-
26.
+10YENi BiR iNSAN
Bu bir kadına aitti. Kasadan G3 lerden bir tanesini alıp marketin arka tarafına emin adımlarla ilerleme başladım. Her an herşeyle karşılaşabilirdim. Çığlıklar birden iç yakar hale geldi köşeyi dönmüştüm. Ve yaratığın kızı düşürdüğünü gördüm kafasına bi el ateş açtım. Hemen kızın yanına koştum;
-"Hey iyimisin." dedim
-"Çok canım acıyor" diye karşılık verdi
-"Aman allahım bu şey seni yaralamış gel benle fazla zamanımız yok areabada anlatırsın"diyip kızın koltuk altına girdim ve arabaya zütürdüm. Tekrar yola koyulduk. Kızın yaşı muhtemelen benden küçüktü oldukça esmerdi. Korkudan derin derin nefes alıyor hıçkırırken tıkanıyordu.
-"Anlat hadi ne oldu?" dedim.
-"iki saat önce uyandığımda ailem dahil kimseyi göremedim o yaratıklardan görüyordum sadece. Ailemi aramaya karar vermiştim birden silah sesi duydum. O yöne doğru giderken bunlardan biri karşıma çıktı ters yöne doğru kaçtım saklandım. Ve ortaya çıktığımda saldırısını uğradım.." dedi
-"Evet o silah sesi benden geldi. Yaran çok kötü kanaman var ilerde eczane olcak oraya girelim direk sargı bezi ve bi kaç şey almalıyız".
Arabayı bir eczanenin önüne çektim. işte nöbetci eczaneemiizz.. içeri girip sargı bezi antibiyotik pamuk gazlı bez vs. sağlık ekipmanlarından doldurdum çantaya. Kıza arabada pansuman yaptım dirseğinin üstarafından ıssırılmıştı. Midem bulandı ama ona belli etmedim.
-"Hey bu arada adın neydi"? dedi birden
-"Hakan peki senin"
-"Benimkide Seren tanıştığıma memnun oldum o zaman" ve güldü..
-"Bende memnun oldum." diye cevap verdim. Sesinde bir heyecan var gibiydi.
Birlikte yola koyulduk..
-"Peki nereye gidiyoruz" diye sordu
-"BestBuy'a" dedim
-"Peki niçin"
-"Televizyon almak için değil herhalde orada biri var ona ulaşmaya çalışıyorum." diye cevap verdim.
Sonra bir sessizlik hakim oldu.. -
27.
+9Yol boyunca zombileri gördüm sadece yaşam alanımızı işgal etmişlerdi ve aylak aylak yürüyorlardı. Bizi görenler peşimizden gelmeye çalışıyorlardı. Cebimden ailemin resmini çıkardım öyle baktım bi kaç dakika. Daha sonra kız çocuğuna dönüp;
-"Konuşmıcakmısın bizimle bak biz iyi adamlarız" dedim. Karşılık vermedi koltuk döşemesine bakıyordu sadece.
Fahrettin Altay meydanına varmıştık ve Hava eğitimde hemen ilerdeydi. Zombilerin arasından süratle geçtik yolun soluna geçip içeri girdik. Etrafa bakınarak devam ettik yolumuza yavaşca etrafta bir hareketlilik yoktu. Helikopter iniş alanına geldiğimizde bomboştu tam bir hayal kırıklığı... Bir dakika dedi ve içeri gitti sezer soru sormaya zaman bile bırakmamıştı. Arabada onu beklemeye başadık baya bi zaman geçti. Güneş çoktan tepemizden aşıp batmaya doğru yol almıştı bile. Kornaya bi kaç kere bastım ama gelmedi arabanın torpidolarını kurcalarken arkamda zombileri gördüm kalabalıklardı bizi takip etmiş olmalılar tekrar kornaya bastım defalarca ama Sezer binadan çıkmadı. Ve gazı kökledim binayı bi kaç kere dolandım ama heryerimizi sarmaya başadılar ne yapacaktım sezer içerdeydi ve binanın kapısı açıktı. Öylece onu bırakıp gidemezdimde.. Tam bu sırada Sezer kapıda göründü tüm zombilerin dikkatini bilerek içeri çekti ve onu takip etmesini sağladı. Bütün zombiler binaya giriş yaptı çok kalabalıklardı ama neden böyle birşey yapsınki yoksa kendini fedamı etti.. Diye düşündüm biraz zaman geçtikten sonra çatıda belirdi bana bişeyler demeye çalışıyordu arabadan cıktım. Bir kez daha seslendi;
-"Kapıyı kilitlee"
inip binanın kapısını sürgüleyip kilitledim. Sezer 2 tane çanta attı aşşağı ve kendiside atladı.
-"Neler oluyor?" dedim
-"Çantaları al ve Arabaya koş" dedi. Cevap vermeden çantalarla arabaya koştum silah doluydu çantalar ve izledim.
Pencereye yaklaştı ve bir el bombası attı içeriye ve yanımıza koştu. Hemen uzaklaş biraz uzağa sürdüm arabayı. Bina yerle bir olmuştu..
-"bunu nasıl başardın"
-"Neyi?"
-"Binayı havaya uçurmayı"
-"Büyük mutfak ocaklarından gaz salarak tabiki" diye cevap verdi.
