zenginliğe gidilen yolda çektiklerim

dinliyorum panpa burdayım

anlat panpa buralardayız biz

reserved

tatlıyı gömdüm beyler. devam ediyorum.
erol abi hocanın verdiği kağıtları cebine bile koymadı ne olur ne olmaz diye, ilçeye dönmeden hazır köydeki eve de yakınken gidelim de kağıtları yakalım dedik, bu saatlerce sokakta kimseler yoktur diye bu sefer arabayı içeriye değil de kapı önüne koydu erol abi. zaten işimiz de kısa sürecekti, erol abi biraz korksa da cebinden çakmağı çıkarıp yaktı iki kağıdı da. kağıtlar kül olana kadar izledik ve etrafı çok ağır bi koku kapladı. sorun ya kağıttaydı ya ada hocayla alakalıydı bu koku. her neyse biz işlemi halledip ilçeye döndük. koku üzerime sinmiş, eve geldiğimde annem bu koku oğlum dedi, iyi ki mangala gidiyordum demişim amk. mangaldan geldik de mi anne! bu iş iyice kafamı kurcalıyordu, monoton hayatıma renk katmıştı, bi de sonuca ulaştığımızda tadından yenmez olacaktı. tüm gün hayal kuruyordum, hayallerimin arasında solaryumcu açıp, tükkana gelen tiky kıza değil sen beş seans, ciksen beş seans gelsen senden bi gibim olmaz deyip geri yollamak vardı. solaryum açmayı bırakın gelen müşterilere nasıl davranacağımı bile hayal etmiştim.

hızlı pls

rezerve

hayalperest bi kişiliğe bürünmüştüm, lisede aşık olduğum kıza karşı bile bu kadar çok hayal kurmamıştım lan. gömüyü çıkarmamıştık ama ben kendimi artık zengin olarak sayıyordum, artık geceleri pederin cüzdan bozuk para çarpmayacaktım diye düşünüyordum. elime geçen ilk parayla şöyle ucuzundan da bi araba edinecektim, ucuz istemenin nedeni, nerden buldu lan bu parayı demesinler diye. gerçi ucuz alsam bile derler de neyse.. bi yalan bulurum diye düşündüm. gecenin saat üçü gibi son sigaramı yaktım, ayaklarımı uzattım, zütü de yaydım mutlu mutlu sanal dünyada geziniyordum. fıratla da feyzbuk'tan konuşuyorduk, amcası yanında olduğu için her şeyi açık açık söyleyemiyordu, kendisi de içeride bi şeyler olduğunu düşünüyordu ama başına bi bela almaktan korkuyordu lavuk. dedim olm olmaz bi şey, gibtir et. eğer zaten olacaksa da amcana olur en fazla. biraz mızmızlandı liseli kız gibi ama gelecek haftasonu yine kazıya zütürmek için ikna ettim.

Rezerveed

ben yatıyorum uyandığımda en az 5 part olmassa başlığını bıkmadan usanmadan gibertirim haberin ola

hadi bakalım up

allah için hızlı yaz panpa dünden beri takipteyim bi hafta sürcek gibi hikaye hadi

haftaiçi yaşadıklarımı özet geçiyorum, sadece bi ümitle buluştuk, diğer gecelerde sadece fıratla ikimiz vardık, o da hayal kurmaya başlamış, o haftaiçi birbirimize hayallerimiz anlatmakla geçti. cuma günü de erol abi çağırdı, onun yanına gittik, evinde çay demledi, çay eşliğinde sohbet ettik, hocanın yazdığı kağıtların etkisini merak ediyordu, acaba işe yaramış mıydı yoksa fasa fiso muydu. benim de diğer gün için anneme yalan bulmam lazımdı, pederin gibinde değiliz zaten. erol abinin evden ayrılırken yalan geldi zaten aklıma. lisede falan kısa filmler çekiyorduk, belki bi ümit keşfediliriz diye. anneme cumartesi günü fıratlarda kalacağımı söyledim sonra da neden diye sormasını bekledim. çünkü kısa film senaryosu yazacağız anne ! sonraki cumartesi de çekeceğiz işte. bir yalanla iki cumartesi günü kazanmıştım. erkenden yattım yatağıma, saati de kurdum 10'a. erol abi erken başlayalım dedi bu sefer, olur dedik.

