1. 1.
    +1
    ya ne deseniz haklisiniz ama ilham gitti bi ara ne yazacagimi bilemedim. anneleriniz yanimda bu arada
    ···
  2. 2.
    +1
    geceyi tedirgin bir sekilde gecirmistik, acikcasi bag evinin emniyetini ozlemeye baslamistik bile. biseyler yedikten sonra yola koyulduk, dun butun gun yurudugumuzden ayaklarimiz davul gibi sismisti, ama kaybedecek zamanimiz yoktu. isteksiz adimlarla yola koyulduk, kirkbes dakika kadar yurumustuk, ilerde koruluk bitiyordu. korulugun sonuna geldigimizde, kasim abi kendini aniden yere atti, ben de egilip birkac adimda yanina geldim. onumuzdeki manzara ikimizi de dehsete dusurmustu, yuzlerce aylak ucurumun dibindeki stabilize yoldan suru halinde geciyordu. inlemeleri kayaliklarda yankilaniyordu. onlarla assagida karsilasmadigim icin kendimi sansli hissediyordum, boyle buyuk bir suruye karsi sansimiz yoktu. o sirada ufukta skorsky tipi bir helikopter belirdi. aylak surusunun uzerinden pikeler yaparak ucuyor, orta capli anti tank fuzeleri atiyor, suruyu mini gun larla tariyordu. az sonra, iki helikopter daha oyuna katildi, kisa surede aylak surusunun buyuk bir kismini imha ettiler. yolun uzerini, kan ve organ parcalarindan olusan kalin bir tabaka kaplamisti. demek ki ordunun aylaklarla savasi tam gaz devam ediyordu. ileride patika anayola baglaniyordu, saldiridan kurtulan aylaklarla karsilasmamak icin, bi sure oldugumuz yerde bekledikten sonra yolumuza devam ettik. bir sure stabilize yolda ilerlemek zorundaydik, cevresi acikti, bu durum bizi kolay bir av haline getiriyordu. sagli sollu siralanan evlere bakiyorduk, hepsinin camlari kirilmis, yagmalanmisti. yol ortasinda uzanan cesetlere konan kargalar, leslerden kalan son parcalari uzatarak cekiyor, acik karinlarini didikliyorlardi.
    ···
  3. 3.
    -1
    sonra okurum anlat panpa
    ···
  4. 4.
    +1
    olum yazsana şunu elim gibimde kaldı amk
    ···
  5. 5.
    +1
    Hello alice
    ···
  6. 6.
    +1
    biz bugun olanlari anlamlandirmaya calisirken acilin girisine varmistik bile. hastanenin girisinde bizi askerin kurdugu bir barikat karsiladi. ambulansi gorunce yanimiza gelen bi asker tufeginin namlusuyla cama vurup eli ile cami ac isareti yapti. askerin laubaliligine bozulsam da garip birseylerin oldugunu kavradigim icin sorun etmedim. "suraya cek iceri girme" diyerek bana hastanenin park yerini gosterdi. park yerinde onlarca ceset torbasi vardi ve hastanenin girisleri tutulmustu. ambulans durunca yanima bir astsubay geldi, elindeki telsizin anteniyle ambulansin arka tarafini gosterip, "icerde kim var" dedi. "cok saldirgan bi hasta getirdik" dedim ve kapiyi actim. once gozleri faltasi gibi acildi ama hastanin bagli oldugunu gorunce sakinlesti. bu arada caner arabadan indi ve "komutanim bu kari manyak ya, elimi issirdi" dedi. komutan canere bakti "ya oyle mi" dedi ve seri bi hareketle belinden cikardigi ondortlusu ile caner'in kafasina bir el ates etti. canerin kafasinin arka tarafi tamamen acilmisti. caner saskinlik icinde yere yikilirken komutan sakin bi sekilde bana bakti, "ee sende bisey var mi" dedi. o an nefesimi guclukle toplayarak "yok, bisi yok" diyebildim. kollarima ve boynuma bakti, "tamam bunu da digerlerinin yanina atin" dedi. zavalli caner, patavatsizliginin kurbani olmustu. iki asker kollarimi kelepceledi, agzimi bagladi ve beni askeri bir araca bindirdi. aracta tek tanidigim kisi kasim abiydi, terlemisti, titriyordu. sadece korku dolu gozlerle birkac saniye birbirimize bakabildik. bu arada komutana surekli dusen barikatlarin anonslari geliyordu ve askerler destek istiyorlardi. komutan da "ulan birligin yarisi orada, daha ne destegi pekekentler" diye bagiriyordu. o zaman anladim ki, bir ordu once baris icin, olmadi mileti icin, o da olmadi sadece kendi icin savasir.
