1. 51.
    0
    yagmura aldirmadan dar bir patikayi izleyerek, avci onde bir arkada, bag evine geldik. bag evinin cevresinde, misina ve zillerle basit bir alarm duzenegi vardi. ayrica farkli renk ve buyuklukte dort av tazisi da bag evinin bahcesini bekliyordu. evin bulundugu arazi cevreye hakimdi, yuksekce ve agaclardan arindirilmisti. ev bir kat, bir de cati katindan olusuyordu, bahcede de derme catma igreti bir ahir duruyordu. ev, citler, ahir, hersey ahsapti, bahcede birkac meyve agaci, domates ve fasulye fidanlari ekilmisti. birbirine yaklagib otuz santim uzaklikta dizilmis yuvarlak taslardan olusan patikayi izledik ve eve girdik. evin ici, gorundugunden daha buyuktu, salonda bir somine, doldurulmus hayvan postlari, bir masa ve iki eski kanepeden baska birsey yoktu. somine atesi son demlerini yasiyordu, uzerinde de kucuk bir kazan asiliydi. avci atese birkac odun atti, sonra kazanin kapagini kaldirip icine bakarak, icindeki yemegi birkac kez karistirdi. yemegin kokusu butun odayi sararken, aksam iyice bastirmisti, kurt gibi actik. avci, icine dikkatle baka baka yemegi birkac kere karistirdiktan sonra, icerden getirdigi kaselere koydu. "buyrun, acikmissinizdir" diyerek masaya oturdu, daveti uzerine biz de masaya yanasip yemege basladik. avci yemeginden hopurdete hopurdete birkac kagib aldiktan sonra bize dondu, "hayirdir, nereden boyle. kimsiniz, kimlerdensiniz" dedi. "sifa hastanesi var merkezde, orada calisiyoruz. ben gungor, bu da kasim abi." diye kisaca cevap verdim. "peh, peh, peh. burasi bile boyleyse, ilce merkezinin halini dusunmek istemiyorum." diyerek basini dusunceli bir ifade ile onune egdi. dediklerini onayladiktan sonra yemege devam ettik, yemek bitene kadar masaya keskin bir sessizlik hakimdi, kimse konusmadi. yemegi bitirdikten sonra, kasim abinin ayak bilegine pansuman yaptik, yara cok da kotu gorunmuyordu. kacak tutunden sardigimiz sigaralari atesleyip, sominenin danseden alevlerini izleyerek derin bir sohbete daldik. felaket basladigindan beri, bu kadar keyifli bir aksam gecirmemistim.
    ···
  2. 52.
    0
    amk amk amka mka amk amk amk amka mak
    ···
  3. 53.
    0
    takipteyim zikerun
    ···
  4. 54.
    0
    panpa süper devam et
    ···
  5. 55.
    0
    tepenin diger yamaci obur taraf kadar rampa degildi, assgi inmemiz anca yarim saat almisti. yamacin tam bittigi yerde bir dere vardi, inmek icin takip ettigimiz patika, bu derenin uzerindeki kucuk bir kopruye baglaniyordu. koprunun ayaklari, derenin surukledigi cesetlerle ve organ parcalari ile tikanmisti. agaclarin yogunlugundan dolayi gunisigi buraya kadar ulasamiyordu, los ve nemli bir ortamdi. koprunun kalaslari eskiydi ve gicirdiyordu, sessiz adimlarla karsiya gecmek isterken, dere sularinin arasindan bir aylak firlayiverdi. taslara ve sazliklara tutunarak, karaya cikmaya calisiyordu. yetmis yaslarindaydi, beyaz sakalli, takkeli, altinda salvar, ustunde de beyaz gomlek ve yelek vardi. derisi suyun altinda kaldigi icin burus burustu, alt ve ust dudaklari yanaklarina kadar parcalanmis, disleri gorunuyordu. aylagi gorunce telaslandik, bu sirada, kasim abinin bastigi kalas catirdayarak kirildi, sol bacagi beline kadar kirilan kalasin bosluguna girdi. ayak bilegi suyun icindeydi, ben de var gucumle onu cekmeye calisiyordum. bu sahneyi goren aylak, bir anda sulari yara yara kopruye dogru kosmaya basladi. caresiz bi durumdaydik, sirt cantalarimiz kursun gibi agirdi, o yuzden kasim abiyi birakamiyordum, aylak ise koprunun altina dogru ilerliyordu. o anda bir el ates sesi duyuldu, cevredeki butun kuslar havalanirken, ihtiyar aylak derenin kirli sularina gomuldu. tufek sesinin geldigi yone baktigimizda, kirk yaslarinda bir avcinin bize eliyle buraya gelin isareti yaptigini gorduk. kirilan kalasin bazi parcalari kasim abinin ayak bilegine saplanmisti, ilgilenmek gerekiyordu, yorgunduk, acikmistik, kisacasi hicbir daveti reddedecek durumda degildik.
