/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +4
    BÖLÜM 57
    Üçününde kolunda aynı işaret vardı. Oldukça soğukkanlı davranıyordum gözlerimi üzerlerinden ayırmıyordum doğru zamanı beklemeye başladım. Sanırım farketmişlerdi göz göze geldik gözleri kararmaya başladı ve birden biri benim üzerime atladı ve üzerimdeyken değişime uğradı. Bi anda diğerlerini arabayı kullanan askerin üzerinde gördüm ve aynı anda büyük gürültüyle araba dengesini kaybetti ve yan yattı kaldırımdan taklada atmış olabilirdik. Ve içerde silah ve bağırış sesleri duymaya başladım rastgele ateş açılmıştı içerde. Bana tutunan omzumdan ıssırmışrı beni büyük bir acı duydum. Ama var gücümle boynunu bir kısmını dişlerimin yardımıyla bedeninden ayırdım. Bi tane kalmıştı diğerinin kafası uçmuş haldeydi. Elime G3 alıp onuda olduğu yere indirdim.
    -“Ağhh koluum!” diye bağırdı asker.
    -“S***R hay allahım! Vurulmuşum” dedi Arif.
    Daha sonra manzaraya baktığımda ürkütücüydü. Askerlerden birinin kafası diğerinin ise kolu kopmuştu. Serkanın adamı ise bacağından Arif kolundan yara almıştı. Bunları bu halde dışarı çıkaramazdım acilen geniş bi araba bulmalıydım. Diğerlerine burda kalmalarını söyledim ve dışarı fırladım. Cadde boyunca koşturdum bir belediye otobüsü görmüştüm ama çalışmayacak haldeydi tekerleri inikti. Koşmaya devam ettim sonunda sağlam bir minübüs bulmuştum. Ona atlayıp geri döndüm ve aracın arka kısmına yanaştırdım. Yaralı olanları minübüse yavaşca bindirdik askerden başka diğerlerinin sesi çıkmıyorda ama onun canının gercekten yandığına emindim. Herkes bindikten sonra yola devam ettik bi eczane dikkatimi çekti. Sakallı adam;
    -“Ben birşeyler bakayım” dedi
    -“Tamam ama çabuk ol” dedim.
    Beş dakika sonra arabaya atladı;
    -“Hızlısın” dedi Serkan.
    Pansumanlar yapılıyordu yola devam ettik ama olayın şokunu hala üzerimizden atamamıştık. Herkes susmuştu ve dışarıyı izliyorlardı. Deniz hala aynı metalik gri rengindeydi.
    -“Diğer asker için çok üzüldüm” dedi Arif.
    -“En yakın arkadaşımdı sizle yola çıkarken seni yalnız bırakamam diye benimle geldi” diye araya girdi kolu kopan asker.
    -“Cesur bi askerdi” diye cevap verdim.
    -“Gideceğimiz yerde emin olun yaratıklardan yüzlerce olabilir” dedi Serkan.
    Sakallı adam;
    -“Evet nasıl bir belaya girdiğimizi oraya gidince anlayacağız..”
    -“En önemli nokta orası çünkü rütbeli pek çok asker var orda sığınaklarda bolca askerler var yani rütbeli ve rütbesiz ordaki saldırıdan sığınağa kaçan çokmuş. Bu arabayla oraya gidemeyiz yaklaştığımızda güvenli bir yere arabayı çekicez. Siz arabada bekliyeceksiniz bir kişi benimle gelcek aksi halde arabayla gidersek sonumuz gelir dikkat çekeriz” dedim.
    -“Sakallı adam söze girdi;
    -“Tamam ben seninle gelirim iran’da profösyonel savaş eğitimi aldım.”
    -“sen iranlı mısın” diye sordum.
    -“Evet babam Türk annem iranlı orda yaşıyorduk buraya yakınlarımızı görmek için gelmiştik şimdi ailem yok oldu. intikamlarını almalıyım!” dedi kararlı bir şekilde.
    -“Hepimiz ölen yakınlarımızın intikdıbını alacağız merak etme..” dedim
    Tümünü Göster
    ···
  2. 77.
    +11 -1
    BÖLÜM 58
    Yol boyunca sessizlik hakim olmuştu incin caddelerden geçiyorduk devamlı. Rüzgar yol kenarındaki sağ kalabilmiş ağaçların dallarını dövüyordu. Verdiğim sözlerdenmidir bilmiyorum daha çok kararlıydım bu insanların hayatları bana bağlıydı kendi geçmişimi kaybetmiştim ama insanlık geri kazanılmalıydı. Burdaki bütün insanların ailesi vardı geçmiş bir hayatı.. Peki benim? Benim geçmişim ailem varmıydı emin olamıyordum geçmişi düşünmeye çalıştıkca bi soğukluk hissediyordum vücudumda.
