/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    -3
    Evet zombili-aksiyonlu uzun sürüceğini tahmin ettiğim bi hikaye anlatıcam varsa 3-5 kişi 10 dakikaya başlarım hadi.
    ···
  2. 2.
    0
    Sarmazsa devam etmem zaten ama kimse yok.
    ilk partı yazıyım az bişey beğenilirse devam ederiz hadi görüşmek üzere.
    ···
  3. 3.
    -1
    Merhaba ben Berkcan
    Şu an hangi yılda olduğumuzdan pek haberim yok. Dünya tam bir felakete sürüklendi.
    insanlar inanılması güç şeylere dönüştüler.Şu filmlerdeki zombiler gibi fakat yeni virüs kapmış olanlar normal insandan farksız.
    Fakat davranışları, refleksleri gibi her şeyi farklı.
    Tabii virüsün vücutların da gelişmiş olanlar ise tıpkı bir canavar gibi.
    insanları gördükleri yerde öldürmeye çalışıyorlar.
    Dünya uzun zamandır bu durumda. Ancak sanki 10 yıldır bu durumdaymış gibi her yer paramparça,her yer ölümle yıkanmış.
    Durum şu;dünyaya düşen bir meteor ile tsunamiler, yangınlar,depremler, kıta ayrılmaları gibi bir çok felaket meydana geldi.
    Fakat bunlardan daha kötüsü doğa kendi kendine bir virüs yaydı.
    Meteorun düşüşünden sonraki 1 hafta hiçbir anormal duruma rastlanmadı.
    Ne tsunamiler ne yangınlar ne kıta ayrılmaları…
    Her şey 1 hafta sonra olmaya başladı. Ortaya bir de virüs çıktı.
    2 Hafta sonunda virüsün nasıl olduğu ve nasıl yayıldığı açıklandı.
    Virüs doğa da bulunan Nux Vomica ağacından üretilen STRiKNiN adlı zehir olduğu tahmin ediliyor.
    Zehrin bir tedavisi vardı fakat bu olaylar yüzünden zehir insanlara olduğundan daha fazla etki ederek insanların bu garip yaratıklara dönüşmesine neden oluyor ve tedaviyi zorlaştırıyordu.
    Zehir ilk olarak Hindistan da baş gösterdi.
    ilk haberler oradan gelmeye başladı. insanlar garip garip hareketler sergilemeye ve daha sonra ise birbirine saldırmaya başladı.
    O olaylardan sonra ise birden Hindistan a yakın ülkelere bulaşmaya başladı.
    ···
  4. 4.
    0
    Sarmaz gibiyse söyle de diğer partlara hiç başlamıyım
    ···
  5. 5.
    0
    Yok bir yerden almadım ama baya yerden fikir aldım oyunlardan filmlerden falan öyle onlar aklımdayken yazdım o yüzden öyle omuş olabilir doğrudur
    ···
  6. 6.
    0
    Tamam yazarım birazdan 5. part olduğunda sen söylersin tak mu çiçek mi olduğunu.
    Tamam hadi senin için berkcan olsun be.
    ···
  7. 7.
    0
    Evet ben yaşıyorum bunun nedeni ise zehir çok kısa bir süre yayıldı ve birden yayılmayı kesti.
    Fakat Türkiye de yaşayan herkes benim kadar şanslı değildi.
    Virüs Türkiye ye hava yolu ile değil direk şu yaratıklar olarak geldi.
    ilk olarak Antalya da başlayan bu virüs maalesef tüm Türkiyeyi sarmaya başladı.
    Büyük şehirler için alınan önlemler daha fazlaydı. Helikopter destekleri, asker takviyeleri…
    Fakat hiçbir şey bu takluğa engel olamadı.
    Türkiye bu duruma geldiğinde bizim eve de saldırı olmuştu.
    Annem bana kaçmam gerektiğini ve onlarla baş edebileceğini söylemişti.
    Aklımın hücrelerini gibiyim ki kabul edip hemen kaçtım ordan zütlük yapar gibi.
    O günden beri annemden hiçbir haber alamadım.
    Annem olaylar esnasında ortadan kayboldu.Ya annem o şeyler gibi olduysa.
    Gerçekten merak ediyorum. 3 Senedir Murat amcayla yaşıyorum.
