/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +5
    BÖLÜM 37
    Nerde olduğumu hiç bilmiyordum kıyı boyunca sadece yürüdüm bir yunan adasında olmalıydım.. Ve türkiyeye geri dönmeliydim. Yaklaşık 1 saat boyunca yürümüştüm ve bi tane bot dikkatimi çekmişti sanırım adaya zombilerden kaçanlar tarafından bırakılmıştı.. Daha sonra bi takım sesler duymaya başladım iç taraflardan duyu organlarım çok iyi gelişmişti gözlerim kadar keskinlerdi.. Sesin geldiği noktaya doğru ilerlemeye başladım ingilizce konuşuyorlardı. Bi anda beni farkettiler 4 kişiydiler içlerinden biri eline bir zıpkın aldı ve bana doğru fırlattı okunu. Tam omzuma saplanmıştı hemen çıkardım korkup kaçmaya başladılar onlardan daha çevik bir şekilde ağaçlardan yararlanarak onlardan birini yakaladım;
    -"Söyle diğerlerinede dursunlar zarar vermeyeceğim" dedim. Sadece bağırdı ve biraz sıktım..
    -"Duruuun zararsız" diye bağırdı.
    Diğerleri tereddüt içindeydi;
    -"Amacım sadece bilgi almak" dedim
    Gelmeye başladılar korkarak.. 3 ü ingiliz biri yunan olduklarını söylediler..
    -"sen nesin peki" dediler
    -"Uzun hikaye bunu anlatarak fazla vakit harcayamam! Sadece bana neler olduğunu anlatın ve burası yunan adasıysa Türkiye'ye nasıl geçebilirim?" diye sordum.
    -"Dünyanın çeşitli yerlerinde merkezleri var bu merkezlerde enerji topluyorlar ve dünyanın korkarım sonu geldi bizde buraya sığındık. Radyolar en son Umutların tükendiğini Ve artık düzenin değiştiğini söylediler ve burası evet bi Yunan adası Türkiye'ye tahta iskelenin baktığı yönden gidebilirsin" dedi içlerinden biri.
    -"O zaman botunuzu alıyorum"
    Ses çıkarmadılar ve bota atlayıp Karasularıma doğru hareketlendim.
    ···
  2. 52.
    +6
    BÖLÜM 38
    Yol boyunca denizde nadirde olsa cesetlere rastlıyordum. Sonunda kıyıya varmıştım kayalık bi yerdi ve tırmamam gerekliydi. Yukarıya çıkmaya başladım tepeye vardığımda ortalık sakin görünüyordu. Ormanlık alana girdim ve yürümeye devam ettim. Bi tane bilinçsiz zombi gördüm ama bana saldırmıyordu. Ağacın birinden kalın bir dal koparım kafasına iki kere vurdum yere düşmüştü. Tekrar ilerledim yarım saat kadar yürümüştüm daha sonra bir yol çıktı önüme Yolu takip etmeye başladım...
    Bayağı yürüdüğümü sanıyorum. Ufukta binalar görünmeye başlamıştı yaklaştıkça kafamın içindeki karmaşa çok büyüyordu sanki buraya daha önce gelmiş gibiydim. Şehre girmiştimdaha sonra ilerledikçe bi çarşıya varmıştım burası tanıdık geliyordu açıkçası hafızam zayıflamıştı aksine daha sonra bi kaç kesit gözümün önüne geldi.. Evet buraya gelmiştim Seferihisar burası.. Ama zombiler nerdeler biraz daha yürüdüm. Daha sonra onları gördüm bir dükkanın başındaydı hepsi ne yaptıkları hakkında bir fikrim yoktu. Beni görselerde hiç saldırmaya yeltenmediler bile yavaş yavaş onlara doğru hareket etmeye başladım içerde yardıma ihtiyacı olan biri olabilirdi. Tam bu anda kırmızı gözler dikkatimi çekti!!
    ···
  3. 53.
    +5
    BÖLÜM 39
    Bana doğru elinde bir levyeyle saldırmaya başladı. Kollarımla kendime siper aldım ve boğuşmaya başladık levyeyi elinden düşürmüştüm ve ona doğru sağlam bir yumruk salladım. Daha sonra yere yüz üstü yatırıp kafasını asfalata doğru gömmüştüm kendimi tutamıyordum. Daha çok yoketmek kan istiyordum!! Levyeyi aldım ve diğer zombilere doğru saldırmaya başladım. Kendimi kaybetmiştim Hepsine vuruyordum etraf kan içindeydi kalabalık içersinde onlara delirmişcesine saldırıyordum. Bana karşılık veremeye başladılar ama aciz ve zavallılardı. Acımadan hepsine vuruyordum yaklaşık yarım saat bir kıyım gerçekleştirmiştim. Vücudumun çeşitli yerlerinde ıssırlıklar vardı. Yorulmuştum biraz yerde bi kısmı sadece çırpınıyordu bi kısmı hareketsizdi.. Daha sonra dükkanın içine doğru baktım. Beni dehşetle izleyen insanlar vardı yine hafızam zorlanmaya başladı bu insanları tanıyor gibiydim içerde korkuyorlardı. Kanlardan cama zarar vermem kapıyı açın yazdım. Tereddüt ve korku içinde kapıyı açtılar. Ufak bir oğlan çocuğuda vardı aralarında başını okşadım. Kim olduklarını sordum buranın yerlisi olduklarını söylediler. Onları hatırlamaya çalışsamda başaramadım bir aileydi. Ve bu insanlar için bu bölgeyi temizleyip yola çıkmalıydım
    ···
  4. 54.