    "Yaklaştık" artık dedi sakallı adam ve arabayı kenarı çekti dürbünü çıkarıp etrafı izledi bir kaç dakika hepimiz gözlerimizle onu takip ettik. Ardından devam etti"Arabayı koyacak bi garaj buldum" dedi.
    Kişisel bir garajdı şansımıza kapısıda sağlam görünüyordu. Diğerleri içeride kaldı sakallı adamla birlikte birtek ben dışarıdaydım. Ona doğru dönüp;
    -"Bir adın vardır umarım?" diye sordum bu aslında tam soru sayılmazdı.
    -"Hafez" diye cevap verdi ve ardından sanki bir sonraki sorumu sormaya fırsat vermeden cevapladı."Koruyucu anldıbına geliyor" hafifce gülümsedi.
    -"iddalı bir isim dedim bende adımı hatırlasam keşke" dedim
    Sanada bir isim bulalım bu cehennemden çıktıktan sonra" dedi.
    Yokuşun sonuna geldiğimizde sığınağı tahmin ettiğimiz yerde manzara hiçde iç acıcı değildi. Bir plan yapmalıydık.
    -"Hafez iyi bir planım var" dedi. Pür dikkat onu dinlemeye başladım. "Bir araba bulup onu çok dikkat çekecek bi yerden ateşliyip gaz pedalına bi kaya parçası koyup dikkatlerini o arabanın üzerine çekeriz ve geride kalan kısımı biz haklarız" dedi planı geçerli sayılabilirdi. Ve birden söze girdim;
    -"Hadi o zaman yola koyulalım!"
    ···
  3. 78.
    +6
    BÖLÜM 59
    Çalışır bir araba bulmak yaklaşık 10 dakikamızı almıştı. Gri renk bir meganedı ve oldukca iyi durumdaydı. Ama 6. hissimin kuvvetini bu gibi durumlarda daha iyi anlayabiliyordum. içimden geçen planın başarısız olcağıydı.Bi an için Hafez'e dönüp;
    -"Bence planı daha bir hale getirmeliyiz"dedim. Hafez bana doğru çevirdi gözlerini."Bu ufak bir arabayla olmaz Çiğli sanayi bölgesine gidip bi tır edinmeliyiz böylece herşey daha mümkün hale gelir."
    -"Haklısın kendimizi sağlama almakta yarar var. O halde ilk iş sanayi bölgesine gitmek oraya varmamız 20 dakikamızı almaz."
    Megane ı kullanarak sanayi bölgesine doğru yola koyulduk yollarda birbirinden bağımsız zombilerden başka birşey görmedik. . Dediği gibi 15 dk bile sürmemişti oraya varmamız ama gittiğimizda girişti devasa bir kapı bizi karşıladı kapıya dokunduğumda yüksek voltta bir elektirik akımına marus kaldım. Hafez;
    -"Birşeyin yok ya?"
    -"Hayır iyiyim ama buda neyin nesi böyle"
    -"Hiç bir fikrim yok ama bunu açmanın bir yolunu bulmalıyız."
    -"Bana bırak" diye cevapladım ve arabaya bindim.
    Hafezin şaşkın bakışları arasında kapıya odaklandım gaz pedalına sonuna kadar bastım tekerleklerin her bir hareketini hissedebiliyordum son hızla kapıya girdim. büyük bir gürültüyle içeri doğru savruldum ve çöp konteynırlarına çarparak durabililmiştim. Bi anlık şokun ardından hemen kendime geldim Hafez bana doğru koşuyordu bağırarak;
    -"Sen bi çılgınsın!!"
    Arabanın kapısı sıkışmıştı tekme darbesiyle kapıyı indirdim ve hafifce gülümsedim.
    -"Hemen bir tır bulmalıyız" dedim. iç taraflara doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım yaklaşık 5 dk yürüdük daha sonra yaysat ın tırı dikkatimizi çekti. Birbirimizin gözlerinin içine bakıp sanki bir zafer kazanmış gibi güldük. Tırın konteynırı gazetelerle yüklüdü bu iyiye işaretti böylece alev daha etkili hale gelebilirdi. Tam o anda ensemde bir soğukluk hissettim ve ardından ;
    -"Sakın kıpırdama.."
    ···
  4. 79.