    Tam çöplük gibi bir binada yaşıyoruz.
    Bunun nedeni ise burada ki koku bizim kokumuzu bastırdığından o şeyler bizi bulamıyor.
    Murat amca burada yaşarsak hayatta kalırız diyor. Fakat ben onun buranın çok güvenli bir yer olduğu düşüncesine katılmıyorum.
    Akşamları soğuk ve korkunç oluyor.
    Saat 5 olduğunda hava gece kadar karanlık.
    istanbul eskisi gibi güneşli ve güzel değil.
    Gerçi neresi eskisi gibi güzel ki şu dıbına kodumun olayları yüzünden. Murat amca yanıma gelip yatmamız gerektiğini söyledi.
    Ama saatten haberi yoktu sanırım.
    -Bu saatte neden yatıyoruz Murat amca.
    Sadece baktı huur çocuğu sanki gel sevişelim dedim dıbına kodumun yaşlısı.
    Sonrada arkasını dönüp gitti. Birkaç saattir eskisi gibi güler yüzlü değildi.
    ···
  8. 8.
    0
    Çok yalnız hissettim be
    ···
  9. 9.
    +1
    Alın 3. part kimse yoksa devdıbını boşuna yazmıyım beyler

    Bu durumuna üzülüyordum.
    Nedenini bilmiyordum ve belki de cidden bilmek istemiyordum.
    Günüm tak gibi geçiyodu ve bu gibik binada yapılıcak hiçbir şey yoktu. Yaptığım en çılgınca şey camdan bakmaktı.
    Yine bi çılgınlık yapmak için camdan bakmaya karar verdim ama garip bi çığlık sesi duydum.
    Hasgibtir! Bu Murat amcaydı.
    Üstüme doğru koşuyordu ne yapacağımı bilemedim.
    Hemen üzerime atladı ona karşı koymaya çalıştım fakat fazla güçlü olmadığımdan sadece itip geri çekildim ve yeniden üzerime koşarken yana çekildim ve arkasından ittim.
    57 Yaşındaki bir adamı camdan aşağı düşürmüştüm.
    Ama o insan değildi.3 Senedir yaşadığım adam az önce camdan aşağı uçmuştu.
    Yaklaşık 5 dakika gib gibi dikildim ayakta ne gözümü kırptım ne aşağı baktım öylece durdum.
    Yaşlı adam da öldüğüne göre artık burada durmam için beni zorlayan kimse yoktu, burdan gitme kararı aldım kendimce.
    Peki bunu tek başıma ve silahsız nasıl yapacaktım ?
    Serkanın eski tasarımı geri getirme olasılığından bile daha düşüktü hayatta kalma şansım.
    Sabaha daha iyi düşünürüm umuduyla yatağıma yatıp uyumuşum. Yatak dediğime bakmayın yorganları üst üste dikip öyle garip bir şey yapmıştım ama fena sayılmazdı.
    Sanki bi tak olmamış gibi mışıl mışıl da uyumuştum.
    Sabah gözümü açar açmaz karşımda sarışın ve mavi gözlü çok güzel bir kız belirdi.Şarışın ve mavi gözlü normal zamanlarda bile bulunmayan nimet.
    Sanırım rüyamın devamıydı. Hayır,hayır.Bu gerçekti.
    Birden silkindim ve yatağımdan kalktım.
    Bana sakin olmam gerektiğini ve o şeylerden biri olmadığını söyledi.
    Ona inandım ve rahatladım.
    -Buraya nasıl çıktın ?
    Bana bunun cevabını vermeden hemen buradan gitmemiz gerektiğini söyledi.
    Peki silahsız bir şekilde buradan nasıl gideceğiz diye sordum.
    Bunun kolay olacağını söyledi ve hemen aşağı indik.
    ···
  10. 10.
    0
    Uzun zamandır dışarı çıkmamıştım.
    Yiyecek vb. Şeyler için Murat amca karşıdaki marketi sömürürdü bende camdan bakardım.
    -Adın ne ?
    -Beren, senin ?
    -Berkcan.
    Adını söylerken yüzüme bile bakmadı.