panpa şunu biraz hzılı yaz gözünü yagını yiyeyim

zenginligini belirten bir caps at da okuyak

benim kafam şu sigaraları uç uca koyup altını tespit etmek kısmında kaldı.
panpa evde altın yok da başka hangi maddelerde işe yarar bu yöntem. denemem lazım

saat 10 da uyandım, kahvaltımı yapıp ardından ntv spor izleyerek kahvemi içtim, gömü işleriyle uğraşırken futbolla da pek ilgilenemez olmuştum. haftasonu kazı yaptığımız için maçları kaçırıyordum. o sabah çok enerjiktim, adeta freni patlamış yokuş aşağıya giden damperli kamyon gibiydim. at süresim, ok atasım vardı. tüm gün elinde kazma kürek tutmaya fiziksel ve pgibolojik olarak hazırdım. yarım saat bilgisayarı açtım, sitelerden gelen mesaj var mı diye yoklayıp kapattım. köye hareket saatimiz 12'idi. saat bi yarım saat önceden fıratla kafede buluşup, erol abiyi beklemeye koyulduk. abimiz yarım saat rötarlı geldi. neden geç geldiğini merak edip ikimiz de sormadık, önemli olan gelmesiydi. hoş geldin erol abi. erol abi bu sefer direksiyona fıratı geçirdi, o sürdü arabayı, iki kez kaza yapma tehlikesi geçirsek de eve vardık, içeriye girer girmez çukurun üzerindeki kağıt küllerini bulmaya çalıştık ama rüzgardan uçmuştu hepsi sanırım. erol abi elinde çubuklarla ölçüm için kuyuya indi, o sırada kalbim şiddetli şekilde atıyordu. hocanın bu kağıtlar işe yaramış mıydı ?

panpa böyle yarım saatte bir entry girmeye devam edersen gibertmeye başlayacaklar başlığını haberin olsun. şunu bi yerde biriktir öyle yapıştır amk sözlüğüne uyuz ettin gece gece adamı gibik.

Reserved

çubukları eline aldığında çubuklar gram hareket etmedi, hepiniz saydırdık hocaya küfürleri. o ara elim ayağım boşaldı, vazgeçmek geldi içimden, fırat hocaya yeniden gidelim ağzını yüzünü kıralım dedi, erol abinin de surat bembeyaz oldu. bir de bi ümit sigaralarla denedik onlardan da sonuç alamadık, hepimiz birbirimize baktık, çubuklar hareket etmediğine göre kazmanın da bir anlamı yoktu, içeriye geçip durum değerlendirmesi yaptık. ya bu işi bırakacaktık ya da sonuna kadar gidip olumlu veya olumsuz bi sonuç alacaktık, zaten işi gücü olmayan insanlardık, kazsak ne kaybederdik, ben devam etme taraftarıydım da ipne fırat ümidi kesmişti. o aramızdan ayrıldı, biz de erol abi ile devam etme kararı aldık o gece. fırat burda bi tak yok derken bi içimizdeki ümidi koruyorduk, her şeyin daha yeni başladığının farkında değildik ama ümitliydik...

beyler bu gece bu kadarlık yeter, yavaş yazıyosun bin diyenler var ama cidden olabildiğince hızlı yazıyorum siz yazıdan soğumayın diye. yarın işim çıkmazsa öğlenden başlarım yazmaya, yarın geceye kadar büyük kısmını bitiririm. hepinize iyi geceler.

cevap için saol panpam, up up