bak be! Ben, yaşlı başlı, sıkıcı akrabalar gelecek diye düşünürken, babam kızların geleceğini söylüyordu. Bodrumda yatacağımı söylediğime köpekler gibi pişman olmuştum. Ama şimdi kıvıramazdım, mecburen bodrumda yatacaktım. Kahretsin, belki de acaip bir fırsatı kaçırmıştım. Bir an için, evin içinde 8-10 tane kızın gecelikle pijamayla dolaştığını, banyoya tuvalete o halde girip çıktıklarını, sonra da ikişer üçer kızın aynı yatakta birbirlerine sarılarak yatacaklarını gözümün önünde canlandırdım. Sonra da Zeynebin, köydeki karıların kızların hakkında söylediklerini düşündüm. Yarağım kıpırdamaya başlamıştı, babamın yanında çadırı kurmamak için, elimi cebime sokup, yarağımın isyanını bastırdım. -
36.
+8Karanlık bahçede kızların neşeli sesleri yaklaşıyordu. Az sonra verandanın bahçeye vuran ışığında göründüler. Ellerinde çantalar, bazılarında poşetler vardı, ki içlerinde geceliklerinin olduğunu tahmin ediyordum. Öndeki grupta, 16-17 yaşlarında 4 kız, ikişer ikişer kol kola girmişler, birbirlerine birşeyler söyleyip kıkırdaşıyorlardı. Arkadaki grupta 5 kız vardı, onlar yaşça bir iki yaş daha büyük ve biraz daha ağırbaşlıydılar. Ama onlar da kol kola girmişler ve neşeliydiler. Gelen kızların hiç birini tanımıyordum. Ama muhtemelen çoğu, yada hepsi halalarımın kızlarıydı ve onların hepsi beni tanıyorlardı. Bizim köyden tek üniversitede okuyan bendim ve bu da köyde parmakla gösterilmemi sağlıyordu. Ama annemin işgüzarlığına da anlam verememiştim. Yoksa beni evlendirmek için kız mı seçmeye çalışıyordu? Çünkü annemde son zamanlarda gelin adayı bulmak gibi bir takıntı ortaya çıkmıştı.
Annem henüz gelmemişti. Kızlar içeriye girerlerken, kapıda hepsine tek tek, "Hoş geldin!" deyip, tokalaştım. Tokalaşırken kızlardan bir sinyal alabilirmiyim umuduyla, en ufacık detayları dahi kaçırmamaya çalışıyordum. Bir iki tanesi sanki elimi hiç bırakmayacak gibi tokalaşmıştı. Ben elimi çekmesem onlar da çekmeyecekti. Öyle tokalaşanların gözlerine biraz daha içten baktım. Ve aynı içten karşılığı aldım. O anda tek düşüncem, acaba bunlardan birini gibebilirmiyim idi. -
37.
+9Çok geçmeden annemin sesi duyuldu karanlık bahçeden, galiba birileri daha vardı yanında, onlarla konuşuyordu. Az sonra onlar da verandanın önünde göründüler. Annemin bir koluna Zeynep, diğer koluna da Fidan girmişti. Doğrusu onların geleceğini hiç beklemiyordum, tam sürpriz oldu bu. Onlara da, "Hoş geldin!" deyip, tokalaştım. Tokalaşırken Fidan elimi kuş gibi hafif tuttu ve hemen çekti elini. Gözlerime de bakmamıştı. "Hoş bulduk Harun abi!" demesi ise beni daha çok şaşırtmıştı. Annemin herşeyi anlamasından korkuyor gibi bir hali vardı sanki. Yada aklı sıra, anneme, ne kadar ağırbaşlı, nekadar hanım hanımcık bir kız olduğu imajını vermeye çalışıyordu kurnaz şey! Hem ne diye annemin koluna girmişlerdi ki? Belki de akılları sıra, onları birdaha gibmeyeyim, veya resimleri kimseye göstermeyim diye anneme sığınmışlardı? Zeynep'le tokalaşırken, orta parmağımla avucunun içini birkaç kez kaşıdım. Zeynep hemen bakışlarını yere dikerek elini çekti ve "Hoşbulduk Harun!" diyerek içeri geçti.