    Çok ciddi aynı zamanda çok da güzeldi.Bu dıbına kodumun kızına sanırım dokunmaya kıyamamışlar hala mis gibi insandı. ilerlemeye devam ettik. Beraber tabii.
    Yürürken karşıda bir adam belirdi.
    Ellerini havaya kaldırmış etrafında dönüyordu. Normal zamanda bu adam bu şekilde böyle hareketler yapsa adamın aklını alırlar giberler orda.
    Bu o enfeksiyon kapmış insanlardan olmalıydı.
    Yanına biraz yaklaşınca fark ettim.
    gibtir bu Murat amcaydı.
    Ölmemiş.
    Camdan aşağı uçan ve yaşayan 57 yaşında bir adam karşımda bana bakıyordu.
    Tam ona yaklaşacakken bana saldırdı.
    Beren onun kafasını parçalamamış olsaydı sanırım az önce ölmüştüm.
    Beren konuşmamaya devam ediyordu. Ulan o kadar adamı öldürdün dön bi küfret bari niye yaklaşıyosun diye, neyse aq.
    Onun güzelliği aklıma eski bir arkadaşımı getirmişti.
    Yaklaşık 9 sene boyunca aşık olduğum fakat bir türlü söyleyemediğim arkadaşım.
    En sonunda söylemiş ve tokat ı yüzüme yemiştim.Bi o gün bi de bu olayların başladığı gün deliler gibi üzülmüştüm.
    Neyse onları boş verelim zaten büyük ihtimalle ölmüş olmalıydı dıbına kodumun paraziti.
    Hava hemen kararmaya başladı. Fakat ben daha yeni uyanmıştım, daha yeni yola çıkmıştık.
    Her şey taka sarıyordu. Gerçekten…
    Gündüzler bile kısaldı, sanırım 30 dakika gibi bir zaman dilimi sadece güneş çıkıyordu.

    Biraz aksiyonsuz bi bölüm oldu ama olduğu kadar artık bir yerden ilerletmek lazım.
    ···
  11. 11.
    0
    Arkadaşlar bu gecenin son partını atıyım yarın yine 2-3 kişi varsa yazarım hadi görüşmek üzere

    Yürümeye devam ettik fakat daha fazla yürüyemezdik ikimizde cidden yorulmuştuk.
    Sanırım Taksim civarına gelmiştik.
    Görmeyeli çok değişmişti, yerde taksim tabelası olmasa nerede olduğumuzu anlayamayacaktık.
    Yerler parçalanmış cesetlerle doluydu.
    Çok ürpertici ve mide bulandırıcı bir durumdu. Biraz etrafı gözetledik.
    Dıştan bakınca tertemiz görünen bir eve girdik baya büyüktü.O kadar bina yıkılırken bu bina nasıl yıkılmamış anlamadım.
    Fakat güvenli olduğunu bilmiyorduk tek bildiğimiz şey yıllar sonra düzgün ve yumuşak bir yatakta uyuyabileceğimiz. Odalar tertemizdi.
    Sanki daha yeni temizlenmiş gibi.
    Hemen yatağa yattım çok rahattı uzun zamandır hiç böyle rahat yatak görmemiştim.
    Biraz sonra çok iğrenç bir koku yayıldı etrafa evde ceset olabileceğini düşündük fakat Beren çok geç olmadan kokunun benden geldiğini anladı.
    Haklıydı koku benden geliyordu çünkü o pis binada yaşamaya başladığımızdan beri doğru düzgün yıkanmamıştım.
    Hemen banyoya girdim ve sıcak suyu açtım.
    Yaklaşık 45-50 dakika banyoda oyalandım ben çıktıktan sonrada Beren girdi.
    O kız çok ciddi ve hiç gülmeyen biri.
    Fakat onlardan olmaması beni rahatlatıyordu.
    Yatağa uzandım ve gözlerimi kapadım.
    Aklıma annem geldi.
    Acaba bu zor durumda ne yapıyordu ?
    Çok geçmeden uykuya dalmışım. Sabah çığlık sesiyle uyandım.
    Bir an bu çığlık Berenden geliyor sandım fakat yanımdaydı. Evet yanımda uyumuştu. Hemen Bereni uyandırdım ve cama koştuk.