    +6
    BÖLÜM 60
    Güldüm tam çeviklikle arkama dönüp onu etkisiz hale getirecektim ki hafez ayağıyla beni uyardı her yerde eli silahlı adamlar vardı. -"Hemen elindeki silahları bırak!" Sesinde keskin bir kararlılık vardı. Hafez yavaşca silahları yere doğru bıraktı. Bu insanların burda olduğunu hiç bilmiyorduk hiç kimse bilmiyordu kimdi bunlar. Bizi başa bi yere doğru zütürmeye başladılar hepsi bana bakıyordu. Bomboş bir odaya soktular bizi hepsinin simalarına baktım.
    -"Burda ne işiniz vardı ve sen kimsin özellikle?" diye sordu içlerinden biri lider olup olması benim için pek önemli değildi.
    -"Benim ne olduğum önemli değil önemli olan tır ve biz onun için geldik"
    -"Ha..Ha..haha.. demek tır için geldiniz ne yapacaksınız? Geberiklere gazetemi dağıtacaksınız? dalga geçercesine bize doğru baktı.
    -"Bakın zaman kaybetmememiz lazım o yaratıkları durduracaksak zamana ihtiyacımız var bize istediğimizi verin ve bizi bırakın."
    -"Beni anlamadım galiba burdan öylece çıkamassın."
    -"Pek o zaman istediğini oynayalım" Kendimden emindim.
    Çok ani bir reflexle söyledikden 1-2 saniye sonra o adamı yakasına yapıştır birden ve onu kullanarak içerdeki diğer herkesi etkisiz hale getirmeye başladı ayaklarıyla üzerime gelen herkese savurdum onu bir yandan kendime kalkan yaptığım için ateş edemiyorlardı. Bir kaç dakika içinde odadaki herkesi etkisiz hale getirdim hafez hemen silahlarını geri aldı. Adama doğru döndüm ve yere attım.
    -"Bak istediğin oldu hoşçakal."
    Adamın şaşkın ve öfke dolu bakışları arasında dışarı çıktık ve tıra atladık. Kırdığım ana girişten dışarı çıktık beş dakika yol gittikten sonra bi tane benzin istasyonuna yanaştık ve alabildiğimiz kadar yakıt aldık. Hafez gülerek;
    -"Çok aptallardı"
    -"Kimdi acaba bunlar?" diye cevapladım.
    -"Bi fikrim yok ama ben o adamları sevmedim."
    Kovaları doldurdukdan sonra Yola devam ettik 15 dakika daha hareket ettikten sonra varmak istediğimiz noktaya gelmiştik...
    ···
  5. 80.
    +8
    Bölüm 61
    Arazi biraz engebelliydi rüzgarsa çok hafiflemişti. Aşşağıda birer zavallı böcek gibi görünüyorlardı. Dünya bu böceklerden bir an önce temizlenmeliydi. Hakan hafeze gözleriyle işareti verdi. Bu bakış aşırı derecede özgüven anlamı taşıyordu. Benzini gazetelere iyice boca ettiler koku her tarafı sarmıştı. Hakan yerden irice bir kaya aldı Hafez'i bekliyordu artık. Hafez elindeki işlemeli zippoyu ateşleyip gazetelerin üzerine fırlattı. Bu zippo orduda yaptığı tehlikeli operasyonlarda yanından ayırmadığı tek kişisel eşyasıydı. Zipponun yaydığı ateş gazetelere bir anda nüfuz etti. Konteynır bir anda alev aldı ve Hakan Tır'ı çalıştırdıktan sonra kayayı pedala bıraktı. Kendini hareket eden tırdan dışarı doğru savurdu. Tır adeta kızgın bir boğa gibi alevler saçarak bayır aşşağı iniyordu. [font="Times New Roman"]Koca bir alev topu! Yaratıkların dikkatini bu tıra vermeleri pek de geç olmadı. Hepsi onu takip etmeye başladı...
    Hakan;
    "Şimdi tam zamanı hadi!"
    Hafez cevap vermedeb hakanlar birlikte aşşağıya inmeye başladı. Sırtındaki içi silah dolu çanta onu biraz zorlamıştı. Çok geçmeden karşılarında geride kalanları belirmeye başlamıştı.