-"Hadi burdan gidelim direksiyona sen geç"
Güldü.. -
28.
+9KiPADAKi OLAY
Bir süre etrafı kolaçan ettik temiz görünüyordu münibüsün tepesinden inip yolumuza devam ettik. yol boyunca pek birşeye rastlamadık gittiğimiz yer yol olmadığı için yaya gitmek zorundaydık. Varmamıza az bi zaman kalmıştı ama sanki işler yine sarpasarcak gibi bir his vardı içimde. Kipanın sarı binasına varmıştık arka kapıya yöneldik. Ama gördüğümüz bizi şaşırtmıştı çünkü arka kapı açıktı. Yavaş yavaş içeri doğru öncen Sezer girdi hemen arkasından ben geçtim. içerisi sessizdi yavaş yavaş iç taraflara doğru ilerledik. Heryeri kontrol ediyorduk ama daha haç birşeyle karşılaşmamıştık. Market bölümüne tam geçeceğimiz sırada karşımızda ufak bir kız çocuğu belirdi bizi görünce ağlamaya başladı 5-6 yaşlarındaydı muhtemelen. Hemen çocuğu kucağıma aldım;
-"Heey sen nerden geldin buraya" dedim Çocuk ağlıyordu ve tam o sırada;
-"Kızımı derhal yere bırak" diye bir ses geldi market tarafından. Kızı yere bıraktım ve adamın yanına koştu.
-"Sizde kimsiniz?" dedim
-"Bu seni ilgilendirmez ailemden uzak dur" diye karşılık verdi. Adam kısa boylu kel pos bıyıklıydı. Yanına karısıda geldi. Karısına dönüp "hadi gidiyoruz" dedi. Birşey diyemedik Sezer "bırak gitsinler" dedi düşük ses tonuyla bana. Bizden uzaklaştılar arka kapıya doğru gittiler. Tam o sırada çığlık yükseldi öyle acı bir çığlıktıki ruhuma kadar işlemişti. Hemen arka kapıya doğru koştuk Adam ve kadın çığlılar içinde dışarıya zombiler tarafında çekiliyordu. Kız çocuğu olduğu yerde ağlıyordu. Hemen kızı kucağıma aldım ve geriye doğru kaçmaya başladık Market kısmına doğru koştuk. Hemen ordan et reyonun ordaki depoya girip kapıyı kapattık.
Küçük kız çocuğunun masum gözlerinde saklanmış korkuyu gördüm.. -
29.
+9Köpekler
Sessizlik oldu yutkundum iştahım iyice kaçmıştı. Masadan kalktım dışarıyı boş gözlerle izledim. Cevaplayamadığım çok soru vardı. Sezer seslendi;
-"Yiyeceğimiz bitiyor Kipa var ilerde arka girişin anahtarı bende var oradan birşeyler alalım." dedi birden
-"Hı evet evet tabi gidelim evet yiyecek.." Dalmıştım dengesiz şekilde hızlı hızlı kelimlerle cevap vermiştim.
-"Haydi o zaman Bu sefer market kısmına inecez ordan arka kapıdan çıkcaz daha sakin"
-"Peki haydi o zaman inelim yanımıza gerekli silah ve mermileri almıştık"
Aşşağıya indik tekrar o yaratığa baktım çok kötü kokuyordu kusmamak için kendimi zor tutmuştum. market kısmının olduğu kapıyı açtık ve yavaş yavaş arka tarafa doğru ilerledik arka kapıya varıp dışarıya çıktık. Hava sıcaktı sessiz bir şekilde duvarın dibinden hareket ettik yolumuz biraz uzundu. Elimizde şuanlık 9mm ler vardı susturucuları takmıştık onların dikkatini çekekcek hareketlerden kaçınıyorduk.
-"Hey arkana bak" dedim bi tane köpek Sezere doğru hızlıca koşuyordu evrim geçirenlerdendi. Köpeğe ikimizde ateş ettik ve yere yığıldı.
-"iğrenç kadavra" dedi ve bi tane tekme savurdu yerdekine.
-"H***S***R bunlar bi tane değilki kaç kaç kaç!!!"
ilerdeki köşeden 4-5 tane daha köpek bize doğru koşmaya başladı. ilerde bi tane minübüs vardı. "Minübüse" diye bağırdı. ikimizde arkamıza bakmadan koşmaya başladık ve münibüsün üstüne çıkmaya başardık. Etrafımızı sarmışlardı köpekler. Hepsini teker teker vurduk hepsinin öldüğüne emin olmak için birer kere daha sıktık. Sinirimden gülmeye başlamıştım;
-"Hahaha ne aksiyondu ama" -
30.