    ···
  6. 56.
    0
    panpa bide hızlı olsan efsane olucan ama
    ···
  7. 57.
    0
    helikopter tepeye yaklagib 300 metre yukseklikte seyrediyordu. tam vadinin uzerinden gecerken, cenki yakasindan tutup helikopterden disariya uzattim. bir elimle belimdeki silahi piltoa yoneltip helikopteri sabit tutmasini soyledim. fazla vaktim yoktu. cenk bir gozuyle assagi bakip kafasini yuzume cevirdi ve yalvaran gozlerle bana bakarak birseyler mirildandi. agzi bagli oldugundan, ne dedigi anlasilmiyordu. zaten merak da etmiyordum. hesaplarin, servetlerin, hukuklarin, medeniyetlerin yokoldugu bu dunyada onun soyledikleri ne kadar anlamli olabilirdi ki. onun caresiz bedenini, gicirdayan dislerin ortasina firlatim uzaklastik. pilotun karantinali bolgeden cikmak icin gerekli belgeleri vardi, ama bana yalvarip durdu. eger bu bolgede yasayan birisiyle temasa gectigimi anlarlarsa beni vururlar abi diye sizlanip durdu. simdilik bunlara kafa yoracak kadar enerjim yoktu. midem konserve yemekten musambaya donmust, surekli eksime ve yanma gibi sorunlar yasiyordum. o gece etli bir tavsan yakalama firsatim oldu. konservelerimi pilota bagisladim, onun ellerini ve ayaklarini bagladiktan sonra derin bir uykuya daldim. lakin erzak suyunu cekmisti ve yarin sehre inip, ilk yardim malzemesi ve yiyecek bulmam gerekiyordu. nehirler ceset koktugundan, icme suyu da buyuk bir sorun haline gelmisti. ben helikopterin icinde uyurken, esir aldigim pilotu helikopterin girisine bagladim. cevreye tel gerip bos konserve kutularini bagladim ve derin bir uykuya daldim.
    ···
  8. 58.
    0
    ananın amı oç sardı hikaye reserved.
    ···
  9. 59.
    0
    sabah kaldigim kabinin kapisi acildi. dizlerim bosa geldigi icin, one dogru yigildim, burnum topraga yapismisti, ellerim arkadan bagli oldugu icin hicbirsey yapamiyordum. ufak tefek olan, beni omzumdan tutup duzeltti. elinde acemice sarilmis, irice bir sigara vardi. esrar oldugunu tahmin ettigim seyi dudaklarimin arasina gibistirdi, hayatimda gormedigim bisey olmasina ragmen, dumani derin derin icime cektim. boyle bir dunyada, insan kendisine uzatilan hicbirseye hayir demek istemiyordu. yaptigin hersey, attigin her adim, aldigin her nefes sonuncu olabilirdi. kasim abinin kabini bostu, telasla nerede oldugunu sordum. bana sigarayi veren genc adam, "endiselenme, gece biraz rahatsizlanmisti, cenk doktor getirdi tedavisi yapiliyor." dedi. bizi aylaklarin onune bir yem gibi surmeyi planlarken, 55 yasinda bir adama kalp krizinden olmeyi bile cok gordugu icin, cenke olan nefretim kat be kat artti. hansel ve gretel masalindaki cadinin, sismanlasinlar diye kurban edip yiyecegi cocuklara yemekler, pastalar yedirdigi aklima geldi. o guzel ve zehirli pastalar. o sirada havuzun cevresinde de hazirliklar vardi, gozlerim butun gece bagli kaldigi icin, olanlari bulundugum yerden hayal meyal secebiliyordum.
    ···
  10. 60.
    0
    oh be yazmışsın sonunda
    ···
  11. 61.