    Silahlar yaratıkların üzerine mermi kusmaya başladı. ikiside tam profesyonelce her defasında tam kafalarına nişan almayı başarmıştı. Onlarında beklediği gibi kanatlılar belirmişti 3 ü aynı anda üstlerine doğru hızla alçalmaya başladı. Hakan gözlerini kıstı ve belindeki iri kamayı sıkıca eliyle kavradı. Hafez ise bir diziyle yere çökmüştü. Hakan en sağdakine bir çekirge gibi sıçradı ve onun vücuduna tutunup destek alarak çevik bir hamleyle ortadakinin başını gövdesinden ayırdı. Hafez ise çoktan diğerinin vücuduna kurşunları boşaltmıştı. Çok geçmeden soldakide etkisiz hale geldi. Hakan hızla yaratıkla yere düşüyordu. Kamasını yaratığın tam vücuna doğrultup üst tarafta kaldı. Yere indiklerinde yaratığın vücudunda bir delik açılmıştı ve kafasına tereddütsüz kamayı sapladı.

    Kafalarını kuzeye çevirdiklerinde oldukları yerde dona kaldılar.
    ···
  6. 81.
    +8
    BÖLÜM 62

    Ufukta devasa zepline benzeyen bir şey belirmişti. Soğuk ve ürpertici bir görünüşü vardı. Bunun ne olabiliceği hakkında fikirleri yoktu bin metreden uçtuğu belliydi. Hakan'la Hafez yerlerinden kıpırdamamışlardı. Bu iri şeyin seside ürkütücüydü. Ama zamanlarıda çok azalmıştı. Hakan;
    "Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum çok garip zamanımızda yok"
    "Evet meraktan çıldıracak olsamda bir görevimiz var"
    "Hadi o zaman yakında bunuda öğreniriz" Hakan son sözü söyledikten sonra hemen sığınağa doğru ilerlemeye başladı. Kapı içeriye doğru gömülmüştü sanki. Olağan durumlarda kullanılmak için yapılmış bir yerdi. Ama o zamanlar böyle bir olayın olacağını kimse tahmin edemezdi. Hakan sertce kapıyı çaldı. içerden ses gelmeyince tekrar denedi. Hafezin dikkatini sağ üst taraftaki güvenlik kamerası çekti. Hakanın omzuna dokundu ve kamerayı işaret etti.
    "Beni gördülerse birazdan açarlar" dedi.
    "Ama beni gördüler ve bizi onlardan biri sanıyorlardır muhtemelen."
    Hafez birden kollarını sıyırarak; "o zaman bizde kollarımızdaki işaretin olmadığını kanıtlarız" dedi.
    Tam o sırada kapı açıldı karşılarında iki tane iri yapılı silahlı asker belirdi. Soğuk bir tavırla uzun boylu olan "içeri" dedi. Hakan ve hafez içeri adım attılar.Ve kapı arkalarından otomatik olarak kapandı. Askerler " bizimle gelin" deyip sırtlarını döndüler. içerisi çok farklıydı ve neyseki sıcaktı... Duvarlarda Atatürk'ün fotoğrafları ve Türk bayrakları asılıydı. Bir yol ayrımına gelindikten sonra askerler "Buradan" diye talimat verdi. Sola döndüklerinde otomatik bir kapı karşılarına çıktı. Askerlerden biri parmağını bölmeye doğru uzattı. Sinyal sesinin ardından kapı açıldı. Girdikleri oda ferah ve oldukça sadeydi. Eşya barındırmayacak kadar sade. "Burda bekleyin birazdan bir yetkili burada olacak." Askerler dışarı çıktı duvarlar yarı saydam gibiydi. Hafez Hakan'a dönüp;
    "Burası çok farklı sence nedir bu."
    "Pek bir bilgim yok bekleyip göreceğiz."
    "iyi bir açıklaması vardır umarım burasının."
    Hafez yutkunup duvarları incelemeye başladı. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı... içeri giren adam kel solgun ve ifadesiz bir mizaca sahipti. Ağır adımlarla özellikle Hakan'a bakarak ilerledi.
    "Bu... bu nasıl olur mantıksız ve mükemmel!" Sesi tityordu ve büyük bir şaşkınlık içersindeydi. Hakana dahada yaklaştı. Onu yakından incelemeye başladı "Mucize gibi çok garip. Siz nerden geldiniz?" Hafez sesini yükselterek cevap verdi.
    "Öncelikle bilmenizi isterimki biz sizin tarafınızdayız."
    "Biliyorum kameradan sizi izledik. Gelin benimle daha iyi şartlar altında konuşmalıyız hikayenizi ayak üstü dinlemek istemem".
    Tümünü Göster
    ···
  7. 82.