    Bunları görmek istemezdik fakat 2 parazit huur çocuğu kadını paramparça etmişti. Kadın tanınmaz bir hale gelmişti.
    Eskiden ölümden korkmazdım fakat artık bu şeyler tarafından öldürülme ihtimalimiz olduğundan en son istediğim şey ölmek olurdu herhalde.
    Buranında güvenli olmadığını anlamış olduk.En büyük aptallık sanırım güvenli bir yer olduğuna inanmaktı.
    ···
  12. 12.
    0
    Yok uyumuyorum da 1-2 kişi var diye bıraktım
    birazdan atarım o zaman bir part daha
    ···
  13. 13.
    0
    Bu cidden son part olsun aklıma yazıcak bir şey gelmiyo yarın 10-11 gibi gelirim yine 2-3 kişi olsa yeter hadi görüşmek üzere beyler

    -Peki buradan çıkacak mıyız ?
    -Şimdilik hayır burada rahat bir yatak ve bizi uzun zaman idare edecek yemekler vardı.
    Şu zamana kadar Berenin yüzünün güldüğünü pek sanmıyorum.
    Belki o da sevdiklerini kaybetmişti belki o da özlem içindeydi. Bende ailemi özlemiştim. Yani en azından annemi.
    Annemin kokusunu, bana seslenişini,ona sarılmayı özlemiştim ama en azından gülebiliyordum.
    Onunla tanışalı daha 1 hafta bile olmadı ama ona güvenebiliyordum.
    Yemek yedikten sonra buradan gidiceğimizi söyledi .
    -Bizi uzun zaman idare edicek yemeğin ve rahatlığın olduğunu söyledin şimdi neden gidiceğimizi söylüyosun ?
    Sadece baktı yüzüme hiçbir şey demedi. Neyse yemek yemek şuan daha önemliydi benim için.
    Uzun zamandan sonra güzel bir yemek bekliyordum, çok heyecanlı ve açtım.
    Fakat tam istediğim gibi olmayıp önüme konserve yemeklerden koydu. Sanırım bunu da özlemiştim.
    Hemen yiyip dışarı çıktık.
    Çok saçma saat daha 3.30 fakat dışarısı zifiri karanlıktı.
    Önceden saat 5 de kararan hava artık bu saatte kararıyordu. Belki birkaç hafta sonra hiç güneş doğmayacaktı.
    Belki oksijen bitip herkes ölecekti.Şu iğrenç şeylere yem olmaktansa oksijensiz ölmeyi isterim.
    Berene soru sormak istiyordum nereli olduğunu nasıl hayatta kaldığını fakat beni tersleyeceğini biliyordum. Soramazdım.
    Biraz yürüyüşün ardından ışığı yanan bir dükkan gördük. Koşarak oraya gittik ve sonunda yaşayan birine rastladık. Ulan yaşayan birine rastladık o an baya mutlu oldum.
    30 yaşlarında bir erkekti fakat hiç güven hissi vermiyordu.
    Berene kısık sesle buradan gidelim dedim. Beni yine tersledi.
    Bize yemek vermeyi önerdi fakat ben bu sefer öne çıkarak;
    -Hayır teşekkürler fakat bizim gitmemiz gerekiyor.
    Bereni kolundan tuttuğum gibi dışarı çıkarıp koşmaya başladım.
    Adam arkamızdan bizi kovalamaya başladı.
    Ona söylemiştim bu adam onlardan değil ama manyak ve bende haksız olmadığımı anlamıştım.
    Birden adam durdu ve yere düştü.
    Berene koşmaya devam etmesini söyledim fakat beni dinleyen yoktu.
    Durdu ve adama yaklaşmaya başladı.
    Arkadan yaklaşmaması için bağırıyordum fakat beni duymamazlıktan geliyordu.
    Adama yaklaştı ve adam ani bir hareketle yerden kalkıp Berenin boğazını sıkmaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    Evet beyler ne kadar takan var bilmiyorum ama ben geldim.
    15-20 dakikada 1-2 kişi gelirse yazmaya başlarım hadi görüşmek üzere
    ···
  15. 15.
    0
    1-2 kişi gelirse devamı hazır sayılır direk atarım

    Adam Bereni boğazından tuttu ve geri geri gitmeye başladı.