    0
    ortalik biraz sakinlestikten sonra, konusmalari daha anlasilir hale gelmisti. gece sessizdi, nedense bu sene agustos bocekleri de yoktu. gelecek tehlikeyi sezmis olmalilardi. insanin insani avladigi bir ortamda, hayvan icguduleri insanin zekasindan cok daha fazla ise yarayabiliyor. konusmalar iyice yaklasmisti, cenkin arkadaslarindan sismanca olan tok sesiyle sordu "oglum bunlari nereden buldun? bak amele pazarindan alip da bize survivor diye yutturma", gulusmelerin ardindan ufak tefek olan ekledi "tabi oglum, tonla para yatiricaz bu ise. adil bi oyun olmali.". hangi oyundan bahsediyorlardi, cenk herseyin bi bedeli oldugunu soylemisti. kurtulmayi umarken boyle bir hayal kirikligina ugramak, boylesi bir cehennemin icine dusmek, beni duygusal olarak yikmisti. bizi o hapsettikleri aylaklarla hayvanlar gibi dovusturmeyi planladiklari acikti. bu olmadan, buradan cikmanin bir yolunu bulmaliydim, cunku boyle bir kapismadan canli ciksak bile, issirik almadan kurtulmamiz imkansizdi. issirilmak ise olum demekti. tikildigimiz kabin cok kucuktu, tenekeden yapilmisti. yatmayi birak, comelince bile sirtim bi duvara, dizlerim obur duvara degiyordu. olumune rahatsiz bir pozisyonda, sayiklayarak, terleyerek ve flash back ler esliginde uykuya daldim.
    ···
  12. 62.
    0
    helikopter duvarlari yukseltilmis ve saglamlastirilmis bir konagin avlusundaki yabani otlarla kapli helikopter pistine inerken, biz de camdan disari bakip ne olup ne bittigini kestirmeye calisiyorduk. assagida, silahli korumalar esliginde eglenen, danseden, sevisen insanlari gorebiliyorduk. bunlar cenkin arkadaslari olmalilar diye gecirdim icimden. helikopter indiginde eglenen gencler helikopterin cevresine toplanip bizi merakli gozlerle suzmeye basladilar. ne olup bittigini anlamasam da, bu insanlardan hoslanmamistim. pistin az ilerisinde konaga sonradan eklendigi belli olan bir yuzme havuzu vardi, icindeki suyu bosaltmis ve icine on kadar aylagi hapsetmislerdi. heralde konagin bahcesine sizan aylaklari olduremedikleri icin toplayip buraya koymuslardi diye dusunurken birden bileklerime takilan celik kelepcenin soguklugu ile irkildim. "bu kelepce ne anlama geliyor" diyerek endiseli gozlerle cenk'e baktigimda, sinsice gulumseyerek, "boyle bir dunyada, herseyin bi bedeli olmali, sag kalmanin bile" dedi. cenk'in niyeti kotuydu ve bizi de seytani oyunlarina alet etmeyi planliyordu. cenk'in arkadaslarinin konusmalarina bakinca, bunu tahmin etmek zor olmamisti. korumalar bizi ite kaka bahcedeki kucuk kabinlere dogru goturup, ikimizi de ayri kabinlere kilitleyip uzaklastilar. kendimi hic guvende hissetmiyordum, olasi bir zombi saldirisinda hic sansimiz yoktu. kisa zamanda bu simarik genclerin oyunlarina dahil olup, guvenlerini kazanmaliydim.
    ···
  13. 63.
    0
    yazmıyon mu panpa
    ···
  14. 64.
    0
    reserved
    ···
  15. 65.
    0
    reserved
    ···
  16. 66.
    0
    Biseyler yaz amk oc hadi lan yaz yazmayani gibiyolar zaten
    ···
  17. 67.
    0
    hay amk tam yazdı dedik yine kayboldu sövecem ama artık
    ···
  18. 68.