    +11
    Bölüm 63
    Kapıdan dışarı çıktıklarına önlerindeki adamla birlikte koridora yöneldiler başka bir kapıdan içeri girdiklerinde bu kez karşılarına çıkan oda daha sıcak ve daha samimiydi. Bürodan daha çok bir çalışma odasıydı. Büyükce bir kitaplık hemen sağ taraflarındaydı. Kitaplığın üzerinde dikkat çekici bir gemi maketi vardı. Adam onlara oturmalarını rica etti. Oturdukları koltuklar oldukca rahattı yer krem rengi bir halıyla döşenmişti. Bu odada asıl dikkat çekici olan ise karşı duvarı kaplamış olan istanbul boğazının manzarasıydı. Adam yutkunarak;
    "Öncelikle adım Yusuf burada insanlık için çalısan bilim adamıyım. Siz her kimseniz" Gözlerini tekrar Hakan'a dikti. "Bizim için çok önemlisiniz şuan ama sen böyle nasıl geliştin söyler misin. Böyle bir durumlar ilk defa karşı karşıyayım burda benim gibi pek çok bilim adamı var onlar da seni çok merak ediyorlar ama onlara beklemelerini ben söyledim. Şimdi sizi dinliyorum hikayeniz nedir?"
    Hakan söze girdi "Çok garip ama bilmiyorum tam olarak bana ne oldu bilmiyorum ama ara ara sanki tekrar hatırlıyormuşum gibi ama sonuç olarak yine hatırlamıyorum."
    "O zaman sana bi kaç tahlil yapmamız gerekecek umarım hafıza ilaçlarımız sende işe yarar son olanlardan sonra çoğu insana bundan lazım oldu"
    "Bu bugün duyduğum en iyi haber ama bizim buraya gelmedeki amacımız bambaşka."
    "Ne peki?"
    "Bizi Talat Albay tarafından gönderildik maden ocağından bilginiz kesinlikle vardır bir baş kaldırış planlıyoruz insanlık böyle yok olmamalı."
    "Böyle gelişi güzel kurtaramazsınız peki bir planınız var mı?
    "Henüz yok"
    Yusuf dalga geçerek gülmeye başladı "Bir plan olmadan yola çıktınız ama neyseki bizim bir planımız var."
    "Peki ne gibi bir planınız var"
    Onu zamanla öğreneceksin öncelikle senin şu hafıza olayını halletmemiz lazım benimle gel arkadaşın kalabilir.
    Hafez birden araya girdi "Olmaz bende geliyorum"
    "Üzgünüm sadece bilim adamları girebilir labrotuvara arkadaşında bizim için önemli"
    "Size güveniyorum"
    Hakan Yusuf'un peşindenden tekrar koridora çıktı. Hakanın aklı iyice karışmıştı böyle bir laboratuvarı tahmin edemezdi demekki hala birileri insanlık için çalışıyor diye düşündü. Yusufa yönelip;
    "Az kalsın unutuyordum buraya gelirken garip bir şey gördük çok büyüktü zeplin gibi hatta zeplinden bile daha iri"
    "Aynı şeyi bize gördük bu şey seçkin ve tepelerdeki korkakların sığındığı bir gemi. Diğer insanların ölmesine aldırış etmeden kaçtılar... Ama insanlık onları affetmiyecek"
    "Aşşağılık korkak herifler ülke başkanları falan mı var"
    "Bazıları öyle Türkiyeden kimseyi almadılar bile ayrım burada kendini belli ediyor. Avrupa ülkeleri, Japonlar, Amerikalılar ve şu zengin Araplar. Bunlardan oluşuyor"
    "Allah belalarını versin!"
    "Neyseki bizim gibileri var hala senin şu işi hallettikten sonra devam burada neler olduğunu ve planlarımızı sana açıklarım. işte geldik"
    ...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 83.
    +7
    BÖLÜM 64
    "Yardım edin arkadaşım doğurmak üzere!"
    Bu ses... Nasıl böyle tanıdık gelebilir Hakan çok garip hissetmeye başladı. Kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Onu gördüğünde sanki beyninde cam parçaları varmış gibi hissetti. Sesin sahini garip duygular uyandırmıştı onda. 1,75 boylarında buğday tenli küt saçlı bir kızdı. Gözleri derin ve anlamlıydı uzaklara zütürüyordu sanki. Hakan için sanki zaman orada durmuş gibiydi. Kız ondan ürkmüştü geri adım atmaya başladı korkudan gözleri iyice açılmıştı. Yusuf ortamdaki gerginliğin farkına vardı homurdanarak cevap verdi;
    "Merak etmeyin hemen birini yoluyorum kaç numaralı koğuş"
    "Üç numaralı acele edin." Arkasını dönüp telaşlı bir şekilde gitmişti.