    +3
    BÖLÜM 40
    -"Burda bekleyin ben etrafı temizleyecem"
    Kafalarını salladılar sadece ve dışarı çıktım. ilk önce yerdeki hala çırpınanları indirdim. Daha sonra belediye binasından başladım karışıma 2-3 tane daha çıkmıştı onlarıda teker teker büyük bir soğuk kanlılıkla indirdim. Belediye binasından ilerlermeye başladım pazaryerinde yine gördüklerimi indirmiştim tam köşeyi döndüğümde köpekler dikkatimi çekti. 2 taneydi onlara doğru hareketlendim birine saldırdım bacaklarından tutup direğe vurmaya başladım. Diğeride bacağıma yapışmıştı ve elimdekiyle bacağımdakine bi tane vurdum korkuluklara girmişti boynu. Ve elimdekinide aynı şekilde korkuluklara yapıştırdım. Ve bu şekilde gördüklerimi indirmeye devam ettim. Çevreyi temizlemiştim geri döndüm o ailenin yanına.
    -"Çoğunluğu temizledim ben gidiyorum çok dikkatli olmalısınız" dedim
    -"Teşekkür ederiz" diye yanıt verdiler.
    Bi anahtarı üzerinde olan bi tane kamyonet buldum ve onla yoluma devam ettim artık tekrar izmire gidiyordum bu sefer kaçmak için değil saldırmak için!!
    ···
  5. 55.
    +5
    BÖLÜM 41
    izmire doğru tekrar yola çıkmıştım. Gökyüzünde bir değişiklik yoktu hala kızıldı güzelbahçeye vardığımda zombilerden tekrar görmüştüm. Bunları indirsem amaçsızdı sonu gelmeyecekti bi kaçına çarpıp yoluma devam ettim. Daha sonra ne kadar cephane o kadar çok ölü zombi diyerek Narlıdere kışlasına giriş yaptım. Ordaki tanklar dikkatimi çekti işe yarardı tabi kullanmasını bilseydim.. Ama ordaki askeri jipler iyi fikir olabilirdi ondan önce cephane edinmeliydim. Yarım saat kadar silahları aradım poligonun orda bulmuştum cephaneliktekiler bomboştu. 3 tane g3 ve mermiler vardı hepsini aldım. Daha sonra anahtarların olduğu bölümü buldum ve tüm anahtarları denedim ve sonunda çalıştırdım askeri jiple yoluma devam edecektim. Yola çıktım tekrardan narlıdereye vardığımda arabadan indim ve yolda gördüğüm her zombiye sıkmaya başladım. Tam o sırada telsiz sesleri dikkatimi çekti askeri üniformalı bi zombiden geliyordu. Onunda kafasına 1 el sıkarak telsizi elime aldım. "Merkez... Merkezz.. Burda kimse yok.. Anlaşıldımı... Merkez.. Yaratıklar geliyor destek.. Helikopter arızalandı!! "
    -"Hey ordakiler!! Yeriniz nedir"
    -"Konaktayız destek..!"
    -"Sakin olun ve saklanın hemen destek geliyor"
    -"Anlaşıldı çabuk olun Tamam".
    ···
  6. 56.
    +4
    BÖLÜM 42
    Yola çıkmıştım hızlıca diğer zombilere çarpA çarpa ilerledim. ibre 100 ü aşmıştı acilen onlara yardım etmeliydim. Göztepe üzerinden sahilden yolda boş duran arabaların arasında manevralar yaparak olay yerine gidiyordum. Arabayı gören bilinçli zombiler arkamdan koşmaya başlamıştı. Konağa giriş yapmıştım, telsizi tekrar açıp "Tam olarak yeriniz nedir" diye sordum. Bir dakika sonra cevap geldi -"konaktaki ufak askeriyenin ordayız." -"Tamam kapıyı açın geliyorum" dedim. Dedikleri gibi yaratıklar ve bilinçli zombiler o bölgeye doğru ilerliyordu. Kapıdan girişi yaptım ve bakışları arasında arabadan indim. Yavaş adımlarla onlara doğru ilerliyordum gözleri üzerimdeydi. Çok dikkatliydi ekstradan hareketlerden kaçınıyordum. Elimi kaldırdım ama arkadan zombiler gelmeye başlamıştı. Ve onun korkusuyla üzerime roket atar ateşlediklerini gördüm en son.. Heryer bembeyazdı... Sanki üşenen bir tembel gibiydim hiç kalkasım yoktu... Hiç birşey hissetmiyordum duymuyordum. Gözlerimi açamıyordum bırakmıştım kendimi yavaş yavaş dalıyordum öylece sonsuzluğa..
    ···
  7. 57.