Bizim köyde, hala oğulları, amca oğulları ve arkadaşlar arasında (Tokalaşırken avuç içi kaşıma) hareketinin anlamı çocukluktan beri bilinir. Bu hareket (Seninle gibişmek istiyorum!) anldıbına gelir. Orta okuldayken bir keresinde halamın oğlu Vedat yapmıştı bu hareketi bana. Ben de, "gibtir dıbına koduğumun çocuğu! Senin ananı bacını giberim, ben muallak miyim lan!" diyerek yumruğu yapıştırmıştım. Vedat ise, "Şaka yapıyorum oğlum, valla da billa da şakaydı!" diyerek kıvırmaya çalışmıştı. Şaka olduğunu yememiştim tabii. Çünkü Vedat'la daha önce bizim bodrumda ferre dergilere bakıp 31 çekerken, bir keresinde sormuştu, "Birbirimizi gibelim mi?" diye. Ozaman yumruk atmasam da, lafla terslemiştim. Daha sonraları da kulağıma bir söylenti gelmişti, Vedat teyzesinin oğluyla gibişiyor diye... -
38.
+9 -1Zeynebin benden kaçarcasına içeriye girmesine canım sıkılmıştı. Annem babam dahil, herkes salonda toplanmıştı. Salonun kapısından herkese toptan iyi geceler dileyip, anneme bodruma yatmaya gittiğimi söyleyip ayrıldım ordan. indim bodruma. Eşofmanlarımı giyip bir sigara içtim. Sonra Laptopu açtım, resimlere defalarca kez baktım. Resimler yarağımı kaldırmıştı. O anda Zeynebi gibmek için içimde müthiş bir arzu vardı. Elimi eşofmanımın içine daldırdım ve yarağımı sıvazlamaya başladım. Ama kesinlikle 31 çekip boşalmayacaktım. içimde çok az da olsa Zeynebin mesajımı aldığı ve yanıma geleceği umudu vardı.
Yukardaki odaların ışıkları bahçeye vuruyordu. Birbuçuk saatten fazla sürdü ışıkların tamamen sönmesi. Nihayet yukardakiler yatmışlardı. Sadece bodrumda benim ışığım yanıyordu şimdi. Zeynebin gelip gelmeyeceğini bilmeden beklemek strese sokmuştu beni. Bodrumun kapısını açtım ve kapının önünde bir sigara daha yaktım. Gözlerim sürekli evin girişindeki merdivenlerdeydi, Zeynep çıkacak mı diye bakıyordum. Derken girişte iki tane kız belirdi, karanlıkta ayakkabılarını giyiyorlardı. Zeyneple Fidan geliyor diye müthiş heyecanlanmıştım. Kızlar az sonra sessizce merdivenleri inmeye başladılar. -
39.
+6Biraz daha yaklaştıklarında seçebildim. Biri Zeynepti, ama yanındaki kız Fidan değildi. Yanıma geldiklerinde, Zeynep elindeki tek dal sigarayı gösterip, "Rabia ile sigara içmeye kaçtık... " dedi. Zeynebin yalnız gelmediğine ve madem biriyle gelecekti, neden Fidan'la gelmediğine canım sıkılmıştı. "iyi etmişsiniz, başka sigaranız yok galiba, Rabia'ya da vereyim mi benim sigaradan bir tane?" dedim. Zeynep, "Yok, o içmiyor... " dedi ve sigarayı dudaklarına yerleştirip yakmamı bekledi. Sigarasını yaktım. Zeynep bir fırt çekip dumanı üfledi ve bana göz kırparak, "Rabia senle görüşmeye geldi... Hani sana bahsetmiştim ya... Anladın mı?" dedi. "Evet, anladım!" dedim. Rabia'yı tepeden tırnağa alıcı gözüyle süzdüm.
Zeynep sigarasından bir fırt daha çekip, "Ne dikiliyorsunuz daha? Hadi girin içeriye, görüşün! Ben burda gözcülük ederim!" dedi. Hemen Rabia'yı içeri buyur ettim. Biz girince Zeynep dışardan kapıyı çekti, ama tam kapatmadı, hafif aralık kaldı. Rabia ile geçtik benim yatağın üzerine oturduk. Rabia yeni gelin gibi elleri dizinde oturuyordu yanımda. Başını öne eğmişti, gözlerime bakmıyordu. Oysa ilk geldiklerinde tokalaşırken (Daha isminin Rabia olduğunu bilmiyordum) Rabia elimi sımsıkı tutup, gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. Belli ki şimdi utanıyordu. Doğrusu ben de nerden başlayacağımı bilmiyordum. Şimdi karşımda Üniversiteli kızlardan biri olsaydı, ne yapacağımı bilirdim elbette. Ama bu çok farklı bir durumdu. Köylü kızına ne denirdi, nerden başlanırdı, bunları bilmiyordum. -
40.