    0
    bu gece oradan cikmaliydim ve bana yardim edebilecek tek kisi, grubun en zayif halkasi oldugu her halinden belli olan nedimdi. digerlerinden cok daha vicdanli, ufak tefek, cekingen bi gencti nedim. uzerinde atari logosu olan bi t-shirt altinda ise kahverengi bir kapri vardi. biraz sohbet edip guvenini kazanmaya calistim, her ne kadar temkinli davransa da, aramizdaki buzlarin biraz eridigini hissettim. tuvalete gitmem gerektigini soyledigimde kolumdan tutarak beni kaldirdi. fermuarimi acip penisimi tutmasini istedigimde yuzunu eksiterek "unut bunu" dedi. "ellerimi cozersen bu isi kendim de yapabilirim, buradan kacmak zaten bir cilginlik olur, disarida hayatta kalmam mumkun degil" dedim. arkasini donup konagin onunde hazirlik yapan arkadaslarina baktiktan sonra isteksiz bi sekilde ellerimi cozmeye basladi. ellerim bosta kalir kalmaz hizli bir hamleyle, bilegimi saran ipi boynunun cevresinden gecirip, bir elimle de agzini kapatip bizi kapattiklari klubenin arkasina cektim. olurken hayal kirikligi ve umutsuzluk icinde, yalvarir gozlerle yuzume bakiyordu, benim ise onun yuzune bakacak cesaretim yoktu. buradan cikmaliydim ve artik olay geri donulmez bi hal almisti. nedimin cesedini klubeye sokup kapiyi uzerine kapattiktan sonra yerdeki eski battaniyeyi alip, prefabrik klubenin catisina tirmandim. yanima aldigim eskimis battaniyeyi uzerime serip, elimdeki tek silahimsi sey olan, ellerimi baglayan halati da avuclarimin arasina alip gergin bir sekilde beklemeye basladim. kisa bir sure sonra, guvenlik gorevlilerinden biri beni kontrol etmek icin buraya gelecekti. benim yerime nedimin cesedini gordugunde yasadigi saskinliktan faydalanip, olanlari anons etmeden isini bitirmem ve silahini almam gerekiyordu. dedigim gibi de oldu ve bekledigim an geldi. guvenlik gorevlisi kapiyi acinca saskinlikla iki adim geriledi, ben de uzerine atlayip, elimdeki halati boynuna dolayip olanca gucumle gibmaya basladim. guvenlik gorevlisinin gogsundeki silah kilifi ve uzerine takili iki mini uzi silahi alarak konagin arkasindaki koruluklara gizlendim. aslinda buradan gidebilirdim ama nedense kasim abiyi burada birakmaya gonlum razi olmadi ve ani bir kararla konagin arka kapisinin yolunu tuttum.
    ···
  19. 69.
    0
    oh be yazdı sonunda
    ···
  20. 70.
    0
    ilcemiz ovalik bir alanda kurulmustur. il merkezine giden asfalt, sehrin ayni zamanda carsisidir. insanlar o cadde uzerindeki dukkanlara gittigi zaman carsiya gittim derler. carsinin sonunda basit bir dolmus duraginda, koyunlarini satmak icin goturenlere, saman balyalari ile dolmusa binenlere, tozun topragin icinde musebbek diye de bilinen, kerhane tatlisi saticilarina ve salgamcilara rastlamak mumkundur. duragin az ilerisinde pazaryeri vardir, koyluler koyden mallarini getirip orada satar. hemen yanibasinda, onlarca mobilet ve hamal, ilcedekilerin pazardan aldiklarini tasimak icin hazir bekler. o bolgede gib gib musteri kavgasi da yasanir. zaten ilcenin en itibarli musterisi memur kesimidir. ana caddeden bahcelere dogru cikan yolda saglik ocagi, birkac kahvehane, bir tane ickili lokanta ve karakolu gorurseniz, ilcenin yuzde doksanini gormus sayilirsiniz. kislari camur icinde, yazlari toz icinde, kerpicin hala ragbet gordugu nadir ilcelerden biridir. ilcenin tek ortaokul ve lise binasi, sehrin az disinda, ana caddeye yakindir. her ilcenin bir ozelligi vardir. insanlar tarih boyunca, yerlesim yerlerini belli cografik durumlara hesaba katarak secmislerdir. bizim ilcemizdeki cografi neden ise, ilcenin hemen altinda uzanan, agaclarla kapli, golge icndeki derin vadidir. salgin basladigindna beri, o vadiye binlerce aylak dustu. fiziki acemiliklerinden dolayi, vadinin disina tirmanamiyorlardi. ama vadi yavas yavas, aylaklarin bedeniyle dolmaya baslamisti. sanki dusun altinda butun pisligi ceken bir sifon gibi, sehirdeki aylaklari icine cekiyordu. ben vadiyi gordugum zaman, ona bir isim vermistim. dis denizi. su anki halini dusunmek bile istemiyorum ama cenkin hesap verecegi ve adaletin keskin dislerine teslim olacagi yer orasiydi. kendi cehennemine layik gormedigim cenk, o denizde can verecekti. kasim abi oldugu icin, hareket imkanim artmisti ve artik sehre girmenin zamani gelmisti.
    ···