    +5
    BÖLÜM 43
    -"Anne tom da bizimle gelsin mi?" Tomu 4 ay önce sokakta yaralı bir şekilde bulmuştum..
    -"Hayır olmaz baban izin vermez Hakan hem 2 günlüğüne gidicez istanbula"
    istabula gidiş sebebimiz dayımızın düğünü olmasıydı. Onu bi kaç kere görmüştüm.. Tomun yanına gittim koşarak
    -"Tom sanırım seni zütüremiyorum ama ağlama tamam mı? küsme tamam mı?. Hem istanbuldan geldiğimizde söz en sevdiğin şeyi yapcaz ormana ava gidicez sapanımla o büyüük kuşları vurcağız..
    Başını okşadım daha sonra tomla sık sık ormana ava gidiyordum sapanımla bu ikimizinde hoşuna giderdi.
    -"Hakan koş hadi banyo yapmalısın baban gelmeden tertemiz olmalısın değilmi.."
    -"Öf ya ama ben temizim annee dün tomla yıkanmıştım hortum tuttum ben ikimize"
    -"Olmaz hakan su ısındı hadi soyun ve gel"
    Boynumu eğip dudaklarımı büzmüştüm. Üzüldüğümü bu hareketimden kolayca anlayabiliyordu annem.
    -"Haydii küçük adam marş marş.." Gülümsemesi çok iyiydi herşeyi unutturuyor güvende olmamı sağlıyordu.
    Sıcak su tüm vücudumu yakıyor ufacık bünyem buna zor dayanıyordu. Gözüme sabun kaçtı yine bağırmıştım. Banyodan çıktığımda gözümü bir süre açamadım daha sonra yana yana açtım.
    -"Al bakalım yeni elbiselerini giy baban nerdeyse gelir" dedi gülümseyerek. Annem giydirmişti beni, mavi askılı bir şort beyaz ördekli bir tişörttü. Bunları çok sevmiştim aslında her böyle elbiselerim vardı. Annem bana baktı çok güzel bir kadındı sonra birden sarıldı ve başımı okşamaya başladı o an işte çok huzurluydum..
    ···
  8. 58.
    +7
    BÖLÜM 44
    Bir tane bavul hazırlanmıştı babamın gelmesini beklemeye başladık. Yarım saat sonra babam belirdi bana ve anneme sarıldı.
    -"Bi ben kalmışım galiba hazırlanmayan o zaman hemen hazırlanıyorum" dedi gülerek.
    Babam çok eğlenceli bir adamdır moralini pek bozmaz hep pozitif düşünürdü. Onuda çok seviyordum orta boylu geyet yakışıklı bir adamdı ben çok şanslıydım ailem beni bende onları seviyordum. Tomun yanına gitti annem çoktan tomun yemeklerini vermiş çokçada su doldurmuştu.
    Anneme doğru seslendim;
    -"tom ama acıkır bunları yemeye başladı bile"
    -"Merak etme küçük adam Hüsnü amcanlar ilgilenecekler"
    Rahatlamıştım tomu iyice okşayıp yanından ayrıldım. Babamda hazırdı artık
    -"Çıkıyoruz haydi bakalım" dedi gülerek. Bavulları arabalara yükleyip yola çıktık. Şarkı söylüyorduk hep bir ağızdan hemde en sevdiğim arnavut kaldırımları çalıyordu. Ondan sonra kınalı bebek.. Çok seviyordum bu parçaları daha sonra diğer şakılara eşkil edemesemde alkış tutuyordum. Yol eğlenceli geçiyordu daha sonra arkada uyumak üzereydim annem uyumuştu babam ise aynadan baktığımda uyanıktı hala. Benim baktığımı fark etti elini bana uzattı geriye doğru o anda göz bebeklerim birden büyümüştü karşıdan gelen ışık üzünden.
    -"ANNEEEEEEEEEEEE!"
    ···
  9. 59.
    +4
    BÖLÜM 45
    Ilık su damlacıkları vücuduma damlıyordu gözümü açtığımda başımda bi kadın vardı benle ilgileniyor bir bezle vücudumu siliyordu. Benim gözümü açtığımı görünce birden heyecanlanım elindeki tası yere düşürdü.;
    -"Uyandı sonunda!!" diye seslendi
    -"Yaratık uyandı sonunda haa.." diye karşılık verdi umursamaz bir ses..
    -"Hey duyacak öyle deme" başka bir erkek sesi
    -"Onu buraya getirerek başımıza bela aldık!"
    -"Tekrar başlama" diye cevap verdi kadın.
    Gözümü açtığımda etrafımda 10 u aşkın insan vardı ve merakla bana bakıyorlardı tabi korkuda ekgib olmuyordu. Karanlık bi yerdeydi ama nerde olduğumu anlayamamıştım.
    -"Siz.. siz kimsiniz buraya nasıl geldim" diye sordum bitkin bir sesle..
    -"O konuşuyor" dedi ufak bir çocuk
    -"Biz yaratıklardan saklanmak için eski maden ocaklarından birine saklandık burası oldukça güvenli yanı güvendesin. Helikopter için konaktaki terkedilmiş sığınma bölgesine varmıştık daha sonra anne diye bağırdın baya bir düşündük hatta seni bıraktık ama içim elvermedi seni tekrar almaya geldik. Burda bir hafta kadar sana baktık sonuç olarak burdasın peki ya sen kimsin?"