+9BÖLÜM 27
Terkedilmiş bir askeri sığınma bölgesiyle karşı karşıyaydım. O BestBuy binasında gördüğüm yaratıklardanda vardı. Büyük bir kıyım olmuştu burda kaçan kaçmıştı kaçamayanlarda kan izlerini bırakmıştı ardlarında. Dikkatlerini çekmemeliydim. Dalmıştım birden arabayı hareket ettirince kaldırıma çıktım ve çıkan sesten dolayı dikkatleri üzerime çekilmişti. Tekrar kovalamaca... Arabayı yola çıkartıp köprü tarafından devam ettim. Hızlı koşanları olsada bana yetişemezlerdi. Çiğli hava üssüne gitmeliydim son şansım orasıydı. Birden birinin bana el salladığını gördüm. Orta yaşlarda toplu bi adamdı çekindim ama durdum tam bana doğru koşarken iri olan yaratıklardan biri onun üzerine atlayarak onu asfalta yapıştırdı ve bana döndü o anda gazı kökledim. Ve arkama dahi bakmadan yola devam ettim. Onuda kurtaramamıştım... Yol boyunca gördüğüm hep aynı senaryoydu. Alsancağa vardım kıbrıs şehitleri caddesine son bi kez daha baktım oysaki zamanında ne güzel kızlar geçerdi burdan şimdi yaratıklar mesken edinmiş. Hava gazı fabrikasından yoluma devam ettim Alsancak limanının ordan Karşıyaka yoluna çıktım. Tam o sırada bi tane Reno Kangoo Model araba dikkatimi çekti oda hareket ediyordu.. -
31.
+9GERiLiM
Çok gerilmiştim kalbim hızla atmaya başladı tekrar. O ise gayet soğuk kanlıydı. Ona dönüp sessizce
-"Şimdi ne yapacağız?" dedim
-"Sessiz ol ve gel benimle" dedi. Odadan girişi yaptık ve silahları ağırlık yapmasın diye köşeye bıraktık 2 mizde elimize birer g3 almıştık. yavaşca merdivenlere doğru sesin geldiği zemine ilerlemeye başladık. Sessizlik hakimdi şuan için sırt sırta verip etrafımızı kontrol ederek ilerliyorduk. Zemine indik yavaş yavaş etrafı süzmeye başladık. Tam o sırada birşey süratla bi yerden bi yere geçti ve gözlerim fal taşı gibi açıldı çok hızlıydı ve iriydi gölgesini görebilmiştim sadece. Sen burda kal diyip şartelleri açtı. Ve altkatın ışıkları yanmaya başladı. Onun gittiği yöne doğru hareketlendik baktığımızda hiçbirşey göremedik. Dahada gerilmiştim artık ve bi gürültü daha koptu kalbim yerinden çıkcak gibiydi resmen. Yutkundum ve ilk defa bu kadar çok gerilmiştim damarlarım iyice sertleşmişti. Silaha o kadar sıkı sarılmıştıkmı parmaklarım kaskatı olmuştu. Kapısı açık olan odaya hareketlendik tam o sırada arkamızdan hırıltılar gelmeye başladı. DEVASAYDI.. -
32.
+9Bölüm 24
Tekrardan yola koyulduk bu sefer sahil tarafını seçmiştik Göztepe üzerinden konağa gidicez dedi. Canlı olup olmadığını bilmemiz lazımdı. Birden durdu;
-"Denize ne oldu böyle"
-"Bilmiyorum çokta kötü kokuyor" Rengi metalik griydi denizin Denize doğru bakarken sahilde oturan bi bayan dikkatimizi çekti yüzü denize dönüktü ve iyi görünüyordu. Sezer arabadan indi ve kadının yanına gitti uzaktan onu izliyordum. Kadının omzuna dokundu ama tepki vermedi. Hemen dışarıya çıktım;
-"Kaç ordan kaaç" dedim ama nafile boğuşmaya başladılar elime bir silah aldım ve onlara doğru koştum bi anda Sezer denize düştü acı içinde bağırmaya başladı. Tam yaratık sezerin yanına atlayacakken kafasına nişan alarak bi kaç el sıktım. Hemen denize koştum acı çekiyodu elimi uzattım ama yetişemiyordu. Biraz daha sarktım ve elimi tuttu yukarıya çektim. Acı içindeydi ve vücudundan dumanlar çıkıyordu hemen arabaya zütürdüm destek olup. Arabaya bindiğimizde kegib kegib nefes alıyordu.
-"Issırıldınmı?" diye sordum. O kıza olanın aynısı olacağından korkuyordum.
-"Hayır" diye cevap verdi.
-"O zaman neden bu kadar acı içindesin Sezer?"
-"Deniz... Denizz ağhh denizde bi terslik var.."
-"Tamam daha fazla konuşma durumun çok kötü"
Süratle konağa doğru geçtim saatler geçtikçe vücudu soğuyordu.. Bu tam tersi bi olaydı zombi olayına göre.. Ona sürekli umut veriyordum iyileşeceğini iyi olacağını söylüyordum.. -
33.
+9O ADAM
Gözlerimi açtığımda yine aynı odadaydım bi sandaleye bağlanmıştım ve her tarafım uyuşmuştu. Başımda feci bir şekilde ağrıyordu. Ayak seslerinden arkamda olduğunu anlamıştım.
-"Bana neden vurdun?" dedim.
-"Kimsin nerden geldin?" diye soruma soruyla karşılık verdi.
-"telsizde konuştuk hatırlasana" diye cevap verdim..
-"bu sabah konuştuğum kişi sen miydin?" dedi.
-"Evet yanına gelmek için çok çaba harcadım" dedim.
-"Hahaha sandığımdan azimli çıktın ben senin çoktan parçalara ayrıldığını düşünüyordum dedi"
-"Evet ama şans yanımdaydı ve yaşıyorsam hala bi sebebi var" dedim.
Döner sandalyeyi kendine doğru çevirdi.. Uzun saçları vardı. saçı sakalı birbirine karışmıştı Gözleri keskin ve kendinden emin bi tavrı vardı. Suratının sol alt tarafında bir yanık vardı.. Önce derin bir nefes aldı...