    ···
  7. 7.
    +1
    sabah oldugunda, esyalarimizi toparladik. yola cikmadan once avciya da bizimle gelmesini teklif ettik, ama o dogup buyudugu topraklari birakamayacagini soyledi ve orada kaldi. camliklarin arasindaki dar, los patikalara daldik. kasim abi, bir turku mirildaniyordu, ben de neden o koye gitmek istedigimi dusunuyordum. belki herkes hastalikliydi, veya askerler kamp kurmustu, geleni gideni infaz ediyordu. bunlarin hicbirini o koye varmadan bilemezdik. dusunceli bir sekilde, kasim abinin arkasinda ilerlerken, soguk bir el omzumu kavrayip beni kendine dogru cekti. bu bir aylakti, arkasinda da iki aylak daha duruyordu. sag elimi, cenesinin altina koyup, var gucumle yukari dogru iterken, belimde takili olan tabancami kavrayabildim. aylak beni cok gibi bir sekilde tuttugu icin, karnina ates edebilmistim. aylak karnina yedigi merminin etkisi ile bir metre kadar geriye gitti, ben de firsattan ifade edip, tabancami kafasina dogrultup, tek el ates ettim. ben bogusurken, kasim abi diger iki aylagi elinde hazir bulundurdugu av tufegi ile haklamisti bile. dalginligim yuzunden, beni ve kasim abiyi ciddi bir tehlikeye atmistim. aylaklarin dolu oldugu bir dunyada, her zaman uyanik ve hazir olmak gerekiyor. bu olayin sokunu atlatip yolumuza devam ederken, basindan vurulmus baska aylaklarinc esetleri ile de karsilastik. bizim ilerledigimiz yolda, bizden de daha fazla mesafe katetmis biri vardi. neden bilmiyorum ama o da koye gidiyordu, yolumuzda ilerlerken hep onun yaktigi kamp atesi, aylak lesleri ve bos konserve kutularina rastliyorduk. en azindna hala hayattaydi ve ilerlemeye devam ediyordu. kimbilir, belki de koye vardigimizda, onunla tanisma firsati bulabilirdik. hava kararmaya basladiginda, yuksekce bir kayaya tirmanip, cadirimizi kurduk. uzakta gorunen koyun igiblarina bakarak, uykuya daldim. kasim abi hala uyanikti, ilk nobet onundu, bir kac saat sonra tekrar uyanip, nobeti ben devralacaktim. bulundugumuz yer hic guvenli degildi, ama su an baska yer arayacak kadar vaktimiz yoktu.
    ···
  8. 8.
    -1
    mk bu ne simdi
    ···
  9. 9.