    -"Ben.. ben hatırlamıyorum hiç birşey bilmiyorum" diye cevap verdim
    -"Biraz daha dinlen daha sonra konuşuruz uzun uzun"...
    ···
  10. 60.
    +10
    BÖLÜM 46
    Tekrar uyanmıştım kimse yoktu ayağı kalktım toparlanmış hissediyordum kendimi. Ufak adımlarla loş ışığın altında dolanmıştım direklerde gaz lambaları asılıydı. Her yerde bir oda vardı sanki ayrı eşyalar fotoğraflar masalar. Bu insanlar burda varolmuşlardı maden ocaklarında.. Daha sonra ilerlemeye başladım iç taraflara doğru ilerledikce bir ses dikkatimi çekmeye başlamıştı. Kalın gür bi sesti ve kendinden emin bir tondaydı. Yavaş yavaş ilerledim. Ve gördüklerime inanamadım bu kadar insanı uzun zamandır bir arada görmemiştim. Kalabalıklardı sayamıcağım kadar çoklardı bir toplantı yapıyorlardı sanırım. Söylenenlere kulak misafiri oldum;
    -"Güvenliğimiz için buradan asla ayrılmamalıyız son zamanlarda uçan zombiler çoğalmaya başladı bilinçli ve iri olanlarıda cabası.. Onlarla savaşacak kadar cephanemiz olsada gücümüz yok ve böyle bir riske aska girişemeyiz. Aramızda askerler var evet doğru ama onlar çok kalabalıklar diğer sığınaklarla bağlantımız kopmuş durumda ve durumumuz içler acısı. Açıkça söylemeliyimki dostlarım burada durup mucizeyi beklemek zorundayız elimizden gelen sadece bu"
    -"iYi AMA BURDA DURUP iNSANLIĞIN SONUNUN GELMESiNi BEKLEYEMEYiZ DiRENMEDEN HiÇ BiR SAVAŞ KAZANILMAZ" Kendimi tutamamıştım birden ortaya çıkmıştım ve kelimeler ağzımdan dökülüvermişti.
    Onlarca şaşkın göz üzerimdeydi...
    ···
  11. 61.
    +4
    BÖLÜM 47
    Herkes bana doğru bakıyordu;
    -"Buraya ne ara geldin sen!"
    -"O yaratığamı güveneceğiz yani" tarzında kelimeler saçılmaya başlamıştı o anda;
    -"SUSUUUN!" diye seslendi konuşmayı yapan adam. Ve devam etti "Bak kim olduğunu dahi bilmiyoruz senin ağzında hiç birşey yapamayız riskten uzak duracağız" dedi bana doğru.
    -"Bakın bende sizler gibi insandım benimde bir ailem vardı rüyamda görmeseydim onları hatırlayamazdım. Benimde hayallerim varmış sizlerin olduğu gibi! Şimdi o hayallerimiz geleceğimiz baltalandı ve yokediliyor eğer buna karşı durmassak sonumuz gelir onlar eninde sonunda burayıda işgal edeceklerdir. Tek ihtiyacımız olan cesaret... Bakın ordumuz dengesiz bir şekilde yakalandı hazır değildi ve biz hazırız askeriyelerde kullanılmayı bekleyen askeri mühimmat var. Diğer insanlarla bağlantıyı ben kurarım ve bi yerden başlamış oluruz. Emin olunki dünyada bizden başka başkaldıranlarda vardır. Biz heleki Türk ırkı olarak asla boyun eğmemeliyiz. O yüzden diyorum aziz insanlar içinizden içgüdülerinizden gelen sese kulak verin ve bir mermide siz sıkın!!!"
    Bi anda alkış ve gürültü kopmuştu insanlar adeta coşmuşlardı bu dediklerimle kendilerinden bir haylide emin olamaya başlamışlardı. Sanırım bir DEVRiM başkaldırış başlatmıştım..
    ···
  12. 62.
    +6
    BÖLÜM 48
    -"Eğer yarın diğerleriyle tekrar bağlantı kurmamızı sağlarsan olur. Şimdi herkes yemeğe" dedi liderleri.
    -"Tebrik ederim güzel bir konuşmaydı" dedi benle ilgilenen kadın.
    -"Teşekkür ederim" diye karşılık verdim.
    -"Haydi o zaman akşam yemeğine bizimle gel"
    -"Yemek yiceğimi sanmıyorum" dedim gülerek.
    -"Olsun gel yinede.."
    Büyük bir alana daha hareket ediyorduk sanki ortaçağ gibiydi tahta masalar pasaklı insanlar. Kimse kimseden çekinmiyordu burda herkes mutlu gibiydi sanki. Yemeklerini yediler koyu bir sohbete girmişlerdi bi kaç kere beni işaret etmişlerdi hatta bi kısmı, bir kısmı ise beni süzüyordu.
    -"Bir adın varmı" diye sordu güzel kadın bana.