    O gidince hakan tek başına kalmış gibi hissetti sadece bakakalmıştı arkasından. Yusuf eline bir telsiz aldı ve gerekli bilgileri vermişti. Hakanın hala dalgın olduğunu görünce;
    "Hoş bir kız değil mi?" Hakan cevao vermedi. "Neyse gel hadi içeriyi görmelisin.."
    Hakan içeri girdiğinde şaşkınlığını gizleyemedi. Burası mükemmel bir yerdi çölde serap gibi bir şeydi. Beyaz gömlekli bilim adamlarıyla doluydu her yer. Bu beyaz odayı göz ucuyla inceledi..
    "Harika"
    "Tabiki de öyle!" Yusuf sonra yüzünü çalışanlara döndü "Beyler yeni arkadaşımıza hoşgeldin diyelim."
    O ana kadar onların geldiğini farktemeyen bilim adamları Hakan'ı gördüklerinde meşgul olduğu işleri bir anda bıraktılar. Yavaş yavaş yanlarına gelmeye başladılar.
    "Vay canına.."
    "Tek kelimeyle harika!"
    "Mucize diye buna derim ben!"
    Çevresini saranlar ona karşı baya bir ilgi göstermeye başladılar. Hakan bu ilgiden pek de memnun olmuşa benzemiyordu. Yusuf onlara doğru dönüp;
    "Arkadaşımız buraya başka bi sığınaktan gelmiş. Kadir ve Pınar siz benimle gelin diğerleri işine dönebilir."
    Hiç biri itiraz bile etmeden işlerinin başına geri döndüler. Kadir kısa boylu ufak tefek biriydi boyuna göre abartılı bol giyinişi vardı. Saçları dökülmeye yüz tutmuştu. Yanındaki Pınar ise kızıl ve uzun saçlı beyaz tenli bir kadındı. Sivilcelerden kalma lekeler vardı yüzünde. Onlarla birlikte laboratuvarın uç noktasına geçtiler. Yusuf;
    "Lütfen yat burda senden kan örneği alıcaz ardından röntgen çekilecek"
    Hakan tereddüt ederek denileni yaptı. Kolunu sıyırdı bayan olan şırınganın tamdıbını doldurdu. Kan siyaha yakın bir renkdeydi bu onu çok şaşırtmıştı. Şırıngayla birlikte karşı tarafa doğru uzaklaştı. Yirmi dakika kadar yatmıştı Hakan. Yusuf hakanın yanında belirdi "Akşama sonuçları öğreniriz ama diceğim şu ki kanında büyük farklılıklar var. Kadirle beraber röntgene doğru geçin"
    "Peki ama diğer arkadaşlarıma ulaşmamız lazım onlar şuan bi garajda beni bekliyorlar"
    "Tamamdır röntgenden sonra senin yanına gelicem bu işi çözeceğiz"
    Yüzünde güven hissi oluşmuştu hakanın. Kadirle birlikte röntgen için yürümeye başladılar...
    Tümünü Göster
    ···
  9. 84.
    +7
    BÖLÜM 65
    Burdaki bir çok şey gibi Hakan'ın hayatında ilk defa gördüğü kumandaya benzeyen bir aleti üzerinde gezdirdi buna bağlı bir ekranda herşey kopyalanmıştı. Kadir;
    "Organlarında normal insanlara göre daha büyük" dedi. Ardından makinadan çıkan diski alıp dosyaya koydu. Herşey çabucak olmuştu.
    Hakan kadire dönüp;
    "Yusuf beyin yanına gitmem lazım"
    "Peki benimle gel"
    Tekrar koridora çıktılar ve yavaş adımlarla Yusuf'un odasına doğru ilerlediler. Yusufun odasını Hafezin kaldığı oda olduğunu Hakan daha ilk geldiklerinde anlamıştı. Kadir kapıyı çaldı ve bir kaç saniye sonra kapı açıldı. Hafezde içerideydi Hakan'a yönelip;
    "Seni gördüğüme sevindim biraz önce bizimkileri almak için çıktılar"
    "Bunu duyduğuma sevindim keşke bende gitseydim"
    Yusuf Hakan'a dönüp"Çok iyi bir birlik gönderdiğime emin olabilirsin gözün arkanda kalmasın."
    "Ama dışarıda çok sayıda yaratık var!"
    Yusuf omuz silkti."Onlarda son zamanlarda bunu eğitimini gerek koruma bölgesinde gerekse burda aldılar. Burada bulundurduğumuz sivilleri kurtardılar aynı zamanda yani merak etmene gerek yok."