    +1
    yolda ilerlerken, sessiz olmaya gayret ediyorduk, yagmalanmis evlerin icinde kac tane insan kanina susamis canavarin oldugunu bilemezdik. evleri gectikten sonra assagiya inen yolu takip edip, sahil yolunda kendimize bir arac bulmayi umit ediyorduk. bir araba ile daha rahat ilerleyebilecegimizi dusunuyorduk. bir anda kulagimin dibinden ari viziltisi gibi bisey gecti. yukari tepede mevzilenmis askerlerin, bize ates actiklarini anlamamiz uzun surmedi, muhtemelen yagmacilari ve aylaklari bu bolgeden uzak tutmak icin tepeye yerlestirilmislerdi. aradaki mesafe baya oldugu icin, mermiler bize isabet etmemisti, firsattan istifade, kendimizi yol kenarinda duran bir araba enkazinin arkasina attik. hicbiyere cikamiyorduk, mermiler sagimizdan, solumuzdan vizir vizir geciyordu. bir anda tepenin obur tarafinda duran devasa namlunun bize dogruldugunu farkedince, kasim abiyi de kolundan tutup can havliyle sokagin karsi tarafina kostuk. beyaz bayrak sallamanin birsey ifade etmeyecegini biliyorduk, askerlere hareket eden herseyi imha etmesi emredilmisti. havan mermisi arabanin enkazina isabet edince araba iki metre havaya ucup alev aldi. anlasilan, deposunda benzin vardi, belki de askerlerin gorevi benzini yagmacilardan korumakti. kopan gurultunun uzerine ikinci defa ates etmelerini bekliyorduk ki, tepedeki askerler askeri bir araca binip mevilerini hizla terkettiler. bu davranislarina anlam vermeye calisiyordum ki, kasim abi kekeleyerek omzuma dokundu. arkami dondugumuzde bisuru aylagin, bos evlerden cikip bize dogru geldigini gordum, ses onlarin dikkatini cekmis olmaliydi. o an olecegime kesinlikle inanmistim, aslinda olumden kimse korkmuyordu artik, ama bir aylagin dislerinin arasinda can vermek, olumlerin en kotusuydu. cok hizli bir sekilde bir plan yapmamiz gerekiyordu, hemen arkamizdaki lastikci dukkanina girip agir demir kapiyi kapattik. elimize gecirdigimiz butun agir malzemeleri de kapinin arkasina koyduk, ama cok fazla dayanamayacagini biliyorduk, kan kokusu alan aylaklarin istahi, daha da kabarmisti. parmaklarini ve dillerini kapinin araligindan iceri sokuyolardi. kapiya yuklenen agirlik giderek artiyordu, kapinin menteselerinin oldugu yerden catirdamalar geliyordu. burada kapana kisilmis farelerden farkimiz yoktu, ama disari cikarsak da hicbir sansimiz olmayacakti. kasim abi ile birbirimize umutsuz gozlerle baktik, hicbir sansimizin kalmadigini dusunuyorduk.
    ···
  10. 10.
    0
    rezrved
    ···
  11. 11.
    0
    rezervation
    ···
  12. 12.
    0
    aylak bize yaklastiginda, iniltileri hirlamalara donusmutu, yuzunu kizgin bir ifade burumustu. talihsiz bir pehlivan, hayatinin son guresine hazirlaniyordu. bir anda ucumuz aylagin cevresini sardik, kasim abi ani bir hamleyle aylagin bacagina kenetlenmis ayi tuzagindan sarkan zincire tutunup, butun gucuyle cekti. ayagi tamamen kopan aylak oykunerek one dogru sendeledi. boynumda asili olan makineli tufegi, butun gucumle kafasina gecirince, tamamen yere serildi. yerdeyken, tufegin dipcigi ile birkac kere daha basina vurdum. hareket etmiyordu, yolumuza devam edebilirdik. korularin arasindan kivrilarak giden, iki kisinin yanyana zor gecebilecegi, los, nemli patikaya daldik.
    ···
  13. 13.
    0
    reserve güncelleme
    ···
  14. 14.
    0
    naptın sen amk rezerved
    ···
  15. 15.
