1. 76.
    0
    sözlükteki züt oğlanların içinde parlayan adam gibi adam. yazılarını ilgiyle okuyorum. bazı zütlerin ondan öğrenecke çok şey var.
    ···
  2. 77.
    0
    mükemmel yazılar yazıyor. 2.5 saattir yazdıklarını okumaktan beynim gibildi adeta. Seneye öss'ye girmeye karar verdim bunun yüzünden aq.
    ···
  3. 78.
    0
    buradaki her yaz ziya'nın penisindeki tek damara kurban olsun. o denli değerli bneim için. soysuzların için bir soylu. asil adam.
    ···
  4. 79.
    0
    çok nazik bir erkek olduğuna şüphe yok ve sözlükte bu başlığı okuyan bütün erkekler kadınların gözünde bu neviden bir erkeğin aldığı primi almak, bununla övgülenmek isterler, adım gibi biliyorum.

    ondan, hizmet olsun diye pesto soslu papardelle tarifini buradan sözlük okuyucuları ile paylaşıyorum.

    ey sevgili okuyucu, sen de iltifattan geri kalma, sözlüğe yatırdığın bu saatler sevdiceğinin aşk sözcükleri ile faizlensin sana geri dönsün.

    pesto soslu papardelle için gereken malzemeler şunlar, 1 paket papardelle makarna tercihen pasta villa, 1 baş ezilmiş sarımsak, 5 bardak kadar doğranmış fesleğen yaprağı, 3 çorba kaşığı dolma fıstığı, 1 bardak permesan rendesi ve zeytinyağı.

    şimdi bu malzemeleri edindikten sonra, ocağa bir adet tencere koyuyoruz. tencerenin içine su koymayı unutmuyoruz. suyun içine yeterli miktarda soya sosu katarsak son derece hoş olur. soya soslu suyumuzu kaynamaya bırakırken, sarımsak, tuz, fesleğen ve dolma fıstıklarını mikserde püre haline getiriyoruz. elimizdeki permesanın yarısını bir çorba kaşığı zeytinyağı ile karıştırıp püreye ekliyoruz.

    simultane hareketi unutmayın, su kaynayınca papardelleyi içine boşaltın. 8 - 10 dakika arasında makarna o suda kaynamalıdır. daha sonra makarnayı alın, süzün, suyu boşaltın ancak tencerede bir parmak kadar makarnanın kaynamış olduğu sudan bırakmayı unutmayın. daha sonra kısık ateşte bu suya hazırladığımız püreyi tencereye koyuyoruz, daha sonra makarnayı da tencereye koyup kısık ateşte bir süre karıştırıyoruz.

    işlem bitince, makarnayı tabaklara özenle yerleştirin, sofraya da biraz ihtimam gösterin, yemeği de permesan peyniri ile beraber servis edin, üzerine çok az miktarda zeytinyağı da ekleyebilirsiniz.

    yemeğin yanında şarap içebilirsiniz, iyi gider, güzel bir şarap seçin.

    kutlarız.

    bu basit işlemler ertesinde artık siz de "kız arkadaşına yemek yapan erkek modeli" oldunuz.

    başlığa tekrar bakıp bütün övgüleri üstünüze alınabilirsiniz.
    ···
  5. 80.
    0
    ziya sengul un kutsal biyigi'nın kutsal kasesi.
    ···
  6. 81.
    0
    volkanat ın faforisi olmuşun muallak seni.
    ···
  7. 82.
    0
    arkadaşlar kendisi çok iyi bi gibici. hele o muhteşem ayakları yok mu, ağzımın içine sokabiliyor hepsini.
    ···
  8. 83.
    0
    mesaj atıcam ama vereceği cevaptan korkuyorum. niye mi?

    buyrun;

    "halka ait petrolu amerikan sirketlerinden alip devletlestiren" derken, kastedilen, devletin petrol projelerindeki ortalama yuzde 40'lik payini yuzde 60'a cikarmasi.

    devlet butcesinin yarisi petrole bagliyken, fiyatlarin dusmesi bu yuzde 20'lik pay artisin finansmanini nasil etkiledi allah bilir. eger yatirim hala karli ise bile, yabancilarin pastadan aldiklari payin dusmesini kutlamadan once, seffaflik/yolsuzluk siralamalarinda dunyanin en kotu devletlerinden biri olan venezuelada devletlestirmeden dogacak verimsizligin butun pastayi kucultebilecegini de dusunmek lazim. beyleyken beyle, gelelim suna:

    "ülkesinde ki sosyal adaletsizlikleri ortan kaldıran" derken ise ne kastedildigini bilemiyorum. kendi devlet rakamlarina gore nufusunun ucte birinden fazlasi fakir veya cok fakir venezueladan bahsediyoruz. en zengin yuzde 10'luk kesiminin, en fakir yuzde 10'ununa kiyasla 50 kat daha varlikli oldugu venezueladan bahsediyoruz. gini katsayisinin yillardir 0.45-0.55 (kaynaga gore degisiyor) arasinda seyrettigi venezueladan bahsediyoruz.

    google kullanmayi bilmeyenler icin soyleyeyim, once danimarkayla, japonyayla falan kiyasini yapacaktim ama baktim, turkiye bile bu kategorilerin hepsinde venezueladan daha iyi durumda, hahaayt diyerek sicacik sarabimdan bir yudum daha aliyorum.

    ustelik bu durum, chavezin amerikaya sattigi petrolle finanse ettigi devasa sosyal programlara ragmen boyle. gsmh'nin dortte birinden fazlasinin bir maddeye bagli oldugu bir ulkede, hazir petrol fiyatlari rekor seviyelerdeyken surdurulebilir buyume yaratmak ve altyapiya yatirim yapmak yerine, parayi abd fakirlerine bedava yakit gibi p.r. sovlariyla harcayinca, gun gelir o fiyatlar duser, welfare devletin iflas eder, gini katsayilari da bruneiyle, namibyayla yarisir hale gelir.

    kafalardaki halk kahramani imaji gerceklerle bagdassin; masallah biraksak "abd manda teklif etti, ataturk bunu duyunca 32 kral ve 64 cumhurbaskaninin kaldigi yatakhaneye bir hisimla girip olmaz diye haykirdi, korkudan hepsi fotografta flu cikti" sendromunu ona katlayacagiz.

    edit: simdi bir suradan yakin: http://www.cepr.net/ ... s/venezuela_update_2008_02.pdf

    diyor ki chavez'den once yoksulluk yuzde 40 kusurdu, simdi 27.5 (asiri yoksullarin %7.5'ugunu katmamis). 2007'deki sosyal yatirim, 98'e kiyasla adam basina uc kat artmis, cocuklarin egitim/saglik hizmetleri cok daha iyi karsilaniyormus. enflasyon cok yuksek ama bu o kadar da kotu degil, butce artida, rezervler dorukta. 2003'teki petrol grevi kaynakli buyuk sicistan beri inanilmaz bir buyume var.

    bir de buradan yakin: http://www.foreignaffairs.org/ ... mpty-revolution.html

    diyor ki, 2003'teki krizden sonra yoksullugun yarilamasi zaten buyuyen bir ekonomi icin beklendik birsey. adam basina dusen gsmh yari yariya artmis, petrol fiyatlari uce katlanmis, kral da olsan bu olacak. asil bakilmasi gereken bu zenginlik tam olarka nereye gidiyor. venezuela merkez bankasinin verilerine gore gini katsayisi .44'ten .48'e cikmis 2000-2005 arasi. ustelik 2003'e gore kiyaslamak kolay, 91'de ise yoksulluk orani yuzde 32. 16 senede, onca petrol parasiyla yuzde 5 azalma bir basari degil.

    sonra diyor ki butcenin saglik, egitim ve barinak islerine ayrilan kismi ortalama yuzde 25, chavez oncesi hukumet butcesiyle ayni. okur yazar orani istatistiklerinde hukumet yalan soyluyor diyor. dahasi 2007'deki bir yerel ankete gore halkin buyuk cogunlugu ekonominin chavez altinda iyilestigini soylerken (petrol kaynakli buyume yuzunden), ceyreginden azi yoksullugun chavez altinda azaldigini, yarisi ise kotuledigini soylemis. toparliyor: resesyondan cikmak icin kullanilan buyuk hukumet harcamalari, sonrasinda da durmadigi icin ve populist makroekonomik programlar ekonominin kaldirabileceginden daha hizli buyudugu icin hem basarisizliklari kolayca anlasilip duzeltilemiyor hem de basarili olanlarinin surdurulebilirligi yok, hele ki petrol fiyatlari dusuk ve enflasyona yuzde 30'lari gececekken
    Tümünü Göster
    ···
  9. 84.
    0
    hacı başka şekil bi entryn var mı? varsa var de dıbına koyim.
    ···
  10. 85.
    0
    replicant ureten tyrell corporation'in slogani; rob zombie denen zibidi buradan almis.