+4Rabia'nın, "Ee, böyle oturacakmıyız?" lafıyla kendime geldim. "Yok, oturmayacağız tabii!" dedim ve dudaklarına yumuldum. Ve ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık. Vaktimiz kısıtlıydı, bunu biliyordum. Ama ben yine de iki dakikada gibip göndermek istemiyordum. Rahat bir 5 dakika falan öpüştüm. Öpüşürken omuzlarını, sırtını belini okşadım hırkasının üzerinden. Pembe çiçekli penye pijamasının üzerine yeşil bir hırka giymişti. Hırkayı kendisi çıkardı öpüşürken. Ben acele etmesem de, o acele ediyordu. Galiba köyde gibiştiği erkekler, hemen 'indir donu, sok gibi, iki git gel, boşal!' yapıyorlardı ve Rabia ona alışıktı. Oysa ben, Üniversiteli erkeklerin bu işi daha iyi yaptığını kanıtlamaya çalışıyordum adeta.
Birini giberken hep uyguladığım ve başarılı olduğum altın kuralı uygulayacaktım Rabia'ya da. dıbını yalamadan gibmeyecektim. Dudaklarından sonra boynunu boğazını öpüp yalayarak çıkardım pijamasının üstünü. Sütyen takmamıştı. Göğüsleri Zeynebinkiler kadar abartılı olmasa da büyüktüler. Ve koyu kahve rengi uçları sivrilmişti. Pamuk gibi Bembeyazdı güneş görmemiş göğüsleri. Sanırım hiç emilmemişlerdi de. Körpe ve dimdik duruyorlardı. iki göğsünü iki elime alıp, nazikçe okşadım. Sonra tek tek ağzıma alıp, uçlarını emdim. Rabia yerinde duramıyordu, kafamı memelerine bastırıyor, kısa kısa, kegib kegib nefes alıp veriyordu. -
41.
+6Göğüslerinden sonra sırtüstü uzatıp, göbeğine indim. Göbeğini de bir süre öpüp yaladıktan sonra, pijamasının altını çıkardım, nazikçe. O da beyaz bir külot giymişti. Külodundan, dıbının yarığına denk gelen yeri, incecik bir çizgi gibi belli oluyordu. Külodunu çıkarmadan, küloduyla birlikte dıbını komple ağzıma aldım. Amı ağzıma tümden sığmıştı. Biraz öyle emer gibi yaptım. Arada kafamı hafif kaldırıp suratına bakıyordum, dudaklarını ısırıyordu ve beni dikkatli bir şekilde izliyordu. Külodunu yanlardan tutup biraz sıyırdığımda, kalanını da doğrulup kendisi çıkardı. Külodunu yerdeki hırkasının üzerine attı ve yeniden sırtüstü uzandı, bacaklarını hafifçe araladı. Bir iki gün öncesinden traş edilmişti amcığı. Başparmağımla dıbının dudaklarını yukardan aşağıya bir iki kez okşadım. Rabia utandığından olsa gerek, kafasını yan çevirmişti, duvara bakıyordu şimdi.
Yalamaya başladım. Amcık yalamayı seviyordum, yine de şimdi kendimden çok Rabia'ya zevk vermek için yalıyordum. Rabia'nın kıvranmaları artmış, inlemeleri yükselmişti. Öylesine ki, Zeynep kapıdan kafasını uzatıp, "Şşşt sessiz olun, sesiniz ta dışarıya geliyor, milleti uyandıracaksınız!" dedi. Bunun üzerine Rabia'nın sesi kesildi. Ama Zeynep halen kapının ağzından bize bakmaya devam ediyordu. Konsantrasyonum dağılmıştı, Rabia'nın dıbını yalamayı bıraktım ve Zeynebe, "Ne dikiliyorsun orda öyle, gir içeri ve kapıyı kapa!" dedim. Zeynep de sanki bunu dememi bekliyormuş gibi, girdi içeri, kapıyı da kapadı. Ama yine dikiliyordu orda. -
42.