-"Buraya nasıl girdin" dedi ciddi bir şekilde.
-"Çatıdan... Çatının ordan binaya yaklaştım ve pencerelerden kırarak girdim."
-"H**S**R işte şimdi bu kötü oldu ne yaptığının farkında mısın?" diye bağırdı.
-"Ne oldu yahu ne yapmışımki" dedim
-"Seni hiç takip etmeyeceklerinimi sandın" dedi
işte o an korkmuştum kaynar sular başımdan aşşğı boşalmıştı sanki... -
34.
+8BÖLÜM 62Tümünü Göster
Ufukta devasa zepline benzeyen bir şey belirmişti. Soğuk ve ürpertici bir görünüşü vardı. Bunun ne olabiliceği hakkında fikirleri yoktu bin metreden uçtuğu belliydi. Hakan'la Hafez yerlerinden kıpırdamamışlardı. Bu iri şeyin seside ürkütücüydü. Ama zamanlarıda çok azalmıştı. Hakan;
"Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum çok garip zamanımızda yok"
"Evet meraktan çıldıracak olsamda bir görevimiz var"
"Hadi o zaman yakında bunuda öğreniriz" Hakan son sözü söyledikten sonra hemen sığınağa doğru ilerlemeye başladı. Kapı içeriye doğru gömülmüştü sanki. Olağan durumlarda kullanılmak için yapılmış bir yerdi. Ama o zamanlar böyle bir olayın olacağını kimse tahmin edemezdi. Hakan sertce kapıyı çaldı. içerden ses gelmeyince tekrar denedi. Hafezin dikkatini sağ üst taraftaki güvenlik kamerası çekti. Hakanın omzuna dokundu ve kamerayı işaret etti.
"Beni gördülerse birazdan açarlar" dedi.
"Ama beni gördüler ve bizi onlardan biri sanıyorlardır muhtemelen."
Hafez birden kollarını sıyırarak; "o zaman bizde kollarımızdaki işaretin olmadığını kanıtlarız" dedi.
Tam o sırada kapı açıldı karşılarında iki tane iri yapılı silahlı asker belirdi. Soğuk bir tavırla uzun boylu olan "içeri" dedi. Hakan ve hafez içeri adım attılar.Ve kapı arkalarından otomatik olarak kapandı. Askerler " bizimle gelin" deyip sırtlarını döndüler. içerisi çok farklıydı ve neyseki sıcaktı... Duvarlarda Atatürk'ün fotoğrafları ve Türk bayrakları asılıydı. Bir yol ayrımına gelindikten sonra askerler "Buradan" diye talimat verdi. Sola döndüklerinde otomatik bir kapı karşılarına çıktı. Askerlerden biri parmağını bölmeye doğru uzattı. Sinyal sesinin ardından kapı açıldı. Girdikleri oda ferah ve oldukça sadeydi. Eşya barındırmayacak kadar sade. "Burda bekleyin birazdan bir yetkili burada olacak." Askerler dışarı çıktı duvarlar yarı saydam gibiydi. Hafez Hakan'a dönüp;
"Burası çok farklı sence nedir bu."
"Pek bir bilgim yok bekleyip göreceğiz."
"iyi bir açıklaması vardır umarım burasının."
Hafez yutkunup duvarları incelemeye başladı. Bir kaç dakika sonra kapı açıldı... içeri giren adam kel solgun ve ifadesiz bir mizaca sahipti. Ağır adımlarla özellikle Hakan'a bakarak ilerledi.
"Bu... bu nasıl olur mantıksız ve mükemmel!" Sesi tityordu ve büyük bir şaşkınlık içersindeydi. Hakana dahada yaklaştı. Onu yakından incelemeye başladı "Mucize gibi çok garip. Siz nerden geldiniz?" Hafez sesini yükselterek cevap verdi.
"Öncelikle bilmenizi isterimki biz sizin tarafınızdayız."
"Biliyorum kameradan sizi izledik. Gelin benimle daha iyi şartlar altında konuşmalıyız hikayenizi ayak üstü dinlemek istemem". -
35.
+8Bölüm 61
Arazi biraz engebelliydi rüzgarsa çok hafiflemişti. Aşşağıda birer zavallı böcek gibi görünüyorlardı. Dünya bu böceklerden bir an önce temizlenmeliydi. Hakan hafeze gözleriyle işareti verdi. Bu bakış aşırı derecede özgüven anlamı taşıyordu. Benzini gazetelere iyice boca ettiler koku her tarafı sarmıştı. Hakan yerden irice bir kaya aldı Hafez'i bekliyordu artık. Hafez elindeki işlemeli zippoyu ateşleyip gazetelerin üzerine fırlattı. Bu zippo orduda yaptığı tehlikeli operasyonlarda yanından ayırmadığı tek kişisel eşyasıydı. Zipponun yaydığı ateş gazetelere bir anda nüfuz etti. Konteynır bir anda alev aldı ve Hakan Tır'ı çalıştırdıktan sonra kayayı pedala bıraktı. Kendini hareket eden tırdan dışarı doğru savurdu. Tır adeta kızgın bir boğa gibi alevler saçarak bayır aşşağı iniyordu. [font="Times New Roman"]Koca bir alev topu! Yaratıkların dikkatini bu tıra vermeleri pek de geç olmadı. Hepsi onu takip etmeye başladı...