    ne diye lan bu diyenler goz kapaklarini alinlarina zimbalayip blade runner izlesinler.

    imdi tanim otesi bilgi/fikir/cigir acici sentez kosemize gelelim: blade runner'da insan gibi yapilmis, insan gibi olumden korkan canlilar var. insandan daha insan olma muhabbeti bu gercekciligin sinirlarini asmasina hitaben. lakin filmde ayni zamanda kesin cizgilerle ayrilmis bir replicant-insan ayrimi da var, biri yasal digeri degil.

    halbuki gelecegin pek de boyle olmayacagi simdiden az cok belli, yani terminator gibi demir celik endustrisinin gururu makineler, matrixteki cgi kusmugu zevzeklikler bir anda ortaya cikip gunumuz insanina rakip olmayacak. insanin kendisi yavas yavas bu hale geliyor zaten. daha simdiden beynimizin bircok islevini elektronik aletlere devrettik; amerikan genclerinin yuzde 30u ev telefonlarini ezberden bilmiyorlarmis, cep telefonlari onlar icin hatirlarken buna gerek yok. bunun yaninda ufak tefek implantler tedavilerde kullaniliyor coktandir, nanoteknolojinin gelismesiyle bu implantlerin kuculup sayilarinin artmasi ve bizi yavas yavas bir cyborga donusturmesi bir sci-fi hayraninin abuklamalari degil, bariz yakin gelecek.

    ve hatta oyle zeka cipleri, hafiza cipleri de bir sure sonra demode olacaktir muhtemelen; zira internetin ipodla, blackberryle, sunla bunla milletin hayatina her alanda girmesinin bir sonraki asamasi, direkt duyulara/beyne ulasmasi olacaksa hesap gucu sanal ortamda cok daha buyuk boyutlarda ve herkese ortak olabilir, ne diye beynime tikistirmaya calisayim.

    bu ortamda, blade runnerlar oyle 20-30 soruluk testleri birak, ameliyathanede parca pincik etseler de anlamazlar kimin ne kadar cyborg oldugunu. pek meshur ray kurzweil de bu yuzden elestirmis blade runner'i zamaninda. insanin dogasi cok hizla degisiyorsa kriter olarak alinacak bazal bir insan tanimi da anlamsizlasiyor, o nedenler more human than human da bir garip kaliyor. more human than which human?

    ve boyle bir dunyada kotu robotlara karsi insanligin degismez ozunu koruyacak kahraman deckardlar ancak bir komedi karakteri olurlar.
    ···
  11. 86.
    0
    hocam ne ayaksın sen? bir şeyler yazıyorsun ama umarım küfretmiyorsundur.
    ···
  12. 87.
    0
    kotu tarih egitiminden dolayi millette siyasi hafiza olusmadigi icin bunun hayirli olacagini sanan insanlar olabilir. bunlara karsilik, gecmisten ders almak isteyenler de, "50 senedir turkiyede birseyin degismedigi" yonunde bir takim yorumlar yapmislar.

    keske 50 seneyle sinirli olsaydi, turkiyede cok partili rejim demokrat partinin oncesine gider.

    siz hic terakkiperver cumhuriyet firkasini duymadiniz mi? kurtulus savasi kahramani kazim karabekirin partisi. o da ayni bunun gibi laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği iddiasıyla kapatilmisti 1924'te. [edit: uyari geldi * kurulusu 24tur ama haziran 25te kapatilmisti] hani meshur 6. madde bahanesiyle, "partimiz dinimize saygilidir".

    yahut serbest cumhuriyet firkasi. fethi okyarin partisiydi. rejime demokrasi makyaji olsun diye emrivaki bicimdekurulmus ama meshur izmir mitingiyle is ciddiye binince (kurtar bizi bunlardan diye onbinler toplanip taskinlik yapmisti), ustune belediyeleri de kazanmaya baslayinca, "bunlar seriatci/rejim karsiti" falan filan bir suru suclama arasinda feshedilmisti 1930 yilinda. kurulusu neydi? yine 1930. omru topu topu 3 aydir cunku.