    -Siz benim yemeğimsiniz böylece gitmenize izin veremem!
    dıbına kodumun adamı resmen yamyam çıktı. Beren korktuğu halde korkmamış gibi soğuk kanlı kalmaya devam ediyo.Ne kadar çok dil döksem de adam Bereni bırakmaya hiç niyetli değildi. Aklıma yapıcak hiçbir şey gelmedi ve resmen öylece gidişini izledim adamın.Tam dükkanın oraya yaklaşıcaklardı ki arkadan koşan bi paratiz huur çocuğu adamın direk boynuna saldırdı ve ısırdı, Berende fırsatı değerlendirip hemen bana doğru koşmaya başladı. Adama yardım etmeden direk ordan uzaklaştık, zaten dönüşme şansı olmadan o parazit onu çoktan bitirmiş olurdu.Çok ilerlemeden Bereni durdurdum ve adamın kaldığı dükkana dönelim dedim belki silah falan vardır diye. Hemen koşarak geri döndük tahmin ettiğim gibi de parazit adamı 10 dakikada paramparça etmişti bile. Direk dükkana girip ışığı kapadık ilgi çekmemek için.Çok fazla büyük değildi ama çok fazla dolap ve çekmece vardı. Hemen hepsini aramaya koyulduk ve 15 dakikalık arama sonucunda 1 tabanca,6 mermi bir de öldürmek için kullanışlı bir bıçak bulduk. Hava da fazla karanlık olduğu için geceyi o dükkanda geçirmeye karar verdik ve çok da pis olmayan yatakta uyuduk. Beren benden önce uyanmış ve benide uyandırdı direk yola koyulmak için.
    Dışarı çıktığımızda güneş daha yeni doğmaya başlıyodu yani en azından birkaç saat güneşten dolayı şanslıydık.
    -Nereye gidicez ?
    +Nereye gitmek istersin?
    Öyle sorunca direk aklıma anne geldi, çok merak ediyorum ne durumda olduğunu.
    -Annemi çok merak ediyorum zaten işimiz de yok ne dersin?
    Yüzünde küçük bir gülümsemeyle kafasını salladı ve tamam dedi. Sevindim biraz çünkü içimde küçük de olsa bir umut vardı. Fakat bizim ev küçükyalıdaydı yani asya kıtasında e bizde Avrupa kıtasındaydık yani karşıya geçmemiş gerekiyordu. Bunu da söyledim fikrini değiştirmedi ve ilk varış noktamızı belirledik;boğaz köprüsü.
    Burdan yani taksimden normal olarak zaten 1.30 saat falan yürümek gerekiyor e saldırı olma ihtimalini ve dinlenmeleri falan da sayarsak yaklaşık 2-3 saat yürümemiz gerekiyordu.ilk önce Kabataş iskelesinin oraya gidip ordan direk ilerleriz dedik ve sorun yaşamadan indik. Sanırım şu ilk olaylar ilk başladığı zaman yollanan asker ve helikopter takviyesi işe yaramış olmalı ki karşımıza şu parazitlilerden çıkmadı hiç. Fakat iskeleye geldiğimizde büyük bir sürüyle karşılaştık, yaklaşık 30 tane grup halinde ilerliyodu. Eğer dikkatleri bize yönelirse çok hızlı olmadığı halde koşabildikleri için riske giremezdik. Onlara çok yaklaşmadan ilerliyicektik ve öyle de yaptık.Çok yaklaşmadan saklana saklana biraz ilerledik. Kabataş tramvay hattının orda durdur çünkü biraz ilerde çok daha büyük bir grup halinde duruyolardı.Ne geri dönebilirdik ne de bu durumda daha fazla ilerleyebilirdik. Birden silah sesleri duyduk fakat öyle tek ateşli değildi seri ateşle birileri o büyük grup halinde dolaşanları indirmeye başladı. Direk saklandık sonuçta dükkandaki adamdan edindiğimiz tecrübeler sonucunda insanlar da parazitler kadar tehlikeli ve acımasızdı.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    0
    Beyler bari 2-3 kişi okusun lan o kadar yazıyorum

    Silah sesleri kesildi ve kafamı kaldırıp baktım, görebildiğim kadarıyla 7 kişilerdi ve seri silahları vardı. Beren birden atlayıp yardım edin diye bağırmaya başladı. Direk Berene bakıp sus işareti yaptılar ve yanlarına çağırdılar bu durumda benim de gitmem gerekir diye düşündüm ve koşarak yanlarına gittim.