Hakan;
"Şimdi tam zamanı hadi!"
Hafez cevap vermedeb hakanlar birlikte aşşağıya inmeye başladı. Sırtındaki içi silah dolu çanta onu biraz zorlamıştı. Çok geçmeden karşılarında geride kalanları belirmeye başlamıştı.
Silahlar yaratıkların üzerine mermi kusmaya başladı. ikiside tam profesyonelce her defasında tam kafalarına nişan almayı başarmıştı. Onlarında beklediği gibi kanatlılar belirmişti 3 ü aynı anda üstlerine doğru hızla alçalmaya başladı. Hakan gözlerini kıstı ve belindeki iri kamayı sıkıca eliyle kavradı. Hafez ise bir diziyle yere çökmüştü. Hakan en sağdakine bir çekirge gibi sıçradı ve onun vücuduna tutunup destek alarak çevik bir hamleyle ortadakinin başını gövdesinden ayırdı. Hafez ise çoktan diğerinin vücuduna kurşunları boşaltmıştı. Çok geçmeden soldakide etkisiz hale geldi. Hakan hızla yaratıkla yere düşüyordu. Kamasını yaratığın tam vücuna doğrultup üst tarafta kaldı. Yere indiklerinde yaratığın vücudunda bir delik açılmıştı ve kafasına tereddütsüz kamayı sapladı.
Kafalarını kuzeye çevirdiklerinde oldukları yerde dona kaldılar. -
36.
+8Bölüm 31
yeni bir güne dinç bir şekilde uyanmıştım. iyi bir kahvaltı yapmıştık bu kadar kalabalık olmak benim moralimi düzeltmişti. Bir saat içinde yola koyulacaktık. Mehmet;
-"Siz uyurken etrafı kontrol ettim Kerimle beraber heryer sakindi" dedi.
-"Evet burası oldukca uygun bi yer" diye karşılık verdim. Cem lafa girdi;
-"Ama sonuç olarak burayada gelecekler" dedi
-"Kesinlikle" diye cevap verdim.
Biraz Cansuyla oyalandıktan sonra yola çıkma vaktimiz gelmişti herkesle vedalaşmıştık. Cemle Nişanlısı zor anlar yaşamıştı. Söz vermiştik sağ döneceğimize... Yola Bmw ile çıktık hızla Çiğli'nin merkezine doğru arabayı sürdüm. Cem biraz gergin olsada bana belli etmemeye çalıştı ama anlmıştım. Zombilerin arasından bi alışveriş merkezine doğru arabayı son sürat sürdüm. Cem'e dönüp;
-"Sen direksiyon geç ve zombilerin dikkatini çek bende o sırada içeriye gireyim ara ara gel sana vereyim torbaları" dedim.
-"Tamam ama çabuk ol" dedi.
-"Sen meraklanma" diyip arabadan indim hemen çöp konteynırının arkasına saklandım tüm zombilerin onun peşinden gittiğine emin olduktan sonra Alışveriş merkezine giriş yaptım. Kasiyerlerlerin oldu bölümde kan izleri vardı bu beni endişelendirmişti. Susturucu takılı 9mm i sıkıca kavradım ve kendime 2-3 BiM poşeti aldım hemen makarna doldurdum. 2 poşete daha un ve yağ doldurdum ve ufaklar için bi poşet dolusu abur cubur.
Hemen dışarda çöpün dibinde beklemeye başladım ve çıka geldi arka koltuğa attım hepsini yine turlamasını fazla uzaklaşmamasını söyledim. Yine içeri girdim ve bu sefer alabildiğim kadar su şeker yağ ve tuz aldım ve beklemeye başladım tam o sırada bi tane zombi beni farketti tam üzerime gelecekken Cem arabayla ona çarptı. Geri kalan torbalarıda doldurup yola çıktık. Fazladan 2 su bidonu almıştım benzin için istasyona vardık ve Cem arabaya bende bidonlara doldurmaya başladım 20 tane kadar zombi üzerimize gelmeye başladı bizi istasyona girerken farketmişler sanırım. Bi yandan benzinleri doldurup bi yandan ateş etmeye başladık kafalarına diye bağırdım.;
-"Çabuk çabuk hadi hadi.."
bi tane bidon telaşla yere dökülmüştü ve tam kalkarken yanmaya başladı sanırım patinajdan olmalı... Son hızla orayı terkettik ve istasyon ardımızda havaya uçmuştu... -
37.
+8BÖLÜM 30
Ya Ceren'de içerdeyse bunu düşünmek bile beni heycanlandırmıştı. Ama içeri giriş imkansızdı adeta. ilk günler sorunsuz geçti onları incelediğimde gayet mutlulardı hepsi. Birtek ben durgundum sanki aralarında. Akşamları balkonda oturuyor ve hayat hikayelerimizi bundan sonra neler olacağını konuşuyorduk. Hatta bi akşam;
-"Sonumuz geldi bile radyodan dinlediğimde ingilterede kanatlı yaratıklar ortaya çıkmaya başlamış. Zaten bu zombilerden evrim geçirenleri var daha iri oluyorlar ve yüzleşmek istemezsiniz." dedim
-"Evet bizde gördük onlarda uzak durmak gerekli" diye cevap verdi Mehmet.