    demokrat parti bundan 20 sene sonra salladi turkiyeyi; onlar da ilk icraat olarak ezani arapcaya cevirince bu ''laikliğe aykırı fiillerin odağı haline" gelmislerdi daha bastan, o sifatla kaldilar sonuna kadar, 54 secimlerinde yuzde 56 oy almis olmalarina ragmen (bu da halen rekordur).

    replicant ureten tyrell corporation'in slogani; rob zombie denen zibidi buradan almis.

    ne diye lan bu diyenler goz kapaklarini alinlarina zimbalayip blade runner izlesinler.

    imdi tanim otesi bilgi/fikir/cigir acici sentez kosemize gelelim: blade runner'da insan gibi yapilmis, insan gibi olumden korkan canlilar var. insandan daha insan olma muhabbeti bu gercekciligin sinirlarini asmasina hitaben. lakin filmde ayni zamanda kesin cizgilerle ayrilmis bir replicant-insan ayrimi da var, biri yasal digeri degil.

    halbuki gelecegin pek de boyle olmayacagi simdiden az cok belli, yani terminator gibi demir celik endustrisinin gururu makineler, matrixteki cgi kusmugu zevzeklikler bir anda ortaya cikip gunumuz insanina rakip olmayacak. insanin kendisi yavas yavas bu hale geliyor zaten. daha simdiden beynimizin bircok islevini elektronik aletlere devrettik; amerikan genclerinin yuzde 30u ev telefonlarini ezberden bilmiyorlarmis, cep telefonlari onlar icin hatirlarken buna gerek yok. bunun yaninda ufak tefek implantler tedavilerde kullaniliyor coktandir, nanoteknolojinin gelismesiyle bu implantlerin kuculup sayilarinin artmasi ve bizi yavas yavas bir cyborga donusturmesi bir sci-fi hayraninin abuklamalari degil, bariz yakin gelecek.

    ve hatta oyle zeka cipleri, hafiza cipleri de bir sure sonra demode olacaktir muhtemelen; zira internetin ipodla, blackberryle, sunla bunla milletin hayatina her alanda girmesinin bir sonraki asamasi, direkt duyulara/beyne ulasmasi olacaksa hesap gucu sanal ortamda cok daha buyuk boyutlarda ve herkese ortak olabilir, ne diye beynime tikistirmaya calisayim.

    bu ortamda, blade runnerlar oyle 20-30 soruluk testleri birak, ameliyathanede parca pincik etseler de anlamazlar kimin ne kadar cyborg oldugunu. pek meshur ray kurzweil de bu yuzden elestirmis blade runner'i zamaninda. insanin dogasi cok hizla degisiyorsa kriter olarak alinacak bazal bir insan tanimi da anlamsizlasiyor, o nedenler more human than human da bir garip kaliyor. more human than which human?

    ve boyle bir dunyada kotu robotlara karsi insanligin degismez ozunu koruyacak kahraman deckardlar ancak bir komedi karakteri olurlar.

    "ab'nin ne parasini ne demokrasisini istemiyoruz kardesim. bizi biz olduğumuz için alacaklarsa can kurban, yoksa parayla marayla işimiz olmaz bizim."

    bazen insan nereden baslayacagina sasiriyor. en iyisi bodoslama dalmak, kurguyu bosverelim: abnin demokrasisi diye bir sey yok, demokrasi diye birsey var, sen istemiyorsan ben istiyorum, bu gorus ayriliginin kendisi de demokrasi iste ne ironik ne ironik.

    yok eger olayi, "ab demokrasiyi kanalizasyon olmazsa bize vermeyecekmis, batsin demokrasileri" seklinde algiliyorsak, ben bu cumledeki kavram karmasalarini duzeltmekle ugrasmam, kisa yoldan veririm cevabi: evet abi ne guzel, hem demokrasimiz olsun hem kanalizasyonumuz. ustelik parasini da ben vereyim diyor, yani kanalizasyon sizden demokrasi bizden gibi bir alisveris dahi yok. duble guzel, triple distilled, dort ceker, bes duses..