    -Sessiz olun ileride görünen bir grup daha var onları da hallettikten sonra sizinle konuşucam.
    Bizim yanımızda bir kişi kaldı diğerleri ilk gördüğümüz küçük olan grubun oraya gitti ve direk ateş etmeye başladılar. Ateş kesildikten sonra bizi yanlarına çağırdılar ve gittik.
    -Sadece siz ikiniz mi varsınız ?
    +Evet sadece biz varız ve ilerlerken size ras.
    Daha cümlemi tamamlamadan kel olan beni itti ve silahı bana doğrulttu.
    -Yalan söylemediğini nerden bilicem ?
    +Bilemezsiniz ama sadece biz varız.
    Bizim yanımızda duran kadın adamın yanına gitti ve kulağına bir şeyler söyledi. Adam biraz baktıktan sonra konuşma zahmetinde bulunmuştu.
    -Sizi yanımıza alamayız bizi yavaşlatıcağınızı düşünüyoruz.
    +Sizin yanınzda kalma gibi bi düşüncemiz yok sadece ilerlememiz lazım.
    Sonra kadın olan konuşmaya atladı.
    -Yardım edebiliceğimiz başka bir şey var mı ?
    -Kullanabiliceğimiz silah varsa eğer verirseniz seviniriz.
    Birden kel olan sert bir sesle atladı hemen konuşmaya.
    -Hayır yok biz kendimize yeticek kadarınız aldık siz de kendiniz bulun veremeyiz hem o kadar pislik öldürdük onları yardım olarak sayın.
    Adam resmen tam bir huur çocuğuydu kötü bir şey yapmadık ki altı üstü soru soruyorum.
    Gruba toplanın işareti verdi ve bizim yanımızdaki kadına da hadi diye kafasıyla işaret yaptı. Diğerleri ilerlemeye başladığında kadın bize doğru eğildi.
    -Alın bu bıçağı çok sağlam olmasa da zor durumda kalırsanız kullanırsınız.
    Daha teşekkür bile edemeden kadın direk gitti. Verdiği bıçak benim dükkanda bulduğum bıçaktan çok daha iyi ve uzundu. Yani daha çok işe yarıyacağını düşündüm. Yine aynı rotadan ilermeye devam ettik. Yaklaşık 1.30 saatlik yürüyüşten sonra hiçbir sorunla karşılaşmadık taa ki boğaz köprüsünü görene kadar.
    Köprü ortadan ikiye ayrılmış ve üstü tamamen arabalarla dolu yani belki de tamamen yıkılmak için sadece küçük bir dokunuş bekliyodur. Tüm plan taka düşmüştü.Ben Berene Beren de bana üzgün üzgün baktık.O kadar yürümek resmen boşunaydı. Yine düşündük ve karar verdik.Tek şansımız fsm köprüsüydü. Eğer olaylar birkaç sene daha geç olsaydı 3. köprüden geçme şansımız da olurdu belki. Hiç zaman kaybetmeden yola devam edicektik fakat hava kararmaya başladığı için biraz beklememiz gerekiyordu. Gece karardığında çok daha fazla pisliğin dolaştığını fark ettim. Girebiliceğimiz bir ev dahi görünmüyordu olduğumuz yerde kala kaldık resmen.