-"Benim tanıştığım bi adam vardı Sezer diye BestBuy binasında o denize düştü ve evrim geçirdi bilinci yerindeydi ama onun içinde yemek ön plandaydı"
-"Aman allahım bu kötü daha neler gelecek başımıza... " dedi.
-"Yarın yemek için kim inecek?" dedi kadınlardan biri"
-"Ben giderim" dedim Cem;
-"bende seninle gelirim" diye cevap verdi.
-"peki o halde hem benzinde alırız iki araba için" diye karşılık verdim
-"O halde yatalım zor bir gün geçireceğiz" dedi gülerek.. -
38.
+8...
içerde yaklaşık 2,5 saat bekledik. Sezer ben bi kontrol edeyim diyip çıktı ufak kızla depoda beklemeye başladım. Kız sorularıma cevap vermiyordu ve sadece ağlıyordu. Sezerin hala gelmeyişi beni açıkçası tedirgin etmişti. Biraz daha bekledik ve yarım saat sonra geldi.
-"Her yer temiz ben alcaklarımıza aldım hadi devam edelim" dedi.
-"Biraz daha geç kalsaydın ben aramaya çıkcaktım seni" dedim. Market bölümünden çıktık arka kapıya doğru ilerledik kapıdan tam dışarı çıktık derken kız çocuğu birde kendini yere attı ve bağırarak kaçmaya başladı. Kızın peşinden koştum onu yakaladım ama çıkan sesler zombilerin tüm dikkatini buraya çekmişti muhtemelen. Onları görmüyoduk ama hissetmiştim. Hemen Otoparktaki arabalardan birine bindik. Sezer arabayı çalıştırdı ve yola çıktık heryerimizi sarmışlardı. Hızlıca BestBuy binasına doğru arabayı sürdük. Arka kapıya doğru yaklaşmıştıkki kahretsin kapı kırılmıştı çok güçlü birşey bunu yapabilirdi. Normal zombilerin işi falan değildi bu Sezer bağırarak küfür etti ve artık burda kalamıcağımızı söyledi. Silahları radyoyu unutmaktan başka çaremiz yoktu. Tekrar yola çıktık.
-"Peki şimdi nereye gidiyoruz?" diye sordum.
-"Fahrettin Altay hava eğitime"
-"Ama orda pek kalan olmamıştır?"
-"Ben bir pilotum ve helikopter varsa kurtuluk sayılır" diye cevap verdi.
Bir umuttu işte bizimkisi ve Hedefimize doğru ilerlemeye başladık.. -
39.
+8O ÇIĞLIK
Hay şansıma! direği nasılda göremedim derhal çıkmalıydım bu metal yığınından. Silahları alıp erzakları bırakmaktan başka bir çarem kalmamıştı hemen ilerde bi tane anadol vardı ona varabilirsem kurtulabilirdim. Silah çuvalınıda araban çekip anadola doğru yürümeye başladım. Silah çuvalı hızlı olmamı engelliyordu. Zombiler heryerdeydi aman Allahım bu cehennemden çıkmam lazımdı. Silah çuvalını sürümeye başladım böylelikle hız kazanmıştım. Anadola yaklaştım silahları kasaya fırlatıp hemen bindim bu sefer anahtarlar üzerindeydi. Direk gazı köklemek istedim. Çalışmıyordu!.. Biraz daha zorladım yaratıklar git gide yaklaşmıştı son bi gayretle arabayı çalıştırdım ve daha kontrollü olarak yola çıktım. Burası tam bir cehennemdi kurtulmuştum nihayet bu yerden. Tam bu esnada kasadan sesler gelmeye başladı. H*** S*** be onlardan biri kasadaydı. Silahlarda kasada olacak işmi bu şimdi! arabayla manevra yapmayı denedim. Lakin düşürmeyi başaramadım tek çarem arabayı kenarıya çekip onu halletmekti. Kenarda durup aşşağıya indim ve dikkatini üzerime çektim. Kasadan inmek için hamle gösterdi ama çok salakça bir düşüşle yara çakıldı hemen elime aldığım levyeyle kafasına acımadan vurmaya başladım.. O kadar hırs yapmışımki beyni parçalandı ama ben durmamıştım ve ağlamaya başladım durup.. Metin olmalıydım 10 dakika falan başında ağladım. Neden bunlar başımıza gelmişti... Ben bu sorularla uğraşırken marketin arka tarafından çığlık sesi geldi.. -
40.
+8SiLAHLARA ULAŞ!
-"Ben aşşağıya iniyorum" dedi.
-"Hey beni çöz bende senle geleyim"
-"Yine herşeyi berbat mı etmek istiyorsun" dedi sert bi dille.
-"Birbirimizi kollamamız gerekecek ya aşşağıda kalabalıklarsa?" dedim.
-"Hayır seni yanıma alarak riske giremem"dedi.
-"Bir çanta dolusu silahım var!" dedim.
-"Yanıma geldi. Nerde?" dedi.
-"Aşşağıda arabanın kasasında"dedim
-"Umarım doğruyu söylüyorsundur" dedi ve iplerimi çözdü. Ellerim baya bi uyuşmuştu. Onu takip etmeye başladım. Koridoru geçtikten sonra merdivenlerden indik. Durdu ve bana bir silah verdi.