    bir de bu finansman bir omurgasizlik, bir kaypaklik sartina mi baglanmis, seytani ab konglomeratinin yonetim kurulu baskani gelip, "rizeliler, cebinizden 350 bin dolar harcayip kendinize kanalizasyon yapin, biz de sizi ab'ye alalim, rizeden tasiyip isvicre yakinlarinda bir yer verelim, milka inekleriyle mubadele edelim" gibi birsey mi demis? gerci benim buna dahi bri itirazim olmazdi ya, hem adamlar daha iyi yasayacak, hem bizim inegimiz olacak. dur bakayim, dozu arttiralim: " kanalizasyon yapin biz de sizi ab'ye alalim rum pontus ozerk bolgesi adi altinda". haa ben buna karsi cikarim iste, vatandaslarimiz tak icinde yasamasinlar tabii de rum pontustu, venedik kolonisiydi, ceneviz limaniydi filan, bunlar uniter yapiyi bozan seyler, "devleti budayarak bireyi yuceltmek isteyenlerin" proceleri.

    lakin "bizi biz oldugumuz icin" almak ne demek onu da hic anlamiyorum. hangi allahin kulu gelip "biz avrupa deliler ittifaki olarak sizi sirf ispanyol oldugunuz icin kulubumuze aliyoruz, milletce guzel bir karakteriniz var gibi, iyi dansediyorsunuz, bogalar filan, kisaca ozunuzu sevdigimizden kiyak yapacagiz" der? ola ki biri bunu derse ondan kosarak kacilmaz mi, irkci midir, manyak midir belli degil. seni sen diye arasina alan, beni de ben diye evimden atar, boyle acayip bir delikanlilik varyanti midir reelpolitik kriteri? insanlarin cikari olur, sen bu cikar dogrultusunda ortak belirlenmis ilkelere gore hareket edersin, destek gorursun, adam durduk yere mevlanaya donusup allah askina seni bagrina basacak, gozunun icine bakip ruhundaki guzelligi gorecek degil ya.

    ya da baskasina gidecek hizmetin bedelini, "el pence divan - onurlu guclu turkiye" gibi bir skalaya oturtulan dis politika anlayisina bagli olarak istememek nasil bir halkcilik? ornegin ben resmen fildisi kulelerde yasiyorum. tuvalete siciyorum, sifonun gurultusunden rahatsiz oldugum icin ozel hizmetcilerim kanalizasyon borularindan yuzerek o taku alip bebek aciklarina birakiyorlar. simdi benim kahramanliklarla, fedakarliklarla bezeli tiratlarimin degeri ne olabilir? "olayin sartlarini da bilmiyorum ama ab = dayatma = soros = damat ferit yankilari ndan oturu en iyisi o adamlar kanalizasyonsuz, aritmasiz, yolsuz, sussuz, x'siz yasamaya devam etsinler, biz istanbula rumlarin 2000 sene once getirdigi hizmeti takriben 2050 yilinda rizenin koylerine getiririz, olmadi mimar sinani klonlayip bir iki sebil yaptiririz da kokmazlar" dersem, kim benim vatanseverligimi ciddiye alir.

    yuce turk milletinin cennet vataninda ulu onder ataturkun kurdugu ebedi cumhuriyet, bir kiyi sehrindeki insanlara 80 senedir kanalizasyon sistemi kuramamissa, daha dogrusu bu insanlarin calisip kendi yerel hizmetlerini saglamalarina olanak yaratilmamissa, bunun ardindan ab gelip, ben bu icinde yasadiginiz taku kendi vatandaslarimin emeginden kesilen vergilerle finanse ederek temizletecegim diyorsa, bundan utanip yerin dibine girmek lazim. aksine zeytinyagi

    olm bak hep aynı şeyleri yazıyosun gözümden kaçmadı değil hani.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 88.
    0
    gay. gay. gay.
    ···
  14. 89.
    0
    kfm grsn sn zy
    ···
  15. 90.
    0
    ne diyon dıbına goyum?
    ···
  16. 91.
    0
    ekşisozlukten hugo chavez başlığındaki bir entryi copy paste ile her başlığın altına yazan angut.

    ya da eksisozlukteki immanuel tolstoyevski adlı yazarın ta kendisi. ama altıncı nesil bir yazar bu kadar aptal olamaz diey düşünüyorum.

    http://sozluk.sourtimes.o...&all=&v=&p=14
    ···
  17. 92.
    0
    ziya sen gelme ulan ayı
    bin ediyon kurutuyon lan gittiğin yeri

    kim yolladı lan seni ?
    ···
  18. 93.
    0
    abuse'cu amcik. abuse ne lan?
    ···
  19. 94.
    0
    absürd bir kişilik..
    ···
  20. 95.
    0
    az kaldı dıbına koyacam birader .
    ···