(bkz:
shaun of the dead)
tuhaf bir film bu, yaklaşım olarak çok acaip anasını satayım,
belli bir süre toplum eleştirisi gibi, çok sert hem de, zombilerin fark edilmediği bir toplum, yani herkesin zaten önceden de zombi olduğu sadece insan yemediği bir toplum, kimse fark etmiyor, duvardaki kanlar, ölmüş insanlar, üstünüze saldıranlar, kimsenin dikkatini çekmiyor,
toplum zaten zombilerden oluşuyor fikriyle izleyin bir de anlayacaksınız..
televizyonda da bu eleştiri pekişiyor, zombi kıyameti gelmiş, shaun oturup dinleme derdinde değil,
bunu hem insanların önemli olaylara ilgisizliği olarak yorumlayabiliriz, hem de insanların medyayı ciddiye almaması, medyaya güvenmemesi olarak, bahçeye giren ve ölmesi gerekirken ayağa kalkan zombi hanımablamız olmasaydı anlamaycaklardı bile,
keza ed'in finalde zombi halinin normal halinden tek farkı zincirlenmiş olması, bu da güzel bir nokta, edebi olarak buna kadın için arkadaş satma diye bile bakacak kadar ileri derecede spekülasyon yapabilirdik sınıf ortamında, edebiyatın spekülatif yanı güzeldir,
zombileri trolleme sahnesini yine toplumsal bir eleştiriye çekebilirim misal, toplumda fark edilmemek için onlara ayak uydurmaya çalışan, onlar gibi davranmaya çalışan asosyal kişilikler akla gelir burada,
sadece bir yere ulaşmak için bu rolü yapmaları, ve oraya varınca rolün bozulması, açığa çıkmaları, hiç istemedikleri ilgiyi çekmeleri de yine toplum içinde uyum sağlamaya çalışan asosyal alegorisini destekler,
plan kısmı da takdire şayan işlenmiş, plansız yaşayan birinin yapmaya karar verdiği planlarının başarısız olması üzerine mutluluğa kavuşması gibi basit bir tema görülüyor, başarmak değil denemek vurgusu da çıkar,
ya da belki de hiç birisi değildir, 4 sene edebiyat bölümünde aklımı yıkamışlardır, o da bir ihtimal,
ama ben sevdim bu yapımı, basit mizah, güzel alegoriler,
şu gözlüklü meriçin neyi sembolize ettiğini çıkaramadım bir tek diyebilirim,