    Yapacağımız tek bir yanlış ölümümüzle sonuçlanabilirdi ve bunun farkında olduğumuz için çok dikkatli hareket etmemiz gerekiyordu. Fakat Beren hiç umursamıyormuş gibi boş olan kısma koşmaya başladı onun koşmasıyla da tüm hepsi kafasını bu yöne doğru çevirip hızlı bi tempoda yürümeye başladılar. Berenin koştuğu yöne doğru koşmaya başladım fakat koştuğumuz yönden de gelmeye başladılar. Etrafta yüksek bir yer bizi koruyabilicek bir yer var mı diye hızlıca bakınmaya başladım fakat gözüme hiçbir yer korunaklı gelmiyordu. Tamamen çıkmaza girmiştik ve geri dönüşü yoktu etrafımız tamamen sarılmıştı. Sanırım bu durumda en büyük kurtuluş yolumuz silahı alıp kendimizi öldürmekti en azında canlı canlı yem olmaktan iyidir. Berenden hızlıca silahı çıkarmasını istedim ve hiç tereddüt etmeden direk çıkarıp bana verdi. Mermiler diyince de kafasıyla silahı işaret etti yani yapmam gereken tek şey tetiği çekip ilk onu sonra da kendimi vurmaktı. Yaklaşmaya başladıkları an silahı Berenin kafasına dayadım ve bağırarak özür diledim ve gözlerimi kapadım.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    Çok mu kötü lan hikaye kimse okumuyo amk
    ···
  18. 18.
    0
    Yok böyle bitirmem takipçisi olsa devam ederim baya.
    Yazıyım o zaman atarım birazdan.
    ···
  19. 19.
    0
    Ya aq word kapandı kaydedemeden şansımı gibiyim.
    Daha hızlı yazıp yetiştiririm 15 dakikaya.
    ···
  20. 20.
    0
    Derin bir nefes aldım ve tetiğe korkuyla bastım. Silah sesini duyduğum an bende öldüm sandım fakat sonra silah sesleri kesilmedi ve daha seri olmaya başladı. Gözlerimi açtığımda bizi bırakıp giden grubu gördüm. Berene dönüp baktığımdaysa hala yaşıyordu, mermileri silahın içine hiç koymamış boşa sıkmışım.Onu öyle yaşarken görünce içimi bi mutluluk kapladı ve hemen gruba doğru baktım.
    Yine şu kel adam, Berene bir tabanca verdi ve yardım edin diye bağırdı. Tüm grup yaklaşık 5 dakikada yakınımızdaki tüm pislikleri öldürdük. Daha sonra yanımıza geldi.
    -Açıkcası çocuklar bunu yapıcak cesaret bende bile yok, daha dikkatli olmalısınız hadi takip edin.
    Yine teşekkür bile edemeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Dönüp Berene baktı, sanırım biraz olsun güvende olduğumuz için mutlu gibi görünüyordu.
    -Beren şu eve gitme planından vazgeçelim şuan belki bir daha hiç olmayacağımız kadar güvendeyiz hayatımızı riske atıp bu güveni hiçe sayamayız,eve gitme planını daha sonraya saklayalım.
    Sanki bunu dememi bekliyormuş gibi bir gülümseme attı.
    -Tamam sen nasıl istersen.
    +Mermileri çıkardığını neden söylemedin ?
    -Mermileri koyduğumu da söylemedim ki sadece kafamla işaret yaptım.
    Gülümseme attım ve o anda kadın geldi yanımıza.
    -iyi olduğunuza sevindim çocuklar.
    +Fikrinizi değiştiren nedir yani neden geri döndünüz ?
    -Grupça kamp kurabilmek ve güvenliği arttırmak için daha fazla insana ihtiyacımız var ve şuana kadar grup haricinde gördüğümüz yaşayan tek kişilersiniz.
    Kafamı salladım ve yürümeye başladık.
    -Nereye gidiyoruz, belli bir yer var mı?
    +Hayır yol üstünde bize uygun bir yer bulduğumuz zaman orda durucaz ve yerleşicez, daha sonra ise yemek türü şeyler için aramaya çıkıcaz.
    -Yardımımız gerektiği an size yardım etmeye hazırız.
    +Evet, evet bunu bildiğimiz için sizi bulmaya geldik.
    Yaklaşık 1 saatlik yürüyüşün ardından tanımlayamadığım bir yere geldik. Sanırım hastane ya da üniversite tarzı bir yer ne tabelası vardı ne de bir yazısı hiç de tanıdık gelmiyordu. Etrafı da duvar ve demirliklerle çevriliydi. Adını hala bilmediğim kel adam durmamızı ve buranın bize uygun olduğunu söyledi. Fakat bence kontrol edemeyeceğimiz kadar büyüktü. Hiç sesimi çıkarmadım sonuçta bildiği bir şey vardır diye düşündüm ve hep beraber demir kapılıkların ordan içeri girdik.
    Tümünü Göster
    ···