    0
    yirmi dakika kadar, korulugun arasinda yuruduk.sag tarafimizda yine bir tepenin yamacina insa edilmis bir ev vardi. kerpic duvarlarin cevreledigi evin onunde, bes alti tane koylu kadin aglasiyordu. ev kerpicten yapilmis, baya eski bir evdi, avluda iki asma agaci vardi. aglamakli kalabaligi asip iceri girdik, salonda yataga baglanmis bir aylak, sakalli yaslica bir adam ve aylagin yakinlari oldugunu tahmin ettigim bir guruh vardi. aylak, cevresindeki insanlara hirliyor, issirmak icin kafasini uzatiyordu. basindaki insanlar hocanin aylagi iyilestirecegini umuyordu, hoca da art arda sureleri siraliyor, bazen seri bir hareketle tukurur gibi yapiyor, bazen de assagidan yukariya dogru ufluyordu. neler oldugunu ogrenmeye calisirken, kadinlardan biri kizin bugun tamamen delirdigini, o yuzden hocaya getirdiklerini soyledi. kizin annesi ve kirvesi de, issirilmisti, er ya da gec hastalik etkisini gosterecekti. oradaki insanlara, durumun vehametini anlatmaya calistik, hastaligin issirilan insanlarda da ortaya cikacagini, issirilanlarin acilen izole edilmesi gerektigini elimizden geldigince anlatmaya calistik. donme vakti gelmisti, biz de geldigimiz yollari, karanlik basmadan tekrar katedip, eve gitmek istiyorduk. sessiz sedasiz ilerledigimiz patikada, hicbir aylaga rastlamadan bag evine kadar geldik.
    ···
  16. 16.
    0
    reserved
    ···
  17. 17.
    0
    up up up up
    ···
  18. 18.
    0
    amk bu the walking dead senaryosu aynı *
    ···
  19. 19.
    0
    sen anlat panpa ben dinliyorum
    ···
  20. 20.
    0
    bu aksam iyi bir uyku cekip, yarin sabah uzaktaki koye dogru yol almak istiyorduk. bu bag evinde daha fazla kalmamiz, hepimiz icin riskli olacakti. askerler hala bosaltilmis koylerde duzenli olarak devriye geziyor, karsilastiklari sivilleri yanlarina alip kamplara goturuyor, issirilmislarsa oracikta infaz ediyorlardi. sominedeki atesi seyrederken uykuya dalmistik ki, avcinin bahceye kurdugu zillerin sangirtisiyla uyandik. bu bir aylak olabilirdi, belki de kopeklerin havlamasi onlardan birini buraya kadar cekmisti. kapiya yoneldigimde, avcinin coktan elinde tufekle disariya cikmis oldugunu gordum. arkasindan gittigimde, dolunay ortaligi gunduz gibi aydinlatiyordu. sesin geldigi tarafta once bir el ates sesi duyuldu, ardindan avcinin feryatlari. kosarak yanina gittigimde, yerde yatan aylaga sarilmis, "neriman, nerimaan" diyerek agliyordu. hep karisinin birgun geri donecegine inaniyordu, oyle de olmustu ama ne yazik ki, karisi olarak degil, bambaska bir yaratik olarak geri donmustu. yerde uzanmis kadinin cesedine kapanip aglayan avciya aciyarak baktim. sevmek insani ne kadar aciz yapabiliyor. avcinin bu son veda anini yasamasini beklerken, uc metre uzagina comelip bir sigara yaktim. ne kadar tehlikeli oldugunu soylesem de, evin yirmi metre kadar assagisina inip, birbucuk metre derinliginde bir mezar kazdik. saganak yagmur ve geceyi ara ara aydinlatan simsekler esliginde, avcinin karisini topraga verip tekrar eve donduk. ates sesinin baska aylaklari da cekecegini hesaba katarak, kasim abi gece boyunca nobetlese uyumaya karar verdik. avci donuk gozlerle somineye bakiyordu, kimbilir su an ne kadar yalniz hissediyordu kendisini.
    ···