zenginliğe gidilen yolda çektiklerim

reserved

köyündeki evde tek başına çalıştığınız söyledi, evde lahit olduğundan çok emindi. neden bu kadar emin olduğunu sorduk, aydın'ın diğer ilçelerinden bu işlerle ilgilenen uzman kişiler getirmiş köy evine. onlar da burada lahit olduğu konusunda hemfikirlermiş. son iki gündür de durmadan erol abimiz kazıya gidiyormuş geceleri. fırat, amca zaten tüm gün evdesin, sabahları niye gitmiyorsun diye konuya giriş yaptı. evin yanındaki komşulardan korkuyormuş adam. her türlü şikayete karşın gececeleri sessizce işini yapıp geliyormuş.

resrved

hızlı yazsana amk

sen zengın degılsın ama hadı anlat

ben de heyecanlandım hemen, dedim erol abi, yahu sen niye tek başına kendini yoruyon, gelelim biz de. elimizden ne gelirse yaparız. hatta sabahtan başlarız, birimiz kapıyı falan gözetler dedim. erol abinin gözler hemen açıldı bunu duyunca. fırata bakıp sen de gel yeğen dedi. ne kadar çok kişi olursa bu işi o kadar erken bitiririz, ama sessiz yapmamız lazım. hiç kimsenin dikkatini çekmememiz gerek, aksi takdirde kelle koltukta diyerek iyice tembihledi bizi erol.

reseve b b

reserved

+ başlık takip

yarıda bırakırsan elmas yüzüğümü zütüne sokarım.

yarın akşamüstü fıratı arayacağını söyledi, köye gitmek için. biz de evlere dağıldık. eve gelir gelmez ilk kez inci yerine başka bi siteyi açtım sanırım. hemen lahit için araştırmalara koyuldum. size özet geçeyim, değerli insanların mezarları olarak geçiyor ve bazı yerlerde sıklıkla görülüyor lakin önemli olan mezar değil, bunların ödülleri varmış, önemli bi kişiyi gömerken yanında da değerli eşyaları, takıları falan birçok şey oluyormuş. bizim asıl amacımız işte bu ödüle kavuşmaktı. araştırmalarımla işi sağlamlaştırdım, iki üç saat site site dolaştım, sözlükten bu işlerle uğraşan bi panpamla konuştum, telefonlaştım, detaylı bilgileri edindikten sonra videolar izleyerek iyice kavradım durumu. sonra huzur içinde saat 2 gibi kendimi yatağa attım, içimde bir tutam mutluluk, diğer günden beklentilerim yüksekti, çıkan ödülün ne kadar büyük kısmı erol abiye gitse de bize de iki üç düşer, yolumu bulurum diye düşünmeye başlamıştım bile.

bu düşüncelerden sonra hemen uyumaya koyuldum, erken uyuyup uykumu almalıydım, diğer güne tam enerjik olarak başlamalıydım. e haliyle kazma kürek tutacağız değil mi. diğer gün saat 11 de kalktım, güzel bir duş ardından kazı yaparken giymek için eski kıyafetlere baktım evde. tişört & pantolonu market poşetine koyup, bilgisayar masasının altına sakladım, ev ahalinin görüp de meraklanmaması için. iki üç saat sözlükte karı kız peşinde koşup bi kaç da entry girdim. saat 4 gibi fırat'ı aradım, amcandan haber var mı dedim, erol abimiz arabayı sanayiye vermiş, iki saat sonra alacakmış. yani 6 gibi buluşacaktık, iki saatim daha vardı evde. iki bölüm prison break gömdüm fırsattan istifade. ilk kez prison break izlerken zaman geçmemek bildi amk. fırat'tan mesaj geldi saat 6 olmadan, parkın oraya gel birazdan sıradan bir günmüşcesine hazırlıklarımı yaptım, anneme bugün fırat'larda kalacağımı söyleyip, iş kıyafetlerimle dolu poşeti alıp, koşarak evden çıktım, evin altındaki esnafa da başımla küçük bir selam vermeyi ihmal etmedim.

Reserved

reserved

parka geldiğimde kimse yoktu. sanki ben geliyorum diye park özel kişiler tarafından boşaltılmıştı, bi sigara yakıp beklemeye koyuldum. yanıma albea yanaştı, içinde erol ve fırat vardı, geçtim hemen arkalarına. arabanın nesi vardı erol abi diye giriş yaptım, bi şeyi yok ya bakım yaptırdım dedi. ulan altı üstü albea amk. ne bakımı yaptırıyorsun. bulunduğumuz yer ile köyün arasının yirmi km olduğunu öğrendim fırattan. köye varana dek orhan baba şarkılarıyla renklendirdik arabayı. nihayet dün geceden beri hayalini kurduğum köye geldik.

reversed

köy dediğin amk iki evden ibaret amk. ulan bizim 5 katlı apartmandaki nüfus daha fazladır, sakin insanları kovmuşlar bu köyden. bi kaç hane varmış onlar da erol abini komşularmış. dikkat çekmeyecek şekilde arabayı evin içine yerleştirdik yavaşça. evin halı saha kadar alanı vardı, içimden umarım bahçenin her yerini kazmak zorunda kalmayız dedim, erol abi bizi kazı alanına zütürdü, mandalina ağaçlarının arasında sıkışıp kalmış, iki metre uzunluğunda, bir metre genişliğinde. abimiz iki gecede yaklaşık 1,5 metrelik bir derinliğe inmiş lakin bu daha işin başlangıcı. edindiğim bilgilere göre sıradan bir lahit 5 ile 9 metre derinliğinde oluyordu, yani bu gece soluksuz kazacağımız anldıbına geliyor.

reserved.

fırat eve geldiğimizden beri sessizliğini koruyordu, sanki biraz korkmuştu gavat. kendine gel olm dedim. kazıya başlamadan önce üçlü bi sohbet döndürdük, erol abiyi dinledik. erol abi yaklaşık olarak 7 metre derinliğinde malzeme olduğunu söylüyordu. konuşurken öyle bir konuşuyordu ki sanki malzemeyi kendi eliyle koymuştu, bu konuşması beni hırslandırmıştı. değil 7 metre 77 metre olsa kendim kazardım orayı. abimiz, yüzyıllar önce konulan değerli bi kişinin olduğunu söyledi bize. önceki gece araştırdığım hediye konusunu da es geçmedi, üçümüzün hayatını kurtaracak kadar malzeme olduğu söylüyordu, bu söylediklerini çok net söylemesi beni şaşırtsa da tüm konsantremi gömüye vermiştim. arabanın bagajından kazı aletlerini çıkardık, ben de üstüme liseden kalma, geceleri yatarken giydiğim kıyafetleri giydim. fıratla kazmaları elimize aldık ve erol abinin gösterdiği yerlere salladık.

bunlari kim okuyacak amk
zenginlige giden yolda 31 cektigini varsayiyorum

kazma ile biraz çalıştıktan sonra elinde kürek olan erol abi, kumları dışarıya atıyordu, güzel bir iş paylaşımı yapıyorduk, enerjimizi arada dinlenerek ve soğuk bi şeyler içerek tekrar geri kazanıyorduk. telefonlarımız kapalıydı, dışarıya kapalıydık, evin kapısına da kilit vurmuştuk. kazmayı her çakışımda hayallerime bir yenisini daha ekliyordum.