+4Dikilme orda, gel buraya, şu telefonumu ver!" dedim telefonumun yerini göstererek. Zeynep hemen Laptopumun yanında duran telefonumu aldı, getirdi verdi bana. Rabia daha telefonla ne yapacağımı anlamadan, birkaç resmini çektim Rabia'nın. Amcığının da birkaç Close-Up resimlerini çektim. Rabia resim çektiğimin farkına varınca telaşlandı, toparlanmaya çalıştı. "Sakin ol, korkacak birşey yok, Zeynebin de böyle resimlerini çektim!" dedim. Rabia hemen Zeynebe baktı, doğru mu gibisinden. Zeynep hemen onayladı, "Hı hı, bizim de çekti!" diyerek. Ama anında pot kırdığını farkedip düzeltmeye çalıştı, "Yani Harun'la beraber çekindik!" dedi. Zeynebin Rabia'ya neler anlattığını bilmiyordum, ama demek ki Fidan'dan bahsetmemişti. Değilse son söylediği cümleye gerek yoktu.
Rabia resim çekmemden huzursuz olmuş gibiydi, belki gibtirmekten vaz geçebilirdi. Yatıştırabilirim umuduyla çektiğim resimleri Rabia'nın gözü önünde silmeyi düşündüm. Ama bunu yapmama gerek kalmadı, Zeynep Rabia'nın yanına oturdu ve "Hadi ikimizin resimlerini çek!" dedi. Rabia'ya sarılıp, poz verdi çekmem için. Kaçırırmıyım, çektim hemen ikisini birlikte. Zeynebin hoşuna gidiyordu poz vermek ve resim çektirmek. "Çok güzel, şimdi yavaş yavaş soyun!" dedim. Zeynep dediğimi yaptı, hırkasını çıkarıp attı ve Rabia'ya yeniden sarılıp poz verdi. Sonra pijamasının üstünü çıkardı. Bu sefer o da sutyen takmamıştı ve göğüs uçları uyarılmıştı. Fidan'la resimlerini çektiğimde verdirdiğim pozları unutmamıştı, ben birşey demeden Rabia'nın elini tutup kendi göğüslerine zütürdü. Kendi elini de Rabia'nın dıbına koydu, yanak yanağa, dudak dudağa poz verdi. -
43.
+4Öyle de birkaç resim çektim ve "dıbını aç şimdi!" dedim. Zeynep pijamasının altını ve külodunu da çıkardı. Şimdi ikisi de çırılçıplaktı. Birkaç poz da öyle çektim ikisini ve Rabia'ya, "Bak gördün mü, bunda çekinecek birşey yok!" dedim. Rabia resmen afallamıştı Zeynebin bu davranışı karşısında, telaşı biraz daha artmış ve yüzü kıpkırmızı olmuştu, ama birşey demiyordu, diyemiyordu. işi uzatmanın anlamı yoktu artık, telefonu Zeynebe verdim ve hangi tuşa basacağını göstererek, kalkıp resim çekmesini söyledim.
Zeynep kalkınca, ben de aceleyle soyundum, Rabia'nın bacakları arasına yerleşip, üzerine uzandım. Yarağım dıbının dudakları arasına yerleşmişti, ama içine sokmuyordum. O şekilde biraz daha dudaklarını, boynunu boğazını öpüp gevşemesini sağladım. Artık Rabia da kollarını belime dolamış ve bacaklarını iyice ayırmıştı içine girmem için. Yarağımı biraz biraz dıbına sokup çekiyordum. Bunu yaparken de göğüslerini okşuyordum. Rabia şimdi altımda kıvranıyor, inliyor, içine tamamen girmem için çabalıyordu. Ama onu o pozisyonda gibmek istemiyordum. -
44.