    Hakan gözlerini Yusuf'a dikerek "Peki öyle olsun şimdi bana burayı anlat."
    Yusuf yutkundu gülerek"Peki koca adam senin için özetlerim" dedi ve önünde duran bir bardak suyun yarısını içti ve devam etti."Savunma bölgesi yok olduktan sonra buraya geçtik, inanılmaz boyutlarda kayıplarımız oldu. Savunma bölgesindeki pek çok sivil halkı kurtardık. Burası gizli bir sığınak pek çok olanaklara sahip bir yer. Burada o yaratıkların anotomisini davranış şekillerini inceledik. Pek çok çeşitilik göstermiş durumdalar."
    Hakan sözünü kesti"Hemen hemen hepsiyle karşılaştım."
    Yusuf başını sallayıp"Bundan emin olma bence bir nevi mutasyona uğramışlar deniz suyunu incelemeye başladık daha önce görmediğimiz maddeleri içeriyor. Bizim buradaki amacımız dünyamızı geri almak. Dünyanın dört bir yanında bu tip yaratıklarla mücadele eden bilim insanları var. Onlarla devamlı irtibat içerisindeyiz ve bizlerinde bir planı var."
    Hafez söze girdi."Neymiş o plan?"
    Yusuf ayağa kalktı, garip görünümlü dolaba doğru yöneldi. Kapakları yavaşça açıp dolabından gerip bir şey çıkardı. işaret parmağı boyutunda mekanik birşeydi ve şeffaf kanatlara sahipti. Hakan ve Hafeze doğru gösterip "Bu yusufcuk şeklindeki bir mikrobot. Bunlarla yaratıklara karşı savaşacağız. Sizide buraya gelirken bunlar sayesinde takip ettik."
    Hafez;"Vay be! Ama nasıl bir savaştan bahsediyorsun?"
    Yusuf"Kanlı bir savaş... Arge bölümünde (Geliştirme bölümü/Labaratuvar) bunların bir santimetrelikleri için çalışmalar var ve şuan son evrede. Bir sivri sinek büyüklüğünde olacak. Bunlar çok ufak ama çok kuvvetli mide asidine karşı tepkime veren kimyasalları taşıyacaklar. Yaratıklarında ağız kısımlarından girip midelerine bu kimyasalları bırakacaklar. Mide asidiyle temas eden kimyasal içindeki moleküller sıkışacak ve.. BOOMM! Bunu ölü hayvanlara enjekte yapmayı isterdik ama bu p..ç kuruları insan eti istiyor!"
    Hakan bu plan karşısında baya etkilenmişti."O halde dünyanın her tarafında aynı hazırlık var."
    Yusuf "Evet iNSANLIK KURTULACAK!"
    Tümünü Göster
    ···
  10. 85.
    +11
    BÖLÜM 66

    Tim 5 kişilik küçük bir gruptan oluşuyordu. Çok iyi askeri donanıma sahiplerdi. Hemen hemen hepsi iri yapılılardı. Atvlerden oldukça büyük ancak onların görünümüne sahip olan zırhlı çevik bir araçla çökmül olan karanlığı deliyorlardı. Mücahit bu görevide diğer görevler gibi hiç sorgulamadı. Onun bu denli kuvvetli olmasının parçasıydı buda. 1.93 boyunda 100 kilo yıkılmayan ağır giblet takscusu izlenimi veriyordu. Grubun hatta tüm güvenliğin lideriydi. Verilen adrese doğru ilerliyordu ve kafası bomboştu..
    ...
    Arif ve diğerleri artık sabredemiyorlardı. Arif'in içinde kötü bir his vardı.. Karanlık çökmüş olmasına rağmen hala dönmemişlerdi. Sessizliği bozan Serkan oldu;
    "Bence başaramadılar burda durmamız anlamsız"
    "Biliyorum ama çok emindiler.."diye cevapladı Arif.
    "Karanlık çöktü artık geri dönmeliyiz yaratıkların bizi bulması artık an meselesi"
    "Bilemiyorum... "
    "Bu kadar insanı riske edemessiz görmüyormusun halimizi!" Serkan bu kelimeleri sinirle ve korkuyla sarf ederken Arif'in gözlerinin içine bakıyordu. "Hadi ne bekliyoruz... "
    Arif derin bir nefes aldı"Belkide haklısın"
    "O halde arabayı ben kullanırım"
    Serkan münibüsden inip garaj kapısını hızlıca açtı karşıda gördüğü manzara ürkütücüydü.. Onlarca yaratık ona bakıyordu ve hepsi yönünü ona doğru dönüp hırıltılarla yürümeye başladılar. Eli kolu boşalmıştı ama saniyeler içinde kendini geri topladı. Direksiyon başına hızlıca geçti.
