-
51.
+7BÖLÜM 64Tümünü Göster
"Yardım edin arkadaşım doğurmak üzere!"
Bu ses... Nasıl böyle tanıdık gelebilir Hakan çok garip hissetmeye başladı. Kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Onu gördüğünde sanki beyninde cam parçaları varmış gibi hissetti. Sesin sahini garip duygular uyandırmıştı onda. 1,75 boylarında buğday tenli küt saçlı bir kızdı. Gözleri derin ve anlamlıydı uzaklara zütürüyordu sanki. Hakan için sanki zaman orada durmuş gibiydi. Kız ondan ürkmüştü geri adım atmaya başladı korkudan gözleri iyice açılmıştı. Yusuf ortamdaki gerginliğin farkına vardı homurdanarak cevap verdi;
"Merak etmeyin hemen birini yoluyorum kaç numaralı koğuş"
"Üç numaralı acele edin." Arkasını dönüp telaşlı bir şekilde gitmişti.
O gidince hakan tek başına kalmış gibi hissetti sadece bakakalmıştı arkasından. Yusuf eline bir telsiz aldı ve gerekli bilgileri vermişti. Hakanın hala dalgın olduğunu görünce;
"Hoş bir kız değil mi?" Hakan cevao vermedi. "Neyse gel hadi içeriyi görmelisin.."
Hakan içeri girdiğinde şaşkınlığını gizleyemedi. Burası mükemmel bir yerdi çölde serap gibi bir şeydi. Beyaz gömlekli bilim adamlarıyla doluydu her yer. Bu beyaz odayı göz ucuyla inceledi..
"Harika"
"Tabiki de öyle!" Yusuf sonra yüzünü çalışanlara döndü "Beyler yeni arkadaşımıza hoşgeldin diyelim."
O ana kadar onların geldiğini farktemeyen bilim adamları Hakan'ı gördüklerinde meşgul olduğu işleri bir anda bıraktılar. Yavaş yavaş yanlarına gelmeye başladılar.
"Vay canına.."
"Tek kelimeyle harika!"
"Mucize diye buna derim ben!"
Çevresini saranlar ona karşı baya bir ilgi göstermeye başladılar. Hakan bu ilgiden pek de memnun olmuşa benzemiyordu. Yusuf onlara doğru dönüp;
"Arkadaşımız buraya başka bi sığınaktan gelmiş. Kadir ve Pınar siz benimle gelin diğerleri işine dönebilir."
Hiç biri itiraz bile etmeden işlerinin başına geri döndüler. Kadir kısa boylu ufak tefek biriydi boyuna göre abartılı bol giyinişi vardı. Saçları dökülmeye yüz tutmuştu. Yanındaki Pınar ise kızıl ve uzun saçlı beyaz tenli bir kadındı. Sivilcelerden kalma lekeler vardı yüzünde. Onlarla birlikte laboratuvarın uç noktasına geçtiler. Yusuf;
"Lütfen yat burda senden kan örneği alıcaz ardından röntgen çekilecek"
Hakan tereddüt ederek denileni yaptı. Kolunu sıyırdı bayan olan şırınganın tamdıbını doldurdu. Kan siyaha yakın bir renkdeydi bu onu çok şaşırtmıştı. Şırıngayla birlikte karşı tarafa doğru uzaklaştı. Yirmi dakika kadar yatmıştı Hakan. Yusuf hakanın yanında belirdi "Akşama sonuçları öğreniriz ama diceğim şu ki kanında büyük farklılıklar var. Kadirle beraber röntgene doğru geçin"
"Peki ama diğer arkadaşlarıma ulaşmamız lazım onlar şuan bi garajda beni bekliyorlar"
"Tamamdır röntgenden sonra senin yanına gelicem bu işi çözeceğiz"
Yüzünde güven hissi oluşmuştu hakanın. Kadirle birlikte röntgen için yürümeye başladılar... -
52.
+7BÖLÜM 65Tümünü Göster
Burdaki bir çok şey gibi Hakan'ın hayatında ilk defa gördüğü kumandaya benzeyen bir aleti üzerinde gezdirdi buna bağlı bir ekranda herşey kopyalanmıştı. Kadir;
"Organlarında normal insanlara göre daha büyük" dedi. Ardından makinadan çıkan diski alıp dosyaya koydu. Herşey çabucak olmuştu.
Hakan kadire dönüp;
"Yusuf beyin yanına gitmem lazım"
"Peki benimle gel"
Tekrar koridora çıktılar ve yavaş adımlarla Yusuf'un odasına doğru ilerlediler. Yusufun odasını Hafezin kaldığı oda olduğunu Hakan daha ilk geldiklerinde anlamıştı. Kadir kapıyı çaldı ve bir kaç saniye sonra kapı açıldı. Hafezde içerideydi Hakan'a yönelip;
"Seni gördüğüme sevindim biraz önce bizimkileri almak için çıktılar"
"Bunu duyduğuma sevindim keşke bende gitseydim"
Yusuf Hakan'a dönüp"Çok iyi bir birlik gönderdiğime emin olabilirsin gözün arkanda kalmasın."
"Ama dışarıda çok sayıda yaratık var!"