+5Üzerinden kalktım ve yüzüstü çevirdim. Arkasına geçip, iki elimi kasıklarına atıp kıçını biraz kaldırdım ve "Dizlerinin ve ellerinin üzerinde dur!" dedim, ama Rabia ne demek istediğimi anlamadı, dizlerinin üzerine doğruldu. O sırada Zeynep müdahale etti, "Kızım köpek gibi dursana!" dedi. Şimdi anlamıştı, dörtayak oldu. zütünün yanaklarını yoğurup yanlara ayırarak, dıbını biraz daha yaladım. Arasıra züt deliğine de değdiriyordum dilimi. Amı iyice sulanmıştı şimdi. Yarağımın başını tükürükle ıslatıp, arkadan dıbına yavaşça girdim. Kasıklarım kaba etlerine yapıştığında Rabia'dan kısık ama uzun bir, "Ohhhhh!" çıktı. iki elimle belinden kavrayıp, dıbına pompalamaya başladım. Rabia'nın birçok kez gibiştiği belliydi, ama galiba bu pozisyonda ilk defa gibiliyordu. 4-5 dakika hızlı hızlı pompladım. Rabia benden önce orgazm olup boşalmış, başını arkaya çevirmeye çalışarak, "içime boşalma, içime boşalma!" diye kısık kısık inliyordu.
Ben de gelmek üzereydim. Birkaç hızlı darbeden sonra yarağımı amından çektim ve tam züt deliğinin üzerine nişan alıp fışkırttım döllerimi. Birazı züt deliğinin çukuruna isabet ederken, çoğu beline ve sırtına fışkırmıştı. Elimi Zeynebe uzatıp, "Telefonu ver!" dedim. Birkaç resim çekerek o müthiş görüntüyü ölümsüzleştirdim. Döller züt deliğinden dıbına doğru süzülüyordu. Yerden Rabia'nın külodunu alıp, dıbına akan dölleri ve züt deliğindeki dölleri sildim. Sonra da külodu içe katlayıp, külodun kuru kısmıyla belini ve sırtını sildim. Benim yarağımın ucunda da biraz döl birikmişti. Yatağa damlamasın diye, vıcık vıcık döl olmuş külotla yarağımın başını da sildim. Nasıl olsa o külodu o haliyle giyemeyecekti, benim eski ortaokul kitaplarından birini aldım ve arasına koydum külodu. Kitabı yine diğer kitapların arasına yerleştirdim, sonra bir ara yok edecektim. -
45.
+4Bu arada Zeynep pijamalarını giyinmişti. Rabia da kalktı ve giyinmeye başladı. Ben halen çıplaktım ve demin boşaldığım halde yarağım kazık gibi duruyordu. Zeynebi kolundan çekip dudaklarına yapıştım. Zeynep karşılık verdi, ayakta öpüştük. Kısa ama yoğun bir öpüşme oldu. Zeynebi de gibmeden göndermeyecektim, çok kısa bir gibiş bile olsa. Ellerini yatağa koyarak domalmasını sağladım. Hemen pijamasının altını küloduyla birlikte dizlerine indirdim, yarağımı direkt soktum dıbına ve şiddetli şekilde pompalamaya başladım. O anda Zeynebin bu gibişten zevk alıp almaması benim için önemli değildi. içimdeki Zeynebi gibme arzusunu gidermek için gibiyordum. Niyetim 2 dakikada işmi halledip çekilmekti. Ama öyle olmadı, 15 dakikaya yakındır gibiyordum ve bende boşalmanın belirtisi yoktu. Üstelik Zeynep bir kere orgazm olup boşalmıştı.
Baktım böyle boşalamayacağım, amından çıkarıp yarağımı zütüne sokmaya çalıştım. Zeynep hemen "Dur!" diyerek elini arkaya attı. Yarağımı tutup, kendi eliyle yerleştirdi züt deliğine. Bana sadece içine sokmak kaldı. Demek ki Zeynep zütten gibilmeye de alışıktı. Ben zütüne pompalarken, biryandan da Zeynebin dıbını zütünü benden önce kimin gibtiğini düşünüyordum. iyiden iyiye merak ediyordum bu konuyu, ama şimdi bunu sormanın sırası değildi. Dikkatimi geri Zeynebin zütünü gibmeye yoğunlaştırdım ve çok geçmeden üzerine abanarak boşaldım. zütünün içinden hemen çıkmadım. O sırada Rabia'ya baktım ne yapıyor diye. Rabia da dikilmiş merakla bizi izlerken, sağ elinin tırnaklarını kemiriyordu. Kimbilir kafasından o anda neler geçiyordu.
başlık yok! burası bom boş!