1. 1.
    +3 -1
    Zindan iki hece. Mehmed'im lâfta!
    Baba katiliyle baban bir safta!
    Bir de, geri adam, boynunda yafta...

    Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
    Kavuşmak mı?.. Belki... Daha ölmedim!

    Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
    Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
    Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

    Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak
    Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

    Bir âlem ki, gökler boru içinde!
    Akıl, almazların zoru içinde.
    Üstüste sorular soru içinde:

    Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
    Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

    Bir idamlık Ali vardı, asıldı
    Kaydını düştüler, mühür basıldı.
    Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı

    Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
    Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

    Müdür bey dert dinler, bugün "maruzât"!
    Çatık kaş... Hükûmet dedikleri zat...
    Beni Allah tutmuş, kim eder azat?

    Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem...
    Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem!

    Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
    Sayım var, maltada hizaya dizil!
    Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!

    insanlar zindanda birer kemmiyet;
    Urbalarla kemik, mintanlarla et.

    Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
    Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
    Yalnız seccademin yönünde şefkat

    Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
    Öp beni alnımdan, sen öp seccadem!

    Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
    Dakika düşelim, senelik paydan!
    Zindanda dakika farksız aydan

    Karıştır çayını zaman erisin;
    Köpük köpük, duman duman erisin!

    Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
    Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
    Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...

    Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
    Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

    Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
    Tek nokta seçemez dünyada nazar.
    Yerinde mi acep, ölü ve mezar?

    Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
    Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

    Ses demir, su demir ve ekmek demir...
    istersen demirde muhali kemir,
    Ne gelir ki elden, kader bu, emir...

    Garip pencerecik, küçük daracık;
    Dünyaya kapalı, Allah'a açık

    Dua, dua, eller karıncalanmış;
    Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
    Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...

    Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu
    iplik ki incecik, örer boşluğu

    Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
    Karanlığında nur, yeniden doğuş...
    Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş!

    Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
    Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

    Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
    Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
    Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

    Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
    Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

    1961
    ···
  1. 2.
    +2 -1
    @1 necip fazıl giber.
    ···
  2. 3.
    +1 -1
    bu mükemmel şiir; bir müslümanın dünya hayatındaki sürgün yaşdıbını, yaşadığı haksızlıkları vesaire anlatır.
    ···
  3. 4.
    0
    adam yazıyo amk
    ···
  4. 5.
    0
    adam kral beyler dağılın
    ···
  5. 6.
    0
    zidane sandım okumadım gerisini
    ···
  6. 7.
    -1
    necip fazıl giber.
    ···
  7. 8.
    +1
    http://www.youtube.com/watch?v=GjUPKuEK1Xo
    ···
  8. 9.
    0
    zidane sandım amk
    ···
  9. 10.
    -1
    vay amk ne şairler varmış
    ···
  10. 11.
    0
    zidane bıraktı diye biliyorum ama
    ···
  11. 12.
    -1
    duygulandım lan ne güzel yazmış
    ···
  12. 13.
    0
    ananızı gibeyim
    ···
  13. 14.
    0
    @8 dexer değil la o
    ···
  14. 15.
    0
    çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
    ···
  15. 16.
    0
    reis ne okumuş be amk
    ···