    -"Evet bir adım var rüyamda annem bana Hakan diyordu."
    -"Güzel bir isim benimki Elif"
    20 li yaşlarda olduğu belliydi ve güzel bir kadındı. Saçları beline kadar geliyordu beyaz tenliydi suratında hep bir gülümseme varmış gibiydi.
    -"Sence insan oğlu galip gelecekmi?" diye sordu.
    -"Eğer biz istersek galip gelebiliriz" diye cevapladım gülümsedi.
    -"Neyse yarın büyük gün diğerleriyle bağlantıyı kurcam biraz dinlenmem gerek" dedim ve oradan ayrıldım..
    ···
  13. 63.
    +4
    BÖLÜM 49
    Sabah kaltığımda saatin kaç olduğunu bilmiyordum hazırlanmaya başladım. Daha sonra;
    -"Uyandın demek" insanlardan biri benden önce uyanmıştı.
    -"Diğer insanlarla bağlantıyı kurmaya gidicem nerde olduklarını öğrenmem lazım."
    -"Peki seni Talat Albayın yanına zütüreyim."
    Maden ocağının koridorundan ilerliyorduk. daha sonra oda gibi bir yerin başına geldik.;
    -"Sen burda bekle uyandırıp geliyorum."
    Beklemeye başladım ama hala çıkmamıştı kimse dışarıya şüphelenmeye başladım tam perdeyi aralamıştımki birden birşey üzerime atladı. Kafamı yere düştüğümde duvara çarpmıştım. Çok atikti ten rengi çürük vişne rengiydi. Tısıldar gibi nefes alıyordu birden nasıl yaptığını anlayamadığım bir hamleyle bıçağa benzer aşırı keskin birşey çıkardı sağ kolundan ve bana doğru atıldı. Son anda hamlesine karşılık vermiştim boğazıma kadar yaklaştı ve iki elimle sağ kolunu zaptettim. Daha sonra ters bir hamleyle üste çıktım. Ve kafasını bi kaç kere yere vurdum. Karnımı sağlam bir çizik darbesi geçirmişti. Bi anda salmamdan yararlanarak sırtıma çıktı ve ve sol omzuma ağzıyla yapıştı. Çok keskin dişleri olduğunu hissetiğim acıyla anlamıştım. Gölgesinden elindeki keskin bıçağın havaya kalktığını gördüm tam saplacakken iki elimde onu sırtımdan çektim biraz et parçamıda ağzında zütümüştü ve duvara yapıştırdım. Tekrar ayağı kalktı ve bana doğru gelmeye başladı çevik bir hamleyle ellerimle boynunun iki tarafını kavradım ve kafasını duvara doğru sürümeye başladım ve büyük bir hırsla olduğu gibi yere çarptım ve eline bitişik olan keskin bıçağı kafasına sapladım!
    Böyle bir şeyi ilk defa görüyordum odaya girdiğimde kimse yoktu!
    ···
  14. 64.
    +5
    BÖLÜM 50
    Odayı iyice yoktum kimse olmadığına emindim sadece kıyafetler vardı. Hemen koridordan diğerlerinin yanına doğru koştum orda herşey yolunda gibiydi. Hemen Elifi uyandırdım;
    -"Başımız dertte olabilir insan şekline girmiş bir yaratık çıktı karşıma sabah."
    -"Nasıl yani!"
    -"Basbaya sabah uyandığımda bi kişi uyanıktı beni albayın yanına zütüreceğini söyledi bir odaya girdi çıktığında başka bir yaratık olarak üzerime atıldı istersen cesedi göstereyim gel benimle"
    Koşarak olay bölgesine geldi cesedi görünce baya bir irkilmişti
    -"Hemen albaya haber verelim" dedi. Koşarak onu olduğu odaya gittik. içeri girip albayı uyandırdık olanları anlattık. Bizimle birlikte cesedin başına geldi.;
    -"Durum ciddi peki insanken farklı birşey gördünmü onda?" diye sordu.
    -"Hayır farketmedim dedim başta ama yaratığın kolunda değişik bir işaret var. evet ya ondada dikkatimi çekmişti bu belki yardımcı olur bize." işaret 6 gen içinde garip şekillerden oluşuyordu.
    -"Herkesi toplayalım sen kontrolleri yap birazdan anons geçicem."
    Odasına gittti bi kaç dakika sonra anons geçilmişti herkes ne olduğunu bilmeden geniş yerde toplandı. Herkes sıraya geçmişti Eli silahlı adamlar güvenliği sağlıyordu. Albay bana döndü ve işareti verdi
    Herkesi tek tek kontrol etmeye başladım sonuç temizdi. Askerleride tek tek kontrol ettim hatta albay bile emin olmam için kendi kolunu gösterdi."
    daha sonra diğerlerine durumu anlattık.. Albaya dönüp;
    -"Yola çıkma zamanım gedi"dedim
    -"Pekala o halde hazırlan yanına 2 tane silahlı adam ve bi tane sağlam araba veriyorum" dedi.
    ···
  15. 65.
    +6
    BÖLÜM 51
    Yola çıkmak için iki askerde son hazırlıklarını yaptı. O anda albayda bana haritayı ve işaretli olan bölgeleri gösterdi. Banada bi tane g3 vermişlerdi. Dışarı çıktığımızda bir dağda olduğumuzu anladım. Arabayı askerlerden biri kullanıyordu bi hayli bozuk olan yoldan aşşağı doğru inmeye başladık;
    -"Albay nasıl bir adamdır" diye sordum.
    -"Üstün cesaret ve başarı madalyası olan biridir. Bu çoğu insanın kurtulmasını o sağlamıştır ileri görüşlü ve güçlü bir yapıya sahip biri" diye cevap verdi.
    Şehre doğru inmeye başladık albayın bana verdiği haritayı inceliyordum. Bizden başka 3 yerde daha insan toplulukları vardı. ilk uğrayacağımız yer izmir manisa arasındaki bölgeydi orda bir fabrikada kalıyorlarmış. Yer yer yine yaratıkları görmeye başladım ama araç zırhlı olduğu için pekde zarar verebildikleri söylenemezdi. Hızla yolumuza devam ettik ve bornovaya vardığmızda ara ara binaların yerle bir olduğunu gördüm. Deprem felaketi izlenimi veriyordu daha sonra manisa yoluna doğru saptık haritaya bakarak 5 km falan ilerledikten sonra toprak bi yola girdik ve ilerlemeye başladık yolun sonunda devasa ve etrafı zırhlanmış bir bina dikkatimizi çekti. Sanırım varmıştık. Ben arabada bekledim askerler aşşağıya inip kapıya bi kaç kere vurdular biraz bekledik daha sonra yukardan bir ses yükseldi;
    -"Siz kimsiniz?"
    -"Maden ocağındaki sığınma bölgesinden geliyoruz"
    -"Tamam o halde"
    Bir kaç dakika sonra kapıyı açtılar kapı önünde ayak üstü konuştular daha sonra arabaya doğru yaklaştıklarını gördüm. Başıma geldiler;
    -"Ürkütücü" dedi içlerinden biri.
    -"O bize yardım ediyor"
    -"Peki nasıl?" diye sordu.
    -"izninizle içerde yardımcı olayım burda güvende olmayabiliriz" diye cevap verdim.
    Daha sonra binaya giriş yaptık.
    ···
  16. 66.
    +6
    BÖLÜM 52
    içeri girdiğimde etraf çok düzenliydi merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladık. insanları görmeye başladım bize göre az olsalarda kalabalık sayılırlardı. Beton bir binaydı pencerelerin hepsi kapalıydı tenekelerle. insanlar korkuyla bana doğru bakıyordu. ikinci kata çıktık orda 30 lu yaşlarda bi tane adam bizi karşıladı. 1,80 boylarındaydı zayıf sayılırdı elini uzattı.;
    -"Talat Albaymı yolladı sizi"
    -"Evet diye cevap verdi askerlerden biri." Bana dönüp;
    -"Peki sen kimsin?" Hiç beni gördüğüne şaşırmışa benzemiyordu. Soğuk kanlılıkla bu soruyu yöneltmişti.
    -"insanlık için kendini adayan biri Peki siz?" diye cevap verdim. Güldü;
    -"Adım Serkan burdaki insanları kurtardım özel harekatcıydım. Peki gelme sebebiniz nedir?" diye sordu.
    -"Artık karşı koymaya başlıyoruz bir dalga gibi büyüyeceğiz hızla onun için ilk önce siz benimle gelmelisiniz. Kapalı bir toplantı yapacağız bu arada bu büyük telsiz burda kalsın bizimle irtibat için gerekli" diye cevap verdim ve telsizi masaya koydum.
    -"Albayın fikriyse gelirim tabiki" diye cevap verdi.
    Ve arabaya atlayıp yola çıktık Bir sonraki durak yeraltıydı Halkapınarda.
    ···
  17. 67.
    +7
    BÖLÜM 53
    Tekrar yola çıkmıştık yanına bir addıbını daha almıştı. aynı bozuk yoldan devam ettik. Telsizle albaya plan değiştiğini ve Serkan’ı aldığımı ilettim. Sonraki durak Halkapınardı tabi şuan orda yaratıklar olabilirdi hazırlıkl olmalıydık izmir’e çıkan dönemeçli yollardan geçiyorduk;
    -“Biliyor musun aslında pek bir umudum yok” dedi birden bire.
    -“Ama benim var buda benle insanlar arasında farkı apaçık ortaya koyuyor. Yenilgiyi kabullenmiyorum ve kazanmak için güç kadar zengin bir aklada ihtiyaç olduğununda farkındayım. Özel harekatçı olduğunu söylemiştin değil mi?”
    -“Evet... ”
    -“Bak işte umudunun olması gerekirdi ama şunu söyleyeyin Türkiye’de özel harekat polislerinin dağlara verildiği günden beri şehirde olaylar çoğalmaya başlamıştı şehir içi terör örgütleri falan. Ama hükümet geçde olsa bunun farkına varmıştı. Tabi bu olaylar yaşanalı 8 yıl oldu ve 2020 yılındayız. Burdan çıkaracağın şey özel harekatcılar güçden çok akla ihtiyacı olan kuvvetlerdir. Ve şehirlerde akla daha çok ihtiyac vardır zamanlama falan. Kazanmamız sadece güce dayalı değil.”
    -“Etkileyici planın vardır umarım.”
    -“Sen merak etme... ”
    Bir sessizlik oluştu daha sonra birden bir gürültü kopmuştu. Araba kontrolden çıkmış gibiydi sağa sola savruluyordu. Ve devamlı tavandan gürültüler geliyordu. Birşey sanki devamlı vuruyordu.;
    -“Siz burda kalın!” dedim ve elime bir tane G3 alıp arka kapakları açtım. Asfalta baktığımda olağan bir hızda olduğumuzu anlamıştım ve gölgeler beni germişti kanatlı olan yaratıklar şuan tam tepemizdeydi. Hemen arabanın üst tarafını ellerimle sıkıca kavradım ve kendimi yukarıya doğru çektim. Karşımdaki yaratık beni farketmemişti. Elleriyle tavanı indirme çabası içersindeydi. Tam kafasına doğru nişan aldım ve elimi tetiğe adeta yapıştırdım. Olduğu yere yığılmıştı. Tam o anda havalandığımı hissettim yaratıklardan biri beni kapmıştı ve havalınıyordum. Elimdeki silahda yere düşmüştü o anda yaratığın boynunu dişlerimle kavradım. Ve bu onun canını yakmıştı daha fazla havalanamadan beni bıraktı ve ağaçların üzerine düştüm. Ufak bir sarsıntı yaşamıştım kafamın içinde ama kendimi toparladım. Ağaçların arasından yola çıktım arabayı göremiyordum. Ve yaklaşık 1 dakika sonra araba karşımda belirdi ama tepesinde 2 tane daha yaratık vardı. Bir şeyler yapmalıydım aksi halde diğerlerini kaybedebilirdim. Elimle durmalarını işaret ettim biden firene bastılar ve yaratıklar dengesini kaybedip önüme doğru düştü Birini sıkı bir şekilde boğazınından kavramıştım o anda Serkan arabanın üzerinde belirdi ve benim tuttuğum yaratığı tam kafasından vurarak etkisiz hale getirdi. Diğeri havalanmıştı ve tam Serka’nın üzerine doğru yöneliyordu. Ve yerde hareketsiz bir biçimde yatan yaratığı iyice etrafımda döndürmeye başladım yerini ve zamanlamamı ayarlayıp Serkan’la yaratığın arasına bıraktım ve tam istedğim gibi diğer yaratık çarpmanın etkisiyle dengesini kaybetti. Onuda diğer askerler etkisiz hale getirmişti.
    -“Ölümün ucundan döndük” dedi serkan şaşırmış gözlerle.
    -“Şanslı sayılabilirdik.” Dedim.
    Arabaya tekrar atladım. Atladım 10 dakika sonra bornovaya varmıştık aylak yaratıklardan görmeyede başladık tabii.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    +6
    BÖLÜM 54
    Hantal olanların aralarından onlara çarpa çarpa ilerliyorduk. Kanatlı yaratıkların açtı delikten gün ışığını görebiliyordum. Halkapınar yönüne doğru saptık aşşağı yukarı 5 dk sonra metro istasyonunun oraya varmıştık. Harita tam bulunduğumuz yeri gösteriyodu rögar kapaklarının altında kanalizasyonlarda olmalılardı. Yerken bi tane demir yardımıyla söktüm. Kafamı içeri sokup bağırmaya başladım ama yankılarımdan başka birşey yoktu. Daha sonra o civardaki tüm rögar kapaklarını söküp aramaya devam etmiştim ama bulamadım. Tam onlardan umudumu kesmişken eski bir Ford kamyonet dikkatimi çekti hantal hantal yaklaşıyordu. Bizi farketti ve birden durdu.;
    -“Onlar olabilir el sallayın.”
    Diğer iki asker el sallamaya başladılar ve tekrar yanımıza gelmeye başladılar yaklaştıklarında kasanın yiyecekle dolu olduğunu farkettim. Arabadan 40 lı yaşlarda uzun sakallı bi tane adam birde 17-18 yaşlarında genç bir çocuk indi gözlerini benden ayırmıyorlardı.
    -“Kimsiniz?” diye sordular.
    -“Biz madenden geliyoruz önemli bir durum var” diye cevap verdim.
    -“Konuştuğuma şaşırmış gibilerdi iyice gözleri açıldı.”
    -“Peki bizimle gelin” diye cevapladı.
    Etrafı telle örgülü bir yere geldik metroların tamir ve test edildiği bir yerdi burası biliyordum. Daha sonra metronun kapısını çaldı ve kapıyı açabilirsiniz diye seslendi. Ve sadece tek bir kapı otomatik olarak açıldı bu şaşırtıcıydı oysa yeraltındalar sanıyordum...
    ···
  19. 69.