-"işine yarayabilir" dedi
Bi an duraksadım sonra devam ettim bu bir güven göstergesiydi. Aşşağı varmıştık etraf sakindi serin bir yaz rüzgarı içeri giriyordu.
-"iki pencere kırık" dedim ve kırık pencereleri gösterip;
-"Silahları alalım ilk önce sonra onarırız" dedim.
-"Pekala önden git sen aşşağıya in ben seni kollarım dedi"
Birlikte yangın merdivenin olduğu bölgeye vardık. Neyseki gitmişlerdi çok sessiz olmalıydım aşşağıya indim. Yavaş adımlarla arabaya doğru yöneldim uzaktan silüetlerini görebiliyordum aylak ayla yürüyorlardı. Arabaya vardım. Kasadan silah çantasını aldım biraz ses çıkardım ama neyseki duymamışlardı. Hızlı adımlarla geri döndüm ve merdivenlerden yukarıya çıktım.
-"Bu sefer iyi bişey yaptın dedi ve gülümsedi" Bende güldüm ve binaya gittik. Tam pencereden girecektikki içerden bir gürültü koptu!! -
41.
+8YARATIK
Korkudan titremeye başlamıştım ve sırtımdan soğuk terler akıyordu. Kanım donmuştu resmen gözgöze gelmiştik böyle birşeye ilk defa burda rastlamıştım gözleri kıpkırmızıydı ve insana benzer bi hali pekte yoktu. Hareket edemiyordum sanki büyülenmiştim yada şoka girmiştim. Benim üzerime gelmeye başladı hızla sadece bakıyordum. Tam o sırada silah sesleri beni kendime getirdi. Mermileri yaratığın üzerine boşaltmıştı
-"Hey ne yapıyorsun hareketlen ateş etsene" diye bağırdı
Kendime gelmiştim ve bende ona doğru ateş etmeye başadım parmağım tetiğe adeta kilitlenmişti ve durmadan ateş ediyordum. Biz ateş ettikçe iyice çökmüş bir halde yere kapaklanmıştı ve enerjisi hiç kalmamıştı sonkez başına gelip aynı anda kafasına ateş ettik ve paramparça oldu... O an ellerim titriyor derin derin nefes alıyordum.
-"Buda neyin nesiydi" diye sordum
-"Bilmiyorum her neyse çok güçlü birşey ve diğer zombilerden farklı" diye karşılık verdi.
-"Bunlar evrimmi geçirdi yoksa başka birşeyin eserimi acaba" dedim.
-"Hiç bir fikrim yok haydi hemen camı onaralım" dedi.
Kafamı salladım onaylarcasına. Pencereye doğru hareket ettik.
-"Bu arada adın ne?" diye sordum
-"Sezer ya seninki?"
-"Bende Hakan memnun oldum" dedim
Cevap vermedi ama başımızın belada olduğu belli gibiydi. -
42.
+7BÖLÜM 53Tümünü Göster
Tekrar yola çıkmıştık yanına bir addıbını daha almıştı. aynı bozuk yoldan devam ettik. Telsizle albaya plan değiştiğini ve Serkan’ı aldığımı ilettim. Sonraki durak Halkapınardı tabi şuan orda yaratıklar olabilirdi hazırlıkl olmalıydık izmir’e çıkan dönemeçli yollardan geçiyorduk;
-“Biliyor musun aslında pek bir umudum yok” dedi birden bire.
-“Ama benim var buda benle insanlar arasında farkı apaçık ortaya koyuyor. Yenilgiyi kabullenmiyorum ve kazanmak için güç kadar zengin bir aklada ihtiyaç olduğununda farkındayım. Özel harekatçı olduğunu söylemiştin değil mi?”
-“Evet... ”
-“Bak işte umudunun olması gerekirdi ama şunu söyleyeyin Türkiye’de özel harekat polislerinin dağlara verildiği günden beri şehirde olaylar çoğalmaya başlamıştı şehir içi terör örgütleri falan. Ama hükümet geçde olsa bunun farkına varmıştı. Tabi bu olaylar yaşanalı 8 yıl oldu ve 2020 yılındayız. Burdan çıkaracağın şey özel harekatcılar güçden çok akla ihtiyacı olan kuvvetlerdir. Ve şehirlerde akla daha çok ihtiyac vardır zamanlama falan. Kazanmamız sadece güce dayalı değil.”
-“Etkileyici planın vardır umarım.”