    "Allah kahretsin hepsi burdaymış!" Titereyen elleriyle zorlanarak anahtarı çevirip arabayı çalıştırmıştı. Farları yaktığında arabadakilerin gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Serkan gazı kökledi zombilerin üzerine doğru tereddütsüz sürdü. Hepsini arabanın alına alıyordu ama ne olduysa tekerlek büyük bir tümseğe çıktı Serkan direksiyon kontrolünü kaybetmişti o an münibüs yan yatmıştı. içerdekiler hırıltıları daha kuvvetli duymaya başlamışlardı. Yaratıklar kırılmış camlardan içeri doğru girmeye başladılar. Yanı başındaki çığlıktan sonra Arif üzerindeki şoku almıştı askerlerden birini yemeye başlamışlardı. Amaçsızca bağırıyordu sadece ama hayır!! Diğerlerinide yemeye başlamışlardı çok kötü vahşet!! Kan!! Serkanın suratı bir maske gibi sanki sökülüp alınmıştı gözünün önünden. Askerlerden birini kanı üzerine sıçramıştı.. Şans eseri aşşağı tarafta kaldığı için yaratıklar onun farkına varmamıştı daha hemen sağ üst çaprazında sağlam olan bir cam vardı onu kırması gerekiyordu ama nasıl. Camın üzerindeki imdat çekicini görmesi fazla zaman almadı. Ama ona ulaşması lazımdı içinde dua edip 3 e kadar saydı ve üç dediğinde nefesini tutup çekice uzandı var gücüyle cama sert bir darbe indirdi. Cam buzlanmıştı daha sonra sağlam olan koluysa sert bir darbe daha indirdi. içerdeki yaratıkların onu farkettiğini anlamıştı kendini dışarı doğru savurdu. Yaralı olan kolunu üzerine düşmüştü tahmin edilemeyecek bir acı çekiyordu.. Beyni sadece o acıya yoğunlaşmıştı şansı zombilerin arabanın diğer tarafında izdiham olusturacak şeklilde biriktirdiği için yanında olan şansı artık onu terk edeceğe benziyordu. Ölürken zaten insanı herşey terk ederdi şans mutluluk dostları gelecek.. Onun dışarı atladığını fark etmişlerdi üzerine doğru geliyorlardı.. Arif keşke bir silahım olsaydı diye düşündü o zaman acı çekmeden ölebilirdi kafasına sıkıp acısız bir ölüm.. Artık acıları çekecekti onunda sonu gelmişti buraya kadarmış diye düşündü... O anda bi ağ onu kapladı ve geriye doğru gitmeye başladı sürükleniyordu...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 86.
    +14
    20-30 liralık kitabı bedavaya yazıyorum buraya şukular artmadan devam etmiyorum amk
    ···
  12. 87.
    +4
    Gece kaldığım yerden devam edicem beyler
    ···
    1. 1.
      0
      Ulan çalıntı değil dimi bak
      ···
      1. 1.
        0
        Ne çalıntısı kardeşim kitapevi anlaşmasını bekliyorum donanımhaberdede paylaşmıştım bu hikayeyi
        ···
    2. 2.
      +1
      Umarım olur kardeşim hayırlısıyla...
      ···
  13. 88.
    +5
    sabah 7 de hastane randevum var şuan bayağı hastayım kusura bakmayın beyler yarın öğlen devam edicem zaten bugün bayağı bir part atmıştım
    ···
    1. 1.
      +1
      Zombiye dönüşüuosun bence hastalik ondan
      ···
  14. 89.
    +2 -1
    Kitabım düzenlemeler sonrası 1-2 ay içerisinde appstore'dan satışa sunulcak hikayenin devdıbını kitabın satışı açısından yazmıyorum. Kusura bakmayın beyler baya borçlarım var para lazım. Ama sizler için yeni bir hikaye yazmaya başladım bu uzun soluklu olucak kesinlikle kitap olmicak sadece size özel panpalarım

    (bkz: büyük salgın kitap olmicak)

    Sizin icin yazdığım hikayedir beyler tekrar kusura bakmayın
    ···
    1. 1.
      0
      Kardesim iyi yapiyosun helal sana ben olsam bende tamamini yazmadim umarim istedigini alirsin emegine eline saglik
      ···
    2. 2.
      0
      Hadi hayırlı olsun
      ···