    +6
    BÖLÜM 55
    içeri girdiğimde vagonların birine bağlı ve birleşik olduğunu farkettim. Vagonlarda pekçok insan vardı. Herkes yine bana şaşkınlıkla bakıyordu. Pencereler katlanan perdelerle kapalıydı. Ve metronun kenarlı ağır silahlarla savunulabilir hale getirilmişti. En ön tarafa kadar yürüdük daha sonra en ön vagonda yaşlı bir adam bizi karşıladı.;
    -"Kenan bunlarda kim"
    -"Madenden geldiklerini söylediler."
    -"Evet doğru ama siz burda nasıl hayatta kaldınız" diye cevap verdim
    -"Hey sen nesin böyle şaka mı dışarda dikkat etmen lazımdı yukardada teller vardı ve bütün teller elektirikli zaten silah savunmamızda var.?"
    -"Şaka veya gerçek buraya gelmek için bir amacımız var size ihtiyacımız var ki geldik" dedim
    -"Peki neymiş o amaç?" diye cevapladı.
    -"başkaldırış"
    -"Bu şaka değil değil mi Talat albaya bi kaç kere savunalım diye haber yollamıştım ama reddedmişti." diye cevap verdi.
    -"Artık atağa geçiyoruz merak etme" diye cevap verdim.
    -"Bu çok iyi bi haber diye cevap verdi ve "Kenan sen benle gel" diye deva etti.
    Tekrar yola çıkmıştık sıradaki hedef çiğli tarafıydı ve bi hayli tehlikeliydi...
    ···
  20. 70.
    +6
    BÖLÜM 56
    Alsancağa çıkmadan çevre yolunu kullanmak en iyi fikirdi. Hem başımız beladan daha az uzakta kalırdı. Son aldığımız adam 60-70 yaş arasında gösteriyordu. Suratının belli yerleri kırışmış saçları ise beyazdı. Ama oldukca güçlü bir görünümü vardı. Bana döndü;
    -“Bir adın varmı?”
    -“Evet adım Hakan peki ya sizinki” diye cevapladım.
    -“Benimde Arif Peki bir hikayen var mı?” Diye sordu. Sadece hatırladığım bölümleri kısa bir şekilde ona anlattım. Daha sonra;
    -“Peki sen ne iş yapıyordun.” Diye sordum.
    -“Yerel gazetede bi köşe yazarıydım. Bundan önce pek çok yerde görev aldım Türkiye’nin uluslar arası konumu ile ilgili yerlerde tabiki”
    -“Bu etkileyeci” diye cevap verdim.
    -“Zor bi ömür tükettiğimi söyleyebilirim açıkcası.”
    -“Bu arada son durağımız olan Çiğli oldukca tehlikeli bir bölge çok dikkatli ve hızlı olmalıyız.”
    -“Evet orda neler olduğunu biliyorum” diye söze girdi Serkan.
    O arada arabayı kullanan asker;
    -“Önümüzde Sivil insanlar var 3 kişiler ama etraftaki yaratıklar onları farketmiş durumda bunlar ne yapıyor?”
    -“Hemen arabayı durdur siz burda bekleyin” diye cevap verdim.
    Hemen arka kapağı açıp yola atladım beni farketmemişlerdi. 3 tane genç oğlan ve ne yapacaklarını şaşırmış haldeler. Onlara doğru bağırdım
    -“Sakin olun bunlar bilinçli zombi sizi bilerek kapana kıstırmaya çalışıyorlar ani hakeretlerden kaçının.”
    Ama beni duymamışlardı sert bir rüzgar hakimdi. Yaya geçit tabelasını yerinden söktüm mermi kullanıp hepsini buraya çekemezdim. Aşırı rüzgardanda yararlanıp dikkatli ve yavaş adımlarla zombilere doğru yaklaştım. O anda beni diğer üç oğlan farketmişti. Elimle sus işareti yaptım ve elimdeki tabelayı büyük bir kuvvetle boyunlarına doğru savurdum ilk sallayışta 2 tanesini haklamıştım. Arabaya doğru koşmalarını söyledim. Ve arkalarına bakmadan arabaya doğru koşmaya başladılar. Yaratıkların dikkatini çekmiştim üzerime ilk atılan çiftcinin bağırsaklarını tabelanın sivri tarafıyla dışarı döktüm. Sersemlemişti daha sonra kafatasının yarısını parçaladım. Karşıdaki dükkanın camlarından arkamdan geç bir kız yaklaştığını farkettim. Tabelanın arkasıyla ona sert bir darbe indirdim ve 180 derece dönüp kafasını uçurdum yine aynı şeyleri hissediyordum daha çok öldürmek daha çok kan. Ve düşünmeden bi kaçını daha aynı taktikle kafalarını vücudlarından ayırdım. Birden silah sesleri duymaya başladım bizimkiler arabadan inmişti diğer kalan yaratıkların ve zombilerin üzerine mermi yağdırmaya başladılar ve kısa sürede orayı temizlemişlerdi ama bu büyük bir hataydı.
    -“Çabuk arabaya!” diye bağırdım. Hepsi arabaya bindi en arkadan ben kalmıştım arabaya direk atladım. Arka kapıları kapamıştım herkes nefes nefese kalmıştı. Kaldığımız yerden tam hızla devam ediyorduk. Diğer 3 kişiye baktığımda H***S***R!...
    Tümünü Göster
    ···