-“Sen merak etme... ”
Bir sessizlik oluştu daha sonra birden bir gürültü kopmuştu. Araba kontrolden çıkmış gibiydi sağa sola savruluyordu. Ve devamlı tavandan gürültüler geliyordu. Birşey sanki devamlı vuruyordu.;
-“Siz burda kalın!” dedim ve elime bir tane G3 alıp arka kapakları açtım. Asfalta baktığımda olağan bir hızda olduğumuzu anlamıştım ve gölgeler beni germişti kanatlı olan yaratıklar şuan tam tepemizdeydi. Hemen arabanın üst tarafını ellerimle sıkıca kavradım ve kendimi yukarıya doğru çektim. Karşımdaki yaratık beni farketmemişti. Elleriyle tavanı indirme çabası içersindeydi. Tam kafasına doğru nişan aldım ve elimi tetiğe adeta yapıştırdım. Olduğu yere yığılmıştı. Tam o anda havalandığımı hissettim yaratıklardan biri beni kapmıştı ve havalınıyordum. Elimdeki silahda yere düşmüştü o anda yaratığın boynunu dişlerimle kavradım. Ve bu onun canını yakmıştı daha fazla havalanamadan beni bıraktı ve ağaçların üzerine düştüm. Ufak bir sarsıntı yaşamıştım kafamın içinde ama kendimi toparladım. Ağaçların arasından yola çıktım arabayı göremiyordum. Ve yaklaşık 1 dakika sonra araba karşımda belirdi ama tepesinde 2 tane daha yaratık vardı. Bir şeyler yapmalıydım aksi halde diğerlerini kaybedebilirdim. Elimle durmalarını işaret ettim biden firene bastılar ve yaratıklar dengesini kaybedip önüme doğru düştü Birini sıkı bir şekilde boğazınından kavramıştım o anda Serkan arabanın üzerinde belirdi ve benim tuttuğum yaratığı tam kafasından vurarak etkisiz hale getirdi. Diğeri havalanmıştı ve tam Serka’nın üzerine doğru yöneliyordu. Ve yerde hareketsiz bir biçimde yatan yaratığı iyice etrafımda döndürmeye başladım yerini ve zamanlamamı ayarlayıp Serkan’la yaratığın arasına bıraktım ve tam istedğim gibi diğer yaratık çarpmanın etkisiyle dengesini kaybetti. Onuda diğer askerler etkisiz hale getirmişti.
-“Ölümün ucundan döndük” dedi serkan şaşırmış gözlerle.
-“Şanslı sayılabilirdik.” Dedim.
Arabaya tekrar atladım. Atladım 10 dakika sonra bornovaya varmıştık aylak yaratıklardan görmeyede başladık tabii. -
43.
+7BÖLÜM 33
olduğundan erken kalkmıştım herkesi uyandırdım ve gökyüzünü işaret ederek;
-"Birşeyler yine ters gidiyor." dedim
-"Umarım hayra alamettir" diye cevap verdi Kerim..
-"Ben hiç hayra alamet olduğunu düşünmüyorum" diye araya girdi Mehmet
Herkes şaşkınlıkla gökyüzüne bakıyordu.. Ve o sırada havada uçan cisimler belirdi yarasa gibiydiler ve çok ürkütücülerdi.. Hava üssüne doğru uçuyorlardı ve kalabalıklardı..
-"Hemen çocukları arabalara bindirin burdan gidiyoruz" diye bağırdı Mehmet
Herkes arabalara binmeye başladı uçak savarların sesi gelmeye başlamıştı gittiğimiz yol bozuktu zaten hızlıca tümseklerden atlaya atlaya gidiyorduk ve dardı hemen aşşığımızda vadi ve deniz vardı.. Tam kurtulduk derken karşımıza büyük bir zombi ordusu belirdi Aralarında o iri olanlarından ve bilinçli olanlarındanda vardı çokça. Mahşer alanı gibiydi hemen arabaları geriye doğru sürdük.. Yolun sonunda ise hava üssü vardı kapana kısılmıştık zombilerle arayı açtık ama hava üssünede çok yaklaşmıştık uzaktan artık roket atar ve uçak savarların sesi kesilmişti dumanla çıkmaktaydı orda bir kıyım olduğundan emindim. Hemen arabaları kenara çektik. Ormana yaya kaçıp gizlenmekti belki çare çünkü onlar hava üssüne gideceklerdi. Hemen arabalardan indik ve ormana doğru koşmaya başladık.. -
44.
+7Rez okurum bi ara
-
45.
+7BÖLÜM 44
Bir tane bavul hazırlanmıştı babamın gelmesini beklemeye başladık. Yarım saat sonra babam belirdi bana ve anneme sarıldı.
-"Bi ben kalmışım galiba hazırlanmayan o zaman hemen hazırlanıyorum" dedi gülerek.
Babam çok eğlenceli bir adamdır moralini pek bozmaz hep pozitif düşünürdü. Onuda çok seviyordum orta boylu geyet yakışıklı bir adamdı ben çok şanslıydım ailem beni bende onları seviyordum. Tomun yanına gitti annem çoktan tomun yemeklerini vermiş çokçada su doldurmuştu.
Anneme doğru seslendim;
-"tom ama acıkır bunları yemeye başladı bile"
-"Merak etme küçük adam Hüsnü amcanlar ilgilenecekler"
Rahatlamıştım tomu iyice okşayıp yanından ayrıldım. Babamda hazırdı artık
-"Çıkıyoruz haydi bakalım" dedi gülerek. Bavulları arabalara yükleyip yola çıktık. Şarkı söylüyorduk hep bir ağızdan hemde en sevdiğim arnavut kaldırımları çalıyordu. Ondan sonra kınalı bebek.. Çok seviyordum bu parçaları daha sonra diğer şakılara eşkil edemesemde alkış tutuyordum. Yol eğlenceli geçiyordu daha sonra arkada uyumak üzereydim annem uyumuştu babam ise aynadan baktığımda uyanıktı hala. Benim baktığımı fark etti elini bana uzattı geriye doğru o anda göz bebeklerim birden büyümüştü karşıdan gelen ışık üzünden.
-"ANNEEEEEEEEEEEE!"
başlık yok! burası bom boş!