Yusuf omuz silkti."Onlarda son zamanlarda bunu eğitimini gerek koruma bölgesinde gerekse burda aldılar. Burada bulundurduğumuz sivilleri kurtardılar aynı zamanda yani merak etmene gerek yok."
Hakan gözlerini Yusuf'a dikerek "Peki öyle olsun şimdi bana burayı anlat."
Yusuf yutkundu gülerek"Peki koca adam senin için özetlerim" dedi ve önünde duran bir bardak suyun yarısını içti ve devam etti."Savunma bölgesi yok olduktan sonra buraya geçtik, inanılmaz boyutlarda kayıplarımız oldu. Savunma bölgesindeki pek çok sivil halkı kurtardık. Burası gizli bir sığınak pek çok olanaklara sahip bir yer. Burada o yaratıkların anotomisini davranış şekillerini inceledik. Pek çok çeşitilik göstermiş durumdalar."
Hakan sözünü kesti"Hemen hemen hepsiyle karşılaştım."
Yusuf başını sallayıp"Bundan emin olma bence bir nevi mutasyona uğramışlar deniz suyunu incelemeye başladık daha önce görmediğimiz maddeleri içeriyor. Bizim buradaki amacımız dünyamızı geri almak. Dünyanın dört bir yanında bu tip yaratıklarla mücadele eden bilim insanları var. Onlarla devamlı irtibat içerisindeyiz ve bizlerinde bir planı var."
Hafez söze girdi."Neymiş o plan?"
Yusuf ayağa kalktı, garip görünümlü dolaba doğru yöneldi. Kapakları yavaşça açıp dolabından gerip bir şey çıkardı. işaret parmağı boyutunda mekanik birşeydi ve şeffaf kanatlara sahipti. Hakan ve Hafeze doğru gösterip "Bu yusufcuk şeklindeki bir mikrobot. Bunlarla yaratıklara karşı savaşacağız. Sizide buraya gelirken bunlar sayesinde takip ettik."
Hafez;"Vay be! Ama nasıl bir savaştan bahsediyorsun?"
Yusuf"Kanlı bir savaş... Arge bölümünde (Geliştirme bölümü/Labaratuvar) bunların bir santimetrelikleri için çalışmalar var ve şuan son evrede. Bir sivri sinek büyüklüğünde olacak. Bunlar çok ufak ama çok kuvvetli mide asidine karşı tepkime veren kimyasalları taşıyacaklar. Yaratıklarında ağız kısımlarından girip midelerine bu kimyasalları bırakacaklar. Mide asidiyle temas eden kimyasal içindeki moleküller sıkışacak ve.. BOOMM! Bunu ölü hayvanlara enjekte yapmayı isterdik ama bu p..ç kuruları insan eti istiyor!"
Hakan bu plan karşısında baya etkilenmişti."O halde dünyanın her tarafında aynı hazırlık var."
Yusuf "Evet iNSANLIK KURTULACAK!" -
53.
+7BÖLÜM34
Tepelere doğru hızlı bir şekilde ilerlemeye başladık. Ağaçların arasında mağa gibi bi yer görmüştüm oraya gidiyorduk. Bir ara Cem'in nişanlısı yere düşsede tekrar kalkıp devam etti. Mağaraya varmıştık herkes teker teker içeriye girmeye başladı bende başlarında etrafı kontrol ediyordum. En son kişi girdikten sonra bende içeri girmek üzereyken birden havalandım. O kanatlı yaratıklardan biri beni yakalamıştı. Hılzıca uçmaya başladı ne yapsam hareket edemiyordum ve gördüğüm şey dehşet vericiydi.. Askeri üs ten asker ve sivilleri yakalıyorlardı ve savunma sistemi çökmüştü. Kuzeye doğru baktığımda alev gibiydi sanki bulutlar yanıyor alev alıyor gibiydi. daha sonra denize doğru geldik ve gördüğüm manzara çok garipti. Bu kanatlı yaratıklar yakaladıkları insanları denize salıyordu. Ama neden yemiyorlardı.. Bi nedeni elbet olmalıydı, Aklıma korkunç birşey geldi ya bir bilinçli ordu kuruluyorsa!! Aniden beni bıraktı ve hızla denize doğru süzülüyordum tüm hayatım gözümün önünden geçmişti ailem çocukluğum arkadaşlarım Ceren... Ve denizin soğuk suları beni kollarına almıştı.. insanlar bağırıyordu acı içinde feryat ediyorlardı. Çok korkmuştum sonumuz gelmişti bizde onlardan olacaktık ve gözlerimi kapadım... -
54.
+7SAKiN BiR SABAH
Uyandığımda saat 08:00 dı Sezer yanımda yoktu. Yüzümü yıkadım sanki rüya gibiydi tüm olanlar oysa ne çok isterdim tekrar yatağımda uyanmayı.. Dışarıyı tekrar kontrol ettim bi araba zombilerin arasından hızlı ve dengesiz şekilde ilerliyordu bizden başka yaşan birilerinin olduğuna emindim zaten. Dikkatli bir şekilde o arabayı izledim tam aralarından sıyrıldı derken bi çöp konteynırına çaptı. içindeki dışarı çıkmayı başardı ama sanırım yaralıydı. Aman allahım yakalandı gözümün önünde diri diri yendi. Hiç acımaları yoktu bunların sadece yemeyi düşünüyorlardı. Tam o sırada Sezer kapıda belirdi;
-"Kalkmışsın demek."
-"Evet biraz önce çok kötü şeyler gördüm adamın birini diri diri yediler"
-"Alışmalısın artık bunlara"
-"Sen nerdeydin peki?"
-"Aşşağıya o dünkü yaratığa baktım normal zombilerden çok farklıydı"
-"Artık düşmanlarımız sadece zombiler değil" dedim.
-"Evet o yüzden daha dikkatli olmalıyız"
-"Radyoyu açabilirmiyiz peki" diye cevap verdim
-"Peki" dedi ve radyoyu sakladığı yerden çıkardı neden sakladığı konusunda hiç bir fiktim dahi yoktu.
-"Bak işte çekmiyor hala"
-"Bana ver ben uğraşıyım" Yaklaşık 1 saat uğraştım kahvaltıyı hazılamıştı.
Hazır konservelerden oluşan bir kahvaltı yapıyorduk yiyecekte sıkıntımız olabilirdi. Tam bu sırada radyoda ses gidip gelmeye başladı;
"Heryerdeler askeri kanatlarımız yok denecek kadar az ve artık başka yaratıklarda çıkmaya başladı ingiltere'de kanatları olan bi kaç yaratık görüşmüş Türkiye'de bu tip yaratıklara rastlayanlar var gibi ne olursa olun saklanıdığınız yerlerden çıkmayın Allah bizi korusun."
Bu aşşağıdaki yaratıkta aklım iyice kalmıştı. -
55.
+7BÖLÜM28
Biz arkadan takip ediyorduk Bi ara cansunun başını okşadım herşey düzelicek diye onu motive ettim. Küçük bir çocuk olmasına karşın herşeyin farkındaydı. Arkadaki çifte dönüp;
-"Aydında durumlar nasıl peki"diye sordum.
-"Hiç iç açıcı değil millet sağa sola göç etti herkes evini yurdunu terketti ve yanlış bir bilgilendirme yüzünden pek çok yakınımızı kaybettik. Toplu hareket ediyorduk Aydında şehir merkezinde sığınma bölgesi olduğunu söylediler gittiğimizde zombilerden başka birşey olmadığı acı bir şekilde anladık. Zehrayla ben kurtulduk sadece devamlı hareket içindeydik. Yiyecek almak için bi alışveriş merkezine girdik orda zombiler sıkıştırdı neyseki o iyi insanlar bizim imdadımıza yetişti ve bizi kurtardılar. Peki sen neler yaşadın?" diye sordu.
Başımdan geçenleri anlattım Ardından onlara dönüp;
-"Eğer bana birşey olursa Cansu size emanet" dedim.
-"sen merak etme" diye karşılık verdi bayan.
Çiğli hava üssüne varmıştık. Etraf sakindi ve hiç bir zombi izine dahi raslamamıştık. Grişe doğru yaklaştık ve askerler ordaydı doğru tahmin.. -
56.
+7...
Camları onarmamız bir saat sürmüştü ençok koridordaki cam bizi uğraştırdı. Daha sonra yukarı çıkıp odada dinlenmeye ve yemek yemeye başladık. Bi ara bana dönüp
-"Geldiğin yerde durumlar nasıl?"
-"Kimseye rastlayamadım yaşama dair bir iz yok malesef"
-"Burda insanlar hep nereye gidiceğini bilmeden kaçtılar insanlar hep göç ediyor.."
-"Bu bela nasıl oldu anlatır mısın?"
-"Londrada bilim adamlarının hazırladığı garip bi sıvı bi anda çıkan depremde havaya karışmış bir şekilde bunu soluyan insanlarda yüksek ateş çıkmaya başlamış en başta Londra ordan tüm dünyaya yayılmış. Bu mikroba bulaşan insanlar değişim geçirmişler. Ve mezarlardaki son zamanlarda ölenler tekrar dirilmişler bunuda açıklayabilen yok. Bence insanlığın sonu geldi."
-"Vay canına neler olmuş uyku hapları alıyordum devamlı ve evden çıkmıyordum tamamiyle asosyaldim sadece bi kız arkadaşım vardı onuda kaybettim nereye gittiğini tam olarak bilmiyorum." dedim
-"Ordu tamamiyle çöküntü yaşadı"dedi
-"Sen bunları nerden biliyorsun" dedim.
-"Bi radyom var ara sıra o çekiyor ordan herşeyi öğreniyorum televizyonlar çekmiyor"
-"Şimdi açsana belki bir gelişme vardır"dedim
-"Çekmezki şuan boşa ümitlenme"
Kafamı sallamakla yetindim ve bi köşeye kıvrılıp yattım... -
57.
+6BÖLÜM 54
Hantal olanların aralarından onlara çarpa çarpa ilerliyorduk. Kanatlı yaratıkların açtı delikten gün ışığını görebiliyordum. Halkapınar yönüne doğru saptık aşşağı yukarı 5 dk sonra metro istasyonunun oraya varmıştık. Harita tam bulunduğumuz yeri gösteriyodu rögar kapaklarının altında kanalizasyonlarda olmalılardı. Yerken bi tane demir yardımıyla söktüm. Kafamı içeri sokup bağırmaya başladım ama yankılarımdan başka birşey yoktu. Daha sonra o civardaki tüm rögar kapaklarını söküp aramaya devam etmiştim ama bulamadım. Tam onlardan umudumu kesmişken eski bir Ford kamyonet dikkatimi çekti hantal hantal yaklaşıyordu. Bizi farketti ve birden durdu.;
-“Onlar olabilir el sallayın.”
Diğer iki asker el sallamaya başladılar ve tekrar yanımıza gelmeye başladılar yaklaştıklarında kasanın yiyecekle dolu olduğunu farkettim. Arabadan 40 lı yaşlarda uzun sakallı bi tane adam birde 17-18 yaşlarında genç bir çocuk indi gözlerini benden ayırmıyorlardı.
-“Kimsiniz?” diye sordular.
-“Biz madenden geliyoruz önemli bir durum var” diye cevap verdim.
-“Konuştuğuma şaşırmış gibilerdi iyice gözleri açıldı.”
-“Peki bizimle gelin” diye cevapladı.
Etrafı telle örgülü bir yere geldik metroların tamir ve test edildiği bir yerdi burası biliyordum. Daha sonra metronun kapısını çaldı ve kapıyı açabilirsiniz diye seslendi. Ve sadece tek bir kapı otomatik olarak açıldı bu şaşırtıcıydı oysa yeraltındalar sanıyordum... -
58.
+6BÖLÜM 60
Güldüm tam çeviklikle arkama dönüp onu etkisiz hale getirecektim ki hafez ayağıyla beni uyardı her yerde eli silahlı adamlar vardı. -"Hemen elindeki silahları bırak!" Sesinde keskin bir kararlılık vardı. Hafez yavaşca silahları yere doğru bıraktı. Bu insanların burda olduğunu hiç bilmiyorduk hiç kimse bilmiyordu kimdi bunlar. Bizi başa bi yere doğru zütürmeye başladılar hepsi bana bakıyordu. Bomboş bir odaya soktular bizi hepsinin simalarına baktım.
-"Burda ne işiniz vardı ve sen kimsin özellikle?" diye sordu içlerinden biri lider olup olması benim için pek önemli değildi.
-"Benim ne olduğum önemli değil önemli olan tır ve biz onun için geldik"
-"Ha..Ha..haha.. demek tır için geldiniz ne yapacaksınız? Geberiklere gazetemi dağıtacaksınız? dalga geçercesine bize doğru baktı.
-"Bakın zaman kaybetmememiz lazım o yaratıkları durduracaksak zamana ihtiyacımız var bize istediğimizi verin ve bizi bırakın."
-"Beni anlamadım galiba burdan öylece çıkamassın."
-"Pek o zaman istediğini oynayalım" Kendimden emindim.
Çok ani bir reflexle söyledikden 1-2 saniye sonra o adamı yakasına yapıştır birden ve onu kullanarak içerdeki diğer herkesi etkisiz hale getirmeye başladı ayaklarıyla üzerime gelen herkese savurdum onu bir yandan kendime kalkan yaptığım için ateş edemiyorlardı. Bir kaç dakika içinde odadaki herkesi etkisiz hale getirdim hafez hemen silahlarını geri aldı. Adama doğru döndüm ve yere attım.
-"Bak istediğin oldu hoşçakal."
Adamın şaşkın ve öfke dolu bakışları arasında dışarı çıktık ve tıra atladık. Kırdığım ana girişten dışarı çıktık beş dakika yol gittikten sonra bi tane benzin istasyonuna yanaştık ve alabildiğimiz kadar yakıt aldık. Hafez gülerek;
-"Çok aptallardı"
-"Kimdi acaba bunlar?" diye cevapladım.
-"Bi fikrim yok ama ben o adamları sevmedim."
Kovaları doldurdukdan sonra Yola devam ettik 15 dakika daha hareket ettikten sonra varmak istediğimiz noktaya gelmiştik... -
59.
+6BÖLÜM 48
-"Eğer yarın diğerleriyle tekrar bağlantı kurmamızı sağlarsan olur. Şimdi herkes yemeğe" dedi liderleri.
-"Tebrik ederim güzel bir konuşmaydı" dedi benle ilgilenen kadın.
-"Teşekkür ederim" diye karşılık verdim.
-"Haydi o zaman akşam yemeğine bizimle gel"
-"Yemek yiceğimi sanmıyorum" dedim gülerek.
-"Olsun gel yinede.."
Büyük bir alana daha hareket ediyorduk sanki ortaçağ gibiydi tahta masalar pasaklı insanlar. Kimse kimseden çekinmiyordu burda herkes mutlu gibiydi sanki. Yemeklerini yediler koyu bir sohbete girmişlerdi bi kaç kere beni işaret etmişlerdi hatta bi kısmı, bir kısmı ise beni süzüyordu.
-"Bir adın varmı" diye sordu güzel kadın bana.
-"Evet bir adım var rüyamda annem bana Hakan diyordu."
-"Güzel bir isim benimki Elif"
20 li yaşlarda olduğu belliydi ve güzel bir kadındı. Saçları beline kadar geliyordu beyaz tenliydi suratında hep bir gülümseme varmış gibiydi.
-"Sence insan oğlu galip gelecekmi?" diye sordu.
-"Eğer biz istersek galip gelebiliriz" diye cevapladım gülümsedi.
-"Neyse yarın büyük gün diğerleriyle bağlantıyı kurcam biraz dinlenmem gerek" dedim ve oradan ayrıldım.. -
60.
+6BÖLÜM 56Tümünü Göster
Alsancağa çıkmadan çevre yolunu kullanmak en iyi fikirdi. Hem başımız beladan daha az uzakta kalırdı. Son aldığımız adam 60-70 yaş arasında gösteriyordu. Suratının belli yerleri kırışmış saçları ise beyazdı. Ama oldukca güçlü bir görünümü vardı. Bana döndü;
-“Bir adın varmı?”
-“Evet adım Hakan peki ya sizinki” diye cevapladım.
-“Benimde Arif Peki bir hikayen var mı?” Diye sordu. Sadece hatırladığım bölümleri kısa bir şekilde ona anlattım. Daha sonra;
-“Peki sen ne iş yapıyordun.” Diye sordum.
-“Yerel gazetede bi köşe yazarıydım. Bundan önce pek çok yerde görev aldım Türkiye’nin uluslar arası konumu ile ilgili yerlerde tabiki”
-“Bu etkileyeci” diye cevap verdim.
-“Zor bi ömür tükettiğimi söyleyebilirim açıkcası.”
-“Bu arada son durağımız olan Çiğli oldukca tehlikeli bir bölge çok dikkatli ve hızlı olmalıyız.”
-“Evet orda neler olduğunu biliyorum” diye söze girdi Serkan.
O arada arabayı kullanan asker;
-“Önümüzde Sivil insanlar var 3 kişiler ama etraftaki yaratıklar onları farketmiş durumda bunlar ne yapıyor?”
-“Hemen arabayı durdur siz burda bekleyin” diye cevap verdim.
Hemen arka kapağı açıp yola atladım beni farketmemişlerdi. 3 tane genç oğlan ve ne yapacaklarını şaşırmış haldeler. Onlara doğru bağırdım
-“Sakin olun bunlar bilinçli zombi sizi bilerek kapana kıstırmaya çalışıyorlar ani hakeretlerden kaçının.”
Ama beni duymamışlardı sert bir rüzgar hakimdi. Yaya geçit tabelasını yerinden söktüm mermi kullanıp hepsini buraya çekemezdim. Aşırı rüzgardanda yararlanıp dikkatli ve yavaş adımlarla zombilere doğru yaklaştım. O anda beni diğer üç oğlan farketmişti. Elimle sus işareti yaptım ve elimdeki tabelayı büyük bir kuvvetle boyunlarına doğru savurdum ilk sallayışta 2 tanesini haklamıştım. Arabaya doğru koşmalarını söyledim. Ve arkalarına bakmadan arabaya doğru koşmaya başladılar. Yaratıkların dikkatini çekmiştim üzerime ilk atılan çiftcinin bağırsaklarını tabelanın sivri tarafıyla dışarı döktüm. Sersemlemişti daha sonra kafatasının yarısını parçaladım. Karşıdaki dükkanın camlarından arkamdan geç bir kız yaklaştığını farkettim. Tabelanın arkasıyla ona sert bir darbe indirdim ve 180 derece dönüp kafasını uçurdum yine aynı şeyleri hissediyordum daha çok öldürmek daha çok kan. Ve düşünmeden bi kaçını daha aynı taktikle kafalarını vücudlarından ayırdım. Birden silah sesleri duymaya başladım bizimkiler arabadan inmişti diğer kalan yaratıkların ve zombilerin üzerine mermi yağdırmaya başladılar ve kısa sürede orayı temizlemişlerdi ama bu büyük bir hataydı.
-“Çabuk arabaya!” diye bağırdım. Hepsi arabaya bindi en arkadan ben kalmıştım arabaya direk atladım. Arka kapıları kapamıştım herkes nefes nefese kalmıştı. Kaldığımız yerden tam hızla devam ediyorduk. Diğer 3 kişiye baktığımda H***S***R!... -
61.
+6BÖLÜM 51
Yola çıkmak için iki askerde son hazırlıklarını yaptı. O anda albayda bana haritayı ve işaretli olan bölgeleri gösterdi. Banada bi tane g3 vermişlerdi. Dışarı çıktığımızda bir dağda olduğumuzu anladım. Arabayı askerlerden biri kullanıyordu bi hayli bozuk olan yoldan aşşağı doğru inmeye başladık;
-"Albay nasıl bir adamdır" diye sordum.
-"Üstün cesaret ve başarı madalyası olan biridir. Bu çoğu insanın kurtulmasını o sağlamıştır ileri görüşlü ve güçlü bir yapıya sahip biri" diye cevap verdi.
Şehre doğru inmeye başladık albayın bana verdiği haritayı inceliyordum. Bizden başka 3 yerde daha insan toplulukları vardı. ilk uğrayacağımız yer izmir manisa arasındaki bölgeydi orda bir fabrikada kalıyorlarmış. Yer yer yine yaratıkları görmeye başladım ama araç zırhlı olduğu için pekde zarar verebildikleri söylenemezdi. Hızla yolumuza devam ettik ve bornovaya vardığmızda ara ara binaların yerle bir olduğunu gördüm. Deprem felaketi izlenimi veriyordu daha sonra manisa yoluna doğru saptık haritaya bakarak 5 km falan ilerledikten sonra toprak bi yola girdik ve ilerlemeye başladık yolun sonunda devasa ve etrafı zırhlanmış bir bina dikkatimizi çekti. Sanırım varmıştık. Ben arabada bekledim askerler aşşağıya inip kapıya bi kaç kere vurdular biraz bekledik daha sonra yukardan bir ses yükseldi;
-"Siz kimsiniz?"
-"Maden ocağındaki sığınma bölgesinden geliyoruz"
-"Tamam o halde"
Bir kaç dakika sonra kapıyı açtılar kapı önünde ayak üstü konuştular daha sonra arabaya doğru yaklaştıklarını gördüm. Başıma geldiler;
-"Ürkütücü" dedi içlerinden biri.
-"O bize yardım ediyor"
-"Peki nasıl?" diye sordu.
-"izninizle içerde yardımcı olayım burda güvende olmayabiliriz" diye cevap verdim.
Daha sonra binaya giriş yaptık. -
62.
+6BÖLÜM 52
içeri girdiğimde etraf çok düzenliydi merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladık. insanları görmeye başladım bize göre az olsalarda kalabalık sayılırlardı. Beton bir binaydı pencerelerin hepsi kapalıydı tenekelerle. insanlar korkuyla bana doğru bakıyordu. ikinci kata çıktık orda 30 lu yaşlarda bi tane adam bizi karşıladı. 1,80 boylarındaydı zayıf sayılırdı elini uzattı.;
-"Talat Albaymı yolladı sizi"
-"Evet diye cevap verdi askerlerden biri." Bana dönüp;
-"Peki sen kimsin?" Hiç beni gördüğüne şaşırmışa benzemiyordu. Soğuk kanlılıkla bu soruyu yöneltmişti.
-"insanlık için kendini adayan biri Peki siz?" diye cevap verdim. Güldü;
-"Adım Serkan burdaki insanları kurtardım özel harekatcıydım. Peki gelme sebebiniz nedir?" diye sordu.
-"Artık karşı koymaya başlıyoruz bir dalga gibi büyüyeceğiz hızla onun için ilk önce siz benimle gelmelisiniz. Kapalı bir toplantı yapacağız bu arada bu büyük telsiz burda kalsın bizimle irtibat için gerekli" diye cevap verdim ve telsizi masaya koydum.
-"Albayın fikriyse gelirim tabiki" diye cevap verdi.
Ve arabaya atlayıp yola çıktık Bir sonraki durak yeraltıydı Halkapınarda. -
63.
+6BÖLÜM 55
içeri girdiğimde vagonların birine bağlı ve birleşik olduğunu farkettim. Vagonlarda pekçok insan vardı. Herkes yine bana şaşkınlıkla bakıyordu. Pencereler katlanan perdelerle kapalıydı. Ve metronun kenarlı ağır silahlarla savunulabilir hale getirilmişti. En ön tarafa kadar yürüdük daha sonra en ön vagonda yaşlı bir adam bizi karşıladı.;
-"Kenan bunlarda kim"
-"Madenden geldiklerini söylediler."
-"Evet doğru ama siz burda nasıl hayatta kaldınız" diye cevap verdim
-"Hey sen nesin böyle şaka mı dışarda dikkat etmen lazımdı yukardada teller vardı ve bütün teller elektirikli zaten silah savunmamızda var.?"
-"Şaka veya gerçek buraya gelmek için bir amacımız var size ihtiyacımız var ki geldik" dedim
-"Peki neymiş o amaç?" diye cevapladı.
-"başkaldırış"
-"Bu şaka değil değil mi Talat albaya bi kaç kere savunalım diye haber yollamıştım ama reddedmişti." diye cevap verdi.
-"Artık atağa geçiyoruz merak etme" diye cevap verdim.
-"Bu çok iyi bi haber diye cevap verdi ve "Kenan sen benle gel" diye deva etti.
Tekrar yola çıkmıştık sıradaki hedef çiğli tarafıydı ve bi hayli tehlikeliydi... -
64.
+6Os1 ceken zombie
-
-
1.
0la kardeş bunu insan okuyacak
-
1.
-
65.
+6BÖLÜM 27
Korna çalmaya başladı aynı şekilde karşılık verdim. Sağa çekmemi işaret etti ikimizde yolun kenarına geçtik. Bu sefer arabadan inmedim inmelerini bekledim. Arabadan 60 yaşlarında beyaz saçlı bi adam indi temkinli bir şekilde yanıma geldi.
-"Merhaba" dedi ve elini uzattı aynı şekilde karşılık verdim.
-"Nerden geliyorsunuz nereye gidiyorsunuz" diye sordu
-"Balçova BestBuy şuan Çiğli hava üssüne gidiyoruz" dedim.
-"Orayı duymuştum bizde Aydından geliyoruz ve aynı yöne gidiyoruz orda siviller varmış" diye cevap verdi. ve devam etti "Biraz kalabalığız Ben eşim Oğlum ve ailesi ve iki kişi daha. Eğer uygun görürseniz yanınıza 2 kişi alabilirmisiniz" dedi gayet kibar bi dille.
-"Tabikide arkada yerimiz var" diyerek karşılık verdim.
-"Teşekkür ederim" dedi ve arabadan bir kadın ve bir erkekle geldi arkaya bindiler. Tekrar adama dönüp;
-"Yolda dikkatli olmalıyız" dedim.
-"Farkındayım" diye cevap verdi ve yola devam ettik
Arkadakilerin çift oldukları belliydi. Onlarla kısa sohbet ettim. Erkeğin adı Cem kızınki ise Zehra'ydı nişanlı olduklarını Bu ay evleniceklerini ama nasip olmadığını söylediler her ne olursa olsun birlikte olmaktan hala mutluydular.
Aklıma Ceren geldi... -
66.
+6BÖLÜM 32
Bu tip şeylere artık şaşırmamaya başlamıştım. Hemen hızla diğerlerinin yanına döndük. Epey bi yorulmuştum ister istemez.. Ama sağ salim dönmüştük olan biten herşeyi anlattık. Daha sonra balkonda dinlenmeye başladık. Daha sonra akşamı yaptık.. Ertesi sabah bir çığlıkla uyanmıştı herkes.. Çığlık Diğer çocuklardan gelmekteydi.. Hızlıca sesin geldiği yöne doğru G3 ü kapıp koştum. Olay yerinde iki çocuk ağaçtaydı sonra yere baktığımda aç ama çok ürkütücü 3 tane kurt vardı. Kimseye kıpırdamasını söyledim amacım birini vurup diğer 2 sinin kaçmasını sağlamaktı en iri olana ateş etmeye başladım.. O yere yığıldı ama diğerleri kaçmadı aksine üzerimize doğru gelmeye başladılar. Bu sefer bir diğerine sıkmaya başladım hemen arkamdan mehmet silahını çıkardı ve oda sıkmaya başladı diğer ikiside yerdeydi. Hemen etrafı kontrol edip çocukları indirdik.. Biri 12 diğeri 10 yaşındaydı. Sonra 3 erkek etrafı iyice bi kolaçan ettik temizdi.. Daha sonra fazla hiç bir olay yaşanmadı.. Günler geçiyor zaman akıp gidiyordu. Pek bir anormallik yoktu ara sıra şehre iniyorduk ordada pek bi farklılık göremiyordum ama günlerden bir sabah gökyüzünün rengi kızıla çalıyordu ve çok garipti.. -
67.
+6BÖLÜM 59
Çalışır bir araba bulmak yaklaşık 10 dakikamızı almıştı. Gri renk bir meganedı ve oldukca iyi durumdaydı. Ama 6. hissimin kuvvetini bu gibi durumlarda daha iyi anlayabiliyordum. içimden geçen planın başarısız olcağıydı.Bi an için Hafez'e dönüp;
-"Bence planı daha bir hale getirmeliyiz"dedim. Hafez bana doğru çevirdi gözlerini."Bu ufak bir arabayla olmaz Çiğli sanayi bölgesine gidip bi tır edinmeliyiz böylece herşey daha mümkün hale gelir."
-"Haklısın kendimizi sağlama almakta yarar var. O halde ilk iş sanayi bölgesine gitmek oraya varmamız 20 dakikamızı almaz."
Megane ı kullanarak sanayi bölgesine doğru yola koyulduk yollarda birbirinden bağımsız zombilerden başka birşey görmedik. . Dediği gibi 15 dk bile sürmemişti oraya varmamız ama gittiğimizda girişti devasa bir kapı bizi karşıladı kapıya dokunduğumda yüksek voltta bir elektirik akımına marus kaldım. Hafez;
-"Birşeyin yok ya?"
-"Hayır iyiyim ama buda neyin nesi böyle"
-"Hiç bir fikrim yok ama bunu açmanın bir yolunu bulmalıyız."
-"Bana bırak" diye cevapladım ve arabaya bindim.
Hafezin şaşkın bakışları arasında kapıya odaklandım gaz pedalına sonuna kadar bastım tekerleklerin her bir hareketini hissedebiliyordum son hızla kapıya girdim. büyük bir gürültüyle içeri doğru savruldum ve çöp konteynırlarına çarparak durabililmiştim. Bi anlık şokun ardından hemen kendime geldim Hafez bana doğru koşuyordu bağırarak;
-"Sen bi çılgınsın!!"
Arabanın kapısı sıkışmıştı tekme darbesiyle kapıyı indirdim ve hafifce gülümsedim.
-"Hemen bir tır bulmalıyız" dedim. iç taraflara doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım yaklaşık 5 dk yürüdük daha sonra yaysat ın tırı dikkatimizi çekti. Birbirimizin gözlerinin içine bakıp sanki bir zafer kazanmış gibi güldük. Tırın konteynırı gazetelerle yüklüdü bu iyiye işaretti böylece alev daha etkili hale gelebilirdi. Tam o anda ensemde bir soğukluk hissettim ve ardından ;
-"Sakın kıpırdama.." -
68.
+6BÖLÜM 38
Yol boyunca denizde nadirde olsa cesetlere rastlıyordum. Sonunda kıyıya varmıştım kayalık bi yerdi ve tırmamam gerekliydi. Yukarıya çıkmaya başladım tepeye vardığımda ortalık sakin görünüyordu. Ormanlık alana girdim ve yürümeye devam ettim. Bi tane bilinçsiz zombi gördüm ama bana saldırmıyordu. Ağacın birinden kalın bir dal koparım kafasına iki kere vurdum yere düşmüştü. Tekrar ilerledim yarım saat kadar yürümüştüm daha sonra bir yol çıktı önüme Yolu takip etmeye başladım...
Bayağı yürüdüğümü sanıyorum. Ufukta binalar görünmeye başlamıştı yaklaştıkça kafamın içindeki karmaşa çok büyüyordu sanki buraya daha önce gelmiş gibiydim. Şehre girmiştimdaha sonra ilerledikçe bi çarşıya varmıştım burası tanıdık geliyordu açıkçası hafızam zayıflamıştı aksine daha sonra bi kaç kesit gözümün önüne geldi.. Evet buraya gelmiştim Seferihisar burası.. Ama zombiler nerdeler biraz daha yürüdüm. Daha sonra onları gördüm bir dükkanın başındaydı hepsi ne yaptıkları hakkında bir fikrim yoktu. Beni görselerde hiç saldırmaya yeltenmediler bile yavaş yavaş onlara doğru hareket etmeye başladım içerde yardıma ihtiyacı olan biri olabilirdi. Tam bu anda kırmızı gözler dikkatimi çekti!! -
69.
+5BÖLÜM 41
izmire doğru tekrar yola çıkmıştım. Gökyüzünde bir değişiklik yoktu hala kızıldı güzelbahçeye vardığımda zombilerden tekrar görmüştüm. Bunları indirsem amaçsızdı sonu gelmeyecekti bi kaçına çarpıp yoluma devam ettim. Daha sonra ne kadar cephane o kadar çok ölü zombi diyerek Narlıdere kışlasına giriş yaptım. Ordaki tanklar dikkatimi çekti işe yarardı tabi kullanmasını bilseydim.. Ama ordaki askeri jipler iyi fikir olabilirdi ondan önce cephane edinmeliydim. Yarım saat kadar silahları aradım poligonun orda bulmuştum cephaneliktekiler bomboştu. 3 tane g3 ve mermiler vardı hepsini aldım. Daha sonra anahtarların olduğu bölümü buldum ve tüm anahtarları denedim ve sonunda çalıştırdım askeri jiple yoluma devam edecektim. Yola çıktım tekrardan narlıdereye vardığımda arabadan indim ve yolda gördüğüm her zombiye sıkmaya başladım. Tam o sırada telsiz sesleri dikkatimi çekti askeri üniformalı bi zombiden geliyordu. Onunda kafasına 1 el sıkarak telsizi elime aldım. "Merkez... Merkezz.. Burda kimse yok.. Anlaşıldımı... Merkez.. Yaratıklar geliyor destek.. Helikopter arızalandı!! "
-"Hey ordakiler!! Yeriniz nedir"
-"Konaktayız destek..!"
-"Sakin olun ve saklanın hemen destek geliyor"
-"Anlaşıldı çabuk olun Tamam". -
70.
+5Bölüm 26
Göz göze gelmiştik ama bu sefer toparlandım ve kendimi geriye attım. Silahımı almak için arabaya koşmaya başladım ama büyük bir çeviklikle sırtıma atladı yerde boğuşmaya başladık arabayla az bi mesafe kalmıştı oysaki. Yerde beni ıssırmaması için baya bi çaba gösterdim. Hemen yanımdaki taşı farkettim ve kafasına sert bir şekilde vurmaya başladım. Sersemlemişti hemen arabaya koşup G3 le kafasınına bir el ateş açtım. Olduğu yere yığılmıştı artık Sezer olmadan yolumuza devam etmeliydik.. Diğer arabadan silahları aldım ve yola devam etmiştim. Aklım Sezer'de kalmıştı o garip bi değişim geçirmişti sanki bilinci yerinde gibiydi. Bence sahildeki o kızda aynı şekilde etkilenmişti ve Deniz buna yol açıyordu. Artık bilinci yerinde bir düşmanım daha vardı ve çok dikkatli olmalıydım. Arabayı Konak yönüne sürüyordum bi kaç yerde zombilerin ceset yediğini gördüm. Kafam çok dağılmıştı bu kadar şey beni yormuştu açıkçası. Küçük kıza dönüp;
-"Adın ne bakalım?"
-"Cansu" diye cevap verdi.
-"Kaç yaşındasın" dedim gülerek.
-"6... Peki annemler geri dönmeyecek mi?" diye sordu
Bu soruya mantıklı bir şekilde cevap veremezdim pgibolojim bile buna hazır değildi sessiz kaldım sadece..
Konağa varmıştık ve gördüğüm manzara beni çok germişti..
başlık yok